1 Ağustos 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

1 Ağustos 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Saki İma > bey nihayet telefonun ba- | iy, “Dur bakalım, telefon rün s2 diye söylendi, sonra pi Kime telefon edeyim?,, z iz Cemillere telefon edeyim, , ide © #rvin oradadır.,, Fakat “aydı. eğer Pervin orada ; Kn etti diye kızacak; ge- eğil, sa *decekti. Eğer orada ri "har, boş yere, bu saatte Cemili rağ e olacaktı.. “En iyisi “ elefon etmektir.,,. Açtı, in buldu, Dışardan konuşu - İ ne Müşulmadığını muayene el- tara çi söyledi. Kapadı. Bir az " lefon çaldı. . Santraldan Dük, € ettiklerini bildiği halde, ea İr heyecana kapıldı, kal - On v” #onra gözü saate ilişti: *€ Çeyrek vardı. 0 #Yin tam dört saat gecikmiş- ti, öğ ıstırap şeklini aldı. İçi- f Yan, Acı sızladığını hissetti. Ge- kah, *ı oluyordu. Pervin nerede *#1?. Birden aklına feci bir ti; geldi, Kara bir şüpheye düş - 4, , “vin birini seviyor. Şu an- day adamın yanında olacak, A - İnn iü * ondan ayrılacak kuvvet bu- or, Eğer bir kazaya uğrasay- r alırdım. Hayır, kazaya dı, sevdiği adamın yanın - li p W anda gülüp söylüyorlar..,, vini ıstırap içinde bekler - dg damın başka bir erkekle ol- b d Wa Fakat gene, ha geldi, ha iy diye seviniyordu. Saat on k, Saldı, biri çaldı, Sabir bey, yacak bir haldeydi. halen bütün elektriklerini iye Bir koltuğa gömüldü. Diz - a,” battaniye örttü. diğ © saat fasılayla saatin çal- RK Sitiyordu. ike: Nede, nde hep ayni düşünce işe sabah oldu. Sabir bey KU an kaltkı. Vagonda se - —N “diyormuş . gibi, uyukla - ps May ereyi açtı. Gökyüzü, li- My SU rengindeydi. Ağaçlar, © Tüzgürla sağa sola dal sa- De Yollarda kimseler yok- Sabir p, Maş Y Km © ii Y pentereyi 1. Yediydi. *# 4 kapadı. odasma geçeceği sıra - gelen karısıyla karşılaş- “Mek im gelmiş; odası: irmiş, Kl, ai «düden “iy sedi ve dedi ki: er Atma mışsın?. Neye yat -| tk ı Acaba Yalan müsin Nadleden:Selâmi İzzet ak bırakmıyor. Pervin de ken -| iii esi “TRYİJEN gitmi 1 i çük bağ bugün o kadar büyümüş ' ve bu yüzden bağcılık merakı et « . M?-1 — Ne yaptın? Neredeydin?. -— Anlatacağım... Amma biraz sabırlı ol. Evvelâ kendime gele - yim. İnsan evinden başka bir yer- de kalınca sersem oluyor. Bilmem sen de öyle misin? oMisafirlikte; | insana ne kadar rahat ettirmiye çalışsalar; insan rahatsız oluyor... | Kahvaltımızı hazırladılar: mi7. Öyle fena uyudum ki, karnım çok aç.. Haydi yemek odaşına gide - lim. Anlatırım, bak görürsün, hem ! f meraklı, hem de acıklı... Pervin, bugüne kadar, bu de - rece samimi konuşmamıştı. Sabir beyin şüphesi bütün bütün arttı... Bugüne kadar, gidip geldiği yer - iler hakkında, görüştüğü kimseler | hakkında hiç izahat overmiyen | Pervin, neden bu gün böyle uzun | uzun söylemek ihtiyacını duyuyor- du?. — Rica ederim, bana iki keli - meyle geceyi nerede geçirdiğini söyle. Oudan sonra bir daha bu ge- ceden bahsetmeyiz.. İ — Iki kelimeyle anlatmama im- kân yok. Sana her şeyi söylemem lâzım... Bütün olan biteni iki keli- meyle nasıl anlatayım istiyorsun? — Kimde kaldın?, Ben sadece bunu öğrenmek istiyorum. | — Sık boğaz etme. Söyliyece » ! ğim, her şeyi söyliyeceğim. Em e Polis Haberleri Sandalla vapur arasında geçiştirilen çarpışma Evvelki akşam Beşiktaş iskelesini i velveleye veren bir hadise olmuş- | turu. Saat on sekizde Beşiktaş iske- lesine yanaşmak üzere olan Şirke ti Hayriyenin 67 numaralı vapuru İsak ve Salanınn isminde iki ya - karşılaşmıştır. sandala doğru giderek üzer - lerine doğru yüklenince sandal dakilerin korkudan ödü koparak İne yapacaklarını şaşırmışlardır. Bunun üzerine vaziyeti anlıyan kaptan yolunu keserek istikameti» ni değiştiriyor. Sandaldaki Sa - çalamamak için vapurun burnuna sarılarak abanıyor. Gerçi bu ted- bir sandalı detrilmiyerek yalnız karnından yaralanmasiyle geçiyor sa da şiddetle çarpan vapur, hızı kesmek istiyen Salamonun da ba- şına çarparak onu .başından fena halde yaralıyor. Sandaldakilerin hayatı da bu şekilde büyük bir teh likeden sonra kurtuluyor. $ Evvelki gün Zeyrekte o - turan oŞehsüvar (Efendiyi dö» verek ve yere düşürmek su- retiyle (o başından (o yaralanma- sıpa sebebiyet © verdiği iddia e dilen Ahmet isminde biri yaka « larmıştır.. ŞEvvelki gün Beşiktaşta Çırağan — Bunu söylemek için zaman madlâzım?. Kimde kaldığını söyle, Ben başka bir şey sormuyorum. | “Her şeyi bilmek istiyorum. — Ne tuhaf o konuşuyorsun?.. Bir duyan olsa, beni kim' bilir'ne yaptı zanneder.. (Devamı var) sahasında Akay (Seyrisefain) takı mı şehrimizde bulunan Yugoslav « lardan müteşekkil bir futbol tak | mile yaptığı maçta bire karşı dörtle galip gelmiştir. Bu maçta Akaylı - lar çok temiz ve süratli bir oyun oynamışlardır. Dört beş yıldır İstanbulda baş- lıyan bağcılık merakı geçen sene büsbütün almış, yürümüş. Kadı - köy yakası ile İstanbulun sur ha» | ricindeki bağ adetleri bir hayli art İ mıştı. Hele sur haricinde gittikçe carlanan bu bağ hevesi şimdi o| kadar almış yürümüştür ki, daha bundan dört beş sene evvel orada ancak iki bağ varken, bugün ora- lardaki bağ adedi hemen hemen iki düzüneyi bulmüş gibidir. O ci. varda ilk defa Bulgaryalı iki Türk kardeş tarafından yapılan iki kü - rafa öyle dal budak salmıştır ki, u" gece eve gelmedim di- A, * üzülecek, merak ede- NN e; Eğer fena bir şey ol iy ayn habersiz birakmazdım. yag erdim. Mademki tele - l Yok, İm, merak edilecek bir Bet, demek, ar > bülbül öter gibi konu - Ne bey, gözlerini ka - a Ayırmıyordu. o Karısına e için bir taraftan sevi - dür "” taraftan da içini hid - Yordu... Fakat kendini tut | ç kaydetini belli edecek o-| â yacaz ağzından tek bir P ını biliyordu. Hal -| “Vinin nerede kaldığını r istiyordu. | eğer bu gidiş böyle devam ederse bikaç sene sonra: Edirnekapı ve Topkapıdan dışarıya çıkanlar ora- larda üzüm bağından başka man- zara göremiyeceklerdir. Bundan otuz, otuz beş sene ev- | vel de gene buraları aynen bugün- kü gibi, birçok üzüm ( bağlarıyle doluydu. Hatta öyle ki, Edirneka- pı dışarsındaki Münzevi köyün - den başlıyan o meşhur bağların bir ucu ta iki, iki buçuk saat iler- deki Avas köyüne, Küçük köye kadar dayanır ve buralarda çıkan mis kokulu İstanbul çavuşları, si - Istanbulun Bağları Istanbulda bağcılık merakı gittikçe artıyor—Sur haricindeki bağların adedi iki düzineyi buldu — Bu sene bağ ve üzüm meraklılarına gün doğdu! nirdi. Vakıa bugün gene o civar - da yeniden diriltilen bağlarda ya- pıncak yoksa da, diğer birçok çe- şit üzümler bu yeni bağları süsle- mektedir. Birkaç senedir Topkapı Malte - pesinde ahaliye açılmış olan beş altı bağdan başka bu sene Münze- wide, Topçularda, Ramiste yeni ye ni yetiştirilmiş olan 5—6 bağ daha ahaliye açılacaktır. Bu itibarla bir kaç senedir yazın son aylarını İs - tanbulun üzüm bağlarında geçir - miye alışan bağ meraklıları bu se- ne kendilerine daha geniş bir saha bulacaklar ve yemyeşil koridor - ları arasında çeşit çeşit, renk renk ve bol üzüm yiyeceklerdir. Bulgaristanda bir Türk öldürüldü Sofya, 31 — Bulgaristandaki Türk mebusları içinde cesareti medeni» yesiyle maruf Hacı Galip oğlu Hü- i seyin Efendi, 21 temmuz ve cu - ma günü köyünden istasyona gi - derken meçhul üç şahıs tarafından kurşunla öldürülmüştür. Bu. cinayetin Türk — Bulgar dostluğuna aleyhtar (o Trakyalılar tarafından yapıldığı zannediliyor. | Hadise Bulgaristan Türkleri arasın da çok fena bir tesir (o yapmıştır. yah çavuşlar, yapıncaklar o za - man İstanbulda pek lezzetle ye - Hükümetin biran evel katilleri ya kalıyacağı ümit ediliyor. lamon da üzerlerine abanan vabu- | run hızını kesmek ve sandali par- İ fiz İki atlı çamurlu yollardan ba- hudi gencinin bindikleri kayıkla | ta çıka ilerliyorlardı. Atlar bitkin bir hale gelmişti. Bir an geldi ki, Birdenbire vapurun önüne çı» | Yol bataklık halini aldı. Süvariler- den biri arkadaşına seslendi: — Atlardan inelim artık. Yürü- yemiyeceğiz. — Bulutlar çok kara.. Bir dâ - ha fırtınaya yakalanırsak, bizi He j zir kurtaramaz. Öbürü asabileşmişti: sün? Düşün ki, daha on yolumuz var!... landı. Arkadaşı: nu doladı.. vam ettiler, han gözüküyor. ruluyordu. şıda han var.. Şiddetli bir sağanak boşandı leri etrafı sarsıyordu. — Rahim, bu Pasinler fırtına-| Kırdılar dese, belki aralarında bir | sıdır. Bazan hava kararır, göz gö”! kavga çıkacaktı. O takdirde iki İ züü görmezmiş. Biz bir parça gay-! silâhlı elbette galip çıkacakl # j ret edelim de, şu hana yanaşalım. | Mehmet öne atıldı: AŞK DELİSİ HÜKÜMDAR — Atları öldürmek mi istiyor - günlük Fazla münakaşa edemediler. İtiraz edenin atı dizlerine kadar çamura battı ve baş aşağı kapak - — Aksi şeytan, gene kuyruğu” Diye söylenerek atından indi. Arkadaşını çamurdan çıkardı. Te! du. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Meh mizlendiler, tekrar yollarına de *| met elini hançerine götürdü. Genç — Rahim bak, şu karşıda bir! yordu. Merdivenden inen genç bir Arkadaşı aldırmadı bile. Küf -; nımadığı yabancılara baktı, genç © rediyor, ıslak elbiselerini sıkıp ku- | kıza döndü: — Sağır mısın Rahim, bak kar- İki arkadaş atlarından inerek bü - du, Genç kız yabancıların üstün - yük bir kayan siperine geçtiler.| den gözünü ayırmıyordu. Yağmur. dinecek gibi değildi. E - vermedi. sinti gittikçe artıyor, çök gürültü- İki arkadaş, çarnaçar atlarının dizginlerinden tutarak yürüdüler. | lendin görüyorum. Kapıyı Hanın kapıları kapalıydı. Hiç / açmadı. Ben kırdım. bir ses duyulmuyordu. — Ey hancı.. — Kapıyı kırmamızı istemiyor- sanız açınız. İçerden ses gelmiyordu. -— Allah şahittir ki, Rahim ka- pıyı kıracağım. i , | kırmak büyük suç, biliyoruz. v Mütemadiyen susan Rahim, bir Genç han sahibi yerinde du » | öküz. kadar cüsseli arkadaşına| rakladı. Mehmet kınmdan çıkar - döndü. Gözlerini silâhlarma dik - ti. — Mehmet, dedi. Şu ihtiyatsız- lığını ne vakit bırakacaksın, Se - Hava gazı için Belediyenin Nafıa vekâ- letine yeni bir müracaatı Belediye, Nafıa vekâletine mü- racaat ederek hava gazı şirketinin mukavelesinin tadilin istemiştir. i İhtiyarlık Yazan: Niyazi Ahmet nin yüzünden her yerde bir belâ ile karşılaşıyoruz. İsminin Mehmet olduğunu öğ « rendiğimiz pehlivan kılıklı adam, atının dizginlerini fırlattı: z — Korkak adam, ben olma » sam, bir iş elinden gelmiyecek, Diye söylenerek geri geri git - ti ve olanca kuvvetiyle hanın ka » lın kapısına abandı. Kapr, büyük bir gürültü ile ikiye ayrılmıştı. Mehmet, o muvaffakıyetinden mağrur bir halde içeri (atılırken, | genç bir kızın feryadı duyuldu. i Rahim, arkadaşının bu ihtiyat- isızlığına kızarken Mehmet, ileri atılmış ve: — Misafirlere böyle bağrılır mı güzel kız. Bak sonra canınızı ya « | karız ha!.. Bu esnada hanın üst odaların « dan birinden bir ayak sesi duyul- i kız korkak korkak arkasına bakı- i delikanlıydı. Karşısında hiç ta - — Kimdir bunlar?.. — Bilmiyorum!., — Kim kapıyı açtı?.. Genç, hiddetli hiddetli soruyor- Cevap — Kim açtı diyorum kapıyı?. Kız, cevap vermedi. | gene — Delikanlı, dedi, çok hiddet- Genç, yerinden sarsılmıştı. Bir den renginin değiştiği farkedildi. Mehmedin eli hançerinde olması « na rağmen üzerine atılmak üze - reydi. Rahim ortaya atıldı: İ —Delikahlıdedi affet. Kapı” i dığı hançerinin kabzasını hızla çıkararak arkadaşının yüzü ne dik dik bakmıya başladı. (Devam var) Şampiyonları ! Zaro ağa aleyhin d iii İtalyan kadının davası İtalya gazetelerinin yazdıkları r na göre Dilozoka isminde bir > Şirket fabrikasında hava gazın- dan başka katran ve kok kömürü istihsal etmektedir. Bunların fiatta ve satışta tâbi olacağı ahkâm hak kında mukavelede kayıt bulunma- Bu kadın, gazetelerin dünyanm dığından katran © ve kokun fiatı/en yaşlı adamı Zaro ağadır diye | yüksek satılmaktadır. yazdıklarımı, Zaro ağanm yalan - m N söylediğini, kendisinin 171 yaşm- Çil Hüseyin Ef. davası 'da olduğunu iddia etmektedir. Dün sekizinci ihtisas mahkeme- allel sinde istihbarat memurlarından 0-| mei temyizden naksen gelen da lup evelce üç seneye mahküm edi- | yasına baliilmmış've beriötide karari len Çil Hüseyin Efendinin mahke- | verilm tir. i talyan kadını, dünyanın en ihtar adamı Zaro ağa aleyhine bir dava açmışlır.. <

Bu sayıdan diğer sayfalar: