17 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

17 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 "MEMLEKETTE VAKIT, Portakal Diyarı Bütün şehir bir su musikisi içindedir ; Gözlerinizin her iliştiği yerde ince bir genç kız endamile bir şelâle akar Burada en fakir bir adamın belki yiyecek ekmeği yoktur, fakat birşemsiyesi vardır Antalyanın Yönikapı Altı gün süren bir seyahattan sonra Antalyadasınız. Önünüzde Akdeniz, dünyanın en cazip de- nizi uzar. Arkada şimal rüzgârı- nı geçirtmemek için bağdaş kur- müş dev gibi Toroslar vardır. Bir iki hurma ağacına bakarak | Antalyaya girerken, cenubun re- | havet getiren baygın ve sıcak | rüzgârı esmektedir. Vapur uzak- lardadır ve denize kapkara uzan- mış durur. Siz, etrafınızda, hep gülümseyen; “cana yakın, beyaz dişliş' esmer “insanlarla beraber sandalınızda, bu ılık şehre çıkar- sınız. Sıcak diyarların mefküresi, yemyeşil ağaçlar arasında gürül- tülü berrak sular akan bir yer değil midir? İşte sanırsınız ki burası, böyle bir cennet olmak arzusunda ve iddiasındadır. Bütün şebir bir su musikisi içindedir. Gözlerini- zin her iliştiği yerde ince bir genç kız endamile bir şelâle akar. Kışın, öbür memleketlerde kı- yametler koparken, Antalya, bit- miyen bir yağmuru camlardan seyretmekle meşguldür. Başka yeri kış bürürken Antalyayı de- rin bir portakal eder ve bürür; siz müsterih bir sonbahar şiiri okur gibi yaşar- sınız. Bunları yazarken acaba met mi ediyorum ? Bu benim batırı- ma bile gelmedi. Fakat siz, An- talyayı bilmediğiniz için, hayreti- nizi Antalyanın güzelliği kadar tabii bulacağım. Şimdi Antalyaya çıkmış, sizi otelinize götüren arabadan inmiş ve eğer evvelce arabacı ile pâ- zarlık etmedinizse müthiş bir fiat vermiş bulunuyorsunuz. Şim- di gezerken umumi caddelerden ayn'mayınız. Çünkü Antalyanın iç sokakları iplik gibi biribirine dolaşmıştır.. Bir defa girdikten sonr çıkmak imkânı yoktur. Ta- rif etseler de bulamazsınız. So- kakta yüzü örtülü bir kadına rast gelir ve bir şey sormak ister- siniz. Fakat o daha sizi görür görmez, hemen en yakın duvara girer, arkasını döner ve yere çö- melir. Siz geçip uzaklaşmayınca bu vaziyetini değiştirmez. Siz de elbette ona uzun müddet şaşıp kalmakta devam etmezsiniz. kokusu istilâ | caddesi Coğrafiya malümatınızın aksi- ve olarak Antalyada yanlız iki mevsim vardır: Yaz son bahar yazın nasıl ve ne uzun geçtiğini anlatmıya lüzum yok. Çünkü bu- rası Türkiyenin hemen en sicak yeridir. Son bahar ise hiç üşüten bir mevsim değildir. e Arkanıza bir pardösü almadan bile geçer. yanlır son bahar yağmurları başladımı, bütün Akdeniz suyu- | nun Antalya semasında kalın bulutlar haline girdiğini zanre- Burda fakir belki yiyecek ekmeği yoktur, fakat bir şemsiyesi var- dır. Yağmuru severmisiniz? Bel- ki! Çünkü siz yagmur hakkında bir fikir sahibi değilsinizdir. Evet bunu kendimi bildiğim kadar bi- liyorum. Yağmuru ilahların güz yaşlarına benzeten şairler eğer bir son bahar mevsiminde Antalya vilâyetinde kalsaydı her yerliolmı- an gıbi, bu göz yaşlarından bir bronşit gömleği (yaptırdıktan sonra eminim ki sesle- rile o güzel şiirlerini söyliyemi- yeceklerdi. Topraklar büyük bir sabırla milyonlarca ton su yutar, yutar. Ve bu şayanı hayreltir. Hasılı uzun: bir rutubet ve sel havası. sonbaharla kolkola geçerler. Güneşin muhteşem bir salta- nat sürdüğü bu yerlerde yazın sıcağile kışın rutubeti birleşince zvahife mükemmel! bir vasat ya- parlar. Burada zehirsiz yılan yok | gibidir. Başka memleketlerimiz- | de hiç görülmemiş garip ker- tenkeleler vardır. Yeşil, mavi, sarı, kırmızı formalı kertenkele görmemişsinizdir şüphesiz. Keza milyonlarca. haşerat Antalyada memnun ve müsait bir ömür | sürerler, Anlıyoruz ki Antalyanın ha- vası sağlam (değildir. e Çetin yüksek yerlerin mukavim yağlı ve kırmızı insanlarına mukabil bura- da zaif ve esmerler nazarı dik- katinizi celbeder, Zaten eriyece- ğini bildikleri için galiba, yağlı | gıdaları sevmezler. .. dersiniz. adamın cn nezleli : Antalyalılar kahveyi her yer- den çok severler. Babii Türk tarzı içerler. Buraya bir Alman bir | 5 VAKIT Mardin un fabrika sında bir cinayet Mardin, (Hususi) — Un fab- rikası makinisti Mardinli Celâl Efendi ile amele Ibrahim ara- sında ötedenberi ailevi bir mü- İ maferet mevcuttur. Celâl Efendi- nin aynı zamanda akrabasından bulunan Ibrahim bu cinayeti evveldenberi tasmim ve tasavvur etmekte imiş. Vak'a günü saat 12 de kimsenin bulunmadığı bir sırada makine dairesine girerek çalışmakta olan Celâli beş el tabanca atmak suretile öldür-; müş ve firar etmiştir. El'an bulunamıyan katil zabı- taca şiddetle takip ve tahkika- ta devam edilmektedir. .. ERER YEKTA evine davet etti. Hizmetçisine kahve söyledi. Biraz sonra bir tepsi içinde altı bardak geldi. Bu bardaklardan ikisinde yarıya kadar siyalı bir mayi vardı. Iki- side yarıya kadar su doluydu. Son kalanların birinde kaşıklar, birinde su vardı. Ikram edilen bu kahvenin nasıl (içileceğini bilmediğimden hayretle mühen- disin yüzüne baktım ve: — Affedersiniz her, bu nası! içilir? dedim. Nazik bir eda ile güldü: — Ohalde evvelâ ben içeyim. Yarı kahve dolu bardaklardan birini aldı, su olanlardan birine boşaltt:, kaşıkla Karıştırdı ve bir şurup gibi içti. Bir Türke göre bu hiç de zevkli değildi. — Türk kahvesinin nasıl pişi- rildiğini bilirmisiniz ? dedim. — Hayır! — O halde ben size bir Türk kahvesi yapayım. Teşekkür etti. Mutfağa indim ve ona köpüklü bir kahve pişirdim. Çok hoşuna gitti, içerken ikidebir: — Bu çok san'atkârane, çok güzel ! diyordu. Nasıl pişirildiğini ibtimamla yazdı, Memnun oldu. nefis, ... Antalyada cenubun rabavetini temsil eder gibi görünen genç- İ liğin hareketi lâzım. Ve bundan anladığınız mana genç halk kit- lesini hayata çağırmaktır. Elemli mabrumiyetli bir hayat geçiren halk gençliğine neş'e ve ümit vermektir. Ve bu bizim enmüz- mın derdimizdir. Antalya, spor ve güzel sanat- lar ihtiyacını ta can evinden du- yan bir şehirdir. Orada bir orta mektep var. Bu müessese niçin muhite bu kadar az alâka duyu- yor? Oradaki maarif ve muallim kitlesini niçin birbirile darılmak ve gücenmekle vakıt geçiriyor? Oradaki gençlik teşebbüsleri ni çin heyecanla devam etmiyor ve çabuk sönüyor? Burada gazino ve kahve haya- tının hiç bir meziyyet ve ümid ifade etmediği anlaşılmamıştır. Antalyanın muhterem valisin- den memleket ve gençlik çok iş, bilhassa pratikte faydalı işler mühendisi gelmişti. Tesadüfen kendisile tanışlık, Bir gün beni bekliyor, Fahri Kâmil 17 Ağustos 19: Et yemekleri 10, sebil yemekleri 7,5 kuruş” Konyada yeni yolli: yollar r — Havuz safası Açıkta kalanlar — Konya tayyar€5 Konya (Hususi) — Vilâyet da- hilinde en mühim yollardan biri Hadim - Ermenak yoludur. Sarp ve yalçın dağlardan yeşillikler, billâr ve buz gibi sular arasından geçecek olan bu yol otuz kilomet- re ilerilemiştir. Kayalar dinamit ile atılmakta ve yol açılmaktadır. ! Bir geçitte tünel de yapılacaktır. Şimdiye kadar yolda binden faz- la amele gönüllü olarak çalışmış- tır. Bu yol ikmal edilince mühim bir muvasala temin edilmiş ola- cak, bu iki şirin kazanın iktisadi, | ticari ve daha bir çok sahalarda İ sür'atle inkişaf ettiği görülecek- tir. Gerek, Hadım ve :kerekse, Er- menak halkı çok zeki, çalışkan ve dinçtirler. Ermenak tabii gü- zelliği, sularr ve manzaralarile | pek şirin bir yerdir. Şehir içindeki yollar Konya belediyesi şehir dahilin- deki yolların bir kısmını yeniden yaptırmakta bir kısmını da tamir ettirmektedir. Alâettinden istas- yona kadar uzanan caddeye par- ke taş döşenecektir. Hükümet ö- nü ve Alâettin tepesi arasmdaki yol müstakim şeklini almıştır. Vakti hali yerinde olanlar hep ev yaptırıyor ve yahut satın alı- yorlar Şehir garbe doğru genişli- yor. Amele ücreti taş ve nakliyesi ucuzdur. Yer yer evler inşa edili- yor. Artık çatılar kiremit veya çinkodan yaptırılıyor. Hâvuzda yüzenler Bir numaralı fidanlık bahçesi- ne bu sene rağbet fazladır. Bü- yük havuzun etrafı akşama yakın halkla doluyor. Belediye havuz- da yüzmek istiyenler için soyun- ma yerleri yaptırmıştır. Alâettin tepesi seneden seneye güzelleşiyor. Ağaçlar büyüdükçe tepenin kıymeti ve ziyneti artı- yor. Tepedeki zabit yurdu bahçesi Bahri babanm küçük bir. nümu- nesi, kibar sınıfın omecmaıdır. Meşrubat ucuz, saz mükemmel- | dir. Yakında fenni mezbahanın i- halesi yapılacaktır. Elektrik ücretleri Elektrik şirketi kilovat ücreti- ni on beşten yirmiye çıkarmıştır. Elektrikler şimdi saat ikide sönü- yor. Cuma günü öğleye kadar ce- reyan verilmiyor. İdarei hususiye bütçesine Kon- İ Konyada yeni hastan& binası | ya Halkevi için 25 bin Tiralık sisat konmuştur. Geçim ucuz Konyada geçim gittikse o luyor. Lokantacılar ve ke! arasında müthiş bir rekaböt dır. Lokantacılar et yemekleri sebze yemeklerini yedi puşskii ruşa indirmişlerdir. Her / zarar etmiyorlar. Çünkü ek ze ve mahrukat ucuzdur. Bu rekabet yüzünden | larla kebapçı dükkânlarınd* mek yiyenlerin adedi arti Açıkta kalanlar , Şehrimizdeki inhisar snr tötme baştarımıracir. SN in marntıks$i hilinde on iki memur ve mi ta bir müfettiş açıkta ka di Tütün, tuz, müskirat ve “4 infilâkiye idareleri hep bir da birleşeceklerdir. Konya inhisarlar müdü İstanbuldaki fabrika imei) ne altı tane otomatik cigar# makinesi sipariş etmiştir. ve reden gelecek olan bu Y şehrimizin muhtelif yerleri yi nacak herkes parasını atıp a sını alacaktır. Konya layyares! Konyalıların verdikleri i le alınan ikinci Konya ts 30 Ağustosta şehrimize 8“ tir. Geniş bir merasim P hazırlanmaktadır. 30 Ağustos zafer ve tayya"* ramı günü Konya coşku” gi hürata sahne olacak e tarihi ve emsalsiz bir gü” caklardır. # Gündüz idman şenlikleri”. e” şular, gece müsamereler * dilecektir. inin Konya tayyare cemiyeti” faal uzuvları vardır. Müfettiş Emin Âli nini mıntıkası dahilinde g0 : devam etmektedir. mii tayyare ve zafer Va rimizde bulunacaklardır” üzüm mahsulü - Bu sene Karaman ve hs” afyon, Konyada üzüm ey Bey © ei azdır. Rokolte düşkündü Ereğli, Karaman ve K 24 da meyva da pek azdır J lardan her sene binle””* Jö meyva sevkedilirdi. Afyon rekoltesinin düş se bir çok çifçileri bu 7“ vaz geçirmiştir. i | 0 7öf EFE gez FE: 7 İ İİ di

Bu sayıdan diğer sayfalar: