11 Temmuz 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€—VAKIT Y1 TENUUZ Bugün Hâdiseler ve şahıslar hakkında faydalı malümat kü Danzig şehri nasıi idare edilir? Danzig meclisinin salâhiyet ve hakları nelerdir? Danzig Meclis Roeisi Gretser Dünya sulhunu tehdit eden me şum bir çıban gibt Baltık sahilin de sırılan Dafzig bugün bütün nazarların Üzorine çevrilmiş ol. duğu bir mıntakadır. Danzig Berbesi bir şehirdir Danzigteki Alman bhalkmın ber türlü kültürel inkişafı temin e- dilmiştir. Hattâ Danzig tama- mon Alman tesiri altında ve kıs- men de Almandır.. Fakat aynı zamanda Polonyanın gümrük hudutları dahilinde bulunmak- tadır. Polonyanın ticareti bakı- mından da birinci derecede bir ehemmiyeti haizdir. Danzig serbest şehri bir âyan meclisi tarafından idare — olun- maktladır. Danzig meclisinin, diğer bir tabirle senatosunun faaliyeti son günlerde matbuatta büyük akisler yaratmaktadır. Danziz meclisinin kabul etti. ği bir kanun Almanlara birçok azasının vereceği kararlar ile idare olunur.. Ancak bu meclis yalnızca dahili! işler hakkında kararlar ittihazına salâhiyottar. dır.. Yoksa Danzig'in dış politi. kası Polonyanın elindedir. Bun dan manda Danzig ile Polotya arasında da milletler cemiye. tinden bir fevkalüde komiser vazife görür. Bu moclis ikinci müntehipler tarafından intihap olunur ve heyeti umumiyeye karşı nazari olarak meguldür.. Nazarl olarak diyoruz, çünkü şimdiye kadar Danzigde teşril kuvvet ile lera kuyveti arasında )ir anlaşâmamazlık vaki olmuş leğildir. Her iki kuvvyet de Almanya- nın tesiri altında kalarak hares ket etmişlerdir. Bu da tabil bir neticedir, çünkü nüfusun yüzde doksanı Almandır, 1933 gsenesinde Hitler taraf. tarları Danzig serbest şehrinde 19.000 rey kazanmışlurdı. 1936 de bu miktar yüz oltuz bine çık- mıştır. Sosyalistler ancak 33 bin rey, katolikler ise 800 bin rey alabilmişlerdir. Polonyalılara gelince, aldıkları rey umumiyet- le 6000 ile 8000 arasında deği- şir. 1935 umum? meclisi 44 tane nasyonal sosyalist, 12 gosyalist, 9 katolik, üç tane Alman mas- yonallat, ki kamilnist ve iki Po- lonyalıdan müteşekkil idi. gelenlere de ikişer yumurta ver- [ * di; ve berkes, aydede suratlı, a- nasınım çıkık elmacık kemkili, to- raman tombul çocuğa, oğluna gp ta etti. Kış yaklaşmca, tarla ye- rine evde toprak yere serilmiş Bir yorganın Üstüne oturmakta İdi. Işık gelsin diye cenup tarafınıda- ki kapıyı açmışlardı. Güneş içeri-| ye dolmuştu, Şimalden esen rüz- Bgâr da boş yere evin kalın toprak düvarına vurup duruyordu. Eşikteki hurma ağacının ve tarla- ların civarındaki şeftali ve söğüt ağaçlarının —yaprakları çabucak koptu, döküldü. Yalnız evin şark tarafındaki seyrek kömeli bambu- ların yaprakları olduğu gibi kal- dı; rüzgâr ağaçların köklerini İki büklüm ettiyse de yapraklar yine düşmedi. | Bu kuru rüzgâr yüzünden, top" raktaki buğday tohumları yeşere- mezdi. Onun için de Vang Lun sabırsızlıkla — yağmurları bekledi. | Rüzgür durup da, haza sakin ve| gıcak olduğu sünbüllü bir günde bitden yağmur yağmaya başladı. | Vang Lunglar huzur ve rahat ile dolu evde oturarak bütün hıziyle yağan, avlunun etrafında toprağa geçen ve kapınin üzerindeki saz gdamın kenarından damlayarak x kan yağmuru seyrettiler. Çocuk şa şarmıştı. Yağan yağmurun gümüş” ten hatlarını yakalamak için elle- rini uzattı. Ö gülünce, onlar da birlikte güldüler ve ihtiyar adam gocuğun yanma yere bağdaş kur rarak; — Bir düzüne köyde bunun gi- bi bir çocuk yok.. Kardeşimin ve- letleri yürümeden — evvel hiç bir| şeyin farkında değillerdir... dedi. 'Tarlalarda buğllay — tobumları yeşerdi, kahverengi toprağın üs- tünde ince yeşil —başaklar , filir lendi. Böyle bir zamanda herkes bir- Yazan 9398 Nobet mükâfatını kazanan Pearl Buck Xx na ürüm kalmadan mahsullerinin” sulandığını — anlayorlardı. Sabahr ları bu veya şu evkle topranıyor, şurada burada çay içiyor, muşam- ba kâğıdından yapılma büyük şemsiyelerin altına sığınarak tar- laalrın arasındaki dar — yolirdan yalınayak evden eve gidiyorlardı. Kadınlar tutumlu ve fakir ise- ler evde kalryor, ayakkabı yapı" yor, çamaşırları —yamayorlar, ve senebaşr bayrmı - için hazırılklar- tırmıkları alarak muayehne etti, kopan tellerin yerine kendi eliyle yetiştirdiği kenevirden ördüğü yeni teller taktı, kırılan çatalların yerine de ustalıkla yeni bit bam-| ”” bu parçası yerleştirdi. Vang Lung âlet ve edevatını düzeltirken; karısı O-lan da kap- kacağı gözden geçirdi. Sızan, akan bir küp bulunca başka kadınlar gibi 'yak yenisini almaktan Bahsı VAKIT ABONEB TARİFESİ * Wemleket Mi içinde Aylık 95 A 3 aylık z60 B 6 aylık 475 ’ ” 1 yıllık 900 160 Tarifeden — Rualkat için ayda otuz kuruş Posta birliğine girmeyet bu ayda yetmiş beşer kurüf medilir. aa Abone kaşdımı bildiret İluy Ülay tüp ve telgrat terelinle parasının posta veya a yollama ücretini idare * verine elır. ğ Türkiyenin her posta mı VAKIT'a abohe yazılir Adres değişlirme 25 kuruştur. JILÂN ÜCR Ticaret ilânlarının satırı sondan ilibareü ) talarında dÖ; iç sayfı kuruş; dördüncü ıkinci ve üçüncüde İi . j 4; başlık yamı kesmecdt Ün dır. a: Büyük, çok. devamlı, renkli ilân verenlere #7i imdirmeler yapılır. t rın santim * satırı $0 TİCARİ MAHİYETTE OL KÜÇÜK İLANLAR Bir defa 30, Iki detasi Üj defası 65, dört defası defası 100 kuruştur. "ân verenlerin bir AM vadır, Dört satırı geçen ÜÜ, fazla salırları beş kuruş! sap edilir. Vakıt hem — doğrudan kendi idare yerinde, kara caddesinde — Vakıt İj altıada - KEMALEDDİN Hân Büresü eliyle —ilân eder. (Büronun telefonu? A Gden lemdar sine Kon":> Valaska — * Üç ahbap çavuş#i! < “Haydutlarnesi imtiyazlar vermektedir. Bu mec-| — Alman nasyonalistler de da-| birine gidip gelmeğe başladı. Zi-| a meşgul oluyorlardı. di, Aksine kile toprak karıştırarak | — ——— Ad e lsin kabul ettiği bir kanun ban-|hil olduğu halde nasyonal sos-|ra her çiftçi, bir kerecik olsun,| — pıyat Venig Lüng ile kazar bu gatlağı kapadı, ve hafif hafif 1wr ıı':ı n kalardan para çekilmesini mo-| yalistler Hitler sistemlerine ce-| semanın tarlalarda iş gördüğünü, ziyaretletde sık sık bulunmuyor- tarak küpü de yenişleştirdi. m A—. netmiştir. vap vermek için tutulması mec-|artık omuzlarına astıkları bir strr- | , , 4, Küçük, seyrek evlerden mü| — İşte böylece evde kalarak, her Ba - geci . Danzigx serbest şehrindeki bu| burt olan üçte iki nisbetini elde|ğa takılı kovalarla oraya buraya rekkep bulunan köyde, tıklım, tık-| ne kadar konuşmaları birkaç dar Kalplerit * —'hı meclisin mahiyeti nedir?.. Me-| edemiyeceklerdir. su taşıyarak bellerinin kırılması | .. Golu, ve sıcak bir yuva halin:| ginık kelimeye İnhisar etmükle Para - Ok x£ suliyet ve salâhiyetleri nelerden| — Maamafih Danzig moclisi her de olan ev yarım düzüneyi geç | beraber, birbirlerine danışmaktan | © x ibarettir?.. veçhile Hitlerin arzularına görelidaresini daha muvafık Bör- mezdi. Bunlardan biri de kendi hoşlanıyorlardı. Meselâ şöyle kor TORK h Evvelâ şuna işaret edelim kilhareket etmektedir. düler ve hiç bir tesir yapmadı-| eçiydi. nuşuyorlardı. OPEİY N,q' bu moelisin, millet meclisleriyle Polauyalılar Almanyanın yap-|lar.. Vang Lung, başkalariyle fazla- — Yeni ekim için büyük kaba- Tıııuı.' t hiç bir müşahabeti yoktur. Bultığı gibi Danzig'e tesir etmel tık nazi meclis relsi M, Raus-| ca samimiyeti arttırdığı takdirde, | ğen tohumlarını topladım mı?.. b_',:#; ! doğrudan doğruya mahdut mee| miş, bilâkis Danziglileri hare-|chning idi.. 1934 senesi teşrini- hesapta borçlanmak olduğunu an-| — Veya: A Ka M suliyet ve salâhiyeti olan bir 1-|ketlerinde tamamen serbest bı-| sani,ayt nihayetiüde yerini şim-|ladr. Sencbaşı yaklaşıyordu. Yeni| — Samanları elden çıkarır, fa- Kİ L dare meclisidir.. rakmıştır. Hsasen o sıralarda| diki roisi M, Greiser'e terketti. | elbiseler, ziyafet için istediği pa-|sulye saplarını da mutfakta yaka-| SEHZADEBAŞI TURAN SBi, 1894 kilometre murabbar ara-| 1934 Leh - Alman anlaşması ya-| M. Greisor kırk Iki yaşında|ra nerede idi?.. Evde kaldı. Ka- |rız.: veyahut da Vang Lung pek Bi 2 film: (Atina kadt .Nı ziye ve 400.000 nüfusa malik| pılmakta idi. Bu münasebetle| ve yüzde yüz Almandır. dınlar dikiş diker, yama yapar- | sadir olarak: Lı::e:ı,hı’;mn:ıî, Sallı ae olan Dnnııg bu meclisin on bir|Danziglilerin kendi kendilerine k:ıı, çıdık hıınbııdın y:pı!ıu (Dnıııu vıt) AU Bıyınlu-ıblıınıı.'l' n h evine döndü ve gece, kafasma hu- kle' lımyorıun ünnme Bını fzap veı—lyor, onun tam ıkıı ium;uym BGU İ .— gönür ae c e şun sıkarak beynini patlattı. Son daki- Tuhumu sıkıyorsun. Senden kurtulmak — yada doğnıluiu seven ve iym & kasına kadar yanından ayrılmamıştım. — için biltün varımı vermeğe hazırım. biricik varlığım.' Çarmıha geti | İ Karamazof Kardeşler Papasların — mütalcalarına — gelince, — Bu da başka bir tecavüz... Sinir — babasız çocuğun ruhunu göğe & l - « - bunlar, benim en neşesiz zamanlarımda — lerine hâkim ol canım.. Benden büyükle — zaman ben orada idim. 8 hatırlayıp eğlendiğim şeylerdir. İşte yi- güzeli esirgeyerek müşkülpesent olma. Meleklerin şevk ve neşe ile — Öyy' g, Yazan: DOSİOV.VSKI ne ton günlere ait bir hikâyecik daha: — Ne iyi geçiniriz görürsün... Sen benden — — Yarabbi şükür! D 4 're u Yirmi yaşında kumral bir Normandiyalı — mütevazi bir kılıkta göründüğüm için Diye bağırıştıklarını duydum. | İnan, ki bu itikâfçılar arasında tıpkı sana benziyenler de vardır. İman ile kü- für uçurumunkları onları kıl kadar ince bir mesafe ayırır. — Bu marifeti bitirince de senin bur- nun büyüyecek değil mi? Meçhul misafir, haktmane bir tavırla: — Dostum, idedi;. hiç burnu olma- maktansa, uzun burunlu olmak yeydir. Bit doöktör ararken, bir papasla karşılar şan hasta Marki de böyle söylüy Geçenlerde onunla papas, konuşurlar ken ben de aralarma sokulmuştum. Marki, göğsünü yumruklayarak; — Verin benim burnumu! Diye tepiniyor, papas da: — Her olan gey, mukadderatın eliyle meydana gelir. Bazan göze görünen bir felâket, gizli bir saadetin müjdecisilir. Meselâ, bir talihsizliğe uğrayarak bur- numuzu kaybettiyseniz, tesellisiz değilsi miz. Bundan sonra hiç kimse çıkıp da size: — Burnunuz ne uzun! Çevireor Hakkı Sıhı Caı;lıı a 930 Demiyecek. Marki, kendinden geçe- rek haykırdı: — Bu teselli mi bu?., Ben, her gün uzun burnumu taşımağa rasıyım. Yeter ki yerinde olsun... Pzpas, biraz kırgın bir tavırla; — Oğlum, dedi; dünyakla bütün ni metlere hep birden erişilmez. Hem bu türlü istekler, biraz da ilâhi iradeye karşı hoşnutsuzluk münasına gelir. O ilâhi irade ki, burnunuzu almakla bera" ber tesellisini vermeği de unutmamıştı. Bu haliniz, gösteriyor ki, burnunuzu maddeten kaybettiğiniz halde yüzünüz- de gurur yine başka bir burun gibi sar- kıyor... İvan: — Aman ne ahmakça şeyler! Diye bağırmaktan kendini alamaklı. — Dostum, seni eğlendirmek — için anlattım ba fıkrayı.. Fakat emin ol ki, bütün Cizvitlerin palavraları hep bu türlü şeylerdir. Hikâye ettiğim vaka yenidir ve beni de senin gibi üzdü. Çün- kü zavallı genç Marki meyus bir halde kız, ihtiyar bir papası ziyaret etmişti. Ama kız değil, bir içim su!... Günah çıkartılan parmaklığın öntün” de diz çökerek, suçunu fısıldadı. Papas: — Ne?.. Ne? Diye çıkıştı; neler işi- tiyorum?.. Yine mi günaha girdin?.. Hem bir başkasiyle ha?.. Meryem Ana imdaklına yetişsin... Ne vakte kadar bu halde devam edeceksin sen?.. Günahkâr kız; — Ah muhterem efendim, bu iş ona © kadar çok zevk ve bana o kadar az eziyet verdi ki, dayanamadım, Dedi. Sen, bu cevap Üstünde dur. Çünkü ©, bizzat tabiatin scsidir. Cehaletten her hâlde bu daha İyi, Ben bu kızı bü- tün kalbimle affederek ayrıldım. Uzak- Taşırken, papasın 6 akşam için onu da- vet ettiğini duydum. Papas bütün din" dar mukavemetine rağmen ona dayana- mamıştı. Tabiat ve hakikat hiç bir te* cavüzü öçsüz bırakmaz. Ne diye somur- tuyorsun ?,. Artık sana şirin görünmek için ne yapacağımı şaşırıyorum. İvan nihayet hayale mağlüp olarak: — Bırak beni, dedi; kâbus gibi çul- * bana tutuluyorsun. Eğer şimşek parıltı- ları ile kanatlarım ateş rengine boyan" mış olarak önline dikilse idim, böyle yapmıyacaktın. Sen, evvelâ bedil duy- gularının, sonra gurüründan ötürü ra- hatsızsın. Bu kadar azametli olan bir a- damı, şeytanın bu kadar basit bir kıya- fette ziyaretini hoş görmüyorsun. Sen” de “Bilins'tci,, tarafından maskaraya çev- zilen c ince romantiklerin Tuhu var, Ama, ne yapayım!,.. Buraya gelmeğe niyetlenince ilkin alay olsun diye iste- dim, ki mazul bir nazır kılığına gireyim. Göğsünde aslan ve güneş nişanları pa- rıldayan bir nazır... Fakat cestaret ede- medim. Şayet böyle bir hüviyete bürün” se idim, sen beni döğerlin.. Ben, ki göğsüme dilersem Kutup Yıldızını ya- hut Müşteriyi takmağa kadir bir varlı- ğem, naxıl aslan ve güneş nişanlarına tenezzül edebilirim?.. Sonra sen tutup benim ahmağın biri olduğumda ısrar e- dip dürüyorsun. Şunu bil ki, ben senin kadar zeki olduğumu dava etmeyorum, “Fafust,, a görünen “Mefisto”, fenalık istediğini, fakat tam zıddıma İyilikler İş- tediğini söyler. Keyfi bilir.. Ama ben, lük başka melekler de ilâhiler lar ve bütün kâinatı titretiyor! *lı mukaddes şeyler Üstüne yemin İm, * ki benim de içimde bunlara k#f fg, tü ilâbi söylemek ve; M — Yarabbi şükür! t Üm4 Diye bağırmak isteğini du! Ruhumun ne kadar taşıp köP istidadr olduğunu bilirsin. Bedif larım çok kuvvetlidir. Dualar, dan at daha çıkıyordu. Fakat c& tarafıta, mantıkımdır. İşte o, isteklerini zincirledi ve böylet? gamant geçip gitti. at Evet, eğer ben de “Ya desem, meleklerle birlikte Hâkiltiy Jese idim ne olacaktı. Arzda hef tecek, vakalar tükenecekti. İşte şünce ile içimdeki isteklere dum. Vazifem yer yüzünde © ğu, fearılığı sürdürmekti. Bu : runda en güzel bir İç huzurunu Üç bulunduğum kötü yerde kaldım- ”| payım. İyiliğin bütün şerefini b benimseyip paylaştılar. Bana fen kötülükten başka bir şey h!uııd' (Devamı ’;%I '! Z - ZK ’ıi !fı;f 8 Iİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: