27 Ekim 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Ekim 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birinciteşrin İZMİR HİK Eğ U ZA pik o kadar uzak ki araştır mağa çalıştıkça gözle rim tamamile, satahatle 36 gebilmek © kuvvetini bulmu- yor. Sanki yaprakları yer yer dökülmüş bir çınarın altında sert- üstü yatıyorum, başımın üstünde koyu yeşil ve karanlık yaprak çadırının şurasında burasında ya rıklardan gök parçaları görüyo. rum, yalnız o kadar... Bu par - galardan sarih olanlar az değil, fakat büsbütün kapalı kalanlar çok daha fazla... Bu hatır. m başlangıcı altmış seneden daha ziyade evvele aid,| sonu da yarım asırlık, Bu uzun zaman içinde meler neler silin - miş, ne kadar sayfaların üzerine kara mürekkebler dökülmüş... Bunların aralarından neleri oku. yup canlandırmağı muktedir o- ilirsem onları tesbit etmeğe çalışacağım. On iki yaşlarında idim, büyük Rus harbinin sonlarında idi, ba. bamın İstanbulda işlerini tatil e derek İzmire nakletmek mecbu- riyeti hâsıl olmuştu. Biz ailece Saraçhanebaşmda güzel evimiz. den, şirin ve büyük bahçemizden koparıldık, İzmirde dedemin ço- rakkapı konağının bir müstakil dairesine sığındık. Bu konak ha. rem ve selâmlik dairelerinden başka birkaç bölükten mürekkeb bir bina idi, ve büyüklüğü nisbe tinde kalabalık idi. Burada bana âşinası olduğum birkaç simadan başka yepyeni çehrelerle dolu başka bir âlem açılmış oldu, bu yeni dünya ile onun yeni simal rile ülfet tesis etmek, bu muhi ısmmak lâzım geliyordu. On yaşımın tecrübesizliklerile, be . ceriksizliklerile oradan oraya çır pınıyor, İstanbul evinden ve bah- çesinden ayrı düşmek acısını w. yuşturmağa uğraşıyordum. Ne kadar zaman geçti? Belki HATIR bir bağ vücuda getirecek olan hu düğün şehirde uzun zamandan- | zim bir alâka uyandırıyor. İ du, iki tarafta da büyük hasır - lıklar yapılıyordu, nihayet mind hülül edince konakta birçok ter. | bat alındı ve bunların başında İbize tahsis edilmiş olan müstakil İdairenin yeni çift için tefrişine ve ihzarına teşebbüs olundu, biz de asıl büyük binanm başka bir kıs- mına geçtik. Bu, kâfi değildi; ge- ne aile evlerinden yokuş başın. daki pek güzel, pek sirin bir ev bize tahsis olundu. Bir yandan büyük konakta dağdağalı, velve- oldu, onun gürültüsü arasında bütün aile halkile beraber ben İde bir müddet yuvarlandım, dur- dum. Bir gün annemin sağ elinin şehadet parmağmı yanağına da. yıyarak, mutadı olan bir vaziyet- te düşündüğünü gördüm: — Ne oluyorsun anne? Gene ns düşü. nüyorsun? diye sordum ve yanı. Jon sokuldum. dedi, sonra asıl hayatım ifşa © den bir teslimiyetle ilâve etti: — İstanbul evini Yorum. Onu sen de severdin değil mi? Burada kalabahktan, düğün pa- tırtısından sıkıldım, artık... Kar. deşlerin her biri bir yerde, baban son YE i tesviye etmek için tek rar İstanbula döndü. Sen, ben, iki dadın, bir de Resmi Efendi. (Bu Resmi Efendi dayımın iş iz kalmıs bir kaynı idi ki bir İnevi vekilharç, muhafız sfatile bize sığınmıştı). ... Yapayalnız kaldık. Yokuş- başı evi henüz hazır değil. Ora. ya geçinciye kadar... Burada durdu ve izah etti — Sen daha tanımadın. Benim Arahfırım mahallesinde bir yen- SON POSTA ÂYE.S P EN de çocuk var. Onunla pek iyi va- | kit geçirirdi | Birden b o aile ile karabet münasebetleri- ni bütün izahlarına rağmen hiç bir zaman kavrıyamadım, bugün hâlâ onları izah edemiyeceğim. Yalnız bana ailenin exas şahısla. rını anlattı: Başta hanım yenge diye hitab edilecek (yaşlanmış, İfakat ihtiyarlığına rağmen hâlâ pek güzel, kibar, vakur, eski bir aileden, daima güleç, daima mül. tefit, hoş hikâyeler anlatan Ve jçocukları pek seven bir Kevser Hanımefendiden bahsetti. Bu ka- dım annemin, bilmem kaç sene evvel vefat eden ve kendisine A. rabfırmı mahallesinde büyük bir konakla bir hamam, birkaç dük kün bırakan bir dayısının zevce- si imiş. İki kızı varmış ki ikisi de| vefat etmiş, fakat büyük damadı hâlâ yaşıyormuş. Kerim Behçet Bey namında bir zat ki defter. | darlıklarda, o mutasarrıflıklarda gezdikten ve iyice bir servet peyda ettikten sonra tekrar ev - Beni yavaşça çekti: — Hiç! lenmiyerek Kevser Hanımın ya- nında uzlete çekilmiz. Bu zata da ben annemle beraber çenişte bey» diye hitab edecek imişim. Kerim Behçet Beyin vefat e - den zevcesinden iki kızı olmuş, bunların ikincisinin kızı Salime İHanım Şevket Kemal Bey ismin de şehrin meşhur dava vekillerin den bir zatın zevcesi imiş. Evin hususi bir dairesinde ikamet & - derlermiş, bir de Naciye isminde sekiz yaşlarında bir kızcağızları varmış. Kerim Behçet Beyin bü- yük kızı da izdivacının-ilk mah- sulü olan çocuğunu doğururken vefat etmiş: Affan Sabit isminde bir çocuk... Annem bu ismi söylerken göz. lerini kapıyarak hesab etti: — Bugün galiba on yedi, belki iki ay, belki daha ziyade... Birlgem var. Ben onu pek severim,)on sekiz yaşında. Senden beş altı gön konağın içinde mutad hari - cinde bir hareket, bir dağdağa hisli oldu: Genç amcalarımdan Yusuf Beyin düğün hazırlıkları. İzmirin iki büyük ailesi arasında | da beni pek sever. Seni de jek gör- istiyor, bizi on, on beş gün için davet ediyor. Dadını beraber alarak oraya gitsek nasıl olur? Ornda senden epeyce büyük bir yaş büyük. Buna da istersen ağa- bey dersin, yahud sadece Affan diye ismile hitab edersin. Bütün aile bu çocuğun üzerinde titrer, onu genç yaşında ve lohusa dö- şeğinde bırakıp ölen annesini; bir ya rı olarak severler, şı. martırlar, her istediğini yapar lar, tahsiline dikkat ederler.Onun muallimleri vardır, rüştiyeyi bi- tirmiştir, hattâ altına bir de bi. nek hayvanı vermişlerdir, onunla / seyranlara çıkar, tüfekleri var dır, ava gider, her istediğini ya- par, ymarık bir çocuk... Şıma. rık amma terbiyesinden hiç bir şey kaybelmemiştir, güzel dene- mez, fakat sevimli, Onunla bu misafiret esasında iyi geçinece-| Annemin bu şahıslar hakkında verdiği malümattan birçoğunu ih mal ile dinledim, hattâ isimleri birbirine karıştırdım, yalnız bu marık denen çocuğu ismi, ev - fı zihnimde derin bir iz bırak. ti ona vağa bey!» demiyecek . tim, elbette, Sadece Affan diye- sektim. İtiraf ederim ki onm rüşdiyeyi bitirmiş olması, hususi muallimleri bulunması bende kıs kançlığa benziyen bir duygu da uyandırmaktan geri durmamıştı. Onu bir an evvel görmek ar - zusile sordum: «Anne! Ne vakit! gidiyoruz? sikli yız, sonra buradan bize bir ara. ba verirler; sen, ben, dadm, iki üç çanta yola çıkarız. O mahalle buradan epeyce uzaktır. Orada; on gün mü olur, daha az mı, da- ha çok mu olur, kalır, onlardan izi kuşbaşı evimize geç: babanın da yaklaşmız bulunur. gelmesi / (Arkası yarın) H. Z. Uzaklığil Askerlik işleri Cumhuriyei bayramına iştirak -| tireceklerdir. Şehir dahiline çık-| »J olunacak, kendilerine muvakkat; Halk ve memurlar için ayrı fiatla ekmek satılması tehir edildi (Baş tarahı 1 inci sayfada) Bugün vilâyette Vali Muavini Ahmed Kınığın riyasetinde yapı, lacak toplantıda ekmek (o karne- leri vaziyeti görüşülecektir. Alâkadarlar memur, müteka- id, eytam ve cramilin ekmek karnesi vaziyeti hakkında yeni kararlar almışlardır. Her memur ancak kendi puntakasındaki mu-/ğ* ayyen fırından ekmeğini alabi lecektir. Memurlar için ayrı fi rınlar ayrılacaktır. Kazalarda nabiye ve mahalle taksimalına göre memur defteri bulunacak ve fırınlara ancak memur adedine göre un verile. cektir. | Memurlar şehir dahilinde bir kazadan diğer kazaya naklettik. Teri takdirde karnelerini vize et- tıkları takdirde karneleri iptal karne verilecektir. Memurlar git. | tikleri yerlerden yeni karne ala. caklardır. Yurdda ekmek satış fiatları Ankarada vaziyet Ankara, 26 (Hususi) — İkin-| citeşrin uyı için Ankarada ek. imek vesikaları tevziine başlana. | £aktır, Hazırlıklar tamamlandı. 106 İsviçre Pr, 109 Veçe'a 2.41 160 İsveç Kr. 3116 Air alan Mes 36,13 1 uyarlık bir gram külçe İnmir Banfa ve Ahali Bankası 7,30 SALI 27/10/1953 2.00: Sant ayan, 1233: Karışık program (Pİ), 1945: Ağıns haberleri, 13/13.30: Karsak yaralar, 18: Sant ayarı, TDİ: Radye salon. orkestrası, 1845: Fasl O heye, 1030: Sant ayarı ve ajans — haberleri, 45: Müzik; Halkevleri Polkler sami, Safranbolu Halkevi, 20,15: Radyo pa - mizi, 2045: Time Rossi ve Bin Kotiy'uin plüldam, 21: (Evin o sat), 2115; KYA önel asır mwsikisi Gerek. ğı takdirde İkinciteşrinin oorta- sında halk ekmeği ve memur ek-| meği olarak iki ayrı fiatla ekmek satışına başlarıabilecektir. Adana, (Hususi) — Şehrimiz. | de karnesiz ekmek (satışlarına! başlanmıştır. Karneleri satışlar. da ekmeğin 600 gramı 42, kar- nesiz satışlarda 600 gramı 54 ku- ruştan satılmaktadır. e Karnesiz edecek malü! gaziler Fatih Askerlik Şubesinden: Mahül gazilerin isubay ve era) Cüm. huriyei Bayramı merasimine iştirakleri bükümetee kararlaş'ırimı; bulundutun. dan bu gazilerin 28/10/94? günü sal 1 de Tephanedeki İsianbal Merier Ke-İmek 31 kuruşa satılmakta idi. Bu| Daha da artması beklenmekte satışlar için altı fırm tabsis edil-| miştir, Sivasta l Sivas, (Hususi) — Şehrimiz. de ekmek karnelerinin kaldırıl. eri PL), 21.29: Oağlık samdi), 2LAS: Klâsik Türk müziği programı, 22,20: i Sant ayarı, ajans hüberleri ve borsalar: ———— pılarak şimdi 34,5 kuruştan sa- tlmaya başlanmıştır. Somada Soma, (Hususi) — Burada ek- meğin 600 gramı 44 kuruştur. Bergamada Bergama, (Hususi) — Bura. da ekmek 41,5 kuruşa serbest 0- larak satılmağa başlandı. Piya- sada buğdayın 31 kilosu bir öl masi Üzerine 600 gramlık bir ek- çek itibarile 15 liraya yükseldi. smtanlıkı binasında barır buluvmalarıİ kere ekmeğe 3,5 kuruş zam ya- dir. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: