28 Kasım 1941 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zavallı 'Yaz kış, delik deşik olmuş keçi pos- tunu sırtından çıkarmazdı. Lime lime olmüş bir pantolon, uzun, sıska bacak- larından aşağı sarkar, ve artık kokmuş, param parça olmuş köseleler ona sözde ayakkabı vazifesi görürdü. Saçları gü- Mmüşü, kıtiık bir yün halini almıştı. Al- nına, boynuna ve omuzlarına dökülür- dü. Çamurdan rengini kaybeden sakal ve bıyıği kaşlariyle, saçlariyle birleşir ve yüzünde yalnız ışıl işıl yanan ve fi- rıl fırıl dönen gözlerinden başka bir sey Bu gözler Yİ se- zen hayşan gözlerine ne kadar benzer- Köyün, çöplüklerin! eşeler, yiyecek arardı. Bir şey bulamazsa ©o zaman — gizlilce tarlalara — girer, sebze veya meyva çalarak karnını doyürur - du. Köpekler onü görünce havlamağa ve çiftliktekileri dışarı uğratmağa baş- lardı. Fakat kuşlar, uzattığı kırıntıla - rı gelir avucundan yer ve sirtini oksa- dığı öküzlerin bundan — derin bir zevk aldığı görülürdü. Memlekette, onu her âfetten mesul tutarlardı. Kuraklık olsa, onun yüzün- den, sel bassa onun yüzünden, kümes - lere sansarların dadanması, davarların Bari hastalıktan mahvolması, her Gey, her fenaliık onun yüzündendi. Ona nere- de rastlasalar, kazma, kürekle, taslar- la üzerine cullanırlar, kovarlardı. Şim- diye kadar bütün bu tuzaklardan kur- tulması mucizeden başka bir sey değil- kendine Bütün bunlara rağmen, köyün civa- rında, yaşatmak istemedikleri bu yerde yaşamakta ısrar ediyordu. Çünkü bura- Ga, simdi kendisi için tehlike halini a - dJan bu yerlerde, birçok hatıraları, gencı ik çağına alt hatıraları vardı. O, eskiden böyle korkunç bir mah - Jük değil.. genç, yakışıklı bir deniz kurdu idi, O lar, vata- denizci Çeviren: Ş. TAYLAN üzerinde bir dükkân açacak ve yalnız denizellere yarar eşyalar — satacaktı. Hiç olmazsa müşterileri denizci olur onlarla fırtınadan, denizden, başka sa- hillerden konuşurdu. Otuz iki ay sonra döndü. Onları ku- taklamak, Ooksamak için sabırsızlanı - yordu... Kadın gitmişti.. Cocuğunu da alarak, bir adamın peşine takılmış şeh- re gitmişti.. Kadın. Adam sen de.. Ondan çok daha güzellerini, daha ateşli- lerini görmüştü.. Fakat cocuğu.. Cocuk ona altti.. Senelerce onuün hasretiyle yanmıştı. O da şehre gitti.. Aramadığı yer kal- madı. Polis koömiserliğinden belediyeye, oradan otellere, sokaklara Koştu.. Na- tile.. Önce çalıştı. Sonra kendini kaptı koyuverdi. Sefaletin en derin uçurumu- na yuvarlandı, Şimdi ona “köpek,, di - yorlardı. Nerede, o0 Kadınların rüyala - rında gördüğü, erkeklerin kıskandığı delikanlı. Ona “köpek,, diyorlardı. O - nu yakalasalar öldüreceklerdi. Fakat ©o buradan ayrılamıyordu. Bir gün on- ların buraya döneceklerine imaniı var- di. Onları bekliyordu. * İninden çıktı.. Gene yiyecek bulmak lâzım. Yağmur yağıyor. Her halde, bu havada çiftlikten dıişarı kimsej çıkmaz, onu kimse görmezdi. Bir elma ağacını silkeledi. Yaprakların hışırtısı çiftçinin yaklaşmasını işitmesine mani oldu. Çiftçi birden, sanki bir ekin yığınma daldırır gibi yabasını kaburgasına sap- ladı., — Zavallı yere yuvarlandı. Öteki, ayağiyle onu hırpalıyarak kendi arazi - sinden dışarıya kadar sürdü, ve tehdit- ler savurarak uzaklaştı. Derisini delerek, içini oyan, üç yara- dan süüre, Hai müddet daha yaşıya- nından uzak kalmak — mecburiyetlerine yağmen basit fakat hakikt saadetler tatmıştı. Gemisi her şeyi iIdi. Arkada kimseyi bırakmadığı için, açık deniz - lerde, gök ile su arasında kaldığı za - manlar zevkten sarhoş olduğunu his- sederdi.. Vatana dönüşlerde de apayrı bir tat vardı. Senelerce biriktirdiği pa- raları arkadaşlarla, kadınlarla, har vurup harman savururdu. Kadınlar o- na Çünkü o, en * Fakat ölümle o kadar çok defalar ve o kadar yakından karşılaşmışti ki artık Kkorkmuyordu. Bütün dileği fazla acı çekmeden öle - bilmekti. Dermanı gittikçe azalıyordu; Haki- kat o kadar hızla ilerliyordu ki ıztırabı bile hissedemez olmuştu. Şu kırmizi mayi her halde başka bir yerden çıkı - yordu. Yalnız her lamıldanışta — hafif bir sizi düuyüyor — ve her sizi İle biraz açık kalplisi, en açık ellisi ve en yakı- gikli eri 1di. İşte bu dönüşlerden birinde açıkgöz Bir kadın, altı hafta müddetle onu ken- Gisine hasredebilmek maharetini göster- mişti. Bir &ene sonra tekrar vatana geldiği zaman o kadını ana olarak buldu. O- Ha minik bir yavru göstermiş ve “İşte gocuğun,, demişti. Bu mavi gözlü, pembe yüzlü bebeğe bakarken sert de- daha Şimdi ken- dini denizde görüyor, kuvvetli bir fırtı- na gemisini ait üst etmiş, denizde dal- galarla boğuşuyor.. Sonra birden ken - dine geliyor, hakikatle karşılaşıyor, ö- lüme her an biraz daha yaklaştığını unutabilmek için eski hatıralarını im - dada çağırıyor.. İşte annesi, anne an- nesi.. Ve çocuğu.. Çocuğunun hayali o ka- dar açık görünmeğe başladı ki artık hayal çıktı.. İşte şimdi o, nizci kalbinin ti. İşte o günden sonra artık eğlence - den vaz geçmiş, yalnız, yalmz yavrusu için yaşamağa — başlamıştı. Çocuğu ile beraber getirdiği o bir ayı unutabilme- sine imkân yoktu. Sonra gene deniz.. gene yabancı İl- ler.. Artık metelik ziyan etmekten kor- kuyor, kızına bir yuva hazırlamak için, kendini her şeyden mahrum ediyordu. Kâfl miktar pâara biriktirdiği zaman denizetliği bırakacak, orada, — rihtimn uzuün seyahatlerinden birinden yeni dö- nüyor. Seyincine hudut yok, cünkü biraz sonra yavrusunu kucaklıyacak. GÜNÜN MEVZULARI LÂTİN AMERİKASINA GİDEN YOLLAR ÜZERİNDE EN KIYMETLİ BİR UĞRAK DAKAR.. NASIL BİR YERDİR? akar'dan gelenlerin çoğu; bu şehirde akbaba- olan sömürge idaresi binası, adını, yaptığı lise ile ebe- dil fransız Van Vollan- D ların ve kertenkelelerin çok ziyan dikl rinden bahsederler ve hâtıralarını anlatırlar. Akba- balar yerde bir hayvan leşi görmek ümidiyle havada durmadan dolaşırlar, kırmızı, sarı ve mavi renkte olan iri kertenkeleler duvarların ve ağaçların üze- rine tırmanırlar ve gündüzün sokakların ortasından geçerler. İşte Dakar şehrinin kendisine mahsus bu karakte- ristik taraflariyle arsıulusal alandaki durumunu telif etmek oldukça güçtür. Çünkü Dakar Afrika'nın garp tarafının en nihayetindedir ve bugün strateji bakı- mından birinci derecede kıymeti olan bir limandır. Dakar 1.500.000 mil kare geniş bir saha olan bütün fransız garbi Afrikasını kontrolü altında bulundurur. Bu bakımdan, burayı ele geçiren bir mütearrız dev- let, Buenos-Ayres ve Kap yollarından gelen Büsük Britanya gemi kafilelerine rahatça hücumlar yapa- bilir. Brezilya, Atlas Ok nun öbür köşesi: 1862 mil kadar uzaktadır. (Uçak ile 10 saat). İşte bu suretle Dakar'dan Cenubi Amerika'ya her türlü hü- cum yapılabilir. Fransa bozgunundan evel, Dakar harbin dışında kalmıştı. Fransa ve İngiltere filoları “Graf von Spee” alman kruvazörünü aramağa çıktıkları zaman bu li- manda birçok kereler konaklamışlardı. Frnsa müta- reke yaptıktan sonra, bütün Dakar halkı Almanya- ya karşı harbe devamı arzu ediyordu. Fakat fransız Şimal Afrikası Bordo ve Vişi'nin emirlerini yerine getirdi ve Dakar halkına aynı emirler kabul ettiril- di, İki ay sonra, general de Gaulle kuvetleri bu şeh- rin önüne geldiler ve vatandaşlarının ateşiyle karşı- laştılar, * 42.000 nüfus akar 42.000 kişilik nüfusiyle diğer sömürge D şehirleri gibi bir güzelliğe ve canlılığa sahip değildir. Onun tek şöhreti; tecimseldir ve bir sömür- ge idare merkezi olmasıdır, Dakar'da yalnız iki mevsim vardır: kış ve yaz. Ha- zirandan birinciteşrin ayının sonuna kadar yazdır. bu de sıcak Sabah saat 9 dan akşamın altısına kadar Dakar ölü bir hoven'in Van Vollanhoven lisesi, Sudan üslübunda yapılmış kırmızı büyük kilise, Limana doğru, eski Dakar'da dükkânlar ve evler biribirine karışır. Buranın çirkinliği şehirde beyazla- rın oturduğu kısmın ve lüksü ile tab na zıttır. Büyük çarşıya dahilden gelen yerliler, burada li- mon, muz ve diğer üstüva hattı meyvalarını ve seb- zelerini satarlar. Bu çarşı dalmi şekilde tahammülü güç bir tozla doludur, Liman geniştir ve bir ada ile büyük bir mendirek tarafından korunmaktadır. Büyük gemiler bu lima- na rahatça girebilirler, İlmanın modern dokları ve iyi bir demir atma tesisatı vardır. Bir tren hattı sa- hili takip ederek şimalde Saint-Louis'e ve içerde yu- karı Senegal üzerindeki Kayeste ve Nijer üzerindeki Bamako'ya kadar uzanır. Yerli halkın ihtiyacını karşılıyan küçük bir bira fabrikası hesaba katılmazsa burada fabrika hayatı yoktur. Burada avrupalıların yaşayış tarzları hep biribiri- ne benzer ve sıkıntılıdır. Eski sömürge kulübünde Oynanan briç partileri dışında tek eğlence sinema- lardır. Dakar'ın “Dakar'- Paris” adlı ve yalnız dünya ha- berleri veren bir gazetesi vardır. Yegâne spor haya- tı, gazel avına çıkmak ve yahut yaban domuzu avı yapmaktır. Fakat benzin yokluğu bu nevi spor ve eğlence hayatına engel olmaktadır. Dakar sömürgeler bakanlığına bağlı bir vali tara- fından idare olunur. Bu valinin elinde geniş bir sa- lâhiyet vardır. Vişi radyo ve kablo vasıtasiyle Da- kar'la daimi! irtibattadır. Deniz nakliyatı ile irtibat yavaşlamış ve intizamsız bir hâl almıştır. Dakar - Kasablanka ve Kasablanka - Vişi, Paris, Berlin ara- sında bir hava hattı da işlemektedir. * Dakar kabili taarruz bir şehirdir akar'ın bu dolayı birçok b İngiliz t orla Şehrimizde bulunan İngiliz fut - bolcuları dün sabah 19 Mayıs Stad- y ikinci ini yap - soğuk ve durmadan yağan kara rağmen bu eksersizi bir çok meraklılar alâka ve takdirle takip etmişlerdir. Misafirler öğleden sonra, yanla - rında mihmandarları olduğu halde Y. Ziraat Enstitüsüne gitmişler ve Rektör B. Süreyya Gencer ve Beden Terbiyesi Enstitüsü Müdürü B. Ve- dat Abut'la talebe tarafından karşı- Eğitmen kursu, Orta hakemi: Mevlüt Gövsan, kere burayı elde etmek için fırsatlar kolla- dılıır Şüphesiz ki Cezayir, Tunus ve Fas'ın Almanya güneşin harareti ve ışıkları o kadar şiddetlidir. ki avrupalılar müstemleke şapkası ve siyah gözlük ta- şımak mecburiyetinde kalırlar. Bütün üstüva hattı lerinde olduğu gibi güneş burada şafaksız İşte o sirada, uzaktan, bir çocukla bir kadın göründü. Fakat o, onu göremedi. Gözleriyle artık bir şey görebilecek bir halde değildi. Son bir çırpınıstan sonra yuvarlan- dı.. Ve “köpek,, diye — isimlendirdikleri mahlük tıpkı zavallı bir köpek gibi can verdi. CEMİ AYA Halkevinde Konferans İNGİLİZ EDEBİYATI Dil, mdohw gubesi tarafından “Çİngiliz Edebiyatının ana hatları) namı altında bir seri konferans ter- tip etmiştir. Türk ve İngiliz profe - görleri tarafından verilecek 'olan bu konferanslardan yedincisi bugün saat 18 de E. W. F. Tomlin tarafından ve- Tilecektir. Mevzu Şşudur: (Modern Edebiyat: Dram, Nazım, Roman; Os- car Wilde, Bernard Shaw, T. 8. Eliot, H G. Weuı» Aldous Huxlıy) Kön- Mesut bir nikâh Manisa varidatmüdürü B. Kenan Gülal'ın kızı Betül Gülal ile Harp Akademisi yükstk levazım mektebi muallimlerinden emekli Albay Saim Ateşmen'in oilu. ıahık Sellüloz sa- ve alaca karanlıksız doğar ve batar, birkaç dakikada gece olür. Fakat güneşin batışından sonra da sıcak şiddetle devam eder. Yazın Dakar'da her gün yağmur yağar, Burada rutubet ve sıtma ortalığı kasıp kavu- rur. İkinelteşrin ayından mayıs ayına kadar iklim serin ve sağlığa elverişlidir. Zaman zaman, bütün Dakar bölgesinde şiddetli ka- sırgalar hüküm sürer, Birdenbire gök kararır, deniz mavi renkten donuk kurşun rengine geçer ve şiddet- Hi bir rüzgâr çıkar. Fırtına büyük dalgalar yapar ve bu dalgalarla beraber fırtına ve yağmüur çok zarar verir, Bütün bunlar ancak bir yarım saat kadar de- vam eder, fakat çok zaman, evler ve binalar yıkılır. Kasırga geçtikten sonra sokakları sular kaplar ve nayii lerinden ve halen Kızılay Cemiyeti Gazmas- ke Fabrikası kimya şef muavini Ce- mal Ateşmen'in nikâh merasimi dün İstanbul'da Beyoğlu belediye daire- sinde akrabaları arasında tır, Tarafeyne saadetler dileriz. Düzeltme 26.11.941 tarihli — gazetemizin, dör- tir. Kon!muılu herkese açıktır. Kayakçıları dâvet düncü “Hamlet,, yazısının üçüncü sütunundaki parağraf başi şöy- le başlıyacaktı: Ç çocuklar bu sularda koşuşarak oynar, bu sular bir saat içinde tamamen çekilir ve her yer kurur. Adi bir liman akar'a yüksekten bakılırsa alçak binalarla kurulmuş bir şehir görülür, bu şehrin civa- rında yerli kulübeleri doludur, Bir mu kadar ıerl- lere saman ler taşar, l f işgali Ki 'dan 1700 mil mm o- lan Dakar'ı ele için l Fas'ın cenubunda Agdir'den m*m 'BİF Mos törlü kol, İspanyol Riodoro'sunun hududu civarından geçerek, fransızlar tarafından yapılan Senlui'ye gi- den yoldan istifade ederek Dakar'a gidebilirdi. Bu yol hakikatte âdi bir yoldur, fakat ondan hafif tank- lar ve taşıtlar pekâlâ faydalanabilirler. Bu yol çöl- den geçer ve burada ikmal durakları ve noktaları yoktur, yahut da çok azdır, aynı zamanda Moritani gölü bilinen çöllerin en corık ve en sıcak olı.mdu'. Aynı yerli rdır. Enstitü binalarını, lâboratuvarla - rını, kütüphanesini dolaşan İngiliz futbolcuları şerefine Rektör B. Sü- reyya Gencer bir çay ziyafeti ver- lmiştir, İngilizler Reden . Terhiyesi Enstitüsünün şeref defterini imza - lamışlardır. Bugün saat 15 te Ulus meydanın- da Atatürk anıtına çelenk koyacak olan kafilenin maçlar dışındaki Zzi- yaretleri için hususi bir program ya- pılmıştır. Öğrendiğimize göre, kafile rejisi Mr. Lorey 4 birincikânun per- şembe günü saat 18 de Halkevinde bir dir. tanbul. tanbul. uğramak ve tehlikeye düşmek ihtimali de çoktur. Fakat herhalde zırhlı vasıtalarla dolu bir kol rahat- ça geçebilir. Sen-Lui'den Dakar'a üç yol vardır: tren hattı, sa- hilden geçen otomobil yolu, küçük taşıtların geçebi- lecekleri diğer basit bir yol. Dakar'a yapılacak bir hücum'a karşı koyabilecek küvet ancak çok zayıf olan bu şehrin bir miktar ku- İngiliz futbolcularının memleke - timizi ziyareti her tarafta umumi bir ilgi uyandırmıştır. Mersin ve İspar- ta'dan, İstanbul'dan alâkalı makam- lara gelen telgraflarla bu şehirler- de birer maç temini rica edilmekte- dir. Diğer taraftan İstanbul da da- hil olduğu halde bir çok yerlerden, Ankara'ya futbol meraklılnn a.kını 15 te. 'Toros 23,05 te, vetle day ak olan Çünkü kuvetler miktarca çok olursa, buradaki kuvetlerin tankları, topları, tank savaş topları, uçak ve bömba- ları için mağlüp olmal Fakat buna mukabil denizden gelecek bi müteca- vize karşıkoymak için sahil bataryaları oldukça ku- vetli bir hale sokulmuştur. Şimali Afrika hava ku- vetlerinden takviye almak imkânı mevcut olmakla beraber, Dakar'ın karadan bir taarruza, herhalde iyi içerilerde yaşıyan ahali oturup tecim kur memurları ve idare memurları da dahil olan beyaz- lar, sahilden epeyi içerde, yolları iyi çizilmiş ve bir di kuveti yoktur. Şehir, ikmal b da güçlükl ded Dakar'ın bütün yiyecek maddeleri denizyolu ile ge- Stady numaralı yerler dolmuştur. Ankara bölgesi eltopu müsabakaları başlıyor Yarın 19 Mayıs stadyomunda bundan önceki sayılarımızda yapılacağını bil - dirdiğimiz eltopu maçlarına — başlana- caktır. Büyük maçtan eyel yapılacağı- nı öğrendiğimize göre eltopu birincili ğinin ilk maçı Topcu ve Topçu atış Ö- kulu le Spor Eğitmen kursu takımla - ri . Saat 13 te o- si, salı, 10,38 ba, Gelişl 11,50. Cümhurreisliği Filârmanik Orkestrasının Şi üçüncü konseri Konser Şef Ferit Alnar idaresin - de yarınki cümartesi günü —Devlet Knıervııtuva.n konleruıı ıııonunda ı —F. Mendeluohn (ısoa.ıun- &) Bebudu uvertürü. '2 — P. Çaykovski (1840-1893) — Keman konçertosu, Re majör, op. 35 &) Allegro moderato, b) Canzonetta, ©) Allegro vivacissimo. Solist: A. B. Winkler, Ö ( 10 dakika dinlenme ) 8 — R. Sehumann (1810-1856) 4 üncü senfoni, Re minör, op. 120 a) Oldukça ağır - canlı, b) Romans (oldukça ağır), €) Secherzo (canlı), d) Ağır - canlı, (Not: Gelecek konser 6-12-1941 cu- martesi günü saat 15.30 dadır. Evlenme Özagıl pazarı sahibi Tahir Bilgin'- AKIR ÂKİR ADAM Yazan: Marcel Prövost İlk hareketin bağırarak ellerimi it- mek oldu: “Yo, dedin, bu, fazilete sövmel kötülüğü yükseklere çıkarmak olur.,, Lâükin, hakkaniyetin bizzat kendisi o- lan sen, derhal beni anladın, bana mer- hımeılL ha i bakarak hd ve Çeviren: Mihri Geray dükten sonra kışlayı aramadım diye - mem. Kışla beni sadece — uyuşturmuş- tu. Babamın evi ise beni, tabinten mü- temayil oldugnm bir muphım iztirap, acı ve di bir can : Mahsulün taksiminde hazır bulun- mı.k, bilhassa ava gitmek, balık tutmak, gece gündüz, kâğıt oynamak, kendi ev- Terinde olsun, dostlarında — olsun tıka basa güzel yemekler yemek, bazen ken- di karılarından, bazen de komşuların- kinden çocuk yetiştirmekten ibaretti. Bana da mukadder olan işte böyle bir şeydi. Bunları duıundükçeıîıhı o Fakat onu da cahil buluyorum; kâh iç- bile Beçi Şimdi sen kendini benim yerime koy, ve bildiğin bu eve gelip — yerleştiğini Yarzet, Henüz hava güzel olmakla be- taber artık ormanlar yapraklarını dök- ınuıl:r, kış sabahın uzun süren sisleri ııkın(lsı içine attı. Bunları, ilk tahsi- izdi Tri, senin senelerce benimle dın "Ynık ki samimisin,.,, Birkaç gün sonra artık ıyrılıcıkuk bu bizim tahminimize göre en çok bir sene sürecekti. Bak halâ işte o ıyrılıı fi Sana söyl. a, bu beraber olman benden k dan bizi tehdit etmektedir. Ge- rek Montauban'daki halkın, gerekse mqgül oldukları işin hııııılıiı insanda k akıl birak ; fakat bu- Sen, tahsillerini bitirip ıııeınl:kulenne dönen vilâyet eşrafı gizlice ndı beııı meşgül edecek yerleşme işle- çamurlara sürükliyen bir kuvet tasav- wur edemezsin, Kendimi bildim bileli, hoelet,. evtü''bü aei kasb hat muhaverelerimizi müteakip ben ık tp- ki öteki askerlere benzer bir asker ol: dum, Askerlik hıımıum bınz ,,,u,. ki— ıpımuc her zaman söyledikleri — şeyleri stekrarlamışlardır. “Mösyö Herv6 ma - demki zengindir ve hiç bir şey yapma- Bit oyunları, içki, vi larl: Kııııı okumam bılc ıhmıle artık “İlidı le Meryem Sayvda'nın 4 Hal- kevinde yapılmıştır. Genç evlilere saadetler dileriz. Dr. Muzaffer Sezer Doğuüm ve kadın h ı mü- kabahat bendeydi. Sen bını sayfalar do. lusu ahlâki şeyler yazıyordun; - bense bunlara kısa teskerelerle cevap veri - y(ırlum Hakikaten bu kaba — muhitte im uyuşuk kaldı. m.um Dr, Muzaffer Sezer İs tanbul'dan dönmüş ve hastalarını dan gi bilir, o halde eğer çalışacak olımı, çok yanlış bir hareektte bulun- tmuş olur. Öyle bir eve dönüyorum ki orada ne babam, ne onun babası ne de büyük bıbısı Bellrlerîyle yışıyın. ara- bağ- Tarının bud e bağ b sonra, içimde bic kötü ke- ıder kaynaması ve müphem bit endişe hıseuııeıe başladım; bunlar yalnız, se- min yanımda olman, ve o mukıvemn dinlemez — kadın afyonu giderebilirdi. timaf sınıf farkları içinde bunalmış, mü- | mani olmaz. ye Gülhane 2818 teassıp, kâh ta kibirli bir kıdı Bu Hıydı_ Felsefe yapmıyalım, Kendimi | Y2 A*keri 6981 imde bizim ları |t İşliyen zihnimi durdur- | X Pelediye 2255 obili çok nadir olur: Sonra içimde suçlu bir | mak ta ne zor şeymiş. Kısaca anlatalım. | *? Adele, BAA C AŞ igaye peşinde koşmadığım hiç bir sos- | 'Tarihler yani boş ve âtil geçmiş dört Yangın, ihtikâr: yete beni hiç bir zaman eylendirmedi. | senenin tarihi bir sayfa kâğıt tutmaz. Ye Yangın haber vı:rm' te O halde başka nasıl hareket edebili- in senin tanımadığın bu âtil ve se- Yç İhtikâr Ihbarı: n, tim? Tekrar günahıma kronik hastalı- | Yil Herv&'yi sana — göstermek te lâzım | yç Elektrik, hnvnıni'ı ' ğima dönü değil mi? Y Su İşleri: 5575 Hatta fırsat bile ırıııııyonıın. Fır- sat beni buluyor. Ben sade yak 1892 şubatında babam öldü. Bu za- vallı ıdaıııı tapınan annemde de birden istiyen şeyi ele geçiriyorum. Ne aşk ne mlâka; Tıpkı afyon çeker gibi; Şurada bir kerre daha söyliyeyim: tabımdaki bu derin ve daimi müşkile ne beden — id- manları, ne muhitimdeki insanların hu- kzuru, ne kitaplar ne de tahsilim bir de- #a olmadı. Bunun sebebini kadınlara olan münasebetimde aramalıdır. Fakat her hangi bir kadın da mı? Hayır. ka- dınlarla olan münasebetimde küçük düş- imiyecek kadar, geniş ve serbet bir inti- Tap hakkım var. Bu vaziyetim tabit çir- Bir senedir elime hiç bir kitap alma - gmıştim, okumiya çalışıyorum, kitaplar Âçimi sıkıtyor, netice itibariyle, zaten o- $ kin ve yaşlı l hriç tutmağa kâ- fidir. LMun içimde genç bir vi bııı- mı di ve h d.ıreıı nqeiıı fedıklılığı ıote ınuk bu ikumayı da bilâhare sana bah için Beverdim ya, Annem, babam — onların huzuru da beni eziyor, kendilerini ben- iden aşağı buluyorum. Babamın bütün adetleri, bütün hareketleri sinirime do- ancak göz kulık olmıkıın başka bir Terhis edildiğim vakit muhab ti e mizin ardı hemen, hemen, kesilmişti. gene Poıtlhıne :ıdd:ımde Akoğlu K:ndı keııdıme La Gatere'de tekrar kabule b Halbu ki, eve dön- vey dardı. Kabahat onlarda değil, onları umumt bizmetlerden hariç tutan — rejimdeydi. POnların bıüu.ı yaptıkları işler şunlar- $ Siyasi fikirleri - de, 'nunla berıber vaktinden evıl Klındı- İzim tecrübem bana şunu öğretti: Ma- ceraları kolay olan böyle bir rejimde bugünün ,Macerası dunkuııe. yarınkine de b Fakat afyon ddare etmesi tarzı da. Ondan adeta u- tanıyorum. ÂAnnem ne tatlı kadın; onu Beyretmesini bile severim, onun bana gösterdiği şefkat hoşuma gidiyor; bana karşı olan takdirleri gururumu okşüyor. N içtiğim çubuk ta şimdiye kdar içinden hi “fyon içilmiş, ve içilecek olan bütün ö- teki çubuklara benziyor ya; mamafi bu hal afyon çeken kimsenin gene ayni ih- tiraslı bir sabırsızlıkla kara afyon par- ire k hastalığı başladı, ve on- dan pek fazla yaşamadı. Evde korkunç bir keder; Nörasteni. İnsanı hasta edi- ci bir endişe, Nihayet kendi kendime soruyorum. (Tıpkı eskiden kolejde yap- tiığim ve senin de protesto ettiğin gi- bi) “Ben dejenere ve muvazenesini kay- beımıs bır adam değil miyim?., Eğer bu i içinde onu dindi Binden emin olduğum geçici bir d&ân “rarsam beni gene suçlu tutabilir. mi- sin? Bu kederli ve ağır karanlık içinde İşte nihayet bir şimşek. Samuel ne ©- fur bana yüreğini aç, sanki sana hiç Oöyle perişan görünmüyormuşum, dost- Tuğuna bu kadar az lâyık değilmişim 'gibi genişçe aç. Dinle bak: 1896 yilı teylülünün,26 sında başıma ne geldi. O 'gün saat altıdan bir az evel sanki bir tandevuya gidiyormuşum gibi evden çık- kım, Yedi sene evel hani bir akşam se- varı: 7.30 Program saat 7.33 Müzik (Pl) 7.45 Ajans 8.00 Müzik (PL) 8.15 Evin saati 845 Müzik (PL.) 12.30 program saat 12.33 Saz eserleri mukaderatınla karşı karşıya ipnoti- 1SAR AY DN ze edilmiş bir halde bulduğum, Cayrosu | 1300 Türküler 13.30/ 1400 Müzik (PL) 18.00 Program, $ Nun tepesine çıktım. Kireçli toprak ya Yena beslenme yüzünden bodur kalmış (Sonu var) ır: 29.3, 1941 cumartesi , te Topcü ve Topcü atiş OKU v Zonguldak'a cuma, pi perşembe 174 yx Diyarbakır ve Erzurum ra'ya, Variş her güN ve Telefon ârızası mef şehir 5678, şehir İU sı 03, ajans haber VE Taksi num"'ı,t .s*—;’îğ- k: Fenton'un Mısır'da yaptığı bir maçta alırımış resmi İngiliz futbol takımı bü bir alâka topİ Maçları görmek için Ankara'ya gelenler va Bölge Sportif Oy k Ajanlığından * Bu hafta bölge eltopu aşağıdaki programa göre H. Güreli Yan ve kale hakemlerl: '. ner, Nedim Aydınoğlu, Must Bu akşamki nöbetçi YÇ Sttt eezanest” Pazar 4€ ulın eczane pazar günü ? Ankara'dan giden V y Cumartesi, pazartesi, PE de 19.50 de İstanbul. Ye Her gün 19 da ekspres- yç Her gün 20.25 te postü: y Her gün 15,20 de posla: tanbul. Bu trenin Konyür İzmir'le irtibatı vardır. ye Erzurum ve Diyarbakirâ Samsun ve Adana'ya hef 11,45 te Adana, 19,40 ti Cuma, çarşamba, Pi Ankara'ya gelen * x Pazartesi, çarşamba, Istanbul'dan, 23,43 te yx 15 te posta. 8.50 de  yg 19 da ekspres. 9, 20,25 te muhtelit, Yx Zonguldak'tan pazar, cumartesi 17,05 25 te Kİ “yayla” lir: Gine'den muz, Fas'tan patates ve diğer zahireler, | l4 bu müsabaka yarımşar saatiik bir | / samsun — ve .umıııd’” " Hamlet'in yeni tercümesinin pek İyi sırada muntazam bahçeli evleri bulunan ve “yayi " j Halkevi Reisliğinden : bir tercüme olmadığını bir başkasın- | denilen bir bölgede otururlar, Cenubi Amerika'dan et... eğer bu yollar düşman ta- ::ğ;i,::m::î: byt::ıeıa::::; n:yu'::r varış her gün 1817 , 1941-1942 yılı kayak spor hareket- | gan öğrenerek.... Koya bakan bu yüksek bölgede üç büyük bina rafından kapatılırsa, Dakar az Ç DS Mara gea vöR ea oeti d : W““'Ğ;"da: k:;x"ı“p" Özür diler, düzeltiriz. göze çarpar: Fransa'dan getirilen taşlarla — yapılmış ölür. — İMAGES'DAN ruz: ye Taahhütlü ise kadl gubesine kayıtlı büti çıların, : kadar, y gae 4 :;m“ Aasin. mdo top ÇORAAKAAAAACECAU VDD lllllllllllllllllIllllllllllllll UDUT Hsetüne MM ye Nümune 1577 * 1578 *Yx Ulus meydanı clyarı B. M.M. civarı: 102 1070, Yenişehir: 6222 — 6333 — 5656 n B Z 196 UMA, 28. 1l: £ k o Zai 18 günü _n.ı. pazal D ;,,»»' 19,50 am'daf ıai nnl ,ı eıııf ol';

Bu sayıdan diğer sayfalar: