16 Haziran 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

16 Haziran 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VE e A ALU KAZ ,Kulp ve kuyruk iy, “dinin Kulp kazasından Âdem Mönü resmin; dünkü Vakıtta gör- er Bu adam son zamanlara raman Ooyahut dağlıç kuy- 1 eklinde bir kuyruk © taşırmış. Tak end bir ameliyat le bu kuy- ydi kurtulmuş. Ve dünya evine gir İrtesnda kuyruk beliren bir adü- Muş lp köyünden olmasına ne buy » ... Asârı atika m biri bir gazetenin üdn 86 © göz gezdirirken büyük harf- dizilmiş, bir serldehayı okudu: eye sarı atika o koleksiyonu, ve Li €derek kendi okendine #or- yl a kalmış mı, defterdarlık Bulgarlara satmalı mıydı? .. W ,Manasız sözler Kamaz sözler,,. Dünkü Yarının! Bi, te si bu serlârhayı taşıyordu! agg, Aldeğimiz bunu gördü ve gillüm| > Ve olur dedi, her gün bu serlâö- Merak bu hakikati | itiraflar! er... vi Topln Tğne Dil ve ağız Sa dll meselesi de iktreat, spor ve Piyesin kusuru Oyundan çıktıktan sonra birisi ö- tekine sordu: — Piyesi nasıl buldun? — Bırak efendim, müellifin hayat tan haberi yok. | — Buna nereden hükmediyorsun? — İkinci perde birincisinden 2 se ne sonra geçiyor; halbuki hizmetçi ge ne o hizmetçi. Çocuktan al haberi Küçük kız köşedeki bakkal dükkâ- nma gitti: — Bir teneke konserve ver, deftere yaz dedi: Bakkal çocuğu baktı: — Yavrum, dedi, bu işte bir yanlış hk olacak. Çünkü daha bir çeyrek ev. vel baban geldi, bu konserveden aldı ve deftere yazdırdı. Her halde annen tekrar ayni şeyi ısmarlamamışlır, Küçük çocuk şu cevabı verdi: — Deminki kutuyu annem sattı Parasile sinemaya gidecek, yemek için bir tane daha lâzım. Annesine kızınca Küçük çocuk annesinden dayak yemiş, azar işitmişti. Hemen babasının yanma koştu: — Babacığım, dedi, şu annemi al- mış olmasaydın şimdi seninle me iyi vakit geçirirdik. 10 liralık söz Telgraf memurunun karısı, kocasi na uzun uzun < çıkıştn ove buarada ım,bugün yaptı- ğın kurabiyeler her zaman- kinden gevrek ,. —Aman koca ım,sen yan- lışlıkla filcan tabağını ısırı- yorsun. Güzel söz — Karınız öğle yemeğinden sonra ne güzel sözler söyledi. — Ah, onu siz hir de sabah kah- valtısından evvel dinleseniz. Aktörün ölümü Bir dram aktörü anlatıyordu: — Şekspirin Romeo ve Jülyet pi- Asansörde Bir asansör içinde binanın yedin-! ci katına çıkan çok sinirli bir adam.' Asansör memuruna şu suali sordu: — Şimdi asansör birdenbire alt ka- ta düşüverirse ne olur? Memur gu cevabı verdi: — Ne olacak, (o ben işimden olu. rum, Hizmetçinin cevabı Hanım (Yeni hizmetçiye) — Ne o, sen bir ayda altı yer (mi değiştirmiş- sin, bu nasil olur? Hizmetçi — Efendim ev hanımları pek huysuz olmuş, kendilerile uzun müddet oturulmıyor ki. inek ve kaşık Baytar, ineği iyice muayene ettik- ten sonra, çiftçiye şu tavsiyede bulun İdu: | — Şimdi bir ilâç yapıyorum: Bunu İgünde iki çorba kaşığı hayvana verir. isiniz. Çiftçi, şu cevabi verdi: | | — Fakat, baytar Bey, bizim ine ğin çorba kaşığı yoktur. O yiyeceği- ni bir çanaktan doğrudan doğruya içer. Darılmanın sebebi Genç kız arkadaşma anlatıyordu: — Saime Hanrm artık benimle ko- Inuşmuyor, darıldı, — Neden? — Sebebini ben de bilmiyorum. Ge. Hastalığın sebebi Muayenehanede: — Doktor, benim hastalığım, acaba neden ileri geldi? — İçkiden.. — Asla içki kullanmam. — O halde tütünden.. — Ömrümde sigara içmedim. — O halde bizim vizita ücretini ve- rin de kendinizi (başka bir doktora muayene ettirin, Coğrafya malümatı Genç kadın, (Kocasma) — Yine mi kendi kendine sokağa gidiyorsun? De- İmek artık benden © hoşlanmıyorsun. Halbuki iki sene evvel bana söledi. ğin söz hatırımdadır. “Benim bütün dünyam, mim sensin!, derdin. Erkek — Evet karıcığım ama, iki senede insanın (o coğrafya malümatı artıyor, değişiyor. Bir icat bütün âle. çen gün tatlı tatlı konuşuyorduk. Bir. den bire kızdı, gücendi, gitti. — Peki, ne konuşuyordunuz? — O Kocasından bahsetti ve bir ari Sultan hamamında şişmanca bir a- dam, gazeteyi açmış bir ajans telgra- fının serlevhasını okuyordu: “Mühim bir keşif, gemileri batmak İyesinde Romeo rolünü oynıyordum. O kadar tabil bir surette öldüm ki seyirel ler arasindan birisi şarkkadâk düştü, bir takım sualler de : sordu: Adam, susuyor, sesini çıkarmıyor. du. Karısı daha hiddetli: tal ibi bir şey oldu: Anlıyan da, "Yan da bahsediyor. y # # * # » # / £ i / # # Mey Yüzden Ankarada da bir eski, Mağ, mebus arasında müthiş bir mü > lamıs. Ma, yat Bey, Ishak Refet Reyi cahil hş; Refet Bey Talât Beyi hödüklük- De ediyor. Nr yk dil münakaşası #mağa müncer oluyor! Sağırlığı tedavi“ Ma kadın konuşuyorlardı. — Birisi Vin; azınca İş Bi, — Niye sesini çıkarmıyorsun herif? Diye bağırdı. Kocası (yavuşça cevap verdi: — Söylediğin kelimeleri (o sayıyor. dum. - Bunları telgrafla çekmek lâzrm On lira overmek icap ede- god 4 gelseydi, eekti.si.. non 91 haz yo, otanızIn sağırlığı gün geçtikçe “ Ealiba, neye ihmal ediyor, teda “irmiygez Kadim cevap verdi: > EN Tedavi ettirecek, fakat, bizim Wa, , Tm aldıkları musiki dersleri i bekliyor. x, Pa rağmen .. Koy Mile koca yemek (masasında üyorlardı. Erkek dedi kiz Mep, Karıcığım, bu hizmetçiden çok ay “hüm. Bak bu yemeği ne gü mi, insan ağız tadile işti Dea Yiyor. atıldı: iç Evet, ma, dedi, bu yemeği sa ta age; ben de kendisine yar istiyor, nedir. Bike, şu cevabı verdi: dek, Evet, karıcığım, ona rağmen Küzej O C.Z. —25-— yar bize sadakatle hizmet ediyor- Yaş im iiçn ise bu kadarı kâfi idi. Ür gel ismindeki bu casusla, ma “raya celbetmeden, nasıl olup O, bilecektim? Kay anla, otelde buluşup görüşmemiz Mya eliyordu. Hem de bu bir ko ki veya bir filmde olduğu veçhi k lenceli bir tarzda (olacak. Hakan tada bir masaya oturup Al va bir yemek ısmarlamaklığım fa mun verdiği cevabı anlama- Haag Relerek ben de mevzun hir h Bazik, ile konuşacaktım. Bu suret- bir zatın müdahalesini mucip Bu zat bana tercümanlık Mezaketini gösterecekti. Vanğe, Mösyö, anlaşıldığı — veçhile Nitg, Olacaktı. Soaradam dost ola Ve kimse bu dostluğumuzdan onu bu sabah banyoya soktuk Harp senelerinde Tstanbnlda çalışmış olan bir ingiliz casusunum batıran şüphelenmiyecekti. Bitaraf ve nazik ie genç kadına zerafet sahibi bir ada- “mın hizmet ve muavenette bulunmasın! dan tabii bir şey olabilir miydi? mazlıktan gelerek Oben de bozuk tir de durdu ve eşyamı yere koydu. Vetzelhof — otel önüne gelmiştik. Otelin direktörü hemen koştu. Bu ada mın bütün Alman otel sahipleri gibi İngilizce bilmesi | icap eylediğini dü- sündüm. Ve Vaşington ahalisine mah sus basık telâffuzla konuşmağa başla dım. Görseniz ne kadar memnundu. An. laşılmıyacak bir şey değil. Bir Ame- rikalı demek, avuçlarla dolar demek. tir, Dolar her zaman ve her yerde mem nuniyetle karşılanır. o Ote! direktörü bana tahsis edilen odayı (ogöslerdi. /Oda oldukça muntazamdı. bayıldı. Dinliyenlerden bir kısmı hayretle sordu: — Kimdi acaba o bayılan? Aktör cevap verdi: — Beni hayat sigortasına kayde den komisyoncu. ı Eer şehirde bir Şüphe havası esmeseydi vaziyet mükemmel o! lacaktı. Bu hal en küçük hüğiselerle meydana çıkıyordu. Acaba söyledi! ğim ekmek zehirli mi idi? Ön dakika evel tanımadığım şu adam beni taras- Baba — Yarabbi, bu saat nöden işlemiyor, temizlik mi Çocuk — Hayır baba temizlemeğe ihtiyacı yok, daha biz sut eden bir polis memuru mu? dehlizdeki kapı... Acaba arkasında be ni bir dinliyen yok mu? Ya odamda yatağımın altında, ya hut dolabın İçinde birisi elinde taban-| ca beni bekliyor mu? bir mesleğe intisap eden kimse her şe ye intizar emeeli miydi? Ne kadar ahmak bir şeydim! Demek ki bu asabiyet beni hiç bir vakit terketmiyecek. Her Şeyin yolun da gittiği ve muvâzenemin tam oldu- gunu görmekle sevindiğim bir sırada! bile muhayyelemin bana her yerde heyulâlar gösteriyor. du. Bazı 'endimi pulâttan farzediyor- dum. Fakat garip talih en Küçük ve sile ile-ruhumu sızlatıyordu. Doğrusu istenilirse lere atılmış olan erkekler bile ilk s€ ferlerinde çektikleri mecburiyetinde kalmışlardır. ve ihanet Böyle tehlikeli en kilçük ihtizazı böyle hâdise- endişeleri ikrar Düş- (pet vardı. Bildiği diğer ralık “ben kocamı günde beş defa ö- perim,, dedi, — Sen ne dedin? — Ben de dedim ki “ayni şeyi ya- pan on, on iki kadın tanırım.,, Bunun üzerine kızdı, gücendi, gitti. Evde geceler Genç gız, nişanlısma dedi ki: — Sevgilim, senden bir ricam var; bak iyi dinle, Evlendiğimiz zaman akşamları bir yere çıkmazsın, olmaz mı? Delikanlı cevap verdi: — Bir yere gitmem sevgilim, eğer sen öyle istersen.. Kız güldü ve cevap verdi: — Hiç istemez olur muyum; ben bakacak? Meslek dışarda bulunduğum sırada eve kim tan kurtaracak bir icat, Sonra kendi kendine söylendi : — Ah, ticarethanelerj de batmak tan kurtaracak bir icat yapılsa... iki veznedar Adamın biri bir” şirker müdürüne müracaat etti. — Efendim, dedi, bir veznedar arr yormuşsunuz? Canı sıkılan dolgun müdür cevap verdi: — Bir tane değil iki tane, bir eski. sini, bir de yenisini. Hâkim, karşısındaki maznuna hita ben dedi ki: — On beş defadır hırsızlık eürmün İden dolayı karşıma geliyorsun. Ar- tk bu kötü huyunu sin? Maznun cevap verdi: — Sonra hayatımı nasıl kazanırım. Bu yaştan sonra meslek mi değiştire yim? man memleketinde yalnız, himayesiz ve sırf kendi teşebbüsü şahsisine bağ- İt olarak kalmak kolay bir keyfiyet de Zildir, Şu halde âsabı daha zayıf olan bir kadımın daha az mütehammil olma- sı kadar tabii bir şey var mı? Yalnız kalır kalmaz yatağıma yıkıldım. Of! Birkaç dakika < istirahat edecektim. Fakat uyumak istemiyordum. Yemek Şu yordu. Akşama yakım bir saatte gel miştim. Dimağımı saran uyku'an kurtulmak için ayağa kalktım ve odada beş aşağı üç yukarı dolaştım. Gece ortalığı kap lıyordu. Fenerler birer birer yanıyor du. Pencereye yaklaşarak sokağa bak tum. Çok âlâ... Tabii halimi tekrar alma- ğa başlamıştım. Şu sokak nasıl şey- di? Herhangi bir memlekette görüle. lecek klâsik bir sokaktı. Kaldırım. lanmış temiz bir sokak... Karşıki kal dırımda bir küçük oğlan bir köpekle oynuyordu. Bu küçük (çocuk bir kü. çük Alman olacağıma, bir küçük Fran- yahut bir küçük İngiliz de olabilirdi. Bir kadın geçti. Kolunda bir yse- bir kadınla vazgeçmiyek 1 zamanı için hâzırlanmaklığım icap «di! İ Berber dükkânında Müşteri — Ustüme para al- mamışım,şimdi ne yapacığım Berber— Sakalın tekrar çı- kıncıya kadar bir yere bi- konuşmağa başladı. İkisi dertleşiyor. lardı.. Hafifçe tebessim (etmekten kendim; alamadım. Dünyanın her ta- irafında kadınlar gevezelikle vakitleri. Ri zayelmekten hoşlanırlar. o Birden. bire odada arkamda birinin durduğu. nu hisseder gibi oldum. Döndüm. Ya tağın yanında uzun boylu zayıf bir ka dın vardı. Oda hizmetçisi gibi giyinmişti. Fa kat nasıl bir şahsiyet olduğunu tayin- de asla tereddüt etmedim. Bu şüphe. siz bir hizmetçi değildi. Tavrında ta- rif olunmaz bir hal vardı. Bu hal da ha yüksek bir sınıfa mensup olduğunu gösteriyordu. Hemen ihtiyatkâr bir /tavır aldım. Aman yarabbi yüzünden İnme kadar fenâlık akıyordul., Bu simadan Alman olmyan her Şe ye karşı husumet ve nefret okunuyor. du. İnsafsız, gaddar bir Şoven oldu. ğu aşikârdı. Tebessüm ediyor. ve yi zümü asabileştirecek bir israr ile sik züyordu. Sanki şaşkınlığımdan zevk. lenmekte idi. Böyle yakalanmaktan ve haber vermeden girmesinden hid. detlenerek hağırdım: —Burada ne yapıyorsunuz? Ne ii jile kapıyı vurmadan girdiniz? şir (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: