15 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kema, 152.940 15 ŞUBAT 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ma 1400 70 400 “e * 1 Sena say 3ay Yay 2800 1800 100 100 bülletlererasi posta ittihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet surasiyle 80, 16, 9, 3.5 liradır. Abone bedeli neşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştr. Cevap için mektunlara 40 kuruşluk pul tâvesi lâzmd Çocukların Eline Vereceğimiz Kitap Meselesi ün, maarif müdürlüğünde ilk, mektep haş öğretmenleri top. lantısında pedagoji bakımından çok ehemmiyetli meseleler | konuşuldu Bir mesleğin içinde yaşayıp, hayatı. mın mühim bir kısmı ona vakfe. den İnsanların mütalaâlarına sık sık müracaat olunması, ber zaman! daydalı neticeler verir. ,, İlkmektep baş öğretmenlerinin tecrübe ve ihtisasları ile ileri sür. dükleri meseleler arasında çok mü. him olanları vardır. Biz, bunlar a. Kpr bilhassa ilkmektep çağın. gocuklar için yazılan kitaplar. daki psikolojik bir noktaya yapılan Kr dikkate lâyık bulduk. İ İnallimler, çocuklar için yarılan Kitaplarda, gocukların | hayatlarım an parçaların bulunma. sım istemektedirler Hocalarm ko; ii yerindedir. Yduğu bu teşhis, çok ez bir yarı içtimai mahlâk. fur. Mektep ve terbiye onu, olgun, içtimai mahlâkler seviyesine çıkar. Muya hizmet eder. Kitap ise, bu ya. Seviyesine çıkarmanın vasıtaların. dan biridir. Bu sebepten, bir mese. leyi bir çocuğa anlatmakla, bir bü. yüğe anlatmak arasında büyük fark vardır. Çocuk, meseleleri kendi hayati mihver olmak üzere Hösek ede Çocuğun eline vere. <eğimiz kitaplardan eğer sosyal ve *erbiyevi —bir maksat bekliyorsak, hocaların kıymetli tecribelerle işa. Pet ettikleri noktaya, lâyık olduğu ehemmiyeti derhal vermeliyiz! . Defterdarlığın Bir Tavzihi! uy BU sütunda, birkaç gün evvek ya lemurlarla halkın temasları, ser. evhasile çıkan bir yarı hakkınd vilâyet defterdarlığı bir tavzih gön. derdi, Bu tavzih şudur: in © şikâyet mektubunu ya- piş tandaş, askerlik şebesinin yoklama nin 0 #itmediğinden, kaza idare haye- arel © - 009 tarih ve 271 numaralı | EE € 15 lira para cerasile cezalandırıl- va Ey tarihte, mezkür körar kendi- modun 8 olunmuştur. Bu keyiyet, mal- a ĞU tarafından, ve ih a Hilikan ilân edilmiştir. Bikellef, bina rağmen borcunu ödeme- «ii nden, tahsilât komisyonundan alman ii ecza tahsile teşebbüs, ve bu olun. yı mükellerin atuldına isa Mi mn d 11” edilemiyen bu Bilir olanı, mükellef hakkında hapis alındı. Tevkif müzekkeresi kesil & Zabıların tevkife ki çe üzerine mumaileyhin borcunu ılaşıldı. Kendisine verilen mak- UZAN, © anda vazifede bulunan ve . beklenilen malınddürünün mühürle kar EE CÖlmesi Mind. Faks mem taya ni eimemek işin bir ke- işler, ve onur, bir memur Rai i ma elinde zabıtaya göndererek, borcu- iline yahadet etmişlerdir. yine EE da, bilâhare, — Dir memur marifeti pe Bönderilmiştirr.. Defterdarlığın b a tavzihi, neşri, yatla alâkalandığını göstermesi in kınından Fakat, Müğleği memnuniyettir. da cal mühürlenmiş, ve e © zatın hane- münasebetin mek arzusile yazmıştık. Yi menni ederiz ki, bu mütekabil hiz nü niyet, daima ve hiçbir zaman gazetelerin tavassutuna © meydan kalmadan teessüs etsin! b oyn 2 ş EE Koi, il Danimarkanın hükümet merkezi Kopenhagtan bir görünüş ve Danimarkalı bir genç kız.. DANIMARKA TOPUN AĞZINDA MI? YAZAN: Faik Sabri DURAN A apn harp başladı- ğındanberi © vaziyeti pek güçleşen bir memleket daha var: Almanyanın Şimal komşusu olan küçük Dani- markâ... rihde, mümbit toprağı, temiz çilli likleri, çok ileri.bir teknik kabili. yeti gösteren ehemmiyetli bir gi- da sanayli ile çok şöhret kazanmış bir yer; fakat öyle bir memleket ki, bütçesini harp hazırlıkları al. tında ezmemiş, fazla parasmı hep halkının içtinini ilerismelerine sar. fetmiş, hattâ bir aralık Avrupada beynelmilel anlaşmanın kökleşe- rek mevcut hudutları garanti ede- bileceğine yürekten inandığı için âskerliğin büsbütün lâğvmı bile düşünmüş. 100 bin kişilik küçük bir ordusu, burun silâh ve mü. himmatını hazırlıyan milli fabri. kaları var; fakat bunlar kuvvetli cenup komşusunun modern ordu. suna karşı ne yapabilir? Danimar. ka başka bir müşkül ile daha kar. şılaşmaış bulunuyor. etimizden kü. çük olan Danimarkanın Jutland yarım ada kısmında ve bunun şar. kında uzanan adalarında sahil o ko- dar çok girintili çıkıntılı ki, bu kı. yıların uzunluğu Fransanm sahil, leri kadar. Bunun için 3 milyon 760 bin nüfuslu bir memleketin yapıp yaşıtamıyacağı kadar bü. yük bir donanma İzm Böyle ol- makla beraber karadın ve deniz. den çok müdafaasız bir vaziyette olan bu memleket halkı istiklâlle. rine ve ananelerine çok bağlıdır. Ve tarihini derin bir gurur ile ha. tırlar, Bunun içindir ki, İngiltere Başvekili Mister Chamberlain harp başlamadan evvel Avam Kamara- sında verdiği bir nutukta: “İcap o. derse Danimarkayı da müdafaa ©. deceğiz.,, dediği vakit bu sözler Av. rupanın en eski hüküretlerinden biri olan Danimarkalılarda iyi bir tesir uyandırmamıştı. “Biz kimse. den yardım istemiyoruz. Lüzum hasıl olursa biz kendi kendimizi müdafaa etmesini biliriz, diye. rek bitaraflıklarını ilân etmişler. di, Birinci Cihan Harbinde olduğu gibi Danimarka bu defa da hemen bitaraflığın: ilân etti, fakat şimdi- ye kadar harpten çok zarar gören bitaraflardan biri deo oldu. Al. manlar onları, en iyi müşterileri 0. lan İngilizlere karşı tarafgirlikle itham ediyor ve rastladıkları ge- milerini torpilliyorlar. Bu suretle Danimarka ticaret filosunun yüzde yirmisini ve en İyi, en yeni gemile- rini kaybettiğinden £ şikâyetçidir. Almanlar ise bu şikâyetler» karşt- “Gemilerinizin batırılması boşu. züza gitmiyorsa Kiel kanal yolu. nu tercih buyurunuz. diyorlar ve onları, Napoleon zarıtnında olduz İngiltereye karşı karadan bir ikti sadi abloka., yapmiya “teşvik eli- yorlar. Danimarka ise bütün bu tazyiklere mukavemet göstererek bitaraflığımı muhafaza edeceğim, diye çalışıp duruyor. D animarka, Almanlardan hoş» lanmadığı kadar İngilizler. den de çekinir. Almanlar 1864 de Danimarkaya bağlı iki dükalığı: Schleswig ile Holsteini ellerine geçirmek için Danimarkaya hücum şler ve onları son adalarına kadar sürmüşlerdi. Fakat Bismar. kin bu haksız taarruzundan evvel 1807 de Amiral Nelson kumanda- sında bir İngiliz donanması Ko- penhagi üç gün topa tutmuş, şehrin yarısını yakmış ve binlerce masu. mun ölümüne sebep olmuş'de; mi idi. Hem de ne sebepsiz yere. Nspoleon'un Avrupayı titrettiği günlerde idi. Tilsit'te Ru ani. Yheydan okumıya başlamıştı. Dani- ynarg,bu. işlere karışmak. isteme- diği için bitaraflığını"ilân etmişti. O zaman Danimarka Jutland yarım adasından ve Baltık denizinin ağ zındaki boğazları hâkim olan ada. lardan başka Kiel'e ve Lubeck kı yılarından Elbe ağzına kadar uz nan yerlere sahipti. Bugün Ham- burg'un bir mahallösi sayılan Al- tona da Danimarkanın idi ve Ham. burgun rakibi idi. O zaman Dani. markanın oldukça kuvvetli bir do. nanmas; da vardı. Bu vaziyet sebe- bile Napoleon isterse Dan'markayı İngiltereye karşı harskete getirebi- lir ve bu mühim bir tehlike olabi. lirdi. Çok uzak bile oisa bu tehdit ihtimali İngilizleri kuşkulandirrmş. tı. Bu cihetle İngiltere Danimar. kaya donanmasını İngiltereninki yanında harekete getirmesini ve buna muvafakat edecek kaç müstemleke dirmişti. Aksi halde İngiliz ması Kopenhagi bombardıman 6. derek karaya asker çıkaracaktı, Da. nimarka kralı, bu tehdide boyun eğmemiş ve hükümeti, Kiel'e nak. lederek mukavemete hazırlanmış, işte bunun üzerinedir ki, 1807 se- nesi 2 eylülünde İngilizler Kopen- hügı yakmışlardı. animarka için orası Avrupa. nin kileridir derler. En iyi tereyağlar, lezzetli peynirler, nefis jambonlar, orada hazırlanır, civar memleketlere hususile İngiltereye çıkarılır. Meselâ geçen sene Dani. marka İngiltereye 120 bin ton te. Teyağı çıkarmış, buna mukabil Al- mahiyaya yaptığı tereyağı satişı 38 bin tonu geçmemişti. Danimarka- nım domüz etlerini, yumurtalarını da'en gök İngiltere alır; çünkü İn. ltere peğih para halde Almanya ri ancak mamul eşya vererek ödemi. ye çalıştiğı fçii Düntmâtku Londra piyasasını tercih eder. Fakat yi. yecek sıkıntısı çeken Almanya, ya- nı başmdaki bü kilerde yığılı du. ran tereyağı paketlerini, yumurta istiflerini, teze jambonları gözü. nüne getirdikçe acaba ağzı sulan. mıyacak mı? Hususile bu kileri bo- şaltacak olursa yalnız ahalisinin ek. meğine katık katmış olm. miyacak; kim bilir kaç İngi sabah kahvaltısı #ofrasındaki zen. ginliği azaltmış olacak. Böylece bir taşla iki kuş vurmak ihtimali var ama Danimarkaya karşı vâki ola- cak böyle bir hareketin cevapsız ve mukabelesiz kalmıyacağı da şüp- hesizdir. Bununla beraber Dani. markalar bu vaziyette de yine (Sonu Sa, 6 Sü: 1) e YMM A GEYİK ANİ MÜKEMMEL BİR SEBZE Bu kış mevsiminde zerzevat Ye- meği seçmekte —bilhassa konser ve almıya kudretleri yetmiyen evlerde— daima güçlük çekildiği halde şalgam yemek pek nadir 0- larak hatıra gelir, Şalgama karşı gösterilen bu rağbetsizlik, doğru- su, haksızdır. Bir kere, insan oğlunun yer yü- zünde —daha ateşin icadından ön. ce, kamış çubuklar içine doldura- rak güneşten kızgın kayalar üze- rinde pişirerek— yediği sebze şal- gam olması ona bütün sebzeler a- rasında en yüksek tarihi kıymtei verir. Bizim eski atalar sözünün de, yılda hiç olmazsa bir defa şal- gam yemeyi & i gamın tarihi gelse gerektir. Havva anamızla Â- dem babamızın ilk yedikleri ye- mişin elma olduğu rivayet edildi. ğine göre, atalarımızın yılda bir kere olsun elma yemeyi tavsi; etmeyip te şalgam yemeyi tavsi tmeleri göze çarpacak bir şeydi İnsan oğlunun ilk yediği yemişin elma olduğu rivayet halinde kal- dığı halde, ilk yediği sebzenin şal- gam olduğu tarih mütçhassısları- nın gösterdikleri delillerle sabit olmuştur. Zaten, yemeklerimizde bulunan vitaminler ve madenler keşfedil. dikten sonra (şalgamın, tarihte yüksek olan piyasası fence de yük- selmiştir. Hele şalgamın yaprak- larr... İngilter gibi barı memleke! lerde şalgam yapraklarından denberi yemek yaparak —bilhassa koyun budu kızartmasının yanın. da garnitür olarak— lezzetle yer- lermiş. Bizimki gibi başka memle- ketlerde şalgamın yapraklarına rağbet gösterilmemesi büsbütün hata olduğu tahakkuk etmektedir. Amerikada ve Avrupada yapılan vitamin tetkiklerinin neticesine göre şalgam yaprakları tam dört türlü vitamin kaynağıdır: A vita- mininden yüzde 10,000, B 1 den 30, B2 den 100 ölçü C vitamininin. den yüzde 100 miligram... Bu he- sapça şalgam yaprakları lâhana. dan ve ıspanaklan üstün olduğu £ibi pırasa zaten hepsind. da kalır, Hele C vitamii mından yüz gram şalgam yaprâğı yarım portakal kabuğu yemiye algam yaprağındaki ini onun fiyatile kıyas ederseniz, şalgam yaprağı. nin en ucuz vtamin yemeği olduğu meydana çıkar, En ucuz fiyatla © kadar çok vitaminden istifade için şalgam yapraklarını matlaka çiy olarak yemek lâzım gelmez. Ağzı. na kadar su dolu bir tencere için. de, tencerenin ağzı sıkı sıkı ka) olduğu halde, kaynattıktan sonra üzerine biraz sade yağı haşlıyarak yemek yetişir. İsterseniz haşlan- mış yaprakların üzerine terbiye koyarak yahut kaşar peyniri ren- deliyerek fırında kızarttıktan son- ra ograten olarak ta lezzetle yiye. bilirsiniz. Madenlerine gelince, onlar da kıymetli bir hazine: Yüzde 3,40 miligram çelik, yanı sıra 7,14 man. ganezle ispanaktan daha ziyade kana kuvvet verir. Kükürdü, fos- foru, kireci, vücüde gençlik veren manyezyom madeni, neslin deva- mma hizmet edecek çınko madeni hepsi mükemmeldir. Yalnız insa. na akıl, fikir, bir de bayanlara gü. zellik” verecek iyot madeni el tir. Fakat onu da şalgam kökünü yemekle tamamlamak müm! dür. Şalgamın kökü yapraklariyle birlikte alınacağından zekâ ile gü- zellik te daha pahalıya mal olmaz demektir. Şalgam yapraklarınm ve kökü. sün bu hassalarmı öğrendikten sonra şalgam yemekte gene ihmal ederseniz günahı boynunuza kalır... Eski zaman hekimleri şalgamı ve yapraklarım romatizma ağrıla- rına, ağız ve diş hastalıklarına, astma hastalığma, bir de bazı kim. selerin koltukları altında hasıl 0- lan fena kokuya karşı ilâç olarak yedirirlermiş. Şalgamın bu hassa- İarı sonradan unutulmuşsa da, onun vitaminleri ve madenleri keşfedil. dikten sonra bilhassa C vitamini. nin bolluğundan dolayı lâç olabi. leceğine yeniden . inanmak müm. kündür. GÖPÜŞLEP Bir İnsanlık Müessesesi: Darülâceze (5.2.4“ Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel yy insan cemiyetinin posa halinde kenara attığı unsurlariyle, insan cemiyetinin göğ- süne “piç, yaftasmı yapıştırdığı #an çocuklarmı topluyor. Ha; bir başıyla bir sonunu bu müesses6- de bir ibret lâvhası halinde seyret. mek mümkündür. Nazik müdürünün davetiyle bu müesseseyi ziyaret fırsatmı elde ot. tim.Tertemiz bir bina. Bir zamanlar içindeki çocuklar gibi şehrin kenarı- na atılmış, içindeki ihtiyarlar gibi çürümüş eski binanın yerinde, tamir edilmiş, itina ve İhtimamın girdiği bir müessese İle karşılaşıyorsunuz. i pavyona ayrılan bu müessesenin dınlar ve çocuklar kısımlarını gez- İdim. Bir tarafta cemiyetin kanunla. rın yen tablatin çocuklarını, bir yanda cemiyetin suyunu içtikten sonra kenara fırlattığı hayat iskelet- lerini görüyorsunuz. Tablat, göğ- sündeki piç damgasına bakmadan İnsan çocuğuna verdiği neşe ve baya. tiyetle, hiç bir suçun hesabini ver- mek külfetine katlanmadan size gü len, hayatta sizinle ayni nasibi oldu. ğunu gülüşleriyle ifade eden bu ço- cuklara baktığınız zaman, sadece ta. blati ve hayatı görüyorsunuz. Cemi. yet bunun yanında gölgeleşip kalı- yor. Sen beni inkâr etsen de ben varım, işle beni kucaklıyan, senin insan benliğinin içinde büyüyorum, diyor.. Beşerin bütün günahlarımı silen ne İnsani bir kurtarış... Sevinçler, azaplar, İstıraplar, fe. lâketler, didişmeler, yıkılışlarla me. tcelenen bir hayatın, son punorama- sını da aceze kovuşunda görüyorsu. nuz, İnsanı, doğuşunda güzelleştir. mek için, yaratıcı zekâsını alevlen. dirmek için bütün kudretini sarfe. den tabiat, bir hayat didişmesinden sonra maymunlaştırdığı İnsanı bir külçe halinde önüne yığıyor, İşte se. nin de akıbetin budur, diyor... Biri- birlerini boğazlamak için, biribirinin boynuna saldıran bu insan cemiyet. lerinin kavgasmda, eğer bu son dö- şeği bulamazsan, şen bunlardan da bedbahtsın.. Diyor. Darülâcezenin İnsani kiymetini anlamak için, bu kovuşları gezmek, İnsanın maskara olmuş bu şeklini seyretmek kâfidir. o ii Bu sözler, benim Darülâcezeden aldı. ım insani intibalardır. Fakat Dürülâ İcezeyi bir insan cemiyetine, bir mede ni cemiyete lâyık bir müessese haline getirmek için söylenecek sözler bun- lar değildir. Sosyal mânasiyle Darü- lâceze, cemiyetin İnsana temin ettiği en son garantiyi, en kuvvetli içtimai sigortayı ifade ediyor. Ölüm düşeğin buradadır, diyor. Artık cemiyete hiç bir şey veremiyecek olanlara, cemi. yetin bu son sadakasıdır. Fakat ben. ce Darülâcezenin en büyük kıymeti, kurtarılan çocuklar koğuşunda teba- rüz eder. Zaman zaman içtimui kon- trolün en can damarından, analık duygularından vurduğu kadının, €a- nından, kanından kopardığı çocuğu” nu, cemiyetin hesap soran gözlerin. den saklamak için, kar yığınları İçi. ne, yangın harabelerine bırakıp gitti ğini görürüz. Bu kadın, bir insen ce. İmiyeti için ne büyük facladır. Bu ço- İeuk, hiç bir günahm bir zerre mesu- liyetini taşımıyan bu yavru, ana. smın, babasının suçunu, cemiyetin göğsüne yapıştırdığı “piç, yaftasım inelye kadar taşımıya ve çekmiye mahkümdur. o Darülâceze | bunları kurtarırken, başkalarının sucunun kefaretini ödüyordur. Bu çocukların içinde kimbilir belki de yüksek bir zekâ, belki de yüz zekâ gizlidir. Bun- ları kazanmak ne büyük bir kazanç- tir.Darülücezenin bu yüksek gayesi- ne varması kuruluşunun istikametini bu hedefe çevirmesine bağlıdır. Fas kat bugünkü maddi, manevi İmkân. ları içinde Darülâceze bundan mah” rumdur. Evvelâ senelerce devam © den bu ihmalin kaybettirdiği zaman! kazanmak meeburiyetindedir. Darülâcezenin o himayesi (altıma aldığı 152 çocuğu, 652 ihtiyar ve âcizi, 204, memur, müstahdemin, ve hademesi vardır. Bin kişiyi geçen bu mevcudün, senelik varidatı 181 bin liradır. Bu kalabalık nüfusun, yemesi, giyimi, maaşları, pavyonla, rin her nevi masrafları dahil olduğu halde nüfus haşına düşen para 50 kuruştur. Bu dar biltçe içerisinde Darülâcezenin — kendinden beklener işleri yapması mümkün değildir. Bt varidatın 85 bin lirasını belediye, 7 bin lirasmı Şirketi Hayriye, 12 bir lirasını Denizyolları, 4 bin Tirasım belediye ceza! temin etmektedir Darülâcezenin bu bütçe taksimin: İde görün iliştiği bir nokta ver İ Darlâcezenin sinema, tiyatro vessir eğlence müesseselerinden aldığı YÜZ. (Lütfen savfavı ceviriniz!

Bu sayıdan diğer sayfalar: