23 Kasım 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

23 Kasım 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ben Jonson'un eseri | — Volpon; Komedi 5 Perde — mii Şehir Tiyatrosunun dar en şından beri şimdiye ka- bu teneki ettiği eserlere bakılırsa, iel si * repertuyarınm san'at de <, olgun ve kıymetli pi - Yeni, i ilime Yücude geldiği anlaşılı - » bi “a Günt'ün sahnemizde üstüste ÜNİ Oynanması, ti tiyatro, e 1, tiyatromuzun ve sekliği Seyircilerimizin seviye yük- “di, İNİ gösteren sevinçli bir hâdi Pekâş | de uzuncu asrın büyük Büzide Psen i hararetle kabul eden Türk tiyatro seyircisine Se- WU, şimdi dünya tiyatro başka bir muvaffakı- or: Volpan, vi inc asrın yetiştirdiği İn - irlerinden Ben Jonson diyer, şimdiye kadar bizim 1 Sevrilmemis, — sahnemize ön, emişti, Son senelerde tiyat Sin ii tercüme €ser yetiştirmek i- e hizmet eden genç mu- ei edrettin Bey, bu eksiği ta ni oldu. Filvaki, Ben Jon- | liyi F eserinin dilimize çevri - Ya tiye izde de oynanması dün- leri tro #debiyatının türlü devir hi ii Şeşitlerine örnek veren şe di, Atrosu için lüzumlu bir şey - Yetini ça Yonson, dünyanın sayılı ze- | lan rak harikalarından biri 0- | tü irin arkadaşıdır. Onun | 1 etmiş, onun gibj ti - Rand, y harrirliği etmiş ve zama - | ngilterede şöhret ve rağbet il iştır. Bu şöhret ve rağbetin diğ, Zamana münhasır kalma- » Eser) lerini 1 Men 3 nin geçen asırlara rağ | kekleri vakit muhtelif memle - iz » muhtelif dillerde temsil Mülmeyile b erde emsi kağ emen, hayatta Şekspirin deği, ir, fakat san'at yolunda a amanlarını hayalin em sihirli hazinesinden top- | küjğ, Ma eserlerinde hiç bir Miçevdsi Uyan, mevzu şekillerin N içine sığmayıp taşan coş- Börüyor, Lik Sekspir karşısmda ki Ben Jonson, eserinin #rudan doğruya ha - * Onun efsanelerle vap, Pir komedisindeki şiirli ha- m onde eksiktir, fakat VE hiciv, lelere sıkıştırdığı tariz den bir kün Süzel kuvvet, hoşa gi- . OSUSİYEK sayılabilir. çok ©ski eserler gibi in pi, Man, , PiYesleri üzerinde in tasarrufu, Un on bu mu- de za - görülüyor. Vol - Semai asır başında Lon- lerde | an şekli, bir çok yer - ten, * Sok defalar tekrar edildik di; yl imiş, bırakılmı | miş, ştı. Ye bu Maki Viyanalı bir muharrir, Muny, Ne Tin yeni bir adaptasyo - bu vali Ver Viyanada oynanan Oipon Fransızcaya da ter “dilmi Ml 1 MİŞ, Fransız sahnesinde dilen nüshadan da şimdi Sevriliyor, Vaka Aim dör ynedikte geçer, dünya - / rtarafından gelen tica | k Jesim Şimali Kafkas san'atı beynelmilel sahada Şimali Kafkasyalı Halil Bey | ve takdirle bahsetmişlerdi. Mussayasul isminde bir genç san'-| (Halil Beyin yaradıcılığını karak atkâr, son zamanlarda garp san'at | terize eden ve “Völkischer Beo - âleminde mühim muvaffakıyetler | bachter,, gazetesinde Alman mü- nekkitlerinden Dr. S. Şmelts tara - Edebiyat” Mektup yazmak san'atı ne oldu ? Eskiden mektup yazmak, güzel İ bir san'attı!, Acaba bu san'at ne âlemde? Öldü mü, kaldı mı? Uzun mesafeleri kısan vasıtalar, ret gemilerinin servet ve refah ta- şıdığı Venedik, zenginlik, musiki, | eğlence ve sefahat şehri olan Vene dik böyle bir vak'anın cereyanına elbette en iyi bir dekor sayılabilir. | telefonlar, otomobiller tayyareler bu güzel san'ata kastetti mi? Volpon, uzak denizlerin üstün - | ha bk e bin ül kazanmıştır, den geçip Venediğe gelen, orada | yerleşen, zengin olan, zenginlik ve | yalancılık ilmini en iyi bilen, ver meden alan, daima alan ve doymıi- yan şeytanetkâr bir zekânın sahibi bir hasistir. Volponun dalkavuğu, nedimi ta İebesi ve yardımcısı Moska fikri, güzel cümleyi, nezaketi servetin eğlendirilmesi uğrunda satıp para- ya çeviren bir zekâ tüccarıdır. Bü- tün eser, vak'anın bu iyi kahrama- nından çıkan ve etrafa dağılan ya- lan havası üstüne kurulmuştur. Völpon, hayatının muvaffakıyet tarihini teşkil eden bir çok dalave- relerden sonra, nihayet daha ko - lay ve az zahmetli kazanmanm yo lunu bulmuştur: Kimsesiz ve ço - cuksuz bir adamdır. Kendisini ö - lüm halinde hasta gibi gösteriyor. Dostları bu zengin adamın büyük mirasına sahip olmak için gönlünü almaya, hatırmı hoş etmeğe uğra - şırlar. Her biri varis tanınmak için vaat almıştır, tabii kimisi para, ki- misi hediye getirerek, hattâ kimisi de karısını... , Ben Jonson, bu eserde hasisliği, yalancılığı, aldatıcılığı, insanların para uğrunda alçala alçala içine | düştükleri iğrenç çirkefin derinli - ğini hafif bir mizah rengi altında, fakat kuvvetli bir hiciyle teşhir edi yor. Fena adam, hilekâr, —Volpon— | nihayet kazdığı kuyuya düşer. Ye- tiştirdiği müthiş talebe, Moska, o - nun bütün servetini elinden alır. Eserin ustalıklı vak'ası eğlence ile takip ediliyor. Konuşmadaki ince güzellik, tarizlerin tatlılığı di- mağa buruk fakat güzel bir lezzet veriyor. Sahneye konuluş şekli iyidir. De korlar, göz için gene bedii bir zi - yafet sayılabilirdi, Hele Venedik evlerinin biribirinin içini gören, te j eserler de intişar eder. Hakikat o | kısa davetnameleri ortadan kaldır. | rasları, kanal ve evlerin önündeki dar sokak sahnesinde dekor pek i güzeldi. i lerce mektup yazmış Volpon rolünde İsmail Galip Be | yin, Moska'yı temsil eden Hazım Beyin birbirinden aşağı kalmıyan muvaffakıyetleri (o bilhassa göze çarpıyordu. Hâzım Bey, bu rol için biraz alaturka olmakla beraber kendisine verilen vazifeyi pek âlâ iyi yapıyordu. Volpon'un mirasından hisse u - man ve insanlığın kirli hırslarını | ve iç yüzündeki türlü çirkinlikleri temsil eden Vasfi Riza, Behzat, Mahmut Beylerle para için bizzat kocası tarafından getirilen kadın rolünde Bedia Hanım, Volponla evlenerek çocuğa asalet teminine uğraşan umumi kadın rolünde Zeh ra Hanım, Volponun rezaletlerine tahammül edemiyen yüzbaşı rolün de Hüseyin Kemal Bey, hâkim E - i muharriridir. min Beliğ Bey iyi idiler. RefikAhmet mez. Hükmü, evlâtlarımız ve torun larımız verecek! Belki oObugün de güzel (mektuplar yazanlar var da biz bilmiyoruz. Ancak bunları yazanlar öldükten sonra belki bu zaman anlaşılır. Bununla beraber bu çeşit mektupların yazılıp ya - zılmadığını da bilmiyoruz. Bana kalırsa, bugünün medeni vesaiti bu sana'tı öldürmemiştir. Fakat; telefon, eskiden yazılan ve her biri mini mini bir şaheser olan mış, süratli nakil vasıtaları, mek- tup yazmak ihtiyacını azaltmıştır. # # # Yarım asır evvel o birbirinden kırk elli kilometre uzakta yaşıyan insanlar arasında, geniş bir uçu - rum vardı. Bu mesafe kolaylıkla geçilemezdi. Bugün, otomobil sa - yesinde hemen her vakıt bu çeşit mesafeleri tayetmek mümkündür. Bütün bunlara rağmen insanla - rm hâlâ güzel mektup yazmak san" atını bırakmadıklarına kaniim. Mektup yazmak ayrı bir mevhi- bedir. Onu haiz olan mektup yaz - madan duramaz, Telefonlar, oto - l mobiller onu bu mevhibeyi kullan maktan alıkoyamaz. Bunlarda mek tup yazmak, içten gelen bir sevkin ifadesidir. Zaten böyle bir sevkin tesiri ile mektup yazmıyanlar, muvaffak ol | mazlar, Kendim de bunlardanım. Telefonsuz bir inziva hayatı geçir- diğim halde, bütün mektuplarımı son derece kısa yazarım. Arkadaş- larıma nisbetle mektup yazmayan bir adam sayılabilirim, | Dediğim gibi mektup yazmak ferdi bir mevhibedir, bir mizaç! meselesidir. ? İ Bir çok muharrirler müellifler | mektup yazmaktan da yorulmaz adamlardı. Meselâ Dickens ar - kadaşlarına durup o dinlenmeden mektup yazardı. Keats ile Byrin, en güzel mektup yazanlar arasın - | da sayılırlar. H. D. Laurencı yüz - | bir İngiliz Carlyle, oBalzak, Şeheliy, Mattew Hrnold gibi şa- irler ve muharrirler de böyle idi- ler.. Fakat mektup yazmak, şiir yaz mak gibidir ve mektup yazan, sa - yan sanatkâr şair gibidir. *x4 Bundan başka nazarı dıkkate alınacak noktalar da vardır. Me-| selâ öyle bir takım hususi şerait bu lunur ki onu mektup Ooyazmakla karşılamak, telefonla veya karşı karşıya konuşmakla karşılamak - tan hayırlı olur. o Utangaçlık, bi - zi bir çok, sözlerimizi, güzel gü - zel söylemekten meneder. Halbuki bu sözleri yazmak da- ha kolaydır. Aşk mektuplarını doğuran da| budur. Birbirlerile buluşan ve birbir - cılığı ancak Avrupa teknikini Halil Bey, Günip'te doğmuş, bü canlanan resimler, Dağıstanın mahalli rengini taşımakta - tadır. Genç san'atkâ rın tablolarında gö - rülen şey dağlar, pa- paklar, Çerkes elbi - seleri, silâh, büyük bir ciddiyet ve sami- miyet timsali olan dağlı kadm tipleri - dir. Halil Bey Alman- yada resasm profe « sör Greber'in ve Ka- berman'ın talebesi ol muştur. Ecnebi bir muhitte tahsil edişi umumi o yaradıcılık yolu üzerinde mües- sir olmamış ve milli mahiyetini kaybet - tirmemiştir. Yaradı- ve incelmiş üslübunu almıştır... Milli Kafkasya mahiyeti, şark ruhu, ate- in şark muhayyelesi aynile kal - mıştır, Halil Beyin yaradıcılığına Av - rupada büyük bir alâka gösterili - yor. “İllustrierte Rundschau,, ve daha bir çok garbi Avrupa mecmu alarında Halil Beyin eserlerinden bir çok nümuneler neşredilmiştir. Ahiren Pariste yapılan son “Salon 1933,, resim sergisi dolayısile Fran sa matbuatı Halil Beyden sitayi ———————— — lerine her şeyi söyliyebilmek ım - kânını haiz olan âşıklar, birbir - lerine durmadan aşk mektupları yazarlar. Çünkü mektuplarda her şeyi söylemeğç cesaret — buluyor, ürkeklik ve utanğaçlık yüzünden söyliyemedikleri, yüzyüze anlata - I madıklarını, güzel güzel yazı - yorlar. Zaten sevgilinin insan karşısın da bizzat bulunması, insanım di - lini tutması, sesini kısması için kâfidir. İnsan, kendisi gibi insanla kar. şılaştığı zaman, muhayyelenin iş. lediği pırıl (o pil idealler, havfe uğrar, halbuki ihtirazın asıl ga - yes, hayalin renkleri, ışıkları ve süsleri içinde yaşamaktadır, Onun için âşık yalnız başına kalıp, eline kalemi alınca sevgili- nin mefküreleşmiş hayalini gö - zünün önüne getirir mi, fiziki re - alitenin kusurlarından zerre ka- dar müteessir olmıyarak düşünür ve yazar, #5 Ask mektupları yazmanm çok derin pisikolojik sebepleri vardır, Telefonların her yeri kaplaması, otomobillerin sokakları doldurma sı, bu çeşit mektupların yazılma- sma, hiç Dir vakıt mâni olmıya- caktır. A.H. fından yazılan bir makaleyi hülâ - yümüş, Almanyada Münih'te tah- | saten zikredelim: sil etmiştir. Halil Beyin fırçasile Halil Bey kendine mahsus bir Halil Beyin tablolarından biri | teknik yaratıyor, fevkalâde büyük kıtada sulu boya resimler yaparak doğma yurdunun hayatını, gayet heyecanlı savaş manzaraları, vata- nının tarihi dövüş hayallerini çizi- yor. Fırçasından çıkan tipler, hep | karakteristik, çehreli eski yurt â - şinaları, bir hayal kadar lâtif, ka - ragözlü, yumuşak elli şark kızları- | dır, Halil Beyin fırçası Avrupalı kadın ve erkek çehrelerini de ayni nefaset ve mükemmeliyetler ya » par.,, | “Tabloları seyredenler yeni ve kuvvetli bir ton karşısında bulunu yor; renklerin ahengini, geniş de- j koratif hatların mevcudiyetini se - ziyor ve kompozisyonda bir aza « met görüyorlar. İşte Halil Beyin eserlerini bugünkü san'atı urnumi karakterinden ayıran cihetler bun lardır. Renkler ve şekiller ifadeye tâbi kılınmıştır, her parçasmda ka | rakteristik bir ifade vardır. Dağla- rın tersiminde, sujesini Dağıstan nağmelerinden alarak çizdiği min yatür kızların ha çehrelerinde, kanlı intikam dövüşünden O sonra barışmağı gösteren büyük tabloda ki erkek simalarında son derece mükemmel bir ifade kudreti mev- cuttur. İnce kadm ellerinde, han « çeri tutan kemikli erkek yumruk - larında bir hayatiyet, kanlı bir ifa | de göze çarpmaktadır. Efsanevi | sahneleri gösteren resimleri — hat- ların çizilişi, renklerin gayet ince işlenişi ve ahengi itibarile— kadim | İran minyatürlerini andırıyorsa da | renklerin kullanışı ve şekilce onlar dan tamamen avrrlır, Ri bngün - kü garbi Avrupalılar Halil Beyin İ resimlerinde gördüğümüz kuvvetli, ruhi ifadeye ve şayanı hayret te « messül kabiliyetine hayranız. O, becerik itibarile bir Avrupa | İs, süje, ifade his ve hareket itibari *lede Asyalıdır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: