20 Haziran 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

20 Haziran 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A a, e EY 1 e AŞ yg a e a, A, ğM emare aw AE AS a 1 aaa a 3 KN YERE Türk ailesi henüzmütebel- lir bir şekil alamamıştır Devletçi bir adam aileden ziyade milleti düşünür ; bence çocuk aileden ziyade millete aittir İK'N 7 imzasile bir by gönderiyor : Mae eri, görülüyor ki, sade bir hiti. artisti değildir; iyi bir müşa- — Artistlik sebebile epeyce mem gezmiş; anlaşıldığına göre e irinde de az çok aile hayatmı tet nayi tai, Söylediği sözler, hiç de indi de iç İngiliz cemiyeti, hakikaten &i- bigi cemiyettir, İngilterede aile ra- Mi, © © cemiyetteki tarihi tekâmülün Wu okuyucumuz Negrinin İngiliz ailesi hak- dir, Taylie gelince: Eski Türk ailesi, tarihine istinat edilerek denile- erkekle kadının hukukta mü- koryeçi İstinat ettiği için, her halde Tük ve kiymetli bir aile idi. Eski dağı v CTaaddüdü zevcat) — . 6, birinci kadının mevkiinde. imiz aile kuvvetini az çok Miz, aza etmiş olacak. Fakat pedersa ©de, bir de (tanddüdü zevcat) © ha, , V€ bilnetice kadın bir sözle baş Hakla bir şey telâkki olununca, ab âile meveut olamıyacağına Munabilir. » fertleri arasında muhabbet, #iagi Ve itimada istinat eden bir te dür; onu sadece, bir erkeğin dane sultası altında bir Ve)3| burada formüle edemem, Çünkü hen kadınla çocuklardan mürekkep! suitacı erkekleri ve erkeğin sultasına|-. Bezek telâkki etmek doğru değildir.) seve seve inkıynt eden kadmları çek bir m bizde, medeni kanunla tâ“) semiyet içindeyim. Sonra beni tefe ko- zevenatı o meneder. Fakat imi zir heyeti hakiki bir aile İmek için lâzımgelen manevi ar mevcut değildir. haiz görüşüme göre, türk ailesi Mein tebellir bir şekil alamamıştır. riy, ü izdivaçların kararsızlığı, ka- Mk saya yalnız bar olması, müşte Müz ların ye vazifelerin anlaşılama ij, ve daha birçok sebepler, bizde hap denilen bir heyetin teşekkülünü z kılmaktadır. o C.Z. Vin olsaydı ve vakit de müsa- Ka saydı bilmeden hayatımı kur- Mik, Pu komisere canı gönülden te- Kaya erdim. h hazin £ Şiddetle çarpmağa başladı. taş tavrımı takındım ve fazla 1 Smiyerek istasyona koştum. Tren “ag, ; etmek üzere idi. Hemen içine İM: Artık düşünecek halim kalma kurtulmuş addediyor- Müylreket edeli iki saat olmuştu ki e y Şunu düşündüm: 8 eşyam?.. Onlar Manhaymda İş e erimde bir mendil bile yoktu. Ke- *ğe başladım. Ne dikkatsizce *tmiştim? dükçe bu hareketimin en P bir hareket tarzı olduğu ka hâsıl ettim. Eğer otelden eş alsaydım herkesin merakını cel- VEE, 4 idi, buki bu suretle Vetçelhaf ote Zi; ÖP çer, Eöyalarım odamda değil miy- lere Kaprlacaktı... Korkacar bir şey yoktu. 7 Pola Negrinin bahsettiği müstaksı caktır da, Böyle bir aile bize lâzım mıdır? Lâzm olduğunu farz ve kabul etsek bile, onu tahakkuk ettirmenin imkânını göremiyorum. Çünkü ailenin bizdeki tarihi tekâmülü de buna mü- sait değildir. Bizde aile nasıl teessüs edecek? bu- nu şimdiden tayin etmek de imkânsız dır. Eski ailenin inhilâlini görüyoruz; erkeğin sultasına istinat eden o aile ingiliz ailesi bizde yoktur; olamıya Sıcak sirke Bazan pencere camlarında sa- | bun ve yahut başka lekeler kalır. Bunları çıkarmak için sıcak sirke i kullanmalıdır. | Pas lekesi Perdelerin madeni çengel ve halkaları bazan paslanır. Bu pas | | Ev kadını diyor ki: | dalı su içinde on dakika kaynat- malıdır. Şarap lekesi Bazan yemekte beyaz örtü ü- zerine şarap dökülür ve leke ya- par, Bu lekeyi çıkarmak için le- keli kısmı süt içinde kaynatmalı- dır. Podüsüet lekeleri Podüsüet ayakkabılar üzerin- de bazan yağ lekeleri olur. Bun- ları gidermek için bir fanila par çaşmı gliserine banıp uğmak ki- adınlar Ne Dü nüyorlar ? i K Hayatta en mühim buldu- ğunuz mes'ele nedir ? Bu suale iki meşhlir ingiliz | kadınından ların çıkarılması için bunları s0) birisi sıhhat, diğeride bu asıvda maişeti kazanmaktır diyor. İngiliz mecmualarından birisi meş) muyoruz: Meşhur romancı (Edgar Wallace) m karısı Madam Vallace bu suale şu cevabı veriyor: —29— Ve bu merak şüpheye tahav.! avdetimi sükün ile bekli- mediğimi farkedince birçok fari “ Uduna yanaşıyorduk. Birjkonpartımana girmişti. bir daha teşekkül edemez. Yeni ailenin fayet eder. tekâmül edip, esaslaşmasını, bugünkü DAN > © iktisadi ve içtimai şartlar altında, M. Musolini ümit etmek de bana beyhude görünü» Faşistlerin reisi b dini yum hakkında ne düşünüyor? İstikbalin Türk cemiyeti münhast-i ran aileye istinat edebilecek mi? Eğer! Anglo - sakson sistemi bir terbiye ile halkta yeni bir seciye yaratmak müm- kün olsaydı, aileye müstenit bir cemi- yet olabileceğimizi kabul edebilirdik. Ve acaba böyle olmak cemiyet İçin daha mı kârlıdır? Kehaneti sevmem. Ben devletçiyim, Jevletçi bir adamım, aileden ziyade milleti düşünürüm. Bence çocuk, aile- den ziyade millete aittir. Bu fikrin sonu nereye varır? Onu yarlar da çalarlar. Tesamuhsuz bir muhitte, fikir hür riyetinin mevcut alamıyacağını bili- rim, Amma ârifler, benim ne demek is tediğimi pek iyi anlarlar. Dediğim gibi, İngiliz ailesi tarihi İbir tekâmül takip eder. Bizde aile te- İkâmülü inkıtaa uğramıştır; yeni aile İnin ne olacağını, cemiyetin yürüyece- ği yolun nihayetinde görebiliriz. K.N, Fransız gazetecilerinden madam Edith Dauwban isminde bir muharrir geçenlerde Romaya giderek İtalya baş vekili sinyor Musolini ile uzun bir mü- lâkatta bulunmuştur. Diktatör başvekil bu mülâkatta ka- “— Bence “hayatın en mühim me- selesi sıhhattir, bilhasen henüz sekiz yaşında olan kızımın sıhhati, Bence hayatta daima o sıhhatli ve neşeli bulunabilmek hayatta her şeyin fevkinde bir ehemmiyeti haizdir. Kocamın ve ailemin - sıhhati beni her şeyden fazla alâkadar eder. hur kadınlara müracaat ederek “hayat! Edgar Vallace Tosi Forbes ta en mühim mesele nedir?,, şeklinde bir sual sordu. Kadmlar bu suale cevap veriyor- lar. Bu cevaplar içersinden birkaç ta- nesini türkçeye çevirip sahifemizin 0-) kuyucularına arzetmeyi faydasız bul. açıkta gezer, oynar, Sade yemekler v6 bir çocuğun hayat için lâzım olan ta- zxe meyvalar yer, On iki yaşına basınca kızımı leyli bir mektebe yerleştireceğiz bir çocuk için, büyümüş adamlar arasında bu Sıhhatine pek fazla dikkat etmedi-|lunmaktansa, kendisile yaşıt akran ve ği ve spor yapmadığı, çok defa taze ha va teneffüs etmediği halde kocumm sıhhati bozulmaz, hasta olmaz çocu. gum ekseri zamanımı köyde geçirir, dın hakkında düşündüklerini şu suret- le anlatmaktadır: — Kadın hakkında ne düşünüyor- sunuz? — Takdir ederim. “— Pikrinize& kâdınm en iyi vasfı sedir? ş : — Güzellik dediğim vakit muayyen bir sima kastetmiyorum. Bir kadını cazibeli kılan her şeye güzellik derim. Kadının en iyi hâkimi kendi aynası- dır. Faşist genç kızlarına en büyük tavsiyem, asla kadınlık vasıflarını kay betmemeleridir. Kadın erkeğin hayatı. na tatlılık saçan bir şey olmalıdır. — Kadının içtimai hayatta erkekle tireceğini zanneder misiniz? — Şüphesiz. Şu şartla ki kadın dajma tatlılık ve iyilik vasıflarile bu işe ortak olsun.,, iştiraki bazı içtimai mes'eleleri iyileş- emsal arasında bulunmak daha iyk dir. Kendime gelince ben işten hoşla. nırım. Hatta size diyebilirim ki işe karşı olan şevkim ve muhabbetim gün geçtikçe daha ?iyadeleşmektedir, Size tekrar edebilirim ki benim için en mühim mesele kızımın, koca- mın, yahut aile efradımdan bir kısmı. nın sıhhatidir. Temenni edeyim ki bu mesele, beni sarsacak bir'hab almasın, e © saltenvla Seyahatleri, maceraları ve yazdığı güzel yazılarla İngiliz matbuatının ta. nınmış simalarından genç bir kadın olan (Rosita Forbes) diyor ki: “Bence hayatta en mühim mesele bir kimsenin, kendi hayatını kazanma» sıdır. Bu öyle bir meseledir ki her 3e- İne bir miktar daha güçleşmekte, müş- ikülâtı artmaktadır. Bilkassa bu müş külât, hayatta muayyen bir sahada ihtisası olmadığı halde çalışmıya mec bur olanlar arasında daha fazla kendi. sini gösterir bunlar yalnız hayatı ka. (Lütfen sayıfayı çeviriniz) mendifer memüru üniforması (vardı. Henüz kâbüsun tesiri altında olduğum dan bu adamı bir polis memuru zan. nettim. Herif yüzüme baktı. o Meyus bir halde düşündüm: — Mahvoldum. Mutlaka beni tef- kife geldi. > Artık kurtuluş çaresi kal- madı. — Adam dedi ki: — Madam inmeniz lâzım, tren bu- radan ileri gitmez tekrar ettim: Anlamaksızın mihaniki bir surette — Tren buradan İleri gitmez mi? Gülerek cevap verdi; — Şüphesiz uyumuşsunuz... henüz de uyanmış değilsiniz. Pasaportunüzu vize ettirmek için inmelisiniz... Demek ki hududa gelmiş bulunuyor duk!.. Konpartımanımdan çıktım. Ve güm rüğe giden yolcularlm peşine taki dım. Yavaş yavaş aklım başıma geliyor. 211 O Harp senelerinde İstanbulda çalışmış olan hir ingiliz casusumun hatıratı kaç saat daha geçince bitaraf bir meni- leket toprağında bulunacak ve tame. men kurtulmuş olacaktım. o Düşman memleketinde ilk işimi muvaffakıyetle başarmış bulunacaktım. Evet Fransa ya ilk hizmeti yapmıştım. Sinirlerim biraz yatıştı. Trenin sarsıntısına ken- İdimi terkederek yavaş yavaş uyudum. | Oh!,, Ne müthiş bir kâbusa uğrü- İdem, Dalar dalmaz insanı çıldırtıcı bir İsahne karşısında kaldım. Rüyamda otelin sahibi oda hizmet- çisini göremeyince onu her tarafla & ramış ve nihayet Vendelin odasında bulmuştu. Hemen polis dairesine koş- muştu, İlk tahkikata odanın kargaşa- lığı, yerde yatan sarkılar, cadelem esnasında devirdiğim su leğe- drm. Kendime çeki düzen aleyhimizde bir delil teşkil ediyordu... Komiser pür yumruk vurarak bağırmıştı: — Ne aptal şeymişim... katle muayene etti. Bu sırada Şipenş Ilk trenle|taynın yaptığı EREN görerek dedi ki: i i isande eltim. Çabuk) (— Ben bu kâğıtları pek yakında e yi Pl Bu Ra gördüm. Canım Manhayma giden mutlaka bir casustur. İsviçre topra-| hasta bakıcı değil misiniz? Ne kadar ğına geçmeden onu tevkif etmelidir. çabuk döndünüz... Anlaşılan hastanede uzun müddet kalmadınız... sarsılması benj w-) o — Pek doğru zabit efendi mizi İ Trenin ndırdı > idim. Bir adam|mürettebatı tamam imiş. Bale avdet Arkasındaş şi-| ediyorum. i | her benimle Vendelin Gümrük memurlarının önüne gittim.! Bi ye Yanımda bir ihtiyat zabiti duruyordu. dikişlerini sökmüşlerdi. Sonra şapka- hiddet masasına bir) Benden evrakımı İstedi. Evrakı dik;| — Hım!, Şu bileti gösteriniz büka- yım... Evet. .Filhakika Bale avdet edi- yorsunuz. Fakat. Bana baksanız 2. Bu bilet bir azimet avdet biletinin par- çası.. Ne garip şey... Manhayımda bir müddet kalmak fikrinde (olduğunuz halde niye böyle gidiş geliş bileti al- dınız? “Talisizliğim yine baş (göstermişti Filhakika böyle bir bilet almak misli görülmemiş bir hata idi Bununla be- raber eğer böyle bir biletim olmasay- dı Mayhayım polis komiseri beni hu- duda sevketmeğe kalkar mı İdi? Bütün bu düşünceler (o yekdiğerini müteakiben dımağımdan geçti. Zabit kaşlarını çatmıştı. Taharriye memur olan iki iri yarı kadına bir işaret etti: Ayni zamanda bana dönerek dedi ki: — Bu iki hanımla beraber hususi bir odaya (o gideceksiniz. Bunda bir mahzur görmüyorsunuz değil mi, has- tabakıcı matmazel?, — Asla!, Böyle bir merasimin ya- kadınla mü- du. Hayır hayır mâhvolmuş sayılmaz. pılmasını gayet tabit buluyorum. verdim.' İki kadın harikulâde bir çalâklikle çan tamı elimden almışlar hemen © bütün mı sökerek araştırdılar. Tabi bir şey bulamadılar. İçlerinden birisi emret. tü: — Soyününuz bakalım. Hiddetle dedim ki: — Nasıl elbisemi mi?.. — Evet. Hem de çabuk.. Mülnakaşayı uzatmaksızın elhiveri çıkardım. İşin çabuk bitmesini isti. yordum. Geçen her dakika cinayetin vukuu huberini getirecek anı yaklaştırı) yordu. Kadınlar entarimin ve çama- şırlarımın her noktasınr, dikiş araları. nı araştırdılar. İğnelerle pastaların içerisini yokladılar. Bir şey keşfetmek için ne mümkünse yaptılar. Bu se rada yüzük parmağımda duruyor. Ve is biri ona bakmağı aklına getirmiyor lu. Şu da ispat ediyor ki en emin giz. lenecek yerler en aşikâr olan yerler. dir. İki karı hem araştırıyorlar hem de küfür savuruyorlardı. Memnun oi madıkları aşikârdi. Bunun sebebj ise anlaşılmıyacak bir şey değildi. Bir şey keşfedecek olurlarsa oldukça mü- him bir para verilmesi adet olduğun. dan bu parayı O kazanamıyacaklarına sıkılıyorlardı. Ayakkaplarımı da araştırıp topuk. larını kopardıktan sonra elbiselerimi karmakarışık bir halde iade © ettiler. iSessizce giyindim. En büyük endişem itreni kaçırmak korkusu idi. Dişarı çıktığım zaman İsviçre treni ni istasyonda gördüm. Zabitin önün. den geçtim. İki arayıcı kadının menfi raporunu almış olduğundan bana ters ters bakmakla iktifa etti. Ben de onu yukarıdan aşağı süzdükten sonra ağır ağır vagonun birine doğru yürüdüm. İçimden koşmak © istiyordum. Fakat nazarı dikkati celbetmemeğe çalışıyor. dum. Vazona bindim. Meğer tren bir saat sonra kalkacakmış. Eyvah... Boş yere sevinmişim daha uzun bir müddet azap çekecekmişim, (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: