16 Kasım 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

16 Kasım 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

em emmilne eN öğ 4 iğ | — Vakıt'ın edebi bi tefrikası No, Kamelyalı Kadın RA A 0 2 SAY Selâmi Izzet 2 Terceme eden lüzumsuz olduğunu, gebelik esna- İ sında boş yere vakıt kaybedildiği » ni söyledi. Ertesi gün annesinin ahbabı bir / ebe gelip Luizi gördü. Kızcağız bir ıkı gün yattı ve eskisinden da- ha zayıf, daha renksiz kalktı. Üç ay sonra bir adam ona aci- İ dr, maddi ve manevi tedavisine çalıştı; fakat son defa şiddetle sarsılmıştı, çocuk düşürme neticesi Luiz öldü. Annesi hâlâ yaşıyor. Nasıl mı? Onu Allah bilir. Gümüş takımlara bakarken ak: ıma bunlar gelmiş, ve anlaşılan hayli zaman da geçmiştı, çünkü a- partımanda bir ben bir de bekçi kalmıştı. Adam kapıdan, bir şey İ aşırmıyayım diye dikkatle beni ta - rassut ediyordu. Fena halde kuşkulandırdığım adama yaklaştım. — Bana burada kımın oturdu » ğunu söyliyebilir misiniz?. — Matmazel Margörit Gotye. Bu kızın ismini biliyordum, ken dışını de görmüştüm. — Ya, dedim, Margörit Gotye| öldü mü?. — Öldü. — Ne vakit?. — Üç hafta oluyor (o zannede - Alexandre D, Dumas fils i berikile düşüp kalkan bir | kadının lke bulun - i ediğinden, her ne fe olun, elime değeni, ufak te armcıya kadar tetkik ede - hafi, yordum. O zaman, man kuyumcu elinde ince ince | bala a iş yel üzerinde başka | il bar taçlar ve muhtelif isimlerin Heç m olduğunu gördüm. deh olay çare kızın o fuhşuna “b ona n bu seylere bakıyor ve Al dhl diyordum, onu, bu b k mların uğradığı acı akı - İlmi ib orumuş; fahişelerin ilk İmad, ihti iyarlıktır, Onun, ihtiyar- Yaşa an, güzelken » ve lüks içinde İl almış. ihtiyari, sa kadında, ahlâksızlığın Bu ihgj ls; * görmek ne hazındır. ka ül iyar ığın vakarı yoktur, alâ- a betmez, Bu müebbet piş - Hanlığı Yürünülen fena yolun piş- lann değil, tutulan yanlış he - Yanın Mi sarfedilmiyen pa - Mütasi Piştmanlığı, ö insanı en fazla Baki bi *den şeylerden biridir. tini kibar fahişe tanırım;ki ma h, ü Kad Yadigâr bir kızı kalmış - am gençliğini tanıyanla - in Söylediğme göre, kız, annesi bilg, > Anasının bir gün Ü bir benim kızımsın, demedi- İ liye ancak, ben seni ço Ağ ip, vasıl m sen de be Yaş iyarken besliyeceksin emrını h Yali, n kızım demişti. Bu za - » Aa ismi Luizdi, anne - ana nü dinliyerek iptilâsına ediy marzusuz, Ködini teslim | maka gelip de ona bir iş öğ- z Tecekiğ. saydı, bu işi de böyle gö| ia Sün, aynı saatte bulvarlar- Ma mm kızı hiç unut - azam i hakiki bir a - “i akk arm nie refakat etme - Ozaman e yanında gezerdi. ai Sok gençtim, asrrmın, ah- benimseyebi im rağmen, bu rezilce beni iğrendirdığı, bir İstihkar ettiğimi hatırlı- bugü hiçbi genç kız yüzünün Meyun ve Masum hisli, bu derece Ün, ilâve e) Me ifadeli olmadı. verseler ona şakir ;ne kıl - ia #at bir yüzü veli SB, bu kızın yüzü güldü. May li ki cenabı hak mes'ut ol Jin alak veriyor. Hem onu âciz a j lah, hayatının ağ 2 diye tesellisiz Dani > kw, ny ile olduğunu din Sevindim Dk mesi kaldı, Mele, Perdi i. Ruhun garip İl hai ee tu, onu dme anmesine söyle - i ayıptır, fakat bura - dinlemeden mah « iş Pakemesiz istikkar ediler €rini arada satı APA vurmak lâzımdır e Prim lemesi ayıptır ki Kızma, iki kişiyi iy Tü kişiyi hiç bel vi mevi çocukların | kumaşlarla eşyaların yaptıkları | rim. — Apartmanı neden gezdiri - yorlar?. Üz Alacaklılar; satış fiatlarmı| / arttıracağını düşündüler, herkes tesiri görüyorlar. Bu alışa teşvik | eder. — Demek borcu vardı?. — İstedığmız kadar. — Her halde bu satışla hepsi ödenir?. — Para da artar, — Kalan para kime kalıyor?. — Ailesine. — Ailesi var mı?. — Varmış galiba, — Teşekkür ederim. Bekçinin hakkımdaki zehabı düzeldi, içi rahat etti, selâm verdi, çıktım. Evime giderken: Zavallı kız! diyordum, pek hazin ölmüştür, çün kü onun muhitinde yalnız iyi gün dostları vardır. Ve gayrı ihtiyari ! Margörit Gotyenin tecellisine mü- teessir oluyordum. Bu, belki birçok insanlara gü » İlünç görünür, fakat benim, fahi - İ gelere karşı uçsuz bucaksız bir mü- samaham vardır ve bu müsamaha hakkında münakaşa etmek zahme- tine bile katlanmam. Bir gün, bir pasport almak üze- Müdüriyete gitmıştım. Karşı sokak ta, iki jandarmanın sevkettiğı bir ikiz gördüm, O kızın kabahatını bil miyordum. Yalnız bildiğim bir şey varsa, tevkif edilince ayrılmak İ mecburiyetinde kaldığı birkaç ay- lik bir çocuğu öperek, hıçkıra hıç- i kıra ağlıyordu. O gündenberi, bir görüşte hiçbir kadını istihkar ede - medim. dia Satış 16 sındaydı. Ziyaret günü ile satış günü aras sında, perdeleri falan sökmeye va- kit kalsın diye bir gün fasıla bi - rakmışlardı. Jan » (Devamı var) öl . “ER. TL) SU M 5 — VAKTT 16 2Z.nci teşrin 193 Tum UMI HARPI Teşkilâtı Mahsusa | VAKIT'ın sym Tetrikası : 14 Bizim için bollu Rusya dahilinden itimat edile - cek askeri havadis veremediğimin sebebi sizleri aldatmamak içindir. Öyle görüyorum ki vaziyeti kav - ramak için bzde eşhas yoktur. Ma amafih, kazan ve piyade ünifor - malarının apoletlerini ve üzerlerin deki mektupları aldırmak üzere ta limat verdim. Tedarik ettikçe ter- cüme ederek göndereceğim. Bizim için kuvvet tedariki, ar - zettiğim gibi, fişek bolluğuna tâ - bidir.,, Hilmi Beyin bu mektubunda iki noktai nazarı dikkati ocelbeder. Bunlardan birisi Erzurumdan ha *| reketleri Bahaettin Şakir Bey ta - rafmdan bildirilen bazı eşhasın yolda yakalanmaları, daha doğru- su imba edilmeleri, diğeri de as - keri kumandanlarla olan ihtilâf, Bunlardan bilhassa birinci nok- ta oldukça ehemmiyeti haizdi. Dok tor Bahaettin Şakir Bey Erzuruma muvasalet ettiği zaman orada Er - menilerin (Taşnak) komitesine mensup en benam rüesanın Erzu - rumda bulunduklarını haber al - mıştı. Bu Ermeni reisleri harbi u- muminin akabinde (Erzurumda, Türk ve Rus Ermeni delegelerin - den mürekkep bir kongre akdet - | mişlerdi. Bu kongre çoktan beri hi tame erdiği halde murahhaslar bir türlü memleketi terkedip gitmiyor- lar, bilâkis hafi içtimalarına de - vam ediyorlar ve hattâ gece yarı - | sından sonra gizlice gidip Erzurum daki Rus konsolosu ile de konuşu- yorlardı. Bu hal Bahaettin Şakir Beyi fe- na halde asabileştirdiğinden va - ziyeti hem ciheti askeriyeye bildir Tefrikamız yalnız teşkilâtı mah- susanın umumi barpteki icraatın - dan bühis olduğu için bidayette bu işin başında bulunmuş olan Süley- man Askeri Beyin Bağdat cephe - sindeki şehadetini kısaca zikret - miştik. O zaman Süleyman Aske- ri Beyin maiyetinde harp etmiş o - lan “Osmancık,, taburu gönüllüle- rinden ve şimdi İş Bankası İstan - bul şubesi ikinci müdürü olan Ham za Osman Beyefendi bu şehadet hâdisesine dair bize tahriren iza - hat vermek lütfunda bulunmuşlar dır. Bunları aşağıda âynen derce - diyoruz: “Vakıt gazetesinde intişar et - mekte olan “çmumi harpte teşkilâ- tı mabsusa,, tefrikanızı büyük bir alâka ve dikkale takip ediyorum. Sevgili ve kahraman kumanda - nom Süleyman Askeri Beyle çalış- mış ve İraka gitmiş, bir çok muha- rebelere beraber girişmiş ve inti - harı sırasında bizzat yanmda bu - lunmuş bir silâh arkadaşi sıfatile bazı yanlışlıkları tashiha müsaade nizi çok samimi olarak rica ede - rim. Süleyman Askeri Bey, tefrika - nızda yazdığmız sekilde “Selman- Tefrikamız hakkında bir izah Yazan: A. MiL kuvvet tedariki fişenk ğuna tabidir. miş, hem de ciheti mülkiyenin na - | masını tavsiye eylemiş o ola- zarı dikkatini celbeylemişli. Bu - | caktı, Çünkü bu Ermeniler Erzu - nun üzerine Ermeni murahhaslar, | rumda bulundukları esnada bile refakatlerine verilen jandarmalar | ihanet fikirlerini hiç gizlemiyorlar vasıtasile hudut haricine çıkarıl - ve Rusların kendilerine Trabzon - mışlardı, dan itibaren Erivan, Nahçıvan, Er-' 2 Jv p ee e tc di MR. © DYE nir, Ke ayi a an İV li ş Sa im by A2 EY Aİ eki ri g0 8 Bye, RE mİ. <y BELİ, A Piemzm İm Mep ZE > Sim Gy GA Ny b e uğ GİR le, si İD, eN A DİŞ ZN ya SN Dİ All) a » yi AN di a Ee & Nİ e Avi Vi ve Fi ZN A Tefrikamıza ait vesikalardan: Süleyman askeri Beyin © Bahaettin Şakir Beye mektubundan bir parça (Taşnak) murahhasları Erzu - , zurum, Van, Mamuretülâziz ve İs- rumdan uzaklaşlırılınca (doktor | kenderun körfezine kadar bir E Bahaettitn Şakir Bey bunu şifre | menistan vadettiklerini « ile derhal (Hilmi (o Beye bil-| ren söylemekten çekinmiyorlardı. direrek (Oonların Oo çaresine bak ga v. alçaklar.,, diye haykırdı ve orada muharebesinde yüzbaşı Cemil Be - | bekliyen arabasına bindirilmesini yin şahadetile neticelenen muhare-! maiyetine emretti, Askeri Bey sa - bede ayağından ağır bir surette; ğa sola düşmeğe başlıyan mermi - yaralanarak berayı tedavi Bağda - | lerin korkunç tarrakaları arasında da gelmişti, Henüz yaraları tama - “Bercisiye,, ormanının bir köşesin men iyileşmeden sağ cenah cephe: | de istihkâm mülâzımı Fikri Beyle sine hareketle “Şuaybe,, muharebe birlikte arabasına binerken kahra- sini yazdığımız gibi bir sedye için- man itfaiye alayları ve Osmancık de takip etmiş ve muharebenin en taburu sağ cenah kumandanı kay- mühim bir safhasında, harp mey - makam Ali Beyin (1) kumandası danını terkederek, seyirci vaziye - altında, beş misli faik düşman kuv tinde kalan Arap kabilelerinin iha. | vetlerine karşı mahrumiyetler için netlerile muharebenin ve bunca'de, aslanlar gibi harp ediyorlardı. gayretlerin aleyhimize dönmesin -| O Arabasına bindirilen Askeri Bey den son derece müteessir olan Sü- | ise aşiretlerin ihanetinden ve artık leyman Askeri Beyin son bir gay - anlaşılmağa başlayan ademi mu - retle sedyesinden kalkarak ata bi- | vaffakıyetinden müteessir olarak nip muharebeye girişmeğe ve A -|bir kurşunla beynini parçalıyarak raplarla Kürt aşiretlerini harekete | intihar etmiş bulunuyordu. Araba- getirmeğe teşebüs etmiş ise de, a -| sına bininciye kadar yanında, is - yakları henüz iyileşmediğinden ye | tihkâm zabiti Fikri, erkânı harbiye rinden kalkamıyarak gözleri yaşla binbaşısı Adil Beylerle, yaverleri doldu. O sırada orada, silâhı elin - ve ben yanında bulunuyorduk. de, seyirci vaziyetinde duran be -İ o Fikyi Bey, Askeri Beyle birlikte pâk,, ta değil “Korna,, da mide ağ arabaya binmişken bir emri tebliğ Kadınların bile harp etmesini | ettirmek bahanesile Askeri Bey ta- beklediğim bu zamanda böyle se - rafından yanından uzaklatırılmış- | yirci vaziyetinde durmaktan utan- mıyor musunuz. Köpekler bile ya- bancıları mahallelerine yaklaştır - mazlar. Onlar kadar olamadınız! tr, (1) Bugün Afyon Karahisarf Meb'usu Ali Beyefendi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: