27 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

27 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete a, BAŞMUHARRIRI TA Ahmet Emin YALMAN kide i: Haberde, fi- Tüst, her şeyde temiz, dür SOMON Ese ELER MH ji lr dizi ile / ! i sormuş agi 121 1 mühendis oL Yeteej Söylemiş. Ressam, ga- 8 Mahazrir olmak istiyen yok z üzakereleri © milhim meselesi mecliste Mi iri ; ii Miş ii rl ii imi Ve tay Möseleler en, meni ti aş Al olunur, Meelis Me İste, #imgj Söyler, ei Aylardanberi enetimen. yakaya let e alakali Mlar, ser #llmektedir. Bu münaka, ba halen tarafından verilen iza. meler etrafımda te, r — Aralarındaki ay $u Dükkânları Yokuş tedbirlere rağmen strafa pis dikka AYarak zarar veren tavukçu bayan derhal kaldırılması bo» ll Kararlaştırılmıştır. Evvelâ Mata daeş âsındaki tavukçu dükkân. » Kesilmiş tavuk bu kararm dışmda Mü 1 AV NASIL VERİLİR? TAN TÜRKİYEDE ECNEBİ PROPAGANDASI! Basın Genel Direktörlüğünü faaliyete Davet Ediyoruz D ünyadaki hâdiselere bak- mak için bizim bir tek ölçümüz olabilir. O da Türk öl- çüsüdür. Bugün propaganda asrında. yız. Bir gazeteye dünyanın her tarafından propaganda haber- leri, resimleri yağıyor. Her mem leketin kendi görüş tarzını gös- termek için böyle faaliyetlerde bulunmasına kimse bir şey diye. mez, Fakat bir ecnebi kaynak, Tür- kiyede bir faaliyet merkezi ku- rar, Türk görüşü yerine ve Türk damgası altında kendi görüşünü geçirmiye çalışırsa buna göz yummak imkânı yoktur. z Alman istihbarat teşkilâtının İstanbulda bir bürosu ve bir mü. messili var. Bu bürodan gazete. mize: "Cihan ticaretinin yeni- den tesisi,, serlevhalı bir yazı gönderilmiştir. Ecnebi propa- gandasının bu şekilde memleket içinde bir merkezden faaliyete geçmesini doğru bulmuyoruz. Fakat iş bu kadarla da kalmı. yor, Yazı ile beraber gönderilen mektupta şu satırlar vardır: gemin emen Basin Genel Direktörü B. Vedat Tör Yalnız sizin gazetenize tah” sis edilmiş olan bu makalenin başka bir mahalli gazetede inti- şar etmiyeceğinden emin olabi- lirsiniz. Binaenaleyh makaleyi Berlin muhabirinizden gönderil- miş gibi gösterebilirsiniz. İstih- barat bürosunun ismini de zik- retmenize hacet yokur. Şimdilik hiçbir ücret mukabili olmamak üzere arada sırada bu gibi ma- kalelerin türkçe tercümelerini muhterem gazetenize takdim et. meme müsaade buyurmanızı di- lerim... Alman İstihbar bürosu bize yalnız bir propaganda yazısı gön dermekle kalmıyor. Bu yazısını memba göstermeden kendi ya. zımız gibi göstermemizi ve Türk yurdunda ecnebi bir görüşün sahte bir nikapla yayılmasına vasıta olmamızı istiyor. Bir Türk gazetesi, yalnız Türk görüşünü yaymıya vasıta olabilir. Ecnebi görüşlerini an- cak tam ve hakiki membaları göstermek üzere bir havadis mahiyetinde neşredebilir. Bir Türk gazetesinin bir ecnebi ya- Zısın kendi yazısı gibi neşret- mesi bir ecnebi maksadına âlet olmak demektir. Alman İstih- barat bürosunun gayesi bizi ga- fil avlayıp pusuya düşürmek ve kendi propagandasına ölet yap- maktır, Matbuat ses çıkarmadıkça, bu propaganda teşkilâtı sinsi faali: yetine devam edebilir. Onların bu Faaliyetlerini durduracak neş- riyat yapmak bizim için müm. kündür. Fakat biz Basın Genel Direktölüğünün bu menfi propa- ganda ajanlarına karşı tedbir al. masını daha muvafık buluyoruz. Onun için şimdilik Basın Genel Direktörlüğünün dikkatini çek- mekle iktifa ediyoruz Kg ÇOCUGA DERS > Çocuk, Öğrenmeyi, Kavramayı DE 1 ikokul programı 27 nci İ sayfasının 8 inci fık- rasında şöyle diyor: ”.- İlkokullarda (o bütün dersler çocukların seviyesine uygun olarak verilmelidir.,, Bundan daha doğru, bun- dan daha insani bir istek, pe dagoji âleminde ne olabi. lir?.. Bunu istemek ne demektir? Ço- cuğu sosyal ve tabi bir tekâmülün bütün şartlarına mazhar etmek de gil midir? Evet, fakat bunuda iyice anlıyalım. 1 — Çocuk. öğrenmeyi, kavra - mayı zaruri kılacak sosyal cinsten hakiki bir muhitin işinde bulun- malıdır, 2 — Çocuk, bu sosyal cinsten hakiki faaliyete bizzat ve biltül iş tirak etmelidir. 3 — Çocuk, bu sosyal cinsten hs kiki muhit için sosyal cinsten ha. kiki faaliyetlere iştirak ederek ge- ne sosyal cinsten bakiki bir eser vücude getirmelidir. İşte hakiki bir terbiyenin hakiki ana şartları, ir misal vereyim: Bizim di B limizle söyliyelim: Türk or. dusuna ssker yetiştirmek istiyo - rum, Ne yapmalıyım? Programm B İnci maddesine bakarsam ders- leri çocukların seviyesine göre ver- meliyim, Bakm, ne garip. Programm kamusuna giren bu “ders” ve “ver- mek”, hatti âdet olduğu Üzere: “fikrt seviye, öğrenme ve anlama Zaruri Kılacak Sosyal Cinsten Hakiki Bir Muhitin İçinde Bulunmalı Bu Muhite Bilfil İştirak Etmelidir derecsi” anlammda anlaşılması lâ- zım gelen “seviye” kelimeleri be- nim lügatimde yoktur, bence 84 - kerlik, ne programın anladığı gibi bir ders, ne emir verilebilir, ne de mik mel hitap edecek birşey değil- O hslde nedir? İşte cevabı: Ha Yattır. Bir meslektir, hakiki, sosyal işin kendisidir. Bu askerlik terbi- Yesini nasıl vermeli ? 1 — Çocuğu hiç olmazsa bir manga içine koyarak, /2 — Çocuğu hakiki askerlik ha- Yatını yaşatarak, 3 — Tüfek atmak, mitralyöz kul- lanmak, yahüt muayyen bir nok - taya hücum etmek gibi... E ğer mektepte bu hakikf fa aliyetin - hakiki şafhaları Yoksa, mektepte askerlik terbiyesi de yok demektir. Bu misal tek değildir. Ayni pren- sipleri riyaziyeye de tatbik edebili- TİZ. felsefeye de, Eiverir ki tatbik ile mükellef olanlar tarafından çok İyi anlaşılmış olsun. Bütün dersler programın yaptığı gibi bir öğrenme, anlama, hatırda tutma mevzuu halinden çıkıp bir yaşama, bir yaratma ve bir eser sahibi ol- ma haline gelmelidir. Eğer, böyle yapılırsa elde edilecek eser, tale- benin sosyal şahsiyetidir ki hayat- ta hep işe yarar, Böyle yapılma. Yıp ta programın anladığı gibi ya pilirsa elde edilecek mevzu sadece bir fikir ve bilgi seviyesi olur ki ari- cak dershanelerde, imtihanlarda İşe yarar!.. İsmail Hakkı (Sabık Terbiye Profesörü) pron hep “mevzu” larla meşgul oluyor, Bu “mevzu” fikri çok dikkate değer birşeydir. Programa göre, okulda terbiyenin en büyük gayesi bu “mevzu” ları vermektir, Bu “mevzu” biraz cebir hadlerine be Bizim ilkokul çocuklarından istedikleri - miz nedir? Sağlam vücutlü insan, iyi yurttaş, iyi asker. iyi artist 4 yi aktör olması değil mi? Halbüki bütün bunlar birer meslek şahsi. yetidir, yoksa mevzu değil... Gerçi aktörün, #ilosofun, teknis. yenin de mevzuları vardır, fakat bu mevzular kitap çantalarında ya- şayan “mevzu” lar değil, uçan, dövüşen, demir isleven adamın mevzularıdır. P rogramdaki mevzular « eğer hakiki hayatım birlik ve bü. tünlüğü gözönünde bulundurulur. 8a - biraz metafizikçilerin “cev. her”, “Araz” mevzularma yaklaşı» yor. Gerçi mücerret düşünmek te lâzımdır. Fakat bazı şeyler bilen adamlar için... Yeni Türk okulun da temelli bir değişiklik (o yapmak için... Fakat bu değişikliği yapmak lâ- zım mıdır? Evet.. Çünkü yeni Türk okulu eski mektebin yenileş- tirilmiş şeklidir. Yeni hayatı yaşa. mak için yeni insan yetiştirmek lâ. sımdır, Öyle ise, dediğim gibi, ye ni Türk okulunda temelli bir deği- şiklik yapmak için Türk inkılâbı. nım ezeli prensiplerinden hız al - mak lâzımdır: 1 — Ölü mazi ile canlı alâkayı kesmek. : 2 — Hakiki hayat ile sıkı bir te- mas, 3 — İlmi, endüstriyel zaruretle- ri tanımak, 4 — İnsana kurtuluşun insandan gelebileceğine inanmak. Nurullah Ataç'ın Bir İzahı Bay Müdür, Gazetenizin 24.5.1937 tarihli savr- sında çıkan "Halkın okuma ihtiyacı nasıl karşılanır?,, adlı ankette benim İde cevabım vardı. * Sözlerimin bazı İnoktaları, anketçi arkadaş tarafın » dan yanlış anlaşılmış olduğu için tav. zih etmeme müsaade buyurmanızı rica ederim, Ben: “Halk bu eserlerin dilini an- İıyor. Anlamasa tehalükle okumazdı., demedim; bilâkis, bugün “münevver zümre” den dediğimiz muharrirler, panama İBir yazı münasebetile: Sıhhat Müdürlüğü Cevap Veriyor İstanbul Sıhhat ve İçtimai Munve, net müdürlüğünden şu tezkereyi al. dık: “9 Mayıs 1937 tarihli gazetenizin beşinci sahifesinin günün fıkrası sü. bununda (Hacerden aldığım mektup) başlığı altmdaki yazınız üzerine ge. rek İdari ve gerek fenni yapılan tah- kikatta: Elde edilen bilgiye göre cereyan €. den vakalar tahrif edilmiş bir şekilde bildirilmiş olduğu anlaşıldı, Ayni sü, tunda neşrini dilerim. 1—Hacer 24.4-1937de hastaneye ya tırılmış ve saat 22 de tabii bir doğum yapmıştır. Doğum ters değildir, beş saat gibi ilk doğumlar da kısa sayıla- bilir bir zamanda vukua geldiği için hattâ kolay olmuştur. Doğum £ tabii olduğu için müdahaleye hacet göster. memiştr. Hasta Hacerin doğumu dev. let hastanesinde bir angarya telâkki edilmemiştir. Mutat şekilde yatırı. mış, mütehassısı tarafından muaye. ne edilmiş, tabli bir doğum vakası ol- duğundan. ebe tarafından doğurtul. muştur. Berhayat olarak doğan o (0- sİ cukta Asfeksiya alâmeti görülmekle nöbetçi şefi ve nöbetçi asistanına ha, ber verilerek onların aldıkları tedbir. lere rağmen çocuk (Sukbei Botal ım velâdi olarak kapanmaması) neticesi doğumdan 15 saat sonra ölmüştür. Ortada fenni bir imal ve parasız has- taya karsı yapılmış noksan bir mua. mele yoktur. 2 — Hacerin mektubunda Trab. zondan geldiği söylenen hasta kadm bu koğuştan taburcu edilmemiş İlk geldiği Dahiliye servisine mistir. Ve bu nakil keyfiyetinde mek- tupta geçen dramatik tablo imkân olmadığı için zuhur etmemiştir. Has, ta nihayet bir koridor öteye gitmiş, tir. 8 — S'kâyet mektubunun mevzuu bahsetiği servisin 5 hastabakrcısı ve her koğuşta İşaret zilleri vardır. 2 sant bir koğuşun nezaretsiz ve Çü- lar silin cevapsız kalması imkânsız. cinslerine kadar hicbir seyi beğenme mekte ısrar ve muharririniz delilsiz vakaları olmuş bir hâdise telâkkl e, derek bu yersiz iddialar yığınını ma, kalesine mevzu edinmiştir. Hastanenin çöplüklerinde ne | yen- memiş ekmek ve yemek yığmı görül, mekte, ne diğer hastalar en ufak bir şikâyette bulunmaktadırlar. Çöplük ve koğunlar her vatandas gibi gazete muharrirlerinin ziyaretine de açık. ... .... İstanbul sıhhat müdürlüğünün ye- kardaki tekzibi, bir müddet evvel gü. zetemizde “Adsız Yazıcı,, nm yazdığı bir fıkraya aittir. Vakada ismi geçen Hacer, Adsız Ya zıcının kendi hizmetçisidir. Hacer hastaneden dönüste vakayı bizzat Ad. sz Yazıcıya anlatmış, o da bunu onun ağzından bir mektunla okuyucularına sunmuştur. Muharririn maksadı ne doktorları, ne hastaneyi, nede hastabakıcıları kötülemek değildir. Bilâkis hastane. de, anlatılan şekilde noksanlar varsa, bunlar düzeltilmesini temirdir. Sih. hat müdüriyeti bu yoldan yürüyerek noksanları düzeltecek yerde, vakanm tahrif edildiğini ispat yoluna girmis. tir. Vaka maharref değ'dr 1. ki Hacer mübaliğa etmitşir. Fa. kat herhalde sıhhat müdüriyetinin devlet hastaneleri üzerinde daha dik. kat ve itina ile kontrol vazifesini yap masımı temenni ederiz. —— > Belediyelerin İşlettiği Mezbahalar o kitablardakinden daha sade bir dil kullanıyor demiştim. Gerek halktan, gerek münevver zümreden herhangi bir kimse bir kitabı, dilini sade bul- duğu için değil, üslübunu, muharri- rin hassasiyet ve zihniyetini kendi hassasiyet ve zihniyetine uygun bul- duğu için okur. “Muharrir, Üslübunu değiştirebi - lirse dâhi olur” da demedim. Bir in- anın üslübunu, yani hassasiyeti ve şahsiyetini değiştirmesine, dâhi de olsa, imkân yoktur sanıyorum. Ben, halkm da. münevver zümrenin de s6- verek okuyacağı bir destan, epik bir eser yazabilmek için dâhi olmak lâ. zımdır dedim, Ankara 25 (TAN) — Belediyeler ta rafından işletilen mezbahaların ka - zanç vergisine tâbi tutulamıyacığı defterdarlıklara bildirilmiştir. ğ a “Her şeye rağmen teşebbüs çok yerindedir” de demedim, ancak te şebbüsün hisnüniyet mahsulü oldu- ğunu ve belki ancak münevver züm- reyi alâkadar edecek eserlere sebeb olacağını söyledim, O “yerindedir sözü, bütün sözlerimi tekzib edecek mahiyettedir. Bu tavzihin gazetenizde nesrin! ri- ca İle hürmetlerimi teyid ederim. Nurullah ATAÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: