7 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

7 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Onuncu Sena Sayı 2 Erkekler Bırlığı İstanbuldaki kadınlar birliği gibi İz- mirde de bir erkekler birliği teşekkül etmiş, Kadınlar birliğinin başında vaktiy- le Nezihe Muhittin hanım vardı. Er- kekler birliğinin başında kim var, bil mem. Fakat Filorinalı Nazım beyi dset etseler fena olmaz! Kadınlar, hayretle soruyorlar: Er- ler birliğine ne lüzum v. Aynı suali biz de sorabiliriz: Ka- datiar birliğine ne ltizum var? Onlar, kadrnlarm hukukunu muha. aza, hemcinslerine yardım, erkekler- le müsavatı temin için wi çalışıyor - r?.. Biz de öyle yapacağız: Erkek. lerin hukukunu muhafaza, hemeins- etimize yardım, kadmlarla müsava.| Ü temin. Ay, erkeklerin haklarını korumak| <İn bir cemiyete (ne İüzum var mi diyorsunuz?.. Elbet var ya,. Bizim ko- umuzun kuvveti, haklarımızı muhafa ZA etmiye kâfi değildir hanrmlar.. Kalbimizin zafı karşısında kolumu « Zun kuvveti çakar almaz bir evvel za- Man silâhı gibi kalıyor? Hemeinslerimize yardım meselesi - De gelince. Kundaktaki çocuğuyla arz vir gm ŞE, mama EN Dikenler Altın çirkinliğe bile göz kamaştı - i ret bir parıltı verir, Dünyamn en güzel kadını, bizim olmiyandır! a Zenginin aplalına zengin, fakirin aptalına aptal derler! İ , .. İnsanın dostu az, mevkiin dostu) çoktur! ... | Kadınların zekâsı kalplerindedir!| Mezarcı! Dünyada iş sahibi kalacak yeğâne adam! — Alman karikatürü — 1 Kânunusani 1939 YAKITIN ilâvesi Çiçekler Yalnız kendi kanadıyla uçan ça- buk yorulur. Fakat, yalnız başkasının kanadıyla yükselen de çabuk düşer! | »4y Zengin akıllı olur. Züğürt ukald! Erkeğin bir senede yaplığını, ka dın bir günde yıkar! We Kadınların hakiki siması oluz ya şında meydana çıkar! *.» Mazi, içimizde çarpan kalptir! ikinej bir —— dul kalan bir anne himayeye muhtaç. tır da, kucağında: Meme!. Diye h kıran bir yavruyla bekâr kalan bir baba himayeye muhtaç değil midir?. Müsavat meselesi de böyle: Tram« Yaylarm, bilhassa iki ön sirası yalnz hanımlara mahsus... Fakat, iki arka Siranin da mutlaka erkeklere mahsus olduğuna dair bir kayıt yok! Resmi dairelerde, daktilo makine- Sİ, genç kızların piyanosu oldu, Kala- balık bir yerde erkeklerin kadınlara Yer verdiği çok görülüyor, fakat ka - drtların erkeklere yer verdikleri he - müz görülmemiştir... Binaenaleyh, kadmlar birliği olan bir memlekette, bir de erkekler birli « $i çok görülmemeli. Ama, bana sorarsanız, kadınlar ve erkekler birliğine değil, kadınlar ve *rkekler dirliğine taraftarım! AKBABA — ————— Pot İlkebaharımı çoktan (geçirmiş bir hanrtnefendi, bir münasebetsizin sor- mak cesaretinde bulunduğu: — Hanrmefendi hazretleri, kaç ya- Radasmız? Sualine karşı, hiç gözlerini kırp - — Yirmi dokuz! Cevabmı vermişti, Pakat, muhatabı, bir kere kırdığı Potu tamamlamıya karar vermiş gibi bir ikinci sual daha sordu: — Yirmi dokuz mu buyurdunuz.. — Evet! — Kaç senedenberi efem?,. ğa. Ne mutlu İki ahfap arasmda: — Ah azizim, nereye gidiyorum, — Nereye? — Dişimi çektirmiye! — Ne mutlu sana birader.. Ben ka- öteberi almıya gidiyorum!.. — Alman karikatürü — Alman duğuma ki 1923 te böyle ol- Doktor — Ha Dalgın Karı koca arasmda: — Ah karıcığım, gene bir dalgmlık yaptım ki, Sorma. — Ne yaptm bakayım? — Sana bir kutu kestane şekeri al. mıştım.. — Muhakkak tramvayda unuttun.. — Hayır, bilemedin. Kemali âfi «| yetle yedim! ğin Çeneler Şişman bir kadınla kocası arasın- da; — Bey. — Buyur. — Artık sen beni eskisi gibi sevmi. yorsun.. İ — Allah, Allah. Bu da nereden çıktı? — Allah, Allahı yok.. İş meydan- da. Eskiden çenem; ok: yüzüme gülerdin.. Şimdi, yan dönüp baktığın bile yok.. — İlâhi karıcığım, eskiden bir çe- nen vardı, okşardım.. Şimdi öyle mi! ya?. Maşallah, çene altında bir kaç çenen var. Hangisini okşıyacağımı bil| miyorum kil, Basar! Zatı « Yılbaşı gecesi çok içtin galba... Miden bozulmuş.. Biraz müsül al! MER Boşboğaz | Beyefendi, hanımefendiden adama. kıllı azar işittikten sonra hizmetçiye| çattı: — Kız, terbiyesiz. Boş boğaz. Ni- çin hanrmefendiye, benim bu gece sa- baha karşı geldiğimi Söyledin?., Hizmetçi isyan etti; — Ben m; beyefendi sabaha karşı geldi, demişim?., Vallahi yalan! — Ya ne dedin?.. — Şey. Şey dedim... Beyefendi gel- diği zaman ben henüz kalkmış, sabah kahvaltısını hazırlıyordum dedim!, m. Eyvah — Monşer, başıma gelen felâketi duydun mu?. — Hayır azizim. Geçmiş olsun. — Ah sorma, azizim.. Sorma, Kays nânam hava gazı musluğunu açıp İn-| tihar etti. — Vah, vah, vah. Kim bilir ne ka- dar müteessir olmuşsundur.. — Kibet azizim, müteessir olmaz olur muyum hiç?.. Kim bilir bu ay ha. va gazı parasını ne kadar fazla istiye- ceklerdir! Martaval Meşhedi Cafer, eski para meraklı- sıdır. Senelerdenberi eski o paralarm kolleksiyonunu yapar. Geçen gün, Torik Necmi telâşla geldi: — Moruk, müjde! Beş yüz sene- lik bir para buldum. Meşhedi dudak büktü: — Beş yüz sene heçdi.. Özümde üç min senelik para vardı. Bu sefer Torik Necmi kahkahayı bastı: — Üç bin senelik mi?.. Hay marta. valer hay. — Yoh... Sen ölesen ki değildi.. Hak diyirem.. — Uulan behey sakalı kınalı, daha 1992 senesine girel; bir hafta olmadı. sende üç bin senelik para nasıl bulu- nür bel, martaval | an, Niçin — Hemşire, sizin çocuk niçin hep böyle mahzun duruyor? — Vallahi bilmeme kardeş. Biraz yüzü gülsün diye o kadar paylıyorum, © kadar dövüyorum, gene nafile, gene nafile! Ramazan z . Geliyor Diyanet işlerinin, gazetelerde neş- retliği kücük bir (tebliğ, ramazanın cumartesi günü olduğunu bize haber verdi, Eskiden, ya minare tepesindeki müezzinin ya dağ başındaki çoba » run, gözüyle haMedilen bu muamma, şimdi basit bir hesap meselesi olmuştur. Bu ramazan, yeni Türkiyenin se kizinej lâ ramazanı.. Evvel zaman» da, oruç, belediyenin oktruva vergi- si gibi, memurların; rıştığı bir mesele haline gelmiş ve her polislerin ka - ramazan oruçsuzlarla zabıla arasın daki mücadele, tıpkı kaçakçı, kolcu kavgasına dönmüştü. İbadet kul ver gisi değildir ki, tahsildarı, kolcusu i olsun! Bir zamanlar içki yasağı sarhoşla. rı çoğaltmıştı, Galiba, ramazan bas kını kalkınca da oruca rağbet çoğak dı! Doğru kabahat, yalan ibadetten hayırlı olduğu için Nasrettin hocanm bazı nükteleri hoşa gider, Hani bir gün hocayı oruç yerken görmüşler de: — Ayol ne yapıyorsun? Demişler, Oruç tutmuyor musun? —Tutuyorum.. . — Peki ama, Ağzındaki lokma ne? — Yoooo.. Demiş, o kadarcık da yemezsem hiç tutamam! Herkes Nasrettin hoca gibi işi bir nükteyle halledemez ki. Yakalanan. lardan çoğu hile uydurmıya, mazeret bulmya, yalan O kıvırmı ahret işinde dünya madrabazlığı yap- mıya kalkar, Bereket versin, artık ne böyle şey. lere lüzum kaldı, hulâsa ne de sofuluğu ti- caret işi edinip ramazanda ahret ko- misyonculuğu yapanları meydan! Kamber Temizlik Babayla oğul arasında: — Üç gündür saatim gerj kalıyor. Anlaşılan manikesi kirlenmiş olacak.. Saatçiye götürüp temizletmeli... — A, zahmet etme babacığım, das ha dün ben onu iyice sabunlayıp yıka dım! ği... Cevap Coğrafya hocası sordu: — En çok elmas nerede bulunur? Sınıfın en tembel O çocuğu cevap verdi: — Kuyumcu dükkânında! an. Namus — Bana yüz lira borç verir misin? — Ne teminat göstereceksin? — Namuslu bir adamm sözü kâfi değil mi? — Kâfı.. Getir o namuslu adamı da vereyim! — Alman karikatürü — Ocakları söndüren kizil eli

Bu sayıdan diğer sayfalar: