26 Temmuz 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

26 Temmuz 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NE Bzpgıj nu Ecnebi : — GAME ADA yaşi 8 Ay 189 » t vx «o » Ay s0 » ya d İN vana tina AYAR inernlğk eti şin al Eledet Brasiyle İS Mradır. Aba, Mr. Aren değişmez ema İçin mel ' uşak yağ Muna, veri kl İİT Yerlerinde Kontroller kontrollerinin Güm > am, bize mektedir. Zaton, bu ümit. : Yeranları bü sütun, AZA iledir İsimle : a buğün hâlâ, Bez 60 1. enavlarında, alelâ. Kuruşa ve iy KürüşA sütılmaktağ., Sitalsinin yat, e undan bayi Ostün- a e, ken di Plâiların ülinden 5 ihtikies tezi Bileği im ele le tercih ge ti etriye lie Ve maca kalas Milessesalar. gına gittik, lâmüballğa yaz zuhk kaşar ey. MAZI İcap eden Fakat biz, bu, halde, mu » derdimize kulak a. haller da ayi. ir davranmaları emek her yerde daşların evlerin. ilmiya değil, mües. Müşmhedeyi Beledi. otirdeğı konrol. ve Yerinde oldu. İçim yazıyoruz, Glirmek © parındaki Hâdise p* bie Tetikimiz. pa. “, kaz tren SR Sirkeci Barıri #g- enler halde, 6 olarak han Saran SOK Votandazla,. dara . Yat ve iüve rakima Bul M2 MAMASI İçin hiçbir övetliş m mizin hava. Vetmiyty, alarImızA da by RLİRENİ İletim mf. ktıbas ettiği. arkadaşımıza dn, dokuz istaş dlsaydı, onların in. seferlerin ga. akat mazi il 1, <> öralndaki Maki tek ahram ve | iğimiz kan tur için, Sir. m net sayı Fakat Shared, bire sual A Müfye * Memup le pay ire SS enn, bizi Sike NE İsta ül iKi İZ Kbzden geçi 10 yi, Set zamanına ler, md, güç, SARYAbilen tedi zarı, ZİNde 35 bin yoğ. Mek, bu makdy ye SASİATimKza, ta KO, an v Kğ ars b bizi İm A Eiyoan, ikea, e ii yy VE biti ei Ivgilterenin Amerikadan aldığı “Do uçlass,, tipi tayrarelerden biri: Bu tayyareler, ağir yük taşıdıkları hal de en fazla sürat veren tayyarelerd İr. - İngiliz Havacılığı Eskisine Nazaran Çok Kuvvetlidir Şr tayyare kuvvetlerinin yardımcılık ettiği İngiltere tayyareciliği, esaslı bir telim ve terbiye ile yetiştirilmiş elemanla. sm elinde kudretli bir silâh olarak bulunmaktadır. Büyük Harpten sonra daha ziyade tedafüt mahi- yette olarak av tayyareciliğine vermiş olduğu ehemmiyet bugün için Britanya adalarının harişten gelecek saldırışlara karşı müda- İsasını çok kolaylaştırmış bulunu. yor. Bu mukabeleye bir deshava- ya karşı korunma tertibatının iyi teşkilâtlandırılmış olmasını ilâve &dersek, neticenin İngiltere lehi. Be olarak meydana çıktığını görü. rüz, İngiltere, otuz dokuz harbinin başlamasile noksan bulunduğunu tasarladığı malzeme ve elemanla rını yetiştirme çarelerini aramış. tir. Amerikaya ısmarladığı mil yarlar değerindeki tayyarelerle iş görebilmesi ve hava hâkimiyetini kurması, ancak mütehassıs uçucu. ların seevcudiyetile kaim olacağı kanaatindedir. Bu maksatla da Ü- çü İngütere dahilinde, biri Hin- distanda ve biri Mısırda bulunan mekteplerden başka,. Kanadada seksen kadar meydan ve mektep tesis etmek zaruretinde kalmıştır. Keyes en müessir silâ.. N kımı bombardımancılık teş. Kil ettiğine göre, bu sınıfın da en OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ GÖZLERE İNEN AK SU Hekim ilinde oha katarakt derler. Fakat bu da su inmesi demektir, Eeki zamanlarda bu göz hastalığının sebebi Söze beyinden beyaz bir su inmesi ol. duğunu zannederletmiş te ondan öyle ol mişler, bu zan, tabil, yanlıştır. Gözde Katarakt hastalığı gözün İçinde, geniş. leyip sıkışmasıyla uzaktan ve yakmdan Föslermiye yarıyan adesenin şeffaflığını kaybetmesinden ileri gelir. Bundan do. Jsyi hastalığa tutulan kimse hiç göre. mez olur, O adesenin şeffaflığını —meselâ bir kaza neticesinde— birdenbire kaybettiği olursa da en çok defa haylice yaşlanmış kimselerde, adesenin şeffaflığı yavaş yavaş kaybolur, Mastalığa tutulan ilk #amanlarda —herkesin aksine olarak— Gündüzleri göremez de akşamları alaca karsalıkta biraz görmiye başlar. Bunun da sebebi hufif şıkta göz bebeğinin da. ha siyade açılarak adescde şeffaflığı he. müz kaybetmemiş olan kısımlardan gör. menin mümkün olmasıdır. Herhalde gözlerde uk sw hastalığınn bü ilk alâmeti hatırda tutulmak lüzum, dır. Gündüzleri göremeyip te akşam ll. seri biraz görmiye başlaymen gözleri bir kere muayene ettirmek lâzımdır, Ya, kında göz mütehassısı hekim bulunma, #a bile bu hastalığın teşhisini her hekim kolayca yapabilir, Çünkü göz adesesi yeitaflığını kaybettikçe donuk beyaz bir renk alır ve bunu görmek kolay 0. İir... Bundan dolayı bazıları katarakt hastalığına perde derler. Bu köz hastalığının başlangıcına bir alâmet te, yaşlıca kimselerin yakından görmek için kullandıkları gözlüğe git. ——— YAZAN —— A. AHISKAL İyi bilmesi lâzım olan ihtisas İşi seyrüseferdir. İngiliz bombardı- mancilarının çök iyi seyrüşeferci olarak yetiştirilmelerine dikkat e- dilmiştir. Amerikadan Avrupsya geçerek günün en müessir taar- ruzlarını yapan pikö bombardı- man usulüdür. Bu usulün tatbiki tayyarelerin ufak, sağlam ve oy- nak olmalarını daha ziyade ter- cih ettirir, İşte bu maksatla, av teyyareciliği pike bombardıman vazifesinde rol almış ve Britanya- nın müdafaasını temin maksadile kurulmuş olan av tayyareciliği kendiliğinden taarruz silâhları #. rasına geçmiştir, Ana vatan kuvvetlerinin top. raklarını koruyacak kabiliyet ve kudrette olduğu inkâr edilemez. * Yalmz kati bir hava hâkimiyeti kurabilmenin müşkülâtı, muharip devletler gibi, İngiltereyi de bü- yük masraflara sürüklemiştir. Sü. ratli ve steş kabiliyeti olan silâh. lar arasından işe yarar olanlarını seçerek, peşin para mukabilinde Amerikadan almak mecburiyeti ve taşıma zorlukları, üstünlüğün meydana getirilmesini geciktir. gide lüzum hissetmemeleridir, Çünkü &. dese şetlaflığını kaybetmeden önce ka, tılaşır ve ondan dolayı yakından gör. mek için gözlüğe lürum kalmar., De. mek oluyor ki yaşlı gözlüğünün camları|. fazla gelmiye başlayınca da —bunu ye, miden gençleşme alâmeti sayarak sevin. mek mümkünse de— bir kere gözleri muayene ettirmek İyâ olur. Göz adesesinin şeffaflığını kaybetmi,, ye başladığını anlamak için bir kolay gare daha vardır: Tütün paketinin siga,, ralerı bitükten sonra mukavvasından bir parçanm ortasma bir milimetre ka, dar genişlikte bir delik delinir, Aydınlık | ta kendi kendine iyi göremiyen gör © delikten bakınca uzakta bulunan şeyle, ri daha iyi görürse ak su inmiye başla, miş demektir, Onun inmiye Obaşlamaniyle adesenin büsbütün beyazlarıması arasında haylice uzun zaman geçer: İki yıl, üç yel, belki daha ziyade... O zaman içinde ak sunun İlerlemesine mâni olmak için türlü türlü ilâçlar sağlık verenler çek olursa da © ilâçların biç birine bel bağlanılamaz, Bu hastalığın devası, adese büsbütün beyazlanınca ameliyat yaptırarak ade, seyi çıkartmaktır. Göz hastalığı iki ta, rafta olursa ilkin bir gözde, bir müddet sonra ötekinde... Ameliyattan sonra in, san ışığa kavuşur. Yalnız, uzaktan gör, mek İçin, yakından görmek için ayrı ay, rt gözlük takmak sıkıntı olursa da ka, tarakt hastalığının geldiği yaşta insan bir çok şeyleri görmeyi zaten İstemedi. Ği için, yerine göre aksine gözlük taka, rak görememek te yaşlılıkta bir kâr ©. tar, miştir. Bununla beraber hâkimi. yet fırsatı vermiştir. Buda Bri. 'tanya havacıları için başarılmış bir muvaffakıyet sayılır. An tayyarelerinin havauön müdalassi, o bombardıman- ciların hasım toprakları üzerine ve çok gerilere giderek müessir oluşu ve bu sırada keşif, fotograf işlerini de yapmış olması, orduda kullamlacak keşif tayyareciliğini tahdit etmiştir. Burun içindir ki, av ve bombardıman tayyareleri. nin büyük rakamlarla satın alin. masına ve inş edilmesine karşılık tayyareciliği ikinci aki ehemmiyetine uygun bir ikmal ile iş başında tutulmaktadır. Bombardımancılar günün en kuvvetli silâhını Amerikadan a- Jacaklardır. Douglass tayyareleri zamanın en fazla yük İle cn çok sürat yapan silâhıdır. Altı yüzden! fazla sürati olan bu tayyarelerle yine Amerikadan alınacak ve sa. atte ali yüz seksen kilometre! sürat yapan (Curtiss) P —40 tayyareleri vardır. Bunların kısa bir zamanda İngiltereye tesli dilecekleri söylenmektedir. Bu halde, “yeni silâhları ile İngiltere havacılığı kiymetli bir varlık ku- racaktır. Bilhassa tayyareci yetiş. tirme sisteminin düzgün oluşu bu kıymeti bir kat daha arttırmakta. dır. İngilterede tayyare inşaatı ta- memile madenidir. Büyük Harp. ten sonra açılan bu çığır, bugün )eseaeeseeesee B ütün minarelerde verilen sölâ ile padişahın öldüğü, berke. se ilân edildi, Vefat hâdisesinden #Onru ilk merasim, büşına konacak saltanat tacından ziyade, cellâdın boynuna geçireceği gerdanlığa nam- zet olan şehzadeyi dairesinden Çi- karmak oldu, Kendisine, başta sad. rszam olmak üzere bütün vükelâ hiz ve tekfini yapılıyordu. sim, birbirini takip etti. Nihayet cenaze tekbirler, tehliller, bülbül sesli hafızların okudukları aşirler- le merhum ve mağfurun cennet ka. tsrına binmek için yaptırdığı ilk is. tasyon binasına, türbesine gömül- dü. Türbe bir gelin odası gibi süs. lenmişti; yerlere lâcivert zeminli Kürdüs halıları serilmiş, duvarlar en meşhur hattatların İevbalarile örtülmüş, sedel kakma rahlelerin üzerine Şeyh Hamdullah hattı, müzehhep kuranlar konulmuştu.Ce nazo, yalnız lâhte indirilmiş ve ü- zerinde henüz sanduka yoktu. Lâh din baş ve ayak tarafıma insan bo- yunda, ayrıca her tarafa da daha ufarak gümüş şamdanlar konul muştu. Türbenin kubbesinden sarkan bil. lür avizenin aralıklarındaki kandil. Mera lerden loş bir ziya süzülüyordu. Ö-| len padişah, türbesinin vakfiyesini zenginleştirmek maksadile, bütün emval ve emlâkini zaptederek bir. biri ardınca üç sadrazam boğazlat. tığı için, ahret seferinin bu istas- yon binası, Şark mimarlığının en kiymetli bir âbidesi denecek dere. ceda güzel yapılmıştı. Sarayda devir hatimleri oluyor, Enderun ağaları bohurdanlıklarda öd ağaçlarını tszeliyorlar; herkes zahiri bir vecd ile istiğrak halinde gibi görünmekle beraber, hiçbirisi. nin fikri gidenle meşgul olmuyor- du. Sadrazam Karpuz Ahmet pa. şa, gözleri yarı kapanmış, tesbihi. ni çekerek, dudaklarmdan şahadet kelimeleri murıldanırken: — Hazine tamtakır, cülüs babşi- şini nereden bulacağım? Ocak es. kilerine lâf anlatmak kabil değil! diye düşünüyor. Kaptan paşa da geniş göğsünden gürültülü iç çekişlerle: — Karpuz, akçe bulamazsa; kel. levi verir. Ben nasıl olsa sadareti kaparım, diyor. Şeyhülislâm rakibi Rumeli ka- zaskeri Abdülleziz efendiyi süze- rek kendi kendine: — Hele şu kara tonbaya bak he. le. Sağlam yerime göz dikmiş. Bu- dala, bilmiyor ki, Valide Sultan bir dediğimi iki yapma; Kubbe altı vezirlerinin hemen hepsi de ayrı ayrı: — Karpuz her halde yolcudur. Acaba ondan sonra mühür buna ge. lecek mi? diye düşünüoyrlardı. Vükelâ, vüzera, bunu düşünür- lerken, dairelerinde şehzade olmak felâketindn başka bir günahları ol- miyan bir sürü masum çocuk ta, (Âdeti Osmaniye) ye intizaren, en ufak gürültüden kuşkulanarak in. tekâmül ederek çelik inşaata csas vermiştir. Malzeme sağlamlığı, u. çucuların ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılıyabilecek uygunlukta yapıl- mış olması, büyük avantajlardır. arbe girerken (Almanya, Fransa ve İngiltere için tayyare mevcutlurı üzerinde Ta kamlar siralandı. Fakat zaman ve hâdiseler bize, bu miktarların tah mini olduklarını ispat etti. Bugün İçin bu rakamlar Üzerinde dura. rek, gerek İngiltere ve gerekse Almanya için dört bin veva beş bin tayyareleri vardır, demek ve kehanet göstermek doğru değildir. Çünkü sanayini seferber ederek, istihsalâtmı geçer yılın iki misli. n6 çıkardığın: duyduğumuz İngii- tere, Amerikadan da her gün sa- yist artan Giparişlerini almakta- dır. İki yıl önce İki bin tayyaresi varken, İki yıl sonra ve bin do. kuz yüz kırkta, bunun dört bine çıkarıldığını biliyoruz. Seferi kuv. vetlerin de iş bası edilmesile, ha- sılanın kabarık olacağını düşün. mek ve İngilterenin müdafaası kâdar, düşman memleketlerinin de baskı altında bulundurulması düşüncesile hava kuvvetlerinin hâkimiyet kurma yolunda çalışa. caklarına "inanmak en doğru bir hareket olur. Yalnız şu var ki, ka- zanılan zaman, Büyük Britenya İmparatorluğunun kuvvetlenmesi yoluna atılmış adımdır. Bugünün s#anayiindeki iş bölümü de hasıla. nır en büyük randımanı vereceği. ne inanmıştır. cecik boyunlarına geçirilecek yağlı kayışları bekliyorlardı. #E“ örbede, biri cenazenin baş. 4 diğeri ayak tarafında iki türbedar vardı. Her ikisi de diz çökmüşler, gözleri kapalı kurar 0- kuyorlardı. Oymalı pirinç kandil- lerden duvarlara şekiller oaksedi. yoz. Loş ziya içinde hafif hafif sal. lanan bu iki sarıklı, canlanmış me- zar taşlarını andırıyorlardı. İkisi. nin de sanki birbirlerinden haber. leri yok gibiydi Türbede ikütu değil, süküneti bozan yalnız bu İki adamın dudaklarını oynatmaları i- di. Lâhdin baş tarafında bulunan türbedar, birdenbire gözlerini artı, durdu. Arkadaşma haktı:. O bölü, muntazam surette basını sallıya- rak, okuyordu. Okumasına fasıla veren yavaşça: — Mümin hoca! deği, Mubatabı başını kaldırdı. Naza- rile arkadaşının ne istediğini sordu — Duydun mu? — Neyi? — Bir gürültü isittim de — Hayırdır inşallah! Ben bir şey duymadım. Hi tekrar okümiya basla. mışlardı. Bu sefer ikisi bir. den durdular. Aralarında uzanan taze mezardan iki defa gümbürtü- ye benzer bir ses işitmişlerdi. Baş taraftaki genç türbedar fısıldar gi. bi sordu: — Sen de duydun mu? Yaşlısı korku İle etrafına narsk: bakı. . TÜRBEDARIN SIRRI, — Duydum. Acep ne olsa gerek? Genci cevap vermedi. Mezardan kuvvetli kuvvetli darbeler geldi. Sualine cevap alamıyan yaşlı tür- bedar, sapsarı çehresile hazan yap- rağ! gibi titriyen refikine! — Hafız İbrahim! Ne yapacağız şimdi? dedi, — Vallah bilmem.? Derinlerden feryadı andırır, bo. ğuk bir gürültü, ikisini birden ka- pıys doğru koşturdu. Papuçlarını giyerlerken, tecrübe sahibi olan yaşlı türbedar: — Oğlum, dedi. Korkacak bir şey yok. Efendimizin mübarek nâ. $ı hortlamaz. Belki tamamen öl. meden gömülmüştür. Gidelim ku- lağımızı mezarm üzerine koyup dinliyelim. 'Tekrar mezarın yanına geldiler; İkisi de uzandılar, Kulaklarma v. zıltı gibi bir sada geliyordu. Hafız İbrahim doğruldu, — Mümin hoca! dedi. Ben, he. men gideyim haber vereyim. Efen- dimizi diri diri gömülmeden kur. taralım. Velinimetimizi bile bile öl. düremeyiz. — Doğrudur hafız. Koş, haber ver, Hafız İbrahim çediklerinin üstü- ne acele papucları giydi. Türbenin kapısını açarken hoca Mümin ba- gırdı: — Hafız! — Çabuk söyle hocam." — Dur, gitme. — Neden? — Oğlum. Buradaki cenaze ha. mal Velinin ölüsü olsaydı, iş ko- laydı.Fakat mesele öyle değil. Ölen ve gömülen bir padişah. Tekrar di. rilirse, ne olacak? Yeni padişaha herkes biat etti; saltanat değişti; bu mezardan çıkan ne olacak? — Ne olacak? Yine padişah ola, cak. — Yenisi ne olacak”? — Ben o kadar ince düşünemem. Mezardan gelen gümbürtüler da» ha şiddetlenmişti, Hafız İbrahir — İşitiyor musun? dedi. Gözü. müzün önünde caniile uğraşın koskoca bir sultan var. Bunu böyle bırakabilir miyiz? — Oğlum. Buiş veballi ir. Korkarım başımıza bir belâ gelme. sin, — Ne vebali gelecek? Efendimiz ölümden kurtulursa, seni Rumeli, beni de Anadolu kazasker! yapar. — Çocuk. Sen padişahları bil- mezsin. Kimsenin minneti altına girmek istemezler. Türbeyi bıraka, lum, Kapıyı çekip gidelim. — Deli mi oldun be hoca! Öm. rüm oldukça duşuma girer. Bile bile Allah binasını nasil yıkarım? Durup dururken, padişah katili mi olayım? vin hoca düşündü. — Hafız! dedi. Mademki ha- ber vereceksin. Benim de bu işi bildiğimi, senisle berabör olduğu. mu söyleme, Sorerlarsa, “hocanm sancısı tutu, evine gitti, ben yal. pızdım., de — Öyle derim. — Öyle diyeceğine sart et, — Üçten dokuza şart olsun. * Hafiz İbrahim soluk şmuga verir kona- #iha koştu. Kâhyayı buldu, kim olduğu- mu söyledi: — Vakit kaybetmeğe gelmez... Devlet Yömu yörmeliyim, dedi, Türbedarı, paşanın huzuruna çilsardi- lar. Ahmet paşa, hefizin ayaklarına kan punarık titreye titreye anlattığı hâdiseyi iyice dinledi. Sonra sükünetle #erdu! — Sen, bü gürültüleri duyduğun vakit 4 Buşla kimse var mıydı? — Hayır devletlâ efendim. Öbür tür- Mümin hoca, birdenbire sincilan- mış ve evine gitmisti, Ben yelrızdim. Sad'dzam yerinden kalkte — Aferin hafız oğlum! dedi. İşte insan velinsmetine böyle sadakat gösterir, Va- teyim ben emir vereyim de efendimizi kurtaranlar; sans da umduğundan fazla ihasn edeceğim. Artır bundan sonra 2â- ruret yüzü görmezsin, Ahmet paşa, odada hafızi yalnız birs- karak çıktı, oAlarağı Mhsanı düşünerek türbedarın içi içine mömryordu. £ sonra kapıdan sadrzam kâhya- # girdi, hatır İdrahime: — Suhihi devlet efendimizin esna ih- sem var, Gel ardım sıra, derli Birlikte geniş o metsivenden — indiler; konağın dış bah e sıktılar, Taflan bir yoldan geçerek shir dairesine vardım Ine, KAhya, arahiz duran snmanlığın kas pisi mertek, hafiz İbrahimi içeriye itU ve kupıyı çekil, Törbedarın karsısında kolları swarm, elinde yağlı Kemendi ile cellât Kara Veli duruyordu. ULUNAY » di gi öleli

Bu sayıdan diğer sayfalar: