5 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

5 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 8 Mütercimi : Zonguldak mebusu Halil Zannediyoruz ki bu iki varlık arasında hakikaten tam ve kâmil bir itimat vardır: Bu müessir ve sarsılmaz mahremiyeti mümkün olduğu kadar ihlâl etmiye çalış - malıdır. Bırakmız, yaş ilerledikçe pek çabuk silinecek olan bu gü- zel rüyalar, tatlı tatlı anlatılsın ve çocukça gevezeliklerle dökü - lüp saçılsın... Galiba, beşeri duyguların en rilkkatlisi erkek ve kız kardeşleri biribirine bağlıyan (duygudur. Kızın, erkek kardeşine karşı duy- duğu sevgi, kuvvet ve idrakteki tefevvuka karşı duyulan müphem bir hürmetten ibarettir. Bir hür - met ki itaat vazifesile ve ya sa - lâhiyet korkusu ile müerafık ol - madığı için ne iğilmeyi icap etti- rir, ne de tabii istiklâl arzusunu harekete getirir: Bir hürmet ki müsavat duygusu ile birleşik ve muhabbetle katışıktır. Fakat bu muhabbet, canlıdır, dolgun ve noksansızdır; bir mubabbet ki kalp; oraya hiçbir elem duyma - dan akar, gider; bu, hoş ve te - kellüften ari, canir olduğu kadar pak ve temiz bir muhabbettir. Erkek kardeşe göre, hemşire sev- | gisi bir himaye sevki tabiisinden | ibarettir. Fakat, iktidarsız, salâhi yet ve mes'uliyetsiz bir himaye.. Bundan da; hayırlı, sevimli ve rik katli bir duygu — fakat babalık | duygusuna karışan vesveselerden ve korkulardan masun kalan bir duygu — peyda olur. Erkek ve kız kardeş sevgisi, dişi ve erkek münasebetlerind-£i (o duyguların — en az lemiz ve enaz masum olanların bile katışmasına mey - | dan vermeden — en lâtif ve en rikkatli olanlarını bir araya ge - tirir. Erkek kardeşin rolü, daha çok babanın; kız kardeşinki, daha ziyade ananın rolüne benzer, Er - kek kardeş tıpkı baba gibi mu - hakemeci ve idrakçidir; fakat, sert ve ciddi, âmir ve mütehak - kim, soğuk ve tecrübe görmüş bir muhekemeci değil. ATLE Erkek ve kız kardeş sevgisi duyguların en lâtif ve rikkatli olanları .. | bir çocukla, bir delikanlı ve ya - Bilâkis, gençliğin, gençlik üze rinde müessir olan mütevazı ve cemilekâr idrak ve muhakemesi - le mücehhez bir o muhakemeci.. | Kanamanın camera kez muhacim bulmak o'makdir. Bundan başka yeni bir sağ açık mubacim de bulmak zaruretin- deyiz. Çünkü Leblebi Mebme- din de artık sağ açıkta muvaf- fak olması mümkün olamıyaca- ğını dün iyice gördük, Bu gen- cin kendi takımında merkez mu- hacım oynadığını düşünmek lâ- zımdır. Dün muhacim hattında kusursuz oynayan bir tek Salâ- hattin vardı. Gerek atılışları, ge- rek şütleri ecnebi takımlarında çok beğendiğimiz ve kendi ara- mızda göremediğimiz oyuncuları hatırlatıyordu. A, Sırı Yarınki maç Yarın Taksim stadında Bul garlarla ikinci maç yapılacaktır. Istanbul - Sofya maçı. Muahaza bu maçın, Türk-Bulgar milli ta- | kımlarının revaş maçı haline kal- bedilmesi de ibtimal dahilinde- dir. Kız kardeşe gelince o da, ana gi- bi şefkatçidir; fakat, bundaki şefkat, ananın ciddi, vesveseli ve âmir şefkati nevinden değildir. | Sen, teklifsiz ve biraz da alaycı bir şefkattir, Erkek ve kız kardeş- ler, ana - babaya karşı biribirle - rinin şefaatçileridir de! Kızla, ana » baba arasında bir anlaşa - mamazlık mı baş gösterdi? Er - kek kardeş, araya girip barıştırır, ebeveynin rızalarını, kızın uysal- lığını temin eder. Erkek kardeş, babanın boşnutsuzluğuna, ananın ıstırabına sebep mi oldu? Bu se - fer, kız kardeş araya girer: Ana- nın ıstırabını azaltmıya, babanın boşnutsuzluğunu gidermiye çalı- sır, kardeşini nadim olmıya, ba - basını oaffetmiye sevkeder. Buraya kadar söylediklerimiz, yaş farkları göz önünde bulun - durulmamak şartile, sahih ve tat- bik: mümkün şeylerdir. Yaşlarda- ki müsavatsızlık, bu münasebet - leri az çok tadil eder. Küçücük hut minimini bir kızla bir hanım kız arasında yukarda izah ettiği- miz, müsavat, itimat ve mahre - miyet gibi münasebetler buluna « maz. Yaş farkları (çoğaldıkça, kardeş sevgisi mevzuundan uzak | İaşarak bir taraftan baba sevgisi» ne, diğer taraftan evlât sevgi ne yaklaşır. Büyük kardeş, küçük kardeşini kendi evlâdı gibi sever. Fakat bir evlât ki ana - baba sağ oldukça maddi've manevi varh ğından mes'ul değildir ve yalnız” himayesile (o mükelleftir. Küçük kardeş, büyüğünü bir baba gibi sever; fakat, korkulmıyan ve hürmet edilmekten ziyade hatırı sayılan bir baba gibi. Bilhassa en büyük kardeştir ki ailede mühim bir rol oynar; bu rol, hemen he- men yarım babalık gibi bir şey - dir. Büyük kardeşin, yaş itibari - le, diğerlerinden farkı arttıkça ailede bir miktar nüfuza mazhar edilmesi muvafık olur, Bu nüfuz, şayet baba ölür de, büyük evlât, ailenin başına geçmiye mecbur kalırsa, baba nüfuz ve salâhiye - tine inkılâp eder. Böyle bir vazi - yet karşısında en büyük kızm, a na rolünü ifa edeceğini ayrıca izah etmiye lüzum görmüyoruz. Bu faslın hatimesi olmak üze- re (Silviye Pellico) nun kardeş sevgisi hakkımdaki güzel sözleri - ni “İnsanların vazifeleri,, ismin » | deki eserinden alarak arzediyo - ruz; “Şefkat ve merhamet itiyatla - rınm çıraklık. devresi aile oca - ğında geçer. Bu devreden istifa - de edemiyen bir kimsenin diğer insanlara karşı müşfik ve rahim davranması mümkün değildir. “Bakınız, şu cümlede ne tavsif olunmaz bir tatlılık var: “Biz ay- ni ananın çocuklarıyız.,, Dünya- ya gelir gelmez sevecek ve tebcil edecek ayni mevzular karşısında kalmak ne tatlıdır. Kardeşler ara- sındaki şu kan birliği, şu itiyat ve tabiat uygunluğu, pek tabii o- larak kuvvetli bir merhamet duy- gusu tevlit eder, Bir merhamet duygusu ki korkune bir benlik hırsı olmadan mahvolmasına im- kân yoktur, (Devamı var) VAKIT Orta Avrupa İçin mütehassıslar Müşterek bir sermaye meselesini düşünüyorlar Cenevre, 4 (A.A) — Stresa konferansında kabul edilen ka rar sureti mucibince Cevevrede toplabmakta olan mutahassıslar için müşterek bir para sermaye- sinin Stresa konferansında tasar- landığı şekilde vücude getirilmesi faydalı olacağını ittifakla tasdik etmişlerdir. Ancak bu mutahassıslar mer- kezi Avrupa hükümetlerinin pa- ra cihetinden vaziyetini tabii bir şekle koymak için sarfedile- cek bu sermaye ile zahireye yeniden kiymet takdiri işine tabsis olunacak sermayenin bir- leşmesine imkân olmadığını gör- | müşlerdir. Çünkü mutahassıslar bu 80- nuncu sermayenin ayrıca vücuda getirilmesi lâzımgeldiği fikrinde bulunmuşlardır. Bundan başka mutahassıslar bu müşterek sermayeye ait teş- kilâtın şimdiden vücuda getiril- mesi ve bu teşkilâta ait esas nizamnamenin yapılması vazife- sini kabul etmek istememişler- dir. Mutahassıslar, bu müşterek sermayeye vücut vermek için lâ- zım gelen para hakkında bir fikir beyan etmekten de imtina etmişlerdir. Çünkü bu mutahassıslar mer- kezi ve şarki Avrupanın. vaziye- tini dözeltecea esaslar kurulma- dıkça müşterek sermaye hak- kında eksiksiz bir plân yapma- nin vaktinden evvel girişilmiş bir iş olacağı mütaleasında bu- lunmuşlardır, Bu şerait içinde müşterek ser- maye meselesinin dünya iktisat konferansında bütün şümul ve ehemmiyetle mevzu bahis olması lâzım gelmektedir. Musolini Italyanlara bol bol nutuklar söylüyor Poma, 4 (A.A) — Başvekil M. Mussolini umumi harpte mak- tul düşenlerin hatırasını tebeil için rekzo'uran abidenin küşat resmini yapmak üzere buraya gelmiştir. Merasimin hitamında M. Mus- solini hükümet konağına giderek konsolosları ve mahalli memur- ları kabul elmiştir. Konak etra- fında biriken dehşetli bir kala- balığın heyecanlı ve hararetli alkışları ile balkona çağrılan M. Mussolini bir nutuk söyliyerek ezcümle İtalya için pek büyük bir tarih olan 1915 senesinin ye- ni İtalya tarihinin mebdei sayıl- mağa lâyik olduğuru; zaferden elde edilen semerelerin bir ara- hk kaybolması abalinin cesaret- sizliğinden ve imansızlığından ile- ti gelmediğini; belki o zaman iptidada bu'unanların ahaliye iti- matsızlığından ileri geldiğini be- yan ettikten sonra Faşist idare- sinin İtalyan ahalisine karşı pa- yansız bir itimat beslediğini ilâ- ve elmistir. Londradaki büyük merkezwe dünyayı dinliyen3000memi Denilebilir ki Londra dünyanın cihan hadisatından her yerden evvel orası haberdar oluyor. O- radan açılan bir ahiza Nevyork borsasını, Kanada ve Avustural- yanın ticari piyasalarını dinliyor; Hındistanda Gandinin bareket- İ lerini adım adım takip ediyor. Kapta altın mâdenlerinde, Afri- kanın hücra çöllerinde, vahşi or- manları civarında bulâsa buna benziyen ticari transit merkezle- rinde tesis edilen mürsileler Losi- dra afakına olan biten bütün vakayii dakikası dakikasına ak- settiriyor. Britanya adalarını çe- viren , denizlerin ,akur ..dalgaları. üzerinde daima , hayaclis , yüklü elektrik mevceleri, öd mü“ hitinin sisli seması altında yığın | yığın ve bir sel halinde boşalıp tekrar biriken malümat ve haber dolu bulutlar vardır. Bugün Londra otuz bir milyon telefon abonesini yekdiğerile ko» vuşturabiliyor. Bu rakam dünya- daki mevcut telefonların yüzde doksanını teşkil eder. Londra Dün yanın Muhabere Merkezi ll Dünyanın beyniLondrat bütün merkezler oraya mutlaka uğraf!. Londrada bütün Bahrımuhitlerin üstünden geçen h8 imdat isaretlerini alan ve3000 memur çalışan bir komisyonu mesaisini bitirmiştir. | Mutabassıslar merkezi Avrupa | her tarafile. konuşuyor. Bütün | Bütün | dünya telefonlarının telli ve tel: | siz olarak birbirlerile konuşacak» ları şüphesizdir. Uzak mesafele- sre kablolar tesisi külliyetli mas- rafları mucp olduğundan İngiliz mübendisleri Fantom devrelerin- den istifade etmiye başlamıştır. Yeni sistemde yapılacak müb- dileler sayesinde telli bir telefon telsiz bir telefonla bilavasıta il- lisak peyda edebilecektir. Avrupa ile Amerika ve diğer memleketleri yekdiğerine bağlı yacak tahtelbahir telefon kablo inşası içir İngilizler Londrada King Viktorya caddesinde dün- yanın bütün mubaberesini temin etmek maksadile Faradi namına izafeten son derece hassas ve fevkalâde muazzam bir istasyon inşa etmektedirler. Eununla be raber mezkür İslasyon inşasına başlanmadan evvel de doğrudan doğruya Sidney, Los Ancelos, Kap, Yeni Zellanda, Roma ve Eocnes Ayros gibi uzak mabal- lerle güzelce görüşmekte : idiler. İngilizler bu hususla faaliyetle- rini .daba ileriye götürerek bütün dünyayı baştan başa ve bilâva- sıla olomatik olarak ahizeyi kal- dırır kaldırmaz görüşlürecekleri- ce kanidirler. Yalnız bunun bey- pelmilel kabul edilerek bir usul ve nizâma konulması bir zaman meselesidir, $ Teşi mek ; kk «ğe Bundan mada Londra lg” muhaberatında da dünya "| umumi bir deniz olmuştur. © men hemen bütün kâinatın *X grafları Sen marten legrâ rayma uğrar. Orada gece, düz durmadan dinlenmede” bin memur çalışır. Telgraf masalarının uzu birkaç kilo metreyi bulur. kaza, bir tehlike, bir ihtilâl yangın, bir fe'âket velhasıl bur eden fevkalâde hadi derhal haberdar olarak hük kuvvetlerini tahrik etmek “Xİ her yere cihazlar konmuş! hepsi oraya bağlıdır. Mes* Maden ocaklarında - vuk kazüyi saniye geçmeksizin “ grafane haber alır. Oraya vasıtaları gönderilmesi bemen icabına tevessül eder “ da en son sistem makineler cuttur. Telgraflar makinelerden # ler üzerinde yazılı olarak ç Mühim havadisler derhal b cihana dünyanın en kut istasyonu olan (Ragby) isti pu Vasıtasile verilir. Açık dö! N lerde seyahat eden transal vapurları bu bavadisi yo'culğğ! verir. Keza fırtınaya ! büyük vapurların S O, S, ii işaretini en evvel Ragby # yonu alır. Meseleyi süratle riye mebafiline te'efonla ! rir. Diğer bir kuvvetli istâ! Sanalbans istasyonu uğramayıp da geçmek haberleri havada me kalar ve Londraya bi mah Hülâsa Londra bugün çap nın cümicei asabiyesine yeti dilmiş” bir dimağ mah Gi dir. Bütün cihân ri dimaga intikal eder. mr me Bir Rus ressam). . a banknot takli yi i hte Berlin, 4 (A A.)— Sa ig İli giliz ve Amerikan bankn©i yapmakla zan altına e ressamlarından Minasojef ) buçuk sene kürek cez9 h küm edilmiştir. par ver yi lar hakkında 2 sene ki sile 9 ay arasında tehalif cezalar hükmedilmiştir Maznunlardan biri be” rarı aimıştır. gi B | «| N t . . | ilik,

Bu sayıdan diğer sayfalar: