11 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

11 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b. erer Kadın Düşmanlarının SADE Müthiş Beyannamesi “Büyük, Yüksekten atıp tutuyorlar. Kadınları hiddetlendiriyorlar ! ii İspanyada son zamanlarda esi kadıların hiç de hoşuna iYecek bir klüp kurulduğunu Yazmış, “Evlenme aleyhinde o - gençler klübü,, adını taşıyan ibün faaliyetini etraflıca an- tai , buraya aza olabilmek için ica şartın kadına karşı düş - ti İlk ,kadma karşı mücadeleye “mek olduğunu kaydetmiştik. Ba husustaki yazı, şöyle biti - Ky - “Acaba İspanyol gençleri, le bir klüp tesisine neden lü - O sördüler?. Asıl merak edile - *ey! İzahı da, İspanyada aile adetinin gittikçe (o sarsıntılara karak evlilik hayatının cansı - bir hayat şeklini alması.. İşte buymuş! 1 Fakat, acaba niçin başka yer - Mi Vaziyet farki da İspanyada le? Çünkü, Donnalar, Sinyori- Ge vefasızlığı gittikçe arttırıyor “$... Onun için orada evlilik Bhtarlığı, kadın düşmanlığı! ö hareket, İspanyada, bilhassa Kadinlar arasında fevkalâde he - Yecay uyandırmış, bu klüp kurulu İnn ve mücadele balşangıcını hid ete karşılıyan İspanyol kadınla - mukabil harekete geçmek ü-| Ye aralarında, şimdilik hususi hiyette toplantılar yapmıya ko-| Yulmuşlar?,, | Klüp mensupları, | gayelerinin | -OPagandasını yapmak, (üzere Vir güzete neşrine başlamışlardır. nik biri yaşlı olmak üzere el- alt azası olan klüp namına, ga-| in ilk numarasında reisin im- Asile bir beyanname çıkmıştır. Bu #Yanname, “İspanyol gençleri - e evlenme aleyhindeki klübü, “Yük milli idealler peşindedir, tibi yüksekten atıp tutan birifa - Ü ile başlıyor. Ancak “bü idealler,, den birisinin olsun Mahiyeti hakknda en küçük bir i- “ bile yok! Acaba Donnaların, “"yoritaların heyecana gelmele - Yi hiddete kapılmaları, delikanlı- * korkuttu da galeyanın artma- Bası için akıllarınca böyle bir for Mül mü buldular? Yoksa, galeya » Yatıştırmaktan ziyade, klüple - karşı alâkayı uyandırmak diyle böyle yüksekten atıp uşla bir propaganda manevrası x Şevirdiler? Ortada her iki tef- r de var! yaş üksekten alıp tutuşla başlı - li e, şöyle devam edi- * “Klübümüze ayak basan her- -, bir taahhütname imzalıyarak, a veya muhibbesi bulunma- ni MI namusu üzerine yeminle te- » edecektir, Ayni zamanda ka- Mi a ve kızlara karşı osoğuk Teki, VEN kanaat getirici su - inatta bul â - a : bul yeni da | hi Klüibe gümek istiyen gencin 1 var da onunla aralarında anlaşamamazlık baş gösterdi ve delikanlı, müstakbel karısının hal | ve tavrı karşısında inkisara uğra - dı, farzedelim. Bu takdirde, klübe girmeden önce nişanı bozmuş ol - ması icap eder. Bir kadınla bera - ber yaşıyan ve günün birinde in - kisara uğrıyan gençler de, klübe girmek isterlerse, böyle (hareket edeceklerdir. Klübe mensup her aza, diğer bütün azenm hareketlerini kont - rol etmek salâhiyetini haizdir. Klüp mensuplarından birisi, ver - diği sözü tutmayıp da bir kadın veya kızla alâkadar olduğu, ya - hut kilisede, noterlikte gizli veya aleni evlendi mi, bunu haber a - lan her klüp mensubu, hemen klüp idare heyetine haber vermek le mükelleftir. Klüp idare heyeti de derhal icabını düşünür, kararı- nı verir, Diğer taraftan klüp men- suplarından biri klüp mensupla - rından bir diğerinin herhangi bir tehlikeye maruz kaldığını öğrenir öğrenmez ,yardım hususunda klü- bün harekete geçmesi için, idare heyetine keyfiyeti en kısa zaman- da bildirecektir. Sözünü tutmıyan klüp mensu - bu, ismi klüp mensuplarına mah - sus listeden silinmek, klüp muhi- tine bir daha adım attırılmamak, selâm, sabah kesilmek, hulâsa ka- yıtsız ,şartsız boykot edilmek su - retiyle cezalandırılır. Bundan baş- ka, klübümüzden çıkarılan aza - dan sözünü tutmadığı için 150 pe- seta miktarında bir para alma - caktır, Bu aza, taahhütname hük: ! münce parayı klüp reisine itiraz - sız teslim etmek süretile ödiyecek- tir. Bu para cezaları, kasada sak- lanacak, klüp işlerine sarfoluna - caktır. Fakat, verdiği söz hilâfma, i - dare heyetine danışıp izin almıya teşebbüs bile etmeden evlendiği den dolayı ismi Jisteden silinen azayı, biz gene büsbütün unutmı - yacağız. Ahtini bozarak evlenen ve klüpten çıkarılan kimse, evli - lik hayatında inkisara uğrar, bet - baht olduğunu hisseder, tekrar be kârlik hayatına dönmek © isterse, bu özlentisini bize bildirdiği, biz - den yardım isteğinde bulunduğu ande, bız, ondan yardımımızı e - sirgemeyiz. Boşanma davası açma sı yolunda kendisine yol gösteri - riz. Avukatımız, hiç para almadan bu işleri hal yolunu arar ,boşan - ma muamelelerini yapar. Eğer ne| ticede boşanma kararı elde edile- bilirse, nedamet etmiş olması gö- zetilerek, hakkındaki boykot ce - zası kaldırılır, affa mazhar olan azayı, klüp tekrar koynuna alır!,, Merkezi Madridde olan bu klüp, yalnız İspanyanın muhtelif şehirlerinde şubeler açmak yolun- ŞAPKA milli idealler,,den dem vuruyor, Süslü şapkalar ara- sında büsbütün ihmal edilmiyor ! Siyah kadifeden sade bir şapka, Bu sayıfalarda sonbahar şap - kalarına ait muhtelif o örneklerin resimlerini koyduk. Bu arada tür- lü türlü biçimlerde, süslü olanları vardı. Fakat, süslü şapkalar ho - sa gitmekle beraber, sade şapka- lar da büsbütün ihmal edilmiyor . Sade, süsü yalnız bir kurdeleden ibaret şapkalar da moda sahasın- da yer tutuyor. Resimdeki şapka, bu sade şap - kalardan bir örnektir. Siyah ka - difedendir. e Süsü, bir kurdele - den ibarettir. Bu örnek, bilhassa İngilterede çok rağbet görmüştür. Esasen sadelik, orada çok defa benimsenir, Resimdeki şapkanın, sade ol - masına rağmen, yakıstığı da gö - rülüyor. Demek oluyor, ki o güzel görünmek için mutlaka fazla süs- lenmeğe lüzum yok! da çalışmakla kalmıyor, pek ya - kında İngilterede, Fransada, Ho - landâda, Çekoslovakyada, Polon - yada, Macaristanda ,Romanyada, Avusturyada, bulâsa dünyanın dört bir tarafında kendi izinde yü rüyecek, kendi gölgesinde yer tu - tacak “Eş klüpler,, açılmasını te - min için uğraşıyormuş! Bu teşmil faaliyetine bakılırsa, İspanyada - ki “Evlenme a'eyhinde olan genç- | istediklerini, bir eskrim salonunda | rer cevap ver, ondan sonra ben” | lerin klülü,; “enli, * değil, “bey *| karşılaştıklarmı, fakat ara bulucu | den cevap iste!. nelmilel idealler peşinde,, koşu - yor! Sonra, İspanyadaki elli altı kadın düşmanının istedikleri mem lekette mantar yetiştirir gibi ka - dın düşmanları ve kadın düşman laır barındıran klüpler ortaya çı- karabilecekleri tabii pek şüpheli. Kaldı, ki mukabil harekete geç - mek üzere aralarında, şimdilik hu susi mahiyette toplantılar yapan ateşli o İspanyol (o kadınlarının, memleketlerinde:. olduğu gibi yer yüzünde de ilk defa olarak yer tu- tan bu klübün elli yedinci aza gir- | halif hareket mahiyetinde görül - | meden camını, çerçevesini indir - meleri, pek o kadar ihtimal hari: | edenle iki tarafın şahitleri hakkım- İ da tahkikat yapılmaktadır. cinde değilmiş! - 7 — VAKIT 11 B. tesrin 1933 Karikatürler Yaparak Şöhret Edinen Kız! Çizgi ile zaafını tespit ettiği Norman- diyalı zengin, kıza evlendiler ... Parisin bütün belli başlı park “1 larında hemen herkesin o tanıdığı bir kız: Matmazel Margerit Nölo- nay. Karikatürist! Bu san'atkârın yalnız parklar - da tanındığını söylemek, onun ta- nmış sahasını daraltmak oldu. O, yalnız parklarda değil, gazinolar- da, lokantalarda, barlarda, birçok kişinin toplandığı her yerde tanı - nır, Onu bütün Paris, bilirdi. Şimdi ise, yalnız Paris değil He tün dünya biliyor,... tanıyor! ! Bu genç, zarif kız, çok hususi - yetli bir hayat geçirirdi. Bir erkek gibi çalışabilirdi. Fakat,... Her er- kek gbi değil, Hattâ ne her kadın | gibi, ne de her erkek gibi... O, | san'atile geçinirdi. San'at? Kari- katüristlik! Bunun hususiyetli ha- yat geçirişine tesiri?.... Matmazel Margerit o Nölonay, dolaştığı yerlerde oturanların ö - nünde durur, kendilerine sorardı: — Karikatürünüzü yapmama müsaade eder misiniz? — Hay hay, matmazel! Genç ve zarif kızın bu soruşunu red cevabile karşılıyanlar, pek az- dı. Onun kadın, erkek, umumiyet- le insanlar üzerinde garip bir tesi- ri vardı, Onun yapmak istediği şe- yi yapamsına müsait davranılırdı. — Karikatürünüzü (yapmama müsaade eder misiniz? — Hay hay, matmazel! İşte karikatüristliğinden böyle istifade eden, dolayısile hususiyet li bir hayat geçiren kız, bu suretle hayli para da kazanırdı. Karika - türlerinde herkesin zafını bir kaç çizgide belli etmeği bilen, muvaf- fak bir karikatürist! Z Düello Macar adliyesi dava açtı! Budapeştede iki Macar kadını - nın, briç oynarken aralarında çı - kan kayga üzerine, düello etmek bir teşebbüs üzerine kılıç şakırdat madan, gözleri yaşararak, biribir. ! lerinin boynuna sarıldıklarını ge - | çen sayfada yazmıştık, Macar gazetelerinin yazdıkları- na göre, düello etmek istiyen Ba - roneş Anna Tanoczay ve bir çift- lik sahibinin kızı olan Matmazel Magda Füllöp aleyhlerine Macar adliyesince kanuni takibat açılmış tır. Macaristanda düello etmek ya sak olduğundan, buna rağmen ya; pılan düello hazırlığı, yasağa mu- müştür. Düello hazırlığını idare | | sahibinin karikatürünü yapıyor, 0- “ Evlenelim ,, dedi, Nihayet son günlerde Parise ge- len kâfi derecede zengin ve biraz yaşlıca Normandiyalı bir çiftlik nun da zaafını tesbit ediyor ve bu zaafının tesbiti, çiftlik sahibinin o kadar hoşuna gidiyor, ki “bir tane daha yapımız, lütfen!,, diyor. Kızı çaya, supeye dayet ediyor, bir kaç tane daha karikatürünü yaptırı « yor. Bir aralık kendisine gönül ğ verdiğini anlatarak, evlenme mu: amelesini yaptırmak üzere kızdan müsaade rica ediyor. Bu işte en büyük rolü oynıyan karikatür mü, yoksa kızın kendisi mi? Bu, düşünülebilir. Fakat, hâ - dise, Bohem hayatından (ayrılan kızın, şimdi Normandiyadaki çift- likte hüküm sürdüğüdür. Hayran olan zenginin karısı olarak... Bu hâdise, Parisin hususiyetli karikatüristinin şöhretini Obütün dünyaya aksetlirmiş, ayni zaman. da şöyle mülâhaza ve araştırmala ra da yol açmıştır: “Hususiyetli İ bir yaşayışla hayatta tek başma muvaffak olan bir kız! Hem ne muvaffakıyet..... Hayatta tek başı na kendisine saadete eriştiren yo- lu açmak ta kadın erkekten aşağı kalmıyor. Bilâkis... Acaba san'at- kâr, eski hayatını o özliyecek mi? Belki! Eski hayatma dönecek mi? Şüphesiz! Paris, onun yokluğu - nu hissediyor mu? Şüphesiz! Yeri ni dolduracak başka birisi yok mu? Namzetler var, Ancak onlar | da onun yerini tuttukları gibi, çok geçmeden ayni yoldan yürüyecek- ler! İşte, kadınla erkek san'stkâr arasındaki fark. Bu kadarcık!,, Yalan! — Sevdiğini isbat edeyim, derken.. Kadın, erkeğe hemen cevap vermedi. o Kaşlarını kaldırdı, bir an düşündü. Sonra şöyle söyledi: — Evvelce suallerime birer bi- — Peki.. — Beni seviyorsun, öyle mi?, — Çıldırasıya!, — Ya'nız beni mi seviyorsun?, — Yalnız seni!, : — Şimdiye kadar benden baş » ka birisini sevmedin mi?, — Asla!. — Benden sonra da başka biri- sini sevmiyecek misin? — Hiç bir zaman sevgilim. Bunun üzerine, kadın, gülümse: di, dudak büktü: — O halde seninle evlenemem! | — Aman! Neden? — Neden olacak? Senin gibi bir yalancı ile evlenmek niyetinde , değilim? 4 : Si

Bu sayıdan diğer sayfalar: