17 Aralık 1929 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

17 Aralık 1929 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Münekkirlere kolaylık! Bi “dostum, İstanbulda çıkan dir Fransızca gazeteyi elin- *irip çevirerek bana dedi ki: el Darülbedayi Fransızca g&- i, fe Verdiği ilânlanlarda adap- Yazı tiği oyunların asıl isimlerini di Buna şimdiye kadar biç Le etmemiştim. Ürat sba mı dödim, birçok i Biyel, .münekkitleri bu sayede ©rin asıl ismini öğrenmiş Yarar, - Dört senet! “rvet ve mevki sabiplerin- kida, den birisi geçenlerde Üs- Rig , İramvayında (o yanındaki Wyle konuşuyormuş: Ya yi tendim, geçen ayın onun- İbi izim refika benden kışlık ing ante istedi. Ben de kendi. i Param yok, dedim, yalnız da vadesi gelen dört tane #enedim var. Bunlar bana 8€ mantoyu yaptırırım., uki o senetler ödenmedi İç, <9 de relikama manto yap- f m. o ize de gös evim | senetleri size gi deniz “ lakırdıları dinleyen bir âr- Ağımız. arkasına dönüp bak- İş, , aman o zatın elinde dört Si töyyare piyanko bileti gör Rüştü, piyanko bileti g: - Bahtiyarlık! ima geçinmekte müşkülât ,*ektiğinden yerli, yersiz bir *ikâyetlerde bulunan bir adam Bu, ni ettiğim zaman gayet mem- o, ge rünüyordu. Bunun sebebini um. Anlattı : İz > Aruk evleneceğim, dedi, yazmiş, çenesi i bır kadınla... Yakında iye meclisine aza olur. Bol hakkı huzur alırda bende geçinir, giderim, fena mı? - » On yedisinde Br sinema kumpanyasında rakseden genç bir kız on ye- yö, 7ağına bastığına hayflanıyor te di Ben ne çabuk ibtiyarladim! ik üzülüyormuş. a tazeciğin bulunduğu şehir- dı ulunsam ve kendisini tanısay- * Ona: de) Üzülme canım, okadar! der- » on yediden sonra kadın Meb'usun karısı — iy ZN geç vakitlere kadar mec Orsun, Peki, boğazının #sfün 400000 040000000000000000000084 eenns0 069” Yenir mi, yenmez mi? Çinliler ihtiyarladıkları vakit - Ölmüş eşek köftesi - Kay- seriye kervanla gidildiği zamanlarda - Babıâli yokuşun- dan çıkarken - Geç kalmış bir feşebbtis.. Rivayet ederler ki, eski zaman Çinlileri pek ihtiyarlıyarak alil oldukları vakit, çocukları anaları- nı, babalarını ıstıraptan kurtar- mak için onları öldürmeyi kendi- lerine bir vazife addederlermiş. Bizim (Himayei hayvanat) ce- miyeti de o hayırl Çin evlâtları- na benziyor. Himaye ettiği alil atların beyhude yaşıyarak . eziyet çekmektense, kesilmelerini istiyor Şu farkla ki, eski Çinliler anala- rını, babalarını öldürdükten son- ra tabii gömerlerdi. Halbuki bi- zim cemiyet, bu hayat pahalılığı devrinde, insanları da himaye maksadile, atların mahsusi bir mez- bahada kesildikten sonra kasap- lara satılmasını tavsiye ediyor. Şimdi gazetelerin meşgul ol- dukları mühim meselelerden biri de budur. At eti yenir mi, yen- mez mi? Her işi salâhiyet sahibi olan- lardan tahkik etmek âdet oldu- ğundan, bir gazeteci bu meselede salâhiyeti haiz makamlara müra- caat etmiş. Bu makamlardan biri âlâ koyun eti dururken at eti ye- meğ& ne lüzum var? Demiş. Bir diğeri de, at eti yemek fenni bir meseledir, tetkik edilmeli, müna- kaşa olunmalı, ondan sonra bir karar verilmeli. cevabını varmiş. Benim gibi, salâhiyet sahibi olmıyanların bildiklerine göre at, eti yenilir hoyvanlardan biridir. Hatta masallarda duyardık. Ta- tar memleketlerinde bir yere ağır bir misafır gittiği vakit onun şe- refine bir at kesilir, eti ikram olunurmuş. Masalı söyliyen çer- kes dadı, at etinin biraz mayhoş olduğunu da ilâve ederdi. yaşı eski sür'atile yürümez. Kendini ihtiyar sayan bu rak- kaseye bizim memleketten misal gösterip avutmak ta kabildi. Me- seâ herdem taze olan “N.M., Hanım teyzesini gösterebilirdim; ibret almış olurdu. Toplu İöne Ts müzakeratında idim, deki kadın saçı ne? — Fransız karikatürü — Kayseriye demiryolu yapılmaz- dan evvel, kervanla gidildiği za- manlarda, yorgun düşen beygir- lerin etlerinden pastırma yapıldı- ğını da söylerlerdi. Avrupaya gidip gelenler de anlatırlar. Oralarda mahsus at kasapları varmış; hatta bu nevi kasapları sığır ve koyun eti satan kasaplardan ayırt etmek için, dükkânın üzerinde bir at kafası resmi, yahut bir at nalı resmi bulunurmuş. Vakıa, İstanbulda mahsus at kasapları yoksa da, ihtiyarlamış araba beygirlerinin etini İstan» bulluların yedikleri âşikârdır. Öy- le olmasaydı İstanbulun bir ta- rafında beygir mezarlığı bulunur- du. Bazan denizin kenara attığı boğulmuş beygirlerin de erbabı tarafından itina ile karaya çıkarı dığı malümdur, Kasapların arada sırada fıkaraya hayır etmek üze- re, ucuz ucuz şattıkları çekilmiş kıymalar, kıvırcık koyunundan ya- pılmâz ya | Zaten İstanbulda at eti kasabı yoksa da, Yenicamide eşek etin- den köfte pişirilerek satıldığı pek eski değildir. Bunun hikâyesini de elbette hatırlarsınız; Köylünün biri İstanbula gelir, Yenicami avlusundan geçerken, ıskaraların üstünde buram buram duman çıkaran köftelere imrenir. Yarım okka ekmek alarek bunlar- dan birkaç tanesini, ekmeğini ba- na bana, kıvırır. Karnı doyduk- tan sonra, ber köfte için beş pa radan hesabını görür, gider. Ertesi gün gene gelir ve gene yanm okka ekmekle köftelerin başına geçer. Fakat bu sefer be- sabı görürken köfteci her köfte için on para isler, Köylü bir gün içinda költe Piyasasının iki misli olmasına tabii şeşar, Köfteci bu- nun hikmetini anlatır; — Ağam, der, dün yediğin öl- müş eşek eti idi Her gün ölmüş eşek bulunmaz ki... O zaman da Yenicami kölfte- cilerinin et müteahhitleri galiba taşçı Acemlet idi. Takriben yirmi s&ne evvel, bi- zm Vakıt gazetesinin bundan ev- velki matbaasının bulunduğu yo kuştan gelip giden eski gazeteci- ler — boş sepetlerini baş aşağı çe- virmiş, arkalarından gölen Ace- min boğuk boğuk çıkardığı ses- ten ürkerek, yokuşun yukarısın- dan aşağıya doğru alabildiğine koşan — taşçı eşekleri geçerken kapıların eşiklerine çıkarak zorla selâma durduklarım tahattur 6- derler, O taşçı eşekleri taş, toprak altında kalarak işe yaramıyacak derecede sakat düştükleri, yahut mürt oldukları zaman, elbette, 7 . —VAKIT. 17 Künunevvel 1929 Şoför — Oh, elhamdülüllâh, yağmur başladı. Ber radyaföre su koymasını unufmuştum. Kadınlar aza olunca... Kendilerine o intihap hakkı wırdip verilmiyece- ği henüz adam akıllı belli olmiyan kadınların Bele- diye meclisine aza intihap edilmeleri ihtimali bir ta- kım mizahçılara alay sermayesi oldu. Halhuki meselenin ala ya--şakaya- tahammülü yoktur. Belediye salo- nu kadın aza ile bezene- cek ve bu hadise şür ve edebiya! alemimize d» ye- ni bir feyz ve ilham men- baı olacaktır. Meselâ genç san'atkâr Nazım Hikme Bey o zaman şu şüri yazacak : İçimde çörekleniyor bir bis, Mecliste... Belediye... Bugün toplanacak diy , Türbeye gidiyorum. Bir Rum. Beni gölüren şoför... Her köftenin fiatı da birinci veya ikinci şıkka göre on para, yahut beş para idi. Yapılardan O çıkanlan (taşlar, topraklar yük arabalarına bindi. rildikten sonra, İstanbulda eşek nesli inkıraza yüz tuttu; Yeni Ca- mideki köfeciler de mangallarını söndürmeğe mecbur oldular. * Şimdi (Himayel hayvanat) ce- miyetinin arzusu yerini bulursa ucuz köftecilik belki yeniden can- lanır. Fakat, öyle de olsa, bu sân'a- tın çok süreceğini hiç zannede- miyorum. Çünkü İstanl da at nes- linin de inkıraz bulduğu mey. dandadır. Binek © otomobillerinin, yük kamyonlarının önünde birer birer azalan, ve zaten her biri çirkin bir acuze gibi insa nef- ret hissi veren, ârak aanyn at- Yenicamide köfte olarak yenilirdi. ları ihliyarlıyarak kofri Pai&nil- Dalavere yapmış taksisinel Sanki el alem kör! Ulan, Vatman! Tıran biran, tıran! Carpacak be tramvay! Vay, vay... Bizi öldürecektin be! Nibayet geldi Türbe! * Hava pek ılık, Ve sıralar da şile ww Hanımlar dolu... Bütün Beyoğlu Camekânlarını süsliyen Krep, tafta, sater Lavanta, podra Birçok sürmeli bakış Hey kesik bıyıklı erkek. Sana düşen iş alkış! Bu ne kadar sürecek... Kızıl dudaklı kadın Tarihe geçti adın... Önce dudaklarını sonra Asrı boyadın... Hayda! Senin sadece çayda Baloda değil yerin | Sen bu meclislerin Süsüsün, bağır, çağır! VS Firkete dikten sonra, ucuz köfte yapmak için at eti nerden bulunacak? Vakıa birde at neslinin islâhı için cemiyetimiz var. Onun him- meli ile koşular tertip olunuyor ve güzel atlar yetiştiriliyor. Fakat her biri binlerce lira eden bu atların etlerinden yapılacak köf- teler kuş südünden daha pahalıya mal olur. Şu halde (Himayei hayvanat) cemiyetinin adı yeni ve terkipsiz dilimize uymadığı gibi, arzusu da, atlardan ve eşeklerden müstağni olan bu makine devrinde pek geç kalmış bir teşebbüstür, M.E Losum Tıp Fakültesinden diplamalı DR. Hüseyin Naşit Doğum ve kadın hastalıkları mütebasım Türbe, Eski Hilallahmer binası No. 11 Hergün öğleden sonra sant 14-18 Telefon: İst. 2693

Bu sayıdan diğer sayfalar: