23 Kasım 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 4

23 Kasım 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÜURKDİLİ şılmaktadır. Hamamlı köyü | Betree 23 IKINCİTE“.; | Vilâyetimizdeki eski eserler: a rHah eai (Geçen nüshadan mabat) Büyük Belkis kulesi Si- zığın dar kanalına atılmış köprülerden birin başı olma- S ağlebi ihtimaldir. Kuleye merbut büyük bır. düvar görülüyor ki — kulenin sağ köşesinden — şarka — doğru uzanan — duvarlar — berzah boyunca imtidat etmesi lâ züngelir. Maamofih bualar- dan eser yoktur, Şehir duğu doğru olan meyilde üç te pecik üzerinde kâisdir. Düz mahal olan kisminda - en büyük binoları mevcuttur. Dağın den çıkıntı garptet teşkil üzerine zirvesin alan , bir nehir derince bir - vadi eder. Bu vadinin anfıteatır. konmuş- türki iki aşağı tepeciğe istinat eder. Mukaddema bü suyun başka mecra- sı yoktu. Binnetice anfiteatır — sahnesinin — al. tından geçerdi ki bu sahne benim nokta; pazarıma gö re ahşap inşa Yeni keşfiyat bu — fikri tasdik etmektedir. Zemin kısımları hâlâ mu- hafaza edilmektedir. Bun- lar yekpare ve — müzey. yen granitlerden yapılmış- t. Bu eser az ihtimam edilmiş olup galiyan dev- rini — gösteriyor.. Kubbeler yekpare — yapılmıştı. — Kapı üstleri — çıkıntılı taşlarla müzeyyen — olduğu — ancak görülebilmektedir. Bir ke- bme ile bu bina Siziğin göhretini tespit eder hü- roe açılan — küçük kapı mevcut değildi. Sonradan doğrudun doğruya — sahne önüne açıldı. Ba binanın bazı harap kısımları diğer — duvarlar gibi kalmıştır. Bunlar ya asri binalarin inşası için kullanılmış ya- hut küle yapılmak — için sarfedilmişti. Anfiteatri inerken her taflanlar ve — ağaçların sarmış olduğu gayri — ka- bili mürür ormanın ortasında tiyatro zemini hemen gö- rülür. Bu bina anfiteatırle kasir — olması muhtemol. dir. Mermerden birkaç basa- mak henüz — mevkiindedir. Sahnenin özü hemen kü- milen kaybolmuştur. Yekpa- re mermerlerden — inşa edil- mişti. Kutru yüz metre idi. Locaları tutan - direkler süahneye muvazi idi. Bir sırtın meyline istinat etmiş gibi idi Basamakların itti- kâsı için — duvar inşösına hacet yoktu. Bu binanın tarzı inşasını tespit etmek — hali hozırda mümkün değildir. Sütunlar ve en ufuk mer- mer parçaları yeni — inşaat kaldırılmış ve kullanılmıştır. Lükin eski tevsifatı göre Sizik tiyatrosu Asya şehir- lerinde bulunan tiyatroların hiç birisile kabili muka- yese — olmiyacak — dererede muhteşem ve ziynetli oldu ğa kaydedilmektedir. Ti- yatronun — vaziyetina göre bu tiyatro umümi meydan- lığa ve mabude muttasıldı. Mabudün — zemini — yekpa- edilmiştir bu su | tarafını | Sizik hürabeleri tı. Sütunları beyaz moru boyanmıştı. Mabet avlu sundakj — sütunlar — kırmızı | mermer. Runları Aristidin | tovsifatından — iktibas — at- mokteyiz. Mabet —büyük bir mahal işgal - ediyordu ve tahtezzemin vasi bir koridor istinat — ediyordu. Bu bina zamanının muhar- rirleri için — gayet” güzel Roma tarzı mitâri nümu- nesi — idi. Hali haz rda he- olup Üzerine | taşt | pal | girmek yeti umumiye inşoatın: mu- I hakeme etmek güçtür. Lâ- kin dağılmış korniş par- çaları ve sütun başlıklarına nazaran heyeti umümiye. nis azametine bir delildir. Bu mabet imparator Ad- riyete ittihaf olunmuştur ki bu imparator Sizik ahalj- sine müuhtelif imtiyez bahşe tmiştir. Lâkin bu şehrin | İstanbula — yakın — olması kendisi jiçin en — büyük felâket —olmuştur. — Şahrin bütün — sütunları ve en ufak mermer kalmamasına parçalarının kadar — taşin- miştir. Sön asrin sayinh» ları — birçok binalardan bahsetmişlerdir ki halihazır. da hiç eserleri kalma- mıştır En nihayet büyük bir hare- ketiarz ki diğerlerinden müt- hişti, bu şehri halihazır- da gördüğümüz harabeye çevirdi. Bu zelzele onun. eu asrın ortasında — voki olmuştu. Eski tavsifata göre Sizik harabeleri Harabelerin ortasında bir | suyu havi çeşmeyi göl- geliyen bir çınar — ağacı mevcuttur ki bu çeşmeye Unutma — çeşmesi — derler. Güya aşka tutulanların | hararetlerini söndürür ve | hararetlerini unuttururmuş. Bu çeşme iki duvarın ara- | sındaki iki kale yakinindedir. Ve bulunduğu mahal ba taklıktır ki — bü bataklıkta şehrin garp kapısı mevcut idi İki yüz metre garbı şimalide ve bir ormanlık için de tahtezzemin yollar mev- cnttür ki kisim kisim kapa- bdır. Lâkin br — avdınlık sayesinde doğru hat üzerin- de otuz. metre kadar gidile- bilir. Bu yol diğerile rektir. Bu yol bir bi- nanın kajdosı olsa — goraktir. müşte- | mahaller de Voyahut umumi zahire am- barı veyahat tahtezzemin keptir. | ları ki. Sizik şehri meşhurdu. İnşaat Yunanidir. , Lâkin hallerde duvarlar - yekpare andır. — Lümbaların: bir tanesinde dört köşe we ka- bir delik vardır ki bu delik bir taştan ve bunlarla tamamen bazı ma. anahtar | vaztesini görmektedir. -Di- | ger tarıla d r bir mevcuttur kı geçit duvarın dabili | imtidadınca yükselmektedir. Bu şüphesiz hariçtön içeriye için bir methalden ibarottir. Veyahut — bu tah- tez zemin mahallir Ara- t rafndan — biyan — olunan meşbur kılissnin tahtezzemin kısımlarından - ibarettir. Bu Aristit -Arlriyen zamanında yaşamıştr. Sizik şehrinin şerefine bir — hitabe tor- ketmiştir. Bu , hitabe. den şehtin. zenginliği - ve hükimiyeti — hakkında — bir fikir elde edilebilir. (Ma- bedin imtidadı, vasati bir şehir için değil. bir mil- let te bedeldir. Halk mey.- danı bülün — ilâhlar - için tahsis edilmiştir. Ve bu meydanın ortasında ç — bir mabet — yükselmektedir ki kadimen mevcut - olan bü. tün — binaların en müozza- mi>ve en şıki idi, Yine Aristit şöyle devam ediyor: (Bu »mabet diğer binaların üstünde o kadar yükselmişler ki- limana gir- mek iİstiyeon gemilere kı- Tavuzluk yapmak için fenere lüzum — göstermiyordu. Bu bina bütün dikkatleri . celbe- diyor aynı zamanda şeh- rin — zenginliğini, - ahalinin yüksek zevkini gösteriyor- du. Denebilir ki bu mabe. din birkaç taşı bir. kili- seye ve bizzat mabet bir şehre bedeldir.* Bu - jmabe- din altındaki — tahtezzemin temaşaya şayandır. Tahtezzemin — kı- sım dairen medardır.) Pilin nam müellif Siziğin — bir mabedinden — bahsediyor ki taşların — birleştiği — temel altın olap iki taş ara- sındaki birleşme kıamın da ip haelinde altından ya: pılmişti. Bir. hareketi arz bu binaları baştan aşağı yıkmıştır ki halıhazırda bazı harabelerinden başka birşey kalmamıştır. Anfitoatır atnalı şeklinde ve Şşöhrin ortasının şimal kısmında bir vadi ara- sında ve yukarıda bah- solunan tahtezzemin — kısım. iarın şimalinde kâindir. Birkaç adet kıvrm ve duvar — köşeleri zamana çok vakit mukavamet edeme”| miştir.Lâkin vadinin garbinde| yedi sekiz duvar kalmıştır Bu binönın hilâl şekli ha- len zahirdir. Bir küçük su ceroyanı sahnenin ortasın- dan halen akmaktadır. Bi. nanın tarzı jnşasına göre ve suyun buradın aktığına na- zaran bu — binanın deniz oyunlarına tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Bu bina ka- ba taşlardan, adi det * yapıldığı da üst malzeme- görülüyorsa kısımların mermer rın kapatmış olduük- .çoğu gülle imalâtında şehrin üst zaviyesinde va- kidir. Hanelerinin ek - serisi eski Sizik şehrisin mermerleri'e sütunla- rndan inşa edilmiştir. Şark kısmından inerken bir zamsn duvarlar takip olunabilmek- tedir. Lâkin — duvarlarının esas şekillerini tayin etmek | bir | gayri kabildir. Nihayıt dolambaçlı yoldan gidilerek Tiyatronun bulunduğu mahal- le vssl olunur. Burası kâ- milen küçük ağoçlarla ve ça. hlıkla — kapalıdır ki büyük bir yeşillik teşkil etmekte dir. Bu bina Yunan tarzında ingşa olunmustur. Halihazırda bina olerece tehribata uğra- miştitiki ancak sahnenin ol- duğüu yer locolarının şekli ve gayrj Mühtozam tahtez. zemin kışımları görülebil- mektedir. — Mahallinde — bir mermer taş dahi bulunma. ktadır. Şurada burada uzun duvarlar ve diğer — teşkilât görülmektedir. Lâkin bunlar dahi çalılı- klarla o kadar örtülmüştür ki bunların eski haldeki şekillerini görmek gayri- ka- bildir. Zemini kum ve kil. den mürokkep bir tabaka örtmüştür ki bu tabaka ada- yı karzaya raptetmiştir. Bu kısım çukür ve bataklıktır. Bu bataklık sazlıkla şarka doğru mümtettir ki buru- sı Siziğin başlıca limanı 0l- ması mühtemeldir. Ve deniz kenarında — terakütin — etmiş kum tepeciklerile ayrılmış- tır. Bunun nihayot şima- linde uzün bir — hendek mevcuttur — ki bu - hen- dek şarktan garbe doğ ru — mümtettir Sa ile doludur. Ve şimal — cephesi gayet mukavim bir duvarla takviye öedilmiştir. Denizle olan iştiraki yığılmış kum larla katedilmiştir. Bu kanal harp gemileri- nin iç limana girmesini te- min ettiği zannolunmaktadır. Bu limanın hemen şimalinde büyük bir harabeler kitlesi mevcuttur ki bunların resmi, üamumi bina harabolerinden olması muhtemeldir. Aşağı tepelerle şehrin ve borzahın oenubu arasında su taksim tevzi — mahallinin — asârına tesadüf olunmakta - dır. Çünkü yalnızca anfiteatır olduğu yerden akan suyun miktarı tabildir ki — şehrin ihtiyacatına gayri kâfi oldu- ğu şüpbhesizdir. «Pomuk» nam müharrir bu şehrin hara - besini ziyaret ettiği vakitle halk meydanını tos- pit etmiştir. Bu müellife nazaran bu meydanlk yüz ayak genişliğinde ve dört yüz ayak uzunluğ ında idi. Burada büyük — bir bina harabesinin bulunduğu ve koront — tarzında — yapılımış bir. kapının mevcut oldu- ğünu ve müteaddit tahtelarz dehlizlerin bulunduğunu bildirmektedir. Bütün bu inşaat hali hazırda mermer. lerinden soyolmuş bir hal. dedir. Bu mermerlerin bir ve Çanakkale boğazının kule- lerini yapmakta kullanılmış- dır. _AğAac. Sev Yurdun ormanlarından bir ağaç KS ü hir kardeş öldürmek kadar iitlü-îî ! Bir ulusun yükte hafif pahada ağır kasalarındaki altın, gümüş, İNüj... Müzelerindeki sekilikle- rinden duha pek çok değer- | li ve faydalı; yurdun üzerin de ve içindeki diğer def - nelerinden döha * kolay ka sanılıp ve daha ziyade ka- zanmukta kullanılan bir var- Eğe ormanlarıdr. Yer yü- zünde — çırılçıplak — doğup bütün yokluklarla karşı kar- şıya gelen ilk adem oğulla. Fin) geniş yapraklırile ör . ten, kavuklarında sığındırıp koruyan, dalları arasında saklıyan meyvalarile besle- yip ateşile isıtarak yaşatan ve yabani hayvanlara karşı koymak için çomaklarile so- pa ve yaylalarını, dallarile toprak, dere ve göller ağaç | ve ormanlar olmuştur. Bu yüzden. arvlarından doğup yükselen bir kulavu. zun fenerj parlayıncıya ka- dar uln ağaçlara insanların a«tanrı» diye taptıkları ger- çektir. Bugün yirminci yüz yılını | yaşayan insanların saymakla tükenmez — dileklerinin pek çoğunu ağaç ve ormanlar gördüğünden ötürü bir ata, bir kardeş ve bir yavra gibi saygılanırlar. Yiyip içmeleri ve gündü- zün msanların solumalarının tersine olarak — faydalı lumalarından — canli old ları vo yaprakları, çiçek ve güzel kokuları, meyva- ları, bulundukları — yerlere yağmur çekmoleri, kesim ça- Ena geldiklerinde kereste ve bütün varlıklarile ve ölüm- lerinde de geri kalan gövde, kol ve kanalarından - olan odün ve kömürlerile pek çok istek ve dileklerimize karşı koydukları için bir ulu ata gibi yüksek bir — duygularile sıyğılamaları pek doğru ola- cağı gibi her ulas da kendi f'”m.. sağlık — ve hasta- aklarına bu kadar yardımcı olan oğaç ve ormanlarile öğünnelidir Saymakla tükenmez bun- cafaydalar ve eyiliklerine karşı — kendilerini hiç bir yüzden koruyamamaları ve boynu bükük dalları, çiçek ve meyvalarile alçak gönüllü görünüşlerinden insanlıktan koruma bekliyen çiçek, ağaç we ormanlar bir yurtdaştan daha üstün kardeş bilinme. hidir. Nasıl iki yurtdaş bi ribirlerimize karşı yüz — bu- ruşturmamıza bile dayana- mazsak bir fiıdanın, bir ağa. cın çiçek, yaprek tomur- cuğu ve dal budağını da incitmemeliyiz. Doğrudan do. ğruya kendimizin bile olsa erişip olmamış yurdun — bir otuna, çiçeğine, mayvasına vo ağacına ve hepimizin or- tak. bulunduğumuz ormanla- rım'za da tipki bü düyğülü yürekle — sayğılayıp — do. kunmamalı ve dokundurma. maliyız. Kesim —çağına gi- rip kesim aylarına denk gol- meden bir ağacın dalına bu doğınt kesmek veya kökündet devirip atmak - bir yurtdaş ya: ralamak vaya öldürmekten hiç ayrı olmadığını — bilmek ve yüreğimizde daha koyu sızılar duymak ve bunu ya- panların cezasız kalmaması- na çalışmak hepimizce bir borç bilinmelidir. insanların çok | Avrupa uluslurı bü UBU | yüksek duyğularla “’P'. rını, bayırlarını, tepesihi kılamıyan dağlarına “". | erle tohumlarını serptfF” ç yük büyük uğrnımıll' | Tt bucaklarını oğaç Y& anlarla döşeyi, yt Ağaç .ı.ıı.fı.'.,Şıurınd' j | beraber cilve cümbü$, “Üğp ün bayram gibi ağay ÖÜ N irmeği yurt sevgisl bil çi büyuk sevinçlerle dik©f n | korurlar. Yüzlerce Y gı sonra yaşıyacak yüv erecekleri kıvançların! ünden düşünerek 00 vanırlar. Bu — çalışın ı yurtları havasını, YâĞ ve bütün diriliklerinde | değişiklikler doğurarak V raklarında yaşamıyâD Öj | leri bile yetiştirekek $ çayları ve dört ylu . larına varıncıya kadöf Üg atın işleyip — süsliyet bir güzellikte ve kafalarile yeşil v? ve halklarla döşeyif öç düzün güneş ve gO l elektrik nurları içinÖLa mızı ve — beyaz ” kurulmuş yuvalarının ?i gif ve trasalarında b bayraklarıle yuırtlıı'ı!l » nete çevirirler, Bu yüfü” le ormanlarının yapfült çek, meyvalarından V& | sından insan ve haytt? 5i sbol bol. benledikleri kesim çağına — git? de çok düzgün bir | likle işliyerek keres? dünyanın her köşe aradabir vakitler y | stamonu» ormanları anın — bütün — orm bedel denilen ye de yollıyarak © ve küplerini — dünyt doldururlar! e Bizde de oğaç ve TÇ ların bunca eyilik v& © larına karşı — korüt ve — yeniden çoB'l" için eski Türkler Ul g çlara tanrı diya * yarın — dünya kopt seler elindeki — bir yere dik! — yaş * keser gibi ve daha P öyüt ve kılavuzluklt? ğ bir çiçek fdanından * da ağaç ve orm varıncıya kadar AY gibi yeniden yetiştir! a le dursun eldekiıen"l çati eyi koruyup kazansil! Yurdumuzda saltanat rinde * böyle - ra — kaynaklarımızt lanarak kese — ve " nı doldurup ığt' v larından bir türlü 477 yan ve eaki defterler İlyarak bir dengif? Üpt yine çarpmak için T mahkemelere el ve * arak dilenen yat bi cıların sözlerinden V ormanları düzgün klo işlenilirse devl inin gelirinin yaâr! rür) gerçekliğin! ge| da vah yazık — vE çok yi klar olsun ki bü .h ( rımızda geliri büyük imize karşı galD"_ dursun kâr yerine pıyor. Hepimizin | bulunduğumuz ye bu en (Devamı altıncı k gl T çati

Bu sayıdan diğer sayfalar: