31 Temmuz 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

31 Temmuz 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31-7-938 5 in TAN BUGÜNKÜ HİNDİSTAN Ar « Samac müessi Kesbab kadar Hindi tan ve hariç muharrirlerini Mgal etmiş, hakkında çok yazı Yazılmış bir adamdır. O da bir Brahmenin, yani Hinduların ©n yüksek Cast'ından bir ruha- hinin oğlu idi. Asıl adı Mula Sankara'dır, fakat onu âlem 'âyananda Saravasti unvanı altımda tanır. Ailesi Şiva mabuduna tapar ve Sok muhafszakârdı. Kendisi kü- Şük iken bile bu muhitin batıl fi. kirlerine isyana başladı. He © dört yaşında iken bir gec Ya mabedinde ibadet ederken Şi Yanın önüne halkin koyduğu ye- Meklerin üstünde dolaşan farele - YİN Şivanın vücudüne çıktıklarını ü. Bundan bahsederken diyor “Kudreti mutlak olan 'udun üstünde dolaşan farelere ile hükmü geçmediğini görmek ni ona İman etmekien menetti.,, bir ma- 848 de buadam yirmi bir yaşında bulunuyordu. Ai- inin evlenmesi için ısrarından rtulmak için kaçtı, diyar, di- Yar dolaştı. Adını değişürdi ve 8 nda akıl, ilim dünyaların yanla- tında Hindu felsefesini derin, de- Yin tetkik etti. Bunun putperest- aleyhine olduğuna kanaat ge- i, derhal puta tapmak alavhi- Vaaz etmiye başladı. Dayananda Sa » Tavasti, bir Müs lüman kadar kati E kanaatle bir Allaha © inanırdı. Pakat © esasını kendi eski fel - —fe ve din ki. taplarından ah - Yordu bu nokta. $A öteki Yindu uleması ve ruha- ve ve onu tekiler de vicdaniyelçidir. Fakat mu halka söylemezler. Onlara Ye “hakikat, yalnız bir sınıfın, irkaç adamın malıdır. Halk üze- ye tahakküm etmelerinin esası *endilerinin herkesten başka şey- bilmeleridir. Halk cahil kal - yi halk batıl fikirlere ve bir t8- ım hokkabaz symbol'lere bağlı İmalı. Ancak cahil kalan bir epi Tuhanilerin esiri olur. Bunu ii katolik kilisesinde de kuv- m “8 Rörürüz. Halbuki Arya Sa- >†halkı cehaletten kurtulmak is- yordu, ayananda Saranasti evvelâ çıplak dolaşır, vaazlarını Yak sanda yapardı. Kalkütayı zi- Vet edip Kesbab'la şahsi temasın Mn sonra herkes gibi giyinmiye d halk dilinde vasz etmiye başla- Ve Brahma - Sonac'ın tesirile iepiyete çök kuvvetli bir içtimai Bay psi soktu. Arya Samac'ın, ma - Samac'dan ayrılan nok- ları çunlardır: Brahma - Samac, din, irk ve cast #klarını bütün a sında birlik yapmak N “Tr, Arya - Samac çok şiddetle gözetmeksizin giiler acıdır, muzırdir. Arya - Samac Biriz din bakımından değil, siya- çap bakımından da kuvvetle, fakat 1, dar nasyonalisttir. Fakat bu İekkül çok kanlı çarpışmalara e*biyet vermekle beraber umu- şemezdi. Çünkü Müslümanlar anlık Hindistanda çok sleğin ayni şid- Ne aleyhtar olduğu hr kp Satine de gücü yetmedi, çün- iy ristiyan teşekküllerini İngi- *r himaye ediyordu. ie Hindistam milli ve mü abilmek için Müslüman- i İmha etmek fikrini Hindu fa- İne aşıliyan başlıca kuvvet- ren biri oldu diya - Samac, bütün bu tasav- ipe ve müstakil, müttehit lan İnt milleti yapmıya mâni o- düşüncelerine rağmen, kendi — Kalkütada bir mabedin kapısındaki küleler Kalkütada Hindü Universitelileri Arasında oamaaamanesmaskenkankeş YAZAN: ; Halide Edip : #eamameaaanesasesaseseal Kalkütalı bir genç kadın dairesinde içtimai bakımdan mü- him inkılâplar yaptı. Aralarında Cast'ı kaldırdı, kadın erkek mü- savatını tesis etti. Fakat Arya - Samac da netice itibarile sayısı binleri geçen bir cat oldu, kaldı. Arya - Samac “Ayrıl” adımın- da çok ileri gitmişti. Büyük harp- ten sonra Hindistan tekrar birleş- mek mefküresine döndü. Ensari gibi liderler mefhumu etrafında Hint ha Gandi, bir milliyet nı şladılar. İstiklâl ka r tek y leşmede buluyorlardı. A: ayrıl, devirden toplamıya zanmanın lunu bu bir- ba Hin- distan daima tem» posuna syak uyduran, devrie birleşip ayrılan kütlele: mi ibaret kalacak, yaksa bir # büyük tonevvüü arasında b saslarını kurabilecek mi? irleş, Ka Abdurrahman Ha- diye misafir oldüm. Bu a- dam vaktile doktor Ensarinin yetile Türkiyeye gelmişti. Ondan beri Türkiyenin çok samimi dos- tudur. Büyük harpten sonra lehi- mizde çok neşriyat yaptığı gibi sor senelerde Müslüman ismile çıkar- diğı haftalık gazetesinde, cümhu - riyet Türkiyesi için muhabbetle, ve takdirle dolu neşriyat yapar. Bundan başka Hint istiklâli dava- sında hapse girmiş bir vatanper- ver ve münev 1935 te si- yasetle (1) alâkasını kesmiş çuval Evli değildir. Yeğeni ve karısı ile beraber bir he- erdir. ticareti yapıyordu. evde oturuyordu. Salonu ekseri - yetle Hindu ve Müslüman münev- verlerinin gelip her şeyi serbest münakaşa ettikleri bir merke Kalkütaya Hin; üniversitesi- nin davetile iki konferans vermiye gelmiştim. Üniversite bana iyi te- sir yaptı, çünkü Hindin en ilerde ilim merkezlerinden biridir. İçin- de Nobel mükâfatı almış ilim kâ- şifi, ilim ve sanatte bütün dünya- nın tanıdığı kuvvetli ve simalar vardır. Bu Müslüman meshur üniversitenin alebesi de Müslümandır. Üniversitenin ortasındaki açık taşlıkta toplanan yedi bin küsur talebe beyaz esvapları ile insana eski Romadan bir manzara gibi geliyor. Bengal gençliği tavrında, bakışında içlerinde birer volkan varmış hissini veriyor. Bu toprak- lar kuvvetli Hindistanın en kanlı İ pın nakaratı budur. Şu Garip Dünyada; Karılarını Öldüren Doktor Amerikanın Cin ati © şehrinde ukat, doktor K lins, müt yetler mahkür hüküm ilüme daha sonra sevdi at bu izd da ayni şekilde öldürmüştü: * Kâinatın ucu bulunmuş Son zamanlar da dünyadan hâ li uzak mesafed bulunduğu tesbi yeni b edi Bu bulu inaslar edilen yıldız miştir. beye rasında çok b Çünkü, bu y yon ziya ka uyandır- diz küremiz- senesi u ük a mıştır. den 400 ğındadı Ziya, si süratle gittiğine yede 300 b yöre çıkan her ziya hüzmesi, saniyede 300 bin k'ometre katetmek milyon le bize demektir İ Buyıldiz şu yok ol İnu daha 400 milyon ser göreceğimiz için, bir lar, bu yeni ke İtin ucu,, bulundu demişlerdir. * Karısından boşanan Amerikalı n kilametre | yıldızdan | Anjglosda | | r İ İl | birkaç gün sonra boşanma da mıştır, Cun, mahkemede karısının yüksek tahsilli olarak ileri sürmüş e hukuk m mmiyet-imtiha - verdikten masını boşanma se bu suretle uklar poydahlamıya mecbur kı ını, bunun da aile hayatındaki iküneti | bozacağını iddia etmiştir * Aliminyumdan ktmeş yapıldı Dünysnın hafif maden: olar rom, artık imalindi kullamlabili yor. Yapilan tee rübeler, iplik ha- line getirilen alüm'uyom aları, şimdi, bu çeşit ei meşgul olmıya ninyomdan şapka ve çanta i übsle mali için de yeni te: raşii riliyor. * Radyoda söylenen nutku çalmışlar İsve ga; diği haber gum dönümü müna ç< ktâ söylediği kumpany İnen | | iyat yi Ktalın izni olm yo vamtasile gramofon plâklarıra a em ve piyasada satışa çıkar tır Bir çok muhtekirlerin bu plâ reçte asabi- çok pah yot uyan şt (2) lerini yetiştiriyor. talehe memnun Olursa » Mataram,, diye haykırı - Müslümanların alkışı: Allahü» Hindu “Bari yo) ekber, (Arkası: Sayfa A, sütun 5 te (1) Son iki senedir tekrar siyasele gir- miştir, Bonde Mataram “selim sana ey a- na, demektir, Bunu milli bir rotnanların dan simışlardır ve bükün milli marşları» ası aç) diflerinin'| Bazan bir yan bakış, büyük bir kavgaya sebep olur CÜRMÜ MEŞMHUT Mahkemelerine En Çok Kimler Gelir? YAZAN: Naci SADULLAH ı gedikli müşterilerimiz dır. Onlardan sonra $i- şlar ve serbest » verdiği yukarki cevabi, lelerle izah ediyor bıkahların niçin başta gel- diğini söylemiye lüzum yoktur, sa- Çünkü sabıkalıların nirim, yer- eri, yurtları, ya mehkemele açlık, ni karartmış Çabuk » mah miâtsiz rını dön dürmüş, tan- niştir. kı yemiş gibi kat ne yaparsınız? Ka- Bun ilhamını o merhametten ak maz! m gibi, işsizlerden sorira, sira sarhoşlara ge- akola, mahkemeye, riya hapisaneye eler, sebepler hey- recek Kadar basittir gtikleri zıkkımın kavga etm yan hakışa hicidetle parasını ö- bir müş lememiş şler, ya nip dövü yahut te atmamaların etrafa Jâf, nara, şişe, bildiren me. müra kabarıp çıkışmışlard Neticede, o bir lâ rakının syaklandırdığı hiddetin, az bir haf. nnetin, sını, en ta bir yıl çekerler ve m alesef sarhoş müerimler arası her sınıftan, her meslekten adı vardır. ürmü meşhut mahk getirilenler aras best sanat; serbest mesine suplarının da çok söylemiştim. bahçıvanlık, berb. k, koltukçuluk u adam r satı gören k rin mah- e'nele- ha düşmekten çeki başlarında. “hususi yatlarını bile müur be eden â- mirler bulunmayışındandır. tan resmi bir mü- Bir skandal yüzünden mak korkusu yok. Hulâ- hesabini. biz- e verecek de- gildirler. Bu ii la, atak dav n, herhangi bir hâdiseye karışmaktan. pürüz çekinmiyorlar. çıkarmaktan Hereri biçare memurlar öy le mi? Cürmü m n kemesine en az gelen kimseler me. murlardır: İşten Imak korku- onların harekâtını, çok sıkı b Biçareler, ha- alar: su firen gibi bağl karete bile maruz k Viran olası hanede evlât ve âl var! Deyip dişlerini sikiyorlar Hattâ ben, haksız yere dayak yis yip te: — Yarın dairede duyulursa, ba- şim derde girer, anlat mam, Kabahati bana yüklerler! korkusile ses çıkarmıyan memur- lar bilirim! En meram çok işlenen cürümler ne- Davalarian ço; “hakaret”, “kav şında memura hi huk... ter arın çoğu da, ya öden - miyen bir borç, ya kiskançlık, ya sarhoşluk yüzünden çıkar! H“ bana sorarsanı?. Ol ” ta sinirleri bozuk İnsanlar pek çok Birisi tramvayda. kazara & nin ayağına basıyor: Kavga çıkı 4 tanımadığı birisinden kib yor, beriki vermiyor, kav- ga çikiyor. Birisi, yanında erkek bülunan bir kadına yanlışlıkla bir lâhza bakiyor: Kavga çkiyör Faraza bir vapur iskelesinde, sizden sonra g bizdeki evüsl bilet almak istiyen ve bü namaşru srzusile omuzunuza binen bir a- çık saygı, sira tanıtmıya Kavga çıkıyor. Ve faraza yolda dalgın yürür - ken, birisinin size çarpmasına ri ni olamıyorsunuz! Kavga Emin olun ki. ekseri caya, bıçağa kadar day galardan çoğu, bu & beplerden çıkmak Bunlardan da pimiz, v 08 Suyu yerine bardak bardak Bromür mek mecburiyetindeyiz! taban- n kav- tim yor ki, he uzun mü “ iç edikli müşterilerimiz ara - sında büsbütün bu savdık- Tarımdan başka, şantaje dır. ” Onlar, servet, şöhret mevki sahibi kimselere mu lar. Onları den çıkars bulunurlar. Onlardan hattâ tokat v harekette et görmek, ek için, ellerinden geleni yap ve İşe polis karışınca hemen davacı olurlar! Bunlara çatan bir çok biçare- ler, sırf bir serserile mahkemeye, ve nihayet dile düşmek kor le, keselerine davranırlar ve xân- tajcının gönlü oluncıya kadar ve rirler! Maamafih. bu parayı ödemeyi enayilik sayıp ta, bize gelen piş. lerimiz de çoktur!

Bu sayıdan diğer sayfalar: