4 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

4 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

erim Büyük Romalı 4 8 Mayıs 1933 wi, yn vaziyeti görmedin Nâ- #mezsin. Bu nikâhm kıyıl l Mk işin geri kalması için| yin bir an evvel ölme-! Sen dan Bakalım, bir fırsat bulur - im, çok meşgulüm. “Sette bir fırsat bulursun. Ni İt avdet edebileceksin?. — ç vdak büktü: Man m maahaza ne za - İçbir yap, > Beleyim, İstanbulla — yok.. kimsesizim. Mu?, gı arm, ahbapların yok z Marka de elbette evlenirsin. Yakın değij İde evleneceğim gün 2m üye de servetim. Bildir, aç Mi hami için servet meselesi- deniy,, “fendi.. Şimdilik müsaa- tn güle Nâsır,. “İS ayrıldı, b he ayak samimi düşünüyor - İ dey de gidip onu gö - i Ony hude yere üzülecekti. Bakü, kendisini sevdirmesinin etmeleri mıydı artık!... ona, ev- Buna e yvamcak mnydı?.. lan ayr En muydu? Se- ra etmiyordu. Ese- 8 yoktu. Kin » böyle düşünürken, Şa- gelmişti. enleri çık - tg, — Sag; sokak ka da TA Şadiye H pısını açtı, servet meselesi de - çe siz di, merdiy, Bğrizad efendim, haber fendi sokağa çı - KİMSESİZ adiye, Muhsin Beyden ka -| nizi söylemiştiniz.. O zaman bana istemiyor. | öyle uzak görünüyor ki.. beni, gözleri sevinçle parla - | meşguliyetiniz arasında hatırla - kn liyorduk.. Olmadı, nikâh! Sıktı, “eren başka bir mesele di a. İ di dı ar reddediyor, Çe! : vi N Demek Sadiye hanım parayı | dr ye f — Hayır, almak i i 1 im, para vi isme vi ; cak, gr isidir. Bakalım, ne yapa - Yecek pin vedaa gitmi -| İluyum. hanmefendi.. Ne ar -| 25, hiç lüzum | fendi bura - | ü.| yükadaya giderek, bu noktadan AA * Tefrika A: 26 Nâzım Bey | Mevkuf şair aley- hine sinema sahibi de bir dava açtı Eski Istanbul mebusu, Serasker Rıza Paşazade Süreyya Paşa tara- fından şair Nazım Hikmet Bey Aleyhine bir dava açılmıştır. Süreyya Paşa, Nazım Hikmet Beyin en son çıkan “ Gece gelen! | telgraf,, isimli kitabındaki bir şiir de, şeref ve haysiyetini kesredici | bazı satırlar bulunduğu noktasın- dan, davacıdır. Müddei umumilik, istidayı İs - tanbul üçüncü ceza mahkemesine göndermiştir. Önümüzdeki hafta içinde muhakemeye başlanılması muhtemeldir. Daha önce, “Gece gelen telgraf, | isimli kitaptan dolayı Nazım Hik- | met Bey aleyhine komünisliğe teş- vik edici meşriyatta bulunduğu kay dile takibat yapılmış, kitap top * lattırılmıştı. Bu husustaki davadan | dolayı muhakemeye de mayıs so -| i munda İstanbul ağır ceza mahke - | mesinde başlanacaktır. Nakleden: Selâmi izzet — Yarın.. — Yarın öyle mi?.. Şadiye ürperdi. Nâsır farkına vardı. Gene gözüne nikâh halka - sı ilişti. | — Evet, hatırladım. Gideceği- dığınız için çok teşekkür ederim. — Eğer rahatsız etmiyeceğimi bilseydim, daha erken gelirdim. Heyecanını belli etmemek için öyle sert konuşuyordu ki, sesi dik çıkıyordu. — Sizin gibi bir arkadaş beni rahatsız eder mi? Eğer gelmesey- diniz mahzun olurdum. Ben de si- ze veda ederken tekrar teşekkür etmek istiyorum... Size çok borç - Ne borçluydu?... Acaba alay mı ediyordu?.. Onu bu eve soktu - ğu için ona İânetmi ediyordu? Çünkü onu bu eveo sokmuştu. Yoksa memnun muydu. Sahiden mi teşekkür ediyordu? Bunu anlamak güçtü. Dedi ki: — Sizi uzun seneler göremiye * ceğim, Belki de bir daha hiç görü- | şemeyiz. Eğer bana sahiden teşek- kür ediyorsanız mes'udum. Yok, eğer bu sözünüz istihza ise, haya - tınızın altüst olmasına (sebebiyet verdiğim için affınızı dilerim. Nâsırın gözlerinin içine baktı. — Filvaki hayatrm alütüst oldu. Fakat artık hayatta her şeyi ka - bul ediyorum. Bu yeni hayatıma ida alıştım. Biraz da neşe duyuyo - İnşaatı toptan üzerine alan kalfalar Bazı kalfalarm ev ve apartıman inşaatını toptan üzerlerine alarak İ iş gördükleri ve pazarlık ettikleri " mikdar yetişmediği behanesile in- şaatı yarım bıraktıkları ortadan kayboldukları alâkadar makam - lara ve belediyeye şikâyet edilmiş- tir. Bu gibi şikâyetler doğrudan doğruya zabıta ve adliyeyi alâka - dar etmekle beraber belediye şikâ- İyetlere ehemmiyet vermiş, inşaatı üzerine alan kalfaların belediye! şubelerince de sıkı bir kontrol altı- na alınmalarını bildirmiştir. YEBARAMAESEAEANEAAEEAE. | "rum. Çünkü her şeyde, az çok bi- İraz neşe vardır. — Ama pek enderdir! (Devamı var) . Muayenesiz gömülen imam cinayete mi kurban Ali EF. kalpten ölmüş, fakat doktor muayenesiz defin ruhsati nasıl verir ? Bazı gazetelere “Şükrü,, imzalı | ailesi mensupları da isticvap edil- İ bir mektup gelmiştir. Bu mektup- | mişler, yaşı doksana yakın olan ta, bir kaç ay evvel ölen Büyükada | Ali Efendinin bir gün sabah na - imamı Ali Efendinin ölümü şüp - | mazına kaltığı zaman birdenbire heli gösterilmekte, imamın kafa -| düşüp öldüğünü, ötedenberi kal - / sında büyük bir yara, gırtlağında | binden rahatsız bulunduğunu, bu derin bir kesik olduğu halde öldü: | ihbarın asılsız ve her halde bir! ğü, halbuki kalp durmasından öl-| garez eseri olduğunu söylemişler - | düğü şeklinde bir rapor verilerek dir. İöldükten kısa bir zaman sonra| Ancak, tahkikat esnasında bir , 5 Istanbul İstanbulun yangınları, dünya -| da belki bir misline tesadüf edile - miyen birer hailedir. Tarih, bu a- mansız düşmana “ejderha, ismini | veriyor. İstanbulda cehennemler yara - tan bu ejderha, yedi başlı (değil, bazan ateş saçan yirmi yedi baş - lıdır. Zaman olmuştur ki bu “ej- derha,, Istanbulun yarısını yalayıp geçmiş, arkasında yüzlerce ve bin | lerce çıplak insanı harabeler ara - sında bırakmıştır. itsanbul yangınları çok kor - kunçtur. İddia edilebilir ki bu yangınlar İstanbulun tarihi kıy - metini yarı yarıya kaybettirmiştir. Mabvolan eserler de düşünülünce, bu iddiaya hak verilebilir. Binlerce, yüz binlerce kıymetli Gehennemi ' TARİHTE BÜYÜK YANGINLAR “AŞ İ — VAKIT 4 Mayıs1933 m— 1 — İstanbulun yarısını silip süpüren yangınlarda “ Aman bu yangını söndürmeyiniz, gazabı ilâhidir!,, diyorlardı. fa nam kimesnenin hanesi vasa tında vaki olup cevanibi tamei €j- der ateş olmuşken merkumun ha * nesi ateşin sirayetinden kurtul * # muş,, sırrı malâm olmıyan bu ha- dise de bir anda yedi mahallede garibe (!) diye © yayılmış. Bunu duyan yeniçeriler kovalarmi ter « kedip sıvışmışlar. (3) ğ Bunun önüne geçmek için bulu- nan yegâne tedbir, yangın esna » sında yeniçerilere akçe dağıtmak- oldu. 1720 şubatında Balatta çr kan bir yangın esnasında sadra - .zam, ateşi söndürmeğe (uğraşan yeniçerilerin bir vehme kapılma - larından korkarak “dinarı baran “ misal yağdırmağa,, başlamıştı. Tulumbacılar .. kitaplar kül olmuş, sayısız saray, cami ve medresenin sütunları bile ortadan kaybolmuştur. Yanan bir cami ve medresenin yerine “fermanı âli,, ile derhal bir diğeri inşa edilirdi. Netekim, gü- zelce Kasımpaşa camii yandıktan sonra mütevellisinin oğlu Feyzul- lah bey derhal tamir ve yeniledi. (2) Fakat, bu hiç şüphe yok, ki Ka- sımpaşanm yaptırdığı cami dere- cesinde kıymetli ve güzel değildi. Bu hal son zamanlara kadar de - var. elti. Karamürselde Boşnak Ferhat is- minde birinin beş yüz kuruşluk €- vi yanıyor, “aman, halk ürkme - sin,, diye derhal boşnak Ferhada bin kuruşluk ev yaptırılıyor. (2) Halkın heyecanlanmaması için yapılan bu yardım sayesinde Bos- nak Ferhat, beş yüz kuruşluk ev yerine bin kuruşluk ve daha mü - kemmel eve sahip oluyor, fakat bu bareket, Haliçten Marmara deni - zine kadar, İstanbulun yarısını si- lip süpüren yangından sonra $0 - kaklara yüz binlerce insanın sefa- çemiyordu. İstanbul bu yüzden asırlarca köhne kıyafetinden kurtulamıyor- du. Kurtulamazdı, yangm yerleri - nin hali hazindi: koca konakların arsaları, barakalar, kerpiç evlerle dolmuştu. Halk, yangından o derece ürk- İ müştü, ki onu “gazebi ilâhi, diye anıyordu. Büyük Hocapaşa yan - gömüldüğü iddia edilmekte, daha | cihet tesbit edilmiştir. O da, Bü- başka bazı şeyler yazılarak, bu -| yükada belediye doktorunun ölüyü nun cinayet olduğunu bildikleri muayene etmeden kalp dyrmasın- kaydile bir kaç isim sıralanmakta- | dan öldüğüne dair rapor verdiği - dır. Bu mektuplar, üzerlerindeki! dir. Belediye doktorunun imamı damgaya göre, İstanbuldan posta- | sağlığında muayene ve tedavi et- ya verilmiştir. tiği, kendisinde kalp hastalığı bu- Dün, adliyede bundan bahisle | lunduğunu bildiği, dolayısile mu- tahkikat yaptık. Bize, bu hususta | ayenesine hacet görmediği ileri ki ihbarın yeni olmadığı söylenil - | sürülmüşse de, ölünün muayene di. Bir, bir buçuk ay evvel, müddei | edilmeden gömülmesine ruhsat ve- umumiliğe ayni maalde, “Şükrü,, | rilmesi «.sulsüz olduğundan, bele - imzalı ve gene İstanbuldan posta- | diye doktoru hakkında bu nokta-| ya verilmiş bir mektup gelmiş, bu- dan takibat jcrasına başlanmış, | nun üzerine müddei umumi mua- | tahkikat dosyası, doktor hakkında vinlerinden İsmail Hakkı Bey, Bü- | icap eden kanuni muamele yapıl mak üzere, vilâyet memurin mu - hakemat encümenine gönderilmiş- tir. Yapılan ilk tahkikattan, ihbari tahkikata başlamıştır. Büyükadada Şükrü isminde üç kişinin bulunduğu anlaşılmış, bun- lar çağırılmış, ifadeleri alınmış, gmından sonra İstanbul (plânı yapan meşhur Moltekeyi mahalle aralarında dolaşırken ( görenler: “Bu herif mahalle mahalle dola - şarak ne yazıp çiziyor? Yoksa padişah İstanbulu bilmiyor da bu Türkçe bilmez mi öğretecek?,, di- yorlardı. İstanbul halkı yangmın “gaza- bı ilâhi,, olduğuna kanidi. Bunun için büyük yangınlarda evleri ya-| yıfa 3 nanların birçoğu seyirci kalmak - tan başka bir şey yapamazlardı. Bir misal: “Bir şahıs evinin ö- nünde oturup ateşi seyrederken a- sümandan top tanesine (o müşabih müdevverüşşekil bir şey zuhur ve Basmacılar kârhanesine bir kalarak tarrakai bülent ile çatlayıp c€cza ve şerarenin etraf ve eknafa let içinde sürünmesinin önüne ge-| zra |“ Yangın söndürmek için tulum- 'ba, 1719 senesinde “Küçük Da - İ vit, isminde biri tarafından icat & © İ dildi. ö İ Küçük Davit Kandiye valisi iken ölen vezir İbrahim paşanm Galatadaki konağında otururdu. | Kendisi Fransızdı. Fransadan Fe- | lemenge oradan Türkiyeye gele - rek ihtida etmişti. Davit, İbrahim © Paşanın kaptanlığında bulunmuş V birçok harplerde çabuk top at - | ması ve iyi nişancılığı yüzünden kendini o beğendirmişti. Ibrahim paşa, Davidi yanından ayırmamış, kendi evinde beslemişti. i Davit tulumbayı ilk defa icat ettikteen sonra saraya bildirdi. Sa ray tulumbayı muvafık buldu. Ve “Dergâhı âli tulumba ocağı, na- mile bir ocak teşkil edildi. Davit bir kadro yaptı. Kendisi 120 akçe, kâhya 60 akçe, kâtip 20, odabaşı 30, akçe alırdı. 50 tulumbacı ne .. feri seçildi. ğ Sakalara bir renk elbise giy * dirildi. Başlarına miğferler ya - pıldı ve miğferlere birer num i kondu. a İki yüz sene evvel küçük Da - vidin icat ettiği © bu tulumbalar birçok tecrübelerle muhtelif şekil lere konarak ta meşrutiyete kadar devam etti. j Davidin icadı birçok yangın * larda tesirini gösteriyordu, 1827 senesine doğru yani (Dergâhı âli tulumba ocağınm teşekkülünd yüz sene sonra mahalle tulumba - cıları çoğalmıya başladı. Mahal le tulumbacıları ilk O zamanlarda | çok yararlıklar o gösterirlerdi. Ve bu son senelerde tam manasile bir spor ve eğlence mahiyetini al » I mıştı. Birçok memurlar bile tul : ! bacılığa can atıyorlar ve içlerin «. ! den birçok iyi tulumbacılar yeti « İşiyordu. # (Devamı var) © hanesi Na (3) Bu iki misal “Tarihi Ra * şid,, in el yazma nüshasından ale” mıştır. Köprülü kütüphanesi, “ Bir müzede hırsızlar NEVYORK, 3 (A.A.) 5. Ga -. teyit edici bir netice almamamak- | intişarını reyelayn müşahede edin | zetelerin verdikleri haberlere gö: la beraber, meselenin tazelenmiş! ce.,, eh.. demişler aman bu yangı | re cumartesi gecesi Brokhyn mü olması itibarile, müddei umumilik | nı söndürmeyiniz, ateşe yanaşma - | zesine bir kaç hursız girerek35 her ihtimale karşı yeniden vaziye- | yınız, bu, allahın gazabıdır. dolar kıymetinde 10 tablo aşırn üçü de “mektubu gönderen biz de- giliz. Böyle bir şeyden haberimiz. yoktur,, demişlerdir. Dikter taraftan imam efendinin. ti araştırmaktadır. z Gene: “Yangm berber Musta - | lardır. i Nip LE MAL Li e di İ ii > # Gi ii Ölü

Bu sayıdan diğer sayfalar: