26 Ocak 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

26 Ocak 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu muvaffakiyetin en büyük şerefi dış sıyasasını kontrolu altında bulun- duran Atatürkle Doktor Arasa ait olmak icab eder” ti Genel Bu muvaffakıyetin en büyük şere- Fi kendi dış sıyasasını sıkı bir sürette kontrol altında bulunduran Mu: Kamâl doktor Aras' ile onun Dış Bakanı aid olmak icab eder. Evvela Sovyet Rusya ile bir ittifak akdetmekle işe başlıyan Türkiye, (bu tifak 1933 de yenilenmiştir) kendi: si merkezde bulunmak sağlam bir blok - yaratmak sasını istemesi orta şark memleket: “lerinde yerleşmekte olan dostça masebetleri yeni bir delil ve misalidi Bu ihtilaf, Şattölarab nehi de bir snır anlaşmazlığı idi. Bu tür. —ü anlaşmazlıklar, her ne kadar, dosi. Ça kotarılamaz şeyler değilse de bir. gok milletler bu gibi hususlarda ken- inlaşamamakta / ve U. için de- vamlı bir surette çalışmıştır. 1934 de doktor Rüştü Aras'ın gay- Balkan retleriyle imzalanmış olan ile İran'ın | Paktı Türkiyenin garbta tadırlar. Bu sebeble Irak doğrudan doğruya konuşmalar yapa- işlerini halle karar veriş sağlamış, şimdi yapı paktı da bu dai ki çevresini tamamlamak üzere bu- Tunmuştur. Bundan sonra yalnız Bul- gar kalmak:- tadır ki Türkiye bunu da sağlıyabil- n ve Akdeniz aralı; — mevrede kararlaştırılmış olan bir ade- | mek için Lozan muahedesinin yasak “mi tecavüz paktını imzalamak üzere- | ettiği Çanakkaleyi tahkim etmek di- dörler. “eğini göstermektedi Bu dört devlet hem ekonomik men #aatleri, hem de din birliği dolayısiy- “ e aralarında sağlam bir blok yaş yorlar ki garbta aynı vaziyette bulu- “aan devletler, aynı şeyi yapmakta » - Türkiye, dostlarla çevrilmiş bir va- ziyette bulunduğu için Akdenizdeki düşmanlarına karşı daha az sinirli bir. gözle bakabil (Mançester Gardiyen - 17 sonkânun 1936). Bay Edenin mektubu dolayısiyle — 18 sönkünün 1936 tarihli Deyli | nun git sasını takibe ikna veya tazyik etmek sibi bir mesele de yoktur. Fakat Milletler Cemiyetinin kendi- sini felce uğratmı öz yummak idir. ingiliz delegasyonunun ti büyük bir tesir uyandırmak- tan geri kalmıyacaktır. Onun için Vorvik'de dün gece p olduğu söylev, bir müddet- kaynaklardan gelmiş olan haberler son günlerde kö- havatı yaratmıştı. göre büyük Britanya, öteki ne yapacağını / gözetli, birlik hareket edecekti. yüklenmekten de geri / durmiyacak. tır. Doğru olan da budur. Bundan başka iyi ve doğru olan iki esas daha vardır. Bunlardan birisi saldırganlığın sürüp gitmesine müsa- darla bu işlere Milletler Cemiyeti ta- rafından bir yatıştırma çaresi bulun- masıdır. Şu halde Milletler Cemiyetinin en tezelden yapacağı iş, İtalyan saldır- ganlığını durdurmaktı ULUS La Repüblik gazetesinde Deminik yazıyor: İtalyan ordu şefleri Piyer in en cüretkâ- rı ve aynı zamanda en sömürgecisi o- lan — general — Graziani - ki ” Libya'da birçok — seneler — kalmıştır - mant.kan, kendisini, yağmurlar — mevsiminden evel Harrar şehrine kadar lecek bir manevraya girişmiş bu'unuyor. General kadar hareke tine nisbeten müsaid bir bölgede ha- stürebi- Geezieni, her ne çölse de, motörlü kavvet'erin rekete geçmiştir. Bu bir kamyon - ve petrol meselesidir, ve italyanlar bun- 'dan mahrum değiller gibi görünüyor Buradaki harb sahası, bin kilemet e genişliğinde ve bin kilor rinliğinde, büyük bir kısını çöl, pek nadir, az nufuslu bir yerdir, kat burada / italyan kıtaları, yerli mahsullerle beslenmiye mecbur olan habeşlerden çok daha kolaylıkla iaşe edilebilirler. Yüksek mı ; Jışmış olan habeşlerin, bu alçak yı laların ikliminden hiç olmazsa yanlar kadar sıkıntı çektikleri, ve az zaman önce kendileri tarafından fet- hedilmiş olan bu yerler halkınn hi beşlere pek taraftar olmadıkları da ve edilebilir. tre de- kalara Bü sahada kumanda eden yandan Harrar val yirmi yapmış olan türk 'da kendisine mu- habeş yıl önce Yanya müdafa; generali Vehib Pa; avinlik etmektedir. Bu son ikisi gılık, Ras Desta, ihtimal ki göstermek acelesiyle, esasen harbı üyen bir düşmana karşı ihti <a ilerlemiş görünüyor. olsa, general — Grazin 'ni imparatorun damadının kuvvetle- vi yolundan temizliyor veya geri sü- Hernede kesebilecek olan dar ı âni bir taarruzl '€n tehlikeli hasmına kuvvetli be vurmak istemiştir. Muvaffak — olduğunu — farzedelim; bu takdirde general — Graziani hare - ketlerinde serbest kalacak ve hakiki hedefine doğru yürüyebilecektir. Bu hedefe varılması için italyarların g » reken zamandan mahrum - oldukları sanılıyor? kadar çabuk ve tesirli olması za- Tesirsiz ve danışıklı zecri tedbir- lerin tatbikinde hiç bir fayda — yok- tur. ' Yabancı gazetelerdğ ;)l;hdıiklarımız]ı İTALYAN TAARRUZU MUVAFFAK OLURSA NE OLACAK Tigre'den daha kolay olan arazi: 'nin nevi, ve kamyonların kullanılışı bir kere daha / hatırdan çıkarılmamalı: dir. Görünüşe göre, general G ni fransızların sömürge birçok defalar tat harblarında ederek muvaf- tecrübe et askar'da, general Düşen, se- fer heyetinin hastalıklar yüzünden kırıldığını görerek, hafif bir müfreze teşkil edip Tananario üzerine yolla- dı. Şehirden doğru hatla 150 kilemet- ve mesafedeydi. Müfreze ilerledi ve sefer heyetinin o zamana kadar ver: diği kayıpların yirmide birini bile teş- kil etmiyecek kadar şehri zaptetti. General Moaniye, 1911 de b fransız unsurlarının içinde - hapsedi miş olduğu Fas şehrini kurtarmaya sdkmur edilmişti. Çölde hızlı bir yü- rüyüş. Tam bir muvaffakıyet. Bir se- az kayıplarla 'e sonra Manjen'den Merakiş üzer 'ne seri yürüyüşte aynı muvaffakıyet kazanıldı. Dördüncü misal olarak da belki general Guro'nun 1918 de Şam larına rağmen burada akamete uğra- mühtemel bulunduğunu / ka- 26 SONKÂNUN 1938 bul ediyorum. Bununla / beraber, mu vaffakıyet mümkündür - ve bu busus- ta aldığımız haberler sarihtir - harekete durmaksızın devam e cektir. Manevranın ilk kısmının yapı: mı gördük ikinci kısmına yakında şahid olacağız. partiyi — kaybedebilir; . çok küvvetli mev- gacaktır; fakat kazan- tını farzedelim. İtalyanların bir ay ında Harrar'a girdiklerini farze delim. Buradan tekrar çıkacaklarına Çok iyi Romadan gelen bir italyan ziyaret alümat sahibi olan ve si, birkaç gün — önce, bana, — Grazia - ninin her neye malolursa olsun ve ka- bil olduğu kadar çabuk Harrar'ı zap- tetmeye memur edildiğini söyliyordu. Şehir alındıktan sonra italyanlar bu- lundukları yeri tahkim ederek habeş- lerin bıkmasını ve diğer devletl keyfini bekliyecekler, veya harba son verilmesi için dostlarının tavassutunu rica edeceklerdi italyanların disababa - Ci silmesi demek olacağına göre bu de- miryoluna dökülmüş olan bir milyar #ranklık fransız sermayesinin ne ola- cağını sormaktadır. Almanya sömürge istiyor Piyer Brosolet La Repüblikte ya- İngiliz ve fransız elçilerinin alman 4 bakanlığında yaptıkları teşebbüs- - ingiliz uzlaş- gazetelerinin z sükün bulmuş görü- zetelerinde, gal eden temlere hiç rastlanmıyor de- Almanyada Lokarno - andlaş- âyet etmekten büsbütün vaz geçmiş değildir: Bütün bunların şimdilik geriye bırakıldığı * fransız paktının kabulü sırasında hücumların yacağı söyleniyor. Hiç ol- mazsa şimdilik, Ren ötesi gazeteleri- 'nde bir mütareke başlamış görünüyor. Hâdiseyi objektifçe, hoşmudlukla fa- kat fazla hayale kapılmadan kayde- delim. Fakat aynı zamanda kaydedelim ki, Almanyada fransız - ingiliz görü Doktor Göbbels bi yanın ekonomik vaziyetine sürdü. Ve bunu yaparken de Al- manyanın bugünkü ekonomisinin çok ler tedarikinde karşılaştığı güçlükle- vi kaydetti. Ve B. Musoli hazır yeyici milletlere karşı proleter millet- lerin davasınıı müdafaa etti. İşte, No el münasebetiyle alman devlet adam- Jarı tarafından söylenmiş ve Alman- yayı, bir karışıklık dünyasında bir sandet adası gibi tasvir eden nutukla- de uymuyan sözler. Bu sözler, yirminci asır başındaki alman felse- fesini de değiştirmektedir. Almanya olduğu cınada, doktor Göbbels bir başka cepheden hücuma geçmiştir. Deutsehlandhalle- de söylediği nutukta, şiz Milletler Cemiyetinin bu işi yapa- zecri tedbirler bu maksadla yapılmak tadır. Bunda da gaye, saldırganı, sal- dırışlarını durdurmağa mecbur. ede- edileceğine şüphe yoktur. Hat. ingilizler değil, Milletler Ce- bağlı olan öteki milletler de düşüneceklerdi tada öteki azalara ingiliz sıya- dikte etmek meselesi yoktur. Bu- de kaybettiği sömürgeleri tekrar al- ması (çünkü ancak bu mevzuubahs © ilir) hakikaten ekonomik vazi vi düzeltecek ve bu suretle Almanya: nın bugünkü isyan zihniyetini sakin. fayda vermiyecek bir sulh yaptırmaktır. Böyle bir tedbir alınınca, bunun herkesin menfati namma elden geh Eden'in sözünü tutmasını ve İtalyayı bir an mecbur e- decek tazyikler yapı mektedir. manyanın yakında tekrar sömürgeler dirdi. Ve bu suretle, Avrupa diplomasisini, gelecek seneler rüst olduğuna tam bir itimad besledik. Yalnız birbiri arkasından değişen fransız kabinelerinde on iki dafa başvekil olmakla kalmamış, sıhhi sebebler yüzünden geri çe kilmek zorunda kalıncaya kadar, hiç kesiksiz yediyıl dış işleri başında bulunabilmiş olan bu Briand nasıl bir adamdı? Benim olduğu kadar Stresemanın (Strezeman, nın da tam bir itimadını kazanmış olan bu şahsiyet kimdi? milletler cemiyetinin, her zaman en kuvvetli şahsiyeti ve bazı bakımlardan, bu cemiyet mefküresinin canlı bir mümessili olan bu zat, ne idi Briand, bünyece, orta boylu, geniş ve öne doğru eğilmiş omuzlu, basık göğüslü idi. Ba- şına, sanki sık ve kır saçtan bir taç giymişti. Ekseriya müstehzi şakalarla ışıldayan göz- leri gibi teshir edici olan gülümsemesi çirkinliğini giderdiği iri dudakları vardı. Bir parça çarpık olan ağzının hemen hemen yarısını pos bıyıkları örtüyordu. O, islâh edifemiyecek derecede bir alay- a idi. Bu huyunu değiştirmek veya büs- bütün ondan vazgeçmek, elinde değildi. Güzel nükceleri, alelâde anlarmda olduğu kadar, ciddi münakaş»larda da dudakları ara- sinden sıyrılip çi N HATIRALARI Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA ÇEMBERLEYN Numara; 14 ARİSTİD BRİAND (ARİSTİD BRİYAN) Aristide Briand, harbın dehşetine şahid olmuş, dulların, babasız kalmış çocukların ız dırab feryadları, ruhunun en derin noktala- rında tesirini yapmıştı. Sulh, onda hakiki bir iptilâ halini almıştı. O, yorulmadan bu gaye peşinde koşuyordu. Kendisinin Çuai d'Orsay (Ke d'Orse) de bulunması, fransız politikasının, bir sulh po- litikası olacağına bir garanti sayılıyordu. “Ben bakanlık ettikçe, harb olmıyacak- tıri” O, dünyaya, işte bu sözü verdi. Bu sözüne ne kadar sadık kaldığına, dünya ve alem şa- hidtir. Ben, dış bakanı olduktan sonra, 1924 ilk- kânununda Romada toplanmış olan milletler cemiyeti konseyine gittiğim”zaman, Bri- and'la ilk dafa karşılaştım; derhal kendisi- itimadını kazanmağa calıştım ve dolayı- le. onun sayesinde, memleketime karşı Fransanın itimad ve sempatisini tekrar elde etmeğe uğraştım. Çünkü bugün de olduğu gibi, o zaman da şu kanaatte idim ki, Almanyaya şerefinin desile Avrupanın yeniden canlandırılması, yalnız ve yalnız, bu karşılıklı itimadın muha- fazası ve uluslarımızın mesai teşrikinde bu- hunmasile mümküdür. Anlaşmamazlığın neticesi, Rur'un işgali olmuştur. Evela, Kolonyanin, ondan sonra da and- laşma müddetinden beş yıl önce, Ren vilâ- yetinin tahliyesi, anlaşmamızın bir verimi . Briand, fikrime iştirâk etmiş ve be- nim fedakârlığıma, 1924 de derhal karşılıkta bulunmuştu. Ertesi yıl o, başvekil ve dış bakanı olmuş- tu. Ben dış bakanı bulunduğum - müddetçe, irlikte çalıştık ve dostluğumuz çok samimi bir şekil aldı. Birihirimizi, çok yorucu görüş- melerde denedik: ber birimiz, öbürüngin ter temiz bir düsünce tacırdına ve her cihetle dü (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: