26 Mart 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

26 Mart 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gi — 4 — VAKIT 26 MART 1931 . e de ben reddetmek mâhcubi! yetine katlandım. Birkaç nümuneyi daha zikretmek is terim: İçeri Anadoludan, fakat başka başka yerlerden gelmiş iki ermeni ka İtoliği vardı ki pek zeki ve pek çalışkan idiler; yalnız. biri müteverrim, diğeri : İbir kemik hastalığı neticesile topaldı. ilk eser Çocukların hafta arası (o müçteminn! o (Milli iktisat ve tasrruf cemiyti yaptıkları bir seyran esnasında, Halka!liki senedir aramızda yaşıyor. Bu pımarda bir aralık onlarla yalnız kal/Yet ne yaptı, ne işliyor. Neler be dım. Memleketlerinden bahsettiler. İki|Yor, bu da bir süsten ibaret diyen sinde de bir sıla derdi aşikârdı. Birden | hayli insan dinledim. Hatta itiraf bire topal sustü, yüzünden bir dalga|derim, bir zamanlar, üst üst yeni geçti ve yavaş bir sesle teganniye başla|bu sözlerin beni kandırdığı anlar * dı. Bü şikâyetkâr bir nevha idi, Ötekin olmadı değil, ben de diyordum ki” de de için için bir mırıltı ile iştirak da-;emiyet te ötekiler gibi olacak. Bü kikaları oluyordu, sonra birden bire to|küm betbin olmaktan ziyade gö Pal iki eliyle yüzünü örttü, diğeri yelmüz örneklere göre biçilmiş bir d re kapandı, hüngür hüngür ağladılar.|ce idi. Sonra sordum: — Bir mersiye, dedi Miri ler; betbaht ermeni vatanı için... Önümde bir kitap var. Bu Dondum. Bu ne demekti? Bunun a-|588 sahifedir. Ve adı (1990 sanayi sıl manasını yirmi sene sonra anladım.|£Tesi) dir. Adalardan gelmiş iki kardaş var.| ( Sanayi kongresi raporları İ dı: Biri ne kadar haşarı ise diğeri, kü.|deyim ki benim tanıdığım, alışık © çüğü, o kadar mazlum ve sakindi, Ballğum haritaların yanında bana yeni mumu renginde yanakları çukurlaşmış,|fuklar, yeni manzaralar çizdi. Bu LE Memleketi tanıtan Ee EAZLLİS Zin Hayatı nezrolunnuş bir bedbaht insanları tanımak için —Bitaraf — Tekfir — Çekmecemin müşterisi — Üç biraderler — Beni ısindiran bir cevap | —24— Yazan : Halit Ziya Mekteplerde ilme, fenne, lisana dairjmı gönderilmedi; başında yaldızlı şap- bir şeyler öğretilmeseydi ben yine ço-|ka İle tiyatroya çıkıyor yahut ramazan cukların, hayatı öğrenmek, insanları ta! günü vilâyet erkânı karşısında soyta- nımak, mütenevvi tabayi ve emzice mü-'rılık ederek sarhoş oluyor diye tekfir munelerini teşhis etmek ve (o bunlara/edenler mi olmadı, karşı kendi mevcudiyetlerini idare ede O Bu son iki isnat tevzii mükâfat ve bilmek için mekteplere sevkedilmesi- silesile talebe tarafından verilen oyun ne taraftar olurdum; ancak oradadır|larda bana da bir hisse verilmiş olma- ki muaşeret diye süslü bir ismin altın'sından tevellüt etmişti. Bir sene Vol- da kastedilen ve esâsı başkalarının si-İterin Sezarm ölümü) hailesinde, diğer lâhlarını oOtanyıp kendi (o silâhla-İbir sene (Danyel) isminde rivayatı İs rmi ona göre tedarik etmek demek ölün! railiyeden bir fnelada, bir defa da bir her ilimden daha kiymettar bir İlim mudhikede öyle günahlar işlemiş olu- tahsil olunabilir. Netice zengin aile yordum ki beni derhal camiai islâmiye çocukları tanıdım ki mekteplere gün-'den harice atmağa kifayet ediyordu. derilmek istenmiyerek hususi muallim Zira, hemen bütün dünyada (o hemen Retik Beyın konseri San'atkâr Refik Beyin tanbura (nağ ? mei uhra) katıp katmadığını bilmem, İ fakat geçen gece üzerinde Darülbedayi cilerin binlerle oyun ettikleri Tepebaşı tiyatrosu sahnesinde verdiği konser- 'e neş'emize neş'e katmadı değil. Kısım aralarında tütün içmeğe ç- “anlarla konserin sonunda tiyatroyu terkedenlerin hepsi: — Sazdaki ahenk ne mükemmeldi! diyorlardı. Bu ahengi tabii bulmak lâ zımdı, Çünkü tanburu zevç, kemençe- yi zevce çalıyordu ve böyle bir san'at ailesinin vücude getireceği musiki par çalarında da, muhakkak, — bulunacak sey ahenk rdu... Bu konsere gidenler, orada içtimai bir ahenk te görmüşlerdir. Bir erkek ve bir kadın — Refik Rey ve refikası — çaldılar, bir erkek, bir kadın — Va mık Bey ve Suat Hanım — söylediler. 5 Sahneye hediye edilen iki çiçek buketi- ni biribirine vasleden hatı müstakil. ze tam muntasıf noktasında oturan "ulya hanım ise hem piyano çaldı; bom de çok güzel bir (ninni) söyledi... Tiyatroyu dolduran halkın heyecan ve meş'esi de ahenk dairesinde mütesa — viyen her tarafa taksim edilmişti. Hat 14.0 kadar ki kulis arasında bulunan bir zatın eli arada bir muntazam bir tempo ile sallanıyordu. Sahibini görme «imiz bu el bir (Yedi beyzayı san'at) ei İdi, ne idi kimbilir? Bir müsamereye, bir (konsere, hir teasile gidenlerin ekseriya ihmal et. tikleri bir nokta vardır: Onlar, yalnız sahneye bakarlar ve koltuklara, loca lara göz gezdirmezler. Ben Refik Beyin konserinde bu ha- taya sapmadım ve fetkikim neticesin- de anladım ki davetliler ve müsteriler arasında hakikaten çok aristokrat o- lanlar da vardı. O dereceye kadar ki, bir Tocanın kapısı önünde ellerini yö- beği üzerine bağlamış bir uşak bile du yordu. Biçare konser bitinceye kadar öyle kaldı... © Bu sene ilk Konserini veren ve ilk le ekseriyetle kendi eserleri- bize dinleten Refik Beyden başka Konserlerde başkalarının eserlerini din lemek, İstersek ayıp olur mu, olmaz mi? ... Devlet kusu Mehtelif kuş isimlerile gazeteler çı- | karan ve bu kerre meb'us namzetliği için halk fırkasına müracaat eden Yu- suf Ziya ve Orhan Seyfi (Beylerin meb'uslukları tahakkuk ettiği takdirde (devlet kuşu) isminde bir mecmua neş redecekleri haber alınmıştır. Leyleklerin kahra manlığı Tayyarecilik ilerledi; istikbalin hârpleri havada olacak! diyorlar. Bü| iki cümle inanılmıyacak tahminleri ia de etmiyor. Bunun böyle olacağına ka- naat getirmek müşkül değildir. Hatta © dereceye kadar ki hava harpleri in- sanlardan hayvanlara bile sirayet edi- yor. Eğer bir gazetede okunan bir haber doğru ise Fasta tarlaları bas-| mak üzre gelen çekirge sürülerine kar şı havalanan leylekler yüz binlerde çe- kirgeyi tarümar etmişler. Tâhi hacı leylekler! Bircoğu tütmi yen eski bacaların üzerinde tünekliyen bu kendi halinde mahlüktan böyle bir kahramanlığı kim umardı7 VE Eyip limonu Geçenlerde Valâ Nurettin, karikatii rist Cemal Nadirle beraber Eyübe git miş. Klot Farerin kendi memleketinde| Türkiye aleyhine konferanslar verme; ye başladığı bir sırada Azyadenin me- zarı civarında yapılan bu tenezzühe bayıldım. Valâ bu seyahatten hir sütun kadar yazı ile dönmüş; Cemal Nadirin ise yegâne nasibi orada otu- rürken şapkasına sobanın damlaması olmuş. Cemal Nadir, içinde soba vanan bir kahvede başından şapkasını çıkarmıya rak oturduğuna göre Eyüplü sobanm büyük bir münaşeret hatası yaptığını ihtimal verilemez... İki arkadaş telâş etmişler; kahveci ise Rudyard Kipling kadar soğük kanlılıkla: — Adam, demis. bu soba her gün bir kağ kişinin gapkasına, üstüne, başı lerin ihtimamına o terkolunmuşlardır. Servetin kendilerine bahşettiği terbi- ye ve tedris vesaitinin mebzulen feyzi ni gördükleri, tabiatin verdiği zekâ ka biliyetlerinden tamamen müstefit ol /dukları halde hayatın icabatile temas- larında, başkalarile daimi ve arızi mü nasebetlerinden her vesile ile bir sakat iraesinden hali kalmamışlardır. Mekitarist rahiplerinin mektebinde en büyük istifadeyi bu zeminde yaptı. iğma kailim, Rurada her unsurun en- İmuzeçleri vardı, mezhepte ittifak eden bu çocuklar yalnız şahsi fıtratlarında değil, unsurlarının, mühitlerinin, men- şelerinin İhtilâflarından tevellüt eden hususiyetlerle her türlü meziyetlerin birer nümune idi. Doğrudan doğruya frenk denebilecek çocuklardan başka sonradan uydurulmi isimlerle asılları nr saklıyan müteferniçler, yalnız mez- heplerini tebdil ile iktifa ederek mah- leslerine avrupai bir renk verdikten sonra mile isimlerinin pülo.. yahut yan... İle biten farikalarını değiştir. mekte ihmâl gösterenler vardı. İzmir. de çıkanlardan başka Anadolunun içer lerinden, Akdeniz adalrından gelenler vardı, ve bu suretle burası zekünin ya nında hile ve desiseye, muhaleset ve 8 mimiyetin yanında riya ve müdahene- ye, hulüs ve vefanın yanında haset ve iftiraya, velhasıl bütün mütehalif ve sadümgâh olan bir mahşerdi. Ben bu mahşerin içinde bitaraf kalahilirdim. 'Tek Türk olmak itibarile rahiplerden, seyyar muallimlerden başlıyarak bü- itün talebeye sirayet etmiş bir saygı vardı ki beni vasati Avrupada muha samelerin hududuna gelince tevakkuf, ettikleri İsviçreye benzetirdi. Fakat mektebin dahilinde bu suretle hâsıl o lan mümtaziyetime mukabil bu mektep mex'elesi hariçte beni ne kadar üzecek, ağlatacak muhacemata sebebiyet oldu. “Torununuzu papas mektebine gön- derdiğiniz için sizi muahaze ediyorlar,, diye büyük pederime hey'eti meb'usa damlar. Teliş edecek ne var! Hemen yarım dilim limon getirmiş, şapkayı silmiş. Bu ameliyeden sonra, rivayet olu- nuyor ki, şapkanm üzerinde lekeden eser kalmamıştır. Şu halde Eyüp limonu müthiş bir şey! Ondan birkaç sandık ele geçir- sek derim; belki temizlenecek lekelere yanında nakiseler, seyyieler . gösteren l Aİ Alman müsevisi idi. Her sabah müzake| Sonraları öğrenmekte gecikmedim ki|gözle görülür, ölçülür, kaleme mütehasım hissiyat ve ihtirasata te. İbütün edvarı tarihiyede (görülen bir hâdise bu memlekette daha şiddetle, gözlerinin ferine bir donukluk çökmüş,|rağın tanıdığım insanlarının yüz sırtı biraz iğrilmiş bir biçare ki soluk|daha net, daha yakından gördüm. daha kesretle revaçta İdi. Heyhat! hâ|dudaklarınm üstünde müebbet bir mü|çıkrıkta çalışan lonca azmma lâ da öyledir. hür şeklinde perişan ve (o mütehayyirmı, çıkrığımı buharla, elektrikle Ç Ne kadar çirkin ve murdar hisler)bir tebessüm vardı. Sonraları öğren-|leştirip melez bir döl almaya çalı varsa, hasetten, gayzdan, ihtirastan,İdim ki onu ebeveyni (o tevellüdünden|insanı, kıvranan el san'ati, mezemmet ve İftira zehirlerinden mü-)başlıyarak İsaya nezretmişler. Rurada|lamıyan ve derinleşmiyen ( fabi rekkep murdar çirkâbe her şeyin fev.|mektebi bitirince bir manastıra gönde|nın her saniye bir hokkabaz külâl kinde tutulmak lözımgelirken her şe-İrilecek ve rahip olacaktı. bi sallanan bacasmı b ucildin yin dununa indirilmek istenen din ör.) (O Ö yalnız derse çalışır ve kimse ilelbi sallanan bacasını bu cildin tüsünnü altına saklanırdı. görüşmez, oyunlara karışmazdı. Ebe-'sinemasında seyrettim. Bilhassa bana atfetmedikleri bir kü-|Yeyninin bütün mevcudiyetine tasarruf ia 1 für vardı: Mektepte fesimi çıkarmak.|eden istibdadile kendi nefsine ve hiçi (Coğrafya bize bizim iktısadi Bu suretle başlıyan şöhretin seyyiatı- olmazsa şu çocukluğun şuh seneleri-|z: paris liseleri için yazılan kitp nı senelerce çektim ve senelerce hep)»€ bile temellük hakkmdan feragat e- nakleder. tehlikelere karşı mücadele ve müdafaa |den bu çocuğun bir demir kapı ile ile-| o Türkiyenin iktısadi hayatmdan mecburiyetinde kaldım. Mebet kapanmış ruhuma kaç kereler bi-| sedenler bize ya ilmi kelâmdan b İlerde bu noktaya avdeti icap ettire|rer fiske ile dokundum, ondan gelecek|der gibi ispatı mümkün olmıyan cek bir vak'a hikâye edeceğim. Berekct|sesi işitmek istedim. Bu papas mekte. humlardan dem vururlar. Hesap, ki versin ki sevki tecessüsle sabah duala| binde papas olmak üzre dünyaya göztü-| rakam, istatistik dediniz mi heri rında hazır bulunmak için mektebinjnü Açar açmaz mürtesem bir istikbal/sar. mabedine girmemek ihtiyatmı göster- için çalışan bu çocuğun kânaatlerine Bu şartlar içinde biz yerli i hürmetkâr olacak kadar nazik davra.|den bahsediyoruz, yerli sermaye nırdım, fakat o kanaatlerin ne olduğu|kişafından ümit bekliyoruz. 900 sanayi kongresi zabıtları im, Mektepte beni az çok işgal eden mü İtenevvi ırk ve beşer nümunelerinde te-|n4 vukuf bence mutlaka lâzım bir mu. ivakkuf etk pek uzun hatıralara | vaffakiyetti. Bu muvaffakiyet şn suret- isevkedecek. beraber bi hiçbir şey öğrenmese bile memleki le tecelli etti ki onda hiç, amma hiçbir/sanayi hayatmı yakından tanımak imal Ve ondân| rakam ve hasın halimin Tunali katoliklik âleminde istisna teşkil eden re odasında biz yalnız kalırdık, bütün|insanlar için iman ve itikat mutlaka) şeyler olduğunu bu sayede gördük. diğer çocuklar mabede giderlerdi. Kapı|bir kanaate müstenit değildir; ekseri sen çocuğun üstüne kapandıktan sonra |Yet #zre bunun aksi vakidir, ve bu öyle|sat koca karı) ilâçları yerine o derhal yerinden kalkar ve yanıma ke bir taassuba müntehi olur ki onu yerin-| bedenini bulup işte hasta budur İlirdi. Bir elini kısa bir bonjurla bana |den bir çizgi deprendirebilmek için kü|bu, iki senelik mesaiden birini uzatırken ötekini çekmecemin kapağı-|Tejarz sıkletinde bir mantığın bile kuv| etmektedir. na uzatırdı, ve bilâtereddüt kırmızı saç) veti kifayet edemez. Sanayi kongresi Türkiyedeki Ik başını iğerek çekmecede bir gün evre) (Biçare beşeriyet! Bütün tarihin nejat hareketlerini bize olduğu gibi linden sonra peyda olan yenilikleri tet|Ye İstinat ediyor. terdi. kik ederdi. Burada mutlaka alınacak! o Milânodan gelerek İzmirde tavattun| (Ziraat kongresi raporları da birkaç şeker, inde edilmek üzere alı.|etmiş bir İtalyan ailesinin üç çocuğu|dilecek olursa esrarengiz, heyul np unutulan bir kitap, pasla pulları,| vardı ki İzmirin mühim bir müessese-İlarla çin ve maçinden, Zühald İkurşun kalemleri, Beniz kullanılma.|sine mensup olmak itibarile mekteptejdi kat gökten bahseder gibi b mış bir defter bulunurdu, Biri alınır.) pek hatırlarına riayet olunurdu. Bun.) ğimiz memleket hakkımda en ken diğeri ertesi sefere talik olunarak|ların üçü de biribirinden güzel, biribi- haberi almış olacağız. böyle ne ufak tefek şeyler gitti, Ben|rinden edip, halüik ve mazik idiler; fa- Sadri Etem bazan gülerek mümaşat eder, bazan mu|kat bu mümtaziyetler onların etrafına! üçünüz de kimse ile ihtilât e kavemet göstererek redde cesaret bu-| sanki başkalarınm takarrübtine imkân) nuz. Vurdum, fakat bu yüz kızartma kabiliye| bırakmıyan bir çember çevirirdi. Di- /ti onun ertesi günlerde ayni şey içinlğer çocuklarla münasebetleri icap et tekerrür eden ısrarlarına karşı devam) tikçe birer kelime teatisinden ve muaşe| Oo — Beni de istisna ediyorsu! Jedemezdi. Yalnız bir şeyde mukavemet/ret kavaidine sarih mugayeret teşkil| © Elimi sıktı ve derhal cevap için sebat gösterirdim: Nikelden zarif|etmiyecek kadar nazik olmak endişe-! — Gayet tabi, dedi; sen Türk: bir kutucuk ki babamdan almıştım ve|sinden ibaret kalırdı; bana karşı biâ| ni bu memleketin sahibi.. Ö içinde kalem uçlarını muhafaza eder.|kis. üçünde de daima bana takarrüp| onları bilmiyorum nedirler?. dim. O her gün bunu isterdi, ben herleden bir meyil vardı, o kadar ki bir Bugünden sonra onunla gün onu reddettim, fakat bir sabahjgün merakıma galebe çalmıyarak be-| dost olmuş bulunduk. Mektept€ çekmecemi açınca onu içindeki uçlar ye|nimle en samimi olan © ortancasma,İedinilmiş dostlarım oldu ki iz vaşça b.ir sesle ilâve ettim: <.j şi tesadüf ederiz... Toplu İğne 004 0n0nareyt mem 193 e. serRaAE 11 200 00010800418 0900p 004 sap 1 Basan AMAN Aram Bican Efendi ve. ican Efendi ve rüfekası Bican Ef. — Oğlum bugün alin ne olacak böyle? Büğün yine hocan şikâyet etti... Tüüüü senin yüz senin İmei Sonra karışmam... re dökülmüş ve kendisi o kaybolmuş) Lui Fr.., sordum. sonraları da dost kaldık. gördüm, Bir daha ne © İstemeğe lüzum! o — Lui, dedim; dikkat ediyorum ki Halit Ziya: U, Tükrük cezası ... Bican Ef, — Vay kerata, beni teh-| | — Gider, belediyeye habe” dit de ediyor.. Karışmayıp da ne yapa-| Her tükürenden iki Jira alı? caksın? — Baba bana bak, vüzüme tükür- BS EEE SU IS İİT uz Haval bahisler sırasına geçen (5 BIZSAŞEE IEA S5 VANLI 2014, Sonra, galiba biraz kızararak © as: ry.zan

Bu sayıdan diğer sayfalar: