September 16, 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

September 16, 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT 16 EYLÜL 1938 B — Bu memlekette bir. metres bulmak için ne yapmak lüzım. dır?” Diye sordu. — Yolda giden bir kadını tur — tarsın ve kendisine bir yerde be- Taber kahve içmek teklifinde bu- İmursun. Kadın bu teklifi kabul — eder. Sonra birlikte yemek yemek teklif edersin. Kadın bu teklifi de rddödetmer. Ondan sonra geceyi | birlikte geçirmek teklifinde bu- kanursun. Nadiren bir kadının da- ha evvel başkasına verilmiş bir Bözü olur. Böyle olmadığı takdir. de bu teklifi kabul edecektir; sennile beraber gelecektir. Ertesi günü Tito Arnodi yolda giden bir kadıma yanaştı, bir ape- — gRE, sonra bir yemek tet-lif etti. Aralarında ertesi gün ! 'a bir ti- yatronun kapısında bir ranklevu — İkararlaştırdılar. — Ben biletleri alırım. — Pekili. — Her halde geleceksiniz. de- ği mi? — Şüphesiz. — Lâtife etmiyorsunuz değil mi? — Hayır, asla, Bu, güzel bir kadındı. Bu, O- pera mahallesinde büyük bir ter- zihanede mankenlik ettiğini söye lemişti. Vücudu terütaze, giyinişi gök zarif, her suretle ideal bir — sevğili olacak evsafı haiz idi. İn> san yabancı memlekette olunca mutlâka bir metrese muhtaç - oul- yordu. Bu metres bulunamıyacak olursa nihayet bir aydan ziyade — bu yokluğa tahammül edilemez, insan kendi memleketine dönmek mecoburiyetinde kalırdı. Bu hayatta adama memleketi- ni unutturacak, yerini yurdunu değiştirecek, battâ milliyetini in- kâr ettirecek bir kuvvet — varsa, bu da; sadece kadın olabilirdi. Bir insanın yabancı bir mem- Jekete gidince orada büyük bir yalnızlık içerisine düşer, Her ta- Taftan kendini boşlukta hisseder, Watanına git maazaralar, yollar, dağlar, ovalar mütemadiyen hat rma gelir. Fakat bir gün karşır sma güzel bir kadım çıkacak, — kendisini teslim cdecek olursa bu, onun için tamamen yeni bir âlem olur. Onun gözlüğü, onun mu- habbeti, onun samimiyeti benli- ğini bir sryanet melâikesi gibi sarar. Bu, yabancılar için bir ne- vi hariç ez memleket imtiyazıdır. Kadım yabancı bir memlekete düşmüş biçare için sanki kendi watanından bir parça gibidir. Ha- Tice hicret edenler için memleket hudutlarındaki polisler husust bir kadın servisi açsa yeridir. Tito artık kendi kendine düğün bayram yapıyordu. Nihayet iste. giği gibi bir kaklına Tastgelmişti ve ertesi günü onunla buluşacak- &! Kalbi bu kanat ile memnun ve Mmüsterih olduğu halde bütün Pa- ris sokaklarını dolaşıyordu. Bü- yük mağazaların camekânları kar şısına geçerek bakıyordu. Paris arttık onun hoşuna gidiyordu. Kadın öyle bir kıristal parçasıdır ki insan onun arasından her şeyi güzel görür. Jan sert bir sesle: — Her halde bizim bir eğlence gezintisine çıkacağımızı zannet- miyorsun değil mi? dedi.. Şu hak. de müsaade et de sana ilk ve son defa olarak hayatımın birkaç gün veya birkaç ayını bu iş için feda etmekte olduğunu hatırlatayım.. Benim bu hareketim de her halde senin bizi yeni bir maceraya.... Pol sözünü kesti: — Kifil., dedi, senden affımı Tİca ederim.. Fakat ben babamın üş olduklarına inanmak is- Şyıimyotum. Demetr tehditle para koparmak isteyor.. Fakat ben ye Renimizin bir haydut olabileceği- * İ asla tahmin etmiyorum. — Ben ümit ediyorum.. Göra ceğiz... İlk gördükleri, hemen ©o gece Matmazel Danyel Leje oldu. Lö Mestrle de Polün garsonyerinde buluşan iki gencin görüşmelerin- de hazır bulunmak istedi. Genç kallın gayetle hiddetli idi. Sevgilisini, kendisine haber ver- | teden gitmiş olmakla itham edi- yor, İyi terbiye görmüş bir insz. nm bu hareketi yapmıyacağını söylürordu. Genç Tavereik>: — Başha Aüşüneelerim vardı.. l ! Üç gün sonra idi. Lokanta gar- sonu olan arkadaşı kendisine sor- duü, — Aradığın metresi bulabildin mi? Tito: — Aman, bana ondan bahset- me! diye cevap verdi. Bir kah- vede bir kadına rastgeldim, Ken- disiyle sözleştim. Tiyatro için iki bilet almıştım. Aramızda karar- kaştırdığımız gibi oyun başlama, dan yarım saat evvel tiyatronun kapısına gittim. Bekledim. Saat doküz oldu. Matmazel hâlâ gel- memişti. Bu iki bilet bana altmış frank seksen santime mal oldu. O halde ne yapmalı? Yalnız ola- rTak geriye mi dön—eli? Asla! İ- çeriye girsem yanı başııda boş kalan koltuk besim ranrtımı ka- çıracaktı. O boş yeci gürdükçe si- nirlerim ayaklanacak, kan başrma sıçrayacak. Tiyatroya girmeyince ne yapacaktım? Bu iki bilet ce- bimde kalacak, elim cebime gire dikçe daima ıstırap- vesili caktı. Bütün bunları düşün tiyatronun kapısında durdum, İki bileti bir başka müşteriye satma- Za karar verdim. Biletleri satmak | da zor olmadı. Bir kadınla birlik- te ilk gelen bir adama biletleri uzattım. Bu adam derhal biletle- ri kabul etti. Ve bana biletlerin ücretinden başka ayrıca beş frank bahşiş verdi. Beni bir bilet satı- €ısr zanneti i. Hayır kabul et. mem, dedim. Adam verdiği beş frangı arımsadığıma hükmetti, Bu defa on frank vermek istedi. Da> ha hiddetli bir tavırla tekrar red- dettim. İhtiyar yine on frangı da az gördüğümü zannetti. Bunun üzerine herif yirmi frank uzattı. — Bu yirmi frangı da adamın yüzüne fırlatıp attın, öyle mi? — Hayır, beş, yahut on frank atılabilir. Fakat yirmi frank olun- ca niçin ve nasıl atayım? Yirmi frangı aldım. Cebime attım, — Bravol Peki, bu kadın ne oldu? — Onu bir daha göremedim. ... Fakat Tito bu yeni hayata alış- tı. Bu küçük sergüzeşt ona Ma> deleni unutturmuştu. Artık unut. tuğu için de onu hiç hatırlaya: mryordu. Kadınlar erkeklerin kalbinde | duvarlardaki afiş kâğıtlarına ben- zer. Birinci afişi saklamak için ü- zerine bir ikincisi yapıştırılır; ve ikinci, birniciyi tamamen kaplar, İhtmal ki ilk zamanlarda henüz ikinci afiş yapıştıran hamurun tazeliğinden ve kâğıdın daha nem- Hi oluşundan dolayı birinci afişin yazıları bir dereceye kadar hisse- dilebilir. Fakat aradan bir müc. det geçince bu çizgilerden eser kalmaz ve bir gün ikinci afiş du- vardan koparıldığı zaman birinci- si ile birlikte yere düşer. Ondan sonra aşk maceraları geçirmiş ©- lan kalp afişi koparılan duvar gi- bi yeniden bomboş kalır, Her akşam lokanta garsonluğu yapan arkadaşı Titoya Paris so- kaklarında rehberlik ediyordu ve ona şöyle diyordu:? (Devamı var) TUNAKIZI duktan sonra, tren hareket eder- Diye cevap verdi.. Danyel: — Evet, bir kadın değil mi?. Diyerek yeniden hiddetlenme- ge başladı.. Lö Mestriye genç ve güzel ak- trisin bu yol üzerinde yürümesi- ne müsaade etti.. Memnundu.. Ve bu aşk sahnesi, bilhassa Matmazel Leje dostunun yeniden seyahate çıkacağını anladığı 2z7- man birçok foryat ve göz yaşla- rı ile süslendi, fakat genç kadın ayrılıklarının hakik! sebebinden asla şüpheye düşmedi.. Evvelce Lö Mestriye ile de ka- rarlaştırılmış olduğu üzere Pol Taveresko genç katlıma avdetine kadar kendisini hiç bir maddi zer- Juğa düçar etmiyecek bir çek bu Taktı.. Genç kadın kendilerini hie değilse gara kadar tesyi etmek is- tiyordu.. Trene binilmezden ev" vel Danvel şark ekspresindeki bü- tün kadın yolcuları tetkik etti... Runlar birkaç ihtiyar İngilizden Ibaretti.. Vııl’y:mn tamamen edin ok IRomanyadan gele-! cek yeni göçmenler Hükümet mallarını sa- tın alarak yerine petrol verecek Romanyadaki Türklerin si- yasi vaziyetler dolayısile tama. men memleketimize gelmek ar. zusu gösterdikleri anlaşılmıştır. Romanyada iki yüz bine yakın Türk daha vardır. Romanya hükümeti, gelecek güçmenlerin mallarını satm ala. rak yerine hükümetimiz petrol ve benzin verecektir, Diğer taraftan Yugoslavya - da bulunan bir kaç yüz bin Türk ve müslümanın memleketimize gelmeleri için bir anlaşma pa. rafe edilmiştir. Bu anlaşma he- nüz iki hükümetin de parlâmen. tosundan göçmiş değildir. Tat. bik mevkiine konulduğu anda Yugoslav hükümeti, oradaki 'Türklerin mallarmı satın alıp bledeünl hükümetimize verecek. tir. —— Bir otel hırsızı yakalandı Rauf adımnda 60 yaşlarımda bir otel hırsızı, Afyon valiliği - nin bir telgrafı üzerine dün şehrimizde yakalanmış, birinci sulh ceza mahkemesinde yapı . lan sorgusu sonunda tevkif e . dilmiştir. Rauf İstanbul da dahil olmak üzere bir cok şehirlerimizin o. telcilerine yaka silktirmiş, bin. lerce lira çalmıştır. Hırsız oğlu Nezihi ile birlikte ötele inmek- te ve işini gördükten sonra or. tadan kaybolmakta idi. — Menafii umumiye namı- na istimlâk edilecek yerler Aksaray çocuk bahçesi, Sir . kecide istasyon köşesi, Heybeli adada iskele meydanı ve civa. rındaki ahşap binalar, Kumka- | pt — Yenikapı arast ve Koska caddesinin istimlâki hakkında menafli umumiye kararı dahi . liye vekâletince tasdik edilmiş. tir, Merinos koyunları sun'i tohumlaması Balıkesir, (Hususi) — Şehri. mize bağir nahiye vo köylerde iki aydanberi devam etmekte o- lan Merinos suni tohumlama a. meli dünden itibaren sona ştir. Yalnız Pamukçu ve Demirka. pr istasyonlarında fazla faali . yet olduğundan bir kaç gün da. ha tohumlama ameliyesi tehir e. dilmiştir. Vaziyet bü yıl geçen yıllara nazaran daha iyidir. Köylümüz koyunlarını istasyonlara geti . Yrerek tohumlatmaktadır. — Zonguldakta su işleri Zonguldak, (Hususi) — Şeh- rin au ihtiyacını karşılamak V. zere, Behıüyıılı. Belediyeler bankasından yaptığı 160 bin li. ralık istikrazla su tesisatına başlamıştır. Su, 2,5 kilometre. lik yerden getirilecektir. Şeh. rin yüksek yerlerine yapılacak depolardan, evlere, terkos gibi tazyikli şu verilecektir, ken alaylı bir sesle: — Hayırlı seyahatler.. Diye bağırdı., Pol nede olsa variyetle alâkar dar olmaktan kendini alamıyor- du: — Böyle ayrılık hiç hoşuma gitmiyor.. Dedi.. Lö Mestriye omuzlarını silkerek gayetle sakin lâfr bam ka bir mevzua soktu: — Bükreşte bildiğin iyi bir ©- tel var mı? — Bizim orada bir evimiz, bir de karı koca hizmetkârımız var.. — Biz yine otele ineriz.. Hiz- metçilerin ve onların etrafındaki- lerin suallerine herdlef olmağı ber. taraf'etmek muvafıktır.. Bu seyahat işinde her hususta Tavın karar vermekte olduğu gö- rülivordu. Pol varı müstehzi bir sekilde: — Fvet, hem de Danvelin ge Hiv bizi bulmasının önüne geçmiş oluruz. Yazan Bearl Buck. Çeçiren: İbrahim Hoyi — Sen, anlattıklarından iki misli daha iyisin ve ölümden yıllarca uzak bulunuyorsun., gi. bi cesaret verici, neşeli sözler. den başka bir şey söylemedi; ama O.lan sadece! — Seni evlendirecek, düğünü nü görecek, ondan sonra ölece- Diği t evleneceği genç kızı görmeme. &İ icap ettiğinden, Lotus onu dü | ğüne hazırlamak üzere iç avlu. ya aldr, Hakikatte de, bu işi Lo- tus'tan, Tuti ve Vang Lung'un amcasınm karısmdan başka biç kimse daha iyl beceremezdi. Üç kadın genç kızla meşgül oldu - lar, ve düğün sabahı saçından tırnağına kadar temizce yıka . dılar. Ayaklarını yeni çorapla. rmm altından, yeni baştan ve yepyeni, hiç kullanılmamış be- yaz bezle bağladılar, ve Latus | kendi kokulu badem yağından | kızım vücuduna sürdü. Sonra, genç kızın evinden getirdiği el. biseleri kendisine giydirdiler. İlk önce, bakir ve güzel teni. ne beyaz çiçekli ipekliyi, üstü. ne en ince, ve en çok kıvrılan cinsinden olan koyun yününden yapılma bir zıbmı, onun Üzerine de kırmızı sten gelinliğini giy. dirdiler. Arkasmdan genç kızın alnmma kireç sürdüler, ve maha. retle bükülmüş, bağlanmış bir sicimle, kaşlarmın üstündeki u T taraftan, delikanlının | kısmmda bulunan bekâret tüyle- rini yoldular, ve yeni hayatı, du rumuna uyguün bir tarzda alnı. nı açtılar ve temizlediler. Son. ra, genç kızın yüzüne pudra ve kırmızı boya sürdüler ve bir fır ça ile kaşlarmı iki ince ve uzun çizgi halinde uzattılar. Başma geilnlik tacmı, ve boncuklu du. vağmı taktılar; küçük ayakla. rıma işlemeli ayakkaplarmı giy. dirdiler. Parmak uçlarını boya. dılar, avuçlarına lkvanta dök - tüler, İşte böylelikle gelini dü. Eüne kazırladılar, Yeni gelin, bir genç kıza yakışacak bir tn: vırla unutarak ve güya İstemi. yerek bütün bu yapılanlara muı gösterdi. Sonra, Vang Lung, amcası babaat ve davetliler orta odada beklediler. Genç kız kendi esiri ile Vang Lung'un amcasınm karısma dayanarak, kaldesince başı aşağıya eğik bir halde ve mütevazı bir tavırla içeriye gir. di, ve saanki bir erkekle evlen. mek iİstemiyormuş ta, himaye- ye muhtaçmış gibi yürüyerek i. lerledi. Bu genç kızın engin te. vazuunu gösterdiğinden Vang Lüng'un hoşuna gitti ve kendi kendisine, işte tam bize uygun bir kız!.. dedi. Bundan sonra Vang Lung'un oğlu, kırmızı elbisesini siyah ceketini giymiş; saçlarını tara. mış, ve henüz yeni tıraş olmuş bir halde içeriye girdi. Arka - sından iki kardeşi geldi, bunla. rı gören Vang Lung, böyle iyi çocuklara; — kendisinden sonra hayatımı idame ettirecek olan çocuklara malik olduğundan do layı yüreği iftiharla kabardı. Lö Mestriye dudaklarma ka- dar gelen tebessümü güçlükle tuttu., Çünkü Matmazel Danyel Leje'ye Pol ile kendisinin Karls- bod'a gideceklerini ihsas etmiş idi., Yirmi yedi saat sonra Kurtici mevkiinde Rumen hududunu aş'e yorlardı.. Pasaportlarını tetkik e- den zabıta şefi Pol Tavereskoya | kollarını açtı ve hakiki bir sevinç göstererekt — Nasıl siz Nikolanın oğlu mu- sunuz?.. Dedi ve: — Babâanız nasıl? Sizi buraya hı;ıgi hayırlı rüzgârlar attı böy- le?.. Diye âşinalık etti. Bu memur küyük Rumen sana- yi adamınım himaye ettiği kimer. lerden biri idi. Lö Mestriye bu mesut tesadülten elde edilebile- cek menfaati anlamakta gecikme- di ve Polti bir kenara çekerek, arkadaşının yeğeni Demetr'in T0 Bütün olup bitenlerin hiç bi. risini anlayamıyan, kulağına bağırılan sözlerin bazı parçala- rmı duyan ihtiyar babaları, bir. den vaziyelti kavradı, çatlak ve | ihtizazlı kahkahalarla gülerek © düdük gibi sesile durmamaca- sma: — Bir düğün var, Düğün de çocuklar ve torunların vücude gelmesi demektir. diye tekrar. İadr, durdu. Ve o kadar içinden gelerek, katıla katıla güldü ki, onun bu neşesini, sevincini gören misa - firlerin hepsi de güldüler, ve Vang Lung da kendi kendisine, ah buglin O.-lan yataktan kalk. miış olsaydı, en sevinçi günü- müz olacaktı.. diye düşündü. Bütün bu sıralarda da, Van; Lung, oğlunu, kıza bakıp bak . madığını anlamak için gizliden gizliye ve pek dikkatle göz hap- sino aldı. Oğlan gizlice, ve gö. zünün ucuyla kızı süzdü. Bir daha da bakmadı. Zira, gelin. den hoşlanmış ve kendi âlemin. ©e negelenmişti. Vang TMng da kendi kendisi. ne iftiharla : — Çok şükür, oğluma istedi- ği, hoşlandığı gibisini seçmi . şim! diye söylendi. Sonra, âelikanlı ile kız birlik. te ihtiyar adamla Vang Lun. önünde eğildiler. Arkasın. , O.lan'ın yattığı odaya gir. ler, O.lan'a bugünün gereline, en iyi siyah elbisesini giydir. mişlerdi. Oğlu ile gelini odaya ince, di u ve yüzünde peyda oldu. Yanaklarında alev. den iki kırmızı gül açtı. Vang Lung bu kızartıyı sağlık, diri. lik alâmeti olarak telâkki etti ve yüksek sesle: — Artık Osdlan iyileşecek!... dedi, İki genç insan O.lan'ın yanı. na vardılar, önünde eğildiler. Olaf ellle' yatığı' dökkmnarak: — Burada oturunuz, düğünü. nüzün pilâvını yiyiniz, şarabr.'| nr içiniz. Çünkü gönlüm bütün bunları görmeği dileyor. Bu ya tak ta sizin zifaf yatağınız ola. cak; zira yakmında benim bu ya- takla alâkam kalmıyacak ve beni götürecekler... dedi.. O.lan'ın böyle konuşmasma karşı kimse cevap vermedi. Fa. kat delikanlı ile genç kız biri. birinden utanarak ve sessizce yanyana yatağın üstüne otur. dular, ve düğün vesilesile büs. bütün tombullaşmış, ve azamet lenmiş ve hindi gibi kabarmış olan Vang Lüng'un amcasmm karısı elinde iki kâse sıcak şa- rapla odaya girdi. Dolikanlı ile genç kız, ilk önce avrı ayrı kü. selerden şarap içtiler, sonra her iki kâsenin şarabımı bir kâ. seye boşalttılar, artık, birleş. miş olduklarını tahayyül ederek aynı kaptan — içtiler, Pilâvdan yediler, Bonra ayrı ayrı sahan. larım pilâvlarını biribirine ka- tıştırarak tekrar yediler. Büy- lelikle de, bir vücut olduklarını anlattılar ve evlenmiş oldular. Ve tekrar O.lan'ın ve Vang yakın bir zamanda huduttan ger Çip geçmemiş olduğunu memura sordu. Sabıta memuru: — Hayır, dedi, ismin muhak- kak nazarı dikkatime çarpması | lâzımdı.. Pakat Jim Boliyo'dan da | Romanyaya girmek mümkündür. Eger yeğeniniz Paristen geliyon sa, Semplon ile Jim Boliyadan geçmiş olmalıdır.. Oradaki arka daşına telefon etmemi arzu eder misiniz ? Birkaç dakika sonra bu baba dostu arkadaşına telefon etmiş ve lüzim olan malümatı toplamış bir şekilde tcene avdet ediyor- du.. — Bundan beş gün evvel Jim Boliyadan bir Taveresko hududu geçmiş, fakat ismi söylediğiniz gibi Demetr değil, Konstantin., İri yarı esmer bir delikanlı.. Dedi.. Pol söze karıştı: — Evet, o da benim yeğenim" dir.. Polis memuru pülüyordu: — Bu delikanlının yanında bir de çok güzel bir kız varmış. FIS- | rika Panesko veya Pavesko i. minde bir dansöz, vallahi pek ivi anlıyamadım. fakat her halde metresi olmalı, cünkü aynı yatak- k: vagonda seyahat ediyorlarmış, £ Daha var) fettiş Osman getirilmiştir, 4 ABONE TARİFESİ Memleket — Memleket içinde dışında 95 155 Kr, 260 Aylık 3 aylık 6 aylık 1 yıllık 900 Tarifeden Balkan Birliği için R otuz kürüş düşülür. iğine girmiyena yerlere ayda yelmiş beşer kuruş zarmmedilir. Abone kaydını bildiren mek. lup ve telkraf Ücretini, abone parasının posta veya banka ile yollama ücretini idare kendi üze, rine alır. Üürkiyenin her posta merke, mde VAKTT'a abone yazılır Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur, ILAN DÜCRETLERİ Ticarel jlânlarının santim « sa. tarı sondan itibaren ilân sayfala, rında 40; iç saylalarda 50 ku. ruş; dördüncü sayfada 1; ikinci ve Üçüncüde 2; birincide 4; başlık yanı kesmecte 5 liradır. Bü cok devamlı, klişeli, renkli yerenlere ayrı ayrı indirmeler yapılır, Resmi ilânla. rın santim . satırı 30 kuruştur, Ticari Mahiyette Olmryan Büyük Hüânlar Bir defa 30, iki defası B0, üç defası 65, dört defası 75 ve on defası 100 kuruştur. Üç aylık ilân verenlerin bir defası beda. vadır. Dört satırı geçen ilânların fazla satırları beş kuruştan he- sap edilir. Vakıt hem doğrudan doğruya kendi ida rinde, hem ÂAn, e Vakıt Yurdu LEDDİN — İREN liyle —ilân kabul delefonu: 20335) eder, (Büronun Şahane Çılgınlıklar KADIN KATİLİ Belediyede tayinler ” Belediye varidat müdürü Zeynelâbidin Trakya umum mü fettişliği maliye başmüşavirli- Rine tayin edilmiştir. Yerine be. lediye muhasebe müdür muavi- ni Orhan, onun yerine de mü. Lung'un önünde eğildiler. Dışa. rıya çıktılar ve davetlilerin Ö ;ıünde de birlikte boyun kırdı. lar, Arkasımndan ziyafet — başladı. Odalar, avlular, maaalar yemek kokuları ve kahkahalarla dol « du, taştı. Zira davetlilerin ço- ğu uzaklardan gelmişti. Bunla> — rın arasında Vang Lung'un çae -— ğırdıkları, ve bu davetlilerin de birlikte getirdikleri ve Vang Lung'un aslâ görmediği düğün seyircileri de vardı. Zira Vang Lung'un zengin diye adı çık - mıştı. Böyle bir zamanda evin. deki yemeğin hesabı sorulmaz, boşuna gittiği sanılmazdı. Tu. ti de, ziyafeti. yemekleri hazır- lamak için kasabadan — aşçılar getirmişti. Zira, bu ziyafette bir çiftçinin evinde vlcirilmıl.ş yecek kadar çok ve çeşitli yi yecekler bulunacaktır. Onun i-$ çin de, kasabal; ağçılar, pişirili miş kotarılmış, yalnız bir ısıtafl maya bakan — yemeklerle dolüp büyük sepetleri ile birlikte gel / diler. Etrafa kendilerini et termek, caka satmak kaygısile, - :rkıi, yağlı ğnlüklerini BAVUTA « — © yana bu vana seğirtip dur dolar. Davetiilerin vör brlarl tıka basa yediler, İçtikçe içtle y ler, Dayana bildikleri kadar ç tiler, ve hepsi de ziyadesile ne- şelendiler, ; O-lan vemeklerin kokusunu; alabilsin, bütün gürültü patırst dıları, kahkahaları duyıng" diye bütün kapıları, perdeleri actırmıştı; ve kendisini sık sık yoklamaya ve nasıl olduğunu- sormaya gelen Vang Lung'â toekrar ve tekrar: İ — Her kese şarap — dağıtıldi - mı?.. Ziyafelin ortasında veri- | lecek olan tatlr mahallebi çok> sıcak mı, ve içine bolca W'ı ve yağ ve meyva kondu müu idi” diye sordu. (Daha var) * E EBPEZ vVENEE KEE CA SECCAEREN çe

Bu sayıdan diğer sayfalar: