30 Mart 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

30 Mart 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 3-041 sui 5 « Dünyanın rr Siyasi anzarası h- r. 0 r| 1 harbin Başın- n Büyük ri vukua geldiği gün besistanda ik ğine bakılırsm birliği bozarak kaleyi içinden fethetmekler ümit- lerini kesmediklerine hülünetmek icap eder, 3 — Almanyanın kırdan manevi oütuzunu iade etmek mecburiye- ti ile #yni zamanda oYunanlatana a ve Yuşnılavyaya kara, İtalya ile |) Birin harekete geçmesi itmeli mevcuttar, Ye Alman korsan gemilerinin tah- ribine intizar olunabilir. ies Bir Hezimet: Rin harbin başlan- gıcındanberi karşılaştığı “en büyük mukavemetin ve si- yasi hezimetin, yâni Yuğosla' ya milli ihtilâlinin vukun geldi- € | ği gün İngiliz kuvvetleri Habe- li © t u - | - > z 2 r p i sistanda iki mühim stratejik İ noktayı Keren ve Harrar'ı zap- | tetmişlerdir. ; | | Bundan sonra, Şarki Afrika- daki İtalyan İmparıtorluğunun tasfiyesi pek uzun sürmiyecek / ve İngilizlerin büyük zaferleriy» bi bitmiş olacaktır. Liby: İrgiliz kuvvetleri de Bingazinin işgalinden sonra teda yete gecmiş olduklarından ge- rek buruda ve gerek Habeşis - innla serbest kalacak olan bü- yük kara ve hava kuvvetleri; başka harp sahnelerinde hare- kele görmek üzere serbesi ka - şiacaklardır. 7 ! Mevsim dolayisiyle, o Simali | Afrikadaki mağlüp İtalyan kuv- vetlerinin Alman kuvvetleri ta- rafından takviye edilmesi Mı- İ sır için önümüzdeki kışa kadar kir tehlike teşkil edemiyecektir. Almanların bü cepheden an cak hava kuvvetleri ile Süy $€ akın yapmaları mümkün © Tabilecektir. Yugoslavyada : elgrad hükümet darbesini 5 takip eden ve Almanya ın aleyhinde, İngiltere, Ameri- / ka ve Sovyet Rusyanın lehin- de yapılan coşkun tezahürler ve nümayişlerden sonra bütüm Yu- goslavyada normal hayatın baş- ladığı haber veriliyor. Esasen yeni Başvekil de, her hangi bir harici müdahaleye se- bebiyet vermemek gayesiyle, «millete sükün ve intizam gavsi- ve etmiştir. İngiliz ve Amerikan mahafi- Tinin Yuzoslavyaya karşı vazi yetleri gayet sarihtir: Yeni hü- kümet paktı reddettiği takdir- de Yugaslavyaya dei askeri bas kla Mösyö & Mztmoka'ya Alman GL m l 9 — Baş ağrısı bazılarında ka- fa kemiğinin arasında, içerisinde | bir İltihaptan yahut başka #üzlü| bir arızadan gelir, Bunu ayırt etmek hekim İşidir ve cok defa röntgen ışıklarivle fotoğraf çek» meğe lüzum gösterir, Fakat, bilhassa hayatın sonba- hanına erişmiş bayanlarda, ense| | kökünde, etle deri arasnda küçük İküiçtik ka'ılıklar. hâsl olduğu va ik't bundan siddetli bir baş ağ- variddir. Bereket kücük katılıklar ha: 10 — Burundan gelen bas ağ- Mam pek çoktur: En iyi delili, insan mezle olunca başının ağrı- Ması, B:, un İçerisinde polip'er İde baş ağrısı v Bazıları, bu. runlarında nezle yahut hastalık. lunmadığı halde, gene burunlar rından gelen haş ağrısı çeker'er... Yüz kemik'eririn aralarındaki Luşlukların iltihabından gelen TAN: ENE Baş Ağrısı Nereden ei ASONE Türkiye BEDELİ nüfuz ve satvetini istediği bir zamanda bir hükü- met darbesinin vukua gelmesi. Almanyanın hem siyasi nüfuzu göstermek nu kırmış, hem de askeri plân altüst etmiştir. Bu yeni vaziyet karsısınde hakkında henüz vazih bir söylenemez. Berlin ve Roma radyolarının: Hırvatların vaziyetinden ısrarla | sey bahsetmelerine, Hhrvat lideri Mscek'in yeni kabinedeki vazi- fesini kabulde tereddüt ettiğini lemelerine bakılacak olursa, woslav birliğini bozmağa ca- lıstıklarına ve kaleyi icinden fet hetmekten henüz O ümütlerini kesmediklerine hükmetmek i- cap eder. Paktın Mukadderahı: : Am makamları paktın mukadderatı hakkında üz bir şey söylememislerdir. Yarı resmi makamlar ise, tın imzasınday itibaren m Incağı ve bu hükümetin imz9- ladığı bir muahedenin onun ye- rine gelen diğer bir hükümet tarafından bozulamıyacağı nok- tavında durmaktadırlı Yeni Yugoslav hükümeti de bu hususta henliz sarih ve kat'i beyanatin bulunmus değildir. Fakat bu milli ihtilâl hareketi. nin mahiyet ve istikameti ma- lüm olduğuna göre, yeni hükü- metin paktı tatbik etmemek i- çin elinden gelen her seyi yapa. cağı muhakkaktır. Esasen bu paktın bir seneden fazla bir za- mandır toplanmıyan milli mec- lisler tarafından kabul ve tas dik edilmemiş olması keyfiyeti yeni hükümetin Almanyaya kar $ı kullanacağı en kuvvetli silâh- lardan bir olacaktır, Hükümetin, Almanyanın 1 rar ve tehdidi karşısında güvene, nebileceği daha müessir silâh ta, bizzat Yugeslay ordusu ve onu edecek olan İngiliz ve! Tabii arıza ve münislarına 5- lâveten kuvvetli müdafaa terti- batı ile tahkim edilmis olan Yu goslavya arazi i ve sun'i mânialara malik olmıyan) dümdüz Polonya ovası olmadı- ğım ve motorize kuvvetlerin yıldırım harbine müsait bulun- harbiyesi herkesten iyi bilir. Yuyoslavya- ya karşı bir taarruzun bilhassa çok pahalıya mal ola idrak eder. Diğer cihet- ten, plânı altüst olan Alman- yanın, yeni vaziyetin icap et- tirdiği askeri tedhirleri alması için zamana ihtiyacı olacaktır. Fakat bütün bu © endişelere rağmen Almanyanın, kırılan münevi nüfuzunu inde etmek mecburiyeti ile ayni zamanda Yunanistana ve Yugoslavyaya karşı, İtalya ile birlikte hare- kete geçmeleri ihtimali mevcut- tur. Atlântik Muharebesi: Üs sn evye bir beyana: tında Atlantik meydan muharehesini mevzuubahx eden Mister Churchill'in şu sözleri çok şayam dikkattir.. “Bir kaç ay geçmeden bu muharebenin kat'i surette kazanıldığını sizle- re bildireceğimden şüphe etmi - yorum.,, Bu sözlerdeki kat'iyet, pek Dayama 4 #ncide) 4 üncüde) aa baş ağrısı pek devamlı ve pek ıstıraplı olur. eiediyemiz lokanta, bapçı dükkânı vesai yecek satılan yerlerde teşhir — sergeme Usul: pek sevindim. Şimdi en büyük zevkim hem bunların, hem de mezeci, pasta- cı, muhallebici, şekerci came - kânlarının birer perde ile örtül- düğünü, emrin şiddetle, ısrarla tatbike geçtiğini görmek ols. ei zaten bu meseleyi, daha dünya harbi patlak vermeden, (yutkunmadan yürünemiyen Şe- hir) başlıklı bir yazımda ve bu sütunlarda uzun uzadıya İnce- lemiş, yemekleri görücüye Çı - karak âdetinin fenalıkların - dan Yana yakıla şikâyet etmiş - tim. Müsehabemin bir yerinde dersiştim ki! “Yutkunma sebep lerini azaltmak, son haddine in- dirmek bir belediye, bir sıhhat ve bir vicdan vazifesidir. Dede- lerimiz fınından gelen tepsileri örtmeden ve birbirlerine gön - derdikleri yemeklerin kapakla- rını sıkıca kapamadan sokaktan geçirmezlermiş...., O şikâyetlerim kendimden zi- yade başkaları, elâlem içindi. Yoksa ben herhangi bir came - kâna konan herhangi bir nesne- den az çok bevesimi alacak va- ziyetteyim. Ayrıca ne oburum, ne aç gözlü, ne de - cinsim icabı tabiidir ki - emzikli ve aşerme halinde! - Km İZ D) iressksiniz ki: — seşnir aleyfitarlığında “niçin bu derece titiz, sert ve İnatçısın?., Bu süsle 'öevap vermek için epeyce cihan'har bi senelerine “dönmek, size bazı Takamlardan, hatıralardan bah- selmek, mükayeseler o yapmak lâzım gelecek... Netice lehte o- lunca eski ile yeniyi kıyaslaş - turma ve karşılaştırmanın ga - yet faydalı, teskin edici, teselli verici bir tesiri vardır ve görü- yorum ki, bugünümüzden mem nun olmak için dünkü günleri hatırlamanın da tam sırasıdır. O harp içinde başımızda e- cemi, cahil ve idraksiz bir idare mevcuttu, Bırakınız bilfül ateşe atıldığımız tarihten * sonraki &- cıklı vaziyeti... Bitaraf kaldı - «mız başlangıçtaki devirde bi- i amli iktsadiyatı birden bire altüst oluvermiş - Ne ko- ordinasyon, ne kontrol, ne narh, 8. O. 5. İşaretini, Kim Kim Çıkardı? eniz ardinda karanlık bir gece... Ortada cit yok. Ier taraf o ka- Kolina yük misi yavas vav ilerliyor. Birden- bire bütün sükü- tu bozen bir gü. rültü. Bir infilâk.. Hemen ge minin telsizi isliyor... “S. 0. S, mayine carptık.. Ko. lina gemisi., Mevkilmiz 23 şimal, — “ii . S.. S. işaretinin tarih- 11 — Gözlerdeki arızaların se- bep oldukları haş ağrısı en az ha- gelenlerdir; Gene, henüz bülüğ yaşına girmiş bir delikanlı bir kitap okuyunca yaşı ağırır, kırkını germiş bir zat ne vakit gazetesini okumak istese haş ağ- Tısına tutulur, ikisinin de, göz- la bir göz mütehassısına giderek kendi gözlerine uygun lük reçetesi alır ve göz” kursa, baş ağrısından kurtulur... Bunlardan baska gözlere musal- lat olan hastalıkların hemen hep- si baş ağrısı getirirler, 12 — Başın içerisinde bir ur hâsıl olup ta beyinle murdar ili- ğinin içindeki suyun tazyiki ar- tanca baş nirisi geli 13 — Bunun aksine olarak, © suyun tazyiki her hangi bir se- hepten - meselâ insan başının ö- zerine düylüğü vakit - azalınca gene baş ağrısı meydana çıkar, İlk defa 1903 senesinde Ber- lin konferansında #emilerin teh- like ile kartılastıkları zaman ve- rebilecekleri bir isaret kullar- miya karar vermisterdir. Bu fik. ri ortava atanlar İtalvan bahri- vesinin kongre mümessilleri ol- mwstur, l edilen işaret O zaman kal p| “SSS. DDD.,, idi $ vapur kelimesini, D tehlike- vi İfade ediyordu. Yani kisacası “yanur tehlike, demekti. Ertesi sene Marconi sı for- mülü teklif etti, “C.G. D.. bu acele yardım ediniz. demekti. Tam iki sene beynelmilel . sifre olarak bu üç herfi kullandılar. En nihayet 1906 senesinde Al. manların bir teklifi üzerine “5, O.E. formülü kabul edildi. Yalnız “E,, harfi mors alfabesin- de bazı dalalar karışıklıklara se. bep oluyordu. -Telgrafcılar ne- dense bu harfi kavramakta güç lük çekiyorlardı. rapi Haftanın Musahabesi ESKİ HATIRALAR, YENİ HÜKÜMLER zl TAN a Yazaki “9 Refik ne mücadele, ne künun, ne ce- ceza - piyasa, kapanın elinde kalmıştı. Filvâki yine sürgüne gönderilenler vardı; amma bun lar, şimdiki gibi mubtekirler de Bildi; çeşit çeşit muhtekirlerden dâd bir, feryat iki sızlananlar, yaka silkenler, gadirlerine uğ- Tıyanlardı! O zaman tuttuğum o notlara nazaran, meselâ şekerin okka - sı, Avrupada harp patlama « dan önce bizde 2 kuruş 30 para imiş... Sırasiyle kaça çıkmış, bi- liyor musunuz? Beşe, on beşe, seksene, yüze, iKi yüze, sonün- da dört yüze bile! Hattâ birine 14 vagon şeker ihsan edilmiğ. Ben de üşenmeden hesabını yapmışım: Bu 14 vagon, yüz kırk bin okka tahmin edilince eski hesapla 2800 lira ederken iki liradan satılmak şartiyle 280000 lira tutmuş ve bu ser « veti bir harp zengini yutmuş! Bugün de ayni tatlı hülyaları kuranlar yok mu? Var; fakat ya hâkim karşısında ve mücrim vaziyetinde bulunuyorlar, ya « hut Anadolu kasabalarında men 1 sıfatiyle! Ss ize yiyecek fiyatlarından birazıcık daha bahsede - yim: Enfes sade yağın okkası evvelce 14 kuruş imiş, 400 ü bul muş! Kahve 9 va 201 İs ye çıkmış! Yâni 31'kuruşluk “mal İçin tam 2580 kuruş yermek Jâ- zımgelmiş! Hesaba aklı erenler isterlerse yüzde kaç yüz, hattâ kaç bin nisbetinde bir yüksel - me hâsıl olduğunu bulsunlar. Netiçeye bakıp ve bugünü dü - şünüp derin bir (oh!) çekmek saadetine erecekleri için iş, cid- den zahmete değer! Hattâ ihtikâr, idaresizlik, teş- kildisızlık, anarşi © dereceye vardırılmış ki - yine notlarıma göre - harp zamanı yalnız boş çuvalına verdiğimiz para ile Sites evvel bir dolu çuval sa- bün ve yalnız boş tenekesini al- dığımız bedelle bir dolu teneke zbytinyağı temini mümkün imiş! Bir müksyese daha yapmışım: Bunun üzerine “E,. harfinin değiştirilmesine kârar verildi. İngiliz ve Amerikan murahhas. sri bu “E, harfinin yerine İ- kinci bir S harfi konmasını tek- Mf citiler ve bu arzularının se. bebini şöyle izah ettiler: İngilizce “Save Our Soul, bi- şim ruhumuzu kurtarınız!,, de- mektir. Bu üç kelimenin baş harflerini birleştirirsek (ortaya çıkan şifre $. O. 5, dir. İşte © Ründenberi bu şifre beynelmilel olmuş ve bir daha da değiştirilmemiştir. * İki Kardeşin Hikâyesi merikada Boston şehrin- de bütün fen ülemiini meşgul eden şöy - le bir vaka olmuş- tur. Bu şehirde oturan iki kız kardeşin © birden. bire sol elle- rinden $on derece parlak bir ziya intişar etmiye başlamış « tır. Bu ziya o kadar kuvvetlidir ki, onun ziyasiyle alaca karan- lıkta bir kitap okumak bile mümkündür, Gündüzleri bu ışık o kaybol - makta, eller bütün hararetlerini kaybetmekte, buz gibi olmakla. dır. Bu hâdiseyi takip etmek'e ALINM dar. sessiz ki. Yazan: Sevim SERTEL . Halid Harp patlamadan 16 lira saya - Yak bir öküz arabası ile nakli mümkün olacak ağırlıkta zeytin fanesi satın alebilirmişiz; bu ö& küz arabasına güç sığan zeytin, harp esnasında yalmz on altı vk- kaya inmiş, yani bir el sepetine konup aşağı yuları elde taşına- bir yük! Ayrıca düşün- meli ki, zeytin, yerli mahsuldü. Bütün bunları, böylece bildik ten sonra piyssamızın şimdiki yükselme denen vaziyeti, tuhaf ir grafik şeklinde gösterilmek lâzun gelirse fil yanında kurba» 4 süfresi, Missisipiye kıyasen urbağahdere, ya dağla- n karşısında Yüşâ tepesi, Andrö Gide'in önünde Hâlet Çelebi gi- bi kalır. Işte insana: “Elhamdülillh, hâza min fadli Rabbi, beterin - den beteri varmış, şül günlere!,, dedirtecek, dünyayı bütün hâdiselere rağmen, pem- be gösterecek bir mükayese' imdi gelelim, müsahaba « min başındaki mevzuya, yiyecek satan dükkânların ca mekânlarına karşı duyduğum ve yine o devirdeki acı harp hatıralarına, bağlı o bulduğum mEVZUA: : Pek tabiidir ki, halk deste deste parayı sayıp o ateş pahi na satılan nesneleri alamaz; hü- kümet te Ten yiyecek ve | piyasa - dan Tall Vie sid yenilik lerde olduğu gibi, akıl edemez- di; onun için de milletin hisse - sine dükkânlar önünde sadece yutkunmak düşerdi. Ben bu vaziyeti, yine ken - dimden ziyade ahalinin hissine, çilesine tercüman olarak ve mevzuun acılığına bir nebze mi- zah tadı karıştırarak yazılarım » da ortaya koymaktan çekinme- miştim. Zannediyorum ki, o fe lâketli devirden elde kalan bek yla canlı vesikalar bunlar - Ir, Bakınız, eski tâbiriyle “me'- külât,, dediğimiz yiyecek içecek dükkânlarının camekânları kar- sında neler duymuş, ne haller olan #limler büyük bir esrar karşısında bulunduklarını itiraf etmişlerdir. Birçokları ise hayal gördük- lerini, bunun hakikatte böyle ol madığını iddia etmektedirler. Fakat vakayı görenler pek ie tür. Her gece iki kız 50| ellerinden parlak bir ışık al maktadır. Bazı âlimler bunun sebebini şöyle izaha çalışmaktadırlar. Bu elde tebarüz eden kuvvetli bir sinir buhranıdır ve dışarıya f0s- for neşrine âmil olmaktadır * * Kör, Sağır ve Dilsiz: omalı Giovani Moriconi 60 yaşında kör, sağır ve dilsiz bir adamdır. Eİ Fakat o, köşede e oturan ibtiyar bir e sakat Gli ği - a bU- İı. ai mükâhifte, bardımân yaresinin #odelini bulan büyük adam olarak anılmaktadır. “Onu Româ ve dilsiz ens. titüsünde bir (eböniste) olarak yetiştirmişlerdi. Moriconi sevdiği bu meslekte büyük bir kabiliyet gösterdi ve yükseldi. Fakat, bir gün ağır bir hasatlığa tutuldu ve gözleri kör oldu. yahut lüks Mİ geçirmişim: Bakkal camekânletina istihkar ile bukacak derecede tok olduğuma tesadüf edemi- | yorum, Midemin içinde so - luksuz ve fasılasız, birteyiye yemek iştihası sancı gibi bek- iyor. Sanki midem aç gözlü bir mahalle çocuğu... Elinden (muş, gezdiriyorum, O, ber camın önünde bir defa irki - lip “isterim!,, diye haykırı - ben çekip götürmiye uğ- raşıyorum; “daha iyisini alı » rım, tuu, bu kaka!, gibi ya- lanlarla, yahut: “Hay arsız oğlun, beni rezil ettin',, kabi. İlinden şikâyet ve azarlarla ar- zularından vaz geçirmiye ça- lışıyoram, İçimde üç ayr kişi saklı. Biri aç gözlü, “ye!,, diyor; bi- ri hisabi, “ya e ihtariy- le elimi tutuyor; biri de ah - lâkıyundan: “Yürü ve nefsini yeni, vaazında bulunuyor, İşte, böyle, mizaçları birbiri. ne uymıyan ve kavgadan vaz| g geçmiyen üç zıt fikri içimde taşımaktan harap oldum. Be- reket yutkunmama karışan yok, Muharebe bize kuvvetli bir yutkunmanın yarım karın doyurma yerini tutabileceği- ni öğretti. Beslemiyorsa da çocukların boş lâstik meme başları gihi avntuyor ya! GAZ u yazılarımdan anlaşılıyor ki sırf yirmi, otuz harp i ile mürtekibin zevki, is- in camekânlarda hav- yarından meyva şekerlemeleri- ne kadar her şey varmış; bütün bunlar halkın yolu üzerinde ve gözü önünde... O halk ki, süpür- ge oan, yapılmış kerpiç idaresinin. güç Seli verdiği kokmuş kandil yaz Şira benup kifulinefe. etmekte. Yine camekânlardaki lüle Jü-| le kaymak, kutu kutu havyar, büklüm büklüm tereyağı; pas- tırma askıları, sucuk kangalları, çiroz hevenkleri ve lokanta vit- rinlerindeki mayonezli levrek, zeytinyağlı enginar, kuzu dol - ması tabakları seyrinden öyle perişan olmuşuz ki, gu temen- nide bile bulunmı , İstiyorum e ka- pesından matbaanın önüne ka dar bir tünel açılmış olsun da sağımı solumu görmeden işi- me gideyim ve yine öyle, ca- Yin gözüm ilişmeden evime döneyim. Vücudümde- (Devamı Sa, 4 be) O günden sonra, Moriconi tay yare modelleri yapmıya başladı. Bu sahada zamanla o kadar us- ta oldu ki, bütün hassalarna malik olan en tanınmış müte - hassıslar bile bu hususta onun- Ja baş edemiyorlardı. Bu alil'a- dam, en küçük teferrüata kadar! her şeyi fevkalâde bir doğruluk- Ja hesaplıyor, ortaya mükemmel denilecek modeller çıkarıyordu. Kmise onunla konuşup anla- şamıyordu. Yalnız kendisi gibi Sağır ve dilsiz olan karısı ve iki kızı onunla acayip bir alfabe vasıtasiyle © anlaşabiliyorlardı. Karısı ellerini onun ellerine bas tırıyor, bir takım işaretler ve « Terek her şeyi izah edebiliyordu. Kocasının derdini yalnız bu kadın anladığı gibi, onun da iça- retlerini yine 26 yaşında olan kın anlıyabiliyordu. Bu ana Xız arasında diğer işaret tarzı mev- cuttn. Bir gün Moriconi karısını ya- rına Çağırdı ve ona uzun uz dıya çizdiği bir model üzerinde izahat verdi. Bu, şimdiyo ka- dar Yaptığı modellerin hiç biri- sine benzemiyordu. Kadın da heyecanla bakin bunları kızına anlattı. Bu kızcağız da en yeni sağır ve dilsiz konuşma metvtlar Tinı bildiği için” bir tercüman vasıtasiyle ber şeyi ortaya dök- tü. İşte o zaman kıyamet koptu. Zira Moriconi'nin bu son modeli Italyan tayyare âleminde bir in- kılâp yapmıştır. Bügün Ttalyan- ların kullandığı en son bambar. dıman tayyarelerinin omadeli böylece meydana çıkmıştır. rsMDEN Bahariyye neak bir haftadır hk bir bahar kokusunu almuya başladık. Bundan evvelki güzel havalar, giden mevsimin kendini biraz b “Eskiden baharda eezahaneler kapaklı kâselerle “nevruzivye,, gönderirlerdi. Bu macunun fay- dasını bilmediğimiz halde hem baharlı, hem de lezzetli olduğu İ için parmak parmak yerdik. Lahana, pırasadan bıkan boğaz düşkünleri, Silivri yoğurdiyle İteytinyağlı taze baklaya, et su- İyu ile helmelice pismiş semizo- luna kavuşacağız, diye bayağı İ sevinirlerdi. İ Yakında mavnalarda Malta e- riğinin tatlı sarılığı, mavhos, kü tür kütür vesil eriğin daha ye. meden disleri kamaştıran man- zarası kendini gösterecek. Bu bahar müjdelerini her gün venceremin Ooönünde toplanan kumrular daha mânidar ötüşler- le anlatıyorlar. Belli ki tablat w- yanıyor. Bahar, eski edebiyata yalnız bir fasıl teşkil edecek kadar can- lı bir meyzu idi, Bilhassa eski e- debivatta her şairin . divanında mutlaka bir de baharriyesi olur. du. Şairler bahar geliyor, diye ir neselenmek ihtiyacı duyar- lardı Kimisi; Vakta ki gelir bahir yeka Esysda ayan olur tagayyür der. Kimisi d Bahar olsun, bâhar olsun da gönlüm iraz def'i melâl etsin diyordum melâlini baharla tedaviyi nür, Daha eskileri de baharla açıla. enk enize eiçeklerini toplamak icin hahariyyeler yazarlar, hü- kümdarlara takdim ederlerdi. Şimdi, meselâ bir Nef'i, İngil- tere Kralının huzuruna cıkıp, vaktiyle sirin Dördüncü Mura. İda yaptığı gibi koynundan bir bos kâğıt cıkararak bilbeda: Esdi nesimi nevbahar Açıldı güller subhdem Diye, o meşhur (Bahariyye) si- ni okusa Kral evvelâ, bunu yeni icat edilmis bir hava torpili, ya- hut saatte bin kilometre süratle giden bir tayare plânı diye din. ler. Meselenin hir bahar tasvi- rinden ibaret olduğumu anlayın- ca, Nef'iyi samanlıkta boğdurt. müz amıma, her halde Gimarka- neve gönderir. Simdi pi © memleketlerin bahar deyince çayır, çimen: çi- çek, kelebek düşünmüye vakitleri di a yok. Onlar için bahar veşil çayır. lıkları kırmızı benekli gelincik tarlasına döndürecek kanlı taar- ruz mevsimidir! eid Takvimci 10 Bin Çuval Kahve Geliyor Brezliya menseli 30 bin cuval kahvenin bugünlerde memleke- timize gelmesi beklenmektedir. Bu kahvelerden 20 bin çuvalı İstanbula, 10 bin çuvalıda İzmi- re çıkarılacaktır. Pek yakında gelecek olan bu malı müteaki#, 10 bin çuvallık diğer bir parti kahve daha gele- cektir, Alâkadar birlikler tari- fından 40 bin çuval daha sipariş edilmiş bulunmaktadır. Bunlar da peyderpey pelecek ve bir müddettenberi devam eden kah- ve buhranının önüne tamaman meçilnin b bulunacaktır. Takas Heyetleri Hakkında Yeni Bir Karar Ankara, 20 (TAN) — Vazife müddetleri 7 Mart terihinde bit miş olan takas tetkik heyetleri- nin ellerinde bulunan işleri bu müddet zarfında bitiremiyecekle si anlaşıldığından takas tetkik he vetleri vazifelerinin ve bu heyet elinde bulunan takas müâmelele- üddetlerinin 30 Haziran ta- rihine kadar uzatılması Vekiller Heyetince kararlaştırılmıştır. Vergiler Komisyonu Azalığı Ankara, 29 (TAN) — Vergiler temyiz komisyonu âzalığına ye- dek âzadan Vahit, yedek özeli. ğn da Merkez bankası murakip- lerinden Cemil tayin edilmişler- dir. Devlet Şürasında Ankara, 29 (TAN) — Devlet Sürası Müddeiumumiliğine bas. müsvinlerden Muhittin Teksin tayin edilmiştir. Naha Vekili Şehrimizde Nafla Vekili Geneal Ali Fuat Cebesoy dün sabahki trene An- karadan şehrimize gelmiştir. Vekil burada bir kaç gün ka Hacaklar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: