24 Ocak 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

24 Ocak 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN ASONE &EDELİ Türkiye Ecnebi 00 Km Sene (2800 Kr. w say 1800 «0 3 Ay 800 160 * 1 Ay s0 Milletlerarası posta ittihadına dahil Glmiyan o memleketler İçin abone bedeli müddet surariyle 80, 16, 8 35 liradır. Abone bedeli vesindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul Mâvesi kizımdir. TY TİE ne Alman ropagandası i AMeselesi yünün bir mektup var AL tında: ' abi işi m w * nl ö 1 “— Arkadaşın, Türk milliyetper- veri E. V.” imzasını taşıyan bu mek- tup, daktiloyla yazılmıştır, ve şu cüm le başlamaktadır: “— Muhterem kardeşim: Şimdi si- 4 20, bir arkadaş tarzında değil, hiç ta- nımıyormuş gibi bir lisan kullanarak hitap etmeme lütlen müsaade edi- Bizi” Ve sonra, Türk vatanmın yanlış 'bir siyasete kurban edilmekte bulun. masından, Hitlerin nâmağlüp ordu- İğ sundan, İngiliz milletinin menfaat- a vi ve Di perverliğinden, ve daha birçok bu çe- $it hezeyanlardan bahseden bu mek- tup, bütün bir sahifeyi kaplamakta. Bundan evvel, birçok benzerlerin- > den bahsettiğimiz bu mektupların da 5 > — & aş bermutat, İstanbuldaki Alman pro- pagandacıları tarafından dağıtıldığı- nı söylemiye bile lüzum yoktur sanı- rız. Çünkü, bu mektubun her sati- rında tebarüz eden adi gaye, idraki henüz a başlıyan bir çocuk gözünden bile kaçmıyacak kadar ba- rizdir, Biz, artık, hn eski propagandanın yeni eserleri karşısında hiç bir endi- şe duymuyoruz. Çünkü Türk milleti- nin ince zekâsı, bu kabil tahriklere karşı olanca aydinliğisi ve dikkatini Bu yeni mektuptan da anlaşılmak- tadır ki, Alman propagandacıları, bu memlekette, her gün, yeni bir üslup, ve yeni bir mevzu uydurarak, siste- matik faaliyetlerine devam etmekte- dirler, Bunun böyle olduğu da, bu- gün, kim bilir kaçıncı defa isbat etti- Eimiz harcı âlem olmuş bir hakikat- tir, Fakat buna rağmen, biz, bu haki kati bir defa daha tebarüz ettirmek ihtiyacını yenemiyoruz, Ancak bu su- Tetledir ki, bu kabil tahriklere ve tel- kinlere karşı çoktan uyanmış bulu- man dikkatimizi, hiç bir yeni propa- ganda hilesini gözden kaçırmıyacak bir kemale ulaştırabiliriz: Bir defa daha inanalım ki, bu aşağılık telkin. lerin zihinlerimizin huzurunu boz. maması İçin, bizim dikkatimizi de, onların anudâne ve saburane İsrar. ları ve faaliyetleri kadar devamlı ol- ması elzemdir! © Neşesiz Geçen Bayram Bu yıl maalesef neşesiz bir bay- Yam geçirdik. Beşeriyetin umumi hu- Zursuzluğu, kendisini insanlık silesi- Nin bir parçası sayan Türk milletinin kalbinde de, acıklı izlerini göstermiş tir.Hele yüreklerimizi kökünden sar $an zelzele felâketinin derin, zehirli Yarası, bu bayram, yüzlerimizi mes- nt duygularm tebessümünden tama- men mahrum bıraktı. Temenni ede. Tiz ki, gelecek yılın bu günlerinde, iyet bu karanlık günleri araya- cak derecede sarsılmış bulunmasın. Çünkü, dünyanın sulh ve sükün ümit lerini her gün biraz daha kaybettiği de, siyasi tahminleri na- Sarı İlibara alanlar, İstikbale güler ye bakamıyorlar. Bunun içindir vi biz, -imitleri zayıflatan bütün ser ümetlere rağmen- gelecek yilin, beşeriyete sulh, sükün ve refah ge, Hrmesini diliyor, ve bu hazin bayra» iğ £ok mesut hayramlar kutlulamak i tiyacı, arzusu, ve temennisile uğur- 'uyoruz, İN a Talebe Film ve Sinemaları Maarif Vekâleti Avrupada çevrii. GR, gocuk filmlerinin memleketimiz. bey ürkçeye çevrilmelerine ve tale lere gösterilmelerine karar ver- Biştir. Aynen memleketimizde de terbiyevi #imlerin hazırlanma. #ni temin etmiştir. Talebelerin yal hiz muayyen sinemalara gitmelerini temin için Maarif Vekâletipce tet- kikler yapılmaktadır. ir türlü (Ankara caddesi) ne inkılâp edemiyen (Babıâlı), Erzincan felâketini kıskanmış ola. cak ki, onu kağıttan maketlere taklit ettirmek istedi. Yüreğinde, hesabını ve kitabını bilmediği, haklı ve büyük ihtibas. lar taşıyan bir gencin, birkaç $ö. zü üzerine, gazete yazı müdürle. rinden ziyade idare müdürlerinin taktikasile nasıl bir döğüş pana. yırı kurulduğunu biliyorsunuz. Bu misli görülmemiş panayır sa- laşında, gözlere bir an için sahip. siz, metodsuz, plânsız görünen bir kaç münferit gencin — ulu orta — saldırışile, hakikaten başsız, dava. sız, mecelsiz birkaç ihtiyarın ha. zin cümbüşünü tİNİZ. Oldu, bitti! Şimdi tâbiyemizi if. şa ediyoruz: Dikkat! Sahte plânmı bizzat ğe elile satıp, öz plânini iyen ordu ku. ei lü erke ve her. taraf mağlüptur!! Zira neslimiz, sentez ifadesile meydana çıkmadan evvel, umumi alâkayı avlamağa mecburdu. Çün. kü bizim (Babiâli mutasarrıflı. ğı)nda, sadece sentez lâf yedi köyden kovulmağa yeter... Evva. lâ, nâra, sonra damla damla dü. şen kelimeler... Şimdi konuşalım: 1 — Malüm ve meşhur gazete hokkabazlıklarmın üstünde, 3 — Hakiki sesimizi, toy çığlık. ların maskesi altında kararmış zannettiren perişan infirat gayret leri dışında, 3 — Tarihçesi, ve netles. leri, sabit kadrosile bir bütün ifa. desinin yanıbaşında. Konuşalım... Evvelâ, Avrupa krlasınm hudü.. dunu tarif eder gibi, nesil coğraf. vamızı ÇİZİYOrUZ: ize, bitişik eski, nesille ara. mızda Amazon nehri kadar geniş ve tabii bir engel var. Hu. daim mivan gözlü kondre tları mevhum noktalarla sizmedi; büyük bir sosyal zelzele, eski kafalarla yenileri arasından bir kara saban gibi geçti. Büyük Harp! Asla yaş softalığına düşmiyen ve keyfiyet" “ölçüsü bakımından kendi ruh kıvamına sahip her sa. nat ve fikir adamını her devirde yanında kabul eden neslimizin kemiyet ölçüsü bakımından fa. rikası, bülüğunu Umumi Harpten sonra idrâk etmiş olmaktır. İşte, harbin yaşatıcı ve öldürü. cü, buldurucu ve kaybettirici te. sirleri içinde boy attıktan ve ilk mümessillerile bülüğ krizlerini çekmeğe başladıktan sonra Cüm. huriyet devresinde duymsğa, dü. ve eser vermeğe koyu. lan bu nesil, kendisinden bir ev. velki örnekleri, dipsiz kile boş am bar saydığını peşin olarak kay. detmekle kesbi şeref eyler... Hendese davası halledercesine hükmü başa aldık. Can ve kan üstünlüğüne inandığımız neslimi. zin bütün ömrü boyunca kitaplar dolusu konuşmak ve sistemleştir. Davası ESAS DAVA NEDİR? Tanzimat ve Tanzimattan sonraki nesil şarkta, garpte ve öz vatanında müflistir. Hem şark ve garp, hem de ana- vatanla ilk defa temasa biz geçtik. Romanda, piyeste, hi- kâyede, fıkrada, nesirde dava ve mesele, -isterse şimdilik tohum kadar minik olsun - bizim nesille beraber kalkın- mağa davranmıştır. Babıâli mütegallibest son miinakaşalarda, bazan isim bile zikretmeden kendi kend isini belli etmiş olmakla, İıste tanzimine ihtiyaç birakmadı. Biz şahıslarla kavga etmi- yoruz. bir nesil ve bir geri fi hirle kavgadayız. mek zorunda olduğu bu bahsi, şim dilik kaba taslak hatlarla ispata girişiyoruz: İRİNCİ MÜTEARİFE: İmparatorluk © başından, Tanzimat günlerine gelinceye ka. dar, Süleyman Çelebi, Mevlâna, Yunus Emre, İbni Kemal, Şeyh Bedrettin, Fuzuli, Baki, Nedim, Nefi, Naili, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, İbrahim Hakkı, Âşık Pa. şa, Şeyh Galip, Sinan, Rakım ve Dede Efendi kolundaki Türk sa. natkâr ve mütefekkiri, kendi za. man ve mekânı ve öz anlayış. çinde, hakiki, halis ve tezatsız bir Şarkla Garp arasındaki ilk he. sapsız hesaplaşma, bu kemal ve şahsiyet örneğini! bir anda taklit. lerin en sefiline düşmüş, müflis ve şatkın bir tiple değiştirdi. Tan. zimattan, Ursumi Harp başlangı. ema gelinceye kadar, bütün 40& yal wa politik plân, adahi, fikri ve bedii kadro, Avrupadan yüz sene teahburla gelen ölü ka. hapların yüzde yüz müstemlekesi. dir. İcap ederse, metinlerle ispata âmüde olduğumuz bu hakikati, şimdilik sadece kültür sahipleri. nin bedahet hissine terkedıyoruz. İşte dinamik bir mukayese tablo. Su: Bir tarafta, Leylâ ile Mecnun. daki kadın » erkek ukdesi... Öbür tarafta, Edebiyatı Cedide roma. mındaki sokak zamparalarının © korkunç kafa ve ruh boşluğu.. Bir tarafta, Topkapı sarayınm soylu Bağdat köşkü... Öbür tarafta, yine Topkapı sarayının, sonradan ek- lenmiş piç Mecidiye kasrı. Bir tarafta, Bakinin altm şiiri. Öbür tarafta, Tanzimattan sonra. ki her şairin teneke'nazmı... Bir tarafta, Itrinin haşmetli sa- lavat bestesi... Öbür tarafta, Şam» ram Dudunun kantoları... Misaller yüz bine çıkabilir. Ki- langicına gelinceye kadar, Avrn. palılaşma davasında, Türk sanat. kâr ve münevverinin mutlak ola. rak arzettiği levha, derin hir aciz, sefil bir iflâs, essiz bir apısma fe. lâketinden başka hir şey değildir. (Gewne Ture) tipile inkılâbı, (E. debiyatı Cedide) ile sanati, ve (Ka. musu Felsefe) ile tefekkürü kur. duğunu vehmeden Tanzimat ve Tanrimat sonrası sanat ve istikbali, ne Şarkı ve ne Garbi anlıyabilmiş, mucize çapında aza- metli bir ahmaktır. KİNCİ MÜTEARİFE: Umumi Harp gelip, çattı. Bu arsda 4,000,000 Türk seferber oldu. Milyonlara yakın insan can verdi. Memleket en büyük facia. larını gördü. Fakat biz, bütün bün lara sit milli hissi anlatan tek mısra görmedik... Büyük Harpte, açlık, karanlık, hastalık ve ıstırap örsünde döğü. Te döğüle pişen neslimiz, işte bu hengümede doğdu; ve bir anda yepyeni bir ruh haletile bambaş. ka bir kafa tipine gebe kaldı. İdrâk midemiz guruldamağa başlar başlamaz, bir de ne göre. Him; Mutlak olarak bir kültür özü halinde süzülüp, bize getirilmesi gereken ve ilk temelimizi kurma. $ı lâzım gelen Şark mirasmin ve yine mutlak olarak baş örnekle. rile bize aşılanması zaruri olan Garp kültür hediyesinin yerinde yeller esiyor. Büyük Harbe gelinceye kadar, Tanzimat ve Tanzimat sonrası sa. natkâr ve münevver tipine Gaza. linin, ne Muhittin Arabinin. ne , me İmamı Rabbani. nin, ne Sadinin, ne Firdevsi. nin, ne Kays'ın, ne Mevlâna. nın, daha feci , ne Yunus Emrenin ve en fecli, ne Karacaoğlanın, ne de farkında. Ayni Tanzimat ve Tanzimat sonrası sanatkâr ve münevver ti. pi, Garba baktığı zamanda, ne Eflâtünun, ne Aristonun, ne Ho. mirosun, ne Sofoklun, ne Virji. lin, ne Dantenin, ne Mikel Anjin, ! Gençlerin Müşterek Beyanatfı | eni Neslin İddiası Ve ne Rasinin; ne Paskalın, ne Dekar. tın, ne Sent Böv'ün, ne Rönan'ın, ne Balzakın, ne Standal'in, ne Flo. ber'in, ne Zolanın, ne Bodler'in, ne Rembo'nun, ne Gölenin, ne ŞiL lerin, ne Lesing'in, ne Kartın, ne Hegelin, ne Engelsin, ne Şekispi. rin, ne Beykın'm, ne Bayronun, ne Blek'in, ne Raskinin, ne Puşkinin, ne Goğol'un, ne Destoyevskinin, ne Tolstoyun, ne Gorkinin, hulâ. sa; ümanizmin ve devamı olan ha. yatın farkındalar... Halbuki, hakiki, milli bir ede. biyata sahip olmak demek, hakiki bir ümanizme sahip olmak de. mektir, Tasavvur edin ki, efhanın sanat ve fikir kafasını emziren bu ör. nekler dururken, roman, edebi. yatı cedidede, (Gonkur Birader. ler) ve şiir (Sülü Prüdom) ve (Fransuva Kope) nam cücelerin çiftliği olmuştu. Bütün fikir saha. sı ise (Fage) ve (Güstav Löbon) dan başka yavuklu bulamadı. Tak. lidi bile beceremiyen mukallit! O mukallit ki, Şarkta müflis, Garpta müflis ve öz vatanında müflis. v alan söylemiyoruz! Hem Şark ve Garp, hem de ana vatanla ilk defa temasa biz geçtik... Evvelâ bütün Şark mis. tikleri, sanatkârları ve halk şair. lerile ilk temasa geçen nesil bi. zimki! OSonr, O (Sokrat) tan (Fröyd) e kadar cihan fikir haya. tının kalburundan şahsiyet ölçü. sile ilk defa olarak örnek alan ve kafasını ayarlıyan nesil yine bi. zimki! Bodler, Rembo ve Maya. kovski, sonrası Garp şiirinin son cereyanlarına kadar varan ve ro. milyetle insanı kuşatıcı her türlü davayı köklü dünya görüşleri ha. linde ilk defa mısraina ve elimle. sine gömen nesil yine bizimki! İlk defa olarak, en çetin nefis muhasebelerine cesaretle girmek. te korkuya düşmiyen, verle gök a. rasında ber türlü varlik davası. nı, sebep ve neticesini kurcalıyan nesil yine bizimki! Ayrıca roman. da, piyeste, hikâyede, fıkrada, ne. sirde dava ve mesele, — isterse $imdilik bir tohum kadar minik olsun — bizim nesille beraber kalkınmağa davranmıştır. Biz bütün âzamız ve bütün hs. mülemizle neslimizin kıymet bük. münü anlatmak için elele vermiş bulunuyoruz. Sözümüzün hakiki bayunu,. bosunu zaman Ve eser gösterecek..... Babıâli mütegallibesi, son mü. nakaşalarda hazan isim bile zik. retmeden kendi kendisini belli et. miş olmakla, liste tanzimine ihti. yaç bırakmadı. Biz, şahıslarla kav. ga etmiyoruz. Bir nesil ve bir ge. ri fikirle kavgadayız. Binaenaleyh yazımızın içinde, İsme lüzum gör- müyoruz. Nuhun gemisi kalkıyor. Fakat bu sefer, muzır mahlükat. tan başka, herkez küpeştemizde. dir. Yeni neslin davasını ortaya koyan gençler namına Abidin Dino o Sait Faik Bayram Nasıl Geçti? azeteler, ötedenberi âdet e- dinmişlerdir, her bayram. ertesi çıkan ilik nüshalarında: “Bayram bu sene neşeli geçti, Diye bir haber verirler. Bu ha. berin ispatı, delili yoktur. Yalnız dikkat ettim. Bütün bayramlarda böyle yazıyorlar. Bu sene mutat hilâfına: "Bayram bu sene neşesiz geç- ti,, diye haber verdiler. Bundan tabil de bir şey olamaz. Memle- kette 30 . 40 bin cana mal olan bir Afet olduktan, beş on gün son- ra gelen bayram, bayram olur ? mu “Neşeli geçti” yazsalardı, kimi nanirdı ki?. Yazan: B. FELEK 'Türkçeleşmiş Filmler gi karim bana çu mektubu yanıyor: ceğiz. Ben, sinemacı değilim. Lâkin in- gilizce çevrfidiği halde, fransızcalaştı- rılari birçok film gördüm. Bunlar 28- ından ayırdetmek müşkül! olacak kadar İyi duble edilmiştir. Bizimkilerde ise, hâlâ bayram yerleri tiyatrolarında görü gülen âcele ve bâsma kalıp lisan ve €- da var. Bilhassa bu görüşmelerle filmin hareketi arasnda hiç münasebet yok. Saçma denecek kadar mühmel bir ter- cüme. Meselâ hasbe gitmeleri İçin emir veren pür hiddet bir reis, maliyetine: — Haydi göreyim sizi çocuklar! Ne duruyorsunuz! Kendinizi göstersenize! Gibi saçma sapan ve Hasan efendi zamanındaki ifadelerle konuşuyor. Kor- küyorum ki; bu kadır fena türkçeled- &rilmiş ve bu kadar fena görüşenlere duble ettirilmiş filmler, türkçemizin gi. ve ve edamna muzır tesirler yapmasın. Malüm ya! Halk giveyi en iyi konusur sandıkları, akiörlerden, ve akiğislerden alırlar, Siz ne mütalendarmız?, Vallah ne diyeyim bilmem ki?. Çünkü aşağı tükürsem. sakalım. Yukarı tükürsem, bıyığım (Gerçi bende ikisi de yok ama, lâfın ge. lişatı öyledir.) Çünkü sinemacı. Jar dostlarımızdır. Halk ise; veli- nimetimiz. Yalnız şu kadar yaza- bilirim. Türkçeleşmiş filmleri bir sufervision'dan yani Son telkik- ten geçirmek faydadan hali değil- dir. Çünkü içlerinde pek yavan- Hrm ismindeki oOMacar takımını İstanbulda yap. tiğı üç maçtan birini seyire git. tim. Bayramda iş yok, gidecek yer yok ve neşe yoktu. Her şeyden ev- vel, itirafa mecburuz ki: İstanbul- lular hakikaten spor seter adam. lardır. Çünkü Taksim kışlasınn avlusu gibi en iptidai, rahatlık ve temizlik vasıtalarından mahrum yaş, çamur, pis, murdar ve her türlü rüzgâra maruz bir yere pa. ra verip, gidiyor ve o kötü şerait altında çamurlara garkolmuş, iki takımın müsabakasını seyrediyor. Bu, her babayiğitin işi değildir. Maçta gözüme çarpan noktalar var: Yazmak isterim. Hakem, pek mülehham bir zattı. Seti bir oyu- nu takibe muktedir olamıyacak kadar etli, canlı. Ben, böyle bir hakemi 924 te Paris Olimpiyadla- (Devamı 7 incide) Eski ve Yeni Davası 4d Yazan: Sabiha ya Sertel on günlerde matbuat sayfa. larına bir iddin aksetti, Yeni nesle mensup bazı gençler, Meşruti. yet ve Atatürk inkılâbını yapan nes. lin edebiyat tahtıma oturanlarma; — Efendiler, bu yerleri artık fu. zuli işgal ediyorsunuz, bir iş gördü. ğünüz yok, çekiliniz de, yerlerinizi işgal edelim. Yolunda cepheden bir hücum yap. tılar. Buna çoluk, çocuk iddiası, diye tepeden bakanlar, omuz silkenler, bu iddianın garabetile alay edenler, battâ münakaşaya bile değeri olma- dığını söyliyenler oldu. Bu iddiayı yapan gençlerin edebi kabiliyetleri. ni, kültür seviyelerini bilmediğimiz için, bir kalemde boş söz, diye omuz silkip geçmeğe hakkımız yok. Yalniz şurası muhakkak ki, davayı yanlış koydular. Hiçbir peslin, kendinden evvel gelen, fakat hâlâ canlı eser ya- ratan, bir nesle, çekiliniz; demeğe hakkı yoktur. Kemal yaşta değil, baştadır. Hattâ Garp âleminde uzun zamanlar şöhretini ve kabiliyetini muhafaza eden, seksen yaşına kadar şaheser denecek eserler veren mu. harrirler, büyük bir yekün teşkil e. derler. Dimağ 40 yaşından sonra kemale erdiği içindir ki, büyük mu- harrirlerin çoğu en olgun eserlerini bu yaştan sonra vermişlerdir. Bu se. “ beple gençler davayı bu şekilde koyu makla dir. şunu anlıyo. ruz. Yetişmek üzere olan, fakat kendine inkişaf için saha bulamıyan bir gençlik vardır. Gazeteleri, mec. mua sütunlarını, kitap tâbilerini an. cak eski şöhreti ve imzası pahasina inhisar altına alan eski neslin, bu yeni imzaları okumağa dahi tenezzül etmeden teptiğidir. Fakat her yeni edebi bir hareket, fikri bir hareket yaratan gençlik, her devirde eski ne. sillerle bu davaya girişmiş, yeni dev. rin, yeni ihtiyaçlarına cevap veren hareketleri yarattıkları nisbette da. valarını kazanmışlardır, * Bugün cemiyetin tekâmül seyrin. de değişen bir bu hayatla bes ri , rotasını isti. bale çeviren bir terakki seyri var. dır. Eski nesil, eski itiyatlarına, a. napelerine, eski telâkkilerine bağlı oldukları için, bir zamanlar inkılâpçı unsur dahi olsalar, bugünkü hayatın seyrini kendilerine uyduramadıkları için, yenilere nisbetle muhafazakâr cephede kalırlar. Gençlerin yarata. * cakları yeni hareketlerle, eskilerin hağlandıkları telâkkiler daimi su. rette mücadele halindedir. Genç ka. lemlerin, servetifünun edebiyatile yaptığı mücadele, Meşrutiyet nesli. nin, mutlakıyet idaresile yaptığı kavga, Atalürk inkılâbının, kökünü maziden © kopurmıyan, mutlakıyet idaresini tasfiye etmiyen Meşrutiyet ie yaptığı mücadele bu nevi. lir. Bugün eski nesle meydan okuyan bu nesil, hangi yeni hareket, hangi yeni fikir, hangi yeni cereyanı tem. sil ediyorlar? “Biz, sizden daha İyi eser yazarız. demek kâfi değildir. Eski nesillerin buzğünkü ihtiyaç. ları ifade etmediklerini, gerek ede. bi, gerek içtimai, gerek fikri sahada, © muasır cemiyetlerin terakki merha. lelerine yetişemediklerini, kendi ce. miyetlerinin his ve fikirleri cüman olmadıklarını is; ğer davaya, bu noktadan başlar. larsa, ve kendi yarattıkları yeni ce. reyanlar ve hareketlerle, inkılâbı edebiyatını ve ideolojisini yaparlar. © sa, eskileri kendi yaşadıkları devir. de bırakarak, daha yüksek merhale. i lere yükselebilirler. İnkılâbın edebiyatı hâlâ yapılma. dı. Şapka giyen birçok kafaların ii cindeki sarık çözülmedi, Zaman 22. man irticam tepen kuvvet ve kud. retini hissediyoruz. Yeni hareketle. terakki ri, için pusuda bekliyen irtica ve taas- sup, yarın maazallah her hangi bir zaaf zamanında inkılâbı al aşağı €- debilir, Bize bu kanaati ilham eden son hâdise, Erzincan zelzelesi münase. betile bir sürü hurafenin ortalığa sal. dırılmış olması ve mesul devlet &- damlarmın bununla açıkça nutuklar. la mücadeleye girmiş olmalarıdır. Eskiyi, bütün hamleleri ve kuv« vetile yenecek olan gençlik, bü im kelâm debiyatını yapacak, debi ) anane haline getirecek devre gel» miş midir? v Bilhassa gençlik her zaman bü. günkü devirden ziyade yarınki devri müjdeliyen, yarınki terakki ve de- gişmeleri sezdiren hareketleri yara- tırlar. Bu yeni nesil, eskiyi yenmek için, ortaya yeni olarak ne koyuyor? 'ç parça güzel şiir, bir iki mısrat her ceste bu işe kâfi değildir. Yeni hareket ve yeni cerevan olarak Yâ- © rattıkları eser nedir? Hareket ve ce» reyan olmıyan yerde, iddialar birep. sabun köpüğü gibi erirler, # Husust bir teşekkür, z Hastalığım zamanında mektupla, tele- fonla hatırımı sormak lütfunda bulunan karllerime, dostlara ayrı ayrı mektüp yam zamadığım İçin, samimi teşekkürlerimi >“ kabul etmelerini rica ederim. $.Z. 8.4 e tekâmülü geri tepmek ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: