17 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

17 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ma 17.5.9838 Olacak şeyler TAN 1940 Harbi Yazan: H. G. Wells —22-— Çeviren: Nuri Mahmut Halk bu mühim adamın arkasını bırakmadı, onu takip etti, muhafız kala kaldı dlye kendi kendine söylendi. Gordon lâfa karıştı: — Çok güzel bir makinanız var ©- fenâim. Biz burada artık uçmak im- minin ortadan kalktığını zannedi - Yorduk. Altı aydır şurada birkaç es- tayyars tamire çalışıyorum bir türlü muvaffak olamıyorum, Tel yok | uçuk yok, alât yok... Yapsıkda yok — harp her geyi bitirdi... | Pakat şimdi sizi görünce pek müste- Pih oldum. Demek el'an daha mede- ti diyarlar var? Yabancı: — Evet ! demekle iktifa ederek yürüdü, ilâ- Ve etti; — Haydi bana yolu gösterin. Mardingin evine gideli ingin evine gidelim, orada görü- | Virüz, Terlediler. Kalabalık arkalarmdan E*liyordu. Iki yol ağzma geldikleri taman Gordon: — Sağa sapacağız, dedi. Muhafız öne geçerek itiraz etti, — Hayır olmaz, Hükümet kona- ga gideceğiz. Strong öyle emir ver- Fakat yabancı: — Sen Strong mu ne, ona selâm “öyle, Hardingle görüştükten sonra mdilerini rahatsiz edeceğim. Son üç kelimeyi teker teker ve ihfaf olduğunu ince bir tebessim ihsas ettirerek telâffuz etmişti. Muhafız bozulur gibi oldu: —Hayır olmaz. Mevkufsunuz. Derebeyinin emirlerine itast lâ ir. “Sli, Yabancınm kaşları kalktr! yerleri dikleşti. Arkasıhı dönerek tdona: — Buyurun yol gösterin, dedi. Sağdaki sokağa saptılar. Esasen idayetten yeni gelenin pek tekin İRadığını hisseden, muhafız tered- v mn ai böyle kaşlarını kaldırara iye adamın hareketi karşısında girete düşen halktan tasvipkâzane tutu yükseldi. Bu milhim ada- arkasını bırakmadılsr onlarda ler, muhafız ortada kala kal- semiz & . karine lâboratuarmda bir eski tuğa kurulmuş uyuklayordu. yak altında gıcırdayan > merdi- | tağişrin gürültüsünü işitmedi. An- m yavaşça okşıyarak: Diyince gözlerini açtı a o kızım, dedi. tay torun nazarları gelen yaban- den Mâzarlariyle karşılaştı. Yerin- İriryarak: 5 John Cabal! tar.” bağırdı. Kucaklaştılar. Har- e N Biraz geri çekil de seni doya Böreyim. O kadar özledim ki. da ihtiyarlamışem! Saçların 2 k bo-| Çok güzel bir makineniz lerinin parlaklığı ayni.. — Asıl sen kendi haline bak! Iki büklüm olmuşsun. o Nerede o genç Doktor Harding. Rüya olmuş — Boş lâfr bırak da nasıl geldiği- ni, muvaffak olup olmadığınızı an- lat. Yoksa burada bizim halimiz berbat. — Sen nereden biliyorsun bunla” rı kimden öğrendin ?. — Passvorthy'den. — Ha az kaldı Passvorthy nerede? İ Harding başını vermekten çekindi. yaşararak ilâve etti: — Öldü. Sizin kuracağınız yeni medeniyeti gece gündüz tahayyül e- derek öldü, Cabal bu fens haberle'çok mütees- sir olmuştu. Bütün yorgunluğunu o an hissederek bir iskemleye çöktü. Derin derin nefes almaya başladı. Muhafız kapıyı usulca açıp başımı içeri sokunca bütün hıncını ondan almak istercesine bağırdı. — Sen hâlâ burada mısm? Çek a- rabayı , bir daha gözüme gözükme, İ — Emirlerim.. — Ben emir memir o dinlemem. İ Çek arabayı, kapat kapıyı. Harding muhaverenin değişmesin İden össaret alarak; / (<< Amahrdikkat, dedi, Bu derebe- İyinin muhafızı. Ondan aldığı emi: lere muhalefet pek iyi netice doğur- maz. — Bu derebeyi de kim ? — Kim olacak. Harp, her şeyi unutuyordum. çevirdi. Cevab Sonra gözleri tan sonra azılı birisi “Bir - şehir, idaresini etrafma topladığı birkaç çapulcu vasıtasiyle ele geçirdi. Şim- di istediği gibi har vurup harman uru a — i EGMEN ,HALOVEL! HARB DİVANIJSIZİ MASUM BuLuYor! GÜZEL ELBİSESİ VAR, DÜĞMELENİDE NE Büyür tahrip, bütün hükümetleri yıktık. | var, Halbuki bizim .... — Peki, siz bir şey yapmıyor mu- sunuz? Harding acı acı gülümsiyerek ilâ- ve ettiz — Biz, ne yapabiliriz ki. Biz ki- miz. “Bir - şehir, İn çaresiz yegâne doktoru. Bu harap diyarda elimden geleni yapmağa çalışıyorum. Ama, ilâçsız, âletsiz ne yapılabilir ki, Ha- tarlıyor musun, harpten evvel bu lâ- boratuvarda araştırmalar yaparken ne hulyalara dalmıştık. Ne mükem- mel çalışabiliyorduk. — Maziden bahsetme, istikbale bak. Burada vaziyet a kadar fena mı? Makinist yok mu? Teknik işçi kalmadı mr? — İşte damadım Gordon İleriye doğru birkaç adım attı; yabancı tepeden tırnağa kadar makinisti gözden geçirdi. Nazarları- ni nazarlarma dikerek sordu: k bir tayyare makinistiyim dim, fakat şimdi her türlü ma- kina işi yapıyorum. “Bir « şehir, de mühendis denilebilecek yegâne adi- mim, — Peki pilotluk? — Pilotluk da yaparım. Amao kadar mahirane değil. Fakat keşki bunları bilmeseydim de başıma bir belâ almasaydım. Altı aydır. birkaç hurda tayyare var, onları tamire ça- lışıyorum, bir türlü muvaffak ola» İ mıyorum. Ne âlât var, ne de tamir aksamı. Muhafız kapıyı aradı, fakat na- zarları Cabalin gözlerine tesadüf e- dince derhal kapadı. Cabal gülerek: — Gel, gel, dedi. Anlaşıldı, sen- den kurtuluş yok. Gel gidip âmirini ziyaret edelim. Bakalım ne biçim Bs | ESNADA, : “TREYN YENİ ! İngiliz bütçesi esrarı Bu bir cinsi film, vera bir polis tefrikası değildir. Bu, birkaç gündür gazetelerde ifşa edilmekle beraber disedir, Geliniz, şu hâdiseyi sizinle gözden geçirelim. Bu sırrı çözebileceğimiz iddiasm- da değilim. Fakat hiç olmazsa ne ol- duğunu anlarız. İngilterede bir Loyd sigorta şirke- ti vardır. Bu sigorta şirketi, dünya- nın en büyük müesseselerinden biri- dir. Akla gelmedik şeyleri sigorta eder. Meselâ, zaman zaman güzete- lerde, filân artistin baş parmağını, meşhur bir tenorun sesini, garip ta - İ biatli Amerikalı bir milyarderin kö- peğinin kuyruğunu sigorta ettiğini okur, güleriz. Bunları siçorta eden Loyd şirketidir . İngilterede at koşuları, futbol, İ haplarda hangi partinin kazanacağı İ veya ne nisbette rey ulacağı, daha buna benzer bir sürü şeyler üzerinde İ para ile iddialar yapılır. Loyd şirke- | ti bu iddinları da sigorta eder, İ Hattâ, bir adam, varldatı üzerime İ den verdiği verginin artmak tehlike- sini bile siçorta ettirebilir. Meselâ benim 100,000 İngiliz lirası varida- tem var, Yok ya. Sizin var diyelim. Sizin de mi yok? O halde bir tngili- zin var diyelim. Bu İngiliz, pek tabii olarak varidatı Üzerinden bir vergi verecektir. Malüm olduğu tzere ver- bir bütçe yapılır. Işte vergi üzerine muamele yapan sigortacılar bu aralık faaliyete ge- çerler, siyasi havadislere, dünyanın gidişatına göre tahminler yaparlar, primlerini tesbit ederler. Bu iş sene- İlerdir yapılagelmektedir. Ve bu sene İde bütçe çıkmadan evyel birçok mua- mele yanılmıştır, ve bir sigortacı ©- lan, İngiliz müstemlekeler nazınnmn oğlu Leslie Thomas'da birçok kimse- leri, vergi artması ihtimaline karşı sigorta etmiştir. Yalnız, sigorta olan- lar versinin altı şiling nisbetinde art mak tehlikesine karşı sigorta olmuş lar ve garip bir tesadüf veya tali e- seri olarak, büyük Britanya bütçesi rgimin tam bü nishet- ülmüş, şigorta şirketi İde mühim meblâğlar ödemeğe mec - bur olmuştur, Iste isin esası, Şimdi, İngilterede büyük bir heyecan var, Acaba müs- temleke nazırınm oğlu verginin tam bu nisbette artacağını mı öğrenmiş? Hem simdiye kadar, vergi artmasi tehlikesine karşı oncak 1 şilinç Üze- İ rine muamele yapılırmış. 6 gilin ü- zerine iş, ilk defa yapılmış. Bütçede yapılacak bü zammı, na- zrlardan başka kimse bilmediğine göre, bu hâdiseye İngiliz bütçesi es- rarı İsmini vermek çok doğru bir ha- rekettir. Fakat eminim ki, Şerlok Helms'in vatanmda bu esrarı çözecek birisi bulunur, Fikret ADİL Elektrik kontağı İ SŞehzadebaşında, talebe yurdu ok | mak üzere hazırlanan binada bir yan gın çıkmış ve derhal söndürülmüştür. Yangınm bir elektrik kontağından ileri geldiği anlaşılmıştır. vi ZATEN ONU İSBAT EDEMİYE» .ĞiNiZİ BiLiYorumM! EDERS esrarmı hâlâ muhafaza eden bir baz| gi her sene alımır ve her sene de yeni | Teorisine göre Ek - Zamirl IK Deskripti? gramerde bu ek zamir yalnız “düz sigalar,, dediğimiz budi mazi birinci şahıslarının cemi eki gibi kul lanılmaktadır. “Katışık #ıygalar” da bunun kullanılan ek * zamir, yalnız “iltizam sıygası" nda "lim" şeklini almak üzere “iz” dir. İsimler- de ise mülkiyet ve izafet anlamile “imiz” ek - zamiri bu şahsı ifade e- der. Orhon yazıtlarında “ik” yerine kul lanılan ek - zamir işte bu “imiz, dir. Örnek olarak şu ibareyi alalım: “Eçim Kağan birle ilgerü Yaşi “oğüz yazıkateği süledimiz: kori, “ledimiz. Kamığı biş otuz süledi. “miz; üç viğirmi süngüştümüz.Tl “gig ilsirettimiz, Kağanlığığ Kağan-” “sırrattımız, tizliğig sökürtümüz,” “başlığığ yükündürtümüz... Bu parçanın aynen tercümesi şu- dur: “Amucam Hakan ile ileri Yeşil" “nehri (Şantung) yaylasma kadar” “dar sefer ettik. Kökmeni aşarak” “kızgız diyarina kadar sefer et” “ik, Cem'an yirmi beş” “sefer yaptık, on üç kere vuruştuk.” “Ülke sahiplerini (o ülkesizleştirdik.” “Hakanlıkları (o Hakansızlaştırdık,” “dizleri kvvetli olanları çöktür.” 'dük, başları yukarda olanlara sec-” 'de ettirdik.” İşte buradaki mazi sıygalarmın hepsinde ek - zamirler (imiz) şeklin- İdedir: “Süledimiz, süngüştüğümlüz, ilsirettimiz, Kağansırattımız, sökür- yükündürtümüz”. Halbuki i şiveye göre bu sözleri “sule- dik, süngüştük..." şekillerinde söyle- riz. Şunu da unutmıyalım ki bizim “iz” ile söylediğimiz sözler, Anadolunun yerli konuşma şivelerinde “k” e yi olmaktadır. “Yaparız” yerine “Yy ruk” ve “yaparuh” “keselim” “Kkesek"; “gidiyoruz” yerine “gidiyo- ruk”.. Y. 8. gibi. Nakli mazi sıygalarında “gitmişiz” yerine “gitmiştik” diyenler, yalnız okumamış halka bile münhasır de- ğildir. Bütün bu Izahlardan anlaşılır ki yazı dili gramerinde yalnız İkİ sr gada kullanılan bu “İk” ek - zamiri, hakikatte “iz” in bir değişiminden başka bir şey değildir. Yukardanberi örnek olarak aldığı» mız “gel” fiilinden “geldik” ve “gel- sek” sözlerinin analizi, bu hakikati derhal ortaya çıkarır: w © 8 Geldik: eğ --el -- id -* ik (2) Gelsek: eğ -- el -- es -- ek (2) Bu iki sözde bundan evvel de izah edildiği üzere, (1) Eg: Hareket anlamma birinci derece prensipal kök; lmdığını gösteren ektir. (3) 1. Td: “Gelme” dediğimiz ale- tlak hareketin yapılmış olduğunu: keki KURŞUNUN SENİN TABAN- CANDAN ÇIKTIĞINI İSBAT EM O ZAMAN İşin İŞDİR!.. (2) El: Kök anlamının alelrtlak a- | MAJENİ( Güneş-Di | Türk dilindeki erin analizi vi. yea eklerdir (1). (4) İk, ek: İşte asıl mevzuumuz olan bu ekleri, eğer olduğu gibi (k) li olarak alırsak, (k — g) olduğun- dan, bu kelimeler (geldi — geldiğ) ve (gelse — gelseğ) sözlerinin aynı olmak lâzimgelir. Burada İse, (gel- me) işini yapanın veya yapması İs- tenenin bu sözü söyliyenle arkadaş- ları olması lâzımdır. bu halde bu- rada (biz — miz) sahıs zamirinin ye- rini tutacak bir ek bulunması zaru- ridir. Halbuki (k) nin (2) yerine gelmiş olduğunu kabul edince bütün bu güç- lük ortadan kalkar. (İz) ek - zamiri- nin analizinde izah edileceği üzere, (imiz — iğiz — iz) şekliyle kısal.- mış olan (iz — ik), İşin sözü söyli. enle ona oldukça uzak sahada bu- lunanlar tarafından yapıldığını ko laylıkla ifade eder. Not: 1 — Farsçada bu ikinei şahıs cemi sıygaları (im) sonekiyle yapt- lr ki, bunlar da: w (2 Ciğ (2) im) demektir.Baş taraftaki (iğ).uzak sa- hayı gösteren (iz) den değişmedir. Bu halde (iz 4- im) bizim (im -- İz) in elemanlarının yerlerini değiştir * mesiyle vücut bulmuş demektir. Not: 2 — Arapçada isimlerde ve mazi sıygalarında sons gelen (nâ) ve müzari sıygalarmda başa gelen (ne) bu şahsa delâlet eder. Bu ekleri Iki türlü izah etmek mümkündür: 1. Uzak saha yerine yakm muhit alarak gösteren 0 (an -- eğ) len $ eğ) şeklinde: (1) An, en: Yakın mubhitteki mü- garikleri, (2) Ağ, eğ: (Ego) nun kendisini gösterir, | O. Bu sözlerdeki (n) leri (g) ve (E) leri de (x) değişimi gibi alarak: w 0 Cağ 4-82) leğ -- es) şeklinde: (1) Ağ, eğ: (Ego) yu gösterir. Az, ez: Onun uzak sahadaki iklerini anlatır. 3. — Fransızcada fiil sonla» (ons) ekl İrmda bu şahsı gösteren de: m 2 (on (ğ) -- 0s) tur ki burada da () den değişme o- lan (on), (ego) yu ve (0s) onun ol- dukça uzak sahadaki arkadaşlarını göstermektedir. (Ons) un bu izahı, yukarda arap ekleri için gösterilen iki izah tarzından İkincinin daha doğru olacağını da belli etmektedir. LN. DİLMEN larm: teşkile yarıyan ekler, maliz edilecektir. (1) Fil w ileride ayrı Poliste Kafasına demirle vurarak yaralamış Kızıltoprakta Zühtü Paşa mahalle- sinde Kalamış caddesinde 45 numa- İrada oturan avukat Talâtın bahçiva- nı Hüseyin, bir kavga neticesinde Ro manyalı Mustafa tarafından kafası- na bir demir Gvurulmak suretile ya- ralanmıştır. Mustafa yakalanmış ve hakkında tahkikata başlanmıştır. Elini makineye kaptırmış Balıkpazarında Mehmet Remzinin marangoz fabrikasında çalışan Niko, dikkatsizlik yüzünden elini makineye İ kaptırmış ve eli parçalanmıştır. Niko İ baygın bir halde hastaneye kaldırı. mıştır, ( — DiKKAT! Gazetemiz mensupları- nın hepsinin hüviyet cüz- danı vardır. Bundan ötürü her ne iş için olursa | olsun gazetemiz namma müraca-| at edeceklerden büviyet cüzdan larınm İstenilmesi iş sahiplerinin | menfaatleri Iktızasındandır. | O

Bu sayıdan diğer sayfalar: