12 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

12 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yakıtın edebi tefrikası: 37 Nüryytii'mayynıiyyyu AM Ra e a e se e m e 8 2 Gönül tuzağı rek Selâmi İzzet > — Haydi gidelim, otomobilim bekliyor.. Kaya da doğruldu: : — Hep beraber gideriz. Bülende döndü: İstanbula kadar — Ben yalnız seniz saadetini | “ityorum Günay. Madem ki bana timzdın var, buradan çıkıp bara Sidelim, Orada sıcak bir şey yer, soğuk bir şey içeriz.. Sonra seni €vine götürürüm... şi — Nişanımızı tes'it etmiş olu: | yapmış olurum. Sonra beni evime fuz... Amma görenler ne der?. bırakirsım.. Gi — Hiçbir şey demez.. Esasen| Bülent cevap vermedi. Surat bizi kim tatiyacai? İ asarak Günayın mantosunu tuttu, | ki 7. li Bülent zevkle düşünüyordu: . | kapıyı açtı. Kız çıkınca Kayaya | “Hayat dediğin böyle olur. Es-| yedi” ei mayı para için, Günayı zevk içini — »€n zi ei raber gezip eğlenmek için alı- pe 7 uy: Da Ve Yorum. Meseleyi tam hallettim... N — Bu, biraz ş Allah vere de ben evleninciye N an. Da d a i küçük har; — Ok eviyor. Pa e — Seviyor, çünkü ne mal oldu- Ve Li bir az daha Gün! ğunu bilmiyor.. Onu dile getir - Aya yaklaştırdı. Tatlı bir sesle: | mene mani olacağım. ai — Oyunun sonunu beklemeden | Buraya geleceğimizi nere - &idelti : i? Dedi. den biliyordun?. | eltin mi?. u N Günay cevap vermeğe vakit bu- — Tesadüfen... Ben adadan | lamadı. Locanın kapısı açıldı, bir | daha dün spdim erkek girdi Günay haykırdı. o | (o Kapının önüne çıktılar. Günay z Kaya idi.. sordu: ve pe v z — Otomobil nerede Bülent? | Sn iğ ? r — Şu sokağın içinde.. Bekle, Sen misin?. Ağ a aba bir gezinti neden Burada ne işin! var?. > isin Kaya? Kaya Günaya selâm verdi. Boş; etmez misin Kaya?. | iskemlelerden birine oturdu ve 80- - Hayır, burada bekliyorum: & ğuk kanlılıkla mukabele etti: | Bülent arkasını döndü, yürüdü. | © — Eğer Günay Hanım olmasa | Günay ile Kaya tiyatronun önü. | idi inde sana aynı şeyi sorabi- | de, kaldırımda durdular. li di | | Günay sessizliğe nihayet ver- ırdım. La Günay, Bülende yan gözle baktı, | mek için sordu: ve mırıldandı: — Ne zaman geldiniz? — Bülendin ablası da gelecek. — Dün. ti. | Günaym kalbi, yerinden kopa- cakmış gibi çarpıyordu. Kaçmak, bu ik Orhan Kaya hayretle gözlerini açlı kten kurtulmak, yalnız başına evine gitmek istiyordu. Birden, Kaya, âcı bir sesle giri du: — Bir tecrübeden ders almadı.) As, senin ablan var mı?. Yirmi senelik ahbabiz... Ablan ol. | duğunu bilmiyordum. . — Vardır ama İstanbulda deği). | dir. Bir kaç gün evvel geldi. nız m?, — Âlâ!. Neyse, mademki ab-! — Ne demek istiyorsunuz?, lan “iwateoya gelmemiş, onun ye- Omuz silkti: ! rini ben tutarım. — İ — Sağırlarla körlere nasihat | İskemleye yerleşti, ayak ayak | kâr etmez!, üstüne attı, oyunu seyre başladı.) o Günay kızmağa başladı: | Soğuk kanlı görünmeğe çalışıyor-! — Ben ne sağırım ne de kör.. du.. Fakat Günay fena halde a - Nasıl bir adama gattığımı da gö- sabi olduğunu, çenesinin yan ke. | rüyorum. Mütemadiyen yoluma | miklerinin titrediğini fark ediyor- şıkıyorsunuz. Halbuki dü | ihtiyacım yok.. Bülent fena afallamıştı. Ne ya Kaya alaylı alaylı güldü: pacağını şaşırmıştı. Bir Kayaya, sü Pe belli değil... Belki yok | bir Günaya, bir kapıya bakıyordu. Gi al iyii Nihayet kararını vermiş gibi alnı- ll arkasını döndü.. nın terini sildi, Oyunu seyre baş-| *©" — ladı. Orhan Kaya onun Esma ile| — Tiyatrodan sonra nereye gi- size hiç decektiniz?, Cevap vermek iste - | | miyor musunuz?. İ —Sizeait bir şey değil. | | O— Peki konuşmuyalım., İşte Bü.! lent geliyor. | Otomobil önlerinde durdu. Bülent sordu: nişanlandığını bilmiyordu. Tam bu esnada Kaya sordu: — Esma nasıl?, — Bilmem, iyi olacak.. Bu ismi duyunca, Günay, endi- 9e ile döndü.. Esasen Orhan Ka- Ya locaya girdi gireli içine Kurt | düşmüştü. Evvelâ Bülent mese - ai leyi anlatacak, izah edecek, sui lecek misin?. tevile mahal bırakmıyacak sanmış — Elbette... U. Fakat Bülent susuyordu... Bu| mem,. Günayla beraber arkada Vaziyet karşısında susması doğru | olururuz. muydu?. Birden itimadı zail ol -| du. Acaba Bülent alay ————— — MI etmişti?. Buraya onu, ike | Bir makbuz ve bir kayıp! satmak için mi sürüklemişti?. Bir- Şehzadebaşında Fevziye cadde- den adada aldığı mektubu hatır-' sinde 14 numaralı hanede müte - ladı.. Sarardı. Ayağa kalktı: | kait Şakir Feyzi Efendi Saraçha - — Ben gideceğim. ne başında bakkal Ahmet Efendi- | Kaya ile Bülent bakıştılar. | den alacağı olan 34 lirayı Kaya sordu: üzere dükkâna gitmiş, hesap yapıl — Sonunu beklemiyecek misi- | mutabık kalmışlar Ahmet Efendi niz?. Seni rahatsız et (Deva vari onunla Bülent bu arzuya bir az sevin-| fendi meseleyi böylece polise bil - z İ dirmiştir. Ucuz etin yahnisi | Iki açıkgöz tavcının | | Jar. Bunun üzerine pazarlık başla- | men sıvışmışlar. | terince aldandığinı anlamış ve ko - Kaya | kalıyarak karakola götürmüştür. | | rinde de birer biçak zuhur ve müsadere olunmuştur. lesinde Kebapçı sokağında 1 nu - maralı hanede ikamet eden kola * | ğası Arif Efendi zevcesi 49 yaşm- türslüler,. .. şisıdi Abaza. Pa - İla He IE ii mpa - | $aPın yanındadır. Ben bir yolu- i vi bizimle besili a Huriye Hanım dün Kasımpa - i, Sahiden bizimle beraber ge Şalı erke EEE kai “ekiyle Mi bulup kaçlım. Kaçarken Gü; | larmış.. | de vefat etmiştir. ye memurları kahveci tarafmdan hakarete maruz kalmışlardır. Bu - nun üzerine İbrahim yakalanarak hakkında takibata başlanmıştır. | masında Faik isminde birinin üze İ rinde bir kama zuhur almak | Esik yak re olunmuştur. makbuzu alarak şuradan parayı $ Bakırköyünde oturan seyyar bi- i öleli yy İN Ee — Hayır, hemen gitmek istiyo- getireceğim, diye gitmiş ve bir da- | leyici Ali, Hüseyin ve Ali isminde dükkâna uğram, z ir E - ! iki kişi tarafından | — iL Suçlular yakalanarak haklarında | yanına oturttu: muameleye başlanmıştır. ! 5 — VAKIT 12 Ey'ül 5935 AŞK DELİSİ —53— Yazan : Niyazi Ahmet Fakat senelerdenberi Kara oğ- ! şimdi hana gidiyorduk.. Kara oğ lan Güliyi orada göremeyince ne marifeti Üç gün evvel Galatada bir tav - cılık hâdisesi olmuştur. Abdullah ve Kasım isminde iki açık göz, | Nusret Efendi isminde bir adam - | cağıza rastlamışlar, Bir iki dakika | lanla olan maceraları bunu yap - a da ahbaplığı ilerleten açık gözler, | maktan kendini menediyordu. Ay- | olacaktı bilmiyorum. rıldrktan sonra vicdan azabı du “| e eld Gölizi | Kara | yn O kız orada ölecek, onun vaziyetlerinin bugünlerde pek fe - na olduğunu ve ellerinde bulunan | yacağını anlıyordu. Çünkü bir kaç altın yüzüğü gayet ucuz fi- | oğlan bir çok tehlikelerde hayatını kurtarmış, tasavvur edil. | İ mez fedakârlıklar yapmıştı. Yadigâr bu düşüncelerle bo - calarken, üstü başı yırtık birinin kendisine yanaştığını gördü. Ya - bancı, Yadigârın gözlerinin içine İ bakıyordu. Yadigâr da dikkat et ni ti. Bu yüz, kendisine yabancı gel-| — Salih, dedi, bunları al ve bu miyordu.Çok elem ve ıstıraparın | handa kal.. Bir yere gitmiyecek. sin. Biz, bir sene, iki sene bile ana söyle.. arsın.. Yadigâr yüzünü buruşturdu: ii! ac rlemişlerdir. atla satacaklarını söylemiş — Bu şimdi nasıl olur, dedi, O- Ucuz bulduğu bu kelepiri kaçır mak istemiyen Nusret Efendi de bir defa yüzükleri görmek istemiş, Iki arkadaş hemen koşmuşlar o ve ellerinde piril pırıl yanan bir kaç yüzük olduğu halde biraz dönmüşlerdir; nü Pasıl kurtara biliriz? — Güli günah olacak... Y attr. igâr elini kuşağının arasına Çıkardığı bir keseden beş altı altın çıkardı: Bu güzel cicili bicili * yüzükleri vk f KN derin çizgieri pek bariz surette far gören Nusret Efendi, açık çöllere | Eğe iz Pp ! kedilen bu yüz ona gülümser gibi oluyordu. Dimağını yokladı. Bu | kim olabilirdi?.. Bulamadı. Yaban cı ayni sabit bakışlarla Yadigârın yüzüne bakıyordu. | Yadigâr dayanamadı: Kimsin?.. ne istiyorsun?., Diye sordu. — Tanıyamadın mı?, | — Tanışam sormazdım... — Salih... Yadigârm vücudu sarsıldı. Bir | dilenci kıyafetinde iki büklüm ol. muş Salihin üzerine atıldı: sonra Salihe döndü: — Salih.. diye haykırdı. Ne ol-| —— Salih, dedi.. Ben gidiyorum, | Gelmemiz belki uziyacak.. Fakat Güliyi kurtarmak için daha kuy - Şimdiki hal de bir şey yapamayız.. Yadigâr kahveden fırladı ve geldi. Mugrav oturmuş konuşuyorlardı... Heyecanla aralarına girdi. Ve hiç bir başlangıca lüzum görmeden: — Çocuklar, dedi., Hiç vakit | seşirmeden, şimdi hareket etmeli- sıktı, / yiz. kaça satacaklarını sormuş. Onlar da evvelâ iki liradan kapı açmış * İış, kazan ve bizi bekle... Sonra kahveciye döndü: — Baba; diye bağırdı.. Sen bi « zi tanrmazsın., Ama, bir gün ola Şimdi senden miş, tut aşağı vur yukarı beher yü- züğün 150 şer kuruştan satılması» na razı olmuşlar, Nusret Efendi pa rayı vermiş yüzüğü almış. İki kur- naz arkadaş parayı alır almaz he- cak tahıyacaksın. İ bir dileğim var... Salihi işaret ederek: — Bu arkadaş burada kalncak, Bir müddet için yeyecek parası Nusret Efendi gayet ucuza aldır | Sana emanet.. ğı bu yüzükleri bir arkadaşma gös | var... Yadigâr kesesinden çıkardığı iki altını da hancıya fırlattıktan şarak polise haber vermiştir. Zabıta derhal takibata girişerek | iki açık göz arkadaşı yakalamış - | du sana... tır. Zavallı Salih, kendisine bu Ka- alâka gösteren Yadigârın kar gibi hüngür hüngür ağlamıya başladı h.. Ne oldu allah aşkı - İ na,. Güli nerede?, Tıkanarak cevap verdi: — Kaçırdılar... — Kim?.. — Abaza paşa.. Yadigâr yumruklarını dişlerini gicırdattı: — Babası?.. Diye sordu. — Babası siz gittikten çok yaşamadı. Bir gün sonra öl Ma | vetlenmemiz lâzım... Tiyâtroda zorbalar der , İ şısında boşandı. Bir Evvelki dörtte gocuk gece saat Karagümrükte tan o meballesinde (o oturan A rap Mehmet (Ove arkadaşı Ali, Feyzi ve Ziya isimlerinde dört ki- $i, Yenibahçedeki yazlık tiyatroya gitmişler, ve kadınlar için ayrılan yirmi Sul - doğru hana Kara oğlanla tarafa giderek oturmak istemiş - | ler. Fakat buna tiyatro sahibi razı olmamış. Bunun üzerine kafaları | kızan dört ahbap çavuş tiyatro sa- bibini: — Gelsene sen buraya.. Diye dışarıya çağırmışlar. Bu dü. Kara oğlanla Muğrar, hayretle arkadaşlarının yüzüne bakıyorlar - dı: sonra Abaza askerleri buraları sar mışlar, önlerine gelenin dizlerini muayene ederek kılıçtan geçiriyor Artık Salih biraz evvelki zaa- | larmış. fını unutmuş, kesik kesik cümle - | lerle anlatmıya başlamıştı: başa çıkamıya - | cağını anlıyan tiyatro sahibi işi po- lise haber vermiş, Gelen polis me- murları bu, yer beğenmiyen ve her | Siz gittikten sonra o çok yaşa - | kese kafa tutan dört müşteriyi ya- | madı. zorlu müşterilerle Muğrav anlıyamamıştı; — Ne dizleri... Diye sordu. - Abaza yeniçerilere düşman- Son mağlübiyetten sonra Güli ile beraber kaldık. Zaval. | düşmanlığı bir kat daha artmış,. Yeniçerilerin hepsi dizlik giyer- dır. Karakolda, dört ârkadaşın üze- (lı kız, gece gündüz ağlıyor, gün > ap etmiş | geçtikce zaifliyordu. Kara oğlan şüphelendikleri herkesin dizlerine 5 4 | bakıyor, küçük bir iz görürlerse: — En fena zamanında onu da |, Sen : Dizliğini | korkudan atmışsın, diye öldürüyor gok düşünüyordu: ez Kalp sektesi | ia di KAGaDAsMe Camiikebir mahal kaybettim. Diye çırpınıyordu. Gi Bir gün hanı Abazanın adam - > | ları bastılar. İkimizi de alip gö. | | Kara oğlan sordu: Askerler nerede imiş?. — Etrâfta.. Her yeri dolaşıyor vereden gideceğiz?. — Bir yolümuz var.. Hiç vakit İliye: - $ Bebekte kahveci ibrahimin kah | — Merak ötme Güli, dedim. ii geçirmedi Idan çıkmalıyız. vesini teftişe gelen zabıtai beledi. Ben Kara oğlanı bulacağım. O a,. | $€s'rmeden © yo ii | o Muğrav ile Kara oğlan bu ma- İni kurtarır, İş özl : lardı Allah yolumu düşürdü. Sizi MAN Ela Onlar, " | Yadigârm böyle bir yalan k lll a i adigârm böyle bir yalan kura» bul MA Kara oğlan nerede? rak yola çıkmalarını temin edece- Yadigâr, Salihi gizli gizli kenar 3 fini düşünmezlerdi. le. bir kahveye götürdü. Orada otur- | rağ Üni oi | v >: | Hiç vakit geçirmeden atlarını dular.. Salih, Abaza askerlerinin N hazırladılar, Hancıya paralarını nasıl bastığını uzun uzadıya an ; mn e sonra yola çıktılar. > y | © Yadigârın intihap ettiği yol A. | | İ adigâr, İ cem diyarma müteveccihti, Bu su- retle Kara oğlanı Erzurumdan ü- zaklaştırdığına memnundu. Ken. dince büyü! bir tehlikeyi atlatmış. lar, ve arkadaşını belki ölümden kurtarmıştı, $ Galatada yapılan silâh araştır. ettiğinden ğ alanmış ve kama musade i $ mA MUS ne yapacağını şaşır - mıştı. Kara oğlan bunu duyacak olursa çıldırırdı. Belki bir deli gi- bi Abaza paşaya gidecekti. Bu - Salihi | dövülmüştür. | Dun önünü almak lâzımdı — Salih, dedi, Kara oğlanla | (Devamı var) gelmesek burada kal., Burada ça /

Bu sayıdan diğer sayfalar: