4 Mart 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

4 Mart 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— >? — VAKIT 4 lerdir, Kanun tadillerinin ve ye- ni bütçe esaslarının bu kongre de ve yeni meb'usların iştiraki- le yapılacağı anlaşılıyor. Ankarada bulunmıyan meb'- uslar çağırıldı. İntihabın o yenilenmesi kararı mecliste teşkilâtı esasiye muci- bince mürettep azanın yarısın- dan fazlasının rey vermesine bağlı olduğu için kâtibi umumi- lik Ankarada bulunmıyan meb'- usların bemen perşembe içtima- ıma yetişmelerini tebliğ etmiştir. Büylik reisimiz Afyonkara- | hisarında Afyonkarahisar, 2 (A.A) — Reisicümbur Hz. - Belediyenin verdiği öğle yemeğinde bulun- muşlardır. Saat 15 te halk ara- sında yürüyerek kolordu kuman- danliğını, zabitan yurdunu, İise- yi, memleket okuma salonunu, yeni yapılan C, H. Fırkası bina- smı ziyaret etmişler, hapisane- nin atölyesinde mahpusların sa- nayi ile meşguliyetlerini gördük- ” ten sonra, bükümet dairesinde ve Belediye de bir müddet isti- rabat etmişlerdir. Gazi Hz. vilâyet ve şehirleri hakkında izahat ve malümat al- mışlar, belediyede azayı kabul ettikleri odada çok kıymetli ve tarihi bir hatıralarını fevkalâde mütehassis olarak yad ve tezkâr buyurmuşlardır. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hz., büyük taarruzun ilk hamlesinde Afyonkarahisarın is- tirdadını müteakip bu odada misafir kalmışlardır. O gece umumi vaziyete dair raporları dinliyerek ve nihai dar- be için en müsa't anın hulül et- tiğini görerek derhal Fevzi ve İsmet paşaları davet etmişler, vaziyeti mütalena ve münakaşa ile düşman ordularının esir ve imha edilmelerini mümkün kılan harekâta ait Afyon belediyesin- de Türk milleti için çok muar- xez olan bu hatırayı bir lâvha halinde tesbit ederek dıvara as- mışlardır. Gazi Hazretleri Af- yonda yapılacak zafer abidesinin resimlerini görüp beyenmiş, şeh- rin fidanlıklarını gezdikten sonra istasyonda trenlerine dönmüşler- dir, Tren saat 18,5 ta Ankaraya hareket etmistir. Selaretlerds Avusturya sefiri iyileşti Geçirdiği bir araba kazası neticesinde Ankara hastanesinde bulunan Avusturya sefiri M. Kra- İin'in sıhhati tamamen iyileşmiştir. Sefir muhtemel bir albomin buhranmı da atlattığından bu hafta hastaneden çıkacaktır. VAKIT..NI tefrikas : 99 MART 1931 | San'at âleminde | İ Yerli Resim Müstakil ressam ve o heykeltraşlar! bir sergi açtılar. Bu sergiyi gidip gt- zenler arasında, gazeteci arkadaşlar. dan ve ressam Elif Naci Bey (Milliyet) te, bir yazi neşretti, Bu yazıya tenkit diyemiyeceğim, çünkü El Naci, ken-! disine has zerafetile Ato etmis. Bir de, geçenlerde birisinden naklen yar Idığım gibi (resim münakkidi olabilmek İiçin muhakkak fena bir ressam Ool- mak) lâzımdir. Bu itibarla Elif Naci nin tenkit salâhiyeti şayanı münakaşa dır, Elif Naci yazısında, sergide gördü- ğü resimlerden çoğunun mevzuunu €€- İnebi memleketler (o manzaralarından !aldığı için (yerli) olmadığını söylüyor. Yukarda söylediğim gibi, Elif Na cinin yazısının lâtifeden ibaret oldü- lunu bildiğim için bu mevzua dair bir söz söylemiyecektim. Fakat ayni nok» İtai nazarı (Akşam) gazetesi de yazdı! Bu itibarla (yerli resim) nedir diye bir mesele meydana cıkmış oldu. Acaba yerli resim, Türkiye insanla! rmı ve manzaralarını gösteren resin İmidir, yoksa bir Türk tarafından ya pılmış bir resim midir? Eğer resim. den, biz, sadece manzara ve (portre mevzuunu İstiyor, ve resim san'ati 2 ramiyorsak birinei noktai nazar hak- firdır, ve o xaman meselâ Fatihin resmi» ni yapan Bellini, İstanbul tiplerinden| mahallebici, hamal, simitçi resimleri. ni yapan Priçyozi ve en son olarak ta | Griçenkoların eserleri itibarile Türk olduklarını iddia edebiliriz. Bugün, artık herhangi bir meselede Fırka meclis grupunda Dün sıhhiye vekili işler | hakkında izahat verdi Ankara, 3 (telefon) — Fırka meclis gu- vupu o bu 'sabah top- landı. Sıh- | hiye veki- ' li Refik B. | Ankarada- ki tifo vu- | kuatı hak- kında iza- hat vere | rek dört seneden- | beri yapr lan işleri 5 hhife vekili Refik Bey ve müşa- | hedelerini gösterdi. Her sene Ankarada tifo vukuatınm mev- cut olduğunu fakat bu sene son aylarda bir parça arttığım, yüze yakın musap bulunduğunu, hastalığın önüne geçmek için tedabir alındığını söyledi. Mazhar Müfit Beyin sual tak- riri üzerine sıhbiye vekili bu mesele hakkında büyük millet yerli aramak doğru bir şey değildir. beyi ürkel Bütün dünyanın giyiniş, görüş, mus ela klineen iinde DE mele tarzınım birleşmeğe gittiği bir se lunmuş olduğu başka bir muhitten mi rada seyyar bir türk ressamının Flo-'teessir olur ve ona hitap eder. Bu pek ransa manzârasmı yerli bulmamak te- tabii, hatta fiziyolojik bir hadisedir. sadüfen İstanbulda annesinden zenci Eğer bu bir suç ise, müstakil ressam- doğan bir çocuğu Afrikaya iade etme- ların suçu da budur. ğe benzer. ENİf Naci dostumuz Hale (Bununla beraber yalnız Floransa Asaf Hanımm Paristeki (Mulen ruj) manzaralarını mevzuu | bahsedenlere, tablosu ile Bursa manzarası İçin diyor ada manzaralarını da gösterebiliriz. kiz (Yerli) ne demek olabilir? Biz bunu “Hale Hanım Bursayı Pariste, Mu-'ancak (authentigue) mukabili olarak İlen Ruju da Borsada yapmışa benzi- kabul edebiliriz. Yani san'atkârm (yer. yor... (M) olabilmesi, mevzüunda değil. ENf Naci (benzetmekte) haklı, çün (Yerli)'yi eğer mevzuda aramakta kü... meselâ ben de onu ne Mulen Ru. ısrar edersek.. bu işin fazla ilersine ju ne de Parisi tanımıyora benziyor gitmiyelim, hakkı telif yok diye çala diyebilirim. Bu hoş bir hakikat ölursa kalem en büyük eserlerden tutunuz da maksat 6 değil. Elif Naci bu sözle da en küçük havdislere kadar edebi rile (yerli tablo) meselesinde (kendi yat ve yazı işlerinde, kötü kötü tango kendini cerhetmiş oluyor. Çünkü Mu.'ve fokstrotların sözlerini türkçeleşti- len Rujun Bursaya ve Bursanın Mu-İrip musikide, tiyatro, mimari ve-her- len Ruja benzemesi bir tek hakikat i- keltraşide iktibaslar yaptığımız bir si fırçadan çıktığı, her iki tabloyu yapan haksız bir noktai nazarla (yerli) ara- İsan'atkârın Pariste ne ise, Bursada da rk, pek te yerinde olmasa gerek. o olduğu yani hususi bir şahsiyet sa-| fa, hibi olmak itibarie bütün © manasile| (yerli) olduğudur. | .. Güzel sanatlar akedemisinde Bir de kat'iyyen unutmamak Tâzım-| bir müsamere verildi dır ki, artist hir eser yaparken muhak özel "atlar akedemisinin kak surette muhitinin tesiri altnda! yim yıl dönümü münasebe- kalır. Bu tesirler arasında en müessir! i bi. İİ tile dün Fındıklıda akademi bi- olanı da teşvik, anlayış ve takdirdir. find bii |Eğer san'atkârn muhiti kendisini teş. vapında talebe iaraadan bir vik ve takdir şöyle dursun, anlamazsa,j eğlence tertip edilmiştir. z haddi zatinde çok hassas olan artist Mösamerede mektep . heyeti te muhitine (darılabilir. Kendisini) talimiyesi, talebe, ve akrabaları, İaniryacağımı zannettiği ve içinde bü-| resmi zevat hazır bunmuşlard pe günkü cel- | a İfade eder ki, o da her iki tablonun bir'rada on beş kişinin tablolarında, o da; III HABERLERE Klot Farer ve Hakimiyeti Milliye Ankara, ? (Başmuhavriri- mizden) — “Hakimiyeti Mü. liye, kadro ünvanılı başmaka- lesinde bugünkü terbiye ve şuur buhranlarından bahse derek diyor ki: “Klot Farere hafif ve doğru bir tenkitte bu lunan bir gazetecinin gözünü çıkarttık. Ayni memlekette kurtuluşun en büyük kahra manlarının karikatürleri ve onlara karşı için için taarruz. lar bir senedenberi kayitsiz- likle karşılanmıştır... (VAKIT) ın Klot Farer hakkındaki tenkillerini yer- siz ve haksız bulanlara karşı verdiğim cevapları kâfi bulmu yanlar varaa bu gibilere Ha kimiyeli Müliyenin yukarıya maklettiğim mütalensı göste rilebilir. Çünkü bü mütalec- lar (VAKİT) ın neşriyatına hak veren en bitarafane bir hakem kararı kıymet ve mahi- yetindedir. Mehmet Asım Menemenden Manisa J. kumandanı Kemal Ef. 3 aya mal- küm oldu Menemen, 2(A.A) — Orfi divanı harp mabkemesi bugün yalmz öğleden evvel bir celse akdetmiştir. Miralay Atâ Beyin riyasetinde aktedilen bu celsede Manisa jandarma takım kuman- danı Kemal ve hesap memuru Hamdi B. lerin muhakemelerine devam edilmiştir. Malümat ve şehadetlerine mü- racaat edilmek üzere dün celp- lerine karar verilmiş olan Manisa sabık alay kumandanı vekili Salâhattin, Manisa merkez müca- dele baytarı Sıtkı, ağır depodan Recep, zürradan Recep, zürradan Fehmi ve kâtip Hüseyin Beylerle küçük Hasanın babası bedevi Alinin ifadeleri (dinlendikten sonra -müddei Umümi muavini Fuat Bey iddiasını sert ile: “Me- nemen vakasından tahminen 15 gün evvel küçük Hasanm babası bedevi Ali ağa, baytar Sıtkı ve zürradan Fehmi Beylerin delâlet ve vesatatile Jandarma dairesine | gitmiş orada bulunan kâtip Hamdi Efendiye keyfiyeti açıkça anlatmıştır. Oğlunun kurtarılma- sını rica etmiş ve oğlunu götü- | renlerin bir maksadı sisasi takip ettiklerini söylemiştir. Hamdi Ef. de şahit Sıtkı ve Fehmi B. lerin huzurunda keyfi- yeti aynen jandarma kumandan vekili Kemal beye telefon et- Ankara Türk ocağında | (Türk-Yunan milletlerinin hars münasebetleri | anlatıldı i o Ankara, 3 (Telefon) — Bu ak“ İ şam Türk ocağında Türk ve Yunan milletlerinin eski ve yeni hars münasebetleri mevzulu bir konferans verilmiştir. Ocakta perşembe günü bir mimari sergisi | açılacaktr. Sergide mimar Sedat Hakkı B.in Türk mimarisinin i modernize edilmiş şekilde muh- İ telif eserleri teşhir edilecektir. m amaaa mişti enaleyh burada Hamdi EF. vazifesini yamıştır. Kemal B. ise, şu ihbar ve müracaata atfı ehemmiyet etmemiş ve icabatı kanuniyesine tevessül etmemiş” tir. Şu hareketile vazifesini ih- mal etmiştir... Dedikten sonra Kemal B. hakkında Türk ceza kanununun 330 uncu maddesinin 2 inci fıkrasına göre ceza verils mesini ve Hamdi Ef.ninde be- raatini istemiştir. i Müdafaa dinlendikten sonra | hakimler heyeti, ikinci * toplan şında kararını tefhim etmiştir. Verilen kârara nazaran, asilerin Manisadan bir sui maksatla Bo- zalana gittikleri hakkındaki ha- berin jandarma hesap memuru tarafından telefonla jandarms kumandapı muavini yüzbaşı Sa- Iâhattin Beyin vekili birinci mü- lânm Kemal Beye söylendiği sabit olmuş şu suretle kâtip | Hamdi Ef. kendisine taallök eden ! vazifeyi yapmıştır. Kemal Ef. ise bu habere bir ehemmiyet atfetmediğinden bin- İ netice devletçe mazarrat husule i gelmiştir denildikten sonra Ke- İ mal Ef. Türk ceza kanununun 230 uneli maddesinin ikinci fık- rasına tevfikan 3 ay hapse ve bu müddete kadar muvakkaten memuriyetinden (| mahrumiyete mahküm olmuş, Hamdi Ef,de beraat etmiştir. Yarın mahkeme yoktur. Artık bu taşkın sözlerimi bitirsJcak gibi oluyor, kalbi, durmakacele lâzım. Saniye geçirmeye gel Si) | meliyim. Uzun yazılar. okutmakla|tehlikesini veren fasılalar geçiri- | İİ sizi meşgul edecek zaman değildir.İyor, hemen kanatlanıp harabeler Her şeyi kavuştuktan sonra görü- eceğiz.. Kavuşmak artık © vuslat saati çaldı mı? Kavuşmak her za- manki gibi bu kelimeyi rüyada sa- yıklamıyor muyum? Şimdi hakikat İ ortasındaki sırmakeş mahallesine! uçmak, bir çaylak gibi İclâli kapa rak kurtarmak ısıtmasile titriyor- du. ni Sis mez... — Böyle tehlikeli iş aceleye hiç gelmez.. Sağımızı solumuzu seçme den, öyle azılı heriflerin üzerine saldıramayız... Çelebi zarfı uzatarak: — Mektubu bir kerre okuyunuz: sökebilmek her türkçe bilenin har-jta boşuna bir saniye geçirmeniz! cı değildir. ibüyük ihmal sayılır. Bu mektubun Manda Raşidin hayatma, gü- elinize vüsulünde hemen harekete! Jünç ve acıklı, garip, acip ve akıl! gelmelisiniz. almaz cürüm ve cinayetlerine dairi (Şu satırları yazarken geçen 2za- verilecek çok malümat vardır. Fa-lmanın bir tehlike doğurması ihti- kat neme lâzım. Canı cehenneme.. mali beni titretiyor. Mahpesimin, Bu canavarın pençesinden bir ker|mevkiini öğrendikten sonra beni re kurtulayım da artık adını an-'burada bırakmıyacağınızdan emi» mak bana gaseyan getirir. Bununlaİnim. Fakat bu mühim iş kan dökül meşgul olmamıza artık lüzum yok-lmeden görülmelidir. Halâ pencere tur. Elbette bir gün başka yüzden!sinin arkasından uzun Şevki beni bin bir cinayetinin belâsımı bulur.. İgözetliyor şimdi üzerine hücum €- Sizi bekliyorum. Bulunduğum !derek mektubu yrtacak, beni alt yerdeki şu ânın fevkalâde nezake-|kat odalarının birinde zincire vu» tine mebni değil bir dakika ve hat|racak sanıyorum.,, âlemindeyim değil mi? Kavuşmak taliim bu kadar acı hicranlarından sonra ne tatlı olacak... Bekliyorum.. Koşunuz. Uçunuz.. Canavar ine avdet etmeden beni kurtarınız... Necatla ümitsizlik ara-! sında titreye titreye sizi bekliyen ben İclâl Çelebi sevgilisinin helecanları- nr derhal kendi yüreğinde duyarak çılgına döndü. Büyük sevincin isti rabı içinde kendini kaybetti. Tutul- duğu acelenin ciğerlerine hücum e- den mütemadi dalgaları ile boğula- i Sonra görüşelim... Kaçık beniz, baygın gözler, sık! a görüge: is dali nefeslerle hemen babasına koştu.! Filesof dalgın bir jestle gözlüğü İ ş Bü takarak ağır göz atışlarla sık s8 İFilesof oğlunu helecandan tıkam “ bir telâş içinde görünce: turları süzmeğe başlar... — Bir ölü gibi olmuşsun. Nefe- Beş dakika sonra Çelebi bulun sin nefesine yetişmiyor. Yine ne'duğu yerde tepinerek: jvar? | - Baba vakıt geçiyor. Hâlâ bir — Mektup... İtirmediniz mi? — O kadından.. — Sus. Şaşırtma beni okuduğu" — Evet.. mu anlamadan mı geçeyim... — Yine bizi viraneden virane) — Benim sinirlerim hareket is” İye, dereden dereye o dolaştıracak!tiyor... İmuammalarla dolu bir istimannas Oo — Benim sinirlerim de sana bi me... t dayak atmak istiyor. Böyle müna” — Hayır bu defa bütün vuzuhi- sebetsiz aceleler kısaltmak isteni” le bulunduğu yeri haber veriyor.-İlen zamanı büsbütün ei Fakal keyfiyet çok mühim. Gayet a >. ei A

Bu sayıdan diğer sayfalar: