6 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

6 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bincitemri SON POSTA İZMİR HİKÂYESİ ml Çikurel elinde bir çanta ül girdi. Bana gözucile bir baktık- tan sonra Affana: — Bonjour, monami dedi, sonra hemen çan. tayı açarak: — Size birçok kitab AKH “MALİD ZİYA. U amma pek sevdiğim vesilelerini bulamadığım bu uzak basım çocuğunun daha şeri ol masma memnun olmamış değil dim. Galiba bir kıskançlık duyu- Bunu Affana © söylemeyecektim|den keyfi için hiç para : Süleyman | mez, Tâ oraya kadar kendi ke-| Bey için henüz pek hoşlanmak! ve mecmua getirdim... diye baş- Hadi. Affanın hakkı varmış, Pek gü- zel bir fransızca yordum. Çikurel iki kitab ayırarak: söylüyordu.| — Lamartine ile Hugo'dan birer Derhal küçük amca Süleyman| siir kitabı getirdim; dedi, ve iki- Beyin fransızca hocasile bir mu sinden de birer parça okudu, Af.| kayese yaptım. Bu mukayese fana da okuttu; manalarmı gene Yahudinin pek lehinde olmadı! fransızca olarak izah ve tafsil amma aleyhinde oldu da dene-/ etti. Bu iş bittikten sonra bir im- mez. Benim kulak dolgunluğun-|lâ vazifesi yaptırdı. Sonra uzun dan ibaret olan vukufumun mü | bir f#ikâye anlattı, saadesi dairesinde hüküm verdim | hikâyeyi becerebil ki ötekinin halinde, lisanında bir| latmasını istedi. Bu is te bittik vekar, bir kibarane eda varken) ten'sonra ders te bitmiş, vakit te berikinde bir yapmacılık, bir ü-| gelmiş oldu. zentilik görmemek mümkün de-| Ayağa kalktı, boş çantasını ğildi. Bu da pek tabii idi. Süley. | kapadı, sonra elini iç cebine s0- man Beyin hocası halin bir Fran-| karak bir kâğıd çıkardı, Affanın sız idi, Affanın hocaslada uzun)önüne koydu. Bu, celsenin en -İmemiştim; ata alışkın müddet Paris ikametine rağmen xmirin sonradan görmüş bir fa- kir Yahudi çocuğu kokusu kal. mugt Çanta kitabla musavver mec- mualarla dolu idi. Affan brna göz kırparak, hocasmm £ türkes in «tamamile unuttum!» deme we itimad etmiyerek ve ihtiyat türkce fakat asi nayı ima Süretinde: — Halid! Görüyorsun ya, dedi, Mösyö Çikurel beni ne kadar düşünüyor! Bana gene bir çok kitablar ve mecmuslar ge tirmiş. Bu mecmualar benim için fakat onun namına gelir, o bir Wz attıktan sonra bana getirir... Bu sözlerin manası: — Onua narhına ve onun menfastine: de Mmekti. Birçok kitablardan bahse- dilirken: — Ben bunları okuma, ğa vakit bulamam elbette amma Parasını veririm. Kendisi okur, bu da kâfidir; demek istiyordu Birkaç roman vardı. Ren Si İeyman Beyin her zaman dersle Finde*hazır bulunurdum, dersle Ye iştirak etmemekle beraber is-| va tirak edercesine bunlardan isti fade ederrtim. Süleyman Bey el. tte, daha küçük olmakla bers- Affandan daha ileride idi. mühim işi idi. Hesab pusulasını veriyordu. Affan bir göz attık- tan sonra cebinden para çanta. sını çıkandı ve bir bir (sayarak hesabi tesviye etti, Çikurel teşekkür etti, bana gene bir gözucile selâm verdi, Affanın elini sıkarak çıktı. Affan bana: — Nasıl? diye sordu. — Mükemmel bir boca!.. de- dim ve gülümsedim. Yalnız a on- dan ziyade iş adamı... Bu tebessiimün manasını çaktı mı, bilmiyorum. Derhal zihni başka bir zemine atlıyarak: — Yarm sabah Buzyaka seyra mna çıkıyoruz. Her şey bazir. Merkeblerle gideceğiz. Ben geniş bir nefes aldım. İ- çimden: — Araba olmasın da ne olursa olsun; dedim. Affan devam etti: — Uşak genç Osmanı beraber alıyoruz. Mecbur bacı bize bir sepet içinde su böreği, köfte v.s. hazırlwucsk. Osman sepeti ve benim tüfeğimi . Bilir mi diye ilâve etti: — Senin dedenin de orada pek güzel bir barı, küçük bir kökü ? ATIRALAR AKLIĞIL sesinden bir araba yolu yaptır- İmıştır. Araba ile de gidebilirdik amma Pavlinin lândosu daha ta. mirde.., — Ne isabet! diye içimden ce- vab verdim. Ben dedemin bu Bozyaka ba- ğını işitmiştim. Amca Yusuf Be: beni oraya götürecekti amma dü. ğün telâşından vakit bulunama- gün sabahleyin üç mer- keb süvarisi yola çıktık. Uzun bir yolculuk, fakat pek eğlenceli Ben o zamana kadar eşeğe bin. olmakla beraber eşek süvariliği beni şa- tirit, ikide birde düşmek tehli- kesi geçirdim. Affan bunda da pek mahirdi. O beni, sarsılıyor gördükçe kahkahalarını salıveri. yordu. Onu hiçbir zaman bu ka- dar keyifli görmemiştim, düşsey- dim galiba daha ziyade eğlene cekti. Bereket versin ona bu eğ- lence fırsatını vermedim. Buna mukabil o bana korkulu bir eğlence vesilesi verdi. Boz- yaka bağına vâsıl olup ta eşek. İerden inilince Osmanın elinden tüfeğini aldı. Bana: — Bir kuş urayım da avcılı uma gör? dedi. Ben bir tarafa çekildim, o vuru- lacak bir kuş arayarak oradan oraya seğirtiyordu. Olacak ya, bana avcılık meharetini göstere- bilmesi için tek bir kuş görün- medi, K İyice döndü, dolaştı, hep tüfe- ğini boşaltacak bir seyler arayor- du. Birdenbire in bağım çitinde bir heros göründü; | ve komuu bağın misafirlerini selâm- lamak isteyerek kanadlarını çırp tı, en güzel sesile öttü. Ötüyor. du, fakat yarım kaldı, ayni za- İmanda bir tüfek İfan nişan alm: İmısı — Oldu!, 'eğini boşalt. diye bağırmıstı. Evet, maksad hasıl olmuştu, ho- r, hemen yola gıkarız.İ ros citten yuvarlandı. Avni zamanda dedemin bağın: da bir kosus oldu. bir dak sonra elinde tifekle bağ bekr esirge. yabancı değil, Uşak Osman bize koştu, Affa. na: — Aman küçük bey, dedi; ne yaptınız? Bu herif pek belâlı gbir adamıdır. Ben Abdiyi birkaç kere gör- müştüm, o da beni tanırdı; de- demin konağına bağdan üzüm ge tirdikçe beni görmüştü. Koşarak yanımıza geldi ; — Benim igüzel horozuma kıydınız!.. dedi. Affan hiç fütur getirmiyerek cebinden sarı bir lira çıkardı: — Abdi ağa! dedi, sen bu para ile ondan'daha güzelini alırsın, ölen horozun da bu akşam bir çorbasını yaparsın. Bizim şerefi- mize çoluk çocuk yersiniz... Abdi istemiyerek lirayı aldi ve yarı buçuk bir selimla uzak- landı. Biz bü vak'aya rağmen ©- turduk, eğleniyor olduğumuza inanmak istiyerek Mecbur bact- nın hazırlattığı su böreğinden, köftelerden, Osmanm bağdan koparıp getirdiği rezzaki, misket ve çekirdeksiz üzümlerinden ye- dik. Ondan sonra bir gevşeklik gelerek, toprakların üzerine yat. tık, bir şekerleme kestirdik. Ni- hayet avdet zamanı geldi, İzmi: re döndük, Ben kararımı almıştım. Bu de. fa anneme ak'ayı hikâye ettim ve kat'i bir sesle: — Artık yarm eve gidelim. Yokuşbaşı evi mut- laka hazırdır. Sonra mekteb me- selesi var. Ondan başka ben haf. tada üç kere Süleyman Beyin ho- casından fransızca dersi alaca- Zım... dedim. Ertesi gün Arnavud Süleyma- nın koştuğu araba ile ve Zarif ğanın refakatile yola çıkmak ü- zere Kevser oHanımefendiden, İbüyük enisteden izin alarak bu İevden ayrıldık. Bizi kapıya ka. Idar geçirdiler, Affan da bera- İber... Ben çıkarken o beaim ya- İmağımı okşayarak: — Gene bek. lerim!.. dedi. İçimden: — Biraz dedim. (Arkas var) İ H. Z. Usaklı a Doktor |. Zati Öge Beledtye karmımdaki munyen& hanesinde öğeden sonra hasta- var: bizimkinin yanında... De. Arnavud göründü. bize doğru Öneme lann kabu eder Sayfa 11 İktisadi tetkikler | | Denizlerde (Baş taralı sayfa 3/1 de) (Baş tarafı 1 inci sayfada) trol bulunduğunu kabul etmek | 7190'n ticaret filosunu mühim hü - e sebüriyötisdöyiR. İZ sarlara uğratınışlardır. Alınan Şark cephesinde harekât baş.! »izallıları düşmanı şildetle | takib lıyalı 16 ay oluyor, Fasılasz ola. | ettikten sonra Atlantiğin şimalinde rak, kâh bir tarafın, kâh diğer) bakman ve İngiltereye gitmek üze tarafın taarruzile devam eden bulre yola çıkmış olan bir kafilenin İharekât esnasında Almanlar, ya-| bakayasına bir kere daha yetişmiş. İkarıdaki hesablara nazaran, her lerdir. Bu kafile harb malzemesi ve ğı | milyon tonluk bir) zahire yüklü idi, jay en a; pelrol açığını kapatmak zarure. tindedirler. o Ellerindeki petrol stoku 10 milyon ton olduğuna göre, Almanların 5-6 aydanberi sadece dahilde istihsal edilen Tonajları yekünu 94 bine baliğ olan 16 gemi denizin dibine indi . rilmişti, Şündi de 6 vapur balirik İmuştır Bu 6 vapurun tonajlari ye - künu 37 bin tondur. Diğer birkaç petrola istinad etmek mecburi -| gemi de torpille hasara uğratılmış yetinde oldukları görülmektedir. | tır. Bu vaziyet Almanların, 56 ay-| o Ayrı ayrı düşman avlamağ danberi hissedilir derecede | bir) miş olan diğer Ka ii petrol sıkıntısı çekmeğe basladık leri yekümu 131 bine baliğ olan 20 larını. göstermektedir. — Nitekim) gemiyi betirmişlardir. Fakat bu de birçok Alman tümenlerinin | tâ| niza'tılardan birisi, batırılan gemi Almanyadan İzi Sie ka-| lerin mürettebatından deniz sandal dar uzanan koca yolu yaya ola-| ei rak katettikleri de iddin olum -| ie yapam Dalan Sal maktadır. S 00. İylati hacimleri yekün 165 bin ton Hülâsa: Almanya elindeki pet! olan diger ticaret gemilerile birlikte rol stoklarına güvenerek harbelzç gemiden Ibarettir. Bu gemiler. girmişti. Harb seyri esnasında e- line geçirdiği petrollarla bu pet rol stoklarını zenginleştirmiş ve gene bunlara dayanarak şark ha rekâtına başlamıştı. Şark hare - kâtı Almanların tasarladıkları şe kilde bir yıldırım harbi halinde biterek Rusya 6 haftada çöksey- di, o zaman Almanya Rusyadan da alacağı petrollarla, pekâlâ u. zun bir harbe devam edebilirdi Fakat bugün, bitip tükenmek bil miyen bu şark seferi Almanyayı her şeyden önce petrol sıkıntısi- İle kârşı karşıya getirmiş bulunu- İyor. Şimdi Almanya harbe de - vam etmek ve hergün artmakta olan Anglo.Saksonların tazyikle- rine mukavemet edebilmek içi İâcilen yeni petrol kaynak İbulmağa mecburdur. Bugün için İbu enyakın petrol kaynakları Kafkas petrollarıdır. o Almanya bu petrol kaynaklarını eline ge-| çirebilirse, hem önümüzdeki yaz Rus harekâtına devam şedebil - İmek, hem de Anglo-Saksonların tazyiklerine mukavemet edebil . | mek imkânlarını bulmuş olacak- tır. o Almanların, Kafkas ha. İrekâtma bu kadar o ehemmiyet den bir kısmı şimali Afrika cepe sine götürülecek harb malzemesile yüklü idi. Amerikan denizaltılarınız batır. dıkları Japon gemiler: Jj Nevyork 5 (A.A.) — Nevyork Sun ezcümle şöyle demektedir: Bahriye nezaretinm Amerikan denizaltılarının görmekte olduk- ları işler hakkındaki tebliğleri © kadar kısa ve o kadar renksizdir İki insanın bu işleri görmenin pek kolay olduğu zannma, düşeceği geliyor. Halbuki resimi raporla » İrn muhtasar ifadelerinia hiç bir veçhile aksettiremiyeceği bir 86- cür'etkârlık ve bir ihlâs ile sessizce iş görenbirlikler ses siz gemilerdir. Pearl Harbour - danberi denizaltılarımız yalnız İ başlarına 133 Japon gemisini ba: tırmışlar veya hasara uğratmış” lardır. m m vermeleri böyle bir zaruretin ifa- desidir. Gelecek yazımızda Kafkasya. daki petrol kaynaklarından ve bunların ebemmivetinden bahse deceğiz!

Bu sayıdan diğer sayfalar: