— Yüz frank diyorum, Az gö- Tüyorsan elli frank daha veririm.. Yahut yuvarlak hesap olsun, İki yü zfrank vereceğim. diyeceğin var mı? kere, A mübarek! Taş mı attın ki kolun yorulsun? Şuraya geldin. (Çayımı, kahvemi içtim! Sana âlâ €ski yaldızlı saray sigaraları ik- ram ettim. Biraz çene çaldın. Üs. te iki yüz frank ta elden veriyo Yum. Daha ne yapayım? Delikanlı bu sefer dayanama- dı güldür — Çok tahaf adamsın! Ded eğ vazoların çalındığına şüphem yol y — Vallahi ben çalmadım... — Sana çaldın demiyotum. Fakat mademki şimdi senin elin- dedir. Sen hursız değilsen de her. le yataklık ediyorsun demek- Bu teklifinle beni de ken- ihe ortak ediyorsun... Bunu söy) lemiye nası cesaret ediyorsun? — Ne var? Buda mı kabahat? Fena bir şey mi söylüyorum? — Elbette fena söylüyorsun Bana milyon versen ben bumu kabul etmem. »” » A met ağa, karşısındakini yumuşatacağını bilse eği- li ayaklarını öpecek, yalvala - ci Son bir çare olmak üzere ş& sedbiri buldu: Oğlum, dedi. Demin sana söyledim. Ben hağta bir adamım. Malımı çok severim, onlardan ay Tılmam imkân haricindedir. Is- tediğin gibi bir kâğıt yazayım, mühürliyeyim. Ben öldükten son Ta bunu müzeye bırakayım. Fa - ka! ölünciye kadar bende kalsın! — Bunlar muvakkat şeylerdir.| Yırtıp atarsın... Buna kimse mâni Olümaz. Beni böyle şeylerle aldı tamazsın... Senir için yapılacak bir şey vardır: Şimdi bü vazol bir ambalâjcı dükkâna mek, kırılmıyacak surette sağlam kutulara yerleştirmek ve bir mek tup ile Beraber göndermek, — Bunu ben dünyada yapa - mami Delikanlı kalktı; paltosunu giy- di. Giderken: — Vazoların sahibi onlan sen- den almasını bilir! Allahassmar - ladık, Dedi, Çıktı gitti, Ahmet ağa kendi kendine kal- dı. Yumrüğunu kafasına vurdu: — Meheldir sana aptal herif. Durup dururken ne iduğünü bi #neliğin katıri odana davet eder- İdi. Tiide birde para isti — Ben de hakiksten budaia İmişim... Bu katır mektup Yaza cak, Mektup oraya gidecek. Ce - vabı gelecek, O vakite kadar ne- ler olur! Şimdiden üzüntüsünü çekmekte mâna yok. Beklemeli... 4* u vakit kazanmak ümidi onun biraz âsabını *eskin etti, Vazoları tekrar sandığa yer-| leştirdi, apartımana döndü. » Madam Evar'a iyileştiğini söy- iyerek tekrar işi ile moggül ol. mıya başladı. Fakat vazolar bir türlü kalınından çıkmıyordu. Kendi kendine iş görürken: — Ya bu münasebetsiz herif hem mektubu yazar, hem de be- nim bir suretle elimden vazoları almak için polise bir ihbarname| verirse... l , Bu korku onu o kadar tesiri altında bıraktı ki, artık ne yaptı- | ! | Tik defa olarak Madamın çu sün yemek tabağını düşürdü, kırdı. Kendisine muşak başlılığı bir tarafa bıta - karak: tan değilse Muva alle! ültimatomu verdi. tan korktuğu için üstelemedi. Ar- ak açıktan açığa düşmanı telâkki ettiği genç talebeye rasgelmeniek için kahveye de çıkamıyordu. Bü tün gün kapanıyor vazoları nasıl ve nerede muhafaza | düşünüyordu. Kapıya para v rabatsız . ettiklerini kendini aramak üzere kimse ge - İirse seyahate gitiğini söylemesi- ni tenbih etti, Gittikçe evham bastırıyor, hü- va almak ihtiyacım hissettiği 2a- man sokağa ancak geceleri geç vakit çıkabiliyor ve uzaktan hir polis devriyesi gördüğü xsman mutlaka yolunu değiştiriyordu, Ahmet ağa bir banka soyta ve yahut bir adam öldürse ancak bu kadar korkabilirdi. Bir gün kapıcının odasının ö - ünden geçerken cam vuruldu. Ahmet ağa, başına bir tokmak in- miş gibi boynunu kıstı yavaşça başını çevirdi; kapıcı camı süre - rek seslendi: — Hey! Mösyö Ahmed... Seni bu efendi görmek istiyor... Kapıcının odasında siyah elbi- sim. Gözüne, boğazına dursun, yedirir, içirirsin. Bir de üstelik malım mülkünü gösterirsin. Işte böyle olur. Şimdi ben ne yapa- yım? Bunları 31 martta Yıldız yağmasında aşırdığımı nasıl söy- liyeyim? Herif bir mektup yaza- cak, iş polise düşecek. Tahkikat filân derken mesele meydana çı-! kacak... Inkâir ederim. “Alma dım bilmem, görmedim bilmem... Derim. inkâr yiğitin kalesidir. Cebbar inkâr ederim vesselim!.. Ya ararlarsa!... , MEP$ - den bulacaklar? Hemen vazoları sardı, salran - adı. Koltuğunun altına çalıştığı yere götürdü. Bir Sonra fikrini değiştirdi. — Burada olmaz! Benim oda - ları arıyanlar burayı boş birakır- lar mı? Tekrar paketi alarak bir taksi- ye bindi. Sen Klu'de oturan bir Prensese götürdü, bıraktı. Parise döndüğü zaman buna da pişman idi — Bunların açlıktan nefesleri koktyor! Ya para edecek bir şey olduğunu anlayıp da satmıya kal karlarsa ne yaparım? Dedi. Tekrar bir taksiye bindi. Ora - dan da aldı getirdi. Yine odasına götürdü. Düşünüyor, bir çare bu- İamıyordu; — Ki de akıl danışamam ki... Bütün dünya aç gözlü olmuş! Elimden almıya kal Var. A Artık çalışsmıyordu. Birdenbi- re hi bahane ederek Madam Ev: izin aldı; tekrar odasına döndü; vazoları karşısına alarak düşünmiye başladı. Hars, yavaş yavaş bir delilik şeklinde müfekkiresini sarıyor aklına bin türlü saçma fikirler getiriyordu. — Her gün şu Pariste bin tür- Jü kazalar olur. Ne olur? Şu iti de bir otomobil çiğnese... Kurtu- lurdum? Şimdi bu iki vazo onun nazarında büsbütün başka bir kıymet kesbetmişti. Eski usul te- neke gözlüğünü burnuna takı - yor, her çiçeğini, her rengini &; Tı ayrı muayene Bir al tapotun emici ayaklarına benzi - yen parmaklariyle ikisini de ok- şıyarak: > — Ah! Diyordu. Sizi benden ölacakların alınlarını karışlıya yım. Al parça parça ede- Tim de yine vermem! Sonra, birdenbire elini alnına Sant Yarın öbür gün vasiyetnameyi i seli, siyah paltolu, siyah karpuz şapkalı pala bıyıklı bir adam otu- ruyordu. Ahmet ağa bu klâsik sivil po- lis kıyafetini görünce sıfır tü - ketti, Boğazına bir şeyler tıkandı. Bir şeyler söylemek istedi. Sıkı - şık hançeresinden akorts'iz horoz ötüşünü andıran bir iki ses çıktı Dizlerinin bağı çözüldüğü için ka- pınm yanındaki iskemleye çöktü. Kapıcı Ahmet ağanın anlıyabi- leceği “pöti negr,, dedikleri fran- sızca ile işi izah etti. (Arkası var) Polis Mektebinde Yangın Çıktı Dün akşam saat 18.30 da Yıl dızda polis mektebinin dahiliye komiserlerinin ikametine tahsis olunan küçük bir pavyondan yangın çıkmış ve kısmen yandık- tan sonra söndürülmüştür. Bu kısımın Yıldız sarayı ve polis mektebinin bulunduğu asıl bina ile hiçbir alâkası yoktur. Ahşap ve iki basık kattan ibarettir. Yangın ilk defa mektep idare. si tarafından görülmüş ve tele- fonla itfaiyeye haber verilmiştir. Yangın yerine gelen Beyoğlu İt- İsiye grupu atesin büyümek is. tidadında olduğunu görerek Fa- tib grupundan da vardım iste - miştir. 15 dakika sonra her iki #rup birden çalışmıya baslamıs. ve saat 2030 da atesi tamamen bastırmıslardır. Yangın haberini ulan Emnivet Müdür Vekili As. sn Korkutla Besiktas kayma- kamı Ali Rıza Ünal Yıldıza #it- mişler ve ateş tamamen sönlr. iye kadar orada. bulunmuslar- dır. Yangının elektrik o kablola- rının kontak vapmasından ileri seldiği anlasılmıstır. Yeniden Kahve Getirtiliyor Ticaret Ofisi, yakında 500 ton kahve, mühim miktarda ham de- ri ithali için teşebbüslere giriş. miştir. Çay ve kahve birliği ta- rafından Porteaitte kalan kahve- lerin buraya getirilmesi icin te. İ ğa, ne yapacağını bilmiyordu.| — Muva hasta, Malad. Kon - Diyerek; Madam Evar sdamsız kalmak:| Cemiyet Merkezden Bazı Dileklerde Bulundu Şehrimizin ileri gelen kadın - arı, dün öğleden sonra sasi 1645 de Bayan Hayriye Kırdarın riya- setinde parti binasında | toplan- İmiş ve Ankarada teşekkül etmiş olan “Yardım Sevenler Cemiye - ti, ,nin “Istanbul şubesi, ni'aç - mıştır. Dünkü toplantıda şehri - mizin bütün tanınmış. kadınları ve hayırsever erkeklerinden ba - Zıları hazır bulunmuştur. Kongre riyasetine Bayan Hayriye Kırdar, reis vekilliğine parti idare heyeti -| âzasından Hasene Ti, kâtipli - larını yıkarken parçaladı. Yemek ort leri tencerede unuttu. Raftan u- indirirken ihtar edildiği zaman da her vakitki yu ğe de Heybeliada orta ukül öğretmeni Şadiye | seçilmiş” Kongreyi parti idare heyeti reisi Reşat Mimaroğlu açmış, hamiyet İi kadınlarımızın bu hayırlı dave- *e geldiklerinden dolayı duyduğu memnuniyeti anlatmış Ve nüfus itibariyle Türkiyenin birinci şeh- ri olan Istanbulun, kadınların fa» aliyeti bakımından da birinci ge- leceğine emin olduğunu ilâve ef- miştir. Bayan Kırdarın hitabesi İ Sör alan Bayan Hayriye Kır İdar toplantının maksadını ve Şu- «| benin göstereceği faaliyeli izah c- İden şu hitabede bulunmuştur: “| “Mili Şefimizin muhterem re- ek icini liyerek fikaları Bayan Mevhibe Imönünün iyaseti altında toplanan Yardım ğıran bir beyanname neşrederek bizleri vazifeye davet ediyor. Is- tanbulun münevver ve valatper! ver kadınları, bu mühim ve bi - vi sesin etrafında toplanarak ve- sile almak Ve iş bölümü yap - mak için bugün burada toplan - #naş bulunuyor. Gayemiz, her şey den evvel vatan müdafaâsnda yapabileceğimiz işler üzerinde Şuurhe ve esaslı bir şekilde ça - ışmaktır. Bu gayeye varmak İ- çin kararlar vereceğiz. Teşrifiniz den dolayı teşekkürlerimi arze - der ve hepinizi selâmlerım.,, Bayan Hayriye Kırdarın bu hitabesinden sonra Yardım Se - venler Cemiyetinin nizamname - si okunmuş ve bu hususta kurar İlar almak, şube idare heyeti, ve çalışma kolları âzalarını seçrmek için kongreye on dakikalık fasıla verilmiştir. Ikinci celse Ikinci celse açıldıktan sonra Bayan Hastne İlgaz, Arkırada İnormal zamanlarda teşekkül e - İden Yardım Sevenler Cemiyeti nizâmnamesinin bugünün i yaçlarına kâli gelmiyeceğini, bu bakımdan şubenin merkeze bir dilek cetveli göndermiye karar verdiğini, cemiyetin çalışma prog resmının bugünkü dünya şarfları içinde cephe gerisinde hizmet et- me bakımından genişletilmesi za- ruretini anlatmış ve dilek Mste - sinin hülâsasını okumuştur. Dilekler Okunan dilek listesinde ez - İcümle şunlar vardır: Cemi - yet, Bayan Mevhibe İnönünün beyannamesini teksir edecek ve en küçük köylere kadar gönde - recektir. Türk kadınını bügünkü İharplerin zorluk ve külfetlerine alıştırmak için konferanslar tertip edecek, köylere gidip köylü ka dınları irşat eyliyedektir, Hükü- metin siyaset ve emniyeti İcabı halka verdiği işleri kolaylaştıra- cak tedbirler alacaktır, Mevcut gönüllü hastabakıcı kursların ge nişletecek, semt hastanelerinden Azami randımanı alacak, harp ha- linde, sığmak, pasif korunma, ışık maskeleme, göç, himayesiz ço - cuklara yardım, kreş, gıda ve su gibi hayati ihtiyaçları güçiökle temin edilen yerlerde faaliyet, telgraf, telefon ve posta servi: lerinde çalışma gibi işlerde er - keklerden geri kalmıyacaklır. Hattâ otomobil ve bisiklet kullan masını bilen bayanların listeleri tanzim edilecek ve bunlar hükü - met emrine verilecektir. Ceniiye | te dahli" Kadınlar mahâlle arala - rında hastane olujeyekelverişli hi- naları tesbit edecek, ve hastane- lere yatak verebilecek ailelerin listesini hazırlayacaktır. Kongre, bu liste muhteviyatı -| Pı tasvip etiniş ve söz alanlar Di-| zamnamenin tdili mümkün d€- ğilse de şubeye salâhiyet veril - mesi lüzumunu ileri sürmüştür. Tevfik Sağlam'ın izahatı Bugünkü veziyeti ve cemiye - tin teşekkül sebebini anlatan Dr. Sağlam, Istanbulun husu 78 A ba ai TAN Dünkü toplantıya iştirak edenlerden bir grup mahiyetini izah etmiş, savaşında erkeklerden geri kal - mıyan kadınların şimdi de İcap ettiği vakit lâzım olan her hiz - meti muvuffakıyetle bsşaracak - larını bildirmiş, işin mühim ve büyük olduğu noktasına işaret ederek derhal harekete geçilmesi lüzumunu kaydeylemiştir. Bundan sonra idare heyeti ve idare heyeti yedek âzalariyle fa- aliyet kollarının âzalarınn seçi - mine geçilmiş ve idare heyeti Şu suretle teşekkül etmiştir: Bayan Hayriye Kırdar, Safiye Hüsevin, Naile Tevfik Sağlam, Doktor Se- miramis, Hasene Ilgaz. Halide Edip'in sözleri Idare heyetine seçilmesi iste - nen Halide Edip, hakkında söy- lenen iltifatkâr sözlere mukabele olarak demiştir ki: “Benim için bu kadar lütuf - kâr söz söyliyen arkadaşlara te- şekkür ederim. Istanbul kadın bugün Anadolu kadının yerini tutmuştur. Inşallah harp olmaz evlâtlarım, Fakat olursa, Istanbul kadımlığının yapacağı şeyler bel- ki dünya kadınlığının gösterdiği eserlerden yüksek olacaktır. Bu gün harp eden yalnız ordu değil- dir. Bunun için yapabileceğim her iş benim için bir borçtur. Hat lâ sokak süpürmek benim için bir Şi tle alkışlanan bu sözler - den sonra İlalide Edibin cemi - yetin neşriyat kolu riyasetine #8 #irilmesi kararlaştırılmış ve diğer âzaların seçimi yapılmıştır. Kol heyetleri . Neşriyat kolunda çalışacaklar şunlardır: Halide Edip, Şü - küfe Nihal, Meliha Avni Sözen, Ifet Halim Oruz, Halide Nusret istiklâl)| diğer iyet kolları âzaları şun- lardır: Çocuk himaye: Doktor Pakize, doktor Metine, Doktor Fatma Doktor Hatice Açıkalın, Doktor Perihan Çamlıbel Kadın ve çocuğun vikayesi ko- lu: Nalme Halit Yaşaroğlu, Ne- 3 Karaorman, Mediha Bay- #al, Hüviyet Bekir, Şadiye, Otü- gen. Kreş ve sargı - dikiş kolu: Mü- cellâ, Refika Berk, Racla, Belkis Sevengil, Hürrem, Nükhet, Hastabakıcı kolu: Nahit, Safi- ye Hüseyin, Pakize Nihat, Muh- İise, Kerime Salahor, Huriye Be- nice. diye Reisi Dr. Lütfi Kırdarla, Parti idare heyeti reisi Reşat Mi- maroğlu, içtimada hazır bulunan kadınlardan bu İşe devam etme- lerini rica etmişler ve gelecek toplantıların daha Kalabalık öl - ması temennisinde bulunmuşlar - dır. Cemiyet faaliyete geçti Cemiyet bugünden itibaren E- minönü Halkevinde kurulan bü- Toda faliyete geçecektir. heyet idare ve faaliyet kolları &- zalarının listesi, kongre kararları ile birlikte Ankaraya cemiyetin merkezine gönderilecek ve kon- gre münasebetiyle Mevhibe Inö- nüne İstanbu! kadınlarının sevgi ve saygıları iblâğ edilecektir, An- karadan “tesvip,, kararı gelir gel mez cemiyet en az ayda Iki do- fa toplanacak ve kazalarda birer kol teşkilinde çalışacaktır. Şube- nin bir senelik varidatının yüzde onu Ankaraya merkeze gönderi- Tecektir. z Dün kongreye iştirak eden ke dınlar, toplantıdan çıkarken yıl- Zorlutuna, ık taahhüdatlarını ve adreslerini Yardım Sevenler Cemiyetinin! kongre kâtibine bildirmişlerdir. PİYASADA: MUTEFERRİK; Peynir. Bollaştı, Narh Kaldırıldı Fiyatları Mürakabe Komisyo. nu dünkü toplantısında et ve peynir fiyatlarım tetkik etmistir. Yeni İstihsal mevsimi dolayisiv- le peynir istihsali pek fazlalaş- tığından ve fiyatlar da kendili. #inden düşmiye basladığından. peynire konulan narh kaldırı mastar. Kusu Fiyatları — Fiyatları Mürakabe Komisyonu, kuzu fi- yatlarını tesbit etmediği içir, ba. zı kasaplar koyun etini de kuzu eti diye satmaktadır. Fiyatları Mürakabe Bürosu bu gibi kasap- lar hakkında da tahkikat yap - maktadır. Büro, bu hususta ko. misyona verdiği raporda, kuzu fiyatlarının da tesbit edilmesin! ileri sürmüştür. Dünkü İhracat — Dün muh- telif memleketlere 412 bin Tira- lık ihracat olmuştur. En ziyade Bir Tezgâhtar Tevkif Olundu Sultanhamamında Yüniş ku- maş mağazasında tezgâhtar Mus. tafa, iki bucuk metre kuması 60 liraya satmak süretiyle ihtikâr yaptığından yakalanmış ve ad- liyeye verilmistir. Dün asliye i- kinci ceza mahkemesinde sorgu. su yapılan tezgühtarın tevkifine karar verilmistir. Karfılda Pasif Korunma Yarım öğleden sonra Kartalda kava de si yapılacaktır. Hanırlığı — Dün sa- fe Vali Muavini Ah met Kmık'ın başkanlığında top. lanan 19 Mayıs komitesi, büyra- ma iştirak edecek spor klüple- riyle mekteplerin İistesini hazır- Hemrsfen e ——— derilmiştir. Slovakyadan da susam, keten tohumu istenilmektedir. Buna mukabil kâğıt ve selluloz verile- “ Seçimden sonra, Vali ve Bele: oi Istanbul Kadınları ( Anadoluya Dün Partide Toplandı Yardım Sevenler Cemiyetinin İstanbul Şubesi ! BirinciPartiDağıtıldı, Kuruldu, Cemiyet Bugün Faaliyete Geçiyor Gideceklerin Biletleri İkincisi Hazırlanıyor tahya ve diğer ileri istasyon. lara sevkedileceklerin vesai ve biletlerini ihzar et- e mesgul olmustur, Sam sun . Hopa seferlerinin İcap eden son hasırlıkları da ik mal edilmiştir. Kemerburgaz Ormanında Bir Ceset Bulundu Cinayetin İki, Üç Ay Evvel İşlendiği Tahmin Ediliyor 'Eyübün Kemerburgaz nabi. vesi civarındaki ormanlarda do- Taşan köylüler, bir ağacın dalın- da asılı bir erkek cesedi görmüş ve Jandarmayı haberdar etmiş - lerdir. Biraz sonra müddelumu- milik de hüdisey! haber almış, adliye doktoru Hikmet Tümerle müddeiumumi muavini Kemal Özeoban vaka mahalline gitmis- terdir. Ceset 35 a bir erkeğe aittir. Boğazındaki ipin takılmış sekline göre, hâdisenin hir cinayet eseri olduğu zanne. dilmektedir.. Hikmet Tümerin tahminine göre, hüviyeti henüz malüm olmıyan bu adam en 07 bundan 2 — 3 av evvel ölmüş veya öldürülmüştür. Ceset dün akşam morma kaldırılmıstır. cinayeti nüz netice vefmemişti: nayetin faili olarak “yakalanan Boyabatlı Kâzım, hemserisi Bo. vabatlı Mahmudu kendi öldür. düğühü, vücudü İle başını ayrı syri yerlere gömdükten sonra bacakleriyle kollarını da göm - mek üzere gölürürken işittiği bir avak sesinden korkarak bun. arı Senlfkdede parkına attığını, sinaveti işlerken kendisin ka- rısı Ayse ile ahbanlarından E- öinli Residin vardım ettiğini maktulün bası ile vöcudünü cöm düğü yeri göstereceğini söyle . misti, Kâzım bir haftadanberi her gün polise bircok yerler göster - mis, fakat bunların o hiebirinde maktulün ne bası. ne de vücudü hulunmustur. Maznunların bu hareketinden, efnayetin asıl mad 41 delilini. teskil edecek ole” basla vöğdenin meydana cıkma “mı İstemedikleri ve bunun icin tımların gömülü oldn3v veri oös termemelete ısrar ettikleri anla. sılmaktadır. Me Çocuk Haftasının Altıncı Günü Çocuk haftasınm altıncı günü dün de neşe ve eğlence İle geç- miştir. İfalkevlerinin sosval var- dım kolları, mntekalarındaki voksul çocuklara yine meynirli vide ve sandviç tevzi etmistir Bilhassa yeni cocuk baheelerin. de eğlenen kücükler. kendi ara larında monoloğ | müsabakalar Yanmıslardır. Harbiye cocuk bah cesinde Halkevi sosyal o yardım kolu âzası ve öğretmenlerin ne- #wretinde kücüklere eski nuunları öğretilmis ve tabiat bil gisinin yaz ünitesi üzerinde Ça- ışmalar yapılmıştı a Zelzele Zara, 28 (A.A.) — Dün bura. da san 16.20 de vukubulan yer sarsıntısını 22.19 da ve bugün 7.7 de iki zelzele daha takip ey- Jlemistir. Hasar yoktur. | Ankara, 28 (A.A.) — Aldığı- (iz teleraflara nazaran dün saat 16.2 de Fatsada, 165 de Zilede ve 16 da da Cankırı da birer yer sarsıntısı olmustur. Ziledeki yer sarsıntısı bazı duvarlarda cat 'aklık vukun getirmiş ise 'de e- hemmivetli bir hasar kaydolun mamıştır. İstanbul. 28 (A.A) — M5 rasathanesinden: Dün yaz saatiyle 16 yı 2'daki- ka 46 saniye sece merkez üssü İstanbuldan 520 kilometre mes safede kâin siddetli .bir zelzele Kan- cocuk | Evham keli, daha zararlı tip, bir harr ihtimalini harikulâde büyütür iiya Adres! Yazan: Naci Sadullah ir harp ihtimalini hiç gör miven gafilden daha tehli bize olduğundan çok fazla yak laştıran evhamlıdır: Onun kasla rı daima, birbirine sürtülerek bi lenen İki kör bicak bişi catıktır Omun gözleri daima, sisli. vağıs ibi kas b bir sonbahar he hemen kanamak ü bir vara gibidir. V. daima, kendisi o için kurulmu sehpa önünde konusan vüreksi hir mahkfimun vasiveti kadar 9 dostunuza, ge lecek pazar günü, Cemlıca koru suna çıkmayı teklif ettiğiniz an da o yanımızdaysa, sizi şöyle pay Nyacaktır “— Yahu, harp burnumuzun dibine gelmis, siz hâlâ kır safas sürmekten bahsediyorsunuz!” Eğer bir dostunuzs: “— Yarın aksam, filânea sine maya gideli Yeni film, fevks Tâde güzelmi dediğiniz anda © yanınızdaysa, size şöyle çıkışa- caktır: “ —Yahu, ben sizin kadar vur- dum duymaz mablüklar görme- dim: Harp endişesi, hayvanların insiyaklarma bile sirayet etmis. > siz hâlâ güzel film peşinde- iniz!” Eğer bir mecliste sanattan, e- debiyatta konuşulurken o da o- rada İse, dershanede iskambil oy- nıyan haylâz falebesini paylı- yan sert bir hoca aksiliğiyle söze karışacak, ve: “— Yahu, diyecektir, sizler ne zaman, hayalinizdeki âlemden kurtulup hayata bakneaksınız? Görmüyor musunuz? Top sesle. ri, bizim şehirlerimizden duyul- miya basladı, Hâlâ, edebiyatla, sanatla uğ em serası ma?” Geçen gün tesadiif beni, -çok sükür, aramızda mikdarı pek az olan. bu eyhamlı tipinin en ka- rakteristik nümunelerinden birl ile karşılaştırdı: “— Yahu, diyordu, ne oluyor sunuz kuzum? Sizde meslek aş- kı, meslek şuuru, meslek dik- kati kalmadı mı? Su İstanbul Belediyesinin halini görmüyor musunuz? Mübarek, ocıgarasım yangın alevinden yakan soğuk kanlıya taş çıkarıyor Burmumu. zun dibinde-cereyan eden hadise lere sırtını dönmüş, harıl harıl meydan acıyor, cadde açıyor, gas zino acıyor, tiyatro açıyor, bah“ ce açıyor, klüp açıyor, kütüpha, ne açıyor... Hülâsa, gözlerinderi haşka, her şeyi acıyor. Simdi de; 'Tesvikiye caddesine hevkel, Çam hıca tepesine ağaç o dikecekmiş. Bilmem. dünyanın çu sırasında; fdeta düğün evi hazrl be- lediyeyi dürtmek icin ne beklis yorsunuz? Yoksa, siz de mi hari tayı, puslayı sasırdınız?” Sözünü daha fazla yenemediğimi bir hiddetle kestin, ve sordam: “— Ne ordun azizim? İs« tanbul belediyesi, endde açacağı" na siper mi kazdıracaktı? Gazino verine, garnizon mu yaptıracak» tı. Ve ona düsen vazife, otohls yerine tank, arozöz yerine keşif tayyaresi, yahnt tramvay banda» fı, tiinel kayısı yerine, makineli tüfekle, el bombası getirtmek mi idi? İlfaiye teşkilâtı yerine hü- cum taburları hazırlamasını, sab. hi imdat ekipleri yerine, motöri 7€ kıtalar tanzim etmesini mi is“ tivordun? Evet... Ne istiyordun azizim?.. Bu hesapça, senin niçin uyku #vuduğuna, nicin o yemek yedi- #ine. niçin su ietiğine saşmamak b mü? Hattâ daha iki gün evvel: vlar pahalandı, Kahve- ler halis değil, diyen sen deği) İmiydin? Ve hele bu sonunen gi- kâyetlerinden de belli ki, kendi telâkkilerine göre zevk saydığın sn fuzuli itiyatlarından bile'ayrı. lamıyorsun. Su halde, -ortada s€- nin vekmettiğin okadar mücbir hiç bir sebep olmadığı halde- ce- mivetin bütün ihtiyac ve itiyat- larından tecerrüt etmesini, ve zınk diye dürmasını ne yüzle, ne hakla, ve no maksatla istiyor - sun? Hayat, daima iyor, ve da- ima yürüyecektir, Bu hareket ha ilemin içinde hepimi düşen ayrı bir vazi vardır. Ve suclu olanlar, sadece tıpkı senin gibi, bu varifelerini unutanlardır!!” , Bu ummarığı mukavemet, ve mukabele evhamlırı şasırtımıstı O saskın saskın yüzüme bakar ken defterimden konardığım bi kâğıt parcasma iki kelime yazı eline sıkıştırdı “— Şim: Eğer &uallerime ceva” vermek istiyorsan, şu zattan ak: darısı” Ona verdiğim kâğıda vazdığım kelimelerin sunlardan ibaret ol duğunu tahmin etmissinizdir, sa Mkknz di