9 Temmuz 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Temmuz 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ME 4 YAKIT 9 Temmuz 1957 smmm | Poüs Haberleri | Sarhoşluk, hırsızlık, kav- ga, SÖZ Esrar ve eroin atmak -- Bir teneke süt! — ayır- mak isterken — Karı, koca davacı! Dün gece yarısı Ağacamisinin arkasındaki sokak içerisinde bir adamın bitap bir vazıyette yat- tığı görülmüştür. Etraftan gelip geçenlerin “feryadı üzerine der- hal tahkikata başlanmış ve bu adamın fevkalâde sarhoş olduğu görülmüş, esrar ve eroin kokla- dığından bu vazıyete düştüğü neticesine varılmıştır. Dün sabaha kadar yapılan bü- | tün tıbbi tedabire rağmen ken- disine gelemiyen bu adam, Tah- takalede oturan Arif Efendidir. Hakkında kanuni Oomuameleye başlanmıştır. Bir teneke süt çalan Dün gece sabaha karşı Gala- tada Kireçkapıda sırtında 20 okkalık bir süt tenekesi bulunan bir adamın yürüdüğü görülmüş- tür, Şüphe üzerine derhal çevrilen bu adamın, Tosyalı Ahmet oğlu | Süleyman olduğu ve sütüde Taksimde bir sütçünün arabasın- dan çaldığı itirafı üzerine anla- | şılmıştır. Tahkikata başlanmıştır. Kahvede kavga Beyoğlunda Venedik sokağın- da Iranlı Alinin kahvesinde, Fe- riköyünde mukim Avni oğlu Nu- ri kahveci Ali ile kavgaya baş- lamıştır. Bir arabk kavga kızış- mış ve Bülbül dere caddesinde oturan Mehmet de bunları ayır- mak için araya girmiştir. Bu esnada “avga şiddetlen- miştir; Nihayet Mehmet, polise müracaat ederek Nurinin kafa- sını yardığım iddia etmiş ve hep- si yakalanarak tahkikata baş | lanmıştır. İ Doğru mu? ÇCibalide Fener caddesinde | 251 numarada oturan Anderya | EF. , ailesi Madam Marya ile | Fener caddesinden (geçerken, Nebati yağ fabrikasında amele Ibrahim oğlu Yaşar tarafından karısıne söz atıldığını ve kendi- sininde döğüldüğünü iddia et- miştir. Plâkaları örtülmüş otomobil Dün gece sabaha karşı Pan- üsküdarlıların Bir şikâyeti Üsküdar ahalisi, Köprü-Üskü- dar vapur ücretlerinin pek fazla olduğundan şikâyet etmişler, bu- nun üzerine tarife komisyonu tetkikata başlamıştır. Komisyon o Üsküdar baklı bülmaktadır, halkını Inhisar ikramiyeleri Malülgaziler Cemiyeti Umumi Mer- kezinden; 1 — İnhisar ikramiyeleri hakkında pazar günü Maliye vekâletinden Zi - raat Bankasına ve pazartesi günü Bankadan şubelere tevzlat için tebli - gat yapıldığını Ankara'daki Murahha- sımız telefonla bildirmiştir; 2 — Merkezi umumi, tevziatın sür'- atle icrası için teşebbüsatta buluna - caktır; 3-— 10 seneliklerini alan arkadaş - Jarımız bü seneye o mahsuu olmak ü - zere Ağustos'ta inhisar ikramiyeleri - ni alacaklardır. Şimdiden askerlik şubelerine mü - racaatla İsimlerini kaydettirmeleri Tâzımdır; 4 — 10 seneliklerini alan arkadaş - Jarımızdan 931 ve 930 senelerinde tev - zi edilen inhisar ikramiyelerini alma - yanlar Cemiyet kâtibi umumiliğine müracaatla isimlerini kâydettirmeli - dirler. Kendilerine bu müterakim hakları dahi verilecektir. galtıdan plâkaleri bezle örtük müş bir otomobil geçmiştir. Bu- nu gören polis derhal otomobili çevirmiştir. Yapılan tahkikatta şoförün Kurtuluşta Bolşevik Hüs- nü olduğu ve seyrisefer vesika- sının da eksik bulunduğu anla- şılmıştır. Hüsnü hakkında kanu- ni muameleye başlanmıştır. Komşudan şikâyet Pangâltıda meşrutiyet -mahal- lesinde söğütlü sokağında otu- ran mütekait Şevki efendi, dün polise müracaat ederek komşusu Naciye hanım tarafından döğül- düğünü idda etmişti Bıçakla yaralamış Dün sabah Bakırköy e.varın- daki Halkalı köyünde 18 yaşın- da Musa oğlu Ahmet, 55 yaş- larındaki Akif ağayı bir kaç ye- rinden bıçakla tehlikeli surette yaralamıştır. Akif ağa dün sabah Cerrah- paşa hastahanesine nakledilmiş- tir, Ahmet de tevkif edilmiştir. Ayazağada bir hâdise Ayazağa köyünde dün bir ya- ralama hâdisesi : olmuşlur. Lüfi isminde bir zat, karısı ile bir- likte Ayazağaya gezmiye gitmiş- tir. Orada Eşref isminde bir şa- his karısına söz atmış bundan son derece müteessir olan Lütfi Efendi eline geçirdiği bir balta ile Eşrefi üç yerinden yaralamış- tır. Lütfi Efendi hakkında ka- vuni. takibat. yapmıya : başlan- uştar, Çarpışınca... Dün Yüksekkaldırımda garip r vak'a olmuşlur. Saroş olarak Beyoğlundan dönen Rıfkı, Yüksekkaldırımdan inerken karşısına çıkan Servet, Lazaro isminde iki kişi ile çar- pışmıştır. Onlarda sarhoş o'du- ğundan üç sarkoş, bu çarpışma- dan müteessir olmuşlar ve kav- gaya başlamışlardır. Bir aralık kavga kızışmış ve iki arkadaş Rıfkıyı bıçaklıyarak kaçmışlardır. Tabkikat devam etmektedir. Şehirlerimiz Arasında 'Otobüs seferleri yapılması için teklifte bulunan M. Sekretef, Ankaradan döndü Bir otomobil fabrikası hesabı- na bazı teşebbüslerde bulunmak üzere Ankaraya giden çarlık Rusya ordusu kara nakliyatı şe- fi ceneral Piyer Sekretef, şehri- mize gelmiştir, Sabık ceneral Sekretef, Ankaradaki faaliyeti hakkında şu izahatı vermiştir: “ — Bir otomobil fabrikasının ferişi sfatile seyahar ediyorum. Ankaraya, İzmir, Adana, Ankara ve diğer Türkiye şehirleri arasında otobüs seferleri ihdası ve askeri kamyonlarda gezejenin kabulü için bazı. tekliflerde bulunmya girmiştim. Fransız ordusunda bügün gâzüjenle n 253 kamyon vardır. “Türüiye de Fransa gibi perrol isübsel edilmiyen o bir memleket ölduğundan memleset dahilinde her zaman tedariki kabil mah'uketi kul'anmak İdamdır. Bü- nun için Odun kömürü en muvafık mahrakattır. Üç büçuk tonlek gazojenle mütehar- rik bir kamyon beş kilometre için ancak 40 kilo odun kömürü yakar ve bu . su- retle benzine nazaran yüzde 70 tasarrul temin edilir. Her kamyonun gazojenle | işletilmesi kabildir. Bunun için de arabaya busüsi mü- yani kömürle bi | Yunan güzeli Aynaroza girmiye na- sıl muvaffak olmuş? «raliçeye aşık olan bir papasın göslerdiği marifetilere bakın Yunan güzellik kraliçesi Mat- mazel Diplarakunun Aynaroza giderek bir hafta orada kaldığı yazılmıştı, Bu güzellik kıraliçesinin dişi mahlük namına hiçbir insan ve bayvanın giremediği Aynaroza nasıl girdiğini iki gündenberi Yunan gazeteleri ballandıra bal- landıra yazıyorlar. Yazılanlara göre 4 haziran ta- ribinde Yunan dahiliye vekâletin- den Aynaroz kaymakamlığına gönderilen bir telgrafta Fransız mubarrirlerinden Paul Morand ile zevcesinin ve Yunan güzellik kraliçesi Mel, Diplarakonun Ay- naroza gideceği kendilerine ko- lâyık gösterilmesi bildiriliyordı. Filhakika o günlerde buüç misafiri götüren yat Aynarozun karşısında demirlemiştir. Ertesi sabah matmazel Dipla- raku ilemulürririn zevcesi yat ta soyunarak denize girmişlerdir. Aynarozda bulunan keşişler göz” yen kadınları görmek için elle- bakmışlardır. Bu esnada keş'şie- re hizmet eden Nikandrosisminde genç bir çomez de elinde dürbin denizde yüzen güzellik kıraliçe- sini seyretmiştir. Fakat iş sadece seyirle kal mamış ve Nikandros güzellik kıraliçesine âşık olmuştur. O ak. şam ortalık karardıktan sonra cüppe sırtında bir sandala atlı” yarak gemiye giden bu genç, güzellik kıraliçesi ile görüşmüştür. MI. Diplaraku birdenbire bu gençten istifadeyi düşünmüş ve Aynarozun içini (göstermesini teklif etti. Bu teklifi kabul eden genç, Matmazele bir bahriyeli elbisesi giydirmiş sandalına ala- rak Aynaroza götürmüştür. Bir gün sabahtan akşama ka- dar Aynarozun görülecek yerle- rini gören güzellik krali; *si, ak- şam gene bu gencin saz ılma binerek yatına gelmiştir. Bir dişi hayvanın bile girmes'- ne müsacde edilmiyen bir bina- İ ya bir kadını hemde güzellik İ kıraliçesini sokmıya teşebbüs et- menin bir delilik olduğunu söy- lemiye lüzum yotur. Bu deliliği yapan genç Nikaniros güzellik kraliçesini gördükten sonra ha- ra hemen arkasından cübbesini bulmak için Atinaya MI, Diplarku şukasını koşup gelmiştir gazete gazete dolaşarak maşu- kasının adresini sormakta imiş. A a SA A. a a a ÖLÜM Gazetemiz başmürettip mux- vini OSabri Efendinin refikası Bedia Hanım Hasekinisa has- tanesinde vaz'ı hami esnasında yapılan bir ameliyet neticesi dün sabah vefat elmiş, cenazesi Edir- nekapı kabristanına defnedilmiş- tir. Cenabıhaktan (© merhumeye ziyet beyan ederiz. minnie elini kesinlik ili Üç aletin konulması lâzımdır... M. Sekretef Fransadak! beyaz Ruslar hakkında da Omaümat vererek Fransada bulunan beyaz Rusların jeneral Millerin riyase- tinde on bin kişi kadar oldukları- nı, bunların yüzde onunun Fran- sız tabiiyetine (o geçtikierini söy- lerinin önünde bu günahıf!) işli- | rinde dürbinler saatlarca denize | kikaten delirmiştir. Bundan son- ! atmış ve sakalını kazıtarak ma- | Pariste tayyarecilik tecrübeleri | yaparken, aşıkı da şimdi Atinada | mağferet diler, arkadaşımıza ta- | GOBI çöllerinde! Türkçeye çeviren ÖMER RIZA —24 — Yazın: SVEN HEP 47 suz çölün içinde canlı, koca ağaçlar görmek, bir rüya veY8. hulyadan başka ne olabilir? Buna inanmak mümkün mü? müthiş çölü geçiyorken önüme bir deniz canavarı dikilseydi cak bu kadar hayret ederdim. ş Soldaki orman elli, sağdaki yüz elli kadar ağaçtan mül& kildi. Büyükçe ormanın garp tarafındaki serin gölgeler çadırlarımızı kurduk, Çadırlar, bir daire teşkil ediyordu. “ daki boşlukta ateş yanacaktı. Biz sanki Phoeny'deki peri adasına varmıştık. Geçirece$” istirahat zamanınm kısalığı, süratle geçen saatlerden azami recede istifade etmemizi icap ediyordu. Burası hafızamızd& rin bir iz bırakmıştı. 4 “Olen Toroi,, yani “Çok kavaklı,, adını taşıyan bu vaha.” denizi içinde bir ada gibiydi. Fakat kavaklarım hepsi ihtiys” İçlerinden birçokları zümrüt taçlarım kaybetmişlerdi. w lar, ağaç göğdelerinden birkaçını yere devirmiş. Bunlar 1585 lüp kahramanlar gibi yere serilmişti. İnsan bu muazzam ağ0$ arasında dolaşıyorken kendini gotik bir mabedin kemerleri sütunları arasında sanıyor. Çöl gemilerinin bizi götürdüğü bu cennet içinde bizi se lik ve soğuk su bekliyordu. Burada birkaç gün kalmayı dü İ düm ve bu cennetin zevkini çıkarmayı istedim. | Develer derin bir iştiha ile yayılmıştı. Bu gibi uzun “& hatlerde insanı en çok mes'ut eden manzaralardan biri, de rin bu halidir. i Güneş, garp denizinden battı. Ortalık karardığı çadırlarımıza sığındık . Eylâlün on yedinci günü yolumuza devam ettik, Şar& Lulung'da bir “İl, yani çadır köyü gördük. Bir pınarı» 5 rafma duvar çekilmiş ve bu suretle bir hamam vücuda mişti. Aatlar, diğer bir pmardan su içerek serinley dı. Bizde bu pınarın etrafında konakladık. Eylülün 21 inci günü “Sert İlgin Ağaçlar,, pınarının etraf 42 inci konağımıza varmış olduk. Ertesi gün ancak jik üzeri yola çıktık. Kervanımız, bir mâtem alâyı gibi gidi! i du. Karşımıza bir kervan çıktı . Mutat sualleri sorduk: — Ni tsung nali lai? Yani, nereden geliyorsunuz? | — Ni vaag naliçu? Yani, nereye gidiyorsunuz? i Yüz deve ve otuz adamdan müteşekkildi. Bunlar Gu den geliyorlardı. oKarargâhımıza yakm bir yerde, yi murabbaa metre genişliğinde, on santim derinliğinde bir vardı. Adı, Şavugin olan bu gölün yanında bir çobanla ki laştık ve ondan bir koyun ile bir geçi satın aldık. Eylülün 26 ıncı günü Şarhuli pınarma vardıktan s9 Kara Kutu'ya pek yakın olduğumuzu anladık . Burası mili 13 üncü asrında inşa olunmuş, (1909) da Profesör Kosloy./ rafından keştedilmişti . ;. Bütün kafile 'erkânı bu şehri gö: Ti merak ediyor ve birer birer ona doğru gidiyorlardı . Yalnız GOBİ ÇÖLLERİNDE mz 48 GORİ ÇÖLLERİNDE a lon ile ikimiz geride kaldık ve ertesi sabah onların 7 ni takip ettik . Hava çok soğuk, etraf yeknasaktı. İlerledik.. Gide $' harap, fakat mubteşem ve güzel şehrin cenup ve garp duvâf rını, sira sıra kulelerile ve cenubu garbideki camii de $ dük. Arkadaşlarımızın ekserisi, şehrin içini dolaşıyor, r&& çiziyor veya fotoğraf alıyorlardı. Bende bir duvara rak, bir kaç resim yaptim. Şehrin yalnız şark ve gar? raflarında kapılar var, Şehrin cenup tarafı 425; garp tarafı 357, şimal tarafr şark tarafı 405 mette idi. Şehrin içinde mebani ile lerin harabeleri duruyordu Şehri larif etmek, arkeolojistlere ait bir iştir . j Kara Kutu hakkında eser yazan Kolov'da, Laugalon Var le bünu yapmış bulunuyor . Kara Kutu hiç şüphesiz, Marko nun Etzina diye andığı şehirdir. Çinliler de ona, A - tsi “” Mongollar Etsin - göl diyorlardı. | Gerçe, buraya bugün 4 ra Kutu deniliyorsa da, ona Batu - Yayuyün - Hutu, yani “m raman kumandanın şehri,, de deniliyor, (Profesör Hsu'n: Şehrin mazisi hakkında, kendine mahsus telkileri var « Ben, bilâhare ondan bahsedeceğim . Benim eski Lu” şehrim, Kara Kutr'dan, bin sene fazla eskidir. , Marko folo, Kars Kutu'yu gördüğü zaman, Lu - Law. senedenberi çöl içinde uyukluyordu . : Kara Kutu'da iki buçuk saat kadar kaldım. Eski dostum Koslov, onun, avlandığı sahalara ağ eti. ğıma emin olabilir. o Arkadaşımız Huaug bile burada ” mak istemedi. Arkadaşların hepsi de bâkir sahalar bul” tercih ediyordu . * Onun için hepimiz de Etsin göl'e varmak © yoruz . Öğleden sonra kafilemiz hareket etti. 48 inci kons$” olmus, ormanların sahası olan bir ovaidi. Lopnor'u v€ lan'ı ihata eden çöl de böyledir. o Yalnız orada ağaçların” leri hâlâ yerdedir. > Halbuki Kara kutu'nun garbındaki 0 düşmüş köksüz ağaçlardan müteşekkildir. Bütün ov". k bir müsademeden sonraki bir harp sahnesi gibidir. B“ düşenlerin hepsi karmakarışık bir. halde yatıyor. An milâdın on üçüncü asrında bu orman henüz yaşıyordu « Fi sonradan susuzluk onu mahvetmiştir . j Kara Kutu'dan uzak olmıyan bir yerde, bir harabey* “5 geldik. İhtimal ki burası ileri müdafaa için yapılmi£ bina idi. d Hummel ile Haslündun ikamet ettiği bir çadırın kenar” dan sar bir akrep çıktı. Bu çeşit akrebi ilk def# ! rüyorduk . Onu da kelleksiyonumuza kattık . > Doktor Hoa'nın oçurduğu üç balou, 12900, 12700, * metre yükseldiler, j si j | ; a ER ğ 0 ——— eee

Bu sayıdan diğer sayfalar: