30 Ağustos 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

30 Ağustos 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 AĞUSTOS ' “DAR AM ONUK AA U RR MN SESLER İdmanbirliği müssneresine istiklâl marşı ile başlan- dış onu Münir beyin birkaç sözü ve hozin bir şarkı ile başlızan. ölümle neticelenen aBir meşale — söndü.» isimli piyes takip etti mevzuu şudür: Mosleğine son derece me- rbut, inkılâpçı bir muallim, ölüm döşeğindeki annesini bırakarak — vazifesi — başına koşuyor. Ve hatta, annesi son nef- esini verirken bile, — köyün ihtiyarlarına ders — vermok. le moşguldür. Annesi ölmüştür... Bu ölü- mü, genç muallimin hastalı- gı takip ediyor... Geceli gü- ndüzlü — bir çalışma, ona, tedavisi gayri kabil bir kulp hastalığı hediye — ediyor Istanbulda bir hastahanede iken, koyunılsn gelen bir mektup üzerine mesleğinden, okutma ve okumasından ma. hrüm kalan — zavallı adam, hiç olmazsa annesinin mez arını ziyaret için doktordan izin istiyor.. Annesinin mezarı başında bir meşale sönüyor... Ge nç muallim, kalp hastalığın- dan ölüyor.. Kardeşi Yıldız, deli gibi, mezarlar orasında, koşa koşa, kayboluyor. Biraz sonra, genç ölünün yanına gelen mezarcılardan biri, ölenin, oğlu olduğunu anlıyor va © da çıldırıyor.. Son tabloda, anaye - oğul için yine mezarlıkta bir iht. ifal ynpıllıkıın sonra perdo kapanıyor Piyesin ü el Temsil esnasında, seyirci- lerden bir. kızmının ağladı- ğını söylüyorlar.. Ben — görmedim. Fakat, ölümden korkanlar, mezar- lık ve ölüm karşısında bolki. başka — şeyler — hatırlıyarak göz yaşlarını tatamamışlar dır.. Zaten mezarlık, ötedenberi korku vo dehşet uyandırır.. Muharririn de vakayı me- zarlıkta cereyan ettirişi bn korkuyu bir kat daha ar tırmıştır.. Ölüm ve mezarlık.. İşte, sönen bir meşalenin karanlığında ceroyan eden vakanın mevzuu.. Bir meşale sönmüyor, bir varlık söndürlmek istenili- yor.. Meslek aşkının bu kadarı fazla ve zararlıdır!... Bilhaasa, gençlere örnek olarak — sunulan öserlerde, ölüm ve mezarlık değil, ümit, neşe hbulunmalıdır. Sonra, sıhhati olmayınca, mefkürecilik, — inkılâpçılık, hiç olamaz... Evvelâ sıhhat Jâzımdır .. Ben, R. Gökalpın — diğe: eserini buna tercih ederim.. Çünkü, onda bir ümit me- şalesi porliyor ... Halkımızın Nazarı Dikkatına! Çocuklar için.. BİZDİK! Dağlar yürüsün, denizler, göklere doğru yükselsin. Sün. güsünün ucu ile zaferler yaratan Türkü görmek için bütün tabiat şaha kalksın. Şaha kalkınız.. Dağlar, denizler ve ey fırtınalar.. Bizdik!.. Bugün Kocatepe sırtlarında güneşe doğru yük- selen Bizdik! . Bugün kendi ataşimizle, kendi ış;ğımıılu uluk- ları yakan, aydınlatan. Bizdik!. Şaha kalkınız, tırmanan Türkü gibi şaha kalkınız. şaha . Göklere gökler gibi yükselen Ays, güneşe bugünü de görmek için ölmez — bir zaforle dörü atlarınız *& Yıllarca evel bugün vatan ufuklarını boğlıyan kara bu- latları söngülerimizin ölmez parıltılarile dağıttık. — Lâvlar gibi ateşten kanımız istirap yığınlarını işte bugün eritti. Taştık., Köpürdük — Yükseldik.. Fışkırdık ve aklık, Yo lamuzu bağlamadı, bağlıyamadı: Kulın kara bulutlar, Hızı- mızi kesmedi, kesemedi. Felâket ve ıstırap yığınları.. Evet bizdik!. Yıllarca evel bugün gözlerimizin parıltı- larile dünyayı boyayan Bizdik!. ğan, aydınlatan.. Ay, bu meşaleler önünde Güneş yıldızlar kadar ufaldı Karanlıkları elimizdeki zafer mızrakları ile bo- birer nokta kadar küçüldü Biz, eriyen, çöken bir devrin içinde, kalan yaşayan ve yürüyen bir devir açtık. Önun için şaha kalkınız ey dığlıru Denizler.. Fırtına- lar.. Şaha kalkınız.. Bizdik!. Ogün güneşi zeferimizle kaplıyan. Bizdik!. Göklere gökler gibi yükselen . Bizdik!. Ufukları yakan, Aydınlatan.. Şaha kalkınız. Şaha: Aya, güneşe ölmez bir zaferle lırmnnnn Türkü bu büyük gününde görmek için doru at- * larınız gibi şaha kalkınız . — Bunda ise, mezarlık, öl- üm ve sönen, söndürülmek istenen meşaleler var. Ne bedbin bir eser. . Bir ana — son — nefesini verirken, oğlu, — yan odada vazifesine devem — edebilir mir.. O dersten ne — hayir beklenir?.. O anda, tecssür - herşeye Bot çeker. . Kısaca, ülkülü gençlere ta lecek bir öser değil... Esori temsil edenlerin, he- men hepsi muvaffak oldu, diyebilirim.. iye edi- Muallim rolündeki R. Gök- alp muvaffak oldu.. Vahdet, sesinin tonunu hiç değiştirmedi; hareketle- rinde serbest ve tabil idi... Mehpare, hasta kadın ti- | rlni yaşattı, fakat, son ne- 'esini verirken sesi kuvvot- li çıkıyordu ... Diğerleri — ayi idiler . yalnız, Ülvinin sesi - müsait olunydı halk üzerindeki te- siri bir kat daha fnılı|1şn. caktı.. Ufak tefek hatalar olmak- la beraber, eser muvafla kıyetle temsil — edilmiştir . Komodide, bilhassa köle men rolündeki — Mehmet ve kocakarı rolündeki — Mustafa İdmanbirliği kulübüne ömürler dilerim. .. tzun Mehmet Tuğrul | Vilâyet Makamından: Belediye ve köy muhtarları kasaba ve köylerde davullarla halka eum- artesi .ıu"uuılt'll ilibaren ilân edilecek ve bir buçuk ay içinde her i evindeki veya emri altındaki her veli wl.neııııriekı, her - vasi reisi kı vesayetindeki bu ana kadar nüfus dairelerince yazılanlardan gayri yazıl. ııın.ır.ık gizli kalmış doğum, kayıp, ölüm ve yazılmamış evlenme vakalar- iniın köy mulitar ve ihtiyar heyetlerine ve kasabada, şehirde belediyele- re bıldırnıege behemehal meebur bulunduklarından müddetin hitamınd- an sonra böyle nülus işlerini yaplırmıyanlar hakkında ceza — tatbikatına ö HÜ aK , : M. Cevdet Büyük | Bayram (Üst tarafı Birinci sahifede) | cak ve kumandan Pş Hz nin | önünden geçeceklerdir. 6) İstasiyon civarındaki İ meydanlıkta tam zeval vak- | ti 21 pare top atılacaktır. | G:ce eğlence!erl Gece feneralayı — tertip edilecek ve alay saat 21 de Kazpınarından hareketle pa- şa camij- Meyhane — boğar - | Tapu ve Nüfus — daireleri - | Hükümet — konağı - Hükü. | met caddesi - Bolediye dai- | resi - İstasıyon caddasi - As- keri mahfel - un fabrikası caddesini takip edecek ve fabrikayı geçtikten — sonra | Teneralayı hitam bulucaktır. Bandırmada bayram Baadırma,29(Muhabirimizd” 6n)— 30 ağustos bayramı için| yapılmakta olan bütün ha- zırlıklar ikmal edilmiştir. Kasabanın muhtelif yerlerine taklar yapılmış ve kürsüler geyircilerin neşalerini iade | konmuştur. - ettiler... Ve halkı kahkaha- - e< e - larla güldürmiye — muvaffok l Inıbti oldular.. [lml“lll ı" Gençleri tebrik ederken | — Nazilli Ortamektep müd- ürü hemşehrimiz Eminittin boy vazifesi başına dönmek üzere dün İzmire gitmiştir, aile AT Ordumuza Terfiler (Üzt tarafı birinci sayfada rece terli etmişler lir Yeni paşclar Piyade mirsleyı — Rüştü bey aFiliben, piyade ralayı — Yusuf — Ziya luy. «Cesir Mustufa Paşav, süvari miralayı Ekrem boy «İstan bul», süvari miralayı Şems- ettin bey «Ergenes, piyade miralayı erkânıharp Voysel bey «Erzurum», levazım mi- ralayı Reşit bey «Cerrah Paşa» miralaylığa yükselm. işlerdir. Miralaylığa terfi: Bursa askerlik dairesi re- is vekili piyade kaymakamı Necmettin bey,K. Ş. şube 2 ve müdürü kaymakam Nuri bey «Üsküdar»,topçu kaym- akamı Foyzi bey aTokat», doktor kaymakam Şaban bey alatanbul», bi kam Ali bey « tor kaymakam Azmi «Sıvase miralay olmuşlardır. Piyade binbaşı Ziya «Sel imyev, Mahmet Rasim, Nuri, Mohmet Ziya, Eyüp — Sabri «Toptano, İlevazım — binb- aşı Nurettin «Bdirnev, Cem- al «Aydını, Bican «İstan- bul», topçu binbaşı Mehmet Nesip «Erzincon», jandarma binbaşı Şükrü beyler kay- mukamlığına yükselmişlerd- ir. | Binbaşılığa terfi Piyade yüzbaşı İsmail Zü htü, Reşit «Erzürüum», erk- Anıharp yüzbaşı Alâattin «Bursav, süvari yüzbaşı Ri fat «Eskicuma», topçu yüz- başı Mehmet Ali «Bayramıç», istihkâm yüzbaşı Zıya «Ür- taköyo, — jandarma yüzbaşı Haşim, — Şefik, — Şerafetlin, Sıddık — beyler binbaşılığa terfi etmişlerdir: Yüzbaşılığa terfi Piyade birinci mülâzım Ümer «Geylani», Nedim «Me- raş», Refik «Burdur», süva- ri birinci mülâzüm Hikmet «ÜOrtaköya, jandarma birinci mülâzım Aptüllâtif, Kaâmil, Ziyaettin, Asım beyler yüz başılığa yükselmişlerdir. Birinci mülâzımlığa terfi Piyade mülüzim Muharr. em «Paşahahçe», Sabahatt- in «İstanbul», Adnan «İsta- nbul», Himmet «Kavilhisar», Kâmil «Erzurumv, Reşat uropknpıı, Topçu mülâzım Ziya aEdirne», Dursun «Muş», Yılıyı «Erzurum», — Nedim «İstanbul», Naci — «Bursan, KRtem «Harputn, Necdet «Ak saray», Muzafler «Aksarayp, nakliye mülâzımı Riza «İstanbul», Dursun «Erzincan» Hüsnü beyler birinci mülâzımlığına yüks- elmnişlerdir. Askeri memurlar Hesap — memuru Süley- man elendi — «Kirşehir» beşinci sınıfa, tüfekçi ustası Ahmet efendi «Giresun» al tıncı sınıfa, demirci — ustası Mustafa efendi «Serez» al tıncı sınıfa, muamele ru Salih Ziya efendi puto üçüncü — sınıfa, memuru Bürhanettin efendi «Erzincane altıncı — sınıfa, kamacı uslası Mehmet Niya. zi efendı ılılıııbulı dünlün_ memu- «Har. hesap Denizyolu zengin sahili takip edıyor--—lnı— ' TÜRKDİLİ - Bayfa: 3 Bir ecnebi gözile Türkiye: Genç Türkiye.. dolu demiryollarının terbiyevi rol ve tesiri-— Nankör topraktan zorla hayat yaratılmıştır / (Holandada — çıkan De Telegraaf — gazelesinin 10 Ağustos 1934 tarihli nüsha- sındaki başmakalenin ler- cümesidir.J —&«Trabzon? — Fakat efen- dim Trabzonda işiniz ne?.» Bu suali İstanbulda otur- duğumuz — büyük otelin şi- şman — kapıcısı sordu. — Üy- le zannediyorum ki bu ka- pier mütekait bir harem ağasıdır. Kapıcı — sözlerine Şöylece devam atti: — «Orada, Trabzonda ahali bellerinde geniş kırmızı ku şaklar ve büyük yatoğan bıçakları taşırlar. Ve eğer siz karanlıkta sokağa çıkar- sanız.. kggt!. Son kelime kapıcının ağ- zından çıkarken o aynı ga- manda eli da boğazı etrafın- da manalı bir hareket yap- mıştı, Trabozona giden vapura bindim. Karadeniz, kışın mü. thiş fırtınalarla tanınmış ol- an Karadeniz, beni dört gün sanki yağ üzerinde kayıyor- muş gibi sinesinde tağıdı. Türk devleti bu sahil sefer- lerini Sovyet hududundaki Hopaya kadar kendi . filosu- na tahsis etmiştir. Fransızl. ardan satın alınmış olan va purumuzun adı. «Brzurum» duür ve temizli<ten parıl pa. ril parlıyor, Kamarotlar na- zik ve dalma güler yüzlü, yemekler nefis, bol ve ucuz. Eski, fakat temiz giyinmiş olan güverte yolcuları zam- an zaman birinci sınıf yol- cuların güvertesinden geçi- yorlar. Eski devrin bu mağ. rur korsanları da mevkiler arasındaki farkı kim anlata- cak? İlk geceden sonra 1914 tarihli ve — fazla — iddialı olan Baedeckerimi kapattım, çünkü bunları, demir atacak yerleri dağ ve tepeleri kap- tanları deniz. — haritasında daha eyi ve vazıh olarak gö- rüyoruz. Esasen Baedecker rebberi bu yeni memleket hakkında yeni malümat ver- miyor. Vakıa burada henüz limanlar yapılmamıştır. Ge- milerin demir attıkları nokta- lar aahilden bir hayli açık vo uzaktır. — Bu noktaların bazılarında parçalanmış ka- yalar ve eski eserlerin enkaz ve bakayası görülmektedir Har yerde boylu güçlü pos- lv, güçlü kuvvetli kayıkçılar kayıklarını ayakta durarak çekiyorlar ve bir bunları yüsek kayıkları na alıp karaya götürüyor- lar. Şarka doğru her menzil ve mevkifte daha kuvvetle hissaediyoruz ki bu memleke- tte bir hayat başlamıştır. Bir tarafta istatistiklerin kurşun kalem hatları aşağıya - doğruj süratle kaymakta iken diğer toraftan burada bu - hatlar salâbetle yukarıya — doğru yükseliyor, Kim biliyor - ki | hemen hemen (tropikal) bir tarzda çıplak bir dağın ete- Rinde büzülmüş bir halde duran Zonğuldağın, zeminin- den kömür madeni çıkarılan | bu yerin kömür — ihracatı, bilhassa buhran senelerinde TÜ0 binden 1,5 milyon tona yükselmiştir. Kezalik kim biliyor ki Yunanıstanda 5e- yriselaja — ve — demiryolları Zonguldağın sert ve taş kö- mürü ile işliyor. Zonğuldakta her vakit kömür almak için gelmiş Yunan vapurları gö- rülüyor. İnebolunun meyvacılık ser- vetini kim biliyor? Sabale- yin şafakla beraber güvert- emize şeftali, erik, armut gıbi güzel ve nefis bir şer- bet veren kırmızı alev ren- kli vişmeler — dolu yüzlerce sepet sıralandı. Fiatlar gay. et ucuz. Bugünkü yeme- gimizi yalnız meyva teşkil etti. Sinopa geliyoruz. Te- riht Sinop kendi namına iz- afo edilen Sinop burnu üzerin- de Selçuklardan kalma muaz- zam kale ve bürçlerle huş. anmıştır. Ön Asya sedef ma- hsulünün yüzde 80 i Sinop- tan çıkar ve arada size bir lokantada önünüze 20 kuru- şa büyük bir tavak koyarlar. Anadolu tülün ambarıdır İstanbuldan sonra Samsu- na, yani 1919 da Guzinin saltanat idaresine karşı gir- iştiği istihlâs — hareketinin başlangıç noktasına geldik. Samsun; en büyük Türk ne- hirleri olan Kızılırmak - ile Yeşilirmeğin denize dökül- düğü — noktalar arasındaki düz sahilde uzanan arazisi ile Anadolunun tütün amba- rıdir. Samsunda gece yarısına kadar tütün kıyan makinel- erin gürültüsünü işittik. Ye- ni Türk devletinin garurlu ve iftiharlı bir eseri olan ve az zaman evel ikmal ed. ilen demiryolu buradan baş- lıyarak dağlar aşıp Sıvasa ve — oradan da Kayseriye ve — Kayseriden de garp istikametinde bir kol ile Ankaraya ve ta İsta- nbulda bağı içine kadar gider. Kayseriden — conuba doğru giden diğer. — bir kol dahi ikmal edilmiş olup To- ros hattı üzerinde bulunan Adonaya geçer. Bu suretle tarihte ilk defa olarak Ak- deniz ve Karadeniz bir de- miryolu ile yekdiğerine ba- glanmıştır. Samsun Karadeniz havzas- mnın ticaret merkezi olacaktır Burada inşası mutasavver Kiman yapılınca — Samsan, Karadenizde büyük bir nah- il ve ihraç rolünü ifa ede- cektir. Bittik. Burada şen ve şatır noğameler terennüm eden gençler ucu bucağı görün - miyen fındık — bahçelerinde- ki masulu topluyorlar. Tra- bzona gelmeden evel birden bire gece oldu. Trabzon 66- ki zamuanlarda bir Yunan şehri idi ve sonralar kuru- nu vustaca birkaç yüz sene müddetle -Ermenistan ve İr- ana giden uzun ve meşakat- li kârvan yolunun başını tu- tarak icrayj şakavet öden Yunan şövalyelerinin teşkil ettikleki müstakbel bir Lı paratorluk merkezi olmuşt- ur, Trabozonda hürriyet me- ei d SĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: