23 Haziran 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

23 Haziran 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(— VAKİT 23 HAZIRAN —— | T ser Bugünkü Hüâdiseler ve şahıslar hakkında'faydalı malümat Çindeki imtiyazlı mıntakalar Uzak Şarkta geçen hüdiselerin inkişafmı kolaylıkla takip edebil. mek için Çindeki ecnebi imtiyaz. larmın nelerden ibaret bulunduk larını bilmek lâzımdir. Malüm olduğu üzere son hâdi. selerin cereyan ettiği Tiyençinde de İngilizlerin, Fransızların, İtal. yanların ve Japonların imtiyazlı muntakaları vardır. Fakat Japon. ya Çin fütuhatı neticesinde bir çok Çin vilâyetlerini ele geçir . miş olduğu için bugün artık Ti. yençine Japon kuvvetleri hâkim . dir.. Uzak Şarkta cereyan eden da. va Japonlarm, İngiliz imtiyazlı mıntakasımnı abluka etmiş olması. dır. Buna sebep ise Japonlar ta. rafmdan suçlu olarak kabul edi. len dört Çinlinin İngiliz kuvvet. leri tarafından himaye görmüz olmalarıdır.. Bu dört Çinli Pekin | hükümet ihtiyat bankasının mü. dürünü sinemada — öldürmekten suçladur.. İngilizler kendilerine iltica et. miş olan bu dört Çinliyi Japon kuvvetlerine teşlim etmeyince, Japonlar da İngiliz imtiyazlı mm. takasmda harekete geçerek bu kısmı ablukaya almışlar ve içeri. ye hiç bir gıda maddesinin gir. mesini menetmişlerdir. Bu şekilde İngilizleri suçluları | iadeye mecbur etmek istenmek . tedir., Uzak Şarktaki gerginliğin zahiri sebebi budur.. Bu siyasf durumda olan Uzak Şarkta Çinde ecnebilere miş bir çok imtiyazlar da vardır. Bu | imtiyazların mahiyetlerini bilmek | hâdiselerin daha vuzuhla takibi. ne yarar. Çinde ecnebi imtiyazları on al. tmer asırdan kalma bir mesele . dir.. O tarihlerde garpta en kuv. vetli dananmaya maalik olanlar | Holanda ve İngiltere idi. Bu iki | devlet Portekizin cenubi Çindeki ticarf muvaffakıyetlerinden (l .| ham alarak derhal Çin üzerinde tesirde bulunup piyasalarma hn., kim almak yollarmı aradılar.. Ve serbestçe girdikleri vilâyetlerde mallarına çok güzel müşteri bul. | dular.. O zaman Çin piyasaları ecnebi mallarına açıktı. Bu hal ©on sekizinci asra kadar böyle de. | vam etti, Fakat on sekizinci asır iptidasmda Çin hükümdarı Kang | Hi bu vaziyet karşısında tertibat alarak serbestçe girecek malları tahdit etti. Bu sebeple 1730 senesinde de tlcaretin yalnız Kanton limanı di. Çin hükümeti aynr zamanda takas usulünü de şart koguyordu. Tüccar devletler bu şartlara ri. ayoet etmek istemodiler ve Çinde daha serbest bir hareket sahası elde edebilmek için mücadeleye başladılar. İngilti riye sürerek harp lip gelen İngiltere 29 Ağustos 1842 de Nankin muahedesini im. zalamıştı. Bu muahede Çinin mem leket harici anlaşmalar devrini açınış oluyordu. İşte imtiyazlar da bu şekilde doğmuş oldu. Çinde iki türlü imtiyaz vardır. Bir tek devlete verilmiş olan im. tiyazlar ve beynelmilel imtiyaz . lar, Bir devlete verilmiş olan imti. yaz daha ziyade şahsi müecssese. lerdir.. Bu mıntakalar konsüllerin idaresi altındadır. Hattâ yerli Çinliler de imtiyaz sahibi devle. tin kanunlarına uymağa mecbur. durlar.. Beynelmilel imtiyazlı mmtaka. lara gelince: Her devletin konsü. ü tebaaamı idare ile mükellef . tir.. İdarf cihet ise kosüllerden müteşekkil bir heyete tevdi edil. miştir. Bu —mmtakalarda her devlet mümesailleri tarafımdan intihap edilmiş olan muhtelit bir mecliş imtiyazlı mmtakanım her türlü ihtiyaç ve İnzibatını idare etmekle mükelleftir. Çindeki imtiyazlı mmtakaların başlıcaları şunlardır: Tiyençin, Şanghay, Hankeu, Kanton,.. Bu wehirlerdeki imtiyazlı mmtaka . "larda nüfus ve idare şu şekilde . dir: 'Tiyençinde: 1861-de-elde edil. |miş olan İngiliz imtiyazlı mmta. |2 kası,, Nüfusu 60.000 Çinli ve 445 ecnebi. Yine 1861 de elde edilmiş olan Fransız imtiyazlı mıntakası, Nüfusu 124.000 Çinli ve 2000 ec . nebi, — 1901 senesinde elde edil. miş olan İtalyan İmtiyazlı mınta, kası.. Nüfusu on bin Çinli ve dört yüz cenebi, — 18906 da oölde odil. miş olan Japon imtiyazir mmta. kası.. Nüfusu 27.000 Çinli ve ye. di bin ecnebi.. Şanghayda: 1869 da elde edil. miş olan Fransız imtiyazlı mımta, kası., Nüfusu bir milyon beş yüz bin Çinli ve otuz bin, ecnebi.. Şanghaydaki bu Fransız imti . yazlı mmtakası azzam bir teş. kilât jle idare edilmekte ve Çin. de yerleşmek isteyen — ecnebile . re ilk merhale vazifesini görmek. vasıtasile yapılabileceğini bildi. tedir. münasebetle Fransa yal e “afyon ithalâtmı,, ile. ı n etti. Ga. ti düşünmeğe mecal vermedi. Zira iri kıyım, güçlü kuvvetli bir şey- di. Her halde iyiliğimi istiyen şağıya doğru olarak sağ elimde ayaklarını nişanlıyarak madım. Tetiği Zenci ayaklarını k: ı. Oldu m yerde, yüzümün yarısı ona | müteveccih bir halde, kıvramıyor, duruyordum. Elvud ise öbür tara. fima asılmır Zenci, befimi rak, beni arkaya doğru yatırma.- ya başladı. Var kuvvetimle ayalkr larımı yere basarak dizlerimi dim- | dik tutmaya baktım. Fakat herif | benden ağırdı. Güçlü kuvvetli idi. |İstifini bozmadan üstüme yüklenm. İdikçe yüklendi. Di oldu; ve tamı arkası üstü yuvar- İanacağım sırada, Pat, sallana sa! lana kapıda göründü, ve zen: üstüne atıldı. Zavalimın daha zi rap çektiği belii idi. Fakat gözle rinde garip garip ışıklar yanıp tu. tuşayordu. Sağ elinde tabancası, sol elinde de, Zencinin başımna mü: temadiyen — iadirdiği bir çekiç| vardı. nız Hindiçinilyi değil, Çindeki bu imtiyazlı mmtakasını da müda . faa için Uzak Şark filosuna kıy. met vermektedir . Hankeu'da: — Burada yalnız Fransız imtiyazlı mımtakası var. dir. Mesahası 24 hektardır. Nü. fusu yirmi bin Çinli ve dört yüz | eenebiden mürekkeptir. Bütçesi üç yüz bin dolardır.. Kantonda: Kantanda şehir üze. rindeki Shamen adası İngiliz ve Fransız imtiyazları arasında tak sim edilmiştir. Gerek İngilizlere, gerekse FPran sızlara altışar hektar kadar bir il tedir. Nüfusları bir kaç bin Çinliden ibarettir. Çindeki imtiyazlar kuvvet sa. yesinde elde edilmiş olan bir ne. vi kapitülâsyondur. Çin halkı memleketlerindeki ecnebi imti . yazlara karşı hiç te iyi nazarla bakmamakta ve bunları başların. da beyaz Irkım yumruğu şeklinde görmektedirter.. Bugün ise Çinde büyük mik . yasta fütuhat yapan Japon ku vetleri ufak ve ehemmiyetsiz bir hüdiseyi sabep ittihaz ederek Ti. yençindeki İngiliz imtiyazlı mın. takasını abluka etmişlerdir. İn. giliz hükümeti Japonların bu ha. reketine şiddetle mukabele etme. ğe karar — vermişlerdir. Vaziyet her ne kadar gergin ise de ma.. | Lâkin bu defa, arap bana fazla| tinsten de değildi. Tabancamı a.|best kalan tabancalı elimi bükmeye çalışa. |1 z | maş ensesine eki İte üçü |birlikte kaybolunca, Sarışın Güvercinler Çeviren : İbrahim Hoyi Pat, zenci onunla tamamiyle | kapışmadan evvel çekici yüzüne bir daha indirdi,fâakat herifi bütün bütün silkip atamadı. Artık ser. ire- Çrek, kabzasiyle Elvud'un göğsüne vurdum, berif bir boş çuval gibi yere yılıldı. Zenci Patr duvara sıkıştırmış, zavallıyı müşlcül bir vaziyete sok muştu. Geniş ve kırmızı sırtı be, nim için tam bir hedef olurdu a- ma, tabancamdaki altı kurşundan beşini harcamış, topu topu son bir yardı. Silâhı yeniden u sürecekti. EL ktiktan sonra, zenci- ve tabanca 'e indirmeğe kat kat ol. darbeler- isünde herif, Pat ile bir. fikle bir külçe gibi yere yuvar Tandı. Pat ile birlikte diğer bir odaya geçtik. Pat omuzu ile bir kadına| garpınca, onu tutarak mesine meydan vermedim, Pat ka- vud'u yere nin üzerine çulları yabrasiyle her şladım. Yanımdı yere düş dının tabancasını aldı. Ben de ©- nün doğrulup ayakta durmasına yardım ettim. Yüzü bembeyaz iş olan Bu kadın Mira Banbrok idi. Yer. de de siyah kadife gömlekli ve| gölf pantalonlu küçümen bir a“| dam ölü olarak yatıyordu. Tâ hx fazma kadar kapalr olan bu göm. lekte bir delik vardı. Delikten de| ağır ağır kan sızıyordu. Yerde de, biraz evvel kanın pek çok aktığını göst küme küme pıhtılar var- di. Mira'ya kendimizi tanrttık, kexi Babamın memurlarısmız de. mi.. diye sordu. Cevap verdim : siz kız kardeşinizle babanız bisi tuttus. 'Kız kardeşinizi balduk ve... Genç kazın yüzüne kan geldi Gözleri canlandı. Sesi gürleşti. — Rut'u ben öldürmedim!.. di ye haykardı. Gazeteler yalan yazı- yor, Evet onu ben öldürmedim. Orrda ruvelver olduğumu bilmiyor. dem. Bilmiyordum. Biz, herkes. ten, her şeyden saklanmak, uzak. laşmak için kaçmıştık, Ormanda... Ormanda şey.. şey.. İşte onları yakmak için durduk, ve o vakit, ilk defa ol yanında tabanca taşıdığını öğrendim. İlk önce inti> har edelim mi, etmiyelim mi?.. di- yeşuzun uzun — konuştuk. — Fakat sonra.. orlu iİntihar etmemeğe Ta. &1 ettim, (veyahut — kandırdığım: sandım), Tabancayr da elinden 25 mak istedim ama muvaffak olama, den. Tabancayı alayım diye uğra” — Evet, halli bir hâdise olarak kalması temenni edilmektedir. — M. şırken kendisini vurdu. Ben mani olmak istedim. Vallahi, ben öldür. İdi, bilir misiniz?.. Şu biraz evvel . Pamlattı: medim... Mesele yavaş yavaş aydınlanı yordu. — E!.. Sonra.. diye Miraya ce. saret verdim. Mira sözüne devam etti: — Sonra Sakramento'ya gittim. | Otomobili orada brraktım, ve San Fransisko'ya döndüm. Rut, ElL- vrıd'a bir mektup yazdığını söy. lemişti. Bunu da ne zaman söyle- anlattığım intihar meselesindez evvel... Elvud'tan bu mektubu ge ti almaya çalıştım. Rut bu mek. | tapta intiharmdan filân bahset- miş imiş.. Fakat Elvud, mektup bende değil, Hodora verdim,, de- diği için de almak için buraya gel dim. ... Yukarda bir sürü gürültüler o lurken de, bu vesikayı buldum. Tam bu sırdda Hadöv içeriye gir di, beni görönce kapıyı sürgüledi Ve ben.. ben de kâsadâa bulunan tabanca ile onu öldürdüm. Ağzımı bile açmadan, kapıyr sürmeleyip döndüğü zaman vurdum onu. başka türlü de yapamazdım. Pat söze karıştı: — Hadov'u bir tehdide, bir te. tavüze maruz kalmadan öldürndü- nüz, demek?.. dedi. — Evet. Ondan korkuyordum. Söyliyeceklerinden korkuyordum. Ondan feret ediyordum. Ne yapa. yım elimde değildi; ve böyle de yapmalıydım. Zira konuşsaydı, a. mu vuramıyacıktım. Yani vurma- | ma fırsat vermiyecekti. — Peki kim bu Hador denilen insan?.. diye sordum. Mira gözler | tan ayırdı, duvarlara, tavana ve| yerdeki garip kılıklı adama baktı, | benden ve Pat. ven sonra gözlerini yere diketek — O... dedi. Birden sözünü de Şiştirdi. Devam etti: — Bisi ilk defa buraya Evud bir adamdı. Öyle şeyler söyler, anlatırdı ki, inamırdımız. Ne dedi. se, kanmamazlık — edemezdiniz.. Bilemem ama, ihtimal ki bize ilâç filân da içirmişlerdir. Ne çılgın #lemlerimiz oldu. Bu âlemlerde tuhaf renkli, maviye çalar bir şa- rap içerdik. Afyonlu, esrarlı şa. | raptr belki bu.... Fakat önsuz ne- I eğlenemezdik. Hador, ben AL voa keşişiyim. Bana birçok şeyler malâm olur!. derdi; ve bize ten rulun donarak çıkmasınr bir... baktı.. Sanki grcik tutmuş gibi ar.| ka'ütkaya birkaç döfa ökrürdük- | getirdi. Hoşumuza gitti. Hador (l şeytana bile külühr ters giydiren| — P VAKIT ABONE TARİFESİ Vemleket Memledl teinde — dişit 95 155 4 260 125 475 820 ( 900 1600 1 Kakan Bi için ayda ötuz kuruş dütÜ Posta birtiğine girmeyen ayda yetmiş beşer kuruş medilir, Abone kaydını bildireti # tup ve telgraf Öcretini, Parasının posta veye banklâ yollama ücretini idare l zerine alır. Türktyenin her pöslo merktt? VAKIT'a âbone yazilit- Adres değiştirme ücret 25 huruştur. İLAN — ÖCRETLERİ Tiğaret ildalarının ıın"'; satırı sondan itibaren İÖ0 falarında 40; Iç saytalardi | kuruş; dördüncü — saylad? ikinci ve üçüncüde 2; bi y €: başlık yanı kesmece & dır. Büyük, çok devamli, "’; cenkli ilân verenfere ırf'w, Resmif Ü indirmeler yap rın sanlim - 30 kürüi TİCANİ MAHİYETTE OLMİ' KÜÇÜK İLANLAR Hır defa 30, ikt defası SÖĞ Gefası 65, dört defası 75 ** defası 100 kurüştür. ÜC ı:" Hön verenlerin bir defasi LA vadır. Dört satırı geçen Hİf ”a farla satırları beş kuruşt9f sap edilir. Aylık $ üylık 6 aylık 1 yallık Tatifeden satı: Hizmet — kaponu ..ıııı—'“; küçük Hlân tarifesi yüzd€ indirtiir. Yakıt hem dağrudan d ya kendi idare yerinde, befi kara caddesinde — Vakıl V'f: sitında KEMALEDDİN. İf Hün Bürosu eliyle Nân eder, (Böromun telefornur 1 — Şeyhin aşkt A 2 — Korkunc "4 Arap Bahtiyar m3 oldu Döstu Arap Yaşarı S:N dında bir kadınla yaşamağA yarak kendisine yüz vermef? kızıp evvelki gece pencertdl. yatakt odamında jiletle y.ın Arap Bahtiyar Yasamsf hâkemesi sorunda birinci töle ca hâkimi tarafından 19 kuruş para cezasma matklf (Devamı var) Karamazof Yazan: Dostoyev3ki Kardeğler Çevirem Hık;ı Süba Gezgiv _İIS İvan, ayağa kalkazak; — Dinle dedi, ben, senden şilphe et miyorum. Bu cinayeti sana yüklemeğe kalkışmak gülünç olur... Gösterdiğin deliller akla yakındır. İçimi ferahlattı, Artık gidiyorum; ama tekrar gelip gö rüşeceğim. — Hadi — Allaharsmarladık. Kendine iyi bak. Çabuk davran. Bir şe- ye ihtiyacın var mı? — Teşekkür ederim. Bir şey iste. mem. Marta beni unutmadı. Sık sık uğ” rayor. Kasabamızın hayır sahileri de gelip yokluyorlar. İvan, sebebini pek kestiremediği bir iç isteğine uyarak: — Hadi Allahazamarladık... Sar'a taklidi meselesinden hüâkimlere filân bahsetmiyeceğim. Aklın varsa, sen de kimseye açma. Dedi. — Anladım, anladım. Madem kl sir, söylemiyeceksiniz, ben de dilimi tuta- cağım. Araba kapısında — konuştukları. mız, yalnız aramızda halacak. Ivan Fiyodoroviç, çıktı. Fakat henüz daha on adım atmadan durdu. Smerdi- yakovun son cümlesinde dokanaklı bir ima sezer gibi olmuştu. Az kaldı dönü- yordu. Fakat sonra omuzlarını silkerek bastahaneden ayrıldı. Katilin Smerdiyakov olmayıp cinaye- tin Dimitriye yüklenişine âdeta sevin: mişti. İçinde belki incitici bir şeyle kar. gılaşırım diyen bir ges duyuyor gl . Bundan ötürü, işi pek ince eleyip sık dokumadı. Unutmağa can atıyordu. Bundan sonraki günlerde ise, istin- tak evrakını okuyup — delilleri görmüş ve Mityanın suçluluğu tam bir gerçek olacak zihnine yerleşmişti. Fenya ve annesi gibi bildik kimseler, butfanık Hade vermişlerdi. “Perkotin,, in gerek evinde, gerekse “Plotinko,, la. rın mağazasındaki hâdiseler ve györdü- ğü şeylere dair söylediklerini tekrara hacet yok. Makroideki şahitlerin dedik. lerini ise zaten biliyoruz. Bunların te- ferruatı, can sıkacak kadar dallanıp bu- daklanmıştı. Tahkikat hâkimlerinin en çok dikkat. lerini çeken şey, parolalar ve Grigori nin kapının açık olduğuna dair verdiği ifade idi. Marta, Smerdiyakovun, ken. di yataklarından üç adım ilerde bir tahr ta perde arkasında yattığını ve vakıt valıt onün iniltileriyle eyandığını söy- lemişti. — İnleyip duruyordu. Diyordu, İvan, Doktor “Herzanstüp,, e: — Smerdiyakovun deliliğinden şüp. heliyim. İşin içinde bir kurnazlık ola- mâz mı? Demiş. İhtiyar zeki bir gülümseyiş. le: — Biliyor musunuz, şimdi o, ne ile meşgüldür? Rus harfleriyle defterine yazdığı Fransizça k zberliyor. Cevabrar vermişti. Gitgide İvanın şüpheleri dağılâr. Ar- tık derin iğrenme — düymadan, Di- imeleri — Dimitri aslâ katil değildir; bu işi belki de Smerdiyakov yapmıştır! Deyişi ve bunda katf bir ısrarla ayak direyişi biraz fikrini Bulandıtıyordu. İvan kardeşinin sezişindeki kuvveti bir çok kereler sınamış olduğu için bu hük- münü de — kendi inanışına uymamak. la heraber — yabana atamıyordu. İvanın farkettiği bir nokta da, Aliyor şanın, hiç bir zaman kendiliğinden Di mitriyi ağzına alimadığı ve ancak soru. hınca cevâap verdiği . Sönra, İvarın bütün varlığını bu meselelere harcayışı da sebepsiz değildi. Moskovadan dö- neli beci Katerin İvanovnaya delicesine Eşık olmuştu. Onun bütün hayatı Üzerinde derin bir iz bırakan bu yeni ihtiras ve heye. candan bahsin gimdi sırası değil. Bu, başlı bâğına bir roman mevzuudur ve belki de bir gün bunu yazacağım. Şim” dilk yalmız şunu kaydedeyim, ki dün akşam Katerinalardan çıktıkları sırada, Aliyoşaya: : — Bu kız hiç hoşuma gitmiyor? Derken, İvân, kendi kendini aldhat- mağa çalıştyordu. Çünkü bt adam, Ka. terinzyı — bazan öldürecei kadar nef ret etmesine rağmen — delicesine sevi. yordu. Bu Ç hâdisesi sebepsiz değildi. Faci- anım tesizleri zavallı kızcağız, İv3t g kurtarıcıya kaoşar gibi atılmıştı. lart Ürselenmiş, gönlü kırılmış!? | böyle buhranlı bir zamanda Ivaft gelmişti. O İvan ki, evvelce onl yordu. Genç kız bu aşkı sezmişti" ra Dimitriye nazaran bunun heti * sı, daha yüksek, hem kalbi dahâ Bununla beraber, gerek Aşıkmifi disinde bıraktığı tesirlere, ı:f"" vanın Karamazoflara lâyik © lıklarına rağmen, genç kaz, hef henürz feda etmemiyşti. Hattâ Mityaya hiyanet eti şiddetli bir âzap bile çekiyor V" y atıştıkları zamanlarda bu hissitti açıkça söylüyordu. - İvama Aliyoşaya, onu tarif Şi7 lediği: — Yalan içinde yalan! Cümlesi, bu iki aşkın Wadesi şeydi. Onların münasebetlerind€ rü yalan bulunduğu — gerçektir: brrakalım artık bu başlı başıl ayf mevzu. Üşte dalgalı yaşayış içinde hel"; men Smerdiyakovu unutmuş İ 2 AÂma, ilk görüştüklerinin Üstündty beş gün geçince, İvanı yeni baştf takım acaip düşünceler sıkmağa ladı. (Devamt var) gti |

Bu sayıdan diğer sayfalar: