25 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

25 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bİ cğua neden vene zaman meme vermeliyiz 1, bu isin başa- en mühimlerin- umdan evvel, ana müm Gl a a kontrolu altında Mide bir halde <miyote daha Kina e im nokta de n doyurma vasıtası Yen iy a alümdur. Çocuk büyü- amala iYettir. Onu büyütecek da ona göre seçilmesi | San yal Yi bir besleme yolu ço- maz, belki Pm ia olmasına ya- ler bu sayede yavrunun a, EİT lar mukavemeti ar- Mabiği, (Sa erini daha iyi taşı- Vini ğlam dimağ sağlam e ik Malaya süt ço- ye sözü meşhurdur. adi, nda en büyük iş ster. Bir Türk hanımı > sade bir halef değil, <d bir kudret yetiştirmekle vE 1 #üphesizdir. Yal- tesirleri ananelerin ck den emmi iz. ne da İme sığına- ii et edenlere, çocu- ni ##Ygi fazl "undan; sirf nir sütü ile Yüzde ni KiM se değildir. Gecti himmi 1) erdiğimiz. bugünlerde ahsin bir iki noktasına tik yi İstiyoruz, i $9cuğun en iyi gıda- ana ! sütüdür, Zaten her di yavrusunu Her hangi bir ıstı U emziremiyenler Yvan (inek, keçi, ko le e İlk cla am lenecektir. Fa- makin ağ rağ suretle devam bu Yavry Eğer israr olu- ptdaz olur, kiloları artık , Renkleri, iştihaları yer've pörsür. A- Gi de bir gayri ta- tana karnında SE tiye be, ağam bu ihtiyat tmdan da ekleme- annelerin yavru daha fazladır. yardım is- m yümesini ve hasta- ER edici ie Mukavemetli olması» in Yati maddeler o- kola,» sütü ile besle- kolay tedarik ederler. hazırlamaktır. Bu! inme tarzıdır. Gıda-| fazla muhitinin Mamafih zaif, hastalıklı ana sütü emen çocuklarda da vitaminsizlik (avitaminose) hastalıkları görül- müştür. Şu halde çocuğunu emzi-| ren annenin sağlâm olması ve vi- tamini bol, fazla yemesi lâzıbdır. Hayvan sütlerinde ise, muhafa- za ve takım usulleri tesirile vita- minler çok azalırlar. Bunlarla bes- lenen çocuklarda bir müddet son» | ra, ihtiyat bitince vitamin ihtiyacı | başlar; verilmezse hastalık hazır- dır. Tabiatin tetkiki de sütten başka gıdaların lüzumunu anlatır, Süt dişlerinin görünmesi, yani artık ha- zım guddelerinde başlıyan deği- şikler, çocuğun daima emmek de- ğil, belki bundan sonra çiynemek te istediğinin bir nişanesi değilmi- dir. Çocuğa noksanlarmı tamam- layıcı mamaları mümkün olduğu kadar erken vermek onu bir an ev- vel yokluktan kurtarır. Fakat bun- da da ifratlar görülüyor. Sütünün azlığından bahsederek yavrusuna, daha ilk haftalarda, a- rorot yediren annelerimiz yok de-| ildir. Çok şişman çocuğun mu- hakkak çok sağlâm olması icap etmediğini bilmek lâzımdır. Böyle ilk günlerde hazmedemiyeceği gır daları alan çocukların mide ve barsakları bozulur. Kay ve ishaller görülür. Bu haller de entanlara yol açar, Kemik hastalığının tekevvü- nünde barsak bozuklukları ve faz- la yedirmenin de hissesi vardır. Şu halde mecbur olmadıkça beşin- ci aydan evvel mamalara başlanıl- mamalıdır. Mama seçerken uzviyetin ihti- | » | yaçlarını düşünmek mecburiyetin- deyiz. Bazı annelerin yaptığı gibi bir çeşitli gıda, meselâ sade nişas- ta; vermek iyiliği nispetinde fe- nalık ta verebilir. Gıda tayininde yalnız sarfiyatı ve muayyen mad- delerin karşılıklı nisbetlerini dü- şünmek kâfi değildir. Çeşitli bir mamanın hem çocuğu bıktırma- mak, hem de muhtelif gıda mad- delerinden mahrumiyet ihtimalle- rini azaltmak gibi faideleri vardır. İlk yaş mamaları unlu bulamaçlar, çorbalar, sebze ezmeleri, et suyu, yumurta sarısı gibi gıdaların muh- telif şekilde hazırlanmasından te- şekkül eder. Vitaminler için de; lüzumuna göre, limon portakal, ta. ze üzüm, domates, tereyağ, yumur- ta sarısı ve balık yağından istifa- de ederiz. Vereceğimiz ilk mama | nm katı ve çok koyu olmaması lâ- zımdır. İyi bir tarzda hazırlanma- yan gıdayı çocuk alamaz, tükürür, yerse de hazımsızlık gösterir. Mamaların miktarında, ilk gün- lede, ihtiyatlı davranmak, severek alınsa bile fazla verilmiyerek ted- ricen alıştırmak muvafıktır. Zira yabancı şeylere hassas olan çocuk uzviyetinde bir aksülamel husule gelebilir. Birdenbire verilecek faz- la sellülozlu gıdalar da barsakla- ri bozar, bu sebepten daha sonra-| ya bırakmalıdır. Sebze (fasulye, | bezelye, nohut...) unları azot ve maadinden zengindirler. Bunlara (nebati etler) denebilir. Fazla mu- gaddi olmalarına rağmen ilk yaş- taki çocuklara iyi gelmez, hazım- ları güçtür, Mamaların tatl veya tuzlu veril: mesinde çocuğun zevkine hizmet olunabilir, Mamafih tuzlular, yav- ruyu tabit gıdaya çabuk hazırla- yacağı cihetle, tercih olunmalıdır. besleyici yemekleri ! Fransa ve Sulh Bütün milletlere elini uzatmak istiyorlar PARİS, 24(A. A.) — Havas ajansından: M. Daladye, dün O - range'da söylemiş olduğu bir nut- kun başlangıcında bütün cümhuri- yetçilerin ve bütün içtimai ıslahat taraftarlarının falaiyet ve icraat günü azimkârane ( birleşmeleri lüzumunda şiddetle ısrar etmiştir. Mumaileyh, nutkunun sonunda bu davetini tekrar etmiş ve demiş İ tir ki: Fransa için buhran, dahili pi - yasasmın oldukça mahsus olan darlaşmasından ziyade ihracatı» nın eksilmesinden ileri gelmekte - dir. Memleket, milletlerin beraber. ce çalışmalarının kıymetini daha iyi ölçmektedir. Fakat, parlâmen- to dağılmadan evvel muhtelif iç - timai kanunlar projelerini kabul etmek icap eder. M. Daladye, bu projeleri say - mıştır, Mumaileyh, tasarrufun hi- mayesini temine azmetmiş oldu * ğunu ilâve eylemiştir. Şurası kayde şayandır ki M. Blum, bir salonda söylemiş oldu - ğu bir nutukta radikalizm hakiki vazifesine sadık kalarak içtimai ıslahat yaptığı takdirde demokra- sinin bütün canlı kuvvetlerini be- raberinde sürükliyeceğini ve 808 - yalistlerin de müzaheretten geri durmıyacaklarını söylemiştir. M. Daladye, Oranj'da ikinci bir hitabe söylemiştir. Mumaileyh, bu hitabesinde Fransanın sulhü iste - mekte ve siyasi rejimleri ne olur - sa olsun bütün milletlere halisane elini uzatmakta — olduğunu, fakat hiçbir zaman cebir ve şiddet kar- şısında boyun eğmiyeceğini, sen * yörlerle esirler arasında değil mü- savi milletler arasında tesis edile- cek sulhü arzu etmekte bulundu - İ ğunu sövlemistir. Iki kadın öldüren bir kadının deliliği FENİKS, (Arizona) 24 (A. A.) Dostlarından iki kadını öldürmüş olan ve idam edilmesine karar ve- rilmiş bulunan Madam Ruth Jud- dun deli olduğu akliye mütehassı- sı doktorlar tarafından beyan e - dilmiştir. Kendisi bir şifahaneye kapatılacaktır. > Verilecek her mama, alışıldık» tan sonra bir meme veya emzik yerine geçecektir. Bu suretle ted- | ricen çocuk, daha beşinci aydan itibaren, memeden kesilmeğe baş- lar. On, on ikinci ayda da tama- men ayrılır. Yaşma gelmiş çocu- ğun dişleri çoğalmış ve hazım fili i daha ilerlemiş olduğundan, mama ları daha tenevvü ettirilebilir. Mama seçerken parlak isimlere aldanılmamalıdır. Yerli unları mızdan da pek âlâ istifade edebi» liriz. Avrupa unlarının büyük bir rüchanlığı yoktur. İlk yaştaki çocuk beslenmesi şüphesiz kolay bir iş değildir. Biz İ burada yalnız mama verilmesinde- ki bir iki esasa temas etmek iste- dik. Bunlarm hepsinin bir makale- İ ye sığamayacağı aşikârdır. Zaten gıdanın ilâve veya azaltılmasında çocuğun sıhhi vaziyeti hakim ola- caktır, Yavrusunu seven anneler muhitinin sözlerinden ziyade ço- cuk bakım evlerinin, veya hasta- neler çocuk polikliniklerinin tav - siyelerine itimat ederek noksan- larını tamamlarlar. Bu ayni za- manda bir memleket işi ve vazife sidir. Çünkü bilerek attığımız a- dımlarla çocuk ölümünü azalta- cak ve zafere kavuşacağız. Dr. Sezai Bedreddin Aşk neler yaptırmaz ! Kayserin torunu avam- dan bir kızla evleniyor Hakkından da vaz geçiyor. Hüküm- darlık taraftarları ne derlerse desinler.. Sabık Kayserin ailesine men- sup olmak deolayısile 63,000,000 Almanın başına geçmesi muhte- mel olan bir Alman prensi, bütün haklarından feragat etmiş bulu- nuyor, Onun bu feragatinde tari- hi bir mahiyet vardır. Sebep, aşktır. Hâdisenin kahramanı Prusyalı prens Vilhemdir. Kendisi sabık Kayserin en çok sevdiği torunu- dur. Prensin sevdiği kız, Froplo- yen Dorothea'dır. Bir kaç gün evvel bu iki genç! birbirlerini sevdiklerini ilân et- mişler ve Kayserin muvafaketini de almadan yakında evlenecekle- rini söylemişlerdir. Londra gazetelerinin muharrir» | lerinden biri hâdiseyi tahkik için her ikisi le konuşmuş, prens $u sözleri söylemiştir: “Almanyadaki Krallık taraftar» | larının, avmadan bir kadınla ev- lenmemden müteessir olduklarını | haber aldım. Fakat bu teessür üze- rimde tesir icra etmedi.,, Diğer taraftan Dorothea Frob- loyen şu sözleri söylemiştir: “ Prensle nişanlanmış o bulunu- yoruz. Benim bütün bildiğim bun- dan ibarettir. İkimiz de birbirimi zi sevmekteyiz!,, Gazete muharriri ile Dorolhea Frobloyen arasında telefonla şu muhvaere geçmiştir: — Prens size ne vakit talip ol» du?. Frobloyen güldü. Tekrar sordum: -— Maksadım bilfiil size ne va» kit talip olduğunu anlamaktır. — Maksadımızı anladım. Fakat biz nişanlandığımızı nihayet ilân! etmiş bulunyoruz. Hakikatte bir-| mıyacaktır. birimizi çoktan tanıyoruz ve yedi | seneden beri birbirimizi seviyoruz. Prens Bonn şehrine talebe olarak gelmişti. O zamandan beri tanışı- yoruz. Kendisi evimize gelir, bizi sık sık ziyaret ederdi. Dostluğu” . | düşmektedir. muz bu suretle başlıyarak inkişaf etmiş, nihayet birbirimizi sevdiği- mizi anlamıştık. — Nişanlandığınızı nasıl ilân ettiniz?. — Herkes gigi biz de bunu ken- dimiz ilân ettik. — Kayser Vilhemin müsaadesi- ni istediniz mi? — Bilmiyorum ve Kayser hak- kında hiç bir şeyden haberim yok- İ tur. Esas itibarile harpten sonra i her şey değişmiş gibidir. Onun i- çin biz kimsenin müsaadesini al- madan evlenebiliriz. Siz Hitlerin beyannamesini okumadınız mı? — Okudum. — O halde biz de ancak yeni, genç Almanyanın mefküreleri için çalışmak istiyoruz. Biz Almanlar hep akrabayız. Hep birbirimizi- niz. Almanyanın bütün gençleri bizim evlenmemizi sevinçle karşı- layacaklardır. — Almanyanın tekrar krallığa dönmesi ihtimalini düşünmediniz mi? Düşündünüzse neye karar ver diniz?. — Bu meseleyi kat'iyen düşün- medik. Biz yalnız Almanyayı dü- şünüyoruz. Yapacağımız iş, el ele vererek Almanya için çalışmak- tır. — Fakat kralık döndüğü tak- dirde İmparatoriçe olmayı hiç mi aklınızdan geçirmediniz? — Bunun aklıma gelip gelme- mesile nişanlandığımızı ilân etme- miz arasında hiç bir münasebet yok ki. Bundan başka biz bu sıra- da, bu mesle ile pek te alâkadar olmıyoruz?. Dorothea Frobloyen'den sonra Prens Vilhem telefon başına gel- miş, onunla gazete muharriri aras sında şu muhavere geçmiştir: — Monarsisiler nişanlanmanızı nasıl telâkki ettiler? — Meonarşistlerin bu hâdiseyi nasıl telâkki ettiklerini bilmiyo- rum, Fakat genç dostlarımızın ve arkadaşlarımızın hepsi sevindiler. — Pederiniz burada değil. Ro- madadır. Kendisine yazdım, fakat henüz cevap almadım. — Ne diyeceğini tahmin edi- yorsunuz? — Bilmem. -- Büyük babanız sabık Kayser hâdiseyi acaba nasıl karşılaya" cak? . — Onuda bilmiyorum.. — Şayet müsaade etmezse?.. — Müsaade etse de, etmese de evleneceğim! — Ne zaman? — Bir kaç hafta sonra.. — Nerede oturacaksınız? — Çiftliğimde. Prennte gülmüştü. Yeni Almanyanın asılzadeleri hiç şüphesiz eskileri gibi değil, Onlarda değiştiler. Fakat eski ka- falı Almanlara dünyanın değişti- ğini anlatmak her halde kolay ol- Yumurta ucuzluğu Yumurta piyasası gün geçtikçe İhracatın azalması, Anadoludan fazla yumurta gelme- si bu ucuzluğun belli başlı sebep- lerindendir. Emmi Randevu evleri Polis tarafından yeniden ran devu evleri ittihaz edilen dokuz evle üç otel kapatılmıştır, Bu ev- lerde bulunan kadınlardan çoğu | muayeneye gönderilmişlerdir. emil Avrupa trenleri Mayıstan itibaren Avrupa eks» presinin geliş ve gidiş saatleri de ğişecektir. Ekspres (o sabahleyin 7,45 te gelecek, akşam 9,5 ta he reket edecektir. z ei Zimmetine 700 bin li geçiren veznedar Düyunu umumiyede eski para lardan 726,137 lira zimmetine ge- çiren ve muhakemesi Ankarada yapılmakta olan veznedar (o Teo- dormeri için dün ağır cezada Mor- liyan, Loriyon, Yani isminde ei üç kasadarm istinabeleri yapıl" muşta. j İstinabe evrakı Ankaraya sön- derilezektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: