9 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

9 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sa; Harikulâde Aşk ve Macera Romanı —M— a No.24 Kadınlara Hâkim GA elele fn Merkez memuru, müdireyi din- ledi. Sonra matmazel Luizin ifa - desini aldı. Matmazel Luiz göz yaşları içinde, Jeneviyevin ne ka- dar uslu bir kız olduğunu anlatı -| yordu. Merkez memuru sordu: — Öğle yemeğinde beraber ol- duğunuzu söylüyordunuz. Kızda hiçbir fevkalâdelik © görmediniz mi? Hiç hususi bir (o şeyden filân bahsetmedi mi?. — Hayır efendim. Her zaman- ki gibiydi. Imtihanlardan bahöet- tik. Merkez memuru düşünüyordu. Nibayet: — Demek ip ucu olarak elimiz- de bir sey yok. Kızcağız ortadan uçtu deseni - ze! Müdire, Jeneviyev şehadette bulunuyordu. — Bütün talebelerimden en sa- kini, en çalışkanı o idi. Nümune olarak ötekilere hep onu gösterir- dim. Bu itibarla ilkönce akirma.. gelecek.. (Müdire kelimeleri arı - yordu)... Akla gelecek.. Münase - betsiz bir hâdiseyi bertaraf etmek lâzımdır. Bir o melek gibi kızdı. Kendisinin önünde en küçük tel - mihlerde bulunulsa kıpkırmızı ke- silirdi. — Güzel miydi?. — Evet efendim.. Çok güzeldi hatta.. bir melek gibi dedim ya.. Merkez memuru başını kaşıyor- du: — O halde.. dedi.. fena. fena.. — Ne fenası efendim.. hakkmda — Sakm bu kızı da, Darülbe-| dayiden Selma Hanımla, sefir M., de Tonganm karısını kaçıran ve bir türlü kim olduklarını öğrene - mediğimiz esrarengiz adamlar ka- © çirmiş olmasınlar diye korkuyo - rum. Bu esrarengiz adamlar, Al- © manyada bir sinema yıldızını, İn- - gilterede Mis Root isminde birisi- © ni, ltalyada... Merkez memuru bir inilti duya- k. rak sözünü kesti, Matmazel Luiz, i sandalyesinden aşağı doğru kayı - yordu, bayılmak üzereydi. Hemen © biraz kolonya getirterek koklattı- — lar. Zavallı kız: — Ne feci.. ne feci, diye mirıl- danıyordu, bu kadar temiz, masum : öl Alçaklar.. Ne feci. Ne | vak etmek ü İtalya hükümeti Artık orada yapacak işleri kal- -mamıştı. Kalkıp mektebe döndü - ler. » $ ş Ertesi sabah polis müdüriyetin- — “den sivil bir memur Jandark kız mektebine müracaat etmişti. Mü- © dür kendisini kabul etti. Acaba « kız bulunmuş muydu? O Hayır. © Memur sadece kız hakkında ma - lâmat, kabil olduğu takdirde bir de resmini almıya gelmiştir. Bu memur Lütfiydi. © — Lâtfi müdirenin verdiği izaha - ti dinledi. Sonra, sordu: © — Matmazelin sizde hiç bir © resmini falân bulamaz mıyız aca - “ba. Müdire birân dünşündü. Son - © ra, birdenbire aklına gelmiş gibi: : — Var, dedi, amma bir grup içinde. ” yi Kalktı, O yazıhanesinden bir çekmece açtı, Büyük bir kartona © yapıştırılmış bir fotoğrafı uzattı. - - Hangisi Madam. — İşte şu... Benim sol tarafım - dan ikinci. — Çok güzel kız... — Evet.. — Müsaade ederseniz bu fo - toğrafı sizden alacağım, Matma - zel Jeneviyev'in başım büyüktü. | rüp kopya edeceğim. Sonra size iade ederim, İ — Hay hay efendim.. — Size bir şey daha soracağım efendim. Arkadaşları arasında Matmazel ile geçinemiyen hiç kimse var mıydı? — Hayır efendim... Herkesle iyi geçinirdi. — Muallimler arasında? — Hayır.. — Müzakereci?... Hani ya Ve - faya kendisile beraber giden Mat- mazel?.. — Matmazel Luiz mi? Jenevi- yev için bayılırdı. En tercih etti- ği talebe oydu. Zavallı kız, bu meseleden o kadar müteessir oldu ki, hastalandı, yatıyor... Bilâkis.. Müdire sustu. (Ayıp) der gibi! bir. harekette bulundu. (Fakat Lütfi sualini tekrar etti: — Kendisini göremez miyim?. — Şey... Yani yatıyor da.. Bil - mem ki, nasıl olur? Lütfi cevap verdi: — Doktorlar, papaslar ve polis- ler için, bu gibi teşrifatm ve hâ- diselerin ehemmiyeti yoktur.. — Hakkımız var efendim.. Hak- kınız var... Lütfen beni takip edi- niz. Sizi onun yanına götüreyim. Lütfi, dudaklarında müstehzi bir tebessüm, müdirenin peşine takıldı. (Devamı var) Avrupada Cihanın iktisadi kalkınması için i yapılan müzakere VASHINGTON, 8 (A.A.) — İtalya sefirinin hariciye nezaretini ziyaretinden sonra Amerika hükü metinin İtalyanm yakında icra e - dilecek iktisadi müzakerelere işti « erkânından birisini göndermesi ar. zusunu izhar etmiş olduğu işrap &- dilmiştir. VASHIİNGTON, 8 (A.A) — Fransa, İtalya ve Almanya hükü - metleri reisleri “Cihan iktisadiya- tmm kalkınmasını temin için mü - zakeratta bulunmağa,, davet edil - mişlerdir. Bu davetler, mezkür hükümet - ler sefirlerine şifahen yapılmış ve her birine hükümet reisleri bizzat gelmedikleri takdirde hükümet er- kânından diğer bir zatın gelebile- ceği ilâve olunmuştur. Aksi takdir de, müzakereler diplomasi yolu ile yapılacaktır, VASHINGTON, 8 (A.A.) — Amerika, cihan iktisat konferansı- na müteallik olarak yapılacak ilk müzakerelere iştirak arzusunda bu İnan ve Vashington hükümetin - ce tanmmış olan diğer hükümet - ler murahhaslarmı da kabul etme- ğe hazırdır. Resmi bir membadan öğrenildi - 650 bin lira Sermaye neden işe yaramıyor ? İ (Baş tarafı 1 inci sayıfadndır) | sünden bahsedelim: Mecidiye te- pesinde kurlan likör fabrikası için | (400,000) lira sabit sermaye kon- muştur. Bundan başka (150,000) Jira da işletme sermayesi verilmiş» tir. Bu suretle altı yüz elli bin Jira- lık bir sermaye ile açılan fabrika senede (300,000) - (400,000) lit- ve likör çıkarabilir. Halbuki mem- İeketimizde bugün likör sarfiyatı- nın yekünu (25,000 - 30,000) lit - reden fazla değildir. Onun için fabrikanın tesisinden sonra bir se- ne içinde yapılan likörden pek azı sarfolunabilmiştir. Bugünkü hal | de Fabrikada yalnız vişne likörün- den (120,000) litre stok bekle - mektedir. Vişne likörünün mem - leketimizdeki sarfiyatı yekünu beş bin litreyi geçmemekte oldu - ğuna göre bu stokun elden çıkma» sı için yirmi, yirmi beş sene bekle-| mek İâzmm gelecektir. Müskirat idaresinin (931) senesi bilânço «| — Kendisini göremez miyim?..| sunda likörden temin edilen satış | kârının safi hasılât yekünuna nis - petl& miktarı dört yüzde bir dere- cesindedir. Yapılan hesaplara göre bu li - körlerin ispirtosu İnhisar idaresin- den verilerek hususi âmillere yap- tırılmış olsaydı idarenin menfaati daha çok fazla olacağı, çünkü o vakit beş, altı yüz bin liralık bir sermaye nümasız olarak bağ - lanıp kalmıyacağı o anlaşılmıştır. Bu işin fazla memur kullanmağa mecbur etmek suretiyle idareyi iş- gal etmesi meselesi de ayrıdır. Bundan başka likörde nazarı dikkate alınacak bir cihet te ihti - yaçtan çok fazla çeşit yapılması - dır. Meselâ bugün inhisar likörle- rinin tam yirmi bir türlü cinsi var» | dır. Bu cinslerden her biri için ay- Tı, ayrı tesisat icap etmekte, bu da | idarenin külfetini o nispette art - tırmaktadır. Rivayete göre İnhisar idaresi» | nin likör fabrikasını memleket ih- tiyacmdan çok fazla bir derecede geniş yapması Türk Jikörlerini Balkanlarda sarfetmek hesabı ü- zerine kurmuştur. Fakat anlaşılı- yor ki evdeki pazar çarşıya uyma- mış, yapılan likörlerin binde biri bile Balkan memleketlerine ihraç edilememiştir. İlâve edelim ki İnhisar likörle- ri hakikaten güzeldir. Nefistir. Fakat likörlerin nefaseti yukarı - da izah ettiğimiz hesapsızlığı ma- zur gösterebilir mi? Acaba bizim akıl erdiremediğimiz bu hesapsız” ! lik kimlerin ne gibi hesapları ile yapılmıştır, bu nokta alâkadarlar- dan sorulabilir mi? | i o (Türk şarapçılığı hakkındaki | hesapsızlığı da yarın yazacağız. | | kereler, umumi konferans şeklin - de yapılmayıp her devletle ayrı ay rı yapılacaktır. | Proğramın ana hatları, gümrü' manialarının indirilmesi, mali ve ! nakdi hususlara ait tahditlerin a - i zaltılması olacaktır. Burada harp borçları meseles” şimdiki vaziyetin âmillerinden bi ri olarak telâkki edilmektedir. M. Rozveltin evelden zemin te- mizlenip hazırlanmadığı takdirde Londrada muhtelit komitelerde ay | Bunda son snufm grup halinde) ğine göre, konferans proğrammın | larca boş yere müzakerelerle vakit çektirilmiş »esmi vardı. sordu: Lütfi| ana hatları bu müzakereler esna - | geçirileceği fikrinde bulunduğu sIsmda ileri sürülecektir. Bu müza - | söylenmektedir. Bir mahalle çapkını i Dağda imişiz gibi bir kızi 3 “ “, İ Bayramdan bir gün evel Edirne kapı haricinde bir köşkte oturan avukat Tahsin Beyin genç kızı ka- çırılmıştır. Bu kız kaçırma hâdise- si şöyle olmuştur: Tahsin Beyin 15 yaşındaki kı- zını kaçıranlar Arnavut Ramazan | ile kardeşleri Recep, Bekirdir. Bun lar Tahsin Beyin köşkü yanındaki ahırı tutmaktadırlar. Ramazan, Tahsin Beyin genç kızına karşı şiddetli bir alâka duymuş, bunu bir türlü gösterememiştir. Ramazan son günlerde nihayet genç kızı kaçırmıya karar vermiş- tir. Bu fikrinden kardeşlerini de haberdar eden Ramazan en mü - İ nasip gün olarak arife gününü bul- | muş, tedbirleri almıştır. Ramazan, yeğeni Bahtiyara da meseleyi açmış ve elli liraya kira - ladığı şoför Hüseyin Hüsnünün otomobiline atlıyarak köşke gel- mişlerdir. Ramazan, Tahsin Beyin evden çıktığını “gördükten sonra hemen plânını tatbike karar ver - miş ve köşkün dış kapısını çalmış- tır, Kapıyı, Ramazanm kaçırmak istediği genç kız açmış; — Ne istiyorsunuz? diye sor - muştur. Ramazan hemen atılmış;- — Küçük hanım, bize mahke - meden bir celp geldi okuyamadık. Lâtfen şu kâğıdı bir okuyuverin, Genç kız, kâğıdı almak üzere e İlini uzatmış, bu sırada Ramazan ile Bahtiyar birdenbire kızın üze - rine atılmış, bileklerinden yakala - kapıp kaçırdı Fakat jandarma hem kaçıranları, hem kızı buldu i ufak bir sorgu neticesinde Rams zan ile kızın bir evde bulundukla” rını öğrenmişlerdir. Bu eve girilmiş, Ramazan yak" lanmış genç kız da annesine tes" lim edilmiştir. ğ Şoför ile Ramazanm yeğeni Bah tiyar köyde bulunamamışlar, bi i Kü kaçırılan Tahsin B. kaç saat sonra ele geçmişlerdir. © Ramazan kızı evlenmek için K çırdığını, başka bir maksat gütm” diğini söylemiştir. i Aksarayda uzun müddet sulh hâkimliği yapmış olan Tahsin Bet diyor ki: “Kızımın kaçırıldığı gün evdöf erken çıkmıştım. Evde refika hemşirem, kızım, uşağım Hüseyi ve lâğamı tamir eden Leonida vaf” dı. Yazihanem o Tahtakalededif Öğleye doğru yazihaneme sidiydi dum. Menaşe hanının Kapıcı# ! kızı kurtarmıya çalışmanın tehli mıştır, Genç kız yakalanmca ba - Yusufa Katırcı oğlu hanının önü! | #ırmış, Tahsin Beyin uşağı Hüse - | de rast geldim. A yin yetişmiş, efendisinin kızmı kur) — Efendim, sizin uşak Hüseyi” tarmak istemiştir. Bu hal karşısın-! hana geldi. Evde bir seyler olmuf da Ramazan ile Bahtiyar tabanca - | hemen otomobille eve gelsin, di larma sarılmışlar, Hüseyini tehdit rek gitti. dedi. etmişlerdir. İ Osırada aklıma birçok fena Silâhları görünce Hüseyin genç iler geldi. Bir otomobile atlıya' “İeve gittim. Hemişirem ağlıyı i keli olacağını anlamış geri çekil -| bana Arnavut Ramazanla arks miştir. Bu çekilişi fırsat bilen Ra -| daşlarının kızımı kaçırdıklarımı mazan ile Bahtiyar, şoför Hüseyin | ber verdi. Karakola koştum. Jan” Hüsnünün de yardımile genç kızı | darmalar takibe gitmişlerdi. Ar# otomobile atmışlar ve Pirinççi kö-| dan beş saat geçmeden kızım yüne doğru kaçmışlardır. Tahsin | annesi sihhatte olarak geldile” Beyin uşağı Hüseyin ve genç kı - | namusumu kurtaran Rami jandı zın bir müddet sonra vakadan ha - | ma karakol kumandanı Hafız £ berdar olan annesi Rami jandarma | fendi ile zabıta memurlarma mi” Ramazan ile Bahtiyar ve çel karakol kumandanma ve Eyüp | nettarım., merkezine koşmuşlar, genç kızın d kaçırıldığını haber vermişlerdir. -! Hüseyin Hüsnü tevkif edilmişl€ Bu haber üzerine jandarma ve dir. > polisler otomobilin gittiği istika »| metle takibe koyulmuşlar ve yolda e rast geldikleri arabacı ve yolcula - İ İZMIR,8 (Hususi) — Apollii ra sora sora otomobilin Pirinççi| takımile Altay takımları arası köyüne gittiğini öğrenmişlerdir.| yapılan maçta Altay 2 — 1 gel i Jandarmalar köye varmışlar ve' gelmiştir. HATIRALAR VESİKALARİ Gazelemizde ilâve olarak ol Altay galip yucularımıza verdiğimiz, Ce! l n Paşanın hatırası üzerine h. nan tetkikler kitap halinde gık" HER kitapçıda BULUNUM FIYATI: 60 KURU;

Bu sayıdan diğer sayfalar: