Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
Dördüncü harp yılında AVRUPA imonne'n Amsterdam sokağı boyunca Parisin derinlikle - rinde giden yeralt: treninin gürültüşü unyandırmadı: çünki © zaten bir saattenberi uyumuyordu. Arada bir dudak'arını oynatıyor “Dört defa yedi frank elli sana Dört defa vedi. frank - elli ” diyordu. Çünki Simon- ne'un vıııtıgı bütün darp ameliye- leri dörtledir. Birazdan da bunun niye böyle olduğunu göreceğiz. A. rada bir de Simoönne kulak kabar- tıyordü: çünki Paul'ün nezleye tu.. tulduğu gittikçe daha aşikâr bir hale giriyordu... Güçlükle soluk a. hyor ve soluk alışı uzaklardan du- yuluyordu. İlk yeraltı treninin geçişi Si - monne'u bu muayeneden ve bu hesaplardan ayırdı. Çabuk, yatak . tan dışarıya! Uyur gibi görünen kocasını suyandırmamağa dikkat et. ti. Sırtında penyuarı, ayaklarında terlikleri, mutfağa gitti. Ne? Cu. martesi mi? Hemen de cumartesi olmuş! Önce havagazını yakma - dan saati muayene etti. — Geçen ımonne — Yahut — bir Parisli kadının yırmi dört saati Yazan ! —— Georges DUHAMEL Çeviren: Samih TİRYAKİOĞLU Gazette de Lausanne'dan nuşmalarını dinliyordu. Bu onun kendine göre gazete okuması veya radyo dinlemesiydi. Yarım saat Sı- ra bekledikten sonra Simonne ko- ca dunyınııı her tırıhndııı ı'eleBııır — hafta, sarfetmeğe izinli olâ yedl menemlkıbmı ışmışıardı E.. nra .erl duneu ve hrıncmın ekmczlnl 'en Jean'ın nasıl kızartmalı? Elekn'ık cıhaıı &lgu bllî - hııllnıki_ işlemiyor'. onu i taraftan da hulyılu kunıyordu yordu: çünkü fotoğraf kâğıdı artık bulunmıyacak ve Jean titiz olduğu için " çok mükemmel iş ister. Simonne re - simleri kâğıda ağır ağır, dikkatle çek- t. Onun için, gri robunu hala yoma koyarken acele etmesi lâzim. Mucize kabilinden, her şey saat beşten biraz önce hazır; hattâ çoraplar bile elden geçti ve yamandı; hattâ akşamın çor- bast bile - artık emayları dökülen ve yenisini bulmak imkânsız olan - ten - cerede pişmiş, duruyor. Lâhzada giyin- di ve sokağa çıkmıya hazır bir. hale geldi. Simonne otuz beş yaşında; şık ve sevimli. Hattâ alnıni buruşturma- sa tam mânasiyle güzel olacak. Palissot'lara gitmek için Simonne da herkes giu yeraltı trenine bindi Fakat rastgele değil: ü hafta için yemek lısleleri hazırlı - Trende dı ve zih- nindeıı. eı'rulı bir takım ktupl. Kendimiz de harekete geçelim ! — - Evet, her seyi Devletten beklemek doğ- ru değildir. Devlet, vurgunu önle - mek, hayat sıkınlısını azaltmak için elinden gelen ve imkân İcinde olan bütün tedbirleri alıyor. Fakat biraz da kendimiz harekete geçmeli, ken- dimiz bir seyler yapmalıyız, eli böğ- ründe beklememeliyiz. Harbir bugünkü tepkileri — karşısında tüccar, esnaf, küçük sanat sahibi, isci, herkes kendine göre bir müda- faa tedbiri almış bulunuyor. Tüccar fiyatlara zam yapıyor, vicdana mü - saade ederse istif yapıyor, vurgun yapıyor. Esnaf da yeni hayatın ge- rektirdiği sartlara uymakta gecikmi- yor! Dün 5 kuruşa sattığını 25 v sat- mak için her çareye baş — vuruyor Sobacıdan tutun terziye kadar hep- si yeni hayata çabucak intıbak edi. verdiler. ÂAmelesi, arabacısı, hizmet- çisi hepsi aynı halde.. Yalnız sabit gelirlilerin şaşkınlığı hâlâ geçmedi. Bir türlü derlenip toparla- Bu yor, evin 'Oru du. Sırayı boşa beklemiş olmadı: bir tâli eseri olarak, son * mümkün değil. Bunları düşünürken D — böylece, aşkla, Slmonnı bir taraftan da dört çm yr acele acele l çılışıyorrlu. Geçenlerde deriyi yak- mıyan, gayet mükemmel bir kun- dura boyası bulmuştu. Su, mandeni tencerede şarkılar" söylemeğe başladı. Yarabbil Üç tenceremizi koru, çünki yenileri bu- lunmuyor! Simonne kahve telvesi- ,ni kaynattı, ona bir tutam hakiki ıiknre ilâve etti. Şikore en iyi Cinstendi ve — Sinmonne — bunu, - 6 1/2 X 9 luk bir bobin — foto- graf filmi vererek, üstelik paketin normal fiyatını da ödiyerek elde e- debilmişti. Simonne böylece hazır- ladığı kahveyi kokladı. Çocuklar için bir parça şeker, büyükler için de bir komprime sakarinle bu, her halde iyi bir hale gelecekti. Yal - :ıı'ı, işin kötüsü, sakarin kalmamışa Simonne — tuvaletini — yaparken hülyalara daldı. Hem de ne muhte- Şem bülyaları La Bruyöre sokağın- > daki bir kitapçıda tuzlü —ançüyez O yarmığ Yarabbi, ne olur izin ver de Simonne tuzlu ançüyez bulabil. sin! Bu luıeılı yıyeceğın düşün - cesiyle hi Di karnabaharı da o aldı. Vakıa ço - cuklar karnabahar sevmiyorlar a. ma içine birazıcık dömates salcası koyunca.... Bukkalda olduğuna ve yeni kartlarını da aldığına #göre, Simonne çabucak makarna, pata - tes ve balık için kaydoldu. Par - maklariyle hesap ediyordu: enazı yedi haftadanberi balık almamıştı. Patatese gelince, belki de Penteco- te yortusuna doğru bulmak müm - kün olabilecekti, Simonne şarap ta- yınını da aldı. Sonra da soluk bi. le almadan ekmekçiye koştu. Bü- yük ekmekler daha kârlı oluyor ama ufalanıyor ve ziyan oluyor. O- nun için francalayı andıran ekmek- lerden seçti. Daha vakti olduğu için sütçüye de uğradı. Süt kabını bir gün önce- den bırakmıştı. Oradan gizlice çey- rek litre kaymaksız süt aldı ama, bir paket de çamaşır tozu almak şartiyle.. Sonra yumurtâlar için yakında ona da sıra geleceğini vaadettiler; her halde, nisanda de- Bilse bile belki mayıs başlarında yumurta alabilecekti. Simonne eve döndü, dört kat merdiveni koşa koşa çıktı ve aşkla, şevkle, mu!fnktı bir takım sihir. - dalğınlıkla elini lki dakikadnn faz- yıkadı ve sabunu ziyan etti. Şim- & nisandayız ama; Şubatın sabun 4'Evıııı hâlâ dağılmış değil! Simonne ne “aceba nedemfi,, diye ıanıyo e. Pencereleri ve “pu" korunma,, için katranlı kâğıtla iyice maske« “ lenmiş pancurları açtı. İki çocuk yataklarından kalkıyorlar ve on - giyinirken Simonne da bir bir, şelbiselerinin her parçasını gözden — — geçiriyör. Paul'ün caketinin dir - seklerini örmek, Catherine'in ro. /— bundan şu yağ Jlekesini çıkarmak lâzım. Robunu lekemek için yağı da nereden bülmüş? Acayip, çok acayip! Şimdi, haydi sofraya! Ko- cası Jean, yüzünü buruşturarak ye- rine oturdu. 40 muharebesinde dir- seğinden-bir kurşun yemişti ve za- ten Fransa'ya da bu yüzden dön- müştü. Bugünkü gibi hava Tutu - betli olduğu zaman Jean'ın yarası » sizliyordu. Masanın etrafında toplanan aâi. le, sabah kahvesi “törenini,, yapı- yor. Bu, sahiden bir tören; Kkâh- vesiz, tereyağsız, reçelsiz. sembo- lik bir yemek. Fakat bu iş bitince * Simonne gene çok memnun kaldı: çünki herkes yemiş, içmişti. Sonra hepsi bir tarafa dağıldı: çocuklar okula, fotoğrafçı — olan — kocası müşterilerini ziyarete gitti. Simon. ne yapayalnız kaldı ve 0 zaman kendisini ısıran, kemiren bir nö- betin yakaladığını hissetti: çünki asıl gün şimdi başlıyordu. kkk üpürgeyi eşyaların tâ altına s kadar sokarken, Simoune , başlıyan günün plânını çi- ziyordu. Önce sucukçuya gidecek, sonra bu ayın yiyecek kartlarını a. lacak, sonra bakkala uğrıyacak, da- ha sonra da koönserve alacaktı. Ha! Eczacı da vardı. Sonra da, ; tabii, ıncüyu satan, La Bruyöre " sokağı i kitapçığa da uğramak lâzımdı... Sabah görülecek işlerin plânını Şevkle yaparken, Simonne, birbiri ardısıra üç yata- ı birden topladı. Tozları kovmak için, küçük bir fanilâ — parçasını * bu, paha biçilmez bir hazneydi? « her tarafa sürdü. Yanına bir sc. pet, bir zenbil, bir de - beklen « ııızı bir Şey olur ve gökten bıldir- Gın veya het hangi başka bir yiye- Öcek düşer diye - file aldı . " Geçerken kapıcıdan postayı da aldk: vergi dairesinden bir mektup gelmişti. Allahım! Vergiler gene artmış ! Simonne bikoşu sucukçuya ka - dar gitti. Orada mesele pek çabuk halloldu! Çünki dağılacak bir şey / — yoktu.. Simonne hiç bir Şey bula. mayınca, belki de günün birinde elde edebileceği vağsız peynirlere lezzet vermek için. bir küçük Şişe kırmızı biber aldı. Sonra, önümüz- deki ay gelecek sebze könservele - ri için kendini kaydettirdi, sonra da Florence sokağına yollandı. Ooo, Florence sokağında büyük Jterakki var! Yarım saatten. daha Ceksik bir zamanda Simonne mayits Ayı için yeni taşe kartlarını aldı. Sıra beklerken yanında duran yaş. h bir karı koca, kartları bazlık li girişti. Plşlr- Ama işte, Sövres - Ba- bylone istasyonuna gelmiş bile. — Si- monne Palissot'ların evine çok sevim- li bir tavırla girdi. Yanındakilerle çok nazik bir eda ile konuşuyor. Hazırla - nan guteyi İştahla yerken, içinden de şöyle düşünüyor: “Böylelikle akşam yemeği yemem; çocuklar daha fazla yemek imkânını bulurlar.” iraz sonra, Amsterdam sokağını yeniden tırmanırken Simonne insanın başıni döndüren — alış verişler de yaptı: bir limon, bir baş sarmısak bulda. Hattâ, çingene kılık- lı bir kadının kartsız olarak — sattığı bir yumak iplik bile ele geçirdi. Sonra çabucak, dört kat merdiye ni yeni baştan tırmandı. E* sakindi Çocuklar mektep vazifelerini yapıyor- lardı. Kocası henüz dönmemişti. Si- monne sırtına bir bkuz geçirdi. Lâhza- da çorbayı ocağa, tepsiyi hava gazı fı- tınına yerleştirdi. Bereket versin ki artık karnı aç değil: bir fincan çay içmiş, fıstık küsbesinden yapılma bir de pasta yemişti. Ama bir fincan çıy da ne güzel şey! Akşam yemeğinde Jeatı düşünceli, çünkü işleri kötü gidiyor. Simonne Palissot'lardaki çayı anlattı. Bakkalın önünde sıra beklerken ırılınndı bu- lunduğu -i i — yaptı diği şey pek de fena kok Simonne çocukların atıkmış ola - caklarını düşündü. Daha genç ol- duğu için, o bile acıkmıştı. *kk Sofı-ırı henüz kurmuştu ki hepsi birden sökün ettiler. Çocuklar acıkmışlardı ve Simonne onla- ra yedirecek bir şeyler bulabildiği için mesuttu! Karnabaharı yerken kocası Jean lâkırdı arasında: “Palissot'lar bu akşam bir çay veriyorlar, dıü.Coklyl müıızdlzrindll. de orada birkaç dakika için görünmiye gayret et.” Palissot'larda birkaç dakika ge- çirmek, en aşağı birbuçuk saat kayber- mek demekti. Halbuki Simonne çama- şırları ütüliyecek, en aşağı dört düzine resmi - çünkü kocasına yardım da edi- yordu - kâğıda çekecek, acele gidilme- si lâzım olan altı yedi yere uğrıyacak - bilhassa La Bruyöre sokağından ala- cağı ançüyez'leri unutmaması lâzim -, gri robunu söküp - Simontte . sahiden çok zayıfladığı için artık tobları ona yakışmıyor - yeniden dikecek, bir se pet dolusu çorap yamıyacaktı. Ama ne çıkar, mademki JMMIYĞIJI Bgö: rüyor, bütün bu h (e Simonne Palissot'lara 'da gidecekti. Çocuklar yeniden kapının yclıımı tuttular, kocası tekrar işine koştu. Si- moönne da metotlu bir acele ile cılıı— mıya başladı. Bulaşıkları yıkayıp ku- ruladı, sofra muşambasını boru gibi yuvarlayıp kaldırdı, yere dökülen ek- mek kırıntılarını süpürdü, masayı ha- zırladı, ütüyü kızdırdı ve çamaşırları su ile hafifçe ıslattı. O sırada - tuhaf değil mi? - Simonne şarkı da ıoyle miye başladı: çünkü o ütü Yeraltı treninde rısılıdıix adamları tarifetti, derken herkes söze karıştı; aldığı - mız “ terbiyenin, —“içtimal tesanüt” adını verdiğimiz biribirine bağlan - mak ve toplu halde iş görmek Wi- yadı noksanının bilhassa büyük — bir âmil oldu. inkâr edemeyiz, Meselâ bir Vekfiliğin veya herhangi bir dairenin oöon beş yirmi, hattâ yüz yüz elli memuru bir araya gelse, Di- ribirine dört elle sarılip itimat öde- bilse ve müşterek — ihtiyaçlarını bir elden temine çalışsa hayât pahalı - hğının mühim bir kısmını ortadan kaldırmıs, hattâ kendi — iş becerme kudretlerine göre hayatı yüzde elli ucuzlatmış — olabilirler. Nasıl - mı? Meselâ 50 memurun elbise ve ayak- kabı ihtiyacı vardır. Bir araya ge- lrler, çoluk çocuklarının Ihtiyacı da dahil, toptan şu kadar kumaş, bu kadar, deri ve kösele alabilirler. Ve “bunları terzilere, kunduracılara bir yevmiye mukabilinde toptan olarak diktirebilir . ve yaptırabilirler. Mu- hakkak ki, fiyat yarı yarıya düşe - cektir. Yiyecek işinde de böyle.. Henüz vur- guncu eline geçmiyen pirinci, yağı, çuvallarla, tenekelerle <temin edebi- Hrler ve aralarında birer ikişer kilo taksim edebilirler. Tavğliye etmek, akıl öğretmek kolay fa- kat yapmak güçtür, — diyeceksiniz. Eğer biribirimize güvenebilir, inana- bilir, toplu halde iş görmek terbiye- sini alabilir, hele biribirimize oyun bunlar yaşama zevki yeniden lendi. Si- mönne küçücük dünyasını — neşeder yana da besliyordu. Sonra tekrar bulaşık yıkadı. Kal- mış çorapları bitirdi, Catherine'in ro- bundaki küçük lekeyi çıkardı. Sonra Paul'ün caketinin dirseklerini ördü. Sonra ipin üzerinde kuruyan resimlere bir göz attı. Saat, nasıl olduğu bilin- meden, birdenbire on bir buçuğa ge- Hivermişti KN Simonne birdenbire yalnız — kaldı. Keyfi yerine gelen Jean yatmıştı. Ço- cuklar odalarında uyuyorlardı: Paul öksürük haplarını sıcak ve iyi bir h- lamurla beraber almıştı. Bütün bun - lardan sonra Simonne bir sumeni açtı, bir ugıı ındı. stilo bozulduğu için, yapılmıyacak, başarılmıyacak büyük düvalar da değildir. Bir bankada, bazı memurlar araların - da toplanmışlar, çok ucuz ve çok nefisş yağ temin etmenin yolunu bul- muşlar. Gene şehrimizde bir mücs- sesenin gazetede - bir Nânı — vardı. için tırıyor. Derisini, köselesini. her ge- yini almış ve isi kundura İsçileri arasında eksiltmeğe koymus, pek âlâ iş.. Göreceksiniz bu ayalfkabılar pi. yasadaki fiyatın belki yarısından da noksanına çıkacaktır. Okulların kadroları hazıralnıyor Maarif Vekilliği, önümüzdeki — ders yılı hazırlıklarına devam etmektedir. Ve- killik okullar açılmadan önce ilk, orta, teknik ve yüksek okulların kıdmlınnı lamakta gerekli değişiklil OPAC makta ve bu uıdı )'zm öğrınııenlın » i de Resmi kâğıtlarda Okurlarımdan birisi, Ahmet Ensey bım yazdığı bir mektuba Devlet De- L bir “irsaliye senedi” ni mizin tayin dir. Öğretmen okullarının eylül devw sinden mezun olan gençlerimizin listele- ri de Vekilliğe gelmiş bulunmaktadır. Bu gençlerin verilecekleri valilikler önü- müzdeki hafta içinde belli olacaktır. Diğer taraftan Vekillik parasız yatı- L olarak alınacak talebe imtihanına gir- miş olanların imtihan kâğırlarını kuru- lan beş komisyon inceletmektedir. Orta tedrisat umum müdürlüğü öğretmen okul- larına alınacak talebeyi, mesleki tedrisat müsteşarlığı da sanat ve inşaat usta okul- larına alınacak talebeyi tesbite devam et- mektedir. Belediyeler hububatı nasıl alacak Koordinasvon Heyeti, hububart mah- sulünden belli nisbetlerin bedeli karşıl: wda atın alındıktan scra ceri kala nının serbest birakılması hakkinde'” — ka- rarına ek bir karar almıştıt. Bu/ karara göre Hükümete- borçis dıkları — mikdar hubub t1 henüz vermemiş olar “mıntaka- lardaki müstahsiller, borçlandıkları mik- dar dışında salan mahsullerini #kmek lik ihtiyacı için belediyelere serbest fi - yatla satabileceklerdir. Bu suretle satılan hububatın — nakli tahdide tabi ol: ıyacaktır. Belediyeler ek- meklik ihtiyacının temini için her yerde ve serbest fiyatla hebubat alabilecekler - dir. Mali durumları müsait olmıyan be- ledıyeler satın Glabilmek için — istikraz klerdir. Bu satışlar Hükü olan borca mahsup edilmiyecektir. Yerleri değiştirilen defterdarlar Yozgat Defterdarı BB, Vehbi Akkaya Maraş'a, Gümüşane Defterdarı Süleyman Ertok Sinop'a, Amasya 'Efrerdatı Hü- mit Kars Yozgat'a, Malatfa Defterdarı Muhittin Balkan — Kırklateli'ye, — Sinop Defterdari Salih Kuşkucu Kars'a, Kü - tahya Defterdarı Fehmi Kı.rhan Manisa- ya, Kırklareli Defterdarı Abı Atuk . den hiç birisini orta iliştinmiş, gönderiyor ve diyor ki: “Bağlı olarak gönderdiğim bu ir- saliye (yollama kâğıdı) deki tabirler- okul —mezunu olan kardeşim - ki devletin en lıugık memuru demektir - anlı: ben kendim, iki yüksek rn:knpım me- Türkcçe ! masraflar zumam, iki tanesini ben de anlı dim. Dil devrimi üzerinde 5 liste | dilde sadelik, güzellik, zenginlik yı.rıı- mak ve Türkçülük yainız diye hı.ınlıt "Hıç olmazsa bu şekilde Türk- — şmuharrirlere, şairlere, ediplere, yani makale ve kitap yazanlara düşen bir vazife midir? Sizler bir yandan dili türkçeleş- tirelim diye üzülüp çırpımıp durur - ken öte taâraftan birçok memurlarımız “benim neme Hzım?” diye alâkasız davranırlarsa ilerde bu yüzden bir iki- lik çıkmıyacak midir? Devlet dairelerinde bu ak yazılıyor; bunların hep- koskoca ciltler olur. Bunlarda da Türkçeye, Türkçeci- liğe &: Si kıimız deği! midir? Bana öyle geli mızın dilini de di! devrimine yaraşır ve yakışır bir hale getirmek için pek- âlâ tedbirier ılınıhılır mı?” diye önerdiği .luııe de gene aynı numaralarla yudurt 1 — Hızlı giden 2 — Yavaş giden 3 — Yük senedi 4 — Genderme (yollama) numer rası. 5 — Çıkış istasyonu 6 — Variş istasyonu '7 — Ödenmesi getekli para 8 — Gönderenin adı. 9 — Gönderilenin (veya al: olanın) adı. 10 — Çıkışta önceden ödenen par ralar, A 11 — Varışta ödenecek paralar, 12 — Yazılma. 13 — Para cezası 14 — Yükleme 15 — (Ben de bunun ne demek o — lamadım.) | Nihayet Türkiy m demek memür demektir. Hıngı bir münevverimiz Hükümet kapısından başka yerde karnını doyurabilmiştir? Eğer kendilerine memur dediği - miz bu “münevver” ler yazdıkları ya- zıları — sadeleştirir, türkçeleştirirse o zaman dil dâvasının en aşağı 50 bin kişilik bir ordusu vücut bulur. Bu or- du ile de hedeflerimize, ülkülerimize az zamanda, çabucak yetişebiliriz, zan- nındayım. * Ahme: Enseyııı gönderdiği listeyi buraya Okurum, bunlara bir takım kolay kar- şılıklar bulmuştur; onları da aynı nu- maralarla sunacağım: 1 — BSeyri seri 2 — Seyri hafif 3 — Hamule senedi 4 — Mersule numarası Mahreç isştasyonu Mevrid. istasyonu Tediyesi meşrut meblağ 8 — Mürsilin ismi 9 — Mürselün ileyhin ismi 10 — Mahreçte peşinen tediye olu- nan masraflar 11 — Mevridde tediye edilecek $i Ü see 'a Alılı!lııı M defterdası- -Mustafa Eaip BK a HMADA DU A | dullah Sunalp Van'a, Kocaeli Defterdarı Rüştü Ege Malatya'ya, Maraş Defterda- rı Sait Kandan Çorum'a, Elâzığ Defter- darı Suat Kutat da Kutıhyı Defterdarlı- a Şi Kazanç, bundan ibaret de tır: cemiyetimizin örgüsü daha sik- Taşacak, daha peklesecek, — birtbiri- mize karsı sevgimiz ve bâağımız per- anknwekür 'Bol bol ko(!mmflef bir şişesinin açtı ve daha yeraltı treninde iken, zihnin- de hazırladığı mektuplardan birisini yumıyı bıılıd'ı “Sevgili — Kuzenim, ü geyiar Çoli mekbolüm “ze geçti. Yumurtalardan ikisi kırıl - mişti ama bunâ şaşmamak gerek. Ço- cuklar bunları hemen yediler. Kutuyu nbalâj kâğıdı ve uzun bir sap sicim- le beraber size geri — gönderiyozum. Biz sizin için bit şey yapamıyoruz ama, siz gene bizi düşünüyorsunuz. Ne kadar iyisiniz...”' Simonne bütün bunları aynı ada- ma hiç olmarzsa on defa daha yazmış- tı. Uzun uzun içini çekti ve yatağına doğru baktı. Sonra, birdenbire, aklı- na gelen bir düşünce keyfini kaçırdı: bütün bu hengâmede hafta sonları tuz- daima şarkı söyler; bu, çok eski bir âdetidir. Fakat tersine olarak, resim- leri kâğıda çekerken şarki söylemi - lu ançüyez satan, La Bruyöre sokağın- daki kitapçı — dükkânına uğramayı unutmuştu!... ıDil yenilenirken Eski sözlerin rolü Yazan: A. TAYMAS İL yenileme 'şinde — tutulacak yollardan biri “archaisme” de- nilen eski ve unutulmuş sözleri dirilterek, eski mânalariyle yahut yeni anlamlar için kullanmak' yoludur (s0- nuncu takdirde bunlar artık n6olo - gisme yeni sözler sırasına geçerler). Adeta bütün cihandaki Türklerin ortak malı olan eski anıtlarda, Türkçe k!l- sik eserlerde; nisbeten son l telerdi. kadar g! 4 hiç ol- mazsa bunu yapabilsek... Sabaheddin SÖNMEZ Kırtasiye hartamınıla' fasarruf yapılacak Resmi dairelerin 1942 yılı kâğıt ve kırtasiye ihtiyaçlarının temini için vak- tinde den tedbirler ılmmıg, sipa- tişler yapılmış olmasına — 'men olağan üstü durum ve taşımadaki zorluk yüzün- den yurdumuza yeter mikâarda kırtasiye getirilememiştir. Bu durumu göz önüne alan Maliye Vekilliği, Devlet dai Kastamonu dokuma kooperatifinin bağışları K 18 aa — K dokumacılar kooperatifi bürün or Şi taklarının iştirakiy halkevinde yap « tığı alelâde toplnatıda, kooperatifin sekiz aylık bilânçosuna ittilâ peyda tmiıtlı'. Bu bi sekiz ay içinde 1.072.038 liralık bir muamele yapmış ve bundan 70.982 liralık safi kâr elde edilmiştir. » Ortaklar aldıkları bir karar ile bu kârlardan 2.500 lirasını Kızılaya, 5000 lirasını Türk Hava Kurumuna, lirasını Çocuk Esirgeme / Ku- rumuna, 2000 lirasını askerlerimize kışlık heiye tedariki için Yardım . sevenler Cemiyetine, 3000 — lirasını da hn.lkev(' ıgıyıı yardım şubesine yaptığı bir tamimle kırtasiye harcanma - sında tasarrufun göz önünde tutulmşası- nt ve İüzmsuz muhaberelere — sebebiyet verilmemesini bildirmiştir. "ııvvr". "b!lok" (Dlvı.ıı, 1 322) ar- gerekliği olsun?, 2) Şu veya bu Mr Türkçe kökten üretilebilecek bir ye - * Nİ SÖz, aynı mânayı veren arkaizmden daha düzenli, daha kavrayışlı olursa, bu gibi yeni söz arkaizme üstün tutul: malıdır. Meselâ, “muhacir” yerine “göçmek” fiilinden pekâlâ yapabilece- Bimiz “göçmen” sözünü — kullanmak yazı dilimize geçirmi! Demek oluyor ki, bizde eski Türk söz- lerini Çarkaizmlerini) dirilterek, ’.-S mümkünken, Şeyh Sül düçarin den alarak, “targamış” ve — “ ;;himılmuı kullınmık doğnı olmıı. cak bu hususta dahi bir adim ileriye, iki adım geriye atarak, ikircimli dav- ranılmış ve işin ucuna kadar gidile - memiştir. Vaktiyle T. D. T. C. (bu- günkü T. D. K.) tarafından yayınla - nan “Tarama Dergisi” nde yüzlerce YNMT R YY BK D, rınca da kullanılmıyan sözler hep ar- chaisme'lerdir. A:luhııleı diriltilebilir ııi) Vı midir? iki tane “J 8,, olduğu için, ona hiddetle karışık bir gıbta gösterdi- ' der. Sahi! Simonne'un iki çocuğu. nun meselâ iki parça çikolata gi- br lezzetli ve pek kolay bulunmi- j'yı" almağa hakları var, Bu- İ üşünen Simonne, “J 8,, lerin. ğ ılıı ötürü büvük bir gurur duyarak 0 oradan uzaklaşır. DEk — Meyvacımın önünde sıraya gir - ınıden önce eczacıya uğradı. Pa « kat lapa vapmak için ne rdal tozu. ne de keten tohumu bulabil. di. Buna karşılık öksürüğe cok iyi bunun var Ziya Gökalp bunu doğru bulmuyor ve “bunlar artık müstehaseye . lerdir; müstehaselerin yeniden diril - mesine imkân yoktur” diyor (Türkçü- lüğün esasları, s. 107: birinci basma- $1). Halbuki kendisi “Altın Destan” vı bqhılıxı gibi manzumelerinde “ya- , “yasa”, “kurultay”, “dilmaç", "ııı" "budun" “otak” gibi arkaizmle- ti seve seve kullanmış, ve bu sözler: den bir kısmı dah. dil devrimi hare- keti bıılımıdın önnı, yazı dilimizde gelen hap'ar aldı. Karşı kaldı m'-l ve hem manav ve hem hak. olan dükkânm önünde sıraya g<et. Bir taraftan da sırava mir. ıı.'dıtı erkeklerin, kadınların ko. Necip Asım, Vel:t Çelebi, Fuat Köseraif, Ah- ıucı Hlkmıt ı,ı'bı Tihtqı ve Türkçeci uygun olması şarttır; değilse, — dilin geçirdiği dezışınlet (istihaleler) — ne- 'kenhıde $U veya bu şekle giren eşleri- Od !ıvemıze uygunlaştırmak gerektir; 4) yabancı olup da, halk kütlele- rinedeğin inen ve mânaları herkesçe bellenmiş olan; daha doğrusu, -ya- banct dillerden halkın kendisi tarafın- dan alınmiş olan sözler yerine Türk- çe arkaizmler alınmamalı, Meselâ, ha- ber, halk, dünya, ten, merdiven, ayna, kafa, namaz, zaman, cıva, ecel, mus- “ka sözleri bu kabil. yıbıncı soılerdzn dir; 5) Al müm- dılmuhuürtskiıüıüıhp yazı . diline sokacak değiliz. Çünkü bir söz kün olduğu kadar, düzenli — olması, yani Türkçe yazı dilinin düzenini boz- mryacak, kulağa gökçek gelecek ma- hiyette olması şarttır. Benim çok eksik ırışurmılınmdan bile anlaşıldığı üzere, ark arasında bu şartlara tutunarak alabi leceğimiz sözler de eksik değildir. Şu halde, unutulmuş olan eski söz * lerimiz ıyıden iyiye aranır, — taranıt Hususi bir ziyaret için bir Japon heyeti Ankara'ya geliyor vazife ile bulunan kontramiral Abe sa- at 18.55 te tayyare ile Yeşilköy hava 12 — Kaydiye n 13 — Cezayı nakdt 14 — Tahmil 15 —Teçhiz edevatı 16 — Tatil edevatı 17 — Ardiye 18 — Verzin ücreti 19 — Mahreçte — tahakkuk - eden duğunu 16 — (Bu d öyle) 19 — Çıkışta yapılan masraflar te- tarı 20 — Varışta alınacak para tutanı. 21 — Çıkarma (?) 22 — Gönderilen şeylerin dökümü lara karşılık olarak önerdiği — sözleri udunuz. Bu karşılıklardan bazıları üzerinde belki biraz durulur ve konu- şey varsa © da bu türlü resmi kâğıtla- rın, hâlâ, Meşrutiyetten önceki tabir- Terle tıklım tiklim dolü oluşunun ber gün yakışık almadığıdır. Dördüncü Dil Kurultayında Müna- | kalât Vekilliğinin bir teknik terimler sözlüğü hazırladığı müjdesini almış- | tık, O bit 'tarafisa yapıla dursun, fa- || kat bu türlü gündelik tabirler kolaye ca mdıgılınmlıbılııdı. =ın WWMW Böyle yıyıılmıyıcık olursa, ger çekten, Devlet dili ve millet dili h. j yeniden bir ikiliğe doğru kaymamız- dan korkulur! Karnesiz ekmek safanlar Adliyeye verildi Bölediyenin devam eden kontrolü ile şehrimizin bazı köşelerinde kar- nesiz ekmek satan bazı ekmekçiler yakalanmıştır. 'Karnesiz ekmek sa- îlğ bu ekmekçiler Millr. Korunma 20 Yıl Evelki Hakimiyeti Müliya Yurt içinde vaziyeti sureti katiyede tasfiye et- mek için Misakı Millit ahkâmını tatbika her suretle.gayret ve mesai sarfedeceğini beyan etmiştir. Yurt dışında İsizindi Bunların isimlerini ve adreslerini aşağıya koyuyoruz: Hacıdoğan M. Çerkeş S. No, 44 dükkânda ekmek bayil İzzet Şeker- ci, Altındağ Mermerceşme altında- ki 759 No, lu dükkânda ekmek bayil Süleyman Koman, Yenihalde 6 No- h dükkânda ekmek bayii Zeki Tar- taç, Altındağ karakol üstü — bayile- rinden Kâmil Özlek Mıfbey M Tel. Bordo “Eko dö Pa- ri” gazetesi fransız noktai nazarınt şu süretle tesbit eylemektedir: Bri- tanya Hükümeti siyasi bir hareket icrasını abes ve tehlikeli ad ve te- lâkki eylemekte serbesttir. Fakat Fransa her türlü sergü: kanidir. U sizler Cad. 476 mek bayli klm—m Saloş H firını ve Hacıdoğan M Çerkeş S. 96 No.lu dükkânda ekmek bayti Hamdi Sargı. Sahte diploma kullanan şahıs hakkınla tahkikat Dikili Kaymakamı Kemal Etizer'in ııhıe dıplomı kul.lındıiı ıçın mahalli tevkil ile Teknik öğretimde yapılan değşiklikle! Ba. Bn. Melâhat Doğu Kütahya kı Mumı ınııyerlığıne ,Fadıla — Olcar uı.ı::hiıınn 17 eylül tarihli " sayımızda Bu mesele hakkında aldığımız tamam- ıı-yıcı l-ııberlete göre, Kemüil Etizer bu Kız E: ü idare memurlı ğuna, Manisa Kız Enstitüsünden Mi det Başar Sivas'a Sivas Kız Enstitüsü den Nigâr Saltık Manisa'ya, Ankara K orada bir gün kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a dönüp burada da bir gün kaldıktan sonra vazifeme döneceğim... Amiral Nomura sorulan — bir suale cevaben seyahatinin tamamen — hususi olması erkâniyle resmi mahiyette bir temasın mevzuu bahis olmadığını Nâve etmis - tir. Bu heyete dahil bulunan jJapon din- lomatlarından Halsttâa ve Fumaki de bü sabahki Avrupa treniyle şehrimize gel- mişlerdir. me yarın Ankara'ya hareket edecektir. Aynı tayyare ile M. Hitler'in hususi kâtibinin — refikası da hususi bir ziyaret için şehrimize gelmiş- tir. Ucuzyemek meselesi İstanbul, 18 (Telefonla) — Belediye daimt encümeni ucuz yemek etrafında imcelemelerine devam ediyor. İlk olarak lüks ve birinci sınıf loktantalarda kart anlaşıl - elenir ve ayıtılı dil il ve hele bilim sözleri (terimler) yaratmak alanında bunla- rın oynuyacağı rol çok büyük olacak- tar. n Lüks dört kap t Dahiliye Vek d Dikili İ tayini da — ibraz etmiş olmayıp, bu sahte vesikayı esasen daha önce, kendisini başka bir vazifeye tayin ettirmek üzere, tasni etmiş ve kul- Tanmış bulunuyordu. Kendisi bu suçu Ankara'da işlemiş ol- :i_ııhındın önce yazdığımız gibi Dikili rmhuriyet Müddei irgi değil, Ankara Cumhuriyet Müddeiumumiliğin - ce tevkif edilmiştir. Tahkikata devam e- dilmektedir. C. H. P. Musabey Ocağı kongresi C. H.P. Dumlupınar nahiyesi Musa- bey ocağının 942 senesi kongresi dün gece Halkevinde yapılmıştır. Azanın ekseriyetiyle ocak relsi Şükrü Oğuz tarafından açılan köngreye riya- set etmek Üzere Dr. Rifat İnan relsli - ke, Alaeddin Pazvantoğlu ikinci relsli - #e, Mahmut Ataman ve Necmi Eren K yemeğin 225; birinci sınıf yerlerde 175 kuruşa — verflebileszeği — hesaplanmakta- Ocağın bir senelik| faaliyet raporu ocak relsi Şükrü Oğuz tarafındanm okun- dar. Kati karar müş ve Bundan sonra Meliha Özdoğ; d me'ye, İstanbul Akşam Kız Sanat Ok lundan Melâhat Akpınar Giresun'a, El zığ Kız Enstitüsünden Şaziye Angın K seri'ye, Ankara Kız Enstitüsünden Ali Timoçin İzmit'e, İzmir Kız Enstitüsü M. Köktürk —Ankata —Akşam £ Sanat Okuluna, İzmit orta okulund Bedriye Görül İzmit Kız Enstitüsü: Ankara Akşam Kız Sanat okulundan zan Kinson İzmir Kız Enstitüsüne, B gama otta okulundan Saliha Toprak Zc guldak Kız Enstitüsüne, Ankara Kiz n lek öğretmen okulundan Saniye Tunı İzmir Kız Enstitüsüne, nakil ve a . rapor ekseriyetle kabul edilerek başlanmıştır. Asıl âzalığa Şükrü Oğ Turan Demirkan, Kamer Yüce, Balum ve Haydar Dura, nahiye kong sine iştirak edecek asıl delegeliklere Şükrü Oğuz, Turan Demirkan, Alâc din Pazvantoğlu, Vehbi Altınay, H dar Dura, Yusuf Kenan Unsal seçile Ahmet — Artam'ın — (Türkün — türkü adımdaki okuduğu şiiriyle ve dam bir hava içinde köngreye nihayet ve Miştir,