3 Aralık 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

3 Aralık 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birinci Kânun 3 se.e ; î Yabancı gazetelerde gördüklerimiz Ve0 < 001100000100 -- 00101000000 0006 Almanyada Katolikler Ve Masonlar Koblenz Farmasön İkca S1 sabık Üstad azanın mat- haacı DuckWin - devlet ha- Zinesi aleyhine 70 bin Mark- hk vergi kaçırmak cürmü nden dolayı aleyhinde ka nuni takibal yapılması gaze telerde Farmasonluk aleyhi nde iymakar tarizlere vesi le olduğu gibi döviz kaça kçılığı cürmile — maznuünen mahkemeye verilmiş olan Meissen pıskoposu Doktor Petrus Leggenin muhakeme Bi tafsilâtı ve bu muhake mede Berlin piskoposunun da istievap edildiği vemüd dei umumllikçe maznun beş sene küreğe tal:p olunduğu, başkaca iki Fransisken papasının yine | döviz kaçakçı'ığı yaptıkları | sabit olduğundan 4 yıl ha Pis 3 yıl müddetle medeni haklardan mahrumiyet ve ayrıca para cezasına malh küm 0'dukları, Paderbörn piskoposunun Mendeni ziya Jreti sırasında (Katolik hücum | kalilesi) teşkilâtına mensup kimeelerin Hitlere gençli. ğine taarruz mile maznun mahkümiyeti etmeleri cür katolik'erin ve bunların bizim istediğimiz bu reisin Maroni olmasıldır. Zira bu günkü kanunu esasi cemaat teşkilâtı üzerine kurulmuş tur. Onun için en fazla ce- maati olan Maronilerin bu bir hakkıdır. Maroni patri khanesi kanun esasinin bu maddesinin tatbiki hususun- da israrı bir vazife bilir. Ma mafih Maroni palriki han- gi mozhebe bağlı olursa olsun her Lübnanlının ped- eri ve hamisidir. Ür. Eyüp Tabettin başka mezhepten O'ması onun meziyetlerini itiraftan bizi mennedemez. mahkümiyeti (P" Voroşilof şehri Don havzasında bulunan Voroşilofun doğmuş olduğu roşilof Grad şehti, adını Voroşilaf Bu almıştır. bayı Moskovaya hususi — bir heyetle gelerek şerefli hem şerilik beratını ve şehrin al- bümünü Voroşilofa takdim etmiştir. dwni tahrikât kurbanları ol: | duğu hakkındaki tafsilâtın ve katoliklere tarizlerin ga- zetelerde önemle yer bul- | muş olduğu görü'mektedir “ Bu kabilden olarak Würz burg — da bir Fransisken manaslırında papas Leode ggerin talim ve terbiyeleri k-ndisine tevdi. ve emanet edi miş olan küçük yaşdaki çocukların bir çoğuna karşı irtikâp ettiği ahlâksızlık ve şeni hareketlen dolayı aley hinde kanuni takibata baş landığı bundan bir müddet önce de yine aynı manaslı rdan diğer bir papasın ay ni cürümden dolayı mah kâüm edilm ş olduğuda ehe mmiyet e kayde edilerek tebarüt ettirilmiştir Lütnanda Gumurcetsi Ma- goni olmalı Yeni Cumur Reisini, erse mebusan hap etsin, ist meclisi inti- elmesin isterse ihrahim Hinenu beyinvefatı Vatani Partisinin büyük Lideri ve bütün Suriyenin ve Arap dünyasının ve mü- him ve nufuzlu şahsiyeti ol an (İbrahim Hinanu) bey, yıllardan beri çekmekte ol duğu hastalıktan kurlulmıyarak — vefat — etti. Ubrahim Hinanu| bey dere amansız tebcil görmüş sözleri nassı katı gibi dinlenmiş bir şah siyet henüz Suriyede yetiş- mişti Yüreği sönmez bir vatan ve istiklâl ateşiyle hiç dinmedea yamıp tutu şan bu yüce önderin karşı sında millet yekvücut ola | reket eder, memleket dava | sında yalınız onun — irşadını dinler, ona inanır, ondân bekler, onunla avunurdu. , Onun vefatile Suriyeden sa glam, en ihlâskâr ve en at eş'i bir mürşidini gaip etti. ALEV KAMÇILARI. ULUSAL ROMAN: N? 16 YAZAN: — MUAMMER GÖZALAN BiRiNCİ BÖLÜM Galatasaraydan doğru fazdat otobilinin. çanı işiti'di. Polisler güç belâ hal kı biraz dağıtabildiler. Ya- ya kaldırımında yatan ka- dım otomobilin sedyelerinden birine yerleştirildi. Otomobi gittikten sonra halk dağı'dı. İki çöpçü, biraz su, iki çalı süpürgesi ile kaldırımın üs- tüne birikmiş ufak kan gö- lünü temiz'ediler. Yan 80 kaklarda muhavereler dev. ediyordu. Otomebilin (marşyiyesine| oturmuş iki şoför konuşuyorla: - Dostu bıçaklamış. |e ifi soyup soğana çevirdik- | ten sonra dirsek çevirmiş | Hak etmiş kaltak, Bir zaman ben de Sabriyeyi bı: çaklamışdım ama ucuz kur- | tulmuştum. | Sen bu kadını taniyo- | rmusun? — Tanıyorum. Bir Çopur Fatmanın evinde gö- rmüÜştüm. — Güzel kudın Hiç sür- tüğe benzemiyor. Makinenin altında ön m- akas'arın somunlarını sıkış: Cturan bir başka şoför lafa karıştı! — Ulan ama keşsin. Sü | rtük olduğu karının alnında kere rak bir emir neferi gibi ha- ol İönccemen münasebetle bu şehrin Şar- | cesinde #evilmiş hürmet ve | | sokaklarda Lugansk şehrinin ismi , Vo- | Küçük "Haberler ' Polisin en sadık müşterisi Kaliforniyanın Log An celos şehirinde 1915 senesi | nde po'is memurluğuna ta- yin edilen Jon Nord. ünifo I rmasını giyniş ve eline so | pasını alarak devriyeye çık- ! mişti.. Yurtdaşlarının rahat ve huzurunu temin elmek ; için geceleyin — sokaklarda dolaşan bu yeni polis me- | muru bir dönemeçte arlık | yürüyemez ha'e gelmiş olan Viılyam Tobin adlı serhoşu | yakalamış ve karako'a götü- rmüştü. Yani — polisin bu, ilk işi oldu. | Geçen hafta — tekaütlük çağı gelmiş olan polis Nard en son devriyesini yapıyor duü Yanında bir — serhoşl: karakola döndü, Getirdiği adam şimdi — altmış dört yaşına varmış olan Viılyam Tob ndi. En son vazifesini yapma kta olan Nord polis komis erine Sobini tes'im ederken yürüyemiyecek kadar serhoşluğu dolayısiy - le yaka'ayıp getirdiğini sö ylemiştir. Vazifeye ilk — başladığı gün de gene bu adamı ter | hoşluk yüzünden karakola getirmişti. Kavıp Mühürler Ahmet adlı mührümü kay- bettim. Yenisini alacağımdan hükmü olmadığı ilân olu: nür, Ömerköy kooperntif orta ği TİS numaralı Ali oğlu Ahme 8 .Salim adlı mührümü kay- bettim. Yenisini a'acağımız- dan hükmü olmadığını ilân ederim Ömerköy kooperatif orta- | &ı 39 numaralı Veli oğlu Salim & Mehmet adlı mührümü kaybettim. Yenisini alace ğım dan bükmü olmadığını ilân ederim Ömerköy kooperaif ortağı 90 numaralı Hüseyin — oğlu Mehmet yazılı olacak değil ya.. Otomobil kadın hastane- sinin büyük kapısından gir- di. Üç beş, hademe " koşdu" lar. (Belkisin) baygın bir halde yattığı sedyeyi a'arak ameliyathaneye doğru gö- türdüler Genç kadının yüzü bir ölü gibi sararmıştı. Dudak- ları mosmordu. İki hasta bakıcı kadın yavaşça konu şuyorlar: Galiba ölmüş. — Yazık! Zavallı de, — Kimin nesi acaba: Şoföre yaklaştılar Kimin nesi bu kadın? Otomabilin arka — kapıla rını kapıyan şoför cevap verdi; ? — İyi mal değil. — Yaaa. genç TÜRKDİLİ —— | picitik yapı'mış almaklık an- )| duğu vaziyet. — | Belkistir. *“Ulus» un dil yazılarından İKİNDİ ’ İkindiley, ikindileyir» ve sözlerinin etimoloji, morfoloji, fonetik bakımın: dan analizi eİkindi, ikindiy, ikindiy'n. iKiNDi Kelimenin etimolojik şekli şudur: l DD (27 ) G Jik4-in4Ad-HIğ) (1) İk: Köktür; güneşi ve | onun sıcaklığını ifade eder. Güneş, (öğley| de sıcaklığı- nın en büyük tesirini göste- | rir: öğleyden batıya doğru indikçe sıcaklığının yakıcılık tesiri azalmaya gelir ki ora da güneşin sıcaklığı öğleye nazaran — mütedil olur, iliık | olur 12) İn: Sıcaklık anlar iının bitişiğindeki sahayı ve sıcak. lığın o sahaya yayılmış ol- | duğunu gösterir terin cildin haricine çıkması taşması gi- | bi. Bu izahaltan şu — anlaşıl- mak İlâzımdır. ki sıcaklık | an'amı kendi egosunda dü şünüldüğü vakit. kesafeti, | tesiri fazla olur; sıcaklık | mefhumunun içinde bulun - duğu kabin kenarlarını aças | hum etralına dağılsın taşsın o zaman sicaklık mefhumu kesafetini kaybedecek tesiri | azalacak İşte “ikind t,, sözündeki Ç -Hde) âmilinin yaptığı a meliye böyle düşünülmeli- dir. (3) İd: (A-AR) gktir. Ya: lamına işaret eder. Yani gü neşin — keskin — sıcaklığını, (a| sahasına yayarak ılık yapımış olduğunu müspet o larak bildirir. 14) İğ: LAG eki, kendin den önceki düşünceyi ta- mamlar, tayin eder bir işa- rettir. İk-Hin--id-4Hiğ— ikinidiğ —ikindiğ: güneşin sıcak'ığı nin mütedil, ıilık olmuş ol- Buna “gün (Yılımakl: de yalımı, — derler: “İlınmak, ilik olmak, mektir. (I| Not: 1 — Türk, daha ip tidailik devirlerinde bu ta- Lebed, Küerik Tayfet üz - Tehçelerin; zekiyye- bil hâl ve vaziyeti duymuş | ve onun odıini da - böylece 1 kaymuştur Ke'imenin (ikindiğ) ve | ikindiy şekilleri vardır. İğ- | y) Not: 2 (İkindiy) de, artık güneş bize arkasını vermiş gibi bir duygu var- dir. Onun için, (ikin zeğin| , sözü “zahr, manasına kul. lanılır. (|2) Ankara, Afyon, Çarşam- ba, Samsun, Çanakkalede de verâ'ya İsırı): *eğin, di- yorlar. “İkin, “öğün (--mek), (BI sağın, (4) “akan, (5) sözleri hep “taşan “seyelân Üeden akan, manalarınacır. “Seyelân, manasına olan (akıntı) |6) sözü ile lıkinti ikindi| sözünün — her ikisi birdir. — Birincisinden “su, anlaşılıyorsa ikincisinden de “güneşin şuağları, anlaşılır. Konyada “sızıntı, ya (öğ ütatü) derler ki kelimenin kuruluşu (ikindi| — ninkinin aynıdır. ikindiyin (İkindiy -- in) dir İn: ( —— m), ektir. Güne- şin (ikindiy) dediğimiz nok ta yakınlarındaki harekeli ve zamanı göslerir, Not: | Güneş |ikindiy| (2) Büyük Türk lügati» Osmarlı lahçesin" Kumusu Türkit: Sanıhalı — Seyrani, Elferecü Bâd eş Şidde Ter cümesi. PB) Kanus Tercümesi 14) Karayim Metinleri (5) Kamusu Türkt |6| Kamusu Türki 17) Kamus Tercümesi: İnhisarlar Baş SAYFA 3 | de bulunduğu zaman (öğley| ( ile |batı| arasındaki mesa - feyi ikiye bölmüş gibidir. (İkindiyin|. her şeyin göl - gesi iki misline yaklaşır, Bunları düşünerek |ikin dığ)| sözünün kökünü, |iki| farzetmek hatıra gelir; - işin biraz da kolay zann olunan ciheti odur. Fakat düşünmek lâzımdır ki insınlar bu fi kirleri çok #onra bulunmu- şlardır. Türkler ilk önce, güneşin kendi üzerlerinde- yazın yaptığı tesir icbariyle (öley| 1 ve fikindiy) 1 tanı: mış ve lanımış ve — on'ara isim vermiştir. — Sabah ile öğ'ey arasındea bir nokta tesbit edip ona isim vermiş tirş çünkü bir tesir ve icbar altında kalmamıştır. Asır (İkindiğ) i'e (Asır| keli: melerinin etimolijik bakım dan (farkları. İkindiğ: (ik--in-hidi-iğ) Asır: JağHısiır- -| Her ikı kelimede kökler İiğ ağ), güneşin — sıcak'ığı anlamını gösterir. Birincide mefhum, kendine bitişik ol- an yakın (.5- n) sahasına taşmıştır halbuki — ikincide oldukça uzak — bir sahaya (—| vye yayılmtştır.. Buna nazaran |asır| noktası, |ikin diy| den daha — ileridedir. Cikindiy) 1, asır| a yanaştır- mak için kelimeyi son ekle yani (ig| ile, bağlamadan önce ona |I| eki vasıtasi yle bir uzaklık an'amı kat- mak İâzımdır: (İkind -Filk-ey — ikindi- 'ey| ve |ikindileyin) sözleri kurulmuş olur. (Asır) kelimesi, (asr| te- lâffuzu ile Arapçada “ikindi yakli, ne dendiği gibi “gün- düz,ve“gece, ye de denir (7) Not — |Asır| kelimesinin kökü o'an (a zaman ve mesafe manasına — alınınca (—s)einin — oldukça geniş bir sahaya intişar ve (Asır) oldukça uzun bir — zaman devresi demek olur ki asrın zaman anlamı da bu yolda izah ediimiş olur. Müdürlüğünden: Sındırgı inhisarlarlar anbarlarındaki yetmişbeş ile dok- san bin kilo raddesindeki ida re mali — yaprak tütün'erin Balıkesir şimendifer istasyonuna otomobil veya kamyon- larla nakli 16 11 935 gününden 6-12 935 cuma kadar açık eksiltmiye konulmuştur gününe Taliplerin yüzde 7,5 teminat akçasiyle birlikte şeratiti anlamak üzere Balıkesir ve Sındırgı inhisarlarına müracaatları Çirare A aa ——T — —e eT a e eee İki hemşirenin yüzü nef | retle buruştu. İğrenç bir şe- ye bakar gibi burunlarının kenarında kırışıklar hasıl oldu. Şoför söyleniyordu: — Karı da amma kan va- rmış, arabanın içini berbat etti bıraktı. Beyaz , Her taraf bembe yaz. Yüzlerinde maskeleri le birer ölüm perisine ben- ziyen tuhaf tuhaf insanlar, gümüş renkli demirlerle bir ölünün karnını deşmeğe uğ- raşıyorlar. Hiç ses yok Bu- ranın musikisi yalnız demir şıkırtısı. Geniş güvetlerde tepeleme pamuk yığınları. Sonra, kan istediğin kadar, ve istemediğin kadar kan pıhtisi Öperatör Kerim Nafiz ya- nında asistanlarile bir ölü yü yaşatmağa çalışıyor bu u pakları da oynamağa başlı- Onu, biraz sonra ayakla- , rı tekerlek'i bir sedye ile hariciye koğuşuna götürüy orlar. Üç beş, hasta yatak- larında doğru'arak yeni ge- | lenin kim olduğunu anlam oğa çalışıyorlar. — Yüzünde bir dımla kan kalmamış bir genç kadın, uzun beyaz sa çlarını arkasına koyvermiş bir başka kadına uzavarak sesleniyor! Pek bitkin, yaşamaz. Belkisi yatağa uzalıyor lar. Günler geçiyor. Hastaha- ne koğuşunun dıvarına iliş; tirilmiş bir takvimin sayfa- ları sonbahar rüzgârına tu tolmuş çmar yaprakları gi bi birer birer uçup gidiyor. Ve bu yapraklar uçup — git- | tikçe günlerden beri bir ölü | gibi yatan hastanın göz ka yordu. Be kis yavaş yavaş etrafile meşgul olacak ka- dar kendinde kuvvet hisse- diyordu. İlk yüzüne gülen sağında yatan bir başka kadın oldu: Geçmiş olsun hemşi. re. — Teşekkür ederim — Ucuz kurtuldun Evet ucuüz kurtulmuştu. Fakat o, bu kurtuluşa sev inmiyordu Gözlerini açtığı zaman kendisini çok uzak ve yabancı âlemlerin kuca- gında görmeği ne kadar istemişli Buraya nasıl g-ldi- | ğini ve nasıl kurtulduğunu ” | hatırlıyamıyordu. İçinde de- rin bir acı hissetti, tekrar gözlerini kapadı. — BİTMEDİ —

Bu sayıdan diğer sayfalar: