8 Nisan 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

8 Nisan 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

:—— 4 — VAKIT 8 Nisan 1930 WANT Yolumuzu şaşırmıyalım —4 Mem'ekette mali ve iktısa- di buhranın vabim bir şekil almak 'stidadında olduğu" nu iptida nasıl anadık ? Bunu hepimiz pek iyi hatırlarız: ma- löm sebeplerden doayı Ingiliz lirası dört, beşay evvel piya- sada © birdenbire | yükselmeğe başladı. İstanbul ve İzmir bor- salarinda panik oldu. İngiliz li- rasınıni birkaç (gün içinde 1000 den 1130 a kadar yüksek mesi herkesi korkuttu. Bir çok kimseler ellerinde bulunan beş on lirayı İngiliz lirasına çevir- mek için banka ara koştu. Eğer hükümet bu vaziyeti kendi cereyanıha bırakmış ol saydı belki İngiliz lirası bugün 1300, hatta 1500 kuruşa kıdar çıkmış olacaktı. İlk günlerde böyle bir ihti- main vü«yu tehiikesi önünde hepimiz titredik. Çünkü bu ih- timalin tahakkuku memleket için | mubtemel felâketlerin en müt- hişi idi. Bunun neticesi memle- kette “kredi İle iş yapan bütün Hcaretanelerin,. bütün iş adam larının iflâsa mahküm olması demekti. Bereket versin ki İsmet Paşa kükürheti felâketin daha ilk alâ- meti meydana çıkar çıkmaz süratle tedbirler almağa karar verdi, Her şeyden evvel para mücadelesine girişti. Bu mücadelenin mem'ekete temin ettiği faide inkâr edilemez. Nitekim yukarıda vukuu ihtima- linden bahsettiğimiz umumi ıfiâs tehlikesinin önüne ancak bu sa- yede geçilmiştir. 1130 kuruşa kadar yükse en İngiliz lirası der- hal .tevakkuf etmiş, bir iki gün sonra tekrar paramız kıymetlen- miye başamış, nihayet İngiliz lirası 1030 kuruş etrafında ka- mıştır. Bir halde ki paramızın kıymeti aylardanberi bu nokta | Üzerinde adeta istikrar kesbet- miş gibidir. Bugün için bu vaziyetin deva- mi bile memleket iktisadiyatı namına takdir ile kaydedilecek bir muvaffakiyettir ve eğer İs- met Paşa hükümeti paramızın kıymetini bugün bulunduğu s€- viyede tesbit edebilirse memle- ketin ebedi şükranını kazana- caktır. Halbuki hükümet baklı ola- rak bu muvaffakiyetler e de iktifa etmek istemiyor. Paramı- zin tesbiti ameliyesini hak ki bir temele istinat ettirmek için ga- yet esaslı bir mali ve iktisadi 1s ahat yapmak istiyor. Sırf bu maksatladır ki bir taraftan 1930 bütçesinde asgari 15 milyon li- mmm gam Kğ enamel Yarım asır evvelki : VAKIT esneyen Derseadet müzehanesi “ umumun enzaeri dikkatine küşat (edilmek üzere maarif nezeret celile- since tedebiri lâzıme itti- hez olunmakta bulundu- gunu gezeteler rivayet - gdiyorler. ralık tasarruf yapmıya çalışıyor, diğer taraftan beş on senelik muntazam bir istihsal programı hazırlıyor. İstikbal için bize büyük ümit- ler vadeden bu projeler, İsmet Paşa hazretlerinin (o gazetelere vaki olan açık beyanatlarina göre, nihayet birkaç haftada B. M. Meclisine ge ecektir. On- dan sonra salâhiyettar zevat tarafından gene millet namına tetkikat yapılacaktır. İktisadi vaziyetin ıslahına ma- tuf olan bu projeler daha ortaya çıkmamışken, hükümetin ilk ham- lede aldığı tedbirlerin verdiği iyi semereler yarın için hakiki ve kat'i muvaffakiyet ümitleri vermiş iken ortaya bir kabine meselesi çıkarmak doğru mudur? İsmet Paşa hükümeti birkaç hafta içinde programını Millet Meclisine getirecektir. «Bunları tatbik edeceğim ve bu suretle maji ve iktisadi meseleleri hal- ledeceğim.» diyecektir. Hükü- metin bu programını beyenmiyen bulunabilir. Açıkça tenkit oluna- bilir. Hatta bu programdan daha iyi programı olan varsa ortaya çıkıp fikirierini gösterebilir.Böyle bir grogramın tatbiki için ortaya icap ederse teşkilâtı esasiye ka- nımu o dairesinde bir kabine meselesi de konabilir. Fakat işlerin © Yarınki istikametini tayin noktasında hiç bir fikri olmıyan omaceraperestlerin bir kabine meselesi çıkarmak iste- meleri hayırlı bir alâmet değidir. Mehmet Asım GÜZEL Kaşlar... TTöndğn ve ehri e söze gücenmiyecek bir ha- nıma sordum: — Şu canım kaşlara acıma- İ dan nasıl kıyıyorsununz? Yazık olmıyor mu? Muhatabım daha ağzını açma- dan bir başkası cevap verdi: Yazık olmaz; icabında kirpiklere ilâve olunabilir ! * Kaytan bıyıklar! Ş: kaytan bıyık sinema san'atkârı Douglas Fair- banks İstanbula ha geldi, ha gelecek, diye bir sürü haberler yazı'dı, çizildi, fakat bu adam bir türlü gelmedi. Dünkü gaze- telerden birisi bu haberin asılsız olduğunu yazdı. Kim bilir belki de aslı nisan balığının midesine kadar girer. Hem efendim, onun gelmesine ne hacet! Bızim muharrir ve gayri muharrir kaytan bıyık'ıla- rımız nemize yetmez! Toplu İğne Hiçbir memur açıkta kalmıyacak Buzı arkadaşlarımız, Visâyetle Emanetin tevhidinden sonra bir çok memurların açıktı kalaca- ğını yazmışlardı, Bizim dün mevsuk bir menbadan aldığımız malümata göre tevhitten sonra hiçbir memur açıkta kalmıya- Hâlâ mı tagallüp? o aberiyetin en başta gecen umdelerinden bıri de “ka | nun, her şeyden ve herkesten üstündür. ,, düsturudur. Öyle, kanunun bütün başlardan yu- karda tutulması, milleti.erin saa- detinde temel olur. Bunu atık kafanın inkâr etmesine imkân yoktur. Fakat kanun denilen şey, kâğıtlara yazılmış madde- lerden başka nedir ve onlar kendi başlarına bir kuvvet o a- bilir mi? Gene basit bir. mütearifeyi tekrar edelim: Kanun ancak devlet teşkilâtı denilen ağla örü- lüp çerçevelendikten sonra etra- fında itaat ve hürmet saflarını huşula da'galandırır. Devlet teşkilâtı, © kuvveti temsil eden ve memur adile anılan sınıftan şahsiyet alır. Şu halde memura büyük bir ehem- | miyet vermek sade şuurlu bir hal değil, ayni zamanda zaruri bir hareket olur. Gerçi memur da insan zaıflarından kurtulmuş, fevkalâde mahlük (değildir, onların da yanlış yapmaları, gü- nah işlemeleri mümkündür. Ka- nun bu noktaları da unutmamış memur sınıfını öteki vatandaş- lardan fazla tehdit altında br- rakmıştır. Demek ki memurlar taşıdıkları şerefin yanı başında keskin bir kılıç parıltısı görmi- ye ve ağır Vicdan mes'uliyrt eri yüklenmiye mahküm insan ardır. Onlara doğru, çalışkan ol'- dukları müddetçe hürmet ve sevgi borcumuzdur. Sapıttıklarını görünce de daha büyüklerine şikâyet hakkımızdır. Bü mukaddimeye“ sebep, son gün erde * “İzmir gazete erinde okuduğumuz bir had sedir. Ak- hisar kaymakamına güpe gün düz tecavüz edilmiş, Halbuki (birkaç ay evvel gene bu memurun şahsında deviet nüfuzuna taarruz edilmiş, küstahlıklara kalkışılmıştı. İzmir muhitinden bize kadar gelen bu haber ihmal götürmez bir faciadır. Çünkü bu tecavüzün & ennet YARAYAN veona göre tertibatı Cennet fedayilerinin hülâsası: | | Salâhattin ile beraber harplere giren | Bedil büyük bir itimat kazanmıştı. Fakat bir gün bu adam hükümdarın güzel yeğeni Hurrem şahla beraber kaçtı. En- | | dülüse gitti. Orada evlendiler. Bir sene | sonra bir kızları olda. Fakat Hurremşah öldü. Salâhattin bu kızı istirdat için çalı- şıyordu. Aradan 20 sene geçmiş ve bu kız büyümüştür. Salâhattin bu kızı güzel- İk ve yahut zorla getirmek için hu susl bir gemi ile hareket eden bir heyeti | Endülüse gönderdi. Heyetin başında olan Haydar, Bedili ziyaret eti ve Salâhattinin mektubunu ve hediyelerini verdi. Mektupta Bedi! ile kızı Şama davet olunuyordu. i i Bunlar bir cevap vereceklerdi.) Haydar vaziyetin müşkülâtını takdir etti. Müdahale etmek ve sinirlerin gerginliğini izale etmek isterdi ; — Neden acele ediyordunuz, dedi, bu kadar sür'atlı bir karara hacet yok. Etraflıca düşününüz, taşınmız ondan sonra bana cevap veriniz. Biz şimdilik bu kararları bir tarafa bırakalım da Sultanın gönderdiği şu kutuyu açalım; içinde ne olduğunu görelim. Haydar, hemen kalktı, ve ku- tuyu açtı. Kutunun içi hakikaten harikul- âde şeylerle dolu idi. Kırmizı, mavi, yeşil renkli mücevherler arasında incilerin beyaz şaşaası gözleri almıştı. Kutunun içinden içyüzü karışlırılırsa tarihimizi felâ-| bahasız defineler çıkıyordu. Taç- ketlerle dolduran korhunç bir illetin zehirli pençesin görece- ğimize şüphe yoktur. Bu illet, memleketi asırlarca derebeylik» lerin çiftliği derecesine düşüren mütegallibeler saltanatıdır. Akhisardâki kötü hadise bir serseri vak'ası deği, hükümet kuvvetlerini kendi domuzluk arına engel sayan yılanların körükle- dikleri kirli bir yangındır. Bir kazada kaymakam, devletin ve devleti iş başına getiren milletin mümessilidir. Ona hürmet ve itaat isteriz. Şayet bu memur kusurlu işe Dahiliye vekiline müracaat etsinler. Herşey bir usule bağlıdır ve mitletlerin haya» tındaki ahenk bu usulden doğar. Seyyah Zalesde 1540 1930 Güneşin doğuşu: 538 — bat: 18,38 Ayım doğuşu: 840 — bal : 1,55 Namaz vakitleri Sabah Oğie ikindi Akşam Yatı 412 1207 1585 1838 2012 lar, bilezikler, zümrütler, birer birer yere serildikçe, bunları temaşa edenler, bu hediyeleri yalnız Sa'âhattinin gönderebile- ceğini anlıyorlardı. Haydar her parçayı çıkardık- ça ona dair malümat veriyor ve deminki gerginliği izale için | araya latifeler karıştırıyor, mab- zun yüzlere neşe serpm'ye çalı- şıyordu. Melike düşünmek için iyi bir fırsat bulmuştu. Babası cevabını vermişti, Onü kararından dön: dürmük imkânsızdı, fakat ken disi de babasından ayrılâmazdı. Ondan ayrılmak, aylarca uzak bir yere ve hiç görmediği insan- lar arasına gitmekti. Gerçi o uzaktaki insanlar ona yar o'acak- lardı, onu sevecekler ve ona annesinin mevkiini vereceklerdi, fakat babası ne olacaktı?.. Onun babasından ayrılması, ibtiyarla- mağa ve çökmiye başlayan bu adam için müthiş bir nekbet olur- du. Beiki bu ayrılış babasının ölümüne sebebiyet verirdi. Sonra Zeydun ile Haldun,bilhassa Zeydun, onunla birlikte gelmiye cesaret | edemezlerdi. O ha'de bütün bu | hediyelere ve iltifatlara rağmen verilecek cevap birdi. Melike babasına baktı ve bir kelime ile cevap verdi: Fesli Melikeyi kaçırmak iz başka çare yoktu Emir Haydar buna karar vermi —6— ON YNİ İ ayvileri Omer Rı lâzım gelen almıştı Haydar, yıldırımla vuru! döndü. Fakat belli etmedi gitmek için müsaade istedi. böyle bir misafiri bırakır Gerçi elçi muvaffak “ol fakat o ancak bir elçi deği! Sonra belki bu elçi me: başka bir şekilde hallini ederdi. Bedil, Hayderin misafir kalması için ısrar onun Kartacenada kaldığı detçe onun evinde mihmaf leceğini söylemiş, Hayder ısrara tahammül edemiyet safirliği kabul etmişti. i —i Firar Haydar, Bedilin evinde k#” ğa razı olduktan sonra arkf”| larma haber gönderdi. Bu” hepsi dağılarak yerlerine £ Haydar o gece ayni tekrar dönmedi, gerçi of” hepsi için için o mev meşgul idiler, fakat Şamdan ve şimdiye kadaf salibi oradan çıkarmak icifi pılan işlerden, muhtelif saba. vukubulan harplerden, bu * lerde gösterilen kahraman" dan bahsediyordu. Sanki de sahneyi hiç görmemişti. yavaş yavaş hepsinin zibn meğe ve anlattığı meraklı * larla onları meşgul etmeği vaffak oldu. Haydarın bö şi laylaştırmıştı. Hatta demi / fena fena bakan ki bile ona karşı vaziyetlerini z Misafirliğin üçüncü Haydar kararını vermişti.” bat tamdı ve bunlar kiyetle tatbik - olunmuştu- Bedil, yirmi sene evvel Şamdan kaçırdı ise © gece Melikeyi çırac. hareket o merdliğe mün$f Fakat bu bir mukabel* Bedil yaptığının cezasi" yordu. Onun cezasi cinsindendı. Soyhei dan vuku bulan davet rece samimi ve son cenabane idi, Bu olunduktan sonra bu ket pek âlâ takip Haydarın mantığı e metmiş, o da una göre almıştı. O gece yen” pgtlf onun bir uşağı €V”.. | küplerine kâfi dereced” bi. rucu bir madde #' ğ retle daha yemek pal miye mecbur © de olduğu yerde görünmüştü. Hi şıyarak odasıns Efendilerinin. nen hizmetçi! yorken ayni bale. K

Bu sayıdan diğer sayfalar: