23 Temmuz 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Temmuz 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OCUKLARA HİKAYELER Fena Bir Şaka Size anlatacağım bu vaka sik genç Tiğinde babamın başına gelmiş hakiki bir hâdisedir. Az kalsın bir faciayla bitecek olan bu işi, babam hatırladık çe üzüntüye ve sıkıntıya düşmekten kendini alamaz. “Bir: yaz, dört mektep. arkadaşı; bunlardan biri babam olmak üzere, deniz kenarında bir köyde tatitleri. ni geçiriyorlardı. Bu dört arkadaşın adları şuydu: Ali, Semih, Macit, İ- san. Bu arkadaşlar, bir gün, sahilin kar Şisında bulunan küçük bir adada tek başına yaşıyan garip tabiatli bir h- © tiyarı ziyaret etmiye karr verdiler. O türihlerde motörlü vasıtalar pek bulunmadığı için ihtiyar bir balık. çının kayığına binerek güzel bir ha. vada adaya geçtiler. Güneşli olan ha va, onlar karaya ayak atar almaz değişmişti. Deniz yükselmiş ve gök kararmıştı Görmiye gittikleri ihtiyar bu zi. yaretten fevkalâde memnun olmuş. $u. Hayatını güzel koleksiyonlar top Jamakla geçiren ve hakiki bir sanat- kâr ruhla olan bu ihtiyar onlara re- sim ve vazolardan yapılmış bulunan koleksiyonunu göstermişti, © İhtiyarın bü alâka ve misafirper- verildiğinden memnun kalan dört ar kadaş bir sast kalmak niyetindey - ken akşama kadar oturdular. Dönmek zamanı gelince şiddetle sen rüzgürn İçinde ve bozulan denizin üstünde o küçük kayıkla gi mek imkânsız görüldüğü için ihti - yar adamın ısrarı üzerine geceyi orada geçirmiye karar vermişlerdi. Pek hoş bir surette geçen akşam yemeğinden sonra ihtiyar misafirle. Tine dönerek dedi k — Çocuklar ben yalnız olduğum 74man ekseriya ruhları çağırır ko- Duşurum. Fakat şunu da söylemeli. yim ki, şimdiye kadar hiçbir ruh benim bu çağırışlarıma cevap ver - medi. Belki medyum kuvvetim az da ondan. Sizinle beraber bu akşam tek Tar bir tecrübe yapalım, Belki içiniz de medyum kuvveti olsn bulunur “da tecrübemiz muvaffakıyet verir, Başta babam olmak üzere iki a © kadaş bu teklifi memnuniyetle ka- bul ettiler. Fakat dördüncüleri Ma- cit her şeyden çabuçak korkar bir tabiatte olduğu için bu tekliften pek hoşlanmamıştı Ruhların çağrıldığı bir çatı al - lında geceyi geçirmek görünü pek “korkutuyordu. Bununla beraber ar. kadaşlarının alayları ve” gülüşmeler Tİ arasında bu teklifi kabul etmiye mecbur oldu. * Macidin gösterdiği bü korku diğeri barkadaşlarının aklına, ona karşı bir “oyun oynamayı getirdi. Aralarında “bir karar verip ihtiyara da fikirleri- Üni açarak onu da böyle masum bir Mtileye ortak ettiler, Bu oyunun neticesi pek eğlenceli olmamış bilâkis acı bir sonla bitmiş. ti. Davet olunan ruhlar bu sefer de eişlerdi. Yarım saatlik bir bek! leyişten sonra İhsan haykırdı: — Canim işte gelmiyorlar! "Boşu na yoruluyoruz. Galiba, tecrübe - miz kâfi değil. Heydi bu işi bira - kalım, ışığı yakal Sonra babama dönerek medyum olarak gözleri bağlanan: Macidin yü- zündeki bağı çözmesini söyledi — Haydi Macit gözlerini aç ve lim baya yak! — Peki, lambayı açtım diyen ba bam Macidin'd gözlerini çözdü Halbuki babam lâmbayı yakma - İmitşu, Bunun üzerli — Peki ne diye lâmbayı yakm!yor İsunuz? Diye sardu. “Arkadaşları cevap verdiler: — Amma da yaptın ha.. Lâmbayı yaktık biz.. Macit — Kör oldum! Ben kör oldum! İDiye haykırmakta devam ediyordu. Bu sesten müteessir olan Samih; — Yok canım neye kör olasın! Görüyorsun limba yandı; biz şaku bir şey görmüyorum; anlamıyor mu sunuz? Biraz sonra hepsi hakikati anla - İmuşlardı. Heyecan ve korkudan ol sa gerek Macit sahihten kör olmüş- tu, Uç arkadaşla ihtiyarın, şakanın verdiği bu feci netice üzerine dille- ri tutulmuş gibi söyliyecek bir şey bulamadılar. O gsceyi pek fena geçiren dört ki- şi haykırmasının önü alınamıyan za vallı Macidin başı ucunda geçirdi - ler. Zavallı genç çocuğu böyle kıy - metli bir âzasından mahrum eden bahatlerinin derecesini ölçerek za - vallı Macide bir kelime dahi siyle - mek cesaretini kendilerinde bulamı- yorlardı. Bununla beraber üç ay sonra çok usta bir göz doktorunun yaptığı meliyat sayesinde Macidin gözleri iyi oldu. O tarihtenberi gerek babam ve gerekse arkadaşları değil bir insana bir hayvana bile şaka yapmaktan gekinmişlerdi. Ve o vakit duydukla- nı viedan szabile sıkıntı yüzünden çektikleri ıztırap akıllarından çık - mamaşta. İşte çocuklar, bazan pek masuma - no olarak yapılan bir şaka böyle fe na neticeler doğurabilir; bu retlee- lerin de tamiri bazı zaman imkân - sizlaşır. Onun için çocuklar, lüzum- suz yere sakın arkadaşlarınızı sldat mıya kalkışmayın! F.B. ! | İbu korkunç kazada her biri kendi ka || KÜÇÜK YAZICILAR MÜSABAKASI Küçük okuyucularımız TAN — ÇOCUK sizler için bie küçük yarıclar müsabakası açtı, O günden. beri birçok yazı, gir aldık. Bamları, yarı yazıların hepelel birden çıkarmam, cukları, yani izleri alâkadar eder için bize çek geyler müjdeliyor. in ikişer baracağız. Sonunda da ara: | cak ve en güzeller mavzular geçmiye dikkat edin emi? Küçük Yaramaz Ensin pek yaramadı. Günlerini Bahçede yeşil çimenler, güzel b - ekler; yavru kuşlar arkasında ge Girir, onları kovalamakin. sevinç du- yardı. Annesi Kagine kupe, bö - cekleri öldürmenin pek fena bir gey olduğunu söylemişti. Engin annesi. nin bu sözlerini dinlerken üzülür, #skat yine bahçede güzel bir kelebeie, yuvsda bir. yavru kuş görünce dan yanamaz biraz önceki sözü unut hemen zavallların peşinden keser. 84. Onu ele geçirince hırpalar bie coklarının ölümüne bile sebep Glür- du. Evleri gözel bir bahçe ortasın — daydı. Büyük fiskiyeli kavunun et. refinı zenkli gil fidanları örtmüş. 40. Bu güzel bahçe baharda göz 8- her. yeşillikleri, bayıltıci kokulu çi- gekleri ile pek haşa giderdi.. En - Gön bu güzel günlerde çimenler Ara sında kopup oynamadan durabilir miydi?. Pek sevdiği kuşların tatlı ce- yıltıları ile Yahçeye fırladı. Yanın bu sevinç dolu gününde etrafı ser. rederken biruz ötede iii bir kelebe- Hin daldan dala konduğunu gördü. Onu yakalamak hevesi ile peşine düştü. Şimdi Engin büyük bir se vinçle kelebeğin arkasından koşu - Okul ve Öğretmen Okul benim Birleik bir yuvamdır Beni ona iıtan hep hocamdır Ben hocamı hiç bir yay için Üzmem Derelerime çalışmamazlık etmem Ben merey, Yuvam ararım onsüz İstikbâle onlar eriştirecek. Kam Paşa Orta Okuldan 127 Ne lu Tarık Mengü yordu. Nihayet böcek havuzun ke narında sarı bir güle kondu. Çocuk ve böcek pek yorulmuş - ardı. Terler içinde kalan yaramaz. ileri atıldı. Gözleri etrafını göcmü yordu. Ayağı bir taşa çarptı ve ha rlandi, Çok © korkmuştu ban taşa çarpmış yün 20 slkana boyanmıştı. Engin bir kaz gün hasta yafl, Arlık bir daha kuş Çün kü bü ceza ona bir dere olmuştu. Kastamonu Külür Direktörü kızı G. Aheroğla e TENKİT Küçüm yaramaz: — Hikâye — G. Alemoğlunun Yazdığı ba köçük hiç te fana değil Aferin kü. sök yancyal ni Tall tatlı anlatış, önsaman osu. na gidiyor. Citmeleri düzgün; trk“ çesinde herren hiç hata yok. Eğe kâyeyi tekbaşına kimsenin yardımı ol Küçük yazıcılarınızın çoğunun seç, Gikleri mevzular güzel ve kendileri- hun iyiliğini biliyor: ve yaramaz ee dinlemezleri sevmiyorlar Bu bize yetişen çocuk DI zamanda çok dürüst ve temiz ola- caklarını müldeliyor. sirin ey ALPLE BABASI e Okul öğretmen: — Siir — Şiir meklep ve öğretmeni evi ke- dar seven küçük talebenin gürel duyguları olmak Hisarile hiç te feni deği, Kafiyeleri düsün ve yerinde kul va; küçüklerin çoğu giri du- ade tercih ediyorlar, Bunu ge len yüzlerce yazıdan anliyorur. De mek onlür zor ve güç işleri sevi- yorlar, Çünkü mak mexirde daha yorucu ve güçtür. Tarik Mengünün elimizde birkaç yansı ver, Bunlara bakarak onun İyi bir yarıcı olacağını siyiyebili - riz. Lâkin her İçte olduğu gibi bun da da yılmamak, sebat etmek ve kr- rılmamak rm, En mühim mesele i dc, İyi lisan öğrenip başka mliletle- tin sengin edebiyatını tetik etmek. ür, Kendilerini Medhedenler ! Sizin yaşınızda olan küçük yeğe - nim geçen gün bana şunu anlattı; Sınıflarında bir çocuk varmış; bu gocuğun bildiği bir tek şey kendini! methetmek, övmekmiş. Çocuk, ha- yatta yapacağım hiçbir şey yok, di- yor: İsterse her işte birinci gelece-! Bini söylüyormuş. Fakat babası zen gin olduğu için kendini yormuya lüzum görmüyor; ilâh., Bu soğuk sözlerinden dolayı bü- tün arkadaşları onu sevimsiz. ve u- Kalâ bulmıya başlamışlar. Küçük yeğenim bunu bana anlat- İ OUktan sonra böylelerinin niçin ken- dilerini methettiklerini sordu. Ben de yalnız ona değil hepinize bunun Sebebini anlatmıya karar verdim: i j İ “Dünyada kendilerini böyle öven insanlar ne yazık, ki, pek çoktur ço- cuklar.. Bence bu gibilere kızılma- malı; bilâkis onlara acımahı. Kendilerini bol bal metheden İn- tanlar, akıl, bilgi ve kabiliyet bakı- mından diğerlerinden daha aşağı - dır. Bu bilgisizliklerini budalalıkla- rını örtmek için başvurdukları ça- Ye kendilerini kuru kuruya övmek: b tir, Halbuki, bilgili, seki ve iyi huy- Ju insanlar hiçbir zaman böyle gü- “lünç sözler söylemezler; ve ken - dilerinden, bilgilerinden, akılların « dan babsetmezler. Bilâkis daima al- çak gönüllü, sessiz dururlar. Beri tarafta kendilerini öüen bi. İİ çareler gülünç bir mevkie düşmek - ten de kurtulamazlar. Fakat vicdan. b Ve akil olanlar onlarla alay et İ meyi vicdanlarına yakıştırmalar | saten © adamlar “bu hallerile kâ- İri delin Sl Bu gibilere karşı yapilacak en iyi hareket ! sözlerine ehemmiyet ver - | memek, ve onları makul yola gölür - İ © mektir. Bütün anlattıklarına karşı lâkayıt İN ekşi görünürseniz onlar daha bu sözleri tekrarlamıya kendi- İ lerinde pek cesâret butmazlar, İ Ben eminim ki, işinizde böyle 80- İ Ruk ve budala çocuklar kat'iyen yoktur. Şayet böylelerine rastlarsa | Onları iyi ve makul olmya davet | edin Gemi b Oyunu ir nız mümkün olduğu kadar çocuklar, Panda deni - # len bu cana - a var kedi Ne ayı. nın karışmasın. 5 dan oluyor. Bu - na pek az yerde rastlan makta - dir; esasen bu bayvan pek ia - dir olarak bulu - nuyar, . Garip Bir Tedavi Avustralya adasının yerlileri has - talanân çocuklarını iyi etmek'için şu garip tedavi üsulüne başvuruyorlar: Hastalanan çocuğu bir yere yatırı- yörlar. Sonra mükâddes tanılan bir kaplumbağanın kabuğuna çamur dol dürup bunu çocuğun Karnına koyu- İyorlar. İ Görüyorsunuz yâ çocuklar, mede- iyetin hâlâ girmediği yerlerde ne - ler var? * Garip Bir Yengeç | Resmini gördüğünüz yengeç gayet İkürnaz Bir hayvandır. Ufak bir teh- like sezdiği ve yahut rahatsız edildi ği zaman Sincap sesini andıran bir İsesie haykınıp etrafındakileri korkti tuyormuş. Resimde gördüğünüz inci istirld- yesi bu nevi deniz hayvanlarının en büyüğüdür. Kutru hemen 50 santi - metre kadardır. Bu hayvanın sathı, bir sapın üs tünde bulunan küçük inci taneleri - le kaplıdır. Çöldeki Vapur Bu vapur şimdi bir çölün ortasın. da durmaktadır. Burasi vaktile gölmüş. Bir ara - lik gölün suları çekilmiş ve vapur kumun üstünde kalmiş. Bu hâdise Kaliforniyanın Modok denilen bir yerinde olmuş. Oralılari bir hatıra olmak üzere bu gemiyi yerinde bırakmışlar. 1882 de Atlas Okyanusunda gayet garip bir hâdise olmuştur. Bu denizin bir kısmında birçok ba lıklar bir cezir (yani denizin çekil - mesi) sırasında havasız kalarak öl müşlerdir. Şimdi buradan geçen gemiler ki- İlometrelerce gittikleri halde denizin İüstünde bu ölü balıklara rastlıyorlar. Bu yüzden buraya balık denizi deni- yormuş. Kahkahasizf ink i Akıllılıkla Doğruluk Baba — Oğ - Jum hayata. ki seye malik ol - dun mu rahat e dersin; bu iki hi ik Cün — Doğruluğa bir misal söyle bana, babat Baba — Meselâ; verilen sözü tut- mak. Can — Peki akıllılığa da bir mi- sal ver! Baba — Hiç kimseye bir şey söz vermemek! x z Mahkemede Hikim — Ka- rının iddinsina göre ona eziyet ve işkence edi - Maznun —Val İlahi yalan Bay Hâkim! Ben.. Hâkim — 'Telâş etme canım; ka - rını nasıl korkutuyorsun; bunun Sır- rını bana da öğreti lizceyi söküyor. Jar mi artık? — En», olduk- i ça... “hayır” la- “teşekkür ede- rim, demesini öğrendiler. — Oh oh, talliniz varmış sizin. Be nimkiler bunun türkçesini bile öğre- pemediler daha. İhtiyar kadın — Oğlum, torunla- rim için bir masal kitabı almak isti- yorum. Kitapçı — Peki efendim, hangi ki tabı istiyorsunuz? İhtiyar kadın — Kitabın pek adı- nı hatırlamıyorum amma masal şöy le başlıyordu: “Bir varmış, bir yok- | | İ müş, İ i i * Malümatlı Baba Bir öğretmen bir m talebesinin 6 - İvar, Şimdiden düzeltmezseniz İleri- İde çok fena #ğacaktır, Ertesi gün öğretmene şu ce İvabı verdi: “Bay öğretmen, alâkanıza teşek - kür ederim. Oğluma ifzmgelen ce- zayı verdim. Bir daha yaparsa bana .malümat vermenizi rica ederim...

Bu sayıdan diğer sayfalar: