19 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

19 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Nicmleket Bafrada Evlenmek için para bulmağa ça- m bir marangoz bir bakkalın balta ile başını parçaladı, Bafra (Hususi) — Virancık kö- yünün Kozağzı mevkiinde 28 yaş. larında zavallı bir gencin katile ne © Gcelenen çok feci bir cinayet işlen- © miştir. Bu vak'aya aid tafsilât bil diriyorum; Bafrada marangozlukla iştiçal €- den Yusuf Kalyon, vak'a (gecesi Kozağzı mevklinde Ziyanın dükkü. nma giderek kendisini bir gece için misafir etmesini rica etmiştir. Had- di zatında iyi kalbli olan Ziya bu yabancının ricasiri veddedememiş ve dükkândaki işlerini bitirdikten sonra misafirile biride evine dön. Yusuf Kalyon Ziya Bektaşin de- rin uykuya daklığı zamanı kolliya- rak o esnada eline geçirdiği bir bal, ta Üs zavallının kafatasını parçala. mak suretile ölümüne sebebiyet ver miştir, Bilâhare suçunun meydana çilkmaması için bulundukları odayı ateşe vererek Ziyanın cebinde bu. İnan anahtari da almak suretile © evden uzaklaşıp doğruca © gitmiştir. Burada bulunan 100 lira © kadar bir para He bir kilo köylü si- garasmı da aldıktan sonra kaçnıiş. Gerek Bafra müddelumumiliği ve gerekse jandarmanın yaptığı si- kı takib neticesinde katil (o derhal yakalanmış ve yapılan ilk sorgu sunda, evlenmek üzere bulunduğu- mu, fakat evlenmek için her türlü çareye başvurduğu halde kâfi dere. çede bir para elde edemediğinden bu cinayeti işlemek mevkiinde kal dığmı söylemiştir. Turgutluda kaza parti kongresi Turgut'u, (Husi) — C.H.P. © Mutad yıllık kongresi yapılmı, vardan gelen vad Güven, Ha Osman Sümer san Cenger, Veli Vardar, Sıtkı E- vin. Ali Demirel fazla rey kazan Dün yapılan Rels seçiminde se- kir senedir bu makamı mekt» olan ve muhitte çok sevi- ğe r*'ir'imistir. «Son Posta» nım sedebi romanı: Erkeği kadın ardi (NusgET SAFA coskun | Sabaha kadar uyuyamadı. «İyi mi yaptım?»; «fena mı hareket ediyorum!» o düşüncelerile kâh pişman, kâh müsterih, kıvrandı dönendi. Erkenden, gözlerini hiç kirp- mamiş olarak yatağından dağı - nek bir kafa ile çıktı, Ablasile e-! © niştesine bir konser turnesi yı mak üzere pek yakmda seyahate çıkacağını bildirdi. Bir ihaneti. Hazırlıkla meşgul. Telefona çağırıyorlar, Sandet!... Eniştesinden, seyahate çıkaca- ğını duymuş, doğru olup olma - dığını soruyor. Balo gecesinden beri hiç buluşmadılar. Saadet, mutlaka görüşmek istiyor. Son defa onunla bir gece ge- © çirmek fena olmıyacak. Zaten bilet almak için İstan - bula inmesi lâzım. İzmire gitme- ği tasarlıyor. Vapur, ertesi gün hareket edecek!.. Genç kadına, gece geleceğini mektab eti anlatmak icab ediyor. Notalarını, lüzumlu bir kaç parça eşyayı bavula (gelişi güzel tıktıktan sonra masa başı- o na geçti, Ksvı aralanıyor. Abla — Biraz konuşabilir miyiz Ve- dad?.. Erise ile bakıyor ablasma.. Onda mühim meseleler konuş - dükkâna | ci-| Toprak ihtilğil > Dinar (Hususi) — Dinar bir çiftçi memleketidir. Burada top. rağm kıymeti büyüktür, Bu yüz- den sık sık ara- 7 zi ibtilâfları, sı nır (kavgaları görülür.TopraK örüelerikim. 4p para ettiği yıl- lar içinde yapı lan toprak sa - tışları, mahsul- lerin değer fi- atını buluşun » dan sonra ihti. Dinar lâflara müncer müddeismumisi olmuştur. Şimdi | İsmail Okay Dinarda gerek idari ve gerekse adli makmları en çok işgal eden meseleler işte bu arazi kavgaları ve meni müdahale davalarıdır.Bu #btilâflar en ziyade tapu kayıdla- rının düzensiz oluşundan ve haki i dönümden daha fazla arziyi htiva etmesinden de doğuyor. Bundan başka vaktile toprak fiatlarının mahsul fiatlarile ayni mahsuller gibi ekime müsaid razinin de İkıvmetlenmesi, sr vaktile yapan tarafın İstirdad 'a- mahını harekete getiriyor. Zil. Trakya şehirlerinin yeni belediye reisleri Edirme (Hususi) — Trakya şehir ve kasabalarında yeniden teşkil edi- len Belediye meclisleri tarafından yeni devam etmektedir. Şimdiye kadar seçilen yeni belediye reislerini bildi İriyorum* Tekirdağ Belediye Releliğine Muhterem Pekel, Saray Belediye Re isliğine Fak Orhun, Çorlu Be'»liye İ Reisliğine Ramiz Baykal, Uzunköp- sı Müdürü Arif, Vizeye M. Ali F İ!soy, Keşana eski Reis Zati, Lüle- İburgaza Kemal Germen, İpsalaya Ali Riza Saygi, Pinarhisara Ali Ersoy seçilmişlerdir. Bu arkadaşları tebrik eder fayda» lı başarılar beleleriz. YENEL Ee lde | a Kozazda imar birliği kuruldu Adana (Hususi) — Kozanda bir imar birliği kurulmuş ve kasabanın yardımlarma o mürocaat tir. ıĞI İN mak için hazırlıklı gelmiş bir in. san hali var Karyolasınin kenarına ilişiyor. — Vedad, bu seyahat birden! bire neden icab Sakin ve tabii görünmeğe çalı- #iyor. — İstanbulda sıkıldım artık. ! Biraz muhit değiştirmeğe ihtiya- cım var! Bir memleket turnesi yapmak fena olmıyacak. Beni birine da diğer şehirlerde tanısın- Meserret Hanım, yerinden kal karak, Vedadon yanına geliyor, kolunu boynuna doluyor. | — Bana başka sebebler var gi- bi geliyor Vedad! Ablasını kucağına çekerek, 80- tak yanaklarında dolaştırıyor, dudaklarını... — Başka hiç bir sebeb yok ab- la! Birçok şeyler bildiğini eden bir bakış... — Sen eskiden böyle değildin. Bana her derdini, her sırrını söy- lerdin. Bana öyle geliyor ki, sen gene kaçıyorsun! Yüreği ağzına geldi. Ablası, «kaçıyorsun!» derken acaba kaçacaklarını mı ihsas et- İ mek istiyor? Bunu nasıl öğren - miş olabilir? ifade den kaçayım? — Bir zamanlar seni annesi kaçırmıştı, şimdi de kızı değil mi Vedad! belediye reislerinin seçlenleri| rü Belediye Reisliğine Buz Fabrics. — Yook, hayır.. Niçin ve kim-| SON POSTA Einaberleri arının en fazla çıktığı yer: Dinar Son yıllarda Dinarda ağır suçlar azaldı yedlik hakkının yirmi senelik isinda gösterilmektedir. Dinar adliyesini işgal eden di ğer suçlar da kız kaçırma, yar lama ve hakaret daraları gil meselelerdir. Adli bakımdan partaya bağlı bulunan Di İ mahkemelerine ağır cezaya ta allük eden suçlar da az gelme Bu suçlar bir ara Isparta ağır . ceza mahkemesinin yüzde yet miş beşini teşkil edecek kadar kabarmışken burada bir ağırce- za mahkemesi teşkili bile tasav- vur edilmişti, Fakat, şükranla görülüyor ki, son yıllar ağır suç- lar azalmıştır. Yalnız son ahva. Tin doğurduğu iş kesafeti - ki bunlar hafif suçlara taallük et - mektedir - bugünkü adliye kad: rosunu (meşguliyetlerle daima baş başa © bulundurmaktadır. Mevcud kadro; müddeiumumi, ceza ve hukuk hâkimleri gibi genç ve kıymetli hukukçulara bir hâlim muavini, müstakbel ic. ra memuru ve beş 2. ibi le muhitin işlerini yüzüstü kal. maktan kurtarmaktadır. Turgudluda yeni belediye Teisi seçi Turgutlu, (Hususi) Ethem "Kayanın istifası üzerine ( vekâleten Belediye Reisliğini (ifa etmekle o- lan eski Relslerden Cevdet Öktem bu defa asil olarak Reisliğe seçik metleri sepketmiş, lüzumlu İhtiyaç- larin giderilmesinden evvelce çok gayreti görülmüştür, Bu itibarla ken disinin muhite faydalı olacağına ka- naat beslenmektedir. Reis bu ha'ta ekmekleri islah etmiş, Pazar günü çarşıda dolaşarak kilosu 120 kuru- şa kadar çıkan buğdayı, aldığı ted- birlerle, 80 kuruşa düşürmüş, esma İfin satılık eşya üzerine et'ket koy. İması mecburiyetini tetkik ayliyerek buna riayet etmiyenleri cozalandır- masi, yüksek flatla mal satılmasına kismen mâni olmuştur. Diyarbakıra tohumluk gönderiliyor Adana (Hususi) — Çukurova ve İiçelden Diyarbakıra tohum gön- İ isval et-| imarı icin vaktiyerinde olan halkin derme faaliyetine devam ediliyor. ! etmiştir. | Bu İşleri kontrol için Ziraat Vekâ-! vabi alınmıştır. Yakinda teşebbüse | İen Oman Sümer yeniden reisli-| İlk hamlede 15.000 lira toplarmış-İleti bir müfettiş göndermiş bulunu-) geçilecek ve nahiyenin muvafık bir I nayor, aşağı Ürp laşılıyor ki, ablası, Gönülün de beraber kaçacağından haberdar değil. Fakat gene anlaşılıyor ki, Gönülle münasebetini bilmekte- dir. Galiba inkâr etmek için, ağ - zını açmak üzere iken, Meserret Hdnım konuştu. — Bu çocuğun sana delice &- sik olduğunu biliyorum Vedad! Sana gelince, sen de onu seviyor- sun. Kıpkırmızı kesildiğini hisse - diyor, Başmı önüne eğdi. — Sakın seni müaheze edece- ğimi sanma.. Senin yerinde ben de olsaydım severdim. Sonra, ha- leti ruhiyeni o kadar yakından biliyorum ki, sanki senin içinde- vim, O kızın yerinde olsaydım, ben de sana âşık olurdum. Bu cocuğun seni nasıl, niçin sevdi #'ni çok iyi anlıyorum. Sen sen lerce ümidsiz bir aşkın ıztırabımı çektin, boşlukta yuvarlandın, ka- ranlıkta yaşadın. Ruhunu dol - durmak için yeni bir maceraya, yeni heyecanlara ihtiyacın vardı. Karşına Gönül çıktı. Onun şah- sında eski sevgiyi, eski sevgiliyi buldun. Genç kızın zâfı da yar- dım etti; sevdin, seviştiniz. Bunu Semahat de biliyor, Heyecanla doğruldu: — Sana kendi mi söyledi? — Hayır, Semahat mağrur bir kadındır. Bunu itiraf edemezdi. Fakat her helinden anlıyorum ki, o bunu biliyor ve zavallı ka- dın çok da ıztırab çekiyor. Bu vaziyet karşısında, senin Gönülü unutmak, ona kendini unuttur - mak için bir müddet İstanbuldan yzaklaşman lâzım geldi. İsabetli bir karar. Lâkin, kardeşimsin Ve- iddete kadar uzatılması da bu| İ miştir, Cevdet Öktemin şehre biz») Afyonda, IŞehir için 100 bin liralık buğday stoku yapıldı, kazalar da ayni tedbire baş vuruyorlar Afyon (Hususi) Vilâyetin baştan aşağı ziraalçi olması, bura- ya uzak yakin şehir ve jim toprak ürünleri epübayaası için) akın yapılmasına vesile olmuştur.! Belediye mütemedlerinin yaptıkları un talebler karşısında elden çi- karılan mahsulün Afyon vilâyetinin ileride İaşe işini lazyik edip etmi. yeceği meselesi üzerinde durulma-| mi icab ettirmiş ve neticede çift- çinin yiyeceği ile tohumluğunu ve muhtemel randımansızlığı karşıla- iyacak ihtiyat erzaki bir madan #nalını satmak gibi birsizlikte bulunmuyacağı kanaatine varılmıştır. Bununla beraber Vali Refik Bi- coğlu başta Afyon şehri o olduğu bakle buraya bağlı kaza ve nahiye İ merkezlerinin iaşe ihtiyacını düşü inerek Afyon şehri için yüz bin İl- ralik buğday stoku yapmiş, Bulva- din ve Eznirdağı kazalarına da böy le yapması için emir ve direktif vermiş; Dinar “belediyesine de Af- yondaki bankaların o birinden on beş bin liralik bir kredi temin ey-| lemiş, keza Sandıklı için de kasa-| banın ihtiyacini karşılayacak zahi- İrenin şimdiden tedariki İçin gerek- K tedbirleri almak © bahsinde tali- matta bulunmuştur. Bu hale göre Afyon vilâyeti da- | hilinde gelecek hasad o mevsimine| kadar ekmek sikınlisi diye bir me sele zuhur etmiyecek demektir, —— ———— Çukurozada çeltiklere el koyma işi Adana (Hususi) — Bütün Çur| kurovada çelt'klere el konma işi netiçelendirilmiztir. Ofis pirinci 60 kuruştan mübayaa ediyor, Söylen- diğine göre, ofis hissesinden artan pirinçleri fahiş fiatlar'n satılmama. sina gayret gösterilecektir. Bu İşi | belediyenin yapacağı da bildirilmek it KUÇUK HABERLER X Adanada umumi meclis âza- lari seçimine önümüzdeki hafta baş lanacaktır, seçim için şimdiden ha- sırlıklara başlanmıştır, İki aydanberi mozunea Tekir. dağında > bulunmakta olan Trakya İ Umumi Müfettişliği Maarif Müşavl- ri Fökir Erdem Edirmeye gelerek vazifesine başlemiştir. Afyonun Çay nahiyesinde bir köy enstitüsü açılması için Vekâlete! müracaat yapılmış, muvafakat ce.| | ! İbölgesinde inşaata girişilecektir. dad, seni ne kadar sevdiğimi bi lirsin! Bu çocuk hep azab mı çe- kecek, bedbaht mı olacak, diye üzülüyorum. İstanbuldan yeni i ile, gene kalbine taş ba- ! Meserret Hanımın gözleri do lu dolu olmuştu, Kardeşini derin bir muhabbet ve şefkatle kucak- ladı. — Haklısın, başka türlü de ha- reket etmene imkân yoktu za - Ablasının konuşmasından an- lıyordu ki, o da Gönülle kaçışını arkı tasvib etmiyece! Bunun lüzumuna inandırmağa o çalışsa, bu mecburiyeti tasdike uğraşsa, hiç olmazsa, ablasının nazarında haklı görünebilse ne iyi olacaktı. Acaba, ıztırabını çok iyi anlıyan, her zaman derdlerile, srlarile a- Tâkada abla, ba - bir karde; iöviyeti içinde şefks*'ni, sevgi i, müsamahasmı gösteren bu hassas kadına açılsa mıydı? Meserret Hanım, endişe ile ba- şmı salhyordu; — Ben Gönüle daha çok acr- yorum Vedad! Bir genç kızın kal binde bu hâdisenin açacağı yara çok derin olacaktır. Çok üzüle - cek zavallı... Dilinin ucuna gelmişti. «O da geliyor!» diydcekti. Cesaret e - demedi. Ablası ellerini oğuşturuyordu: — Düşünüyorum, başka çare de yok ki... Haydi aranızdaki yaş farkını bir tarafa bırakalım. Semahatin vaziyeti ne olur) Da- ha doğrusu hepimizin (vaziyeti berbadlaşır. Sen pek az konuşu- yorsun Vedad! Bu kararı verir- ken, Gönülü düşünmedin mi? El kilip giti. Bu, ağa ki kâhyasıyım... deceğim da... şiddetli bir itiraz, hazeye muhatab olacağını düşü- merek, disleri kenedli, ürkek, göz| bulmağa çalıştı, artık senin azab leri kapalı, bekliyor. sun ?..n İyok. Yavaş yavaş başını çevire-| mıya rek, yan gözle bakıyor ona. nü kis, böyle bir plânın nasil tatbik yorum, ayıblamıyorum ve.. Seni edilebileceğini te... «Son Postas nin spor tefrikası: 146 Edikara Ahmef Hergelecinin Kara Davudla güreşi Diye emir verdikten sonra ça. idip paşanın meseleyi onlatmış.. yasına Kâhya da: — Alınız içeriye... Ne olusa İolsun,.. Demiş. Çok geçmeden beni misafir dairesine aldılar ve biraz sonra da o, ağa gelerek; böni duta taktı. Büyük bir salon tik. Bir odaya girdik. Her taraf altın yaldız içinde idi. Kanape de temiz pak, iri bıyıklı bir adam oturuyordu. Ben, onu paşa zan nettim... Meğer kâhya imiş. Her ne hal ise o da beni, şöyle baştan aşağıya süzdü ve: — Oğime, Arab Saidle mi gü- reşeceksi Diye söylendi. Fakat gözlerin- de tereddüd alâmeti vardı. Ben: — Evet! Diye cevab verince: — Sen, başpehlivan mısın? — Olayım, olmayayım. Güreş istiyorum paşaml, Diye mukabele ettim, Bunun üzerine: — Ben, paşa hazretlerinin Bir kere paşaya » İsmine işitilmiş değildi o vakitler... İs. tanbulda beni, kim bilecekti. Fa. kat ben, Şumnuda Koca Yusufla iki güreş yapmıştım. İki güre miz de altışar U Yusuf, beni yenemedi. Hoş ben İde onu yenemedim. Lâkin, Yu- sufu terletmiştim. saat o sürmü: Yani, pehlivandım be! .. Yu. i bir keresin- düşürmüş. Lâkin kabul çi etmemişler. Güreşleri münazaalı kalmış. Arab Said, belâlı bir peh Kvandı. Her ne hal ise kâhya tered - düdler işinde: — Oğlum, şimdi paşaya arze- . Sen misafir ol bura- Dedi, Kâhya, paşaya meseleyi arze- derken benim, küçücük bir peh. livan olduğumu da söylemeği u nutmamış... Beni paşaya nazır bir salonda oturuyordu. Ya nmda birkaç kisi vardı. Ben, o- daya girince güler yüzle Akşam üzeri götürdüler. Denize — Gel oğlum! Ne istiyorsun bakalım?. Diye iltifat eder oldu. Paşanın maksadı beni görmek ii sa o, Arab Saidden güreş istiyen biç bir pehlivanı huzuruna kabul yanın beni, ta - olacaktı? Şimdi beni korkutan bir ihtimal var: Bu kız ya içlenirse, ya bir çılgınlık yapmağa Senin onun muhitinden uzaklaş- manla iş bitmiyor Vedad! İnsanın unutabilmesi için, unu! sanın hiç bir iz barı kalkarsa... klaşması, kendisini ikide hatırlatmaması lâzım gelir, Hak buki, radyosunu açınca eserlerin İle karşısına sen çıkacaksın! Ga,| *ma alıyor. zeteyi” açınca, gi vereceğin konserlerin havadisle- i okuyacak. Sen sahsiyelsiz.), — bir dos silik bir insan olsaydın, bu iş da-| işin iç yüzünü, neler çektiğini bil. ha kolay olurdu. iğin yerlerde Nihayet tereddüdünü yeniyor. — Abla, Gönülü de götüre - yim mi? Dehsetli bir hayret tezahürü, ağır bir mün- Hayır, ablası «— Ne diyor » diye bağırmıyor. Ses Ablasında, hiç de böyle bir ha. inen İnsan hali yok. Bilâ hesablar vaziyet. Heyecanla bekliyor, ne diye « sek? Göz göze geliyorlar. Meserret şefkat ve alâkasının wuş » Pağa ve, maiyetinde oturan» lar beni süzüyorlargı, Nihayet Pa; — Oğlum! Sen Arab Saidi ta. niyor musun? Diye söze başla — Hayır paşam — Hiç güreşini gördün mü? — Hayır paşam!, — O, Koca Yusufla güreş ya- par bir pehlivandu, — Paşam! Kiminle yapsın... Diye dikildim. Bunun üzerine: — Peki oğlum! yaparsa caktık. Beni bir iki gün msafir etmişlerdi, Fakat Arab Saidin bir kere dahi olsun yüzünü gi memiştim. O, beni görmüş, yü- lerek: — Bu mu? Diye alay etmiş... Fakat Halim Paşa; sonradan İ anladığıma göre bana acımış... İlk olarak Arsb Saidls gürerime taraftar olmamış... Arab Said Paşaya: — Pasam... Müsnade et güre. selim, Payını vereyim... Dediği halde paşa: — Olmaz... Bir kere Davud pehliyanla tutuşsun... Ondan . Bakalım Davuda güreş acek mi?, Paşanın “ başpehlivanlarından bir Davud pehlivan vardı. Davud pehlivan, hakikaten usta ve vetli bir pek(vandı. Arabs. onu yeniyormuş. Fakat kolaylık- la değil Pasa, beni ODavudla pehlivanlığımın dere- eğe karar vermiş. Hat tâ Arab Saidle güreşemiyeceğime de kani olmuş imiş... Ne ise ben, soyunan meydana çıktığım zaman bir de baktım, karsıma tarif ettikleri Arab Said değil baska tipte bir pehlivan çıktı. Şüphelendim. Acaba bu mu Arab Said? Değil mi diye şüphe içinde yağlanıyordum. Nihayet ağalardan birine sordum: — Said pehlivan bu mu?, — Hayır... Davud pehlivan - dır. Deyince, tepem attı, Hemen paşanın oturduğu yere seğirt « tim, yerden bir temenna çaka. rak: — Paşam!. Beni neye Saidle güreştirmiyorsunuz? Paşa, güler yüzle: — Oğlum!. Onunle da gire - şirsin? Davud pehlivan da o &- yarda bir pehlivandır. Bir kere onunla kendini denel (Arkası var) Arab — Sen buna daha evvel ka - rar vermişsin galiba Vedad! İnkâr, temin... Hemen şimdi aklıma gelmiş hissini © vermeğe çalışış. — Peki, Semahat ne olacak? Başını önüne eğiyor. — Doğrul... — O seni bedbaht etti, kızı güldürebilir! Ablasını sevinçle kolları ara- — Beni ayıblamıyorsun değil mi? — bir abla, bir dost, mezse, seni dünyanın en fena a- damı diye vasıflandırabilir. Lâ ablasının yüzüne bakmağa cesa-| Kin, düşünüyorum ki, sen ikinci ret edemiyerek soruyor: defa bedbaht olacaksın! Belki bir defa hiç, fakat iki defa çok- tur. Çektiklerin gözümün önüne geliyor, yabancı memleketlerde, tek başına, muztarib yılların: çü- rüttüni O, nihayet bir zevce, bir ana olduğunu düşünerek teselli çekmeni istemiyorum kardeşim. Kısa, uzun, biraz da gülmek hak kındı Imağa çalış- Ablalık şeficatim allâ vazifem buna engel olur. Biraz mes'ud olman, çek - reketin imkânsızlığım, kötülüğü- | #klerini unutman için mecburum İsana yardıma.. Muaheze etmi mazur görüyorum Vedad! Allah bizi affetsin! Minnetle ablasının ellerin! ö- püyor. O, odasmdan çıkar çıkmaz, Hanımın gözlerinde ve yüzünde!daha müsterih, memnun, Sema - bir abi, müsamahakâr ifadeleri görünü.| sanım başına geçiyor. yor, | hate mektub yazmak için, ma » (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: