16 Temmuz 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

16 Temmuz 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 8 — VAKİT 16 Temmuz 193) Losyon- Ekrem, arkadaşmı takdim etti: /Kadrinin tam ağzının hizasında idi, Az — Müsdâdenizle size arkadaşım) kalsın öpecekli, Kendini tuttu, Yaziye- İti kurtarmak için sordu: Kadri Beyi tanıtayım. Sonra Kadriye: — Geçenlerde bahsetmiştim, halo- da zarafet müsabakasını kazanan Ley- lad: lâ Hanım. Güzel “giyinmiş, müstehzi bak .şlı,! (etrusk) vazolarının Üzerine boyanmış resimler gibi bir kız. Kız: — A, dedi, biz Kadri Beyle küçük-İsmı açark) babam bir losyon ten Deri tanışırız; değil mi Kadri Rey? geçsin diye, Kadri onu dâhi görür görme ta aemiğtı. Hatıriryordu.: Beş sene kadar'o kadar sokulmuştu Ki, bir erkeğin bu! evveldi, Leylâ, arkadaşı Suat ile se-'na tahammlil edebilmesi için muhak- vişmişlerdi. Sevişmişler miydi? buna kak kızlar ağası olmak emin değildi amma, onların bu yakm: Yalnız, Kadri, onun bu sokuluşunda- Mığı, Leylâya karşı o zaman duyduğu ki manâyı anlamıştı, Leylâ, pek merk hisleri söylemesine mâni olmuştu. Son-İçlark kadınlık kuvvetine ra aradan seneler geçmiş ve İşte bir te-İrametmek istiyordu. Kadri, bütün bun sadüf onları yine karşı karşıya ge tirmişti, — Biz Kadri Beyle küçüktenberi tanı$ırız, değil mi Kadri Bey? “Evet. Öyle idi. Fakat, onu görme. diği bu beş senelik zaman içinde Kad. Ti, kadın meselelerinde susmasını öğ- renmiş olduğu için, her ihtimale karsı Leylâyı tanımamış gibi görünmüştü. Kimbilir? (kadın) bu!.. hiç belli olur mu? Leylâ sordu: — Suat nasıl, ne yapıyor? Yine Suat! Kadri, lâkayt yapmağa çalıştığı bir sesle cevap verdi: — Vallahi o zamündanberi ne ol- da bilmiyorum... Hiç de gördüğüm yok. — Sen, toplamışsın, eskisinden da- ha iyisin. Leylâ, o eski cana yakm halile ve bir tek (sen) kelimesi ile (aradaki beş etnelik zamanı birdenbire kaldır. rBışti, — Ekrem gelmedi mi? Ne zaman gelir? — Daha gelmedi, otur şimdi gelir. ir süktt Çalişmana mâni olmıyâyım? — Hayır. Yine bir sükat, — Aman ne sıcak! — Ya!.. öyle, — Acaba gelmez mi dersin? -— Yo! gelir, — Ben gideyim... Bak çalışamıyor. guru — Ciddi söylüyorum ki hayır. Za- ten bügün çalışmıyorum, şöyle bir:uğ- xadma, Mezunum. Şimdi çıkacağım. bakalım; —Nerepe gideceksin? “- Beyoğlüna. — Öyle ise beraber çıkalım. Bir si netnaya gideriz. — Peki, i Çıktılar. Beyoğlunda sinemalara biktılar, Hep gördükleri filmler. Ha-| ya da ağır. Tam o aralik Kadrinin evin in bulunduğu sokağın önünden ge rlardı. Kadri, elindeki kitapları bı Takmak için Leylâdan bir dakika miisa İde istedi. Leylâ: 7, A: ben de gelirim, dedi, hem evini göreyim bakayım. Gizdiler. İçersi serindi. beylâ, Kad rinfa. odâsındaki kitapları, resimleri karıştırmıya. başladı. Birdenbire dur-' du, ve hiç de münasebeti halda İçini çekerk: — Kimse, dedi, beni (anlamıyor, herkes beni hafif bir kız zannediyor, Kadri itiraz etti, konuşmağa baş- ladılar. Leylâ, ruh yalnızlığını sahte bir neşe altında gizlediğini, halbuki olmadığı kendisinin hem arkadaş, hem koca fa- kat icabında müsamahakâr bir koca| meziyetlerini toplamış bir erkeğe ihti-| yaci olduğunu söylüyordu. — Fakat, diye ilâve ediyordu, er- kekler hep âyni maksatla beni istiyor- lar, Hepsi ayni şeyi. Kadri sözünü kesti: “ Ben de mi? Yan yana divanda oturuyorlardı. rr ayni (o yastığa dayanıyordu. Kadri dizlerine resimli bir mecmua| koymuştu, Leylâ dirseğine dayanmış baktyordu, saçları Kadrinin yüzüne dokumuyordu, Kadrinin bumuna bir kadın, taze bir kadm kokusu yükseli- yordu. Buna rağmen kendine hakinxdi İ dabhale etmeleri lâzımdır. ve sormuştu: “a , — Ben de mi? Yazan: ia. — Leylâ, niçin yüzünde bu... Kelimeyi bulamadı. Leylâ tamam- — Ergenlikler mi, diyecektin?.. — Ya,. bugünlerde yaramazlık yap- Gülüştüler. mıyorum da ondan, hatta bak (çanla. almıs...) Leylâ, bunları söylerken Kadriye! lâzımgelirdi.| Kadriyi de İari düşüindil, yine mukavemet etmek istedi, fakat bâşı döndü, fikirler bey- ninden silindiler, perdesi kâpanan bir pencerenin arkasında kalır gibi oldu- lar. “4 Leylâ evden çıkarken? — Ne yazık, diyordu, babam bu 105- yon içi beş Vira boşunn vermiş oldu. Zararlı rekabet Vapurcular Hopaya 150 kuruşa bilet kesiyorlar Vapurcular arasındaki rakabet bütün bızile devam etmektedir. Dün Karadenize kalkan Yelkenci zadelerin Etzürum yapurile Paşa bahçeli Hamdi beyin Bursa va- puru ve Seyrisefainin yarın ba- reket edecek olan Cümbüriyet vapuru için Hopaya 150 kuruşa yolcu bileti kesilmiştir. Eşyada bütün iskelelere tonu 2 liraya alınmıştır. Diğer kumpanyaların iskelede bilet sattıklarını nazarı itibara salan Seyrisefain idaresi de iske- leye bir memurunu göndererek orada Bilet sattırmışt!P.” Karadenize gidecek olan yol- cuların vapur kumpanyaları ara- sında, fiat kırmak suretile, ka- İ pışılmak istenmesi dün hayli tu- haf bir manzara arzediyordu. Dün bu hususta yine temas ettiğimiz bazı vapurcularn fik- rine göre, bu vaziyetin çok geç- meden feci neticeler vermesi muhtemel olduğundan buna şim- diden bir çare düşünülmesi ve alâkadar makamların bu işe mü- İ Memleket Haberleri | Feci bir Kaza İzmir — Bergama yolunda müt- hiş bir kaza olmuş, şoför Ali Efendinin idaresinde (bulunan Karşıyakah Feyzi Beyin 38 nu“ mâarali kamyonu içinde bulunan bütün yolcularla birlikte Gediz nehrine yüvarlanmıştır. Kaza Ge- diz köprüsünün bozukluğu dola- yısile kamyonun salla karşı ya- kaya geçirilmek istenmesinden çıkmış ve sal batmıştır. Kam- yonda bulunan 12 erkek, 2 ka- dın, bir çocuktan bazıları yüze rek kurtulmuşlar ve bir kısmı kamyonla beraber suyun dibine çökerek koğulmuşlardır. Rakibini vurdu Çeşmede İstanköy omültecile- rinden Mustafa oğlu Mehmet, karısı Haticenin Hasan isminde bir şahısla uzun müddettir se- viştiğini anlamış, kendilerini gö- zetlemiş ve bir gün beraber va- rak çiftesile Hasanı eğir surette yaralamıştır. Balıkesirde arap harflerile yazılı levhalar Balıkes rde bazı sokakların elân arap harflerile yazılı duran işaret levhaları evvelki gün ta- mamen sökülmüş yerlerine yeni Adliye Haberleri i 2,400 lira Çalarak kaçmakla maznun ti- carethane bekçisi Omer, Karamusalda yakalandı Sadikiye hanında manifatura ticaretile meşgul Kostantin Ef, bin ticarethanesinde evvelce bek- çilik eden Ömer, Karamusalda yakalanmış İstanbula getirilmiştir. mer, emniyeti sui istimalden maznundur. Aleyhindeki davaya göre, yedi ay evvel Konstantin E£., bankaya yatırılmak üzere ken- disine iki bin dört yüz lira vermiş, Ömer, bu parayı cebine indire- rek, ortadan kaybolmuştur. Maznun Obakkındaki evrak, muhakemesi icra olunmak üzere, Istanbul ikinci ceza mahkemesine verilmiştir. Şile mahkemesi başkâtibi Tokatla bir zabıt kâtibinin ölü- müne sebep olduğundan, 3 sene hapse mahküm e “ ve mahkemede tevk. edildi Istanbul ağır ceza mahkeme- sinde, dün Şile mahkemesi baş- kâtibi Hayri Beyi döğmek su- retile ölümün sebep olmak mad- desinden muhakemesi bitirilmiş- tir, Müddei umumi Cemil B., maz- nuna ceza İstemiş, maznünün avukatı Nazmi Nuri B. tarafın- dan müdafaa yapılmış, neticede bâkim kararını bildirmiştir. Başkâtip Hayri B.in, zabıt kâtibi Şearfettin B. yi, rakı içtiği için, Şilede Hekim ağanın kah- vesinde bundan vaz geçmesini temin maksadile tokatladığı, bu suretle bir adam boyu derinliğin- de bir çukura düşürdüğü ve bi- raz sonra kâtibin dimağ hezfine" uğnyarak öldüğü sabit olmuştur. Maznun vekilinin, bir müddet evvel ağırcezada Şile müddei- umumisi Naci B.in bir maznunu tokatladığı için birlira para ce- zasına mahküm olduğu şeklinde müdafaasında temas ettiği cihet, o davanın mevzu ve mahiyeti ile bu davanın bir güna münasebet ve alâkası mevcut olmadığı kay- dile reddedilmiş, başkâtip Hayri B. ceza kanununun dört yöz elli ikinci maddesinin birinci fıkrası mücebince, katil kasti olmıyarak döğmekle ölüme sebebiyetten beş sene ağır hapse mahküm edilmiş, ancak maktülün sıhhi vaziyetinde, bilhassa dimağında içki tesirile evvelce bazı tagay- yürat vukua gelmiş bulunduğu anlaşıldığından, dımağ nezlini bu halin teshil ettiği düşünül müş, ceza üç seneye İndirilmiş- tir. Hayri B., üç sene de amme hizmetlerinden mahrum tutula- caktır. Maznun, mevkuf değildi. Tah- kikat esnasınde üç gün mevkuf kalmış, sonra serbest bırakılmıştı. Cürmün mahkeme kararile sü- butü üzerine, dün kararın tebli- ğini müteakip mabkeme huzu- runda tevkif edilmiş, jandarma ile tevkifbaneye gönderilmiştir. Şolör Ahmedin muhakemesi Evvelce Akliye hastanesi ş0- förlüğünde bulunan Ahmet, Şi. lide Koza gasinosunda 5S Apdüllahi öldürmekten mazoun olarak, ağırceza mahkemesinde muhakeme ediliyordu. Dünde muhakemeye devam, olunmus, gazinocu Hacı ismail Ef. ile di- ğer bazı şahitler müvacehe olun- muştur. Muhakeme, son ssfhası- na gelmiştir. Yakında karar ve rilecektir. Balıkçı Hikmet yine mahküm oldu. . i Seyahat rnektupları Zonguldak limanında || Kömür bdkliyen vapurlar - Kazanç hayatı ve pahalılık* “| Otomobille gezen kadın amöle - Çingenelerin ticareti Zonguldak limanının Zonguldak — Perşembe günü ak- şamı İstanbuldan kalkan vapurumuz bizi cuma sabahı, daha ortairk aydın lanmadan Zonguldağa çıkardı. Zongu!l dak Ilmanı, adeta bir vapur meşherine benziyordu. Limanda belki yirmi beşe yakın muhtelif bandıralı vapur yatı yordu. Her halde hepsi de kömür bek liyorlardı, Bizi almağa gelen sandalla rla karaya çıktık. Karaya çıkinen gör düm ki, Zonguldak bir sene içinde çok değişmiş. Bir defa sahildeki büyük /s- kele, kişinki fırtmaların şiddetinden kâmilen yıkılmış, bir tek ağaç (bile kalmamış. Kayıklardan dışarı çıkmak çek müşkülleşmiş. Vapurumuzun çok açıkta yatması. nın sebebi, Ilmanın içinin dolu olması» dır. Hiçbir yerde görtilmiyen hallere insan Zonguldakta şahit oluyor. Limanın içinde, iki tane kocüman vapurun, sadece direkleri dışarda kal (mış. Diğer tarafı kâmilen denizin di- bine inmiş. Liman dahilinde vapur batması her halde ilk olarak görülen bir şey, do önlemenin Trakyadaki stabil Türklerin emlâki Trakyadaki Etabli Türklerin emlâki ölçülmüş fakat bunlardan bazılarının ölçüleri hakkında ıh- tilâf çıkmıştı. Bu emlâkin muh- telit mübadele komisyonu mü- hendisleri tarafından ölçülmesi kararlaştırılmış olduğundan alâ- kadar mühendisler bu akşamki konvansyonelle Trakyaya hare- ket edeceklerdir. im —— m a aa örlasında kendisine ihanet ettiği kanaatile karısı Ayşe hanımı on sekiz yerinden feci surette ya- ralıyarak öldüren balıkçı Hikmet istambul ağırceza mabkemesinde on sekiz sene ağır hapse mah- küm olmuştu. Temyiz mahkemesi, bu kararı usule ait bazı cihetlerden bor muş, dün deva yeniden tetkik edilmiş ve neticede mahkeme eski kararında ısrar etmiştir Kenan E. geldi Geçenlerde Ankaraya giden Istanbul müddelumumisi Kenan B., dünkü trenle Istanbula dön- müştür, Kenan B., Haydarpa- şadan doğru Çamlıcadaki köş- kime gitmiştir. Adliye dairesme bugün gelecekt'r. iki mahkümiyet Kaçak silâh davası bitti Gümrük resmi vermeden bazı | silâhları memlekete ithale teşeb- İ büsten maznun tüccardan Edip B., muhakemesi netices nde bir sene hapsa mahküm edilmiştir. Komisyoncu Necmettin B. de bir sene hapse mahiüm olmuştur. Türklüğü tahkir tahkikatı Türklüğü tahkir mahiyetinde bazı sözler söyledikleri noktasın- dan haklarında tabkikat yapılan | Hasan ve Andon isinilerinde iki kişi, yedinci müstantiklikçe tev- kalabalık manzarası Bir taraftan tahlisiye leri, batan bu vapurları yüzdü çalışıyorlar, öbür taraftan Zong deresinin yığdığı kumları, limandâ zıyan makineler harıl harıl işliyor” Şehrin içinde amele, ellerinde # ma kürek geçenki sellerin yığdığı rı çamur yığınları, tren yolunuf rinde kazıyorlar.. Velhasıl Zonul! liman İşlerinde bir temizliktir gidi! ... Burada oluranlar, memleketin diğer yerlerindeki vatandaşlara ran daha müreffeh ve mes'ut bir * de yaşiyorlar. Yalnız bundan kü dereceli memurlar, müstesna tu riz, öteki her sınıf halk, oldukç © fah içinde yaşıyor. Burada mevcut iki lokanta, bul tarafının birinci sınıf lokan İtinın bulaşık yıkıyacak yeri bile gil iken, yemek fiatları oralardan © pahalıdır. Ve buna rağmen burada düğünüz kalabalığı hlebir: Tokan! göremezsiniz. Kundura satan mağ” Tar diğer tuhafiye ve hirdavat dükkânlar hep mal ile doludur, Veği gün harıl harıl alış veriş olmuki Burada kazanç yüzde yüz olma; hiçbir tarafın işine gelmiyor. Lok#f © muhakkak yüzde iki yüz veya kazmiıyor. Ameleye konserve $4# yüz kazanıyor. Ameleye konserve tan, bakkal, kahve ve gazöz satan veci, kumaş salan manifaturacı ya satan manav hep alm alnma etmezlerse içleri rahat etmiyor, Burada sebze ve kuru yemiş ** bir hemşerimin dükkünmü birkağ fa uğradım. O anlatıyordu: Ereğli okkası beş kuruşa aldıkları fasuifi behemehal on beşe, otüz paraya” ları bir anlatalığı muhakkak yüs raya salıyorlarmış, Hem ne alı$ iriş, Kücük bir dükküna sıkışan V çık göz Kastamonulu İlemşerim, miye on lirayı doğrultamazsa, 0 alış verişde bir kesat olduğuna hük diyor. Hatta bir vak'a anlattı, çoğ kafıma gitti. Bir gün evvel birisi # miş kendisinden yirmi beş Tira ist ki günlük faiz olarak da beş lirö recekmiş. Rehin olarak da iki yüz "5 lık bir dikiş malinesi bırakmış. zim hemşeri o gün İçin yirmi beş sına beş )lra kazandırmış, Ne güs© caret değil mi? Amele kadınlarını aksam Ol! görmeli, Atladılar mı otomobile, Zu doğrnen Ankara şesesi Üzeri: Uyorlar. Geziyorlar, eğleniyorlar & ne akşam otomobil ile dönüyorlar: kiyetiin en iyi taksileri bile yol i# mümâsma rağmen yine Zonguli dır. Bürada kundura boyacılar! iyi paya ka. « nıyorlar. Beş dakik$” vel boyanan kundura, beş dakikâ ra, kömür tozlarından simsiyah yer. Haydi bakalım bir boya dahâ daha... Çingeneler de kolay bir kaza" Yu bulmuşlar. Ellerine bir süzge$ yorlar, deniz kenarlarında külli” miktarda kömür topluyorlar ve nu 5 - 6 liraya satıyorlar! KA paya çıkacak yeri de nasıl biliyo” Kırmızı şalvarlar ile 1d bin b melenin önünde kırıtıyorlar ve &* | | | J İ kif olunmuşlardır.. Tahkikat de- yı dört gözle bekliyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: