23 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

23 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde Komiser Hikmetin ölümile neticelenen kazanın | uğ ml e muhakemesi dün bitti Pa akman s TE 7 Bugün iPEK ve MELEK Sinemalarında senenin en güzel filmi YIKILAN BELDE (SAN FRANSİSKO) Metro - Ge lduya > Mayer şaheseri GABLE - JEANETTE MACDONALD ve binlerce figür mzzamı *İ gü Dünya Arısı; Hangisi kazanıyor? Bu hafta SAKARYA Sinemasında FREDERİC MARCH ve OLİVİA HAVİLLAND Fransızca sözlü KALB MUCADELESİ (Anthony Advers) filminde hakiki ve lâyik oldukları muvaffakiyeti kazanıyorlar. Bütün dünyada tanınmış bir roman «EB müessir ve ihtiraslı bir aşk hikâyesi - şsyanı hayret bir mevzu - Her yaşda olanların görebilecekleri film, Suçlu komiser hakkında hırsı yer z beraet kararı verildi Dün Asliye Ikinci Ceza mahkemesinde Emniyet Ikinci Şube Müdür- — lüğü Birinci kısım birinci komiserlerinden Hikmetin ölümile neticelenen mahküm İbir kazanın muhakemesi yapıldı. Mahkeme salonu ve koridorlar merak- | dinleyicilerle dolmuştu. Celse açılırken tehâcüm karşısında mahke - menin camekânlı kapıları kırıldı. EHLİ Muhakeme başlamıştı. VUKUF RAPORU Müzik sevenlerin ve güzel TÜRK Sinemasında Berlin Operasının 250 kişilik filârmonik ork Fransızca - WİLLİ BİRGEL « Lİ, DAGOVER Bugün Sultanahmet Sulh Mahkemesi dün iki gözü de kör olan et adlı bir hırsızlık suçlusunu| dört ay hapse mahküm etmiştir. Mehmet bir dilencidir. Hızır adlı bir de arkadaşı vardır. Taş handa| bir odada ve bir yatakta yatıyorlar. miş. Mehmet merek biriktirdiği yüz lirasmı yatağının altma koymuş. Bir gün kör Mehmet erkenden kalk - miş ve yatağım altını karıştırmıya başlamış. Hızır ona sormuş: — Ne karıştırıyorsun? O cevap v — Ayakkabım! arıyorum dal. Hızır sabahleyin ki Yatağınm altmdaki asile pal- tosunun aşırıldığını görmüş ve der- hal polise haber vermiştir. Mehmet bunları çaldıktan sonra paltoyu sat- tırmak Üzere sine bırakmış ve Parayı da saklamı: Polis Meh - medi yakaladığı zaman paltoyu bu muş ve fakat para hâlâ ortada yok- tur. İşte hâdise budur. Hâkim (Reşit şahitleri de dinledikten sonra suçlu hakkında yukardaki hükmü verdi. Süpheli Bir Hâdise Kumkapıda Küçük kuyulu sokağın. Evvelâ mahkeme tarafından seçilen naibin idaresinde suçlu komiser Nuri ve şahitleri de hazır bulundukları halde ehli vukuf tarafından yapılan tetkik raporu okundu. Ehli vukuf ara - sında binbaşı Remzi, Istanbul Kumandanlığı 8 inci şube tüfekçisi Ah- met Hakkı, esliha zabiti asteğmen Ihsan da vardı, Ehli vukuf hâdisenin olduğu odada suçlu Nuriyi kendi iskemlesine oturtmuşlar, eline kazayı yapan tabancayı vermişler. Şahitler de yerlerini almışlar ve sonra ta - bancanın ve Nurinin vaziyetini tetkik etmişler, Suçlu Nuri birinci ifa- desinde sağa doğru oturduğunu söylediği halde tetkik neticesinde sola müteveccih oturduğunu kabul etmiş. Sonra tabanca muayene edilmiş kurum yayının ve tulumba yayının kırık olduğu ve tabancanın ağzı Nu- rinin kendi oturduğu masaya ve aşağıya doğru tutulduğu halde taban- canın patlamasile gazın zindelik kuvvetile namlunun biraz yukarıya kalktığı ve zimmet masasının iki pervazını deldikten sonra birinci ko- miser Hikmete isabet ederek öldürdüğü neticesine varılmıştır. 7/65 ça- pındaki 41991 numaralı 9 santim boyundaki mavzer tabancasının tu » lumbayı harekete getiren yayının telâki noktasına yakın bir yerden kı rıldığı ve iğneyi istinat noktasında tutamıyacağı da anlaşılıyordu. MÜDDELUMUMININ SUALLERİ hislilerin | alkışladığı o müstesna film e" Ouncu SENFONİ ölmez eseri asile bu kadar büyük bir müzik-ve his filmi yapılmamıştı MARİA V. TASNADY ti r dünya havağisii 1 de tenzilâtlı matine 4 azman a ez » Günün Hâdısesi mmm Bu Akşam Saat 22 de Maksirnr'i BUYÜK Açılış GALASINDA ATTIK! alk KonsumasyanJİ İk ırı A Dühu'iye serbestt'r Haftanın en güzel filmi KARISI ve DAKTILOSU KLARK GABLE - JEAN HARLOW ve MYRNA LOY tarafından Fransizca sözlü büyük ihtişam filmi, Bundan sonra müddelumum! Cevdet, evvelce dinlenen komiser Muzaffere iki sual daha sordurdu. retti: Suçlu Nuri bu gibi silâhların vesikasını tetkike memurdur. Fakat bu silâhları da muayene edebilir mi? Sonra muayene için müdüriyette başka bir kısım var midir? Komiser Muzaffer, müdüriyette böyle bir bina bulunmadığını ve buni- şahitlerden Bu sualler şunlardan iba- 25 kişilik yepyeni zengin varyeta programile nacak sımız, doğumu büyü ret ve bilgisile ları yerinde muayeneye salâhiyettar olduğunu söyledi. Silâhr yukarıya ilâve etti, MEVLİDİ ŞERİF Genera "in kızı Doktor Hulki- ithaf olu unmak | zere Teşvikiye camii tuttuğu takdirde ikinci katta kalem odası bulunduğunu da Bunlardan sonra reis sözü suçluya verdi. O söyliyecek hiçbir şeyi ol - Müddelumumi Cevdet, jd" ruhuna madığını söyledi. iddiasını yaptı. Hâdiseyi ikiye şerifin da 23 sayılı evde oturan 21 yaşlarm- kıran isminde bir kadın İki a; lık çocuğunu düş Has hastanesine kal ipheli gördüğü ! başlamış ve tabibâdil Enveri gönde- rerek hastayı muayene ettirmiştir. KONSER .. Beyoğlu Halkevinin 40 kişilik sen. “yaşa,, sesleri Ayırdı ve uzun uzun tahlillerden sonra İşte bir tedbirsizlik ve dikkatsiz - lik bulunduğu neticesine vararak uçlu Nurinin beraet etmesini istedi. BERAET KARARI Müdde umumi icdiasını söylerken suçlu Nuri ağlıyordu. Beraet iste- İ ğini mutazammın cümleler Nurinin gizli gizli devam eden ağlamasını hıçkırığa çevirdi. İddianame biterken salondan yavaş olmakla beraber şitiliyordu. Reis Kemal ihtar etti: — Bunlar kulağıma kadar geliyor, böyle şey olmaz. Bu ihtar olmasaydı belki de müddeiumur i alkışlanacaktı, Reis karar fonik orkestrası tarafından büyük | hakkında müzakerede bulunacakları için muhakemeyi bakılacak davala- konser, ŞEF: MÜFİT HASAN 26—1—37 Salı akşamı saat 21 de | FRANSIZ TİYATROSUNDA | Davetiyeler Beyoğlu Halkevinde ye konser günü tiyatro gişesinde tev gi edilecektir. sında idi. tam tebrik edildi. I DÜN ÇIKAN KISMIN HULASASI | mumi harpte, dört senedenbori anavatanın bağrında gizlenen düşmanlar, yabancılar, Beyoğlundan itibaren Köprü ve Sirkeciyi doldur - #ıuşlar, Rıhtım boyunca biriken bu yabancılar, Fransız bandosunun kulakları yırtan gürültüsüne koşuyorlar, Fransız askeri, halkı cadde kenarlarında bir niza- ma sokmıya çalışıyor. İşte, bu sırada Fransız ordu - ları kumandanı Franşe Despere Sarayburnunda ka- raya çıkıyor. Hafif bir yağmura rağmen, Beyoğlu sokakları, köprünün üzeri dolmuş bir sinek kâğıdı manzarasını gösteriyor. O gün, Fransız konsolosânesindeki Türk Hilâliahmer bayrağı İndiriliyor ve yerine Fransız bayrağı çekiliyor. Türk mahalleleri sükün içindedir. Bütün analar kan ağlıyor. Çünkü, Türk esir olma » mıştı, fakat esir verilmişti. Köprünün bir başında zençi Fransız müstemleke askerlerinden müteşekkil bir tabur göründü. Müthiş bir alkış tufanı koptu. Franşe Despere geliyordu. Dört harp yılını askerden kaçıp para kazanmakla geçiren Türkten gayri insan sürüleri avuçlarını pat- latıyorlar. Yalnız paramızı almak için bize uzanan bu eller Avusturya payitahtını kurtarmak için sün. güsünü Karpat dağlarma kadar uzatan Türkün Arı burnunda denize döktüğü düşmanı alkışlıyor. Kafamda bir şimşek çaktı. Bunun ışığında yedi ceddimin tarihleri yıkıp yapan hayalini gördüm ve içimden taşıp gelen hmcımın bütün gayzı ile hay- kırdım: — Kahrolsun! Bu alkış ve mızıka gürültüsü içinde bir yanardağ ar Bi benziyen sesimin şiddetinden kendim de Btretımdaki kalabalık tokat ser bir sinak Saat on dokuzda salon açıldı. Zabıt kâtibi okuttu. Mahkemede işde bir tedbirsizlik ve dikkatsizlik olmadığı neti- ceşine varıyor ve suçlu komiser Nuri hakkında beraet kararı veriyordu. Nuri, beraet kararını aldıktan sonra koridorda arkadaşları tarafından İrin en sonuna bıraktı, Hikmetin rtfi kası da mahkemede dinleyiciler ara- hazırlanan kararnameyi IHAKİKİ Bez! hazırlıyan: — ümesi gibi karıştı. Kulaklarım De yakından sesler işitiyordum: , tutun! gelen İri burunlu bir adam başıma doğ- ru kalkan elini, bütün hırsımla tutup sevurdum. Benim toprağımda, benim evimde bana el kaldr- ran bu küstah, ekmeğini yediği halde nankörlük etti- ği bu toprağın kaldırımını öptü. Artık deli olmuştum. Fakat etrafımı saran onun gibi yüzlerce nankör önlerinden geçen süngülerden cesaret slarak şah- lanmışlardı. Üzerime yıkılan yumruklar beni de yere yuvarladı. Fakat kendi toprağımda nankör yurddaş» larımın âyakları altında can vermiye niyetim yoktu. Bir anda fırladım. Üzerime kalkan bir bastonu kap. tım ve etrafımı çeviren kalabalığı yırtarak deli gibi koştum. Nereye kaçıyordum. Arkamdan koşanlar kendilerine imdat çağırıyorlardr. — Polis, polis! Bu feryatlar ve peşimden gelen ayak sesleri ara- sında önümde büytik bir gölge belirdi, Ve bir kıs. kaç gibi bileklerime yapıştı: — Yürü! Kimdi bu! Kalm sesini bir daha duydum: — Yürü merkeze! Yetişen kalabalık etrafımızı sarmıştı. Bileklerime duyordu. Uzak. Kânunusani yarmki Pa leden sonra saat iki; okunacağı Midi arzu edenlerin t de me leri rice olunur, VİCTOR TEŞEKKÜR Sevgili annemin vefatı dolay | 1 taziyette bulu | Gençlik, güzellik ve kahramanlık filmi ve JEAN PİERRE AUMONT tarafından Denizler Perisi Sinemasındö) Gösterilmekiğ| olan ve FRANCEN- MARCELLE GCHANTAN nsalsiz bir surette yari du Large) (Le Porte sl ir, Görenlere sorunuz. $İ$ görecek ve başkalarına tavsiye edec eksiniz. gayret ve ihtin görülm, yen kıymetli doktorları" mızla asistanlarma o minnettarlığım! yrı ayrı bildirmeğe bu kederli anla- madığımdan mazur İNKILÂP ROMANI) Mahmud Atill& AYKUT kerpeten gibi yapışan adam muhakkak bir sivil za- a memuruydu. Silkinip fırlamak için fırsat Kolluyorüm, Bü demir gibi sert ellerin sahibi, yalnız benim bir wi kulağıma £; di — Yürü benimle, kurtulursun! Bu seste iliklerime kadar İşliyen bir şerkat vardı. Etvaftakiler, yakalandığımı görünce beni dövmek şimdi her dilden tahikir- er yağdırıp, işgal ordular! insibatma teslim edilmem için beni yakalıyan tahari rri Memuruna akıl öğreti. berke, Bilekleri: eceğim i kelepçe gibi Kenetliyen adam, onlara karşı bana çıkışır gibi haykırdı: — Yürü, diyorum. Yürü karakola! Bu kalın sesin ağırlığında bile insanı korkutmıyan bir yumuşaklık vardı. Etrafımı saran kalabalık, iş- gal orduları kumandanına hakaret eden mücrüme yol verdi ve bir bataklıktan çıkar gibi bu lüzucetli insan kümesi arasından $iyrıldık. Arkamdan hâlâ rumca, ermenice, yahüdice, fronkçe bağırıp duruyor” lardı, Vi Beni tutan bu adam kimdi? Hakikat bir dost muydu, Yoksa beni dedikleri gi- bi yabaner devlet polisine teslim edecek bir hafiye, bir casus muydu? Kalabalıktan kurtulunca, sünhelerime mağlfto ola. emi diler ve kendilerine $uz şükranlarımı sunarım. Doyçe Oryentbank Dresdner Bank Şubesi Sadi Ataman lmâcü AŞKA Umumi Kitibi XY FRANCİS . RİK İN gg KORTEZ (Fransızes) k kaçmayı kurdum. İlemen tecrübeye girişmek gin hazırlanıyordum ki, bileklerimi tutan elleri9 vvgediğini hissettim. Bu sefer dahi duydum: w kma, kurtuldun. Fakat kaçmıya kalk708f kip eden vardır. İçime derin bir emniyet geldi. Düştüğüm zaman çenem yere çarpınış, çok 8“ Yanımdaki adam, elimi serbest bırakınca, yok” Ci Elime kan geldi. Ve ancak o zaman farketti. yyl nemden akan k üme, pantalonuma © , gelip geçen ba: Dizlerimde dermansızlık var. Köprü meydanına gelince bir arabaya bindirdi ve aral iyel — EA | Dedi. aff Çenemdeki yaranm acısı gözlerime, beynime ““g) yor. Başa gelen darbelerin dimağa tesiri oluy heyecan geçtikçe başımın ağrısı artınıya başi rasıra kendimi kaybediyorum. Ve öyle oldu ki srabanm sarsıntısı ile yava$ ni kulaklarım uğulduya uğulduya gözlerimin KAP gf ğını hissettim. Başım bir külçe gibi soğeüme tü, Günlerim açtığım zazızn karğimi iç sre bir odada buldum. Yanımda başı namaz bezi il miş hiç tanımadığım bir ihtiyar kadm vardı, G mi açtığımı görünce haykırdı; — Oh, çok şüklir Allahıma! çeri Ve bana bir şey sormadan kapıya doğru KT) seslendi p — Feriha, Feriha kırım. Babana haber vE ta gözlerini açtı. (Arkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: