8 Nisan 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

8 Nisan 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Manzarası | — Almanların kara hücumları münasebe-lerini kas- üğini resmen bildirmiş Balkan Cephesi ; Bilen harp sahasından ge- len ilk haberler, Yunan srdularının, bütün teknik vasi- talarla mücehhez üstün düşman kuvvetlerinin taarruzları karşı" sında, bir çok noktalarda mev- silerini muvaffakıyetle ve düş- mana ağır zaylat verdirerek mü dafaa ettiklerini ve şimdiye ka- dar on iki tayyare ile on tankın tahrip edildiğini bildirmektedir, Alman kaynakları ise Garbi Trakyada bazı muvaffakiyetler elde ettiklerini, hattâ Gümületi- neyi işgal eylediklerini haber veriyorlar. Askeri mütehasıslarca, Al manların Garbi Trakyada ka zandıkları ve kazanacakları kıs- #hemmiyeti olmadığı söylenmek tedir, Çünkü Yunanlılar, evvel- hazırladıkları plân mucibince Garbi Trakyayı tahliye ederek, €sas o müdafaalarını o Metaksas hattında ve onun gerisindeki daha kuvvetli olan diğer hatlar- da yapmıya karar vermişlerdir. Yuşeslar ve Alman kıtaları- nın çarpışmaları hakkında he- nüz sarih malümat alınmamış- tir, Yalnız, Alman hava kuvvet- leri, açık şehir ilân edilmiş olan Belgrat ta dahil olduğu halde, bir çok Yugoslav şehirlerini ve bilhassa fayyare meydanlarını bir çok defalar bombardıman et. mişlerdir. Almanların, ilk daki- kadan itibaren yapmıya başla dıkları bu hava hücumlariyle, Bulgaristan ve Romanyadaki Al man askeri hedeflerine taarruz kımından cok © ehemmiyetli bir rol oymamayu namzet bulu- nan Yugoslav kava üslerini tah- tip ederek İngiliz hava kuvvet- lerinin bu üslerden istifadeleri- ne mani olmaya çalıştıkları an- aşılıyor. Amanların kara hücumlarımı bilhassa Yunanlılara karşı tev- sih etmeleri, her seyden evvel Vunanistanla Yugoslav yanın i ibat ve iltisakını keserek Yu yoslavyayı tecrit etmek ve İngi- iz ve Amerikan yardımlarını a- lamıyacak bir hale getirmek İs- tediklerini gösterebilir. Bu plân larına muvaffak oldukları tak- dirde, Yugoslavyavı mağlüp et- mek kolaylaşacaktır. Bunun icindir ki Yuzoslavya- nın da, müdafaası güc olan şi- mal hudutlarını ihmal ederek mukavemetini bilhassa sark ve <enubu sarki hudutlarında Stru. ma vâdisinde teksif etmelerine intizar edilebilir. En son alınan haberler, Yu- goslav ordularının, Draç istika- metinde Arbavutluk toprakları- na girdiklerini ve mühim ilerle- meler kaydettiklerini mek tedir, Yugoslav ordularının bir taraftan Alman kıtalarına karşı " vaziyetindı kalırlarken ayni zamanda Yunn ordrsu ile beraber kısa bir zamanda Ar navutluktaki İtalyan ordusu nu denize dökecek geniş hir ta- arruz hareketine geçmeleri kuv- yetle muhtemeldir. Bu plân ta- kalacak olan 400.000 kadar Yu nan ordusu, Alman taarrurunr durdurmak icin garp cephesine gönderilebilecek: Diğer Hâdiseler enüz teeyyüt etmiyen ve ihtiyatla karşılanması lâ- zım gelen bazı haberlere göre. Yugoslav tayyareleri, Alman- ların Bulgaristanda, Romanyade ve Macaristanda ts olarak kul “landıkları sel merkezlerini, mi nı bombardıman etmisletdir, Bulgar, Rumen ve Macar hü- kümetleri bu hareketi, Yugos lav hükümeti nezdinde prolesto etmişlerdir. Almanyanm bu hadiselerden istifade ederek. Bulgaristan, Ro- manya ve Macaristan Yugos lavyaya karsı harbe sokmaya gayret etmesi muhtemeldir. İngiltere hükümeti bugün öğ leden sonra, Macaristanın İngil tere ve müttefiklerine karşı ha- dan dolayı, bu mem3sketle siy si münasebeterini kestiğini res- imen bildirmiştir. Alman tecavüzünün Ameri- kada derin akisler uyandırdığ' anlaşılıyor. Amerika hariciye nazırı Mis- ter Hull, Yugoslavyaya söretis yardım edilec: Amerika kızılhaç celyeli simdiden Yugoslavyaya 1 mil yon dolarlık sihhi malzeme gön dermeye karar yermiştir. Avustralya hariciye nazırı da, Mister Churchill'in vaadi muci- bince, Yugoslavvaya tam olarak yardım edileceğini söylemiştir. Yugoslavya ile imzalanan pak tın ehemmiyetini tebarliz etti- ren Simoviteh hükümetine karsı Sovyetler ricalinin ve halkımın semmatisini ifade eden Mosko- va gazeteleri, Balkanlarda baş- yan harbe ait havadisleri bü- yük harflerle yazmaktadırlar. Sovyet radyoları, o Almanla- (Devamı 4 üncüde) ATLLE POT HA Söz söylerken, yazı pot kırmak o herkesi gelehilerek bir kazalır, zılarında, sik sık pot det haline mak hastalı; kimlikle - lâka veri”. yazarken basna eri kısmında - a. Bugün söylemek istediğim, In- | giliz hekimi Pot, ilk defa tw ettiği için onun adına bağla, olan bel kemiği hastalığıdır, 0. nu tarif eden hekim bize yabancı olmakla hersber Pot hastalığının bizim dilimizdeki pot kırmakla münasebeti yoktur, denilemez. Çünkü, asıl kanbur dediğmiz Kimseler hu hastalığa tutulmuş olanlardır. Kanburluk ta - bilir. siniz - başkalarının pot kırmasına sebep olur. Bir kanburun yanın. da kanburluk sözünü söyleme- meğe dikkat ederken, su istiye- eği yerde: — Buna bir kanbür veriniz! Diyerek büyük pot kıran ada. mın hikâyesinde olduğu gibi. Barı kimseler bir kunburun kan- buruna ellerini sürünce kendi rine uğur geleceğine İtikat ettik- leri icin hir kanbür görünce ona bisseiörmeden arkasına ellerini sürmeğe kalk” sırlar. Halbuki kan bur bunu'derhal ürmek İ ir pot kirmiş olur. Be pot hastı n| de buzün ından HEKİMİN AİR bahsederken en büyük pot kırmuş | olmadığımı iddin edemem... | Bu pot hastalığı pek acıklı bir kemik veremiğir. Bundan dolayı, okuyucularımı meraklandırma - mak için, onu uzun uzadıya an- acağım. Yalnız şu kadarını ;yeyim: kemiğine musallat olan verem hastalığı orada oxlaren, İyıllarcn ağrılara sebep olduktan İsonra bel kemiğini teşkil eden küçük kemiklerden birini, bir İrem hastalığından oyulzn küçük kemiklerin yukarısındaki o kısım ön tarafa doğru eğilir, aşağıda kalan kısım arkava doğru yükse- lerek kanbur teşkil eder... El'ni sürenler ve uğur getirdiği iddia olunan kanbur da böyle arkaya ve yukarıya doğru fırlıyan kemi: Gin ucudur. Pot hastalığının sebep olduğu | kanburtak mevdana çıktıktan ve yı ili tedavi İle olur. kanbur mev çıkmadan ke m'kler sadece ağrırken farkına “varılır da mütehassıs hekime bak» tırırlirsn hem ağrılar. geçirl hem de kanhurluğun önü almır. Onun iin bir çocuk, hir genç bel kem "'nin bir tarafında de- vamlı ağrılarâan şikâvet ederse lık hatıra getirilerek mil. tehassiş hekime göstermek pek İiyi olur. ndan evvelki yazılarımız- da izah ettiğimiz gibi, ih- tikârla mücadele işi, yalnız fi- yatları mürakabe bürosuna tah- mil edilen bir vazife haline gel- miştir. Vâkıâ ticaret odası, be- lediye iktisat müdürlüğü fiyat- lart mürakabe bürosunun mesa- isine iştirak etmektedir. Fakat ihtikârla mücadele mevzuu, yal- niz bir tek büronun işi değildir. Bu mücadeleye bü yurttaşla- rın da iştirak etmesi lizımdır. Nitekim Milli Korunma kanu- nunda, yurttaşlara da bir takım vazifeler verilmiştir. Meselâ: Yüz kuruşluktandazla alış veriş eden bir müsteri, mağaza ve dükkân sahibinden fatura iste- mek mecburiyetindedir, Yurt- tasların bu mecburiyete riayet etmeleri icap eder. Halbuki Milli Korunma ka- nunundaki bu gibi mecburiyet- leri bile kâfi görmemeliyiz. Bu- günkü şartlar altında, harbin vücude getirdiği iktisadi taz- yik gittikçe artmaktadır. Hayat pahalılığı da buna muvazi ola- rak yükselmektedir. Buna karşı ancak taşarruf kaidelerine mu- kavemet etmekten başka çare yoktur. Vâkta fakir halk kütle lerine tasarruf kaidelerini tav- siye etmek Jüzumsuzdur. Çünkü kazancları mahdut olan insanla- rın tasarruf etmekten baska ça- releri de yoktur. Orta halli, zen- Rin ailelerin normal zamanlar- da olduğu gibi, tasarruf usul. lerine riayet etmedikleri görül- mektedir, Meselâ: Orta halli ai- levye mensup kadıların. takım takım elbiseleri olduğu halde, “bahar geldi” diye modaya uy- Kun pahalı eşya satan mağazala- ra koşmaktadırlar. Halbuki bu- günün ekonomik zaruretleri kar sısında, üzerinde giyecek elbise- si olan bir insanın, bir yenisini yaptırması ne dereceye kadar doğru bir harekettir. Harpten evvel, normal zaman larda, piyasada iş hacmini geniş- letmek icin, halkın fazla mik- darda mal alması arzu edilirdi. Bunu temin etmek maksadiyle, reklâmlar yapılır, halka en pa- halı eşyayı satmak için, uzun vedeli krediler temin edilir, bu Suretle piyasada malların satışı arttrılırdı. Norma) zamanlarda, satılan malın yerine 'yöhisini koymak mümkündü. Kliring yolu ile, takas suretiyle bile, dı- Sardan mal getirmek kabildi. Fakat bugün için, dışardan bü- yük müşkülâtla mal getirilmek- tedir, Harbin başlangıcında, ec- nebi memleketler serbest döviz. Je mal satarlardı. Fakat harp sa- hası genişlediği, denizalti muha- rebeleri arttığı zaman, saticılar, gesasesasen. ( BUGÜNÜN İHTİYAÇLARI KARŞISINDA “ TN Giyecek Ve Yiyecek Maddelerinde - Tasarruf Yapmalıyız! a.e. Yazan: Hüseyin Avni : ; :; ; ia Kerenararereraraaaasaan eee Avrupa harbinin sahası genişlemiştir, Alman ordu- lerinin Yugoslavyaya tecavüzü üzerine, Macaristan ve İsviçreyle, Tuna ile olan ticaretimiz durmuştur. Pek tabii olarak, bu yeni vaziyet, bu memleketlerden mal ithal etmek imkânlarınını azaltacaktır. Bu vaziyet karşısında, harbin vücude getirdiği ekonomik tazyikin derecesi de artacaktır. Bu tazyike karşı nasıl mukave- met etmeli? Bu arada yurttaşlarımıza düşen vazifeler nelerdir? Bugünk yazımızda. bunu izaha çalışacağız. Tlerde daha ziyade et temin etmek için kuru satış menetmek isabetli mallarım limanda teslirn etme- ye mecbur olmuşlardır. Son 2a- manlârdâ, #al satışlarında “va- gonda teslim” diye şartlar ileri sürmektedirler Vagonda teslim demek. malın parasını akreditif müuamelesiyle bankadan peşin alarak, malı fabrikada teslim et- mek demektir. Görülüyor ki. gün gectikce mal satmak sartları da daha zi- yade ağırlasmaktadır. Bunun neticesi olarak ithalât imkânla rı azalmaktadır. Bu azalıs karsı- sında, piyasa tsleplerini de tahdit etmek. mevcut malları da tasarruf üsullerine göre kullan- mamiz lâzımdır. Cünkü her satı- lan malın yerife, venisini koy- mak güctür, Mal satıldıkca. mev cut azalmaktadır. Vâkıa zaman zaman muhtelif memleketler- den biyasanın muhtae olduğ” mallar gelmektedir. Fakat tıpkı isiz gibi, disardan na göre tasarruf etmek zamanı gelmiştir. Artık altı kaucuk ve Tüks ayakkabıların pahalılığın- daa sikâvet etmeye. ipekli, yün. lü kumaşlardan o bahsetmeye. pahalı Eşya satılmasını temin İ- çin. lüks mağazalar Tüzüm yoktur, KE emleketimizde bol mik- darda yiyecek maddele- ri vardır. Nitekim, dış memle- ketlere bile yiyecek maddeleri satıyoruz. Bu itiborla, Avrüps- da olduğu gibi memleketimiz. de yiyecek buhranı mevcut de- ğildir. " delerimiz coktur.,, diye bu saha- da da tasarruf usullerine riayet etmiyecek miyiz? Bunu, böy- le düşünmek te bürük bir hata- dır, Halbuki bugünün ekonomik şartlarına göre, gıda meselesi de tanzim edilmiş değildir, Hâlâ normal zamanlarda olduğu gibi kuzu satışları devam etmekte- dir, Halbuki bir çok memleket- ler etten tasarruf etmek için domuz yavrularının satışını me. etmiştir. İleride daha fazla et temin etmek için bizde de kuzu satışlarını mencimek kabil ola- bilirdi. Bu, şimdiye kadar ihmal edilmiş bir meseledir, Yiyecek maddelerinden tasar- ruf yapmak için, francala satış- ayırmaya »mi simdiden | ir karar sayılmaz mu İmal Nâüir Çok şükür yiyecek mad | 5 larını da tahdit etmek, hattâ İrancala imalini de menetmek lâzımdı. Çörek, pasta ve simit- lere sarfedilen unlardan da ne kadar tasarruf temin edileceği pek basit bir hesap meslesidir Bütün bu tasarrufları gözön! de tutarak, buğdayımızı mü kün olduğu kadar yalnız bir ekmeye tahsis etmemiz lâzım dır. Buğdaydan daha ziyade ta- serruf etmek için, ekmek tiple rine, bakla, Mısır unu karıştır mak ta hatıra gelebilir. Bütür bunlar hükümetin yapabileceği şeylerdir. Fakat bu sahada fort. lere düsen "vazifeler de coktur. Lokantalarda, evlerde, mümkün olduğu kadar ekmek parcaları nı bir yere atmamak lâzımdır Halbuki lokantalarda, parça ha- linde müşterinin önüne konulan ekmeğin bir parçası yenilmedi- Ai. bu parcaların ziyaa uğradığı çok vakidir. Bütün bunları birer misal ola- rak hatıra getiriyoruz. Günün! şartlarına göre, giyecek ve yiye- cek maddelerinden tasarruf yap mayı, zaruri bir prensip olarak kabul etmeliyiz. Tipkı harbe girmiş bir memleket ibi, nor- mal zamanların / itiyatlarını! terk ve azami derecede tssar- rufa riayet ederek, kendimizi! mahrumiyetlere slıştırmalıyız. YENİ NEŞRİYAT ARKADAŞ — 13 üncü say Ce- AFRODİT MÜZEDE — Celâl Çan- darboğlu ma yanılmış ve Ö- Basmevi tarafın- kitabıdır, (anlatan Şahin İle Turnalar ün Habeşlerin Ingiliz kuv. vetleriyle birlikte girdikle- ri Adis - Abeba'nın son vaziyefi hakkında Avrupa gazetelerinden birinde şöyle bir fıkra okudum: “.. Kısır bir tabiatın ortasında etrafı çıplak dağlarla çevrilmiş ahalisi yu ndan koparılarak barice sürüldüğü için bom boş kalmış bir şehir! Kalgierin kapı- ları gece gündüz kapalı. V müstakil bir devletin bu mesut beldesinde şimdi korkunç bi sükünet sür. Geceleri kır- uluyor) lari lar, gündüzleri gökte sürülerle uçuşan lcş kuşlarına bakarak geceleri ziyafete hazırlanan sırt lanların ulumalarını dinliy: Şehrin dışımd bölüğü kumandanı olan Arreğai bu kıvırcık saçlı ve sakallı ve mü vatanı yani * Payitahtından hiç bir zaman 150 kilometröden faz la uzaklaşmıyarak bekliyor! Bek liyorlar! Bütün Habeşliler bekli- yorlar. Ari “Habeş kahra- manları,, cemiyetinin relsidir. Muavini de daha bir ay evvel Addi Alam'da isyan çıkaran bir kadındır!,, Imparator Haile Selâsiye haz- retleri, anbean ordularının gire- ceği beldelere tayyarelerle | be- yannameler attırarak omüsteyli. lere karşı Habeşlilerin insani mu amele etmelerini irade buyur. muşlar! Imparator hazretlerinin şu bü- yük uluvvucenabı şüphesiz me- deniyet tarihinde altın harflerle kaydedilecek bir harekettir. Takvimin buraya kadar olan | kısmını dünkü bülbül fıkrasım ar kadar tecrübeli © sordu: ye durdun? söylenecek şeyi daha canlı olarak nasıl yazayım? diye düşündüm. — Yazmayıver, Bukadar kâfi, Bak sana şu fıkrayı anlatayım da dinle: “Defebeylerinden birisinin bir varmış. Bir gün Derebeyin seferde bu unduğu sırada ki malikânenin üstünden sürüle! TÜRK TIP TARİHİ ARKİVİ 5; ini yılın, 18 İnci sayısı mesleğe sit yazılarla dikmaştır. GİZLENEN iSTIRAPLAR — Oğuz zdleş lurufından yazılan bu roman, İnkeltp Kitabevi tarafından neşredile miştir, ÇARIN ÇİZMELERİ mizeh muharrirlerinden Zoğçenko'nun eseridir. Hasan Âli Ediz tarafındı rusça aslından terceme edilmi Muharririn güzel hikâyelerini bir raya topltyara) ELEKTRİĞİ Klektrik mühendisi Refik O Fenmen| tarafından o yazılmış ve Arkurada Akta o Kitabevi tarafından meşredit-| niş, elektrik cereyanlarından bal den resimli bir eserdir. VARLIK — Bu fikir mecmuasının| 185 (mel sayısı değerli ve ve gürleti havi olarak neşredi Ü — Her aym birinde çıkar bu kültür mecmuasının 08 inci sayisi dahi neşredilmiştir. Tayyareden Görülen Beyaz | Bir İşaret imy White, birdenbire ye- rinde doğruldu. Tavvare- nin motörünü kıstı ve dikkatle asağıva haktı, Asağıda Ucs7 hi caksız Atlantik denizinin dalga- ları arasında gözüne bir şey İ- Tişmisti, Jimv tayyarevi daha asağı in- dirdi. Evet, artık iyice görebili- yordu. Asağıda bir sandal * a İı İçindekiler bitkin bir halde olacaklar ki, hiç hareket etmi- yorlardı. Jimy son bir defa as3- ğiya baktığı zaman bu kararın- da varıldığını gördü. Zira, simdi birisi sandaldan kendisine bevaz bir sev sallıvordu. Jimv evvelâ bunun manasıni o anlıvamadı. Sonra birdenbire vaziveti kâv- radı, Kendisine bavrak şifresiy- le işaret veriyorlardı: Üç gün evvel batırıldık!” Simdiye kadar soğuk kanlılı- ğını kaybetmiyen pilota birden- Yazan: Sevim SERTEL bire bir hal oldu. Güçlükle nefes alıyordu. “Cily of Banares” ba- tırılmış ha... Bu gem! bir hafta evvel İngil- tereden 1000 ne yakın çocuk yolciyle Amerikaya hareket et- mişti. Ve kendi on üç yasındaki oğlu Fred de bunların arasın- daydı. Jimy bir saniyelik sarsıntıdan sonra kendini tonlamıstı, Sarıl. manın sırası değildi. Vazifesini yapmalıydı. Hemen cebinden mendilini kardı, Ayni şifre ile işaret verdi: “İmdat getireceğim; bekleyi- niz?” Sonra motörünü actı ve son süratle İngiltereye uctu. City of Banares'in batırıldığı haberi hir çok gözlerden yaş akıttı. Nice ileler bir daha geriye gelmive- çek, çocukların matemini tuttu- lar. . Beri yanda » kazezedeleri toplamak üzere bir kruvazör vo- Ja çıkarıldı. Jimy kaptanın Ya" nında yol gösteriyordu. * * Küçük Fred'in Mertliği v> mahalline yaklaştıkla. rı zaman ayni beyaz ku- masla verilen isareti gördüler ve oraya yanaştılar, İste bu anda görgüklerine sas- tılar, emi li yörulma dan bey; midi t veren” çe e Gi le bir o lan çocuğuydu. Sandalın icinde üç kr. 3 ve beş yasında ikide çocuk vardı. Kaptan ile Jimy bunu sörün- ce derhal kaptan köprüsünden inip asağıya. bu kazazedeleri karsılamava ve bilhassa tam bir mertlik ve erkeklik göstererek vaka mahallini bildiren ve vüz- lerce insanın hayatını kurtaran bu mert çocuğu tebrike koştu. lar (Yüzlerce kişi. Zira bu ma halde bir çok sandallar bulun- müştu), Kadın ve çocuklar içeri alın- mıstı. Bizim delikanlı da henüz yukarı çıkmıştı, Merdiven bâ- sında bü on üc yasındaki kah ramanla karsılastıkları zaman söyle bir sahne oldu. Kaptan genç çocuğa doğru yürüdü ve; — Oğlum, dedi, seni tebrik &- derim... O. yüzünü kantara doğrü kal dırdı, basındaki kasketi cıkardı ve o zaman gözleri kaptanın ar- kasında duran Jimv'ye takıldı Kesik bir ses duyuld — Ah babacığım. Jimy de tam bir haftadır de .MİZ ortasında çırpınan oğlunu tanımıştı. — Fred. oğlum. Kantan bu sefer Jimy'ye dön müştü: — Sayın Teğmenim, dedi müsaade edin de bu kadar canın kurtulmasında âmil olan kahra- ANLAMAK İÇİN —' turnaların geçtiğini görmü hemen şahini koyuvermiş. Şahin lumla kanat çı turnalar ra hücum etmiş. Biçere hayvan- İlar bu düşmandan ancak elbirli- kurtaracaklarımı Hepsi bir araya gelip işler. bahçesine tur. düküleceğini umarken pa: in leşi» ni görünce aklı başından git Şimdi efendisine ne diyecek? Akşam olmuş. Derebeyi gelmiş. Kâhya şahinin ölüsünü arkasına klıyaruk huzura çıkmış: na geçti Ny Derebeyi baırmaş; koyim Ko; oyuverdik efendim. Bö Takvimci ————— e İktisat Vekili Iktisat Vekili Hüsnü Çakır, Al pullu şeker fabrikasındaki tetkik lerini bitirmiş, dün şehrimize dönmüştür. Hayvanları Koruma Cemiyetinin Faaliyeti Hayvanları korum bir toplantı yaparak, z n kedi ve köpeklerin kullanılan u- bir şekle so- temizlik iş- sullerin daha feni kulması için belediy: leri müdürlüğ tirtiler âletleri gösterm Geçen ay cemiyi kendi tahanesinde 24 kedi, 45 köpek ve 5 beygiri ayakta tedavi etmiş, iki köpek ile iki beygiri de daimi te- daviye tâbi tutmuştur. Hastaha- neve bırakılan on bir köpeken 9 u talip olanlara verilmistir. Yi- ne ayni ayda cemivette B8 hay. van iaşe ed'İmiş, 98 k araba sının fazla yükü azaltılmıştır. kite humus varln Adaya gid Plâjotelde öğle yemeği yenecek, eğ- lenilecek ve aksam dönünte' Beğ: man bir baba oğul önünde hür metle şapkamı çıkarayım., çinde mehtapla bir cevelin U yapilam caktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: