23 Ağustos 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

23 Ağustos 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Ya, bu sejkiyalar» önbek lcan işinde bekliyordu. Kızlar a- — Bir yol kendüye açılahm ne islerler? Ken gas bir Memi eyi gölde | efendim. dülere yale -E olmadığı İ- «) 1) çün mü Halil pehlivamn canma kıymak isterler? — Karındaşım Haki şehbaz karıştı: — Halil pehlivan kasiyeyi a-| sıkça bilür mü? — Evvelki gece mısfulleyide <iği sarup basmışlar efendim. sordular: — Ya, bulamadılar mı? — Yok sultamın. Bir Deli Ha- san vardır, on yedinci orta oda- başısıdır. O gizlice haber verüp! firarına vesile hazırlamış idi! — On yedinci sortn odabaşınt Deli Hasan © duymuşluğumuz vardır. Ol dahi karmdaşınızm müttefiki midir? — Can yoldaşıdır! Ağalar gözleri parlıya pearl, Beşir ağa dudakları titreye; titreye ayağa kalktı, o kalkınca! odadakiler de kalktılar. Kızlar ağası kara kuru elini Ali ağanın omuzuna kodu: — Baka kapıcıbaşı ağa, şev ketlâ efendimizin ekmek ve tu- zunu yersiz, bunda wser» ver- mek var mr» vermek oyoktur.| İmtiben ve cansiparlık zaman > dır, görelim sizi! Ali ağa bön bön baktı: — Anlayamadık ağa efendi- miz, Beşir ağa gülümseyerek tek- rar yerine oturdu: — İmdi anlarsız! Birkaç saniye bir şey söyle- mediler. Ali ağa merak ve hele- TI) Ayak uydurmak çidişlerine göre ayak tatmak, İ sik burnunu uzun urun temizle canıma | dikten sonra imce ve uzun boy- Bunu kapıcıbaşının yüzüne doğ- vie Balın ağa karındaşım, şe ketlâ padişahımıza azim isi Tape erarmş erinin — Ne gibi sultanım? Elden Sadrazam Mehmed Paşa ket-, hüdası Musatafa Bey buraya ka-| gir: — Berhürdar olun ağa haz- retleri karındaşım, yüzünüz iki cihanda ak olsun. Cenabı şorifi-| mizden istenen O hürmeti edaya| muktedir İ — Kesd, eşkiya içinden | sirzemci kalilenin izalesidir. Ali ağa sapsarı kesildi, kar- deşine o ihülâlcibaşlarından bir kaçım öldürüp ortadan kald İmak vazifesinin yükleneceği İaninmakta gecikmedi. Çeneleri birbirine çarparak cevab verdi — Hemen varup tebliğ eyle- yelim sultanım. Sah karındaşim Halil bir hanecikte muhtefi olup «imani» (2) kendüsü yedinde değildir. — Zarar yok ağa, elbet bir! çare dahi bulunur, ilkin karın- daşmızla mel'unları tedmir ve vücudlarımı izale babında muta- bakat hasıl olmak gerektir. 2 Dizgin, | po Serbest deği, dir diyer, — Durman, dakika fevtetme- den karmdaşınız Hah pehliva- nz mülâki olup bu hayırlu vazi- ifeyi teklif eylen. Şevketlü padi- şahımız elbet altımda kalmazlar ve sizi dahi unutmazlar! Hep birden ayağa kalktılar, kızlar ağası kapıcıbasının iki &- lini adil sıktı: — tlâ padişah size ö- İünceye kadar yetecek dirlik ih- san edecektir. Sen samur kürk giyip tuğlu vezir olur, kubbe ak tında «ca» (3) buluruz! Ali ağa cevab vermedi, başım 'sallıyarak ok gibi dışarıya vğ- radı. Artık esirci Şücam evinde İbir tehlike sezmediği için güpe- i.lgündüz Mustafapaşaya (o gidip kardeşini görmekle beis görü. met gelmişti ki, bunu idare ile istifade etmesini bildikleri tak- dirde umulmadık mansablara yükseleceklerini i, | Fakat, Halil ne cevab verecek. ©? Bakalım bu zor, korkulu ve sek dehşetli işe: «Evet» diyecek) wi gizli teklifleri kabule yana- İşacak mıydı? As! kurd yeniği de buradaydı ya... Her tarafta harıl harıl aranan bir adam, Pat- rona Halil ve arkadaşlarmı na- ml öldürebilir, nasl yanlarına sokulmağa muvaffak olurdu? klivan Halil Etmeydanı tara- sirei Şi deye bakan kapısı önüne gitti: İSokmk kapısını böyle güpegün- İdüz çalıp ellerini kollarını sali ya salya içeriye girivermeği daha korkusuz buluyordu. Kapı bestçe açıldı. Sücca Çelebi, merdiven başında gölümseye gü-| Tümseye, kapıcı ali ağenm kolu: nn girdi: (Arkası var) 18) Yer bulursunuz. SON POSTA yordu. Ayaklarını öyle bir ni-| na ayak atabilecek durumda'ı, — Sİ Yabud bozuk haleti rebiyemin üstüne dökülen ispirto beni buk sarhoş etti. Neş'eliydim, Lâ kin, daha kafam sislenmeden, | beynimin bir netaskına saplanan, fikri sabit, git gide daha derin. lere indi, Saadet: bakkımda ki-|d min boşboğazlık yaptığını mut. laka öğrenmek istiyordum. İkide bir, mevzuu bu tarafa çektikçe Sandet gayet ustulıkla vaziyeti idare ediyor, lâfı değiştiriyor, Bu hususta konuşmağa yonaşmı- yordu. Tekrar çetin bir mücadels baş ladı aramızda, Ben sarhoş kafamla söyleme- si için ayak diriyor, galiba içki onda aksi tesir yaptığından söy l © israr ediyordu. Bir aralık, münakaşamız kav- ga İş İmuştı. Banat için bu kadar merak edi- iyorsun, bana bunu söyliyenis başkalarına da ağımdan kaçı” rarak, seni ve osu mev kide bırakmasından mı korku yorsun! Eran ir Mim Bönüline çile) e merakta haklımıydım, ma nasız bir ısrar mıydı bu bilmem? Yalnız çekişmekten zevk duy- duğum muhakkaktı, Münskaşa ve kavgalar bizi arzularm ku- sağına daha eteşli olarak at 'yordu. Bu fırtınalar, bizi süküna değil, mahiyeti daha başka, da kuvvetli sinir kosırgalarma sürüklüyordu. Saadetin bu sırrı ifşa etme mekteki ımukavcmeti çıldırtıyor- du beni.. Sanki, bunu öğrenmek le ne kazanacaktım? Şüphesia bir şey. Basit bir tecessüs tatmin edilmiş olacaktı? Bundan ne çikar? Belki, ruhumu büyük şekvet tufanma hazırlamı zesn belki içkinin verdi çıbk, beni mütemadiyen bu mev zua çekiyor. — Saadet, beni üzme, görü yorsün bunu öğrenmek fikri sa- —— ile : E Bana verdiği cevab, izzeti: Kat oldğkani nefsime dokundu; a — Sen korkuyorsun çocuğum, | $ıkışımı.. bi a foyan meydana satırab verir. iye, tertibat alacak, durmağa değ karşı korunma tedbirleri düşüne|tene karşı binişi mahcubiyet d ceksin- ken, hepsi bu kadar, Fakat, — Kimden ve irt Prag bm ayl öğrenilmiş? Bilen EO haberim olma. çtimizin meydana imei bana daha çok üstünde e BEM emiş- bit haline geldi. Kafamdan şamuj — İki şeyi itiraf eği 30ip, rahi edeyim? Diye adet yaz diğerini nasıl üremmişierez Şale demekle, iv ettiğin şeyin ha- ja miştir, Cevab verdi: — Herkesten ve başta koca. maz sndan.. de ne — Benim e korkmam > ümidindeyim. larını masaya öpme vere ssüsünü tahrik etmek gay küstahca bakıyo; iz isa çöcüğüne rine rma pildiğini öğrensen sının kulağına giderse, ebedi sş-| Oda Dez Skin karşı koydu: kam üm i 7) Ya sen öğrensen, ağzın a» ave Böyle bir şey mevzuu bah-|çık kalır, solsa, ayni şeyi ikimize de tatbik| | Kafamın içinde uzak, etmek kabil!.. bütün tanıdıklara bi yakın —Evli olsaydım belki.. umut. sid Ya “ a birer resmige- pt: ma ki kocam yok! nd ilmi al , — Sahibin var? Of, barak ah bu — Mirm!? — Duyamazsın, çünkü, meşru (Sert bir sasla: kocam, “çocuğum, yuvam mevend! , “— Sofranın huzuru kalmadı değil! Saniyen, bu iş kolay kolay ri Dedim. yediğim, içti meydana müna-| Sim burnumdan geldi. Söyle şu- sebetimizi bilen, şüphe eden yok | Pi meraktan kurtar beni. Yüzüme acı, acı olduğu kadar > “Müstekzi bir kahkaha savur. da müstehzi kir nazar farlattrz. ma: — Öyle mi zannedersi; meelendi? al Hayretle yüzüm baktı; — Bilenler bu) sanıyorsun? — Sen de herkes kör, sersem!maz. mi zannediyorsun? Yarabbi! Semahate böyle na- — Bunu kimsenin bilmesine) nil bakaret ettirebilirdim? — Seninle linmesi seni hiç lili Yer, hiç endişen yok, vaziyetimi düşünemiyorsun; ona gelince, Unduğunu mu) ttriyorsun! Bu kadın ksehellr benden daha çok namuslu sayıl imkân yek? — Dikkat et! Diye bağırdım. — Diğerini nasıl öğrensnişler-| Ona hakaret etmeğe hakkın yak! se, bunu da öylece anlamışlar (Arkan var) di i

Bu sayıdan diğer sayfalar: