16 Ağustos 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

16 Ağustos 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 25 vw Hikâye lerinden Güneş artık Obatmıya başlamış,açmasile etrafta koyu bir karanlık hüküm sürü! girmesi bir oldu. Karanlıkta ne oldu yordu Biraz daha ilerde yanındalğu belli değildi. Yalnız iki göz pp beyaz köpeği ile omuzunda silâhı ile ihiril pırıl parlıyor ve etrafı aydınlatır tiyar Galip kaptan avdan dönüyordu. yordu, Galip kâptan ateş etti gece- O yün sabahtan akşama kadar Ouğinin karanlığı içinde bir silâh sesi faşmış, en nihayet bir kaplan yavru: korkunç Oakisler (yaparak etrafı su vurabilmişti. Vurduğu kaplan yar rusunun postunu (elinde evirip çev riyor ve hatırındaki türlü türlü şey- leri birer birer gözünün önünde can- landırıyordu. Kaplanı vuracağı zaman birden bire kaplanın anası gelmiş Galipi kaptan ne yapacağını şasırmış bir vw Ziyette kalmış Fakat bereket ver $in ki kaplan onu görmemişti yak Mız yuvasına girdiği zamın Gılp kaptan onu karşıdan merakla seyret Mmişti. Kaplanın yuvanın o İçersinde kâh bir yandan diğer bir yana dö Büyor acı acı uluyor, yavrusunu & Tıyordu. Galip kaptan bunları gözü! İle görmüş. Garip bir korku gir) mişti. Ya (okaplan onun İZİ ni bulacak olursa, ya onun kulübesine gelir de onu öldürürse za- ten © Galip kaptanın kulübesi de ors manın çok uzağında değildi. Tahmi- nen 200 adımlık yerde, Galip kaptanın gözü önünden hep bunlar geçiyordu © hep bunlar! düsünüyordu. Cebinden anahtarı çıkarmış, kapı yı açmakla meşgul oluyordu. Bir yan dan elindeki postu gözden geçiriyordu. Fakat artık bu hulyalardan kurtul-| mak istedi. Postu bir yana attı tüfe- ğini duvara asarak yatağın yanma gitti. Fakat heyhat “onun hatırın- dan hep bu geçiyordü. Hep bununla mütemadiyen zihnini kurecalıyordu. Yemek yemek istedi. Ancak bir” İki Jökma alabildi. Bu akşam İşlihası yektu. Canı bir şey istemiyordu. Ha tfriha pencerenin yanında asılı düran kanaryası geldi ve o ona kimsesiz za manlarında en (güzel eğlencesi idi. Onunla eğlenmek istedi kafesin yanı- na gitti, Fakat kanarya çoktan uyu. muştu. Bunu görünce © da karyo- Tasma yattı. Yorganı Kafasına çekti derin bir uykuya daldı. : . çınlattı. Bir kan fışkırmağa başla! dı. Ayni zamanda acı bir uluma ta kip etti. Galip kaplan anlamıştı. Bu bugün ormanda öldürdüğü kaplanın annasi idi. Nasıl olmuştu da o bura sını bulabilmişti. o Galip kaptan bun. ları düşünürken üzerine cesim bir şe yin atladığını hissetti, Hemen si lâha davranmak istedi. Fakat o Üze- rine atılan kaplana o boğuşmak mec- buriyetinde kalmıştı, —Kaplanla Ga- lip kaptanın (arasında dehşetli bir mücadele başladı. Kaplan mütemadi yen Galip kaptanın yor kâh pençelerile nü tırmalıyordu. madiyen (kaplanın boğazımı sıkıyor- du. Fakat artık ellerinin kuvveti kesiliyordu. o Son bir gayretle kap fanı yakaladı ve karşıki düvara fır. lattr. Kaplan ölü olarak yere düşmüş tü, Fakat Galip kaptan da sendeli- yordu. Biraz yürümek istedi fakat heyhat yere yıkılıverdi. Güç hal ile duvarın oyanına kadar gidebildi ora da yere yıkıldı. Göğsünden, kolla. rından, yüzünden kanlar O akıyordu. Durduğu yerde adeta seller Akıyor gibiydi. Galip Kaptan son bir gayret sar. federek biraz doğruldu, ne yapacak. tı, yavaşca duvara yaklaştı elini kana buladı duvara güç halle şu ke. limeleri yazabildi. “Hayatımı bir kaplana borçlu | dim.,, Kelimeleri son kuvvetile güç hal ile bitirdi. Sonra yere yıkıldı. Galip Kaptan da hayata ebediyyen gözünü yummuştu. Ertesi günü oraya gelen göğsünü, yüzü- Dışarda ılık bir rüzgür esiyor, mehtap etrafı gün gibi aydınlatıyor. du. Galip kaptan uykuya dalmış uyu yordu. Fakut birdenbire: — Tak tak !. d Kapı vuruluyordu. Yavaşça göz lerini açtı. Etraf: dinledi ses yoktu. Başını yastığa koydu fakat bu sefer yine: — Tak, tak, tak! tak! Kapı mütemadiyen çalınıyordu. Yavaşça kalktı eline silâhını aldı ve kapıya doğru yürüdü yüksek sesle: — Kim o, dedi. Galip gördüler bir yanda beyaz (köpeğinin Fakat ses veren olmadı. diğer taraftan da kanaryasının aci &- kaptan E kapıyı açtı. kat'cı feryatları işitiliyordu.. At Yarışları | Yazan : Yarış ve islâh encümeni azasından Atıf —2— Arap atının tarihine nazaran, bu/ alınmasını güçleştiriyordu. ; atın, pek eski zamanlardanberi muh-| o İagilizler, bu atların çabukluk ve telif fasılalar ve muhtelif şekillerle|tahammüllerinin delisi idiler. Daha Fransa içlerine girdiği birçok kayli-lon ikinci asırda İngilterede — ortaya lar ve vesikalarla sabit olmaktadır. İpara koyarak iddialı koşular — başla- (Athelstan) 987 tarihinde Fransa'mıştı. kralı (Hugues Capet) ye birkaç arap O zamanlarda atların manşeleri Atı hediye etmiştir. (Hugues Capes) | (Sleğlename - pedigri) henüz mazbul bu atların ve yavrularının hiç bir 9 İdeğildi. Ikinci Hanri (1150) zamanın. Tetle memleketten Mimi > da, koşular seleksyon hizmetini gör. ze e — bekir Hanri fl eğe Ve beee atlar damızlığa ay- ingiltere kralı rılmağa sladı. birinci Ehlisalip seferi, Fransa ve İn- i : Siltereyi si hususunda çok zen- Ikinci Eduard (1307 - 1327) sıcak sele key kanlı şark atları aramak için Lom- ürekli © Rişarm)Kini mi aldığı iki mü-|bardiyaya giderken oğlu da bir taraf. 1 arap aygırı on ikinci asırda tan mükemmel bir hara tesis ediyor- giltereye vâsıl oldu du. içeriye büyük bir cismin! (VAKIT)ın Çocuk Sayifası Sakalımdan Utanmadın , —Nasrettin hoca hikâyesi— — Tak. Tak! — Kapı çalınıyor, Hoca gitte bak! Hoca uzanmıştı kestiriyordu, Doğruldu, esnedi, sonra gerindi, Etrafa bakarak minderden indi. — Tak.. Tak. Taki — Ayal, Artık yalınayak başı da kabak, Nasrettin Hocamız sövüp sayarak Koştu öfke ile kapıya doğru; Ya dışardakinin ne idi zoru? — Tak. Tak. Tak.. Tak! üzerine saldırı. Galip kaptan müte| ler Galip kaptanı bir kenardı ölmüş! Bu nasıl yüzsüzlük, ne sıkılmamal Kapıya saldırdı, sürat bir karış! Meğerse bu geleşi Komşu adammış! linden çektiklerim, Nedir bu allah aş Ağlar bir ses ile dedi ki! ke — Hocam Şu bizim eşeğin hesabı tamam; Arpamı pazara gidip satmadan Bu sabah kuyruğu titretti hayvan. Ah, hocam, şu senin eşeği versen, Pazara gideyim satış bitmeden. Nasrettin öfkeyle bir kin besledi, — Eşek evde yoktur, Diye tersledi. —ALAT AN Aksi gibi Bir gülmedir aldı komşu adamı: — Aman, Hocam, dedi bu nasıl.bir Baksana eşeğin içerde İmiş! Hocanm gözünü hiddet bürüdü, Komşunun üstüne doğru yürüdü: — Kocu sakalımdan hiç utanmadın Eşeğe inandın, bana kanmadın! #l b A. İsmet (HABERLER | M ağustos cuma günü gençler te| maşa grubu tarafından Beykoz parkın /da parlak bir müsamere verildi. (Bir damla yaş) piyesile Mahmut Yesari Beyin (Tavsiye mektupları) isminde- ki komedisi oynandı burada bilhassa Recai, Ayni ve Musa Beyler çok mu- vaffak oldular gençleri tebrik ede- riz. ... Haber aldığımıza göre pek yakım- dâ gençler temaşa grubu tarafindan büyük: bir müsamere verilecektir. Bu müsamerede oynünâcak piyesler ara- sında Hasan Bedrettin Beyin (Avu- kat) "amındaki komedisi temsil edile- cektir. Gençlere muvaffakiyetler te- menni ederiz. 4 eylül cuma günü Beykoz par kında halk fırkası İdaresinde büyük bir sünnet düğünü icra | edilecektir.|d xXvı mer asırda birinci Jak tara| Y fından tesis edildi. Yine bu asırda bil d irincl ve ikinci Şarllar tarafından, ay-İ rinin başarabileceğini iddia ediyordu. gır salmak üzere şarka heyetler gön- derildi, ili Bu asırlarda, Fas Sultanı, Fran sa kıralı xıv üncü Luiye, o sonradan (Curven's Bay Barb) ismini alan em- (1613). Nasıl olduğu anlaşılmıyan loda.. Birkaç iskemle, iki koltuk. Bir'ağa cahildir diyelim “su masa, masanın üstünde vazo, takımı. Duvarda levhalar. oda kapısı Önce anlamadı, (Ne?) diye sordujmu. sütçü, ev sahibi, dışarda birkaç yardımcı. sını istiyor? rim yarin gelir. borcu için beni faciz etmek, doğrusu min terzi de para istiyordu. Hayvan da içerden bir #nirmaz #7) yetsizlik, rezalet. lerin karşısında âpışıp kalmak ber. böyle bakalım. devu verdim de liyor mu? müsaadenizle.. kendi kendine — odada dolaşarak. insanlar, İselesine bir çare buldum beyfendi. murta ile terbiyelediğimiz gibi şu ala caklı denilen herifleri de terbiyeleyi» versek diyecektim. hani, ğilsin? defol herif gözüm görmesin se ni, reye gideyim. kendine: Burada gençler temaşa grubu tarafı |İsil edilecekti 5 — VAKIT 16 Ağustos 1931 — 16 Ağustos Bey — Haydi ne ise arnavut Rew meselesi hoş görelim, boş görelim. ziyanı ye diyelim, Uşak — (İçeri girerek) yâ kosk ca medreseden mezun olan okkalı 8 rikli, sarkık eüppeli o mahallenin mamına ne buyrulur? Bey — Hakikaten öyle (o Mehmi (dönerek) geçen sene mi, evvelki $ ne mi, İyi hatırlıyamıyorum agam bizim çocuğu mektebe © yazdırıverdil mahalleden bir ilmühaber lâzım oldı limama (25) kuruş borç (o yaptık. He İgün başımın etini yiyor. Sesini çıkai İmryor amma.. Her sabah manalı, mi Galliyan Kendine) Kanı bir “sabah şerifleriniz hayırla olsun beyim,, demesi yok mu? Uşak — Anlıyana yeter.. Bey — Yok canım hani şöyle si nirime dokunmuyor değil. — Bü sırada acele, dum bey içeri girer — Hayri — Bu da bir şey değil. Bey — (Kendine zannederek) ha kikaten yavrum bu da bir şey değil Bakkaldan kasaptan tabii öte beris lıyoruz. Bakkala (150), kasaba (200) lira borç olmuş terbiyesizler dün utanmadan İkisi birden kapıya geliş “Beyim şu birkaç kuruş olan borcunu: zu. demesinler mi? Uşak — (Atılarak) Evet bende be yin yanında idim. Yok dedi vallahi çok söylenmeyin. Bir daha sizden kat'iyyen (Aksuata) yapmam. Bey — (Oğluna) öyle değil mi ya Hayri aceleleri nedir bilmem ki?.. Hayri — (Şaşkın şaşkın) dinledik- ten sonra) affedersiniz ama (baba, ben ne diyorum sen ne diyorsun? N (Bitmedi) .; l Yeni Bilmecemiz İ Istanbulun maruf bir semtiyim; 1, 2 harflerim İnsana çok lâzim ols” bir gıdadır. 18, 6 harflerim bir & İmirdir. 5, 6, 5 harflerim fena değil. İdir. 3, 7, harflerim o akrabanızdan biridir. Sizi çok sever. İstanbula ya- kın ayni zamanda bugünlerde bü yük bir şöhretim var, Beni her gün görmek ve İstifade etmek için yüzler- ce İnsan gelir ben neresiyim halâ bula madınız mı? Bilmecemizi doğru halledenlere bi- rer takdir varakası (verilecek: baş takdir varakası toplıyana münasip bir hediye takdim olunacaktır, Taşra karilerimiz de ayni şeralt dahilinde bilmecelerimizin haline iş- ak edebilirler. etiştirildiğine karşı alâka gösterme- 1 İnci asrın iptidalarında idi ki, i. Bu işi, yalnız büyük servet sahiple.| İngilterenin Yorkshire | asilzadelerin den biri, emsali olmıyan bir. aygır Perde açılır. Sahne: Döşenmiş bir) hokka) hneye karşı. Yanda bir pencere. Eşhas: Bey, uşak, beyin mahdu- Sahne: i — Bey, uşak, beyin mah umu Hayri, Uşak — Beyim saka gelmiş para- Bey — Yarın gelsin. Uşak — Baş üstüne beyim. Söyle- — Uşak çıkar, Bey — İlâhi artık bu sakatın e ma... Yirmi, teneke su yirmi beş ıp. acele mah — Mahdüm bey içeri girerek — Mahdum bey Hayri — Ayıp değil alet. Düzenbazirk., Bey — Hakikaten öyle Hayri. Hayri — Öyledir baha öyledir. De Bey — Allah allah ne acele bu ca ım daha elbiseler eskimedi? Hayri — Hiç dedim ya münase- Bey — Tuhaf iş şaşıp kalıyorum rusu. Hayri — Şaşmak bir şey değil ba- cığım şu alacaklıyız denilen herif lo at. Bey — Ne yine giyinmişsin nereye Hayti — Arkadaşlardan birine tan bakayım o beni bek- si — Mahdum bey çıkar gider. Bey Bey — Canım. efendim, bu ala- caklılar ayni zamanda çok terbiyesiz — Uşak içeri girerek.. — Uşak — Ben hu terbiyesizlik me. Bey — Ne? ne dedin? Uşak — Hiç, hani, çorbayı yu- Bey — Yine kafamı şişirmiyor de Uşak — Baş üstüen beyim. Ne- -- Uşak çıkar. Bey yine (kendi a an en yeni ve en güzel eserler tem- Bünutla beraber, ilk (silsilename —| tedariki merakına düşlü, Bu zaman Stud Book) (1) onün zamanımda tesis|larda, İngiliz yetiştiricilerinin gözle. edildi. ri açılmış, atçılık hususundaki bilgi- O'zâmanın İngiliz asilzade ve zen!leri incelmiş, mükemmel O denilmek ginlerinde at aşkı © dereceyi bulmüşl için bir atta ne gibi meziyetlerin mev- idi ki, hükümdarların bu isle alâka-| cut olması lâzım geleceği hakkmda e- my ame bunlarm üzerin- saslı bir fikir sahibi olmuşlardı. Bun- de hiç bir tesir bırakmıyordu. o Yine)), taze kandı asge 1680 senesinde, birçok arap, “Berberi, yek mesa aygırı sü ği m Mem İspanyol, Türk ve-Acem atları Ingi- ni sinide y* ve göster” liz kısraklarına taze kan aşılamak ü- da, kan ile b yüz Ri EE zere getirildi. Bununla beraber, &af- ; bi > A ii ii güzellik, kusur kan İngilizi tesis ve tesbit etmek için|"<7 Pİ” tenasüp, âzâda tam bir ahenk yalnız taze şark kanını tekrarlamanın | 21 orlardı. O zamandan beri çok te- kâfi olmadığını gören çok bilgili fngi.|aKXi ve tebeddül etmiş olan bugünkü liz yetiştiricileri, kendilerine mahsus) ©" telâkkilerine ve biolojik malâma- tedrici ve çok dikkatli usullerle bu yy.) 2 MATİK olmamakla beraber, bu eski kı tesbit ettiler, adamlar seçtikleri tiplerde, her şey- arap kanı İle takviye edilerek islah) (o Fransa, İtalya, Rusya, Polonya, den evel kanı ve sonra da bunun mü olunmuşlar ve 200 seneden beri koşan| Macaristan gibi memleketler, İngiliz) temmimi olarak umumi hututun uzun yarış atlarının esasını teşkil etmişler)lerden daha fazla miktarda şark ka, !UĞUNU, ahengini ve “muvazenesini İ salsiz bir Berberi aygırı hediye z bir surette, buat, İngilizlerin eline geçti. Ve meşhur bir âygir Comte de Craon) nün (Toulonse Bard) ve (Belgrad Sunk) ismindeki iki Ber- beri atı, yine bu senelerde İngiltere ye müteveccihen Fransayr terketti: ler. zl Bu atlar o (Royal Mares. Kıral kısrakları) ile izdivaç “ettiler, İşte bunlardan hasıl olan yarım, üç çeyrek yüzde 17 ve yüzde on sekiz kanlı mah sullerdir ki yeni yeni getirilen taze B e bilhassa Ber xv inci asırda yedinci Ilanri, xw ri irade yp meziyetleri|mcı asırda sekizinci Hanri ayni İsri Avrupada tanmmağabaşlamış idi Pa-|takip ediyorlardı. kat seyahatlerin tehlikeli o olması, Meşhuru âlem olan (Royal Ma- masrafın çokluğu bu atların yerindenİreş - Kıral kisrakları) ismi verilen ha dir. nı ithal etmişlerse de, bu memleket.|$ârt kılmışlardı. 1650 de İngiltere Kıralı olan üçün|lerden hiç biri İngilizlerin yetiştirdi. cü Gullavme, bütün memleketin “deği atlarla boy ölçüşecek bir nesil mey. rin mir merak ile takip ettiği saf kanldana getirememişlerdir. (Bitmedi) (0) Stud — Hara Book — Kitap,

Bu sayıdan diğer sayfalar: