4 Kasım 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

4 Kasım 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 — VAKIT 4 2.nci teşrin 1933 — Bayramda Ankara İzmitte Bayram İhtisasları m e m Ç gün, üç geceyi nasıl geçirdik? haykırıyorlar, ağlıyorlar, un geçmişkederlerini unutuyorlardı Söylüyorlar, bütü İzmit, 2 rin bağı, heykelin Meydan, (Hususi) —— Bayramla- smnı kutlulıyoruz. o Gazi in bulunduğu Cümhuriyet â Ky yerine benziyor . & Mağ Necatibey mektebinin Din, Hi » Hükümeş yolunun b etrafını aşa çevreli miti yen 60 bin İz- Bibi de darma. Engin bir deniz Sa dalga kabarıp, o taşan < SİM İlan yığının — belliki, * yalnız bir sevgili yaşı - İendik. Yaşaiçi.sehretehrdethr m, Bu, p; İn rae ben on aslan değil, 60 bi Kaj itin çok sevilen, sayılan va- İri; 8ün bir ateşti. Cevherdi, ka- Sartsız haykırıyor “ ? “yerdi Su hal alk, Bun, kerduk. Vali gene iyor, “yurtdaş» u.. Bakın şu halka, ba - kın coşkunluğuna, bakın in tezahüratme,...,, ide kaynaşı - üyor, gene , gene dalga dalga co - t valisi f ila i sanmam ki Sora müddetince hu kadar içten yi ve bu Kadar Kerkesi için Sarsan söz söylemiş bulun - lanan © kara günlerinde sal- ha inden tecerrüt ederek bu mil- eml? büyük Mustafa lezzeti, ZER kara (o ekmeğini dereler raber yedi, Dağların , Yak , yamaçların © toprağını m dağını yastık etti. Memleke- vi ç va yükünü sırtına aldı . ava; yük bir dâhidir, dâhilerin İgimdiye -kâdar yapılan» » Ben gibi âciz bir arkpdö - ğü, <S3iyi tavsiften âcisifn. Gök Sörlüyoru bir tufan mı başlı - Yordu. Yoksa Hazreti Muhamme- » Yümebi'ni kopuyordu. Bu yı- im tar kütleleri için için iç Giyin kaynaşıyor, © yaşasın an Cümhuriyet âva - i Kİ itin berrak, mavi, sema- ki iyor, bu altmış bin İzmit- ii e Oümhuriyetin göğsümüz | ) tunç siperi « yaraşmaz Tür) , Türk il ün kuvvetiy - m sesin uğul - € perde yükseli rde ayıhıyordu., Yay? Ni ” Mike durma k a İtalerinin büt, * talan peri bu engii Perd, yı annenin göz yaşı Yesmi görülmemiş bir par- Bir i si ik 3 aydınlık nümunesiydi, Her ndi sanatını burada ara deniz askerle - iy, Sporcular, âssa kö; Miyorlard mektepliler ylüler şiddetli al - 1. Meşe olurken ların SIZ gözlerime ühteşem öi ağlıyordu. ihtiyar bir ka - ot Süldü, rm vok düm, Sehresina, 5 takmın altında Bu herkesi ğü bayramda b an dikkatimi eee ağ » Niçin ağı, iya iç Yanma adığını sor - ir ninenin buruşuk izgiler derinleşti . mun, Demiryolu caddesi" | bini de Afyon cephesinde kurban ' verdim. O zamandanberi dün- | Şe aslanlar köreyor sanı- | devrine ait şanından ve | ilişti. İnhisar - | Bir an gözlerini gözlerime dik - ti: — Ben mi niçin ağlıyorum! De- di ve anlattı: “.— Oğlumun birini Sakaryada İ ya yüzü görmez olmuştum.. Bu bayramda, milletin bu mesut gü“ İ pünde tuttuğum matem artık ni - | hayet buldu. Bu göz yaşları ga -| min, kederin değil, sevincin, gül- menin ifadesidir.,, Muhterem annenin mübarek el: lerini öperek ve ben de ağlıyarak ayrıldım. Kim bilir böyle ne kadar matem tutanlar, bayramımızda giydikleri siyahlıkları atarak beyazlaştılar. Ikinci bayram sabahı, Halk fır- Ankârayı büyük bayramda! ziyaret edenler ANKARA, 3 (Hususi) — Bü - tün bayram günleri esnasında halk | kesafetine ve kutlulama hareketi - | ne en ziyade sahne olan Ankara! Halkevi olmuştur. Tesbit edilen ra kamlara göre bayram esnasında Ankara halkevmı 8500 kişi ziya - ret etmıştır. Bunlardan 1200 kişi baloya 5750 si temsillere 900 ü hukuk talebesinin ve 650 si de muallimlerin tertıp ettikleri toplan tılara iştirak etmişlerdir. Halkevi- nin Yeni sinemada köylüler için verdiği temsillerde bulunan binler ce halk yekünu dahil değildir. | İngilterede bir intihap LONDRA, 5 (A. A.) — İngil - İterede Gal memleketinde yüzden fazla büyük ve küçük şehirlerde yapılan belediye intihabatmın ne- ticeleri şunlardır: « Amele fırkasının 970, muhafa- i zakârların 644, müstakillerden | 576 ve liberallerden 231 namzet İ intihap olunmuşlardır. kası binasma gidebilmek için ba - şıma türlü türlü haller geldi. İtişe kakışa iki dakikalık bir yolu yarım saatle gidebildiğim için bir bahtiyarlık hissediyordum... Halk fırkası kürsüsünden muh- telif hatipler söz söylüyor, cüm - huriyetin faydaları, 10 senede yap tığı muvaffak eserler canlı veciz cümlelerle halka anlatılıyordu. Bu yaşamak İsteyen ve yaşayan mil - letin heyecanı belediye (Oönünde son haddini bulmuştu.. Gene bah- tyarlarm bahtiyar: vali Eşref Bey gür ve ateşli sesiyle etrafı ,çınlatır yor, mevhum bir paşa ismiyle anı- lan Paşasuyunun şehre getirilme - sinin akma merasimini . -yâpıyor ve: “ — Bi suyun ismi artık cüm » huriyet Suyudur,, dedikten dünyanın en güzel hir memba su- yu için de: “— Bu suyun ismi de artık Çe - ne suyu değil, Gazi suyudur. Onun İ ulu namını taşıyacaktır. sonra Belediye meclisi âzasından Hü- İ seyin Bedrettin, su (müteahhidi Münir ve Adapazarı Ticaret ban - | kası umum müdürü Asım Beyler ide güzel, veciz ifadelerde bulu - nurken, sıhhat müdürü Hıfzı Bey de Cümhuriyet ve Gazi sularının evsafını anlattı. Cümhuriyet marşı söylene söyle | ne bu insan seli Cümhuriyet mey - danındaki Gazi heykelinin etrafı - nı çevreledi. Adapazarından halk mümessil leri ve izciler Gazi heykeline çe - lenk koydular ve tazimatlarını bil dirdiler. İzmit ve Adapazar izcileri ant içtiler. Bu sırada Gündüz Nadiri Gazi heykeli önünde ateşli hita - besini yaparken gördük. Hazreti | İsanm hastalara şifa verebildiğini, Mustafa Kemalin ölü bir o millete can, hayat verdiğini haykıran bu , | arkadaşın sözleri engin ve hudut - suz alkışlar toplıyordu. Hep çırpındık Daha neler söylendi, neler ya - pıldı farkında, değilim. o Yalnız kulaklarımda şu anda hafızamdan silinmiyen bir kelime var; Gazi... Evet hep bu ismi an - dık... Hep Gazi, Gazi diye çırpm - dık. Hep Gazi için yaşadık.. Gene gece olmuştu.. Gök yüzü - kalan ve! Bu intihabatta amele fırkası yeniden 176 azalık kazanmış, mu- | hafazakârlar 106, müstakiller 42, İ Kberaller 28 azalık kaybetmişler- İdir. nün pırlantaları (o aydınlık içinde yüzen İzmitin yanmda pek sönük kaliyordu O Caddelerden halk a- kın akın akıyor, denizde türlü te- zahürat yapılıyor, fener alayları | cümhuriyet marşını söyliye söyli- iye baştan başa şehri dolaşıyordu. Elektrik nurları ( içinde yanan takların önünde. muhtelif hatipler nutuk söylüyor, bu nutukları, cüm | İ huriyet marşı takip ediyordu. Cümhuriyet balosu bütün güzel- | Tiğiyle sabaha kadar uzamıştı . Üçüncü gün, C. H. fırkası önün i de Yukarıpazar, Paj, Kapanönü mevkilerinde muhtelif o hatipler| cümhuriyet hükümetinin on yılda yor, açık alınla yapılan ülkülü iş- leri sayıyorlardı , Bu arada dikkate (odeğer spor| şenlikleri de oluyor, İdman yurdu takımı, Adapazarı Hilâl takımını 1 1—4 sayı farkla yeniyordu. İzmit, telefonunun dünya şebe - kesiyle birleşme merasimi de gene büyük merasimlerle yapıldı. Pos - ta müdürü Nazif bey, cümhuriyet | ve Gazi Türkiyesinde posta ve te- | lefon, telgraf o idarelerinin ald medeni hali ve mazhar olduğu bü- yük terakkiyi güzel güzel anlattı. Vali Eşref Bey de bu nutka cevap vererek Cümhuriyet ve Gazi Tür - kiyesinde her hangi bir müessese ve teşkilâtın daima ileri gideceği - ni söylemiş ve Dahiliye (ve Nafia vekilleri ile ilk konuşmayı yapmış İzmitlilerin bayramda duydukları mes'ut heyecanı anlatmış, < Gazi! heykelinin, o Cümhuriyet ve Gazi | sularının, yerli mallar sergisinin, telefonun bu bayramda küşat re - simlerini yapmağa muvaffak olan İzmitlilerin sonsuz sevgi ve saygı söylenmesini larmın ulu Gaziye dilemiştir. Cümhuriyet vekilleri, İzmit hal- İkınm bu dileklerini memnuniyetle | i Gaziye söyleneceğini bildirmişler ve alkışlanarak telefon muhabere- | sne nihayet vermişlerdir. İ Gece; bu son ayrılış gecesi .... | Yaolmasaydılar: 20 önü çıkara Gönülden sesler çıkaran ve pe- ri kıziyla çobana masal düzen Or- han Seyfi Beyi, şiir yazmamış, şa- ir diye tanınmamış bir adam diye tasavvur edemez miyiz?. Mese'â Asmaaltında “Emin za- 46 de Seyfeddin ve şürekâsı,, mağa -| zasının sahibi. Kulaktan geçme, kötü gümüş kenarlı bir gözlük gö- lenmedığı için etrafındaki kurde - lâ hafiften yağlanmış şapka başın- da, pantalonu ütüsüz, sarı bıyık - ları üst dudağından aşağı sarkmış kıranla bir tacir. Fikir hareketi namıan haftada iki defa (Kâragöz) okuyor; bir za manlar başmuharrirliğıni yapmış olduğu Karagözü. Konu komşu , şöyle < ahbapça bir uğrayıp bir | fincan acı kahvesini içtikçe hoş Y2 bey, beş arasmda kendisine sorarlar: — Seyfeddin bey, Karagöz ge- ne ne yazmış?. Seyfeddin bey, orada bir pata- tes çuvalının üzerinde duran ve bir ucu pirinç kazevisine gırdığı için unlanan Karagöze şöyle bir - yeniden göz gezdiriyor ve burnu- nun iki tarafına iki teri kefesi gibi takılı duran gözlüğünün ar - İkasından akıllı akıllı gülümsüyor | ve o günkü siyasi vazıyeti, Hacıy- yatın dediklerini, Karagözün tu - haflıklarmı anlatıyor. Ahbapları ,okkalhı kahvenin telvesinden de istifade edebilmek için filcanı sallıya sallıya ve onunla beraber gülüyorlar, içiyor Seyfeddin bey şimdi nasıl şair- dir de ilâve o'arak mizahçılık edi- yorsa o zaman da bir taraftan tüc- carlık edecek, bir taraftan da ma- ğaza sahipleri arasında nüktedan geçinecekti. Meselâ: — Karigöze bayılırım!.. diye | 4 di yaptığı işlerin blânçosunu çıkarı- gevrek gevrek gülünce komşuları | (eğrinde tanzim ve bugün neşretti- bu cümlenin hem “Karagöz gaze- tesine bayılırım!,, manasına geldi ğini anlıyacaklar, hem de karşıki mağazada kasadarlık eden kara gözlü kızdan üstü kapalı bahset. | tiğini sezeceklerdi... Seyfeddin beyi kader herne ka dar Asmaaltında zahire tüccarı yapmış ta olsa içinde gene bir şa - irlik damarı bırakacaktı, Zahire tüccarı Seyfeddin bey zaman za - man çobanlarla alışveriş edecek, | fakat “peri kızlarını,, unutmıya - caktı. Bunu kendisi de itiraf edecek- ti. Arkadaşlarıma: — Azizim, diyecekti, her işim- de şürekâya danışmak var; fakat ben akşam üzeri mağazadan erken çrktem mı, artık öte tarafı için or. taklık yok Öte tarafı için şürekâ mürekâ dinlemem doğrusu... Ve biraz burundan gelen bir İzmitin her köşesi kuytu yerlerinin bile bayrak, elek trik, fener, defne dalları, özlü lev- halarla haftalardan beri bir gelin gibi süslendiği bu son ayrılış ge - cesi... Ben bu insan selinin, mah - şerinin bu son geceki mübarekli - ğini yazamıyorum. Benim kale - mim itiraf ederim ki bu manzara- yı tasvirden cidden aciz ve zavallı kalıyor. iden sesler, n şair kahkahayla gevrek gevrek güle « cekti... | Onun bu sözleri, vakıa, dinli « | yenleri güldürecekti; fakat içten içe esnaf arasında dedikodu çık » masına da sebep olacaktı. Meselâ, diyeceklerdi ki: “Bitişik mağazadaki kara göz- | lü kıza bayılıyor. Geçenlerde ikisi» İzünde, uzun zamandanberi yeni - | ni bir otomobilde görmüşler. Genç | tir, bekârdır, varsın, eğlensin, di- | yeceksiniz ama kız faz'aca fındık- çı... Onun fındıkçılığı yüzünden, I yazık, bir ticarethane iflâs ede - İ ceke; Elin ağzı un çuvalı değil ki bü- zesin. Daha neler neler söyliye « ceklerdi... — Hep onu, ; diyeceklerdi, I şu belediye mektupçusu Yusuf Zi- işte o baştan çıkarıyor. | Aradabir mağazaya gelir, Karşıda ki kız onun gözüne ilişti; o Sey- feddin beye haber verdi. Maksadı, Seyfeddin beyin bol parasından (istifade edip kızı ele geçirmek - t ilâh,,, Ne #4» i Böylede olabilirdi. Halbuki | Gönülden sesler şairi şimdi Babı- lâli caddesindeki Akbaba idareha- nesinde, bacanağınm yanıbaşında İ nükte düzmekle meşguldür ve ara- da bir Haydarpaşa vapuruna bi - nip Erenköyüne, kız çocuklarına şiir ve san'at dersi vermeye gider, Ankara: Toplu iğne Fransız bârikasi Blânçoya nazaran büyük bir eksiliş görünüyor PARİS, 3 (A, A.) — Havas a- İ jansından: Fransız bankasının 27 birinci İği bilânçosu evvelki bilânçoya nazaran 750 milyon 35 bin 444 franga yakın bir eksiliş göstermek tedir. Bu eksilişm tahvil edilebilir dö viz satın alınması hakkındaki Ruz velt plânı ile hiçbir o münasebeti yoktur, Bu azalmanın sebebi İs - viçreyle Felemengin geçen tem « muzda, paralarınn istikrarını sarsmak için yapılan şiddetli hü - cumlar esnasında, Fransada yatır- dıkları mevduatı çekmelerinden ibarettir, Diğer taraftan Amerikan plânı mn neşri tarihinden bugüne kadar frank satın a'mmasma mukabil Amerikaya hiçbir altın gönderil - medığını havas ajansı temin ede « !cek vaziyettedir. İ Havas ajansı bu tebliğme şu - nu da ilâve edebilir: Fransız bankasının gelecek haf taya ait olan ve bugün tanzim e- dilecek bulunan bilânçosunda da - ha fazla miktarda altm mevduat çekildiğine dair bir kayıt bu'unmı- | yacak gıbı görünmektedir. İşte bunun içindir ki Fransız frangının istikrarmdan şüphe edi- İ lemiyeceği, M. Ruzvelt tarafımdan j alman kararm ne Fransız parası- İ nm kıymeti ne de altın esasına bağ lı kalmak siyaseti üzerinde hiçbir tesir yapmıyacağı bir kere daha < Haydar oğlu Cevdet | temin olunabılır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: