7 Eylül 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

7 Eylül 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AŞ ŞA —— 4 — VAKIT 7 Eylül 1931 —ş—m—m———— iğ z YA) Rejimlerin ruhu Bir zamanlar, devlet herkesin aklına ret, maddi hakimiyet gelirdi. Tarihin eski izahçıları budü. şüncelerile her rejimin (o muvaffakı - yetini silâh kuvvetile ifade ederlerdi, Bu yanlış yalnız bir köşeden görmekle Bu fikre çenler yetle kurşılaşmışlar ve yanlış izahın <ezasmı (çok ger olarak görmüşlerdir. Halbuki yaşıyan, hayata hükmeden her cereyanm her devlet — rejiminin dayandığı (o manevi, silâhtan, madde den daha kuvvetli bir temeli ovardır: Rejimlerin maneviyeti., İlk kabile reisi bile en kuvvetli olan değildi, Kabilenin omanevi en iyi temsil edendi. Mısır firsyunları Otarihini tetkik eden en meşhur xerihçiler, en kuvvet. li sosyologların vardığı netice şudur: Fir'avun sade, maddi (kuvvetlere hâkim bir silâhlı adam değildir. Onun saltanatını, onun kudretini, cebrini mâkulleştiren ona kabiliyetini metafizik bir kuvvettir, sır dir, Bu manevi kıymetlere sahip o - lan bir cemiyet yaşadıkça, beylik ta - birile söyliyelim (ma'şeri vicdan) fir. avuna kıymet verdikçe (o cemiyetin en kuvvetli unsuru idi, Fir'avuna insan kalmamıştır. saplanarak tatbikata ge onun Sadece Mı - sırtmda taş taşıtarak o ehramları kur.)rik ederek tasnife çare bulmak imkâ- duran kuvvet firavunluk manevi okıymetlerinde Müstebit rejimlerin (o korkuya da- yandıkları bir hakikattir. Fakat hu hakikat bir korku kültüründen ileri ge lir. Meselâ, Abbasi saltanatı, Osman Nr imparatorluğu korkuya dayanan sali tanatlardı. Fakat Abbasi saltanatı - nin, Osmanlı imperatorluğunun (Al - WNahtan korkun diye) bir din kültürü, sadece korkuya dayanan bir ahlâk te Tâkkisi vardı. - Bu din insanları ah- ““Yetrd,*zöhöiiömle o korkuturdu. Bu araklâkp '#meanda korkuyu bir sevgi ha Nine koyardı. (o Bunun içindir ki impe- ratorluk rejimleri ohir korku kültürü İle, teokratik (o ahlâkla birlikte göç tü. rejiminin aranmalıdır. Derebeylik (devirlerinde, en bü « yük kıymetin şan olduğunu biliyoruz. Derebeylik (devrinin en büyük şe- ref, en büyük şanmı temsil eden asil di. Onun için şan devri yaşadıkça m salet rejimi yaşadı. Cümhuriyet devri ne istibdat, ne derebeylik hatta ne de (meşrutiyetin temellerini tutan esaslarla yaşamaz. Cömhuriyetin omaşeri vicdanm- da mekorku, ne şan, ne uhrevi bir halâk, totemik bir maneviyet yaşıya- maz. Cümhuriyetin kuvvetini, (o tesa- nüdümü yapan müspet ilimden doğan (ilim ve şeniyet) birliğidir. Cümhuri- yet ve halk idarelerinin (tesanüdünü müspet halk ahlâkı, müspet halk hu- kuku müspet halk (o iktısadı Ohulâsa müspet ilimtesis eder. Şeniyetin kuvvetine ve müspete ( Inananların ruhlarmdaki büyük kudret demokra - sinin en kuvvetli silâhıdır. Sözören Amerika Amerika (Avrupanın müstemle- &esi idi, Avrupanın en kudretli dev - Jeti İngiltere arkasında | (420) milyon- Juk sarı, beyaz, siyah, kırmızı, renk, renk cins cins insanlardan mürek iep bir müstemleke imperatorluğu mey Anna çıkardı. e Büyük harp bu impe - yatorluğu biraz daha şişirdi. Biraz! Haha semirtti, biraz daha şişmanlat- «. Fakat Britanya en şişman, en se - miz zamanımda kendi müstemlekeleri irasma giriyor. Amerika bankası, Amerikan ban- ierleri Britanya imperatorluğunu A- merikan emperyalizmine bir arpalık 6- arak (kaydediyor. Dünyanın kurunuvustadan uzak - şaşmadığına bundan duha güzel bir Yelil olabilir mi? Büyük dış denizlerin kenarlarında (daha büyük çapta va- mallar ve Süzörenlerin bayrakları dal- lanıyor. Süzören Amerikayı Vasal yriltere imperatorluğu takip ediyor. ŞADRI ETEM deyince| sadece küvvet, knd- cereyanları ters çok defa sert, keskin bir seni kıymetlerini hükmetme! bunların üstünde, veren şey ne bilek ne de| cemiyetinin manevi kıymetleri - Hatıralar Beşeriyetin o mukadderatında mesaibin bir silsile halinde teva- lisine nasıl makul bir izah (o bulunabi lir? Belki hayatın çarhı o vukuatını, ötesinde berisinde ancak (birkaç mü- tebessim noktalarla, tamamen siyeh- renk olarak (o kabul etmek daha doğ. ru olur; onun seri deveranmda göziç- ri taltife zaman bulamıyan, (oyalnız atalet anlarında bize tesliyet tebessüm lerini gönderebilen bu . noktalardır ki nadir saadet demlerimizi teşkil eder; ve işte betbaht ömrü beşerin — icmal defterinde kâr (o sahifesine kaydoluna bilecek yekün ancak bunlardan topla- nabilenlerden ibarettir. Gençlik Jait hatırat devresinde son senelere karşısımdayım: Hayalim bir santurun üze rine yaralı kanatlarını gererek isti ibından çırpman bir kuş gibi, iyor, onun her çırpınışında tellerin pe- rişan ihtizazlarından, < tiz feryatlar: (ile boğuk eninlerinden mürekkep öyle bir vaveylâ ahengi içindeyim ki dunu Jayıklamak, sesleri yekdiğerinden tef- nını göremiyorum. Dört senenin havsulasına nasıl s1- Zabildiklerine (hayret olunan bu me. saip silsilesinin içinden başlıca seri bir icmal ile kaydediyorum: Evvelâ — Süleyman Beyin İstan- bulda bir cemiyeti hafiye (teşkil et- tikleri behanesile, beşaltı orefikile beraber, menfaya (sevkedildiklerine dair meş'um bir haber (alındı, ve bu haber ailenin içine bir yıldırım gibi düştü. Bu gençler hep fikir ve kalem hayatına mensup idiler, yalnız bu sıfat © zamanın nerede inkişafa müstait bir fikir unsuru görürse onu boğma. ğa vesile icat eden idaresinin pençesine takılmak için kifayet etmişti. Bunların İhir cemiyeti hafiye teşkiline teşebbüs lerini kabul etmek onlâra cinnet at- fetmek kabilinden bir şeydi. — Yalnız şüphe olunamıyacak bir hakikat vardı, ki elbette bundan istibdat (idaresinin istikşaf vesaiti de şüphe edemezdi, bu gençlerin hep bütün hakayiki gür bilenlerle beraber halden gayri mem- İnun olmalarıydı. İçlerinde Abdülha- flim Memduh ile Ali Kemal de vardı birincisini vicahen tanır ve pek sever olduğuma mukabil Ali Kemali şahsen hiç görmemiş, ve sebebini tayin müm kün değil, yalnız bize gelen yazıları ile ondan üşümeğe müşabih bir hisle kalben uzak kalmıştım. Yine bunların arâsında Tahir Ke nan vardı: Bizden birkaç yaş büyük olan ve aramızda yaşıyan bu genç, çocukluğunu avla, atla, silâhla geçit- dikten sonra nihayet tahsil ve teney- vür meyillerine o kapılmıştı.. . Henüz bir meslek ihtiyarı için karar veremiye rek hayatını ya bizler, yahut İstan- bulda mütefekkirler arasmda (taksim ederdi; bu sırada o da İstanbulda, di. Zerlerinin arasında bulunuyordu. Bunlar ne olacaktı? Menfaya giti mek ne demek olduğuna birçok emsal ile vakıftık, oAhdülhalim Konyaya, A- W Kemal Halebe, Süleyman Bey bun ların içinde en uzak bir yere, Bağda da, Tahir Kenan evvelce bilemem ne. reye sevkedilirken nasılsa kendisini hi maye edecek bir elin vesatetile İzmi- re; ikametç yahut vilâyet (o maiyeline memur olarak (o gönderiliyorlardı. A- caba bunlardan kaçı Ihtiyar dedemin dalgın min bükük dudakları bını veremiyorlardı. Ben bu musibetin ezası altında e- zilmiş iken refikamın henüz on beş ya- tazeliğinin ve güzelliğinin şa- il şında, şaası gözleri kamaştıran bir birsderi|k — betbaht Hamdicik — affetmiyen bir! hastalıkla yatağa serildi, ve tababetin Istanbulda gizli bir cemiyet! Çarh dönüyor — İztırap demleri — Felâketler arasından bir geçiş — Menfa kurbanları — Dağılan bir bina — Küçük kayanın kazazedesi — İzmirden kaçmak ihtiyacı — Yeni bir vali. "İtile telâkki eden bu sekiz tabibin her EN ie ; : Yazan : Halit Ziya Jezi onu Radosa sevketti: Bir daha av İdet etmemek üzere. Bu aile altından bir daha kalkılamıyacak olan bu darbe| ile perişan olurken Uşşakizade ailesi de en büyük rüknünü, dedemi kaybe- diyordu. Bu büyük temel taşı çöküp gidince bütün bina sarsılmış oldu. Beni ce haricinde kalmak pek tabii ve meşre bime pek muvafık olan karışık ve dola- ık miras meseleleri ailenin her kolunu ka bir istikamete atmağa sebep ol- du. Bu, babamın İzmirden alikasını keserek ötedenberi fikrini işgal Oeden halı ticaretine, fakat İstanbulda ve küçük bir mikyasta, avdet o etmesine bals oldu. Biraderimin asıl mesleği- ine avdet ederek, eniştemin kendisine güzel bir hayat yaptığı Aydından tek rar Rumeline tayin olunarak diyar di- yar gezmeğe' başlamaları, - refikamın matemdide ailesinin artık burada barr-; namıyarak İstanbula (o nakletmesi hep bu senelerin hediyesiydi. Bir aralık bubasınm vefatı üzerine hayırhah ve insaniyetkâr bir valinla ta vassutu ile gelmesine müsaade olunan Süleyman Bey ansızın İzmirde görüldü.| Keşki görülmeseydi, keşki oraya gel meseydi.. Bunu ayrıca yazmak isterim. Vukuatm bu hercii merci ( İçinde! bir küçük kayanın üstüne iltica etmiş; bir kazazede gibiydim; (fakat kaza kasırgası beni de kendime teşkil etti.| ğim ve istiklâliyeti içinde mes'ut ol! mâsma — çalıştığım me'vada mütevali| darbelerle sarsıyordu. lik çocuğumu, Vedideyi bu matemin neticesile | kaybet. tim; mühim ir hastalığa tutulan refikamın haşatt- Par kufrarmax Term aytaren” uğraştım; onu kurtarmış: zannederken yine © hastalığın neticesile evvelâ onu İstan- bula ailesine göndermeğe mecbur ola- rak uzun âyları işkence içinde < geçir- dim; nihayet selâmete vâsıl olmuş zan ni ile bana avdet ettikten sonra daha mühim bir arıza üzerine o vakte kadat İzmirde bir misline tesadüf edilmemiş bir ameliyei cerrahiye — ile onu tehdit eden bir tehlikeden kurtarmak için et- rafına İzmirde (hazakatile tanınmış ler o varsa onları toplıyarak çır- pındım. Hepside bana dost olan (ve u vahim tecrübede beni bir refik sıfa-| birine ayrı ayrı minnettarım; fakat iç- lerinde © Gureba hastanesi baş tabibi Mustafa Beye öyle bir şükran borcum vardir ki bunu ödemek mümkün değil: dir. Melek hasletinde yaradılmış ©- Tan bu zatın hatırası . levhi viedanım- da müebbeden menkuştur. Bu dürt senelik mesaip hücumunun içinde ezilmiş," bütün azmü iradesi kâ- milen çöküvermiş; © İş başımda, kalem elinde, uzun vakfelerle kalıveren, sin ki mağşuş, “sanki matuh bir vücüt ha- Une gelmiştim. Ben de artık İzmirden, o kadar sevilen bu şehirden kaçmak ih- tiyacrnr duyuyordum. Öyle bir şiddet le ki bu biraz cinnete benziyordu. İşte bu “sıralarda Abdürrahman paşa İzmire vali oldu. Haltt Ziya: Uşşakizade GÖK Önümüzdeki Ç. Elhanira Si MARCELLE 9 Eylül Çarş MELEK SiN dönebilecekii?|; gözleri, nine- bu sualin ceva)? (ŞEYTANI Mubteşem ve tamamen iğ Vakırjımn Tefrikası Jimnastik... Heyecan... küşat edecektir. Hz. No.138 İSA Isa,kurban kesmek âdetini kaldırmak istiyordu Fakat hahamlar, hâhinler “bunlarla geçindikleri için ona düşman oldular Ayni yahudiler, kaysetin resimini taşıyan paraları, mabedin hazinesine yığın yığın dolduruyor ve bü hareketi meneden şeriatlerini, kendileri uyak altına alıyorlardı. Onun için İsa, sarraflara hücüm etmiş, onların Keselerini atmış, raları dağıtmış, bu yüzdön, masi- lar devrilmiş, ve ortalıkta müthiş bir hercii merç olmuştu. İsa,, bunların yalnız yaptıkları mu amelelere değil onların takip ettikleri bütlin mel'un sisteme hücum ediyordu. Fakat mabette yalnız sarraflar yok! ta. Orada sığır, koyun, güvercin sa- tanlar da vardı. Dördüncü incil bun. lara dair olan rivayeti diğer inciler. den daha iyi muhafaza etmiştir. Burada şu sözler söyleniyor: “İsa. mabette sığır, &oyun güver“ cin satanları ve sarrafları oturmukta buldu. İplerden bir kamçı (yaparak! cümlesini, koyun ve sığırlar ile bera- ber mabetten çıkardı. (1) Markos ile (2) Metta (3) da sığır! ldr ve koyunlardan bahsedilmez. Kam- çı da hazfedilir. Maksat, hadisenin şiddetini tahfif etmek ve bir tek ada- mın yalnız koyunları ve sığırları de- gil korkuya düşen koca bir cemaati ö- nüne katarak sürmesinin imkânsız ol» duğuna dair hâsıl olacak intibaa mâni olmaktır. Lüka ineilinde yalnız satıcılardan bahsedilir ve bunların ne sattıkların-| dan bahsolunmaz. (4) Yuhannanın anlatışına göre mabet Şu vaziyette idi; i Ortalık, gürültü içinde idi. Ote de beride çifter çifter, Üçer üçer, sürü koyunlar vardı. Bunların me lemeleri ile satıcılarm : yaygaraları biribirine «karışıyordu. . Satıcılardan herbiri, o hacilara kendi koyunlarının daha iyi, daha semiz, ve daha güzel olduğunu söyliyerek ve çekişe çekişe pazârlık ederek (koyunlarını satmak istiyordu. o Alıcılarla satıcılar, bağıra bağıra konuşuyorlardı. Buzağılar an nelerini arıyarak böğürüyorlardı. Öte tarafta güvercin satıcıları (o erkek dir sürü şi her çift güvercinin ayaklarını biri birlerine bağlıyarak © salvermişlerdi. Şarap satıcıları, yağ satıcıları malla- rının nefaselini ve ucuzluğunu ilân İ- çin mütemadiyen bağırıyor, ertesi gün fiatların . yükseleceğini söylüyorlardı. Bunlardan başka buğday ile hubuha- tın her çeşidini satanlar, Onlardan bir şey almak İstemiyenleri omuzların dan yakalıyarak (durduruyor ve on- lara mallarını zorla gösteriyorlardı. Elhasıl bu bir mabet değil, bir kâ- bustu, Manzarayı tamamlamak için sarraf- ların patırdılarını ve, gürültülerini, para şakırtılarını, faiz pazarlıklarını ilâve etmeliyiz. Bin korku, endise ve ıstırap içinde kıvranân, İsa birdenbire hiddetlene- rek, , sarrafların paralarını yakalıya- rak ortaya saçıyor, sonra (iplerden bir kırbaç yaparak onu (o hayvanlsrn sırtında şaklatıyor, oo hayvanlarm sa hiplerine hücum ediyor, ortalık bir Aşk filmidir. 7 arşamba akşamı nemasında İĞ etmişti. Bunlar biri CHANTAL amba akşamı EMASINDA D) Yeni sinema mevsimini PARA ve AŞK N DOSTU) Fransızca sözlü filmile S7 pa-| zelzele olmuş gibi dehşet içinde tit yor, : ve herkes kaçmağa başlıyor, gü vercinler uçuyor. Isa, bu şekilde hareket ederek m8 bedi, sarraflardan ve satıcılardan t€ mizliyorken onu sesi gürlüyordu: “Pederimin ibadethanesini ticaret hane yapmayınız.,, Mabedin o civarmda bu çeşit ti* careti meneimek, yahudi hacilarınıf kurbanlık ONayvan bulamamalarıni ve büldukları (takdirde onları kese memelerine müncer olurdu. O haıde Isanın bunlara saldırmasını sel kurban kesmek sistemini kaldırmaği ve bu suretle mabedi bir mezbaha ok mükfan kurlarmağa matuftu. Bö sayede omabet, yalnız ibadethane © lacaktı. Kitabı mukeddesi okuyanların hef” si, Beni İsrall peyzamberlerinin bi takım hurafeler aleyhindeki sözlerini bilirler, Yahudiler, kurban kesmekle, ada lar adamakla Allahı memnun edecek" lerine ve onun gazabına müâti olacak” larma İnanırlardı, İsa, eski peygamberler tarafın * dan bü gibi hırafeler (aleyhinde sö“ lenen sözlerin tesiri altında idi. Sonr$ yahudiler. “arasında — şayi olan bif telâkkiye (göre mesihin . zuhuru 3# manında, Allaha bir şey takdim et” meğe lüzum kalmıyacak. o Yalnız on hamdü sena İle iktifa edilecekti. Davüudün mezamirinde © bü fikir şu #wretle telkin olunur: “Sığırların etini mi yiyeyim, yoksi keçilerin Kanını mı icey'm? İayımseef yalnız hamdü senaları allaha takdim et. Ve bütün nezirleri doğrudan di ruya aliyülâlâya ihda eyle,,, Bütün incileri birleştiği nok ta mabet içinde güvercin satıcılarını! bulunduklarıdır. . Buna mukabil sığı koyun ve diğer hayvanların da mabett€ bulunduğuna dair bir şey yoktur. Bununla beraber | hiristiyan an'# İnesi Isanın bütün satıcılara hücum ef İmesinin saiklerini tamamile imha et memiştir. Oİsanın bü sırada irat etmif olması icap eden nutuklardan © anca birkaç söz kalmıştır. Bunların birk mabedin, haramiler mağarasına çev * rildiğidir. Bunun (sebebi, mabette alışveri$ le meşgul ölün satıcıların, haciları w halkı o türlü türlü üzüntülere uğraf maları idi. Bunlar sattıkları her ş& yi en yüksek fiatla satar, ondan sonr# biribirlerinin malları aleyhinde türlü türlü sözler söylerlerdi. Mabet hazinelerine istinaden işleri yapan sarrafların çevirdikleri dalavereler, diğer satıcıların şaraf yağ, tüssü, tahta, ve hayvanlar üz€ rinde yaptıkları ticaretler, ( İsanıf nazarında, en müstekreh hareketler” dendi. Milâdın o yetmişinci senesinde m# bedin tahribi üzerine kurbanlar kesik mez, adaklar âdanmaz olmuştu. © nun yerine (Huşa) in şu duası oku nurdu “Ey İsrail, Allahın olan rahb€ rücu eyle.. Kendiniz ile beraber sözlef alıp rabbe rücu ediniz. (o Ve ona hefi isyanı def ile bizi hayırla kabul o eyl« Ve adaklarımızın kurbanlarını takdim edeceğiz.,, (1 - 14) İsa, muhtelif o zamanlarda | #Kİ defa Hüşa im ilâhi sözlerini o iktibas udur: İ o “Zira ben kurban değil, ancak mef) hamet, ve tütsüler yakmaktan ziyade) vari | , 2 jallahı tanımak İsterim,, (6 - 6) | Bu söz (Huşa)-in kurbanlar ale; 4) Yuhanna (11 - 14; 2) Markos (11 » 15) 3) Metta (12 - 21) 4) Lüka (19 - 46)

Bu sayıdan diğer sayfalar: