2 Aralık 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

2 Aralık 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— VAKIT. 2 Kânunevvel 1929 Ürevuar maimazel! sonra görüşürüz iye —— Bizim bu genç hasta bakıcıları ziyaretten çok muülum işlerimiz olduğunu düşününce adeta yüzüm kızardı — Yok.. Bak.. Askerlikte ağ. lamak olmaz... Şehre koşun da eczacı güzeline biraz caka satın, Evvelâ Rasim beyin çadırına gittik. Fahri bey de orada idi. Onların da elini öptük. Birçok alaylar ve kahkahalarla karşılan- dık Sonrada Selim beyin çadırı- na gittik. Onların da elini öpe- rek tekrar duasını aldık. * Artık, şehre doğru yola revan olmuştuk. Hafif bir ağırlık var gibi omuzlarımın yukarıya doğru kalktığını hissediyordum. — Nazım. senin apoletler, gü- neşte ne güzel parlıyor... — Seninkiler de öyle ağabey. — Apoletler. görünsün diye kapot giymedik ama.. Allah ve- rede soğuk almasa idik... Farkında olmadan eczanenin önüne kadar gelmişiz.. Eh.. Bun- dan tabii de bir şey olmez ya.. Şurada kimimiz var sarki.. Böyle mesrur bir zamanımizda.. bizi pek çok seven bu, saf ve sami- mi muhibbemizi ziyaret etmiye- ceğiz de kimi ziyaret edeceğiz... Ecraneye girdiğimiz zaman, Bellâ, ilaç yapmakla meşguldu. Evvelâ, apoletlerimizin farkında o'madı. Elindeki işi çabucak bi- tirerek ellerimizi sıkmak için ter gâhın arkasindan çıkarak yanımı za geldiği zaman gözleri birden- bire omuzlarımıza kaydı. O za- man, ellerini meserretle birbirine vurarak: —0.0.0., Çavuş oldu nuz ha.. Niçin söylemiyorsunuz?. Aman durunuz Luize haber ve- reyim. Elinden tuttum. Ve mani ol- dum: — Çok rica ederim matmazel. Bir dakika bile vaktimiz yok. ma- dam Luizle, başka bir gün görü şürüz... Orövüar,.. # Dişarı çıkarak, süratli adımlar- la eczaneden uzaklaşırken, Na- izim, homurdanıyordu: — Ne tuhaf halin vardır ağa- Ver. Kız adeta bozuldu. Mahcup oldu.. Sanki ne vardı?.. Halbuki ben, büsbütün başka .türlü düşünüyordum, Esasen bu- raya gelmiye ne lüzum var. Her işi bırakarak evvelâ buraya koş- makta bile düzumsuz bir bafiflik 15 könmevvel 1 > ipsana bazan seadeti bi- e zorla veriyor." . dirneye rim bugün, E : üçüncü günü. Değil Edirneye taşınmak ve o- rada yerleşmek, hatta sık sık şehire inmeği bile hiç istemiyor- dum. Çünkü..( Iki satır tamamen silirmiştir.) Üç gün evveldi bir sabah Mu- bittin bey çağırtınış. Rasim bey de beraberdi. Muhterem kuman- danım, her davetinde olduğu gi- bi elile pişirdiği nohutlu kahve nin fincanını elime sunduktan sonra kaşlarını çattı. Derhal cid- di bir şey söyliyeceğini anladım — Siz, bugünden itibaren şe- hire naklediniz. Handa bir oda işgal ediniz. Oradaki mekkâreciler tamamen kontrolsuz kalıyor. Bu teklif, birdenbire hayretimi ve hatta teessürümü mucip oldu: — Kumandanım.. Yoksa mek- kâre çavuşlağuna mı terfi ettik?, — Kah.. Kah. Kah. Kah. Kâfir oğlan, Vallahi bunu söy- leyeceğini tahmin etmiştim. Teessürden elim titterken Mu- hittin bey izah etti; — Hayır oğlum. Bilhassa sizin iyiliğiniz içın.. Harp yok.. Başka bir iş yok. Burada, bu soğukta. Bu yağmurun, çamurun altında sizi gördükçe biz müteessir olu- yoruz. Bahusus gazete için sık sık gidip geliyorsunuz. Buda ayrıca bir yorğunluk... Şefik bölük kumandanım Rasim bey de ilâve etti; — Vallahi biz en çok hasta olursunuz diye korkuyoruz. Düşündüm.. Bir ande Nazımı düşündüm. Esasen zaif olan za- vallı çocuk, hergün biraz daha sararıyor ve. Vakit, vakit te öksürüyordu. Sıcak bir odâda, hiç olmazsa kuru tahta üzerinde şüphesiz buradan daha rahat edecekti. Şayet harp tekrar pat- larsa, çantayı omuzlayıp karar. gâha koşmak güç bir şey mi idi?... Teşekkürle kabule mecbur ol- duğum bu kararı Nazıma bildir- diğim zaman o kadar sevindi ki, derhal çantalarımızı o hazırladık, erzak arabaları ile gönderdik, ve arkadaşlara o muvakkaten veda ederek şebire indik. Şehirdeki mekkâre karargâhımız; (Hacı Gan- çonun hanı) nda idi. Han sahibi genç, zeki, güler yüzlü bır Bulgardı. Hana gelipte aldığımız emri kendisine tebliğ ettiğimiz zaman pek çok sevindi. Bize bütün hanı gezdirdi. İntihâp ettiğimiz odaya derhal soba ile karyola kurdurdu. Askerler de çok sevinmişlerdi. Burada, bir onbaşı vardı kı ben ona (Altın onbaşı) derdim. Adır- naz dağlarının çamlıklar ara sında saf bir havanın feyyaz ku- dretile büyüyen bu yörük evladı- nın tuhaf bir hususiyeti vardı. Saçları altın gibi sarı idi, ve yüzü bir altın yaldız serpilmiş gibi çil zerrelerile dolu idi. Mü- tebessim ve sar elâ gözlerile baktıkça insanın kalbine derin bir salvet akardı. Alelekser sarlar gi- bi ne soğuk ne de inatçı idi. Bilâkis çok şirin ve çok yumu- şaktı. İşte, benim bu altın onba- şım, şimdi herkesten ziyade se viniyordu. Mütemadiyen emirler veriyor, odun kırdınyor, su ge tirtiyor. Saf, temiz bir çalımla fazla göze girmiye çalışıyordu. Handa ilk işimiz, adamakıllı bir temizlik oldu. Başka çamaşırımız olmadığı için sıcak odada kaput- lara sarınarak çıplak oturduk. Aylardanberi su yüzü görmiyen çamaşırlarımız yıkanıp sobada Ir Pazar Tikmaçlarında 5po Beşiktaş Kurtuluşu : (0-2) mağlüp etti Dün Taksim stadyomunda Pazar Uikmaçlarının ikinci müsabakası ya- pılmış ve Beşiktaşla Kurtuluş te- kımı karşılaşmıştır. Beşiktaş sahaya kaleci Osmandan mahrum olarak çıkmıştır. Maamefih maç tamamen Beşiktaşın bâkim oyunu altında cereyan ettiği için bu eksikliğin oyun üzerinde tesiri olmamıştır. Beşiktaş hâkim olmakla beraber beklendiği kadar muntazam bilhassa müessir oynıya- mâmışna İlk dakikalarda bir körne atışında kaydettiği ilk sayıdan son- ra ikinci golü Kurtuluş kendi ken- dine yapmış ve Beşiktaşın hâkim fakat kısır Oyunu rakibine ancak ve bu suretle iki sayılık bir falki- yet gösterebilmişti kuruyuncıya kadar (yerimizden kımıldamadık. Allah razı olsun Hacı Gançodan... Evinden bize temiz yataklar getirtti. Gece o ta dı b ae in İlminin ledi Diye haykırdık Çünkü üç a yakın zamandanberi sırtımız ye muşak bir nesneye temasct- memişti... gm * © Şehire hakletmemizden hem memnun: ve hem müteessiriz. Filhakika lüzumsuz yöre sefalet çikar bek, Hiç olmaz- sa ir oda, yum bir yatak ğörüyoruz. imei dir sefaleti, kalbimizde yaralar açıyor. Camiler, medreseler, hatta harabe ve viranelör muhacirlerle dolu... Sararmış çebreler, bükülmüş bo- yunlar,. öyle feci ve dayanılmaz lavhalar yaradıyordu ki.. Aç.. Her kes aç.. Muhacırlar sokaklarda, açlıktan o yürüyemiyecek Okadar takattan düşmüş hayvanlarını akla sığmıyacak kadar ucuz bir para- ya vermek için sadaka ister gibi yalvarıyorlar. o Ve.. Ağlıya ağ- liya sattıkları Ohayvanın Oopa rasını alır almaz, kim bilir kaç günden beri, açlık ıztırabı ile ağlayan ve kıvranan yavrularına Yiyecek bir şey bul için dük- kânlara koşuyorlar. Fakat dükkân- lar da boş.. Artık satılan şeyler- de mahdut. Kimsenin ciddi ih- tiyacına yarayacak bir şey yok. Eseri hayat, yalnız fırın önlerinde ve kahvelerde... Bu sefaleti görmemek için 'i bir ihtiyaç olmadıkça soka- ğa çıkmamağa karar verdim. Zaten buna lüzum da yok. Buraya nak- limizi baber alan arkadaşların ziyaretleri . Herhalde si- kılmıyacağız,.. 5 Bügün, Zeki beyle Kahraman bey geldi. Bizi en çok alâkadar eden mesail hakkında uzun uzun konuştuk ve esaslı noktaları tes- bit ederek kendimizce bir prog- ram yaptık. Tatbik edemezsek bile, bize bir teselli olacak... $İ Künunevvel Dün Edirnenin büyük bir in- ksan hayal günü idi. Bir çok tekziplere rağmen İstanbuldan tren gelecöğine inananların dün, akın akın Kara Ağaç istasyonu- na indiklerini haber aldık. Na- amın, bütün ısrarlarına rağmen ben yerimden bile kımıldama- dım. Mamafih Nazımın gitmesi- nede mani olmadım. Nazım, geldikten sonra anlatıyor, Kara . Çocuğunuza na$ Bakmalısınız Muharrınt: Dr. Ali Şükrü Muhterem hanımefendiler, Nesli âti sizden çok şeyler bekliyor. Bugün kuvvetli P” yetiştirmek ve onu çoğaltmak elinizdedir. Pekâla biliyo vâsi topraklarımızın fazla Insana ihtiyacı vardır. Fakat bö rında tamussıhha olması lâzımdır. Nakabili münekaşa bir vardır. Eğer bugün vatanı, onu yaşata bilecek bir nesle teslim etmek istersek vatanın mukadderatına atfı nazar lâzımdır. Hakiki vatan tehlikesi serbatlerden değil fakat rw cuklarının beşiklerinden başlar. Bu beşiklerin bir mezar eşiği 9 lâzımdır. Bilgisiz çalışmanın ekseriyetle acı neticeler atla gördük. Bu gün müterakki Avrupa milletleri çöcuk bö! hususunda bilgileri sayesinde nüfuslarını her sene çoğaltıms"” Bizler de o maksada vüsul için asri malümatla mücehhez © Hak, halâskâr millet olmak kabiliyet ve salâhiyetini ziyade kadınlara vermiştir. Netekim Avrupanın şu arzoluna? fakiyatı kadınlarının bu husustaki bilgili gayretlerinden ileri tir. Sizlerin de bu husustaki gayreti, senevi Türk nesli binlerce nüfusun zammını mucip olacaktır. Bu yazılarımın ba sağlam çocuk (yetiştirmek hususunda sizlere rehper © ve bir çok müşkülâtinızın halline yardım edeceği ümldindefi” | Hamilenin yanında yapı- lacak fedbirier Sağlam çocuk yetiştirmek için tekayyüdata bamilelik zamanında başlanmalıdır. Bebek henüz ra- himde iken anne kanile beslenir. Bu sebepten kanın terkibinin tam olması lâzımdır. Şunu yertem çocuğuma dokunacak, bunu yer- sem zarar verecek diye asıl ye- nilmesi lâzım gelecek gıdalara perhiz edilmelidir. Karışık gıda yenilmelidir. Meselâ et yanında muhakkak sebze, meyva ve sala- ta da bulunmalıdır, Keza hava- dar odada yatmalı, hergün sâf hava slmalı ve biraz gezmelidir. Çünkü sâf hava kanı tasfiye eni EE e ai İZ, ve i zinci aydan itibaren memelerini soğuk sü ile oğmalıdır. Doğum zamanında mutlaka mektepten şahadetnameli ebeler vastasile doğum temin olunmalıdır. Bilgi siz ebeler hem sizin, hem de ço- cuğunuzun hayatını (tehlikeye koyar, Bebeği beslemek için hangi gıda intihap olunmalı ? Bu gün bilinmelidir ki vnne sütünün yerini tutacak bir gıdaya henüz malik değiliz. Çarşıda sa- tılan Avrupa sütlerinin parlak parlak kutularına ve İlânlarına bakıp ta aldanmayınız. Onlar keselerini doldurmak için tabii öyle yazacaklardır. Hiç birisi anne sütünün yerini tutamaz. Onlar sütlerini inek sütünden yapıyorlar. Halbuki inek sütü nün terkibi anne sütünün te: kibi beyninde çok ifark vardır. Ayni zamande anne sütünün terkibinde yavrusunu (hastalıktan o vikaye edecek maddeler vardır. İnek sütünde bu hassa yoktur. Bu ha- kikat meydanda iken lüzumsuz yere mini minilerinize inek veya Avrupa sütlerini vererek hayat larını tehlikeye koymayınız. m mm — — Ağaç ve bilhassa istasyon civarı pek çok kalabalık imiş. Saat dörde doğru uzaktan işidilen tiz ve medit bir tren düdüğü bir anda herkesi heyecanda bt rakmış. Fakat tam © anda birde münakaşa başlamış. Bir kıs- mı (| bu taraftan. | diğer kısmı da. | hayır. bu taraftan... | diye münakaşa ederken.. Nihayet tren gelmiş ve geçmiş. Fakat İstan- buldan değil, Bulgaristandan.. En tath ümit. ve hüiyalarla ko- şuşan zavallılar, (Bitme di) Anne sütünün 5 Çocuk ilk doğduğu 289) saat meme verilmemeli. * annesi yatakta yattığı b* tarafa dönerek emzirmel” günü de keza ayni üçüncü günü yatakta halde çocuğu kucağıns emzirmeli, dördüncü / keza ayni vaziyette, b i ayağını karyoladan gi sandalye koyarak vermeli K kolile, başının altından suretile, çocuğu, diğeril€ cuğun burnunu par ağzından meme çıkmasi? | i memesini tutmalıdır. i Meme emme sasi” Çocuklarınıza memeyi 4 veriniz. Bu vsdi hem me! toplanan suvun terkiouu 1 olmasına, hem de ço ğ sinin sağlamlaşmasına Y zamanda saate alışmıf Hi süt zamanlarının gayri ağlayamayacağından, rahat rahat oturmak, bırakır. y Fazla meme alan ©“ 4 mideleri bozulunur. G4 Çocuk sancılanır. Ağ ağlama açlıktandır diy© meme verilire bu başlar. Çocuğa doğduğundan altı saat birşey vermemeli" e üç santte bir meme f on beş günde gece sai Ni selâ (6, 9,12, 3, 6 die N üzere verilmelidir. Y: ag dan itibaren dört »l meselâ (6, 10, 2, 6, 10) rilmelidir. Fakat bazı çocuklar ek daha sık veya daha s87'* emmeleri icapeder- o bir defa hekime müri melidir. Emme müddeti Çocuğu yimi dakik? melidir. Bol sütü Ole” yp ise on beş dakikade” fazla #mzirmemelidir. Bizde hiç bir anne Bs olduğuna kani deği yl çocuğunu hekime trol ettirmelidir. Zayıf veya vaktini”, doğmuş çocuklara mer yi ememediklerinden, sağ” ; yerilmelidir. o (Dere —adrda a e m — masa ol

Bu sayıdan diğer sayfalar: