23 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

23 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN Mahkermelerde 12 Kişiyi Ayrı Ayrı Dolandırmış Asliye dördüncü ceza mahkeme, #inde kadınlı erkekli tam bir düzüne | X davacısı bulunan bir dolandırıcılık|“ dâvasına başlandı. Suçlu yerine mev. - kuf olarak Hayriye adlı bir sabıkalı getirilmişti. Davanın, Ali ve Emine sd karı koca iki de gayrimevkuf Suçlusu vardı. Hayriyenin, kendisine | $ © müfuzlu bir kadm rolü vererek İş ve koca bulmak bahanesiyle birçok kim seferi dolandırdığı iddia ediliyordu. Abi ile Emine de bu büyük kadmı Buna buna tavsiye rolünü ulmışlar- dı. Dün mahkemede birçok şahitler — Biz Hayriyenin nüfuzlu, her yere girer çıkar bir kadın olduğunu ) öğrendik. Komşumuz Hasibe bana © bir gündedi ki: © — — Kuzum Ihsan, şu Hayriye çok &damlara iş bulurmuş: Mahalle bek. çimiz Irfan zavallı bir adamdır. O. ma bir iş bulsun. Ben Hayriyeyi ça- “ğırttım, O, adliyede tanıdıkları oldu- gunu velrfanı mübaşir yazdıracağını : — söyledi, fakat evvelâ para istedi. Bu- nu İrfana ve karısma söyledik. Ir- fan, Hayriyeye evvelâ bir altın lira aranın Bir Genç o | Mahküm Oidu Asliye Dördüncü Ceza | mahkemesi, Miş sokağında 7 numarada kahvecilik eden j a Cahit isminde bir genci bir N ay hapse 33 lira para ceza- © sına mahküm etti. İddiaya N göre, Cahidin suçu şudur: ç- arar arar ç Evvelisi gün saat 22 su- k larında Büyükdereden Me- / cidiyeköyüne gelen otobüs- 5 ler Zincirlikuyu devriyesi # * polis Cevdete yolda sarhoş * bir adam gördüklerini, oto- j 4 büslere ellerile işaret verdi- i ğini söylemişlerdir. Polis 4 Cevdet, bu adamı bulmuş, yanına sokulurken Cahit e- lindeki tabancayı bir el ateş- ; 4 ledikten sonra Karanfil tar. , 4 lasına atmıştır. Karakola ; ı Çalan da Satın Alan da Tutuldu 'Ali oğlu Abdullah isminde 19 ya- sında bir genç, üç gün evvel Kara- gümrükte Dede mahallesi Nişanca camiinin müezzini minareye çıktığı zaman yavaşça camle * girmiş ve du. var santinin iki topu ile “seçcadeler| üstündeki bir yatak yüzünü aşırmış- tir. Müezzin bunu ararken bir gün Abdullâhm camiin yanındaki bir «. ğaçtan kubbeye atlıyarak kurşunları çaldığı görülmüş ve clürmü meşhut hülinde yakalanmıştır. Polis tahkl kat yaparken, Abdullah çaldıklarını Çankırılı Eyüp oğlu Mustafsya #at- tığını söylemiştir. Ikisi de Sultanah- met sulh birinci ceza bâkiminin önü, De çıkarılmışlar ve tevkif edilmişler. dir, Seyyah Tercümanlığı Küçük Sanatlardan Sayılmıyor Polis, dilin müddetumumiliğe lspi- ra ve Idiciya adlı iki genç verdi, Bun Şimal Kutbunu Aşan Sovyet Tayyaresini arşılamıştı İnekler K zi MupvDo PN SAAT 15, W VW 0 ZEUS YANIN ŞİMAL v NOKTASI SALI g İNAT $ getirilirken de polise haka-'p |larin ecnebi seyyahlara rehberlik ve ret etmiştir. Tabanca, son. 4 | tercümanlık etmekten suçlu oldukla, roi ai dak e, Aİri iddia ediliyordu, Müddetormumilik > mmptur. Sİ seyyah tercümanlığını küçük eenat, N çu, tabancanın kendi- İlardan saymadığı için bu kanuna gö- 4 sineait olmadığını söylü- 4 re haklarında takibat yapılmasına # yordu. Mahkeme, suçu sa. 4 | üzüm görmedi. Ancak borsa rehber- Son Moskova - Amerika uçuşunu gösteren harita Geçen hafta içinde, üç Rus tayyarecisi, fennin nekadar ilerledi- ğini gözle görülür, elle tutulur bir halde ortaya koydular, Temmu. zun on üçüncü salı günü, saat biri on geçe, Moskova civarından hareket eden tek motörlü, iri bir Rus tayyaresi, ayni gün saat beş- te, Rusyanın en şimal noktası üzerinden uçarak, gece saat birde bit gördü. Tabancasının mü- | ) saderesine ve derhal teoki- * | fine karar verdi. ç / verdi. Sonra da 5, 6 ve 15 lira olarak| 4 kendisine üç defa daha para verdi. Günler geçti. Bir gün Hayriye bize geldi. “Irfsn yarın işe başlıyacak, dedi, Ve iki de adi kâğıt bıraktı. Fa- kat bu iş bulma keyfiyeti aylarca sürdü, Evvelâ Irfanın fotoğrafını çı. karttırdı, götürdü. “Bu şapkalı imiş olmadı., dedi, inde etti, İkinci defa- — «inda “resim bıyıklı olmıyacak,, de- - di. Uçüncü defa da “başı traşlı* ola- cak,, dedi, Böylece zavallıyı üzdü. o (* Daha birçok şahitleş dinlendi. Gel, miyen şahitlerin çağırılması için mu. hakeme tâlik edildi , Adliye Terfi Listesi Tasdikten Çıktı "Adliye Vekâleti, terfi, tayin ve nakledilecek 300 kişilik bir listeyi Başvekklet vasıtasile yüksek tasdike arzetmiştir, Liste dün tasdikten çık- mış ve Ankaraya gönderilmiştir. Bir iki güne kadar alâkadarlara tebliğ e- dilecektir. Bir Ceset Bulundu Dün Küçükpazarda bir mahzenin | «amma #cinde Ligor isminde bir şahsa ait| ve tabibladil Enver Karana cezedi bir ceset (bulunmuştur. o Müd -| muayene ettirmiştir. Verilecek rapo. - delumumllik Otahkikata (O başlamış'ra göre tahkikata devam edilecektir. FLORYA YOLUNDAKİ HÂDİSE Floryada anadan doğma sokağa fırlıyan Yakup oğlu Mehmetle arka- daşı diğer Mehmedin ve Hasan, Hay ri, Nazif ve bilet “memütu Mustafa, davalarına dördüncü ceza mahkeme. sinde devam edildi. Yakup oğlu Mehmet ayni zaman. da polislerden dayak yediğini iddia ediyordu. Fakat şahitlerinin ismini bilmiyordu. Bunları ancak Cumarte- sl günl Florya gazinosunda şahsan tanıyarak bulabileceğini söylüyordu. Dün mahkemede Mehmedi muayene eden Florya doktoru şahit olarak dinlenecekti. Doktor gelmemişti. Mu hakeme, gelmiyen şahitlerin çağırı. ması İçin tâlik edildi. liği ve tercümanlığı bu kanunun çer- kutuptan geçti, İsrrrerresesrzi| nm biribirlerini ve Pölisi tahkirden! çevesine girmektedir. Tito aşısı Şehremini o Halkevinden: mecburi aşı tatbik edilmektedir. kapı ve Şehremini eczanelerinde. . Konferans nalkev erınde Evimiz çevresinda her gün tifo için aşı yapıl» maktadır. Ayrıca mahalleler dolaşı- İlarak ayrılan doktorlar © tarafından Aşı yapılan yerler: Her gün 14 ten 16 ya kadar Güreba hastanesi, 10 dan 12 ye kadar belediygydektorl: ğunda, sabahtan akşama kadar Top- Şehremini halkevinden: 28. 7. 937 cuma günü saat 21 de intani hasta lıklar mütehassısı Dr. Osman Ş(rs- fettin Çelik tarafından evimizde Ti- to ve sari hastalıklar adlı bir kon ferans verilecektir. Herkes gelebilir. . Kadıköy halkevinden: Lise ve orta okullardan firik, riyaziye ve tabiiye derslerinden ikmale kalanlar için 1 ağustos 937 tarihinden itibaren kurs ler açılacaktır, Devam etmek “st” yenlerin İkişer ( fotoğrafla idareye müracaatları, / Ertesi gün sabehleyin 930 da şi- maji Amerikanm en şimal noktasma vardı. Ayn! gün öğle zamanı saat 13 te Kanadaya yetişti ve perşembe gü- nü saat 3,30 da da şimal Amerikası- nın en cenup noktasında yere indi, Eskidüny uzun mesafe uçuş rö- korunu 1,100 kilometre aşun bu ye ni uçuş, iki gün, on dört saat, 17 das kika slirdü. Gromov, Danllin ve Yumeşev adlı e Rus tayyarecisinin, kutup soğuk- larile boğuşarak, iki buçuk gün gör lerini bir dakika kırpmıyarak, tabi- ATI€ VApLıRıarı VU ürat, Mayo insan aklının, insan elinin galibiyeti. le neticelendi. Çocukluğunu Umumi Harpte geçir miş olan tayyareciliğin şu, son yirmi yıl içindeki terakkisi akıl erecek şey değildir. Dün gelen Fransız o gözeteleri bu hususta eğlenceli tafsilât veriyorlar. Anisttklarma göre, Gromov'un kizil tayyaresi apansız bulutlar arasından #iyrılmış ve günün en tenha zama- nmda, Amerika çiftçilerinden birinin Üç pilot makineden atlıyarak iki gündür kıpırdatamadıkları uyuşmuş bacaklarına biraz hareket vermeğe | habiri Cevdet Baykal arkadaşımız, çabalarken çiftçi, koşa koşa, bağıra | Bây Kâmli Omayın kızı Pakize O- bağıra gelerek: eme ii ei NE Hey!. diyor, başka yer bulama- dınız Mi da gelip öküzlerin ortasına kondunuz. Yallah, yine geldiğiniz gi- bi gidin bakalım.. Ç Fakat Rus tayyarecileri onun di- inden — anlamıyorlar. o İngilizceden bildikleri ancak gu: — We spezk not english. (Biz in- | gilizee bilmiyoruz.) Çiftçi biran afallıyarak karşısında kileri sürliyor, sonra eve koşup tele- fonla yakm polis merkezine haber veriyor. Fakat, üç tayyareci fena halde ş“ İ cikminlarıda. GA Kia Tsamatla men ramlarmı anlatıyorlar Biraz sonra zaten her yerde Rus tayyarecilerinin izini arıyan ve Şika- godan emir almış olan polis, gazete- ciler ve seyirciler yetiştikleri zaman, üç Rusu, rahat rahat, çay içerken, ve yemek yerken buluyorlar. Garip şöy değil mi? Bu büyük uçuş bu Kadar müteva- 21 bir surette bitsin, Ve uçuşun sonu- nu Seyretmek, ancak bir çiftçiye, o- nun birkaç ineğine ve öküzüne na- tarlası üzerine, İneklerin, kuzuların | İP Olsun... arasina konuyermiştir. Evlenme Gazetemizin Izmit ve çevresi mu- mayla evlenmiştir. 23-7.937 Radye Bugünkü Program Ktanbul; Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk mus 12.50: Havadis. 13,05; Muh plâk neşriyatı. 14.00; Son Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi. 7 Radyofonik komedi (Büyük, 20,00: Fasıl saz heyeti, 20,30 mer Rıza lan arapça Sİ lev, 20,45: Fastl Saz Heyeti (89 âyarı). 21.15: Orkestra. 2215) jans ve borsa haberleri ve ünün programı. 22,30: Meda Ştüngel tarafından piyano solo. ? Son, . Günün Program Ozü SENFONILER 20 Varşova: Beethoven'in ceğ lerinden senfoni, 21,55 Prag: filharmonisi (Korsokovı Schubert), HAFIF KONSERLER 630 Bükreş: Sabah neşriyâl 7,10: Berlin kısa dalgası: orkestra, 9,30 Paris kısa Plâk. 10:15 Kezs. 11,30 Kesi İ Keza. 13,10 Bükreş: Büylik no tra şeflerinin plâklarından. 4 Paris kısa dalgası, konser, 15 Roma kısa dalgası: Orkestr&, sol ran. 10,03 Bükreş: Romen m! şi 20; Pepta: Plâk Küpperi DA Karışık program. 21; Var va: Koro ve ri değ 22,10: PO te: Çizen orkestrası. 22,15 Hi iğ Otto Fricke orkestrası. ( a fif musiki), 23,05: Prag kısa gamı: Hafif musiki. 24,16; Pep Radyo salon takımı. 23,25: PFSİ Eğlenceli musiki. OPERALAR, OPERETLER ii Paris kısa dala 5 let” isimli opera piyesi. Bükreş: Pikiklarla Verdi'nin “Al DA” operası, DANS MUSIKISI j 18,35 Roma kısa dalgası: Düt şarkıları. 23,80: Kolonya: Seki fon kuarteti. RESITALLER 16,15 Roma kısa dalgasi: ran tarafından şarkılar. 20/10 Tonya: Kız ve erkek çocuklar fından şarkılar. 2025 Vi Graz: Avusturya -havsları, Yapşoyasıriyape.; mek 22.25: Prag kısa dalgası, konsertosu (Mozart). DANS MUSIKISI 1830: Peşte. 2140; Prag dalgası. 22 Kolonya (Josef va uss'un klâsik valsleri). 23,205 yana, Graz. 23,00: LAypziğ- MUHTELİF ari 19,30: Roma kısa dalgasi” ça ve rumca müsikili progra ' Adapazarı (TAN) — 210 msi zunluğundaki Tavuklu kö) yö tamiri için Nafia Vekâletinde” v lira gelmiştir. Yakında tamirst# © lanılacaktır. , Ortaya dört örgülü, sivri göl lediler, Hep bir ağızdan söyledikleri bu türküye karı. şan ut, def, deplek, zilli maşa gürültüsü ile, oynıyan ve arkadaşları arasında Fıstık Ayşe denilen kız, her kesi sofanm bu tarafma topladı. İhtiyarlara varmei- ya kadar geldiler. Bütün sofa omuz omuza, bir yığın kadın doldu. Bir, iki, üç dakika oynattılar, Buram buram ter içinde oyunu bitirirken bu sefer türküye Karışmıyanlar başladı: “Ay doğar aşmak ister” “Al yanak yaşmak ister” “Şu benim garip gönlüm” “Yüre ulaşmak ister” “Aman döne, kız döne döne” “Gelin mi oldun yine?” “Gelin olduğun gece" “Oynarım döne döne” Herkes bu hava ile kim oynıyacağını merakla beklerken sofanın öte tarafmdan bir kahkahadır koptu. O tarafa bakan gülüyor, gören hayret ve şevkle haykırıyordu. Meğer genç kızlar türkünün makaratına başlayıp ta: “Gelin olduğun gece” “Oynarım döne döne” Kısmına gelir gelmez,. Hâfız Hanımlar ihtiyar Bacı ninesi gelinin karşısma geçerek göbek atmıya başlamamış mı? Bu, Bacı ninenin en son dereceyi bulan keyfi idi. Pek müstesna vakalarda, bilhassa peşesinin hakiki bir surette gsleyan ettiği zaman- Jarda Bacı nine böyle oynardı. Duvağı altında elması kir kır yapıştırılmış yanakları pullu çenesiyle, gelin hanım gülmekte pek güçlük çekiyordu. Bacı nine birer ceviz oturtularak kadar çukura kaçmış yanak- larmı şişirerek. yelpaze dilimi gibi avurtlarının al- tında sarkan gerdrşnı kirrta oynata göbek attıkça halkın heyecanlı ©sseı arttıkça artıyordu. Dü. gün intizamını, misafirler itidalini çoktan kaybet- mişlerdi. “İri gözler ne de kara” “Dostlar buna yok mu çare” Ve mısram bu kısmını biraz tahrif ederek: “Baçı nine kıvır da gel” “Yapıştıram alnma pare” Ala ala heceeyyyyy! Bacı nine on beş yaşında bir kızdan çevik, Ümitsizlikte âşıkma kavuşan dertliden şuh, şen, koştu, doğru güvey anasının kucağına yaş” landı, Bu sefer başka bir gürlütü koptu: — Ay gi! bu kâğıt paralar da yapışmıyor ki. — A, kâğıttan para olursa işte böyledir. Ne gün lere kaldık. — Inan olsun, bir eski kara kâğıttan daha iyi geliyor. Bütün bu gürültü arasmda ona da çare bulund. Bacı ninenin sökülmüş eski bir çekmece kapağından farkı olmıyan göğsü şimdi para dolmuştu, Kayımval- deden sonra berkes koynuna birşey sokuyor ve her ikramda Bacı nine bir göbek daha kıvırıyordu, Bir aralık gözüne Güner İlişti. — Hadi bakalım elmaş gızım! Diyerek başını genç kızın yarım dekolte göğsüne dayadı. Günerin üzerinde hiç para yoktu. Seri bir totikal ile hemen çaresini buldiğ: — Bacı nineceğim; dedi, Üzerimde ne gümtüşten, ne küğrttan hiç para yok. Amma dur sana bir yürek parası m. Kızılcık dudaklarile Bacı ninenin porsuk yanakla- Ül metelik bana, ellilik rinr öptü. Günerin bu ince zerufeti bütün kızları kıs. kandırdı; — A, biz de öperiz N Diyerek Facı nineyi kuşattılar. O kadar öptüler, öyle kucakladılar ki, sevgili ihtiyar, küçlik vücudile öbekten öbeğe, kucaktan kucağa dolaştı, Bir taraf- tan haykırıyor, bir taraftan karşı koymak için hiç bir harekette bulunmuyordu. Kadmlâr haykırıyor- lardı: — Hele şuna bakmadı! Gençleşti ayol! — O da söz mü? Taze kıza döndü. Bacı nineyi ortaya bıraktıkları vakit bu sözler kulağıma erişti. Yerinden kalktı, yorgun argın geniş bir nefes aldı ve otrafma bakarak seslendi: — Hey! Hanımlar! Kızlar! Herkes sustu: — Ben koca isterim! Bütün evin içini bir kahkaha firtması sardı. Bacı nine hiç oralı olmadan sözüne devam ediyordu: — A, gı! Ne gülüyorsunuz öylecesine? Yalan mı işte! Koca İsterim ayol! Hem koca isterim, hem de- likanlr, gaytan bıyıklı isterim. İhtiyarlar çevrelerini ağızlarına götürüyorlar ve genç kızlar boş böğürlerini tutarak katılıyorlardı. — Niye gülüşllp kaynaşıyorsunuz canım? Baksa- nıza, benden başka genç var mı burada? — Dolu, Bacı nine dolu.. — Doludur dn hani ya, kimse çıkıp ta ikicik kı- & vrmiyor, Ya bana bir koca 'bulün, ye getz 55 da benim gibi oynasın! Ikinci şartın yapılması daha kolay değildi. o tekrar başladı”"Fakat kızlar arasında seri bir f? geçti. Günerin beş dakika evvelki zarif muvi yeti öte takımm asabiyetini körüklemişti. Bu “.. sileden istifade ederek çatmak istediler. Ve şi gi rültüye getirdiler: - $ —sBahriyeliyi işterizi Yüzbaşının Hanımı nasılsa işin farkında olmuyarsk bahriyeliye başladı, Fakat ilk kıt'ada meseleyi anisi” Emiş takımı bahriyeli kellmesini tıbbiyeli ile dEBİ” örmişlerdi: Z "Çaya indim çay susuz” "Mahmur gözler uykusuz” “Herkesin yâri geldi” “Gitti benim hayırsız” “Aman aman tıbbiyeli” “AL kadifeli, terbiyeli” “Adım atışı da talimli” “Yandım elâ gözlü tıbhiyeli” Yüzbaşmm hanımı kesmek istedi. Lâkin oyuğ lamış ve işin farkında olmıyanlar tarafından er? masma itiraz edilmişti, Gözlerin ucunda, karşı birer tebessüm dolaştı, Bilmiyenler bup' ind Jâtife sanıyorlardı, Fakat tertip edenler yn krama başlayınca iş kulaktan kulağa bir döndü. “O Kağar yıl aldattı” j “Sonra başından attr” “Yüreğime sonunda” i "Ağular sundu, kattı” “Aman aman tıbbiyeli"” “Mor kadifeli terbiyeli” “Açıkta da kaldım neyleyim” “Yandım elâ gözlü tıbbiyeli” wi ö (Arkası g

Bu sayıdan diğer sayfalar: