30 Kasım 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

30 Kasım 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ON ALTINCI YIL. No: 5154 Adımız, andrımıadlır Son haberler — 30 SÖNTEŞRİN, 1935 CUMAR TESİ ULUS | ikinci sayfada Heryerde 5 kuru> BARIŞ İÇİN KONUŞMALAR YAPILIYOR Paris, Londra ve Roma arasında yapılmakta olan barış ko - nuşmalar DÜZELTİL Bütün halk, Atatürk'e, lıgy b ranlık, sevgi ve saygı ile, gönlün- den ve kafasından bağlıdır. Her- kes, her fırsatta, ona karşı - hay - ranlığının, sevgi ve saygısının ese- rini göstermek ister. Türk çocuğu, ilk resim dersinden sonra, onun başını çizmek, el nakşına ve ger- gefe alışan türk kızı, onun başını işlemek ister. En fakir beledf!eı meydancığı ortasında onun büs - tünü görmeksizin rahat edePzı. Köy kahvesinin en iyi yerinde onun boyalı bir fotografı asılıdır. Ve bütün bunlar, yalnız bizim memlekette, ancak bizim şefimiz için yukardan karışılmaksızın, kimse kimseye buyurmaksızın, ta- büğ olarak, içten gelerek yapıl - maktadır. Halkın reise bu vicdan ve şu- ur bağlılığı bizi ne kadar övün - dürüyorsa, bu mukaddes ıe;_[ı : saygıyı sömürmek isteyen bir lı'ıı’n' iynıınlırı da o kadar hiddet ediyoruz. Sırf, sömürgenlik hissi ile, meselâ, heykel, büst ve İou'ıgv rafiye öyle bir anlayış tarzı veril - miştir ki esef duymamak imkân- kânlarının önünden geçi î.. riye dikkat ediniz: Bir işçinin bir ıstandart Atatürk başı ve Hlıtıı ıu- tünde oynamakta olduğunu görür- sünüz. Galiba gene yalnız bizde resmiğ bir devlet reisi fotografı yoktur: Rastgele bütün fotografi- ler, şunun bunun zevkine göre Iıo- yanarak, devlet dairelerinde bile yer bulur. Şimdi şu telgraf nkuyun.ul: “Muğla, 29 (A.A.) — Cumuriyel alanındaki onuncu yeldönümü ant- tının üzerine konulmasına & verilen Atatürk heykeli eksilme- ye konulmuştur. Heykel !_ıbui büyüklükte ve 1,85 yı'ikıdılıı_inl_ı olacaktır. Eksiltme müddeti bir aydır. Heykel ihale edildikten üç Ay sonra yerine konmuş - Ur.n Dünyanın hiç bir yerinde sa - Sonu 4. cü sayıfada) D (Sonu 4.cüsayıfağa) L — Roma, 29 (A.A.) — Sıyasal mahfil - ler, B. Laval'in muvaffakiyetinden mem nun olmuşlardır. B. - Laval'in iktidar mevkünde kalması, arsrulusal durumun inkişafına müsait bir unsur olarak telak. ki edilmektedir. Aynı mahfiller - petrol ambargosunun tatbikine girişilmeden ev vel barış müzakerelerinin sona ereceği- ni ummaktadır. Anlaşma umudu varmış. Fakat italyanlar daha önce mühim bir harp kazanmak istiyorlar Tigre cephesi, 29 (A.A.) — Havas aylarından: Süel mahfillerde pek aja vücude getirileceği şeklinde pek nikbin- ce bir takım şayialar dolaşmakta olm. sına rağıncn, aynı mahliller - Mareşal'ı. güya hiç bir şey olmıyacakmış gibi ha- reket edeceği ve büyük bir. muharebe yapmak üzere italyan ve habeş orduları- v1 temâasa getirmeğe uğraşacağını be - yan eyelmektedir. B. Musoölini şimdi daha uzlaşıcı davranıyormuş. Londra, 29 (A A.) — Londra, Paris İstanbul, 29 (Telefonla) — Bugün Başbakan İsmet İnönü, beraberinde Ekonomi Bakanı B. Celal Bayar, Kamu- tay Asbaşkanları B. Hasan Saka — ve B. Nuri Coaker, General Ali Said, birçok İNKILAB DERSLERİ BAŞLADI R.Peker inkılâbımızı başka devrimlerle kıyaslıyarak başarılarımızın sırrını anlattı Dün Hukuk Fa- kültesinde C. H, P. Genel Sekreteri B. Receb Peker, bu Pa ilk inkılâp dersini verdi. Salo- Bu hukük talebe - sinden başka — seç- kin bir dinleyici kalabalığı — doldür- muştu. Bu yalki inkı » lüp derslerinin ken di payına düşen kasmının — Türkiye devletinin ve ba devlete rejim olan özün totkik edil « mesi mevzuu olduğune -öyliyen B. Pe- kor, bu özün C. H. P.nir son büyük kü- rultayında program olarak “R. Recep Peker dersini vecirken, olduğuna işaret etmiş ve demiştir ki: l € — C.H. Partisi hareket hafinde « (Soru 3, cü sayıfada) yakında Paris'te diplomatik bir anlaşma Başbakanımız İsmet İnönü Paşabahçe cam fabrik asını açtı Dün açtlan şişe tabrikası ının habeş harbını yakında durduracağı umuluyor Dessie karargâhına giden habeş imparatoru Haile Selase ve Roma arasında B. Poterson ve Bay Sens - Kenten tarafından vücuda geti- rilmiş olan yeni bir plân esası tutulmak suretiyle sulh müzakerelerine devam e- dilmektedir. Hususi bir kaynaktan bildirildiğine (Sonu 2 inci sayfada) saylavlar, İstanbul - Valisi, Banka di - rektörleri ve bine yakın davetli olduğu halde İş Bankasının kurduğu Paşabahçe cam fabrikasını parlak bir törenle açtı. Fabrika rıhtımı Paşabahçe ve civardan gelen büyük bir kalabalıkla dolmuştu. Başbakan fabrika kapısının önündeki kürsüye çıkarak alkışlar arasında şa söylevi verdi: * — Arkadaşlar. Geçen sene ağustosta cam Fabrikası - nün temelini atmıştık. Bir sene — sonru ika açıldı ve şimdi de resmen işle - meye başladı. Demek ki, endüstri planımızda, İş Bankası, deruhte etmiş olduğu bir vazi - feyi, bir sene içinde başarmış - bulunu - yor, Her şeyden evvel milli bankal....- milli endüstri işinde vazife almaları ve işte gösterdikleri ciddiyet Ve intizam hepimiz için yayanı memau- (Sonu 5. cı sayıfada) Bulgaristanda Bir milli kuvvetler birliği kuruldu. Sofya, 29 (A.A.) — Milli kuv- dün teşekkül etmiş- tir. Birlik, ihtiyat zabiti ve küçük zabitleri birliği ile malüller ve muharipler birliklerini ihtiva et- mektedir. Birliğin başkanı ge- neral Sirmanofdur. Bu yeni kuru- mun amacı bütün bitaraf kuvvet- leri kıralını ettafında ve yurda hiz- met için toplamaktır. ü k “Ülus, un dil yazıları Türk Dilinin Orijinalitesini Gösteren BİR ANALİZ Güneş -Dil Teorisi, “Akşam ,, sözünün analizi ile, zaman ve cihet anlatan tür- lü sözlerin Türk jenisinden çıklığını nasıl ortaya koyuyor? Duvılıı ygığıı “Akşam" kelimesinin analizi yapılmış, bunun ilk iki cüzü olan (akaş — ak 4 aş) sözü ile bunun Yakutça- H, GARB Arka, Cark, Kara, Geri 2 — (Arğa — garba): Bu iki ke- limenin etimolojik şekillerini alt- alta yaazlım ve bunların altına (Arka), (Gark), (Kara), (Geri) sözlerinin etimolojik şekillerini de koyalım: Garba: (ag - ar 4 ab 4 ağ) Arğa : (ağ 4 ar - ağ 4 ağ) Arka : (ağ —- ar 4 ak — ağ) Gark : (ag 4 ar 4 aka .) Kara : (ak 4 ar 4 ağı- .) Geri : (eg 4 er 4 iğ BU (1) Ag, ağ, ak, eg: Köktür. Gü- neşi ve onun hareketini gösterir. (2) ar, er: Hareket eden güne- şin bir öbje üzerinde temessül e- dip karar kıldığını işaret eder. O obije, ()) ncide (ab), (II) ncide (ağ), (1 ncü ve (IV) ncüde (ak), (V) ncide yine (ağ), (VD)- neıda (iğ) dir. Demek oluyor ki, (sabahley) den kalktı; son bir noktaya geldi; orada son ola- rak kat'i bir surette temsil — olun- du, göründü. Bu yeri gösteren un- sur, sondaki (ağ) dır ( “ak” gibi yerin ismini tesbit ve ifade edi- yor). (IV) ncü, (V) nci ve (VI)- mcıda bu son ek yoktur. Tabii ma- naları da farklıdır. (Ağ) eki ile tamamlanan keli- melerde mefhum isimlenmiştir. Fakat diğerlerinde, umumi anlam- da yani sıfat olarak kalmıştır. Bu kelimeleri son morfolojik ve fonetik şekilleriyle altalta ya- zalım: () — Garba (D — Arğa (Il) — Arka Petrol ambargosu İşinde Fransa İngiltere ile Birlik olduğunu Kesin olarak İtalyaya bildirdi İKİNCİ SAYIFADA ı OKUYUNUZ! şekli olan (ağas) sözü derinleştirilmiş, alınan örneklerdeki iki kelime üzerinde durul muş idi. Bunlardan birincisi olan (ağasa) sözü bize “kaçak, hoşu, gece, gark” kelimelerinin etimolojisini tanıtmış, buradan da “kaş” ve “huşuğ” kelimelerinin öz anlamları çıkarılmış idi. Örneklerde görülen ikinci kelime “arğa” dır ki “garba” anla- mına gelmekte ve “garb” sözünün de aslını teşkil etmektedir. Bu söz ile bundan çıkan kelimeleri de aşağıda izah ediyo- (V) — Gark (V) — Kara (VD — Geri Bu altı kelimede Farklı gibi gö- | rünen unsurlar (k - ğ - b) dir. Hal- buki, (& — v) dir; aynı zamanda (v — b, m ...) dir. O halde farklı gibi göıd(üğüınüz unsurlar iki ka- tegoride (k) ve (b) kategorilerin- de, müşterek olan (ğ — v) dola. yısiyle daima birbirlerinin yerini tutarak herhangi bir obje veya sü- jenin kendisini temsil ederler, (1) Bir de son kelimede vokaller in- celmiştir. Görülüyor ki (arka) kelimesi na ise (garba) kelimesi de odur. Ba- tp kaybolmak manasına olan (gark), karanlığın sıfatı - olaa (kara), arkada kalmak manasına olan (geri) sözlerinin, hep güne- şin kaybolma vaziyetinden çıkmış olduğu anlaşılıyor. Not: 4 — Türk (sabahley) den çıkan güneşe bakarak ve (sabah- ley) i esas ttuarak, cihetler tayin etmiştir. Güneşin son takarrür e- dip kaybolduğu noktaya (garba), veya, azmanla ana kök olan (ağ) « bırakıp (b) yerine (k) yi tercih ederek, (arka) demiştir. Fakat, yi- ne zamanla, bu kelimelerden (gar- ba - garb) sözünü “Batı” anla- mında bırakmış, (arka) sözünü de kendisinin sırtını anlatmaya tah- sis etmiştir. Pekarski'nin Yakut Dili Lügatinde: (Arğa, Arğas, Ar- ka) sözlerinin şu anlamlara gel- diği görülmektedir: 1 — Sırt; arka; bir şeyin arka tarafı; Garb, garba git. 2 — Arkadaki; garptaki: “ar- ga öllü — garb cephesi (tarafı)”; “Arğala — garba doğru gitmek, meyletmek (güneş hakkında) ”; “Arğali — Bir az garba doğru. “Arğali seğuru diyeki — cemubu garba doğru” Arkada kalan, eskiyen şeyleria sıfatı olan (arkağ — ik — arka- ğek) sözünün de orijini görülmüş oluyor: (ğ — y) olduğundan ke- lime (arkayik) şeklinde de söyle- * nir. IRAK Not: 5 — (Arakağ) sözünün yalnız (arak) parçasını alalım. - Sayıfayı çeviriniz - LE) Etimoloji, Mortoloji ve Fo- netik bakımından Türk Dili ana- ?Jo!hn. .ıddeı#)âl— b

Bu sayıdan diğer sayfalar: