15 Ocak 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

15 Ocak 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ — VAKIT 15 IKİNCİKANUN 1989 .Hikâye Ibrahim Paşa 300 SENE EVVEL. iSTANBUL Saatli Yazan: Bir hafta kadar evvel, saat me- raklısı olduğumu bilen doslarım dan biri, oturduğum yere pek de uzak sayılamıyacak kadar ya- kın bir köşkün ikinci Katında an- tika bir takım saatlerin mezada çıkarıldığını sağlık verdi; ve he Köşk KENAN HULUSİ nu burnuma getiriyordu. Sade. ce dar bir sofadan geçer geçmez, sığ bir göl gibi sükunet içinde ge nişliyen bilyilk bir odaya alınmış- tım ki, bir b'esk hışıltısı gibi sa- at seslerinin kulaklarımı birdön- bire doldurüuğunu hissettim; vs men davranmıyacak olursam kiy-! bir hazinenin içine girmiş kadar met bilmiyen bir takım yabancı | daha | ellere geçeceğini, yahut, sonraları bazı muhtekirlerden iki Üç mieli fiatla satın almak mec- buriyetinde kalacağımı ilâve et-! ti, Kendisi de hakiki bir saat me-| raklısı olmakla bersber arzuları | mın tatmininde ze" İ yisini yerine getiri olmayan dostumun tarifi üzere bir saniye bile vakit geçirmeksi- zin vola çıktım. Bütün ömürlerini antika kad. Tanlar toplamağa hasredenler ve horozlu saatlerden tutunuz da şaman başlarını ikide dil çıkarmak suretile bhâber veren- ler, tahta bir mahfaza içinde ha-| yat sürenlerden altın bir kutu i-| çinde yaşayanlara kadar sayısı bilinmiyecek derecede, aklâ haya- )e gelmez türlü saat çeşidlerin- Gen pek çok kimselerin haberleri olmadıklarını zannederim. Onur için bazı-yeni saat çeşidlerine te- sadüf edebilmek ümidi ile bir say İiye arabasında kendi kendime dü şünürken, yol üzerinde ağaçlarla diğer eşyayı atlıyarak bir saatın on biri vurduğunu işittim. Bunu kendi kendime merak eder bir karekette gösterdiğim için ola. Cak ki, arahacım hafif güldü: “— Saatli köşk, dedi; civar ma| halle saatlerini onunla düzeltir.” Kendisine teşekkür ettim, ve gideceğim yerin orası olduğunu söyliyerek kapısının hemen önün- de durmasını tenbihledim. Saatli köşk, demir parmaklıklı bir kapı ile girilen güzel bir bah- ge içinde eski bir çalar santin üs- Yübu tamamile muhafaza edile. rek yapıda taklit olunmuş ahşap bir evdi. O Kadar ki, evin bir ta- rafında uzayan kulenin Üzerinde çalar saatin büyük yelkovanları bile gözükmemiş olsa, her hangi bir ziyaretçi köşkün bir tarafına gizlenmiş bir zaman habercisinin zamanı parçalara ayırmak Üzere ağır bir viyolonsel sesi ile hare- kete geleceğini düşünecek, ya- hut ahşap evin garip bir ork gi- Bi esniyarek dakikalara işarette bulunacağını zannedecekti, Kapıda, merdivenleri merakla İnen bir kedi beni karşıladı; ve bütün vücudu garip bir maskeye gizlenmiş kadar ihtiyarlığına süp he ettiğim biri içeri adı. Mevsim sonbahardı; sayfiye ev lerinin çiçek kokusu ve böcek se- #inden yeni kurtulmağa (baş ladığı dakikalarda birdenbire içer lerine dolan tuhaf ilıklğ duymak o İstiyordur.. Bununla berabor her tarafta henüz kuru- mamış bir islâklık verdı; ve bu. ancak hissedilen şey, yeni ölü çı- kan tahta evlerin birbirine bepz! yen yeknasak ve soğuk kukusu. idefalar bu oda rinden adeseyi almağa lüzüm gör! kendi Kendime zevk duyduğum bir sıra eski çalar saatler hakkın. da verilen izahatı dinlemeğe baş- adım. Bir böcek kolleksiyoncusu, ya- hut bir pul delisi olmaktansa, bir aaat budalası olmayı tercih eden »| ler bilmem haklı mıdır? Şu kadar var ki saatlerin sadece zamanı i- şaret etmekle yanımızda basit bir uşak gibi kalmayıp, çok daba başka bir takım vasıtalarla haya- tımıza karıştığını söyliyenlere İ- nanmalıyız. Nitekim, .ir yaprak üzerinde yürü, w» kurd aydği kadar, ihtiyar müzeyedecinin sa atler ve sahibi hakkında verdiği izahatla kulaklarımdan içeri soku an seslerinde ayni seyi duyü; “İmasından yazgetildiği İerimden çok . ua yakın olaral bilirsiniz; diye konustu; işlemek- ten durmuş bir 51-**5, bir çokla- rımızın zemberskler arasına bir şeytan sıkıştığını vekmetmeleri. ne mukabil onu bizzat orada gör Miklerini söylerler; ve zemberek- leri harekete get kleri dakika |her hangi bir operasyonla bir) mevdanına pit “em değistir! urbağadan daha *aydalı bir mah lükun kalbini harekete getirmiş- ler gibi kendilerinde yaratıcı bir kuvvet düşünürler. Bir çok içinde,, gözle meksizin ve garip bir gözlük gi bi de onu taşıyarak elindeki sa- at mahfazasının bir tarafına sı-) kışıp kalmış bir parmaklarile hissedinceye kadar. çalışırdı; parmaklarile diyorum; bu âdeta bir körün isleri gibi bir şeydi. Yahut havada -es araştıran bir anten gibi, mazinelerin en muğlakları içinde hareketsizliği araştırır ve bulurdu. Hattâ, ken- di kendime, onu bir ölünün yanı- na götürerek parmaklarile göğ- sünün üzerine şöyle bir dokun. masının yeni bir hayat keşfine başlangıç olabilsesğini düşünür- düm. İhtiyar dostumun saat merakı- nı niçin size anlatmak İstediğimi bilmiyorum. Saafler üzerinde si« ze tesir etmekse, İüzuinsuz bir iş olacağına kaniim,Sadece, belki40 senedenberi onu tanıyışımla ben. de biriktirdiği bazı zeyler var; on ları birisine söylemek istiyorum; kime, belki de, bu siz olacaksınız! Hakikaten tıpkı onun düşün- düğü gibi, etrafımızı saran bu saat yelkovanlarında sizin de za- mani düşünür gibi olduğunuzu görüyorum: Meselâ şu karşımız- da ve ayakta dimdik duran stat! Rakkasını, büyük camlı bir kutu içine, sarı bir sakal gibi up uzun sarayı yıkılacak mı? Adliye Vekâleti tarihçilerle bir kısım mimarlar ara- sındaki bu münakaşa mevzuu hakkındaki kararını verdi Sultanahmet meydanmın bir köğesindeki umumi hapiskaneyi yıkarak yerine adliye binası yap mak tasavvurundan çıkan İbraz; him Paşa sarayı meselesi üzerin de Adliye Vekâletinin uzun 4 mandanberi tetkikat yaptığı ma- lümdur, Adliye Vekâleti bu bu - susta mütalâasını Başvekâlete bildirmiş, fakat kat'i bir karar ve| rilmesini Heyeti Vekileye bırak- mıştır, | Haber aldığımıza göre, Adliye Vekâletinin mütalâssi şu suretle a edilebilir; i ehir mimarı Prostun İstarbul ğı İmar plânına gö. met meydani Cumhuriyet meydanı | BU renler bu meydanda yapılacaktır. Onun için meydanm Sultanah - met camline karşı olan dili'lize - rindeki bütün binalar kaldırıldık. tan ve bu dilin teşkil ettiği cephe otuz metre geri çekildikten sonra büyük merasim günlerinde halkım oturmasına mahsus anfitestr şek linde kadeler yapılması ve bu an- (öann nde geniş bir teras uda getirilmesi düşünülmüş * tür, Bu (erasm seviyesi Sultanah met camjiinin yüksekliğini gece - cektir. Bir halde ki bu teras 1. zerinden Marmara deni mek mümkün olacaktır. Nih bu terasın arkasında reşmi bina ilardan mürekkep bir devlet ma - hallesi yapılacak ve İnşası arzu edilen adliye sarayı'da bn devlet mahallesini teşkil eden Binalar . dan biri olacaktır, Demek oluw ki sehir mimarı Prost ümmi Kiz âne İle onun yanında “Sult? p nehmet mevdanma bakan bire'a- n ve hattâ onların arkalarında İ İ bulunan mahallenin . yıkılmasını ivrotesine €sa$ olarak almıştır. Şu İhalde umümi hapishanenin yıkıl. takdirde Prostun projesini temamile de - | #istirmek lâzımmelecektir. Bu i İtibarla Adliye Vekâleti bu mese- ile hakkinda almacak kararı hü. kümete git estâhivet cümlesinden İmörmüstür, Yalnız umumü hapis- İhenenin yerinde bırakılması ve Prostun proiesinde Sultanahmet | mesi esas babul edilince yeni Ve-| gilassk adiiwe sâravı iin en m İnssin mevvi olmak fzere şimdi İstanbul wilâwet konağının Hilti - Vi Bikvli arsner olacağı! » mütalâasıma ilâve et e İ Gilerimi i miştir. koyuvererek, hava ve. dış âlem- den kendisini koruyan bir çinli İ filosoftan ne farkı var? ! raklısı dostumun, çinli filozofun yüzüne bir fırça ile dokunarak düşlik bir bıyık, yahut kalkık bir kaş resmetmediğini bildiğim İ halde, ondan bana bahsettiği za manlar, bir Tao rahibinin bizim bilmediğimiz öteki #lemi düşü- nüp gören yüz hareketlerini far; keder, hattâ bir yol üzerinde kilo metre taşlar: gibi zamanı işaret e- den saat duraklarında, vakit va:| kit heceleri uzaltıp kısaltarek, zaman hakkında öğüdler verdi İ ni işitir gibi olurdum. Onun ya: nında bulunduğum zamanlar ken dimi başka bir mevzun ne kadar ötürmek için çalışırsam yine ay nı çenberin içinde bulur; ve kur- tulamıyacağımı anladığım #aman, tıpkı öleceğini hisseden bir. adas mın kendisini daha rahat ölüme bırakması gibi ihtiyar dostumun İsaatlerindeki mutlak mevzua ken İ dimi terkoderdim. Bununla be- İrabar, doğrusunu söylemek lâ. iamgelirse, küçük odasını yer yer isgal eden bu sarı sakallı rabip- ilerden başka diğerlerinde hiç bir | kuzuncu sayfada okuyunuz.) BAE aye ZE ge almam am eze İstanbula deniz yoliyle gelirken f göze çarpan bir Osmanl: impa. | Tatorunun “sarayığır. Deniz kene tındaki babçeleriyle bu sarayın gü Jâtiftir, Fakat ihtişam namına bir $ey yoktur. Bu kadar kudrete sa- ip bir prensi 'kalâde in sarayı olmasa | nisbetle çok sadedir. | aşağı 8 nile| r uzanır, Üç bin ka. dar baca ve kulesi vardır. İki ta | rafından şehrin şuriyle çevrilmiş- tir, Sure ile deniz arasmda az yük- ir sibtım vardır. Fakat bu fıh tuma, s3 ya mensup aslâ çıkamaz, bilhassa liman tara. fındaki kısmına, Saraym üçüncü cephesi şehirden, birçok kulelerle müzeyyen ve sağlam diğer bir sur olmuyanlar | ile ayrılmıştır. betgi olarak birçok vardır. Bu acemi oğlanları, devşir me çocukların eli ayağı düzgün, el ve cana ya acemi oğlanı lanlar: da aşağı hizmetlerde, bah- şrwanİrkta, seyislikte, sandal bunlara benziyen işlerde kullanı- hr. Li $ı karşıya, köşk vardır. şektir, a, Galata ile kar- Üzerinde bir nan tarafınd rıhtim Topraktan az yük- sütunlar Padişah Birçok güzel mermer üzerine istinat etmiştir. | hava almak içi Japon kadın casusu öldürüldü a iğ v Bu kulelerde nö-| ——— Eski saray ve iç oğlanları Mösyö de Thevenot'an Şark seyahatnımmesinden Topkuşe Sarayı GHlaram dile we köşkler) Reşat Ekrem KOÇU tayın denize bakan diğer köşetin- de, oldukça yüksek diğer bir köşk vardır. Hükürsdar, eğlenmek için buraya da sik sık gidiyor. © * Kemerli rüvaklar üzerine yapıl burada bir'ayazma var. Rum li yortusunda, 19 buraya gelirler, hastala sudan içirirler.' Civarmdaki ala, hastalarını soyup gırt ına kader gömerler; ve he men suyu p şıkarırlar. Bunu sağlamlara bile yaparlar. Bu yor- tu gününde padişah hemen daima köşkün penceresine gelir, kendisi. i göstermeden Rumların yaptık- larını seyreder, Sarayın deniz Üzerine Birçök'ka pıları vatdır. Pakat âncak padişâ- | ha ve diğer saray memurlarına a. çılırlar. Sarayın büyük kapısı, Ayasofya tarafındadır. Bi pıdan çok geniş bir avluya girilir. Sağda saray hastahanesi vardır. Saraydaki hastalar, iki adam tara- din çekilen küçük ve kpalı bir vaba ile buraya getirilir. Bu ar İ sayı görenler hemen yoldan çeki. İ ip yel verirler. Padişah bile rast- tasa bir kenara çekilir. Biraz iler- de, solda Cebehare yani zırh mah seni vardır. Üstü kurşun örtülü. dür. Burası vaktiyle bir kilise i- miş. Bu avludan daha küçük olan di- ğer bir avluya geçilir. Bu ikinci avlu, dört köşedir. Etrafı çepeçevre mermer sütun” 'ara istinat eden rüvaklı bir gale. cidir, Üstü kurşun örtülüdür. Sağ solda, avlunun dip köşesinden sağ taraftaki duvar boyunca ve galeri» nin köprüsünde bir sıra halinde dokuz kubbe görünür, Bunlar sa- say muttaklarıdır, Sol kolda, mut. fakların karşısında ve ayni olarak hassa ahırları vardir. Burada hü- kümdarın bizzat bindiği atlar du- ' tur. Bu avluda, ortada, taflan ve| | servilerin gölgesinde bir çeşme vardır. Padişah, ilama mahküm Yiyük kimselerin kafasını bu çeş” * menin yanında vurdurturmuş. Bu avlunun dibinde, sol'tarafta da di- yanın toplandığı salon bulunmak» tadır. Tam karşımda da asıl s&- raya girilen methal vardır. Bu met halden ancak davet edilenler. gi. il rer, Ben çağırılmadığım için tarif e İ demiyeceğim. Fakat dışardan gö- :| rünüşüne rağmen, bu saray, mun- tazam bit tek yapı değildir. Birbi. 1 I rinden ay.rdedilemiyen kubebli bir apon kadm ©e*“su Yozimko Ka vaşima sön gürlerie Çinde öldü. rülmüştür, İ Japonların hakiki Mata Harisi | denilen kadın casus bu resimde | erkek kıyafetile görülüyor. Ya zl xutuanidir. takım dairelerden, , pavyonlardan mürekkeptir. Padişah saray bahçesine çıktı- ğında, bostantılar denizden geçer kayıklara işaret vererek Onları dört yüz adım açıktan geçirtirler İ (Devamıve sonunu yarım do- nındaki Japon aktrisi Yaeko Mi. | Yaklaşan kayıklara nöbetçiler a- teş ederler, Padişahın hi rmetlerine b oğlanlarına hağım zenciler ret ederler. Bu çocuklar büyük bri itina ile yetiştirili rayda sekiz yaşından yirmi Yö kadar kalırlar, Olk atmak, a8 mek, güreşmek, okuyup musiki vesaire öğrenirler. B yetli olanlar saraydan, miihini muriyetler alarak çık ” olanları da aşağı hizmetlere dan çıkarlar. Bu çocuklar terbiye edili kendilerine icabınığa mükef dayak ta atılır. Geceleri, hadım ağalar, $ lanlarının kovuşlarırş odolağ” Biri yataklazına gir8 lerine dikkat ederler, Zira lanları hadım olmamışlardır. İç oğlanlarından ku: tane” dişahın ön yakıd hizmetlerine) imıştır. Bunlardan da, gördü hassa: ehemmiyetli mevki s8 dirler: Padişahın kılıncinı 1 silâhtar, padisihın yağrmariöi bir ibrife il yıkamak içi” dest almak için padişahın #& taşıyan ibtiktar, padişahı” suyunu taşıyan küptar, Bu dört delikanlı veya padişahın daima yanındadri; gözdeleridir. Padişah sarayd#” tığı zamanlatda beraber buf” Jar, leri “Söğütlü çeşm içerenköy Bu Yola Asfalt Döştü mesine Karar V. Kadıköy Söğütlüçeşmeği” erenköyüne kadar giden yo” falt döşenmesine belediyecf verilmiştir. Bü hususta © yapılmağa başlanmıştır. Yol hazırlanarak bir müteshbi lecektir. ç Yol asfalt olduktan sons# EM, köyünden İçerenköyüne İN vam eden caddede belediy* Şe fından otobüs işletilecektif” | mali 19 Kıymetli Yeni F P,T.T. Genel Di mevcut normal posta P yerine kaim olmak üzere mette yöni posta pullafi “e mâğa karar vermiştir. resim ve şekilleri tam edilmiştir. Üzerinde Deri gf miz Milli Şef İsmet i portreleri bulunan bu , müzdeki gilnlerde çıka b n P, TUT. idaresi ebedi Sef 7 Mü kün ölümleri mefin; ie y kiymette hir Atatürk h£” risi çıkaracaktır. <1 VAKIT'3 aben8 olunuZ vi j

Bu sayıdan diğer sayfalar: